23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE DÖKT l«rc» insan var.. Bunlar t u topraklar üzerinde yaşıyorlar, •ldandılar, »ldatıldılar, tahrik edildüer, limdi onltrı hataJarının manevi baıkııı altında bırakmak olmaz.. Bir Türkiye taıavvur edinlz kl, bu memlekette üç buçuk milyon oy veren vatanda? ve onlarla oy vermedikleri halde beraber olan milyonlarca insan tuçlu damgası yemiftir. Bu, Türk milletine leke sürmek olur. Siz Sayın Köprülü, bu partinin baaına geçin!. Anlatın ki, günahkâr olanlar bu partiye inanmı» milyonlarca insan değildir. Günahkâr olanlar, bu insanların itimatlannı kötüye kullanmtf olanlar*r. O zamın tarih Demokrat Partiyi degil, onun idarecilerini mahkum eder. Demokrat Parti kapanıraa, ne çıkar? O insanlar duygularmı, daha büyük bir kırgmlıkla bir ba?ka yere bir başka partiye bojaltmazlar mı? Eğer siz Demokrat Partlyl kurtarmaztanız, toplum diMna suçlu diye itilen milyonlarca in«an o zaman kendi bas'.arındaki günahklrları m&sum görmenin çaretinl arıyacaklardır.» 22 A^ustos 1969 CUMHTJRİYET POLITIKA GALERBI *BÜSTLERvePORTRELER 1 Yazan C1HAD BABAN Demokrat Partiye kimse sahip çıkmıyordu Bakanlar Kurulu dağıldıktan sonri, ben dogruca Ayten Sok»lın» lnönü'ye gittim. MeseleTİ anlattım. Yukarıdaki yazı odisıncf» beni dikkatle dinleyen Inönü düşündü : «lyi yapmışsınız'..» dedi.. «Böyle bir karar rejimi yolundan çıkarır.. Adalet Partisini kıpatmanın hiçbir taydası olmaı. Üstelik melekete zararlı nlur.. Biz münasebetlerin medeni ve normal ölçüler içinde selişmeslni istiyoruz. DP'ye gönlünü vermiş olanlara, siz vattndaş de|ilsiniz denllir mi?> Sonra elimden tuttu. «Sakın istift falan etmei e kalkma!. Bu düsüncede olanlan ikna etmeğe çalıs.. Me»eleyl iyi anlatırsanız her hald» onlar â» lsrar etmezler..» Beni kapıya kadar geçirdi. Birbirimizden »yrılırken, yine israr ettl : «Sakın, dikkatli ol, ımın fcöyle bir karara «itmeyin!.. Yapılan inkılibın ınSnMi kalmaz.. O zaman bu inkılâp idi bir hükumet darbesl hallne Sİrer.» O gece hiç uyuyamadım. Tanıdığıtn ne kadar DP'ü vatandaş çehresi varsa hepsl gözümün önünden geçtl.. Sanki hepsi uğramıs oldukları büyük bir haksızlıgı, y»ni vatandaşhk haklarının ellerinden alınmıs olnıunı protesto ediyorlardı.. YüzlerincTeki çizgiler, derinleşmiş, derileri gerilmiştl.. Gözlerınde sanki bir kin ve intikam duygusunun alevleri yanıyordu. HÜRRİYET ADINA Hükumet adamlarmı kırmızı plâkah arabalarda görüp, onları mes'ut. der'siz insanlara benzeten ve onları gıpta ile seyreden vatandaslara içimden güldüm.. Bu Bakanhk isi nereden basıma gelmisti? îrademle riuygularım altında eziliyordum. Bizden bu karan lsteyen ihtilâl yapmıs olan bir heyet itfi.. Demokrat Partl çok günahkâr olduğu için iktidardan uzaklastınlmıstı.. Onun günahlanmn ve hattâ zulmünün acılarını nefsimde çok çekmiştim.. Fakat, biz hürriyet uğrunda mücadele etmemiş miydik? Şimdi kendi hürriyetlerimiz adına baskal»rının hürriyetint Tıasıl çemleyebUirdikT Bu, kendimizi inkâr olmayacak mıydı? Düşüncelerim gerilere doğru kaydı.. 27 Mayıs'ı takip eden günlerde Ankara Palas'ta, Fuat Köprülü ile konuşuyorcruk.. O hiddetii idi, eski arkadaşları hakkinda sert ve şlddetli hükümleri kaba ifadelerle açıkhyordu, Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu da yanımızda idi. Köprülü, yakın tarihin 27 Mayıs ile kapandığım, DP'nin artık dirilmemek üzere öldüğünü söylüyordu, ben ise : «Hayır» cfiyordum, «bu partiye inanmış, kendini kaptırmış, gönül vermiş milyon TARİHÎ FONKSİYON Köprülü, Nuh diyor Peygamber demiyordu. O, Adnan Menderes tarafından itilip kakıldığı zaman kencTisine sadakatle baglı görünmüş olan eski arkadaşlarının içbaşından uzaklastmldıktan sonra ona karşı duygusuı ve likivt kalmı? olmalannı da hazmedemiyordu. Eğer bu DP'de ruh olsaydı, bir zamanlar kendisinl «Hocam, hocam» diye etekleyip kucaklayanlar, Menderes'ln Köpnilü'yü küçük düşüren eğlenmelerine ve hücumlarma keyifie katılırlar mı idi? O bu insanların hiçbirini istemiyordu. Onun içln de DP kapanmah idi. O, tarihi fonksiyonunu tüketti, diyordu. Bu iddlada olan yalnız o değildi. bir karsrla milyonUrca in!>»nın siyasal yajanlıda k*»dret'iz ve iktidar^ız kılınabileceğini zannedenler pek çoktu. If1e böyle düsünenler idi ki. Demokrat Partinin memleket £ikarı düsünülmeden kapatılmasındnn sonr». onun yine AP otarak lyakta kalmasina tahammül edemiyorlar*. Üstelik AP hem DP'ye sahip çıkıyor, hem de DP'nin günahlarından arınmı« olarak mücadele ediyordu. Üstüne vardıjınız zaman DP' den bana ne diyebiüyordu. Bu Eorü«melerde. Sayın Fevji Lütfi Karaosmanoğlu'nun da Köprülü üzerinde partinin başıns geçmesi yolunda telkinlerde bulundujunu hatırlıyorum. Hatta inrar da etmis. Fakflt *nnuniz netice alamayınca, Iki ellerini bir küreyi tarif ed»r gibi birleçtirerek : «Ne yapalım? Hoca bu görevi kabul etmiyor» demişti. Gümüşpala ordudan yeni aynlnıı^. politlka denen şeyin ne oldupunu bilmeyen bir Vtim5eydl. Süratle gelişen A.P. nin başında bir liderden ılyade bir semboldü. TeîkllAt onun emrinde degll, o teşkilâtın emrindeydl. gisini harekete getirerek zaman içinde eritmekti.. Nitekim Irönü de aynı fikri ileri sürdü, kendisiyle bu konuda tekrar göriismeye gittigim zaman : «Yaklaşan seçimlerin arifesinde, bu tecbir de umulanı değil, ters tepki yoluyla umuimayanı yaratır» deJi ve ilâve etti : «Hem bunun ne faydası olacak? Bu hal memnuniyetsizlifti arttıracak, onlar derhal halkın nazarında mazur kimseler olacaklar..» cilere rahmet okutmayacagını kim temin ederdi? Yalnız Inönü bu sefer başka bir tavsiye" de bulurıdu, bu ikinci teklife de açıktan muhalefet etmek Komiteyl kızdırır, ve hükumetİD kritik bir devrede yıkılmasına sebep olabilircTi. Onun için, • bu iş olmaz!» diyecegimlze, bir komisyon kursrak siyasal haklardan yoksun kıhntcak tnsanların durumunu incelemeli İdik. Bu inceleme uzun süreceği için vakit kazanır, bu fırtınayı da atlatabilirdik. Kabine bu meseleyi de görüştü.. Ve bu meselenin mahiyetini, yani suçlu telikki edilip listeye ahnacak kimselerin durumunu tetkik etmek üzere Mumeuoğlu, Tahtakılıç. ve benim de katıldıjım bir komisyon kuruldu.. Kabine bu ikinci teklife hemen rıza göstermeyip, i?l komisyona havale edlnce. Milli Birlik Komitesi bu kanunun da çıkmayacağını anlamı» olacak ki, biz komisyon olarak bir tek toplantı yaptıktan sonra, gazetelerde Milll Birlik Komitesinin bir tebliji yayınlandı. Bu tebligde M.B.K., hükumetia AP'yl kapatmak ve bazı vatan» dasları siyasal haklırından yoksun kılmak yolund» hazır» lfiriıgı kanunlan reddettijtini söylüyor ve kamuoyund». Rizll cereyan eden bu tartısmalarm bir gün aydınlıga çıkmnsı hnlın. de, bizzat kendisinin sevimılı olmasına m»ni olmtnın çarenini arıyordu. Bu t«bli|i beğ«nmedık, daha dogrusu Komit» arkadaslanna yakıstıramıdık, divı da orada öylect kıldı.. SAYISI BELLİ DEĞÎL Memlekette DP'nin sorumsuz tutumunu destekleyen insanlar vardı. Fakat bunlar. yalnız birkaç bin k.şi degildi ki, sonra yine bir kansıklık devrine girersek. onların yerine başkalarının türemiyeceğini, ve birin Yarın : ANAYASA REFERANDUMU D.P. nin dört kurucusundan biri durumundaki Prof. Fuat Köprülü, 27 Mayıs ihtllâllnden sonra çevresindekllerin bütün ısranna raimen Demokrat Partiye sahip çtkmamıştı. »•••••••••••••••••••••••••a . • • . . . • . « . . . • . . • • • • • • • • • • • • ; ı..••••••••••••••••••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••....••....»•• hiç 18 TESKİLÂTIN • I lÂÂZZIZIâlIII * .^^m^ •••••Skia»a»ıtı • , •••••••••«••••••••••»•••••••••••••••••••••••••««••a •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•«••».•»•»a. • •• •« •«•* ••••••••• ••••»•••• EMRINDE Baknnlar Kurulunun AP'ntn kaparims*! hakkırıdakl kararı reddetme'fnden bir gün sonra, bu «fer Çankaya'da Gürnel'ln baçksnliSınria toplsndık. D»vlet Ba?kanı bir gün evvel Bakanlar Kurulunda bu ksrara karşı takırıilan tutumdan memnun (jörünmüyordu. Gümüspaladan sikâvet etti. Onu cok uyarmıç, fakat bu uyarmaları hicbir fayda sailamamıştı. KendiM. zannediyorcfu ki. eğ?r bir parti lideri yumruğunu masaya vuracak olursa. te«kilâtına kendi düjüncelerini dilediîi gibi kabul ettirebilir.. Buna iki bakımdan imkân voktu. Çünkii evvela. merhum Gümüspala öyle bir lider deSildl. siyasal hayata tamamiyle yabancı olarak bu i»e bir *embol olarak atılmıştı. Parti lideri idi ama. a«lında te>:kilâtın emrinde çabşıyordu. lkinci«i AP teşkilâtı, eski Demokrat Parti teskilâtı olarak Gümüçpala'd'an cok daha tecrübeli ve aktif İdi. Yani ele avuca Mjiar ctn«ten defildi. Propaeanda da halk arasına yayılmakta u»taca hareket etmesini bilivordu. Müzakereler bir eün evvelki çereevenin dışına çıkmadı. Aynı fikirleri bütün arkadaslar savundukları için konu»malar tartışmalı da olmadı. Ve nihavet Gürsel bu konuşmalan şöyle kapattı : «Arkadaşlar. ben de AP'nin kapatılmasına taraftar değilim. Fakat bu konuda ne tferece kararlı oldujunuzu. fikir'.erinizde ne derece berraklık bulunduğunu Öirenmek istedim. Onun icin israr eder göründüm.. Mutabıkız. bu karar dursun!..» &4ı4vC • ••••«••••••••a ' t«f•••••••••••• ••*•••••••••••• •*#••*•*•••••#• !•••••••••••••• Tiffony ••«••••••a •••••••••a ••••••ıııı • • • # • «# • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •!••••*••••• • • • • •« • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ••"•«•••"••••"•••••••••»••••••••••lllllll !>•••• TIPFANY JONES konu veresim:,AYHAN BAŞOĞLU I j N T İ K A M YEMİNİ Mamzsa. bey ve. i f s a n uotla ^imdt «(alnıa BİR BAŞKA MESELE VJra bcivrcn Vie i ağarra Ne var ki, bu mesele kapand:ktan sonra. bir başka mesele daha ortaya çıkacaktı. Madem ki AP kaoarıamıyordu, şu halde eski DP icinde sorumluluğa karışmış DP'nin meşru olmayan tutumlannı desteklemi' bir sürü insan varcfı, hiç olm?7sa onların tekrar su yüzür1 çıkmalanna mânl olmak gerekiyordu. Bir liste hazırlanmalı, ve bunlar siyasal haklardan uzak tutulmalı idi.. Kanaatimce bunun da hiçbıt favdası olmayacaktı. Bir iki bin. belki beş on bin vatandaş siyasal haklardan şu veya bu gerekçe ile yoksun kılınacaklardı. fakat. onlar gibi dcmokratik düzenin ve 27 Mayı« ın aleyhinde çalışacak insanların memlekette bulunmayacağını bize kim temin edebilirdi" Ahmedi. Mehmedi siyasi hayattan uzaklaştırırdık ama. HÜSPyin ve Alinin onlar karfar müfrit olmayacaklannı, Meclil:'1 pirdikten sonra ortahğı birbirine katmayacaVlarını nereden bilebilecektik" üstelik memlekette bir siyasal parya sınıfı da yaratarak huzursuzluğu körüklemiş olmayacak mı idik?.. Eski hataiara düşmemenin yolu yine hürriyet nizamı içinde, kinlerl. hırs'arı, iyilik İle kanuna b^^'lk yoluvls. hepslnden üstün C1?T?'< ınemleket sev Nilüfer bu türlü konularda limdlye kadar damarıma basmadı, dedi Seiim. Yıldız, içini çekti ve konuyu deği«tirdi: Bir kadehcık konyağın var mı? Ürperiyorum. Oîmaz oiur muî Benim de içim ürperince, hele kış geceleri... Bir kadehçik konyak derken ba zan şu sedirde gevşeyip buluyorum sabahı. Fotoğraflann karçısında? Ne demezsin. Hepimizin ömrii özlemle geçiyor, Selim. Siı n«) zaman evleneceksiniz? j Bahk kavağh çıkttjl zaman, dedi Selim. Oysa, Nılüler, bana öaümüzdeki jonöahara evleneceğiz, demişti. İnşallah. Kitaphğa yaklaştı. Alttaki bir dolaptan yarım jise konyakla iki kadeh çıkarttı: Inssllah, diye tekrarladı. Nilüfer buraya haı tahaneye atanırsa... Ak»i halde... Aksi halde? diye sordu Yıldız. Bu yoksulluk ortasında imkânsa, dedi Selim. Neden? Nedeni var mı? Hani muayenehane? Boşalt alttaki hallaç dükkânını yap Nilüier'e muayenehane. Sokak bekleme salonu. Nöbete girsinler sokakta muayeneye gelen gebe kadınlar... îskelet kedinin yağmurdan banndığı esige vöksünler. Ve bu şehirde N'ilüfer'in doktorluğu geçer akçe haline gelinceye dek, biz tükeniriz... Haydi, uzat kadehini, merhaba!. Kadehleri tekrar dolduruu. Sonra dolaptan fı* tık kavanozunu buldu. Yıldız, sobaya yaklafmııtı. Sırtını verdi, ısıttr. Son zamanlarda böbrek ağrıiarım var.. Bir tatsızhğım var. Dokfora gitmedin mi? Ben mi?.. Gidar miyim? Eliyle geç. der t»bi bir işaret yapü. Konuyu degıjtırdı: Nilüfer'in büyük üîüntüsü senln utmsnhk çalışmalarının aksamasıydı. Bu şartlarda na»ü çahjabileceksin? Durma bu konunun üstünde, Yıldız. Kadehini kaldırdı: Haydi, merhaba!... Iç açıcı bir şeyler »nlat. Kararını verdin mi hangi dalda yapacaksuı uzmanlığını? Selim, kadeh elde yKirüdü tekrar sedire oturdu: Çocukluğumda operatör olmak isterdim. • Zengınliğe götüren en kestirme yol sanırdım Mazhar hocanm hayatma bakarak.» diyecekti, demedi. Kesin olarak gerekmedikçe asla çocukluğundan, yoksulluk günlerinden söz etmezdi. Bunca yıldır arkadaş oldukları halde Yıldız'a da anlatmamıştı hayatının gelişini... Yalnız Nilüfer ve Suad Çetin bilirlerdi. Onlara açılabilmişti. Evet, bir kez sözünü etmişün, dedi Yıldız. Kişiliğine pek önem verdiğin Mazhar hoca operatör olduğundan sen de arzulamijsm op«ratörlüğü... Kararını verdin mi? Hayır, asla! Neden bu asla? Selim, dalgın dalgın fıstık yiyor: Çocukluğumda denedim operatörlüğü. irkildim. Vaz geçtim. Kedi yavrusunu yakalayıp Çengelköy sırtlarında gizlice öldürdüğü günü hatırlamiftı. Ev baikı, mart ayından sonra birden üreyiveren kedi yavrularından yakır.makUydı: «Kasaba götürmeli. Çöp çüye vermeli. Vapuıa bindirip karşı kıyıya göndtl meli...» Çe?itli fikirler ileri sürülüyor. Demek kedi yavruları önemli değil? Içlerinden biri ha eksllmı| ha eksllmemiş... Bir ak?am üzeri okul dönüşü, tekirlerden bir tekirl gizlice çantasına sıkijtınTm. vt mutfaktaki bıçaklardan bir bıçak aşırıp «ğaç altta rından dar yokuşa sarmıştı. Yüril babam yürü.. Buradan sütçij geçer, buradan bu saatte ÇÖp *rabası geçer. Bursdan turçucu geçer... Sonundi hiç kimsenin geçemiyeceğini kestlrdiği keçl yollarından döne dolana bir kayanın ardını bulduydu. A( tı çantayı. Yatırdı havanzlıktan sersemiemis. yav» ruyu otların üıerine.. Bir elinde bıçak, Operatör Mazhar bey amca da mesleğe mutlaVa böyle Çengelköy sırtlannda kedi yavnılannı ameliyat ederek başladıydı. Tamam karnı burası... Sonra. kanlı bıçak elinde kusmus kusmuttu Ol lar» yüzü koyun kapanıp hıçkıra hıçkıra ağladıydı. Bir daha öyle hiç ağlamadıydı. Anasının, babasının ölümüne bile. Ve sonra nasıl bir duyguyla bilemiyor, kcdiyl gömmeğe neden lüzum görmüstü? Ceset gömen kaatil gibi korkak. bulantılar içinde, öğüre öğüra kanlı bıçakla mezar kazmntı tekire... Bu fasıl ameli yattan da zor gelmişti Tekiri yakalayıp meıanna götürünceye kadar o korku... Barsakiarı deailmif insan cesediyle kar?ı kar^tya sanki... Bıeağı otlara •ilip ardma bakmadan suç bölgesinden uzaklalırken cezasmı bulmuş. yolu yitirmişti Evde day«k korkusu bir yandan. tekirln rtıhunun izlemesi kot kusu bir yandsn.. HSVB ksrnrıncayg dek, aglaya ağlaya sırtlarda. tenelerde dolasmış. sonunda nafll olmuçsa olmus. tâ Beylerbeyi yönünde hij bilmedi ği bir sokağa inmişti Gerçekten de maşayla dayak yemişti, o gtct babasından... Yalan da söylemişti: Dükkâna gelecekken arkadaşlar yolda çevırdl ler de o.vnadık. gibilerden Teklrin lafını hiç etmediydi, elbette. Yavmlardan birinin eksilisi ancak rahmetli Melâhafin dikkatini cekmişti. Selimin ablası d*. Erkek kedi kapmıştır, demijti. Evet, bir erkek kedi kapmı?tı yavruyu... Yıllar yı.lı bıçak korkusu sürdü Selim'de. Operatör olmtk?.. Asla! Irkiltisinin kökü pek derinlerdt. Ne daldırı!.. Ama ne daldın, Selim. Selim. toparlandı: lç hastalıkları uzmanı olacağım, dedi. Sanki şimdi verdin bu kararı... Öyle bir daldın. Yok hayır, vermiatim kararunı... İmkân bulurıak tabii uzrnanhğa. înşallah bulursun. Neden irkHmiştin çocukluğunda operatörlükten? Bahk temizlemeğe kalki}mı?tım da ondan. Canlıymış balık. Kıpırtiayıverdiydi parmaklarımm arasında... Ondan hâlâ bıçaklara karşı tiksinti duyarım. Ikisi de güldü. Yıldız, kurumak i.rere getirilip sobaya yakın iskemleye bırakılan yeşıl mantosuna baktı, Hava kararıyordu. Odanın loşlaştığınj farkettiler. G«cikirsem merak ederler. Ben artık gitmeliyim. Selim in vüreğine birden ya'nızlık çüktü: Bu yağmurda nasıl gıdersin? Otur daha. B«a arabs bulur getiririm sana. (AfKMi r»r) BİTİ\ BİLETLER 25 \t[İSTOS |96«l PAZAiitlM .S\AT I«t5il BA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear