28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHlFE DÖRT •erdiler. Gelen binbaşı, Generalden aldığı emre gore, Geliboluya giderek savaş alanmı dolaşmamız için bıze özel bir izin çıktığını, kendisinin de bize refakat edeceğini söylüyordu. Binbajı bunlan söylerken rüya görüyorum zannetmistim. Lâkin bu bir rüym değil, ytllar yılı hayâl etüihn bir rüyanın hakikat oluşuydu. Bu durumu burada noktalıyarak, $imdi o yıllara, o saTaf yıllanıut dönebiliriz: 22 Ocak 1970 CUMHURİYET Vlehıııetı il. ı t Aıızahlar BAHA VEFA KARATAY ,Vniatan: GEORGE D. SHAW. Geübolu'daki sötbesi ve.görevi: 28inci ta. bur emrinde Top. Üsteğmen Bugünkü adresd: 96 k ESPOSM AVENUE, BELMONT WES?TER AUSTRALU. Çekilme gunünde son S selâm ve son tehlike aUeccecoyalandık durduk. Neyse nihayet sağsalim Istanbul'a ulaşmıştık. Doğruca Ingıltere Kon solosluğuna gıttim. Ve Türkiye'ye ozellikle Gelibolu savaş alanını gezmek içın geldiğımi anlatarak, bu hususta konsolosun yar dımmı rica ettim. Aldiğım cevap bafimdan aşağı dökülen kızgın bir yağ tesiri yaptı. «Orasmın yasak askeri bölge olduğunu bilmlyor maaunuz?» diyordu konsolos, «Ben kaç defa tesebbüs ettiğint halde müsaade alamadım. ALDATMA ize yanmyüzyılın öncesinde kalmış olan o kanlı çarpışmaya aıt hatıralanma başlanıadan once, şunu söylemek isterün ki, ben 1959 yılında eşimle birlikte Türkiyeye giderek, savaştığım siperleri bulabilmek iBİn, Gelibolu Yanmadasının o bölgesinde saatleree dolaşmak im kânını elde etmiş bir ANZAK'pn. Ancak bir iki kelime ile ozetlediğim bu ziyaret pek kolay İBjrçeklesmiş bir olay değildir. Evvelâ Londra'ya gitmiş, oraîdan da araba ile yola çıkarak, bütün Avrupayı geçmek suretiyle, Bulgaristan'dan Türkiye giriş kapısına ulaşmıştık. Kaç yıldır hâyal ettiğım hedefe böyleBine yaklaşmanın sevinci içindeydim. Insanın her an ölümle karşı karşıya savaşüğı, içinde aylar boyu en çetin çarpışmalara tanık olduğu sipcrleri uzun yıllardan sonra bir daha görebilmesi, öyle anlatılmaz heyecanlar la dolu ki... Fakat ije bakın. ilk aksilik o hudut kapısmda başladı. Anlayamadığım sebeplerle, orada sa S Gelibolu Sava^larına ustegmen olarak katılan Mr. George D. Shaw, savaşm hemen akabinde yüzbaşılığa terfl ettiği günlerde. fegi MCIIICOGOÇ)IU Konu ve resim AYHAN BAŞOĞLU dlboln savaşlan alhncı ayını doldurduğu sıralarda, yarımadadaki kuvvetlerimi zin kı? bastırmadan geri alınacağı, adanın tahliye edileceğl şayıalannı duymaya başlamıştık. Kasım ayı içinde ise, zaman zaman verilen ateş kes emirleri ile ortaya çıkan durum da bu gayiayı takviye eder mahiyette olrauştu. FiDıakika bu emir gereğince 48 saat süre için siperlerimizde hiçbir hareket gdstermiBen gidemedikten sonra siz« nayor, ateş etnüyor, sadece böyle sıl bir yardnnda bolanabilirün?» bir durumda düşmanın ne yapacagını gözetliyorduk. MEKTUP Bu ateş kes zamanlannm ilkinde, Türk siperlerinde e\"velâ onsoloslaktan i; çıkmıyahiçbir hareket olmamıştı. Daha cağını anlamıştım. Bunca sonra, bir kısım erin siperlerden emeklerimin boşa gittiğini, başlartnı kaldırdıklarını, hattâ a yıllardır hâyal ettiğim bir ziyaralık araziye çıkıp dolajmaya baş retin tam kapısına ulaşmışken ladıklarmı görmüştük. Bunlargerçekleşmiyeceğini duşünmek dan işin mahiyetini anlamak için benı anlatılamaz üzüntüler içine siperlerimize kadar sokulanlar atmıştı. Amma, yine de herşey ise, ya esir edilmiş, yahut da vubıtmış kabul etmiyordum. Cebımde bir mektup vardı. Sir rulmuslardı. Bu hareketlerin, bir çekilme iGEORGE HOLLAND tarafından, çin yapılan hazırlıklar olduğunu Türk generali KAKABELEN'e anhyorduk. Böylece düşmana, siyazılmış bir mektup. Artık büperlerimizde ve savaşa hazır dutün umıdim bunda idi. Postaharumda olduğumuz halde, zaman neye koştum. Içimden dualar ozaman saatleree ateş etmeyebilekuyarak zarfı pulladun ve öpüp ceğimiz kanaatini vermek, ilerisi kutuya attım. Son ümidimdi bu. içın, y&ni çekilme sırasında fayBır ömür hayal ettiğım bir ziyadalı olabilecek bir aldatma olaretın kapısı ya açüacak yahut da caktı. Bu ateş kes yasakları sobelki ebediyen kapalı kalacaktı na erer ermez ise, her zamanbenim için. dan daha şiddetli şekilde merrni Bekleyiş günlerindeki sabırsızyakmaya başlardık. lığımı anlatmama imkân yok. Boylece. çekilme için hazırlıkHer saat ümidimi kaybediyor, ların devam ettiği o günlerde, gasonra da yine yeni ümıtlerle posliba 12 Kasım günü idi, tabur tayı beklemeye başlıyordum. Şü karargâhına çağrüdım. Aldığım kur ki, bu üzücü bekleyiş çok emir: Emrimdeki top mürettebauzamadı. Ikinci gündü. Bir Türk tı içinden 16 gönüllü ayırarak subayının beni aradığını haber tahliye sırasında bu zayıf zamanı korumak üzere cephede kalacak 20 nci tabur emrine girecek şekilde hazırhklı olmam mchiyetinde idi. K Çanakkale savaşlarının bir yıldönümü Gelibolu sahillerindc. ve dört kişi en ileride kalmış du rumuyla bir kere daha ıspat etrumda idık. Buna rağmen o son mermıyi atmadan da geri gidemezdım. Bu atışı, hem de Türklere son bir selâm olsun diye şahsen yapmak istedim. Top başına geçip oturdum. Tetiğe bastım. Fakat daha yerimde doğrulmaya zaman bulamadan, top kalkanının önünde tozu dumana katan bir patlayışla sarsıldık. Topumuzun kalkanı ve beşıği hasara uğramıştı. Kendimi şöyle bır dinledim, birşeyim yoktu. Mürettebatımdan da yaralanan vesllesiyle Türkiye'ye gelen bir «Anzak» lar grupu rarlamıştır. Gehbolu'yu ziyaretim sırasında, A^stralyalı bir ANZAK olduğumu oğrenen herkesten gor düğum yakınlık, eşime ve bana gosterilmiş olan misafirperverHk ise bizlerde hakikaten unutulmaz derin izler bırakmıştır^ olmamıstı amma, son gecenin son anında hayli soğuk bir sakaydı bu. Işte uzun yıllardan sonra beni tekrar Galiboluya çeken hatıralanm içinde ozellikle bu son andaki olay ve böylesine bir şans eseri olarak ölümden kurtulduğum o top mevziini bir kere daha görebilmek arzusu en başta yer almıştır. Son olarak şunu söyleyebilirim ki, Turk askeri, Gelibolu'dakı kahramanlığını, Kore savaşların da, Birleşmiş Milletler kuvvetleri içinde gösterdigi cesaretle tek YARIN: 53 yü sonra alınan madalya Meiih Cevdet Anday 77 O kadar uzun boylu değil, dedi eleştirmen Hulusi oflaya pufluya. îstersen o sözleri benden duy mamış ol da, kendi kendine sormuş ol! Heykeltıraş Nizam: Sözler ancak kişilerle anlam kazanır, dedi. Senin söylediklerinse, kendilerinde sadece herkesi eleştirmek hakkını görmekle eylem kaçakçılığını örtbas edeceğini sananların kişiliğini ortaya koymaktan başka bir işe yaramaz. Bir arkadaşına karşı ilk kez böylesine sert konuşuyordu. ötekinin sustuğunu görünce: Nâmus yargılamaktan bıkmadınız mı? diye ekledi. Eleştirmen Hulusi o zaman: Abngansın, diyerek kesü konuşmayı. Heykeltıraş Nizam da seslenmedi artık. Eskl Bakanlardan Fazlı: Ölmesin çocuk, diye kuşkusunu attı ortaya, aktor Bilâl için. Bu söz üzerine durdular. Aktör Bilâl'in soluğunu dinlediler. Gbğüs hareketlerine baktılar. Yaşıyordo. O sırada boş bir otomobil geçü/inlerinden. Eski Bakanlardan Fazlı seslendi şoföre, durdurdu arabayı. Böylece aktör Bilâl'i arabanın arkasma uzatıp kendileri de atladılar. Nizam'ın adresini verdiler şoföre. Aktör Bilâl kendine gelmiş gibiydi. Ama gözlerini açmak, konusmak gücünü bulamıyordu daha. Başına ne geldiğini düşünüyordu. «Düştüm ben» diyordu içinden, «Tam tiyatronun kapısmda, evet, tiyatronun kapısmda düştüm.» Sonra A.Y.O.T. geliyordu aklma. «Neden gitüm oraya?» sorusunu soruyordu kendine ve bunun karşılığını bulamadan dahyordu gene. Beyninde bir ağrı, bütün düsünme gücünü eziyordu. Bir takım ışıklar yanıp sönüyordu gözlerinin önünde ve yüzlerce yol sağa sola sapıyordu. Çok alçaktan uçan bir uçakta gibiydi. Şoför: Yaralı mı? diye sordu. Heykeltıraş Nizam: Evet, dedi. Neresinden? Heykeltıraş Nizan arkadaşlanna bakarak, kuşkulu: Başından, diye söylendi yavaş bir sesle. Şoför: Kaç tane yedi? diye sordu. Eleştirmen Hulusi: Neyi? dedi. Şoför bir virajı dönerken: Neyi olacak... Cop değil mi? dedi. Üç arkadaş gene bakıştılar. Onlarm sustuğunu gören şoför: Kim olduğunuz benı ilgilendirmez, dedi Ama kimi şoför bunu da öğrenmek ister. Neden derseniz, Asayişi Yerleştirme'nin emri var; kimleri taşıdığımızı bilmek zorununu yüklüyor bize Yüklüyor ama, gel de başa çık çıkabilirsen. Diyelim adlarmızı sordum, nerden bileyim doğru söyledigınizi' Sonra da nasıl aklımda tutayun? Direksiyon kullanırken kâğıt kalem çıkanp yazamam ki... Bu durumda adlan öğrenmekten vazgeçiyorum ister istemez. Sorarlarsa, şu bu diye atıyorum. Yalnız nereye gittiğimizi aklunda tutmağa çalışıvorum. O bile kansıyor çoğu zaman. Çağırıp sorarlarsa aklıma ilk gelen sokağı söylüyorum. Kimi zaman da şöyle oluyor; cağırıyorlar. dün akşam su saatte iki kişiyi şuradan almışm nereye gittin? Ovsa ben o saatte evimde uyuvorum sözgelişi. değil mi? Bunu söylesem, bu sefer •Neden uyuyordun?» diye soruyorlar. tyisi mi suraya buraya gittik deyip çıkıyonım isin içinden Defterleri açıp bakıyorlar, «Doğru» diyorlar. Ben de şaşıp kalıvorum. Diyeceğim. hiçbir şey kaçmıyor gözlerinden. Belki götürdüm de unuttum diye düşünüyorum o zaman. Asayişi Yerleştirme'den daha ivi bilecek değilim ya. Arkadaşmız kaç cop yedi dive sorusum da şundan. iki copta ölen olmuyor pek. Tehlikeli sayı, o da tam yerine vurursa, altıyı yediyi bulur ya, geçenlerde üç copta öleni de gördüm. Ama bu dediğim kırk yılda bir Adamm faleceği varmış, buna bir şey denemez. Bn hastalığı vardı, dayanamadı gitti. E.. cop vurma dan önce bir hastalıeın var mı diye soracak de. ğiller ya™. îş uzar. Ama bana sorarsan. kurşun mu iyi, cop mu diye, kurşun derim ben. Nedenl coptan hoşlanmıyorum, işte o kadar. Elbet benim görüşüm bu, başkası ne düşünür bilemem. Karışmam da. Asayişi Yerleştirme'de bir tanıdığım var, gizli emir gelirse belki cop kalkar diyordu geçende. Ben hiç sanmıyorum. Hadi kaldırdılar diyelım, yerine neyi koyacaklar? Halk bir kez alıştl copa. Sonra Asayişi Yerleştirme, şoförler için yeni bir emir hazırlıyormuş. Biz müşteriden para almayacakmışız, Asayişi Yerleştirme müşterıden alıp bize verecekmiş... Bunun için de bir sandık kurulacak diyorlar, halktan para toplanacakmış bu sandığa peşin peşin, arabaya binsin binmesin, herkes gelirine göre, kesenek olarak ayda şu kadar verecek. Bizim paralar oradan ödenecekmij. Sonra da kimden ne kadar kesildi, herkesin hesabından düşülecekmiş. Eğer bir yanlışlık cılur da, arabaya hiç binmemiş birinden para kesilirse, onun eline bir makbuz verilecekmiş, adam ondan, sonra bindiği arabaya eğer binerse para yerine bu makbuzu gösterecekmiş, biz de üzerine imza edecekmişiz. Olur olmasına, ama ahşmak lâzım. Makbuzlar şimdiden basılmış diyorlar. E.. koca bir kent burası, yönetimi kolay değil elbet. Bereket yöneticilerin aklı kanşmıyor. Belki kanşıyor da dayanıyorlar gene. Çünkü seviyorlar işlerinL Seviyorlar ve yılmadıklannı göstermek için daha da güçleştiriyorlar, daha da kanştınyorlar. Bravo vallahi! Heykeltıraş Nizam: Sola sapalun, dedL Şoför: Gizli emir, gizll emir diyorlar ya, diye sürdürdü konuşmasını sola saparken, bana sorarsan çoktan geldi gizli emir. Ama kentten saklıyorlar. Haklan da var. Biz ne anlanz gizli emirden. Geldiğini nerden bilivorsun diye sorarsan, söyliyeyim. Sokaklardaki levhalar değisti Eskiden sözgelişi, sola dönüş yoktu burada. Bütün gidiş gelişi tersine çevirdiler. Bir kentte gidiş gelis değişti mi. bunun altmda bir iş var demektir. Bir itfaiye çavuşu var tanıdığım, ona sordum gidiş geliş neye değişti diye, Sen her şeye karısma» dedi bana, sonra da parmağını salladı. Hem de burnuma doğru. O da bir yönetici sayılır elbet. Aynı gün, Babacan yokuşunda Asayişi Yerlestirme'den bir memur da salladı parmağını. Anlamazhktan geldim, ama içime bir kurt düştü. Gerçi Ejzli emir, kenü ilgilendirmez, benim bu işin üstüne düşüşüm yanlıştır, biliyorum bunu. Ama ben elimden geldiğince belli etmemeye çalıştım ktışkulandığımı. sözgelişi kimseye gidip bir şey sormadım Sormam da... Neden dersen. kiiçük kızım bu vıl okula basladı. ögretmeni «Babalarıni7a söyleyin» demiş. «her hafta okula gelsinler» Gittim, öğretmenı buldum. Bır emriniz mi var?» dedim. Kaşlannı çattı. «Nasıl bir emir istivorsun'» dedi «Kızınla ilgilenmek yetmez mi sann''. Ben de .Yeter elbet» dedim O kadarla bıraktık.Aktör Bilâl sıçradı bu sırada; arkadaşlan davrandılar. E=ki bakanlaıdan Fazh aktör Bilâl'in üzerine eğılerek: Biziz biz. dedi, yabancı yok Hevkeltıraş Nizam da saçlannı okşadı. Bır şeyin yok dostum, dedi. bır şeyın yok. Aktor Bilâl sakinleşti ve daldı. Şcför: Sıçraması ividir, dedi. Simdi düşünde cop yedikçe sıçrar o. böyle bövle gelir kendine Çok eordünı. bilirim Ben kendım de vemişimdır birkaç kez tlk anda ne olduğunu anlayamıvor in«an. Bir deeişiklık var ama nedi'' C»k ; i e'derim dive düşünüvor. bana ne diyor içinden Siz benden daha ivi bilirsiniz. kafası kesilenler de öyle olurlarmış ilk anda, başlarına çeİPni pnlsmazlarmi'î. Doğru mu. C*PŞU mi. bilmem. Neden dersen. tarih okumadım. Benim bir dayım vardı, tarih bilmeyetı esektir derdi. Bunu düpedü? benim icin söylemezdi elbet, ortadan söylerdi. Ama lâfın ucu bana da dokunurdu. AHırmszdım. HPT lâfa aldırsepk olursan yasanmaz bu dünyada Sonra da eşeklik ille tarih bilmemekten olacak değil ya... Eşek e'ektir Ben kendim tarih okumadığıma üzülmem hiç. Neden der<;<»n. hp>V<«! her «evi bilirse. kim^enin k;msev»« anlatara'c bir «evi kalmaz. AsavKi Yerlcti'Trıp'dp r>'ı«n tanıdığım.„ Heyke'tıraş Nizam: Geldik, dedi. Sağdaki üçüncü kapının önünde dur. f»rlnı«f var) TÜMA CASUSÜ YAPAYÂLNIZ u durum daha ertesi gün gerçeklesmiş ve 15 km. den fazla bir cepheyi teslim alan 20 nci tabur emrindeki dört topum ve gönüllü 16 erimle üstün düşman kuvvetleri karşıstnda yapayalnız kalnuştı. Her gün cephedeki kuvvetlerden de yeni yeni erat geriye çekiliyor ve gece karanhğında, tam bir sessizlik ve gizlilik içinde bin lerce asker, hayvan, malzeme ve top devamlı şekilde gemilere yük letilerek yarımadadan uzakla^tırıhyordu. 1920 Aralık gecesi cephemizde sadece 200 kişilik bir kuvvet kalmıştı. Aldığımız son talimata göre, en geriye kalmış olup C 1, C 2 ve C 3 işaretleriyle adlandırılan üç grup içinden de bizim C3 grubunun en nihayet çekileceğini öğrenmiştik. Bu arada top mürettebatımdan, yâni o 13 gönüllüden iki yaralı, iki ölü olarak ddrdünü kaybetmiş olduğumdan, şimdi her topa sadece üç kişi düşmekteydi. Bu kadro ile topların devam üzere atışlarmı sağlamak elbetteki kolay değildi. Fakat gönüllü ve seçkin kişiler olan o erler, savaşm bu hakikaten en kritik ve guç safhasında gorevlerini insan takatı üstüne çıkacak bir gajret ve azimle başardılar B SON GECE ihayet son gece gelmişti. Cl grubu gece yarısına yakın bir zamanda, C2 grubu ise sabaha karşı saat ikide cepheyi boşalttılar. Artık cephede bir piyade takımıyla emrimdeki tek toptan başka hiçbir kuvvetimiz kalmamıştı. Bizim çekilmemiz ise saat tam 03.10'da olacaktı. Yâni tam 7 0 dakikalık bir süre için elli bin Türkün karşısında 33 piyade eriyle takım komutanı olan bir subay, benim üç kişilik top mürettebatun ve ben.. Bu elbette ki güçlüğü nisbetinde şerefli, tehlikesi ölçüsünde büyük bir görevdi. Zaman sanki durmuş, dakikalar geçmek bilmiyordu bir türlü. Nihayet tam bir saati geçirebilmiştik, iş sadece 10 dakikaya kalmıştı şimdi. Saat tam üçtü Birdenbire üzerimize doğru hızla gelen karaltüar seçtik. Türkler olacak, diye yerimizden fırlayıp tabancalarımızı doğrultmuştuk. Piyade takımının komutanı ile karşılastım, «Siz ne duruyorsunuz. neden çekilmediniz?» diye bana soruyordu Daha on dakikamız olduğunu hatırlattım. Meğer, kıyıdakı işler tahminden çabuk bitmiş ve böyle ve 10 dakika evvel çekilme emri gelmiş. Lâkin bundan bizim haberuniz yoktu. Daha doğrusu bu dört kişilik topçular unutulmuştu bu arada. N İİ!İ:İ!İ:İ: DİSİ Bond • • . . . . . . . • • • • • • • . jgj .. • . .• • • •••••••••••t i * > < a a < a l ! ! ! ! ! ! ! •••••••••••«••••••••••••••••••"•••• • • • « • • • a • • •• • • • Tiffany Jones ••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••• ••••ıııııııııııııı*ın«< •••••••••••••••••••*••••• ••••••••••••••••••••••••• (••••••••••••••«•••••••••ı ••••• )••••••«••••••*•••••••••• ' ••••• •••••••••••••••••••••••••••••t ••••••••••« * ••••••••••••••••••••••••••••a . • • • • • • • • • • • • • • • ••••••••••••••••••••••••••••« .•••••••••• ••••• ••••••••••• SON MERMİ örevim arasında, cephedeki bu son takımımızın çekilişini, atılacak son mermi Ue kıyıya haber vermem de vardı Halbuki onlar bizden önce çekılmiş ve şimdi biz tek bir top G •aaaaaB*aaa>aaıı •llllllllllllltl ••llllllllllllll •lllllllllllfltl M *Miı tıııtıııtııııaıiMM" • • ": ! ! ! • • î!!!! • • • • • • • • • « • • • • •* • • • • • • • • •• • • • • ** • • • • • a • • « • • • • • • • • • • • • • • •• • • • • • • • > B I > a a a ııııııııutıııııı ! ! ! lltlllllflllllllfl tllHMI 1 1111 ...«•••••••••••••••••• • ••••••IfMllllMl""*!' »* \LİLİĞİNDEN KOCAELİ Vt 1 Akmeşe Yatılı Bölge Okulu 41U lojman inşaatı, 527 sayılı Kanun gereğince geiecek yıla sari olmak üzere 2490 sayılı Kanun hükümlerine göre kapalı zarf usulü ile eksiltaneye konulmuştur 2 îşin keşif bedeli (202.548.86) liradır. 3 Eksiltme Bayındırlılı Müdürlügü binasmda îl Ihale Komlsyonu marifetiyle 26.1.1970 pazartesi günü saat 11.00'de yapılacfcktır. 4 Eksiltme şartnamesl re diğer evTak Baymdırlılc MüdUrlügünde görülebilir. 5 Eksiltmeye glrebilmek İçin lsteklllerln: a) (11^77.44) Uralılc geçlcl temlnatını, b) 1969 yılma ait Tlcaret Odası belgeslnl, c) Müracaat dllekçesiyle verecekleri (Eksütme şartnam»rtnde bellrtllen ve usulüne göro haarlanmış olan) plfta T« teçhlzat beyannamesinl, Teknlk personel beyanname Bayındırlık Bakanhğı Yapı ve Imar Işleri Reisliğlnln: m m sini, taahhüt beyannamesinl, sermaye ve Sredi lmkan lannı btldıren mal! durum rjıldırlsiril Bavındırlık Ba tanlığından almış olduklan (C) gnıbundan kesıf öedeıı kadar İşin eksiltmeslne gırebileceklerinı gfıstenr mutp ahhitlik karnesinl veya keşlt bedellrın yansı. kadar ı s bitirme belgeleıinl lbraz suretiyle Bayındıriıl? Muciıu lüğünden alacaklan yeterük belgesim t.Pklıt mektııplar ile birlikte zarfa koymalan lazımdır " tstekliler teklü mektuplannı 261.1970 pazartesı günu saai 10 00'a kadar makbuz karşılıgında thale Komisyonu Bas kanlığına vereceklerdlr. r Yeterlik belgesı alınması lçln son müracaat tarihi 23.1.197i. cuma günü mesal saati sonuna kadardır. Telgrafla müracaatlar ve postada vâkı gedkmeier sabu edümez. Keyfiyet Uftn olunur (Basın: 10019/720)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear