01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖRT tıgı, ulmda işln en kolay yoluydu «Z» gıbi, zaten senaryo olmaya nazır bır romanı, onceki fılmlerinden (Câniler Kompartnnaıu, öniiçüncü Adam) edindıği hızlı, roportajfüm, belgefilm tekniğinde bir anlatımla perdeye aktarmış, Yunanistan' dakl Cunta'nın butun dünyada uyandırdığı antipatiden yararlanan tilm, son aylarda bütün dün yadakl hayret venci başansını kazanmıştı.. Bu sozlerle fılml küçümsemek istemiyorum elbet te. Zıra füm, faşıst veya faşıst eğilimli bir yönetimin, büyük halk yığmlannı solcu, devnmci bir zumreye karşı nasıl usüller ve sloganlarla kışkırttığı nı, solcu aydınlar ve muhalefet le mücadele için birtakım zaval lı inaanlan ne yollarla kandıra rak «Fedai birUkleri. kurduğunu bütün çıplaklıgı, iğrençliği İle veriyordu.. Ve insanın siyasal kanılan ne olursa olsun, Yunanistan'da Cunta'nın iktıdara geçişlnden kısa bir süre önce oynanmış olan bu dramm insanlık dışılığı karşısmda Isyan etmesi ve Lambrakis'in katılle nnden blrinın. 6 yıllık bir özel hapisnane hayatından sonra salınıverdiğini bıldıren bir kaç haf ta önceki bir gazete naberinden sonra.. Gavras'ın bu etkıleyıci fılmınin yanı sıra, Avrupa'da sı yasal sinema yapan 2 yonetmen daha vardı, şımdilik akla gelenPransız JeanLuc Godard ve Ital yan Marco Bellochio.. Ancak, az gelismış bir Guney Amenka ül kesinden, Brezilya'dan gelen güçlü bir ses, Glanber Rocha' mn sesi, bence «Siyasal Sinema» nın, sanat yanı son denli güçlü bır sinema olarak nasıl yapılabilecegine en güzel örnek lerl veriyordu.. 28 Ocak 1970 CUMHURİYET ? fflmdekl UfOer va ülke ile, gerçekte var olan bir tilke, ve geıçek kişiler arasında kurulabUecek ber türlu iliskl. te*adüfî de#ldir, yapımcılar tarafından iatoD£Tck ortsTB kouınuştıır.» /Perdedo «Som» yazumdan 0oo« yer alan bu sözlerin yanında, 23 Mayıs 1963'te Selânik'te bir toplantıdan çıkarken öldurttlen solcu Yunan milletveküi Gregorios Lambrakis'in bir portre si yer alıyordu.. Ve bunun Usenne hiç beklemediğım bir şey oldu, slnema salonundaki Ingiljzlerden, genellikle hlç bir şeye karşı tepki görtermiyen Ingılızlerden bir fasmı (belki yabancılar da vardı seyircilerin srasında), filml alkıslamaya ko yukiular. Kopenhag'da, aynl fil mın gostenldıği bir sinemanın antresinde ise, Yunanlı öğrencller tarafmdan bugunkü Yunanistan yönetiminl kınayan bir fotoğraf ve karikatür sergisi açılmıs, kara gözlü, esmer Yunan kıs ve delıkanlıları «özgfir İJİr Yunanistan için» brosUrleri dağıtıyor, ve Vassili Va&silikos' tın «Z» romanım satıyorlardı. Bu romandan almmıs olan ayni Sinema, devrim için araç olabilir mi? Yunanistan'daki albaylardan Brezilya'daki ağalara lsimH fllm, Avrupa'nın neresine gittimse, karşıma çıktı, her yerde büyük bır basan ve ilgi gorerek.. Fransada çalışan Yunanlı yonetmen Costa GavtM, «Olümsüı 2» fUmiyle ust a bir sınemacı olduğunu gos termekle kalmıyor, çağ dışı bır yönetim altında bulunan ülke sine karşı, bir aydın olarak, gö revinl en iyi biçimde yerine ge tiriyor, Fransız eleştirmenleri nin deyisiyle «tlk siyasal Fran sız filmini» yapmıs olarak, sl nema tarihindeki yerini de alı yordu... uzun bir stiredir tartışıyorlardı. Bu yıl 75. dogum yünu kutlaya cak olan sınema, bir «Sanat» olduğunu kabul ettireslye dek uzun yıllar uğraşmıstı. Şimdiy se, Bİnemaaın sanat&al nlteliklerini lkinci plana atarak onu. ozellikle sz gelişmis Ulkelerde devrimci eylemın bir parçası olaralc kullanmak düsüncesi, as lında kuskusuz Ugi çekicl bir düsunceydı. Ama bu nasıl yapılacak. ne tür bir film çıkacaktı ortaya? Sınema, büyük yıgınlar İçin sadece bir eğlence, vakıt geçirme aracı olma niteliğinl koruyordu henüz, ve de sinema, djger yandan, bir endustriydi.. Sinemanın eğlence aracı ve endüstri Urünü olma nitelıkleri, genç devrtmclnın ka bına sıgmayan, taskın, co&kun, yenllikçi kisilığl ils nasü bagda şacak, hem büyük yıgınlan ürkutmeksizin va itmeksizin, hem de sinemanın sanataal mtelı&ini, estetık değerlni koruyarak nasıl bir «siyasal rintnna» yapılabileoektı? ALBAYLARDAN AĞALARA... B tÎTÜN ülkelerin aydınlan ve devrimcılerı, «Siyasal sinema» kavramı uzerınde zaten B V SORUNUN cevabını, bugün, veren, vermeye çalışan yonetmenler vardı dunya sınemasında..CostaGavras'ın yap • GLAl/BER ROCHA, Brezilya'daki «Cinema Növo ien sınema» hareketlnin bir oumaralı ismlydL tlkesiııdeki bozuk diizeni, feodal güçlerin kalıntılan tarafındap sömürülen köylulerin dranunı, sanat yöuü son derece güclü, lirik ve epik ozellikle re sahın, ama yine de siyasal sinemanın ilgi çekici ornekler'ı sayılabilecek çok kisisel ve renkli y» pıtîanyla diie getiriyordu.. Işte Rocha'nın son filmi «Antonio das Mortes» ten bir sahne: Zengin ağ <tyı yok etmek için işbirliği yapan genç ve güzel karısı ile polis komiseri, cinayeti islemeği deniyor lar... Ikinci fotograf: Costa Gavras'ın «Z» adlı filrai. Vassili Vassılıkos'un Türkçeye «Ölumsuz» adıyla çevrüen ajni addaki romnnrn» dünya çapınaa bir ün sağladı. Solcu Yunan mületveküi Lambrakis'in hükümet tarafından 1963 Mayısrnda öldurtulmesini anlatan bu film, Yunanistan'm dışında bemen bütün dünyada olaçanüstü bir basan kazandı. Ba «tlk tiyasal FransiB filmi» nde, Lambrakis'i Yves Montand ontondmyordu. Malkoçoğlu Konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU TUNA CASUSU LİRİKO EPİK BİR ELEŞTİRİ SİNEMASI OCHA, 30 yaşmda bir aydmdı, ve ülkesinin, bütün doğal zenguüıkleri içinde ge ri bırakümışlığının, sömürulmuşlüğunun acısmı duyuyordu.. 10 yıldır sinemanın içindeydi, gerçek bır sınemacıydı.. Şu soz ler onundu «Sinemayı ve bü. tün enteUektüel faaliyeti, «Üçttn cü Dünya» daki önüne geçilmez devrimin hazırlığına hasretmenin, bunlardan propaganda ve uyandırma araçlan yapmanın gerekliliŞine innııvorum».. Bu sdzler, insanı bıraz ürkütüyordu: Doğrudan dogruya propaganda aracı olmuş bır suıema, Dünya savaşı sırasında Hıtler* ln çevirttlgı filmlerden daha sempatik olabilir mlydi acaba? Ama, Glanber Rocha'nın 4. uzun filml «Antonio das mortes» i, koltuğumda sağa sola kıvrana rak ve tımaklanmı kemirerek seyrederken, «Siyasal sinema» nın ne olması, nasıl olması gerektigini anladım. Bu bir propaganda fllmi değildl. öncelikle bir sanat esenydı.. Brezilya' nın bütün ulusal, folklorik unsurlannm, müzigin, rengın, dansların, karnavalın, yerel geleneklerin manılmaz «enginlikte bir kansım icınde bir araya geldigı, dramatik yanı çok güç İU bir barok opera, ayni zamanda Brezilya toplumunun sorunlannın şiddetle ortaya kondugu bir politlk filmdi, insanı MUTLAKA bazı sorunlar Uzerinde duşünmeğe, yargılamaya zorlayan.. Zengin derebeyine karşı, genç ve ıhtiraslı karısı, kansınuı asıgı bır polıs komiseri, bır rahıp, bir «Kangasiero» katıli ve galpten ses veren bir kadın, her biri kendl çıkarlan için ve her biri kendi yolunda bir garıp mücadeleye glriyorlar dı. Film, kan ve müzıkle örülüy dü, gerçek, toplumsal temaları işlemesine rağinen, gerçekdışı son derece lirik, yer yer de epık bir dille anlatılmıştı. Daha önce yaptığı «Siyah Tann ve Sanşın Seytan» ve «Sarsılan toprak» fllmleriyle bir trioloji meydana getiren Rocha, bu türün kuşkusuz en büyük ustası kalıyordu, dünya sinemasında.. Yaptığı eserler, dUnyada büyük hayranlıkla izlenirken, Rocha yurdunun, halkınm, Bresilya halkınm yuzyıllardır süren büyük kavgasını çağdaş insana en iyi bir biçimde duyuruyordu.. Şemaük bir propagandacüığa duşmeden nasıl siyasal, ideolojik bir sinema yapılabüeceği uzerinde kafa yoran bütün kalkınma çabasmdaki az gelişmis Ulkeler sinemacı ve aydınlannnı, «Cinema. Ndvo» nun bu büyük ustasından alacağı dersler vardı.. R Melih Cevdet Anday 82 Nigâr: Beni kurtarmağa çalifma. çünkü kurtaramazsın, demıştı ona. Oldugun gıbi kal, belki ancak böylece bana yardımın dokunabilır. Aktor Bilâl'i en beklemedıği dakikada mutluluğa kavuşturan bır soz. Demek butün o fırtına, onu olduğu yerden alıp sanki başka bir ülkeye bırakıveren o yaman aşk bosuna yaşanmamtştı. Işte sadece kalması ile, demek sadece varlıgı ile y»rdımcı oluyordu sevgilisine. îşte o sırada karşılannda Kutlu'yu bulmuşlardı. Nigâr, Kutlu'nun yanında on«: Gorüyorsunuz iyiyim ve yalnız d> degilim, merak etmeyin beni, demişti. Aktbr Bilâl'i bir yıl önceki tutkusuna döndüren büyülü bir soz daha. Dostluk, arkadaşlık. lâftı demek hepsi însam yoneten sadece a»ktı. Karanlık sokağın kösesinde, taptaze bir yürekle, yeniden bu ölümsüz duyguyu yaşayan aktör Bılâl ürpertiler içinde bir süre onlann arkasmdan baktı ve bekledi. Kendisini neredeyse en büyük mutluluğa ermiş sayacaktı. Fakat içinde, içinın sanki ensilmez, ulaşılmaz bir köşesınde, onu yavaş yavaş yemeye başlayan ufacık bir kurtım varkğmı duyup tedirgin olmağa başlamıjt». Denebilîrd! ki, büHm muthıhrtlarm asalaklan bSyle kurtcuklar vardı, hiçbir zaman bırakmj«Urd> tasanları tümden mutlu olmaya. Işin en saşılacak yanı, bu kurtçuklan besleyenin akü olmasıydı. Gizli emrin geldiği haberinl, yıllardan beri beklenen bu haberl basyazar Kutsi'den aldığmı Nigâr'a söylemişti. Gerçl basyazar Kutsi yürekten inancmı iletmişti ona. Ama bu inancı onda yaratan neydı? Bir çetenin basyazar Kutsi'yi öldürtrıek için aktör Bilâl'i tutması, değil mi? Bu ise düpedüz aktör Büâl'ln uydurmasıydı. yana çevirerek bir daha, uzun uzun esnedi. Evet, sorum biraz yanlış oldu... Ama senla nen var' dedi heykeltıraş Nizam. Kadın istifini bozmadan: Bir şeyim yok, dedi. Geç vakitlere kadar Vonuştuk Nıgâr'la. O saatte dönemezdım. Sen gelip beni alırsın diye bekledim. Gelmeyince... O zaman heykeltıraş Nizam biraz doğruldu yerinden, karısmdaki durgunluğun nedenmi buldu» ğunu sandı. Gelemezdim, dedi. Senden ayrüdıktan sonra mühendis Fasih'e gıttim. Kentteki evmi bırakmış evvelki akşam, karısı ile uzağa, halasındaa kalma bır eve taşınmış. Oraya da gidecektta, fakat yolda tuzağa düşurüldüm, bir kurşun v u diye baldınmı yalayıp geçti. önemli değil ama, düa gece epey kanadı. Hareket ettirmlyeyim diye gelmedim. Ben gelmeyinte de orada kalacağını billyordum. İki kadın başbaşa konujurlar diye düşündüm. KuÜu: tki kadm basbaşa konustuk, dedi soğuk bl* sesle. Heykeltıraf Nizam sordu: Nasıl Nigâr? Nesi var? Nedir bu geneler lâkırdısı? Anlatü mı? KuUu: , Her »eyi anlatfı. dSdU. Hem Rter şeyi, bir noktasmı bUe saklamadan. Bfltün bildlkterini söyledi. " Ne imi|? Anlateana, merak ediyorum. O zaman Kutlu yerinden kalkb, odanm ort»sına kadar yürüdü. Onlann hiçbiri önemli değil artık, dedi. Sonra da konussak olur... Asü önem'i«i. gizll emir geldi. Heykeltıraş Nizam oralı olmadı. Kadın bu durum karşısmda öylesine saşırdı kl« kocasmm duymadıgını düjündü, bir az daha yükxek sesle: Gizli emir geldi, dedi. Heykeltıras Nizam, dızini oğuştura oğujtura v« hiç telâş etmeden: Gizli emir mi? diye mınldandı. Kadın: Gizli emir, dedi. Gözlerini dıkmış bakıyordu kocasma. Heykeltıraş Nizam, gene öyle kayıtsız: Kim sdyledi sana? diye sordu. Nigâr. Ona aktor Bılâl söylemiş, aktör Bilftl de yanmdan yeni aynldığı basyazar Kulsi'den duymuş. Heykeltıraş Nizam: Eski bır haber olmasm, dedi. Çok tâze bır haber, dedi kadın. Bir gece geçti üzerinden ancak. Sonra: lnanmadın mı yoksa? diye sordu kocasına. Adam başını kaldınp kansmın yüzüne baktı uzun uzun. Inandım, dedi soğukkanh. Kutlu, <Ben bu adamı tanımıyorum demekte hakhvım» diye düşündü. Heykeltıraş Nizam Gıdeyim bakayım, dedi. Kaşiarı çabktı. Kadın: Nereye diye sordu. Heykeltıraş Nizam, anlamsız bir bakışla: Nereye mı' diye mınldandı. Sonra canı sıkkın: Mühendis Fasıh'e, dedi. Kadın: Hemen mi' diye sordu. Heykeltıraş Nizam: Öyle ya... dedi. Neden mühendis Fasih'e gidiyorsun? Gizli emrın geldiği haberi, onunla konuşurken işime yarar. (Arkatn *ar) DİŞİ BOND • Kutlu sabahleyin çıkti Nigâr'ın evinden. Hiç uyumamıştı, fakat uykusu yoktu. Ellerini arkasmda kavuşturmuş, ıslık çalarak yürüyordu. Arada bir taşlara çarpıyordu ayaklannt, yüzünü buruştu. rup «Of..» diyordu. Güneş vardı, ısınıyordu. Güz müydü, kış mı. kim bilir! Atlı arabası ile bir satıcı geçti yanmdan, sonra bir bindirilmiş AYOT. birliği. Satıcıdan bir elma aldı galiba yahut da bir awa, onu ısıra ısıra bindirilmiş birliğin arkasından baktı. Yolunu uzatıyordu, rastgele sağa Sola sapıyordu. Bir evin önünde, yere tebeşirle çizgiler çizip atlamaca oynayan kız çocuklannm oyunlannı seyretti bir süre. Elmanın ya da ayvanm kozalağmı bir yangın yerine attı. Sonra ellerini ceplerine soktu, başını önüne eğdi, hızlı hızlı yürümeğe başladı. Avareliğın tadını çıkarmıatı, yeterdi bu kadan. tşte o sırada geldi o inanümaz esneme Sokak bomboştu. Nigâr esnemeye başladığmda yürüyordu, fakat alt çenesi öylesine açılmıştı ve bu durum öylesine uzamısü ki durmak zorunda kaldı; neredeyse eliyle örtemiyordu agzmı, sanki çene, mafsallarmdan avnlmış. sarkmıştı. Kadm bu sefer iki eliyle tutup çenesini kaldırdı, yerine getırdi. Fakat bırakması ile bir daha, bir daha, uzun uzun, sonu gelmezcesine esnemesi bir oldu. O zaman bıraktı kendini, sesli sesli esnedi. Evde heykeltıraj Nizam'ı, sağ ayağı sargılar içinde, yatar buldu. Hiç heyecan duymadan: Ne oldu? diye sordu. Heykeltıras Nizam, okuduğu gazeteyi göğsüne bırakmış ona bakıyordu. Bir şey değil, dedi. Ateş ettiler, ufak bir sıynkla kurtuldum. Sen nerdeydin? Kadın hemen oracığa. kapınm yanındaki iskemleye çöktü; gözleri anlamsız, yere bakıyordu. Nigâr'daydım, dedi. Heykeltıraş Nizam: Onu biliyorum, dedi. Kadm: Sordun da. diye karşılık verdi ve başını TIFFANY JONES YARIN : Pasoli'nin yamyamIan ve «Domuzlar toplumu» nun yediği delikanlı Basın tlân Kurumu Genel Müdürlüğünden: Muhasebe Memuru ve Tahsildar Alınacaktır DCO.1 LAACC3O4 İ L AN . " • i . A 3 3 » 1 * •] : • V ,|î i Kurumumuz Ankara Şubesinde münhal bulunan yerlere sınavla 1 muhasebe memuru ve 1 tahsildar alınacaktır. Talıplenn Memurin Kanununun 4 uncu maddesindekı nitelıkleri haiz, eylemli askerlik görevini yapmış veya eylemli askerlik görevine alınmayacak durumda bulunmalan, muhasebe memurluğu için mflracaat edeceklerin en az lise veya ticaret lisesi tahsildarlık için müracaat edeceklerin ise en az ortaokul mezunu olmalan lâzımdır. Müracaat edenler arasmda 31 Ocak 1970 Cumartesı günü saat 10.00 da Ankara'da Atatürk Bulvan Foto Apartımanı No. 83/4 de bulunan Kurumumuz Ankara Şubesinde Genel bilgi, Türkçe ve Matematik konulannda yazılı sınav yapılacaktır İsteklilerin 2 adet vesikalık fotoğrafla birlikte en geç 30 Ocak 1970 akşamına kadar yukarıdaki adrese müracaat etmeleri rica olunur. NOT: Sınavı kazananlar arasında Kurumun tercih hakkı saklıdır. Ve verilecek aylık ücret ataına sntısında tâyin edilecektir. fiunıhurıyet 811 Saç Aksamı ftnâl Ettirilecektir 1 1970 yüında imâlini yapacağımız Ford 3000 tipi traktörlere aıt 10 kalem saç aksamı imâl ettirilecektir. 2 İhale dosyalan, Müessese Satınalma Servısinden 200, lira mukabilinde temın edılir. 3 10 kalem saç aksamın geçici teminatı, imâl edilecek parçanın teklif tutarınm % 7,5 nispetinde olacaktır. 4 Teklifler 13/2/1970 günü saat 16.00 ya kadar Müesseseye verilmiş olacaktır. Postada gecikme ve zayi olan. günü^de verilmeyen teklifler nazan dikkate alınmaz 5 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tfibı olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta ve diledıgine vermekte serbesttir. Türkiye Ziral Donatım Kurumu Ziraat Aletleri ve Makineleri Fabrikalan Müessesesi Müdürlüğii ADAPAZARI (Basın: 10576/917) I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear