23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖRT 18 Ağustos 1969 CUMHURÎYET POUTOABÜSTLERvePORTRELER GfllERBI Jini ve keıvdl haysiyetlni koruyacağını zannetmıştı. Benim Venızelos'la konuşmamdan b\T ıkı >ıl sonra îngilız somurgeler bakanı Lennox Boyd, Turkıye'ye gelıyordu. O zaman Hurrıyet Partılinde bulunan ben bir toru onergesi vererek Kıbrıs meselesinın ne hal aldıgım «ormujtum. 28 Aralık 1955 tarıhli cehede konuşmuş, îngılız Işçı Partısının 20 Evlul 1955'de Turh ,Yazao: C1HAD 1 BABAN Yonlız muhalefel değil Iktidar da her an ihtilâl yapabilir « 7 Eylül tlsylan tems.1 edilmek i.tenen bir hiddet sahnesi yiızünden do|da. Türk diplomasisindtn soromlu olanlar, Kıbns olaylannın gerçek evriminden haberdar gdrfinmüyorlar, olayların srksnnâan IÜrükleniyorlardı. Türk teıi, «Ada bizi alâkalandınna», Ingiltere'nin malıdır» tötü ile baslamıştı. «Ada ana \nrdun bir parçasıdır, înfrilizler çıkaraa adayı Türkler alacaktır!»» fikri ilc devam etti. Bir gun Menderes bu ijin r.asıl olacağını duşunmeden şahsi fıkrı olarak ve bir bardak su ıçer gıbı Kıbns'ın taksımı meselesını ortaya »ttı. Boylece tezden teze atlayan, iıkırden fıkıre geçen Kıbrn problemi, bir gun mutteflklerimızın de zoru ıle Lıondra ve Zurıh anlaşmalan seklinde bir neticeye bağlandı. Menderes bu konuda yorgun dusmuştu, bu andlaşmalarla cılklasan bir yarayı ortebılece•kalliyet hukukunu tanıyan faktt, «Self Determınation» yoluyla Rumlann, adayı ıihak etmelermi olagan kılan karar «uretıni kabul ettığıni sojlemıştım. İyl ve kotu davranışları arasmdakl dengMİılik Menderes'i en sonund* ç ı t n n d a n çlkarmiî, grunün birinde de Tassıada'ya düşürmuştü. Kadere rııa grösterip göstermiyeceğlnl bUmediğl içln şaşkın bir haldeydi. |ı» hakkında yaptığı telkini, bu soz gerçeklere ujduğu ıçin değıl, Menderes'ın yorgun halıne son vereceği umi(rlni uyandırdığı ıçın Başvekıl tarafmdan benımsenmısti. Bana epey çattı, onu DP. grupu sık sık alkışlıyordu. O da «Bak benı nasıl tasvıp edıyorlar» gıbı memnun oluyordu. Netıcede taksım tezini savunduktan sonra, şunu sovlemıstı: «Biz »danın taksimi n e selesinde 120 bin nüfusn yâd ellere levdi edemeviz. Orads 25 milyona nigehban olan bir kara parçasında. mntlaka ileri karakolumuzun mevcnt bnlonmasını raruri görürüz. Ad»nın taksimini nihayet âzami (rdak&rltk olarak kabul ederiı.» Sıra bana geldıgi zaman ben de <unu «övlemıştim: «Basvekil beni «kirieri kanstırma snçn ile itham edebilir. So olnr, bn olnr bütfin bnnlar gelır jeçer..j Sonra DP'lılere donmm 1 «Siz bravo der onu alkıılamnız, fakat bannn bir de ötesi var.. Oran tarihtir, savın Basvekil tarihin hoıorana çıktığı zaman orada valnız kalacak. »izleri bnlamayacak... Bulamadığı zaman vardımınızı sörtmivecek.. Bana da çatmak cesaretini balamayacaktir!..» lahı ıle basbasa ldl ve kendısını bır zamanlar delice alkışlayanlar artık onu, kaderı ile yalnız bırakmışlardı. Yassıada dâvalan ilerliyor, hukumler tefhim edılmediği halde her gun mahkumıyet haberleri ortalığı dolduruyordu. 1960 1961 de Saym Fahri özdılek'ın basında bulunduğu hukumette ben de Basın ve Yavın Bakanı ıdım. Tlcaret Bakanı Mehmet Baydur, Kemal Kurdas ve dığer Bakan aTkadaşlarla Yassıadadan çıkması muhtemel ıdamlar meselesıni aramızd'a goruşmustuk. Idam kararları, 27 Mayıs'ın nıânevî hüviyetıni karartabihrdı Memleketi, sonu gelmevecek bır kın fırtmasımn ıçıne ıtebı'.ırdı. Hukumet olarak 27 Mavıs devrımı ıle, idam hukumlerının, bırbırlerıyle bağdasamı\acagı kanısında ldık. O zarnan Mıllî Eğıtım Bakanı olan Tahtakılıç da Devlet Bakanı Mumcuoğlu da, tçışleri Bakanı Nasır Ze\tınoğlu da hep aynı fıkrı taşıyorduk. Hukumet bu konu etrafında dusunduklennı Mılli Bırlık Komıtesıne bıldırmelı\ dı, b:r olbıttı ile karşılaşmamalıjdı. Komiteden mülâkat ısten» dı, fakat cevap gelmedl. Gun» ler geçıyordu, o sırada ben. Baiın Yayın Bakanlıgından avnldığım içın arkadaslarım muhtırayı yenıledıler. Bu muhtıra, o zamankl hukümetin ıdarn* lar karşısındaki duşuncesıni ak^ettirmektevdi. Tarih 22 Aeu<=tos 1961 idi. İLERİ KARAKOL Ingiliz tsçi Partisi ıle Muhafazakârlann goruşu araMndaki fark buyuk tfeğıldı. Muhafazakirlar da aynı sonuca ulasmık istıyorlar, ne var ki, dunyanın barışa kavusmamış olmaıı dolayısiyle, Kıbrıs'ı derhal self determmation'a goturmeği tedbırsızhk sayıyorlardı. Yaptıgım konuşmada, Kıbn ı hakkında hükumetın çeşitli fikirler değiştirmesi üzerınde duruyor ve Menderes kabinesinin ne tavır takınacağını soruyordum. Basvekıl Menderes verdıği eevapta slnırlı olduğunu gızlemedi. Kıbn» isinin ortaya çıkmıı olmasından çok şıkâvetçi ldl. Bu dertten bir an evvel kurtulmak ıstıyordu. O sıralarda sorutnsuz bir Amerikalı, kendısıne «Taksımın belki ivi bir ha! çare«ı olabılece Yarın : BABACAN ASKER: CEMAL GÜRSEL l nlversite olayları birbirini kovalıyordu. Buna rağrnen Menderes Istifaya Tanaşmıyor: cHele bugün de geçsln bakalım» diyerek d u r u n ı u n zorlas.masına yol açıyordu. NIHAL • KARAMAGAEAU Şımdıye kadar bu evde konuşmaların dörtte üçü polıtıkaya ayrılırdı. Iç polıtıka, dış politıka olaylan... Yabancı gazetelerın haberleri, makaleleri tartışıhrdı. Artık pohtika alanından transıt geçıp .nat alanmda yoğunlaştınjor dıkkatı ustalıkla Ni lufer'in babası... Selim'ın k'.âsık Batı müziğınden hoşlanmağa başladığını sezdı, zaman zaman piyanoda omekler vererek onda bu muziğe karşı gerçek bır sevgi uyandırmayı ve zevklerine yön vermeği ij edındi. Eskıden Selim'ın hemen her gelişınde evde misafırler bulunurdu Dost çe\resi pek geniştır bu ailenın . Kulup gıbidır evlerı. Sehrın tanınmış sanatçıları, yazarları. paradoksçu edebiyatçıları, sanat meraklısı bğrencıler ve başkalan .. Selim, bırçok yonlerden îaydalanırdı bu toplanülardan... Güneşte yanmı bır ınsanm serin bır ağaç altına sığın ması gibılerden, kendı katı çalışmalarından sonra bu çoğu sanatçı kiş'ler arasında dınlenirdi. Uzun suren sofra başı sohbetlerinde, dost meclisinde bulunmanın verdıği bir rahatlıkla, bu sanatçı kisilerin havai fışekler gıbi ortaya attıklan renklı fıkirler genç adamın onünde yenı ufuklar açardı. Selim, soramıyor Nılüier'e de: c Toplantılarınız olmuyor mu? Yoksa ben mi afaroz edıldım?» Ve çok arıyor o toplantılan. Polis korkusuna rağmen arıyor. Öyle gecelerde evin çevresinde karaltılarını gorduğü sivillerin «Aralarında Selim Gedız ısimli bir Tıp talebesi de var» dıye jurnal et me ihtimallerindn korkmasma rağmen arıyor. Ferit Belek, bir akşam Selim'e: Kaldı ki aramızda da pohsler var, demisti. Biz de mimlemişizdir onlan. Aile doktonımuz derim ben. Ama haklannda verdiğimiz hükmü belli etmeyız. Uzaklaştırmak istemeyiz çevremizden. Ya kından görsün hayatımızı, vahmettikleri gibi fesat tohumları ekmediğimizi, komplolar hazırlama dığımızı görsün... îşitsin konuştuklarımızı Bizim gızli kapaklı hiç bir şeyimiz yok. Raporunu ona gore hazırlasın. Kış kış edersek çevremizden, bir yenisini musallat ederler. Onu da belgeleyınceye ka dar zaman ister. lşimiz yok da ömür boj"u yeni yeni aıle doktorlanyla mi uğraşacağız? Bır gün adımlannı izliyen bir sivili nasıl götürup Emniyet Müdürlüğu'ne teslim etttğinı anlatı yordu. Eğlendiğı içın çok ıncelemişti sivılleri. Geç miş yjllardakı onlara aıt anılarmı anlatırdr Bir vakitler hepsıne aşagı yukarı sivıl ünifor ma giydirmişlerdi. Beylik Mal'dan tumüne kahverengi süet ayakkabı ve sırtlarına gdğus ve arka kısımları ikı kat. pelerınli gibi birer yağmurluk. Lâcivert üzerine bevaz noktalı eşartlannı da ihmal etmemişlerdi. Aksam üstü gıt Haj'darpaşa istasyonuna, bekle Ankara'dan gelecek ekâbır trenıni., Platformdaki kalabalığın yarısı sıvil üniforma... Belfrele birer birer.. Öyle hoş anlaürdı ki bunlan, Selim keyifle dinlerdi. Artık Ferit Belek, şakacı, eğlendirici, hogorür Ferit Belek değıl. O da değışti. Yoksa biitün bu izlenünleri kuruntu mu? Selim kestiremiyor. Bir gun Suat Çetin'e açmıştı düsüncelerini Arkadaşi' îyi ya işte. senin de istediğin buydu. Damadı mız olacak arslan kızm da bize kükremesın diye sin diler. Onlar seni yola getiremedıler, sen onlarm ağızlannı mühürledin, afenn sana. Böylece alaya almıştı Selim'i. Kısacası Selim huzursuz. Bu huzursuzlukla ne çocukça, ne yersiz hareketlere kalkışmıştı, o arada. Hani çaresizlik ortasında kalmış da kafasını taştan tasa vurur gibi... En önemlisi, Nılüfer ın ılgisini tumüyle kendinde toplayabilmek ıçın onu Yıldız'la kıskandırmayı denemişti. Nılüfer tanıştırmıştı vakliyle Yıldız'la onu.. Acem minyatüni, daha Göztepe'deki evceğızden Ayazpaşa'daki kata v e Yenıkoyde'ki yalıya sıçrama yapmadan önce.. Bir yaz sık sık dâvet edilmişlerdi Nılüfer'le beraber Yıldız'ın evine... Üçü birlıkte Anadolu kıyı. larında gezmişlerdi. Şımdı, Selim, Nılufer'e kar?ı kıskırtma aracı o.arak kullanmağa kalkıştı Yıldıı'u Iç dunyasmdaki dalgalanma yuzunden . « Boş yere kızı da umutlandırıyorum, harcı» yorum» dive duşünmesine, havıflanmasına rağmen.. Gerçekten harcanmıştı YUdız. lyı niyetınden şüphelenmedığınden umutlanmış. bağlanıvermı?ti Selim'e. Badem bıçımlı kapkara gozlerındekı çoculc su sevincm yerını koyu bır umutsuz aşk kaderi al« mıştı. Nılüfer, Selim'ın numarasını elbette sezecekti. Bir gun tepeden inTiıştı: Bana bak, Selim Su çelimsiz yürekliyi rahat bırak. çok içlıdır. Cıddıye ahyor seni tkınci bır Melâhat olursa seni asla affetmem, bilesin... Kendine daha sağlam yapıda bir oyuncak bul, demiîtı, Boyle nıce çe'ışrneleriyle aktı gıtti zaman . Su sağnak hızı%la geçtı zaman Yedeksubaylık yılları, derken devlet hjzmetınde ıkıncı yılı da geçmekte. Ve Selim ortalama omrunün yansını bulmakta... Hâlâ merdivenin ilk basamağında! Ağacm çirkini, sevim^izi olmaz. der Nılüfer ama. şu ancak bir ydrük çadınmn sığabıleceği ker pış duvarlarla kuşatılmış bahçeyi tümüyle kaplayan kayısı ağacı gerçekten sevimsiz bir ağaç. Bilgisıni sakirfen verımli bılginlere benzıyor Sömürmüş avuç içi kadar topragı, suyu, günesl. geliştirmiş kendıni. gelıştirmis Baharda güneşini keser odanın. Işığını keser. Yaz başı meyvesıni sakınır. Beş kayısı, on kayısı... Onlan da saklar yapraklarınm arasmda. Kuslara biîe yedirmek istemet Gus geldi mi de ışte böyle alacaklı gibi vunır ha cama vurur kuru dallarını. Kışın karlannı silkeler pencereye .. Yoğaltmalı şıınu bahçeden ama nasıl? E» sahibi razı olmaz kesilmesine.. Dibine kerzat) döküp usulca kurumasını sağlamalı bencilın... Sonradan bır oduncuya kestirmeli vesselâm. Ardından mescit ortaya çıkar. Asma çardaklı mescit. Pek de hoş .. Ama bu işi Nılüfer gelmeden becermeli Nilüfer'e yazmıs mıydı mektubunda? Bahçeda ka>ısı olduğunu' Mutlaka yazmıştır. Hani kayısı ağacı Selim 7 Kurudu da ke?tirdım, sevgilim. Zararsız bir yalan. în"=anlan sevdiğı kadar ağaçlan da sever Nilfl" fer... Hayre'tir, çıçeklere o kadar duşkunluğu yok. tur. tnsan ve ağaç arasında çok benzerlik vardır, der. Bılim \önünü bir vana bırak Sınıflandırm» kurallannı falan füân Karakter benzeyişı yonunden düsün In^anlar hay\*anlardan çok ağaçlara ben zer. Ağaçlar da insanlar gibi ne çeşit fırtınalara katlanırlar yasadıkları kadar. Kimi yalpalar meltemde bile. Egılir bükülür. bel kırar. Kimi dort bucaktan esen ru7sârlan dimdik karşılar Dallarıyla: «Geçyiğitim gec'» •Kimi rüzeâ^a kaptırır yapraklannı. Topraktan aldıeıma karsılık m e v m mevsim toDrağa ben de kendimden bir şevier katayım. der Kimi kı=kanır yaüraklannı bile Topraktan aldığıma karsılık top rağa gölee verivonım. yaz kış b^nnak oluyorum, yetişir der Gerindıkçe Eerinir. Bın yıl gerınır. Kitaplara geçer ünleri... Kimi yakımnda baska turden ağaç barmdırmaz. kurutur dostça uzanan dallan, ku rutur koku, kıvanç duyar Kıminın budarlar dalUı rmı ama, daha kalmlaşır, daha gelışır budanan dal lar. Kökler daha derme iner, yayılır.. Kımi sadeca "ölge etti diye keserler Kiminin uçururlar başını, renk renk kandiller asarlaı, karmanyol so>ler!er çevresinde döne done . Kımi dolanır dolanır sarmasıklarla . Kımi kavalıkta yemveşil biter. Kımi gubreli toprakta bile cılız kahr Kiminin kokü pele vüzeydedir Mut ak dayanak ister eövde. iyice geli sip lodosu. karaveli deneyinceve dek.. Kiminin kökü yedinci kat yerin dibindedir. însan gucüyle sökülemez topraktan... Kimi meyve verip, kimi ssadece çiçek, tohum... Kimi yaşadığa kadar yardım bekler, kimi yalnız kendi gücüne güvenir... (Arkası r a r ) ••••••••a •••••••• •flllllllllllllt # • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ;;"::;« • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •î;î:î i ı î::ı î ;. ••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••;;;;Î;Î;;..ÎÎÎÎ*Î*İİ"»»« • . . . . . • • . . . . . • . . • • • • • • • • • • • • • ; ; ; ; ; ; î ; î; ; ; î . • . . • • • . • • . . • • • • . • • • • • • • • • • • ; ; ; ; ; ; ;; ;i ; ; ;ı MODESTY BLAISE TARİH DENEN ŞEY Ortalığı bir sukut kapladı.. Menderes baska konulara geçtı, fakat hakikaten tarıh Menderes'ın bır gun dortyuz kişinın ortasmda yapayalnız kaldıjını da bıze gosterdi 1957 «eçımlerınden sonra ben de Hjrrıvet Parti";i ıle beraber seçımleri kavbettiğlm içın Meclı=e giremedım. Fakat Ankara'da, Hurrıyet Partısı adına çıkarmaya başladığımız Yenigun gazetesınde, Menderes'i uvarmak içın her gun yazdım. Ona enflâsyonun memleketi neteye ^puırduğunu aolatmaya uğraştım. Guney Amerıka'dan raı«a>ler vererek askerin neden ıhtılâl yaptığını serı makaleler halınde yayınladım. Makalelerı kırmızı kalemle çevırerek kendısıne yolladım. Karşıhğında dolambaçlı vollardan ıstıhzamn sesmı duyd^m o zaman Adenauer'in bir sozu hatırıma geldı.. «Tarih dediğiniz sey, önüne geçilmesi mümkün olan bötün felâketlerin toplamıdır!.» • • • • • «« • a § • • • •«• • § afS^ • MM ' » • ^ J ' • •••••••••••••••' ' •SMMMM a^ ••••«• • «•••*• ••• •• • • • • •• • • • • • • • • , • • • •• • • • • ••«••••••••••• • • • ••« • •••• • • •••« • •• •••••• •••«••••« • • • • • «• • « • • • • « « • • • « ••• • •« •• •••••••••••I • • • • • • • • •« « * • • > • • IM IMlMMIMMItl II •»••• • • • • • • • • *••• • • • • ••••••••••••••• ttntnılttıllnınııınınıltttmı Mlllt •• •»•••••••••fUIIllIIMM TrT * •••ıııntıi'ttı tıtifftTT' m m m m m m m Tiıf m * * m m mmm mmmmmmmm mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm * * ^ TEHDİTLER 27 Mayısa tekaddum eden gunlerde onu radyodan takıp ediyordum. «Talnız mnhalefet detil, iktidar da her an ihtilâl yapar!. thtilâli biz yaparsak görürsünüzlj» dıye tehchtler savuru^ ordu. Sesı kupkuru idi, adeta istemeve ıstemeye konuşuyordu ama yine aynı beylık sozleri tekrarhvordu. «Şirretler, basanmızı çekemiyenler, bir avnç karıştıneı..» Olayları görmek, anlamak istemıvor. zoraki bilgısızlığıne anneannesınden kendıne hâtıra kalmı<; olan mushafa sarılır gıbı sarılıyordu. «Ah bir istifa edebilse hayatını kortaraeak» dıye dusunenler arasında ben de vardım. Her gun bu ıstıfayı beklıvordura. Bayar ızın \ermemıs diyorlardı, ben bu söze inanmıyordum. Çunku Mendere«, karar verdıği bir konuda Bavar aksinı soylese yıne dınlemezdı. «Buçünii geçistirelim, bakalım yann ne olacak?» dıye tereddüt edıyordu ama, bu tereddudıin volu da felâkete gıdıyordu. Eğer ihtılâlden 2 4 saat evvel ıstıfa etmis olsavdı hıç şuphe yok ıhtılâl gerl kalacak, ona bağlanmıs bu kadar insan da bedbaht olmayacaktı. O etrafmdaki gurultuden, hareketlerden yorulmuş, hastalanmıştı. Bu gurultu ve hareketlerı duymamak ıçın bızzat kendisi kontrolsuz bir hareket ve eurultu halme gelmıstı IIIIIIIIIKIIII l|llllllllllllt •••••aaaaaaaaaa lllllltSIIIIIII •••••aaaaaaaaaa ^ Tiffany Jones • ••••lllliailllllıllllftllllllllllllllllllllHII • ••••»••••••••»•»••••••••»•••••••••••••••••I «••••«••ıııııııttaııııııııılııiıııııılıtıııaiMl • ••••(•••••ııalıaıaMfiaaatıaıııaataııaııllaııat • •llllllll«tl«*l«llll|l*IIIIHIIIIIMIIIIMtllll TIFFANY konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU j JMTİKflM YEMİNİ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından Yapılacak isin ner'l 1 Trp Fakültesi 1. Dahiliye, I I . Dahihye ile gögüs klinıklerinin tadilât. onanm, yagüboya, badana ve imalât işi. 2 Tıp Fakültesi atelyeleıine kalonfer brulorleri takılması işi. 3 Tıp Fakültesî yeni atelyelerl oto garaj üstünün kapetılması işi. 4 Tıp Fakültesi Profesörler Kurul odası, Dermatoloji ve Üroloji Klinilüeri kalonfer ve yağhboya işi. Ke?if bedeU 46.674.78 TL. Geçid teminatı 3.500 61 Ihale tarihl 12 9.1969 SaaH 10.30 da ÜÇÜNCÜ MENDERES Neden sonra, onunla son defa Yassıadada karsılaştım. lyılık ılâhını kucak!a\an Menderes ı kotuluk ılâhı > ok etmış, onun yerıne, kadere rıza go<;terıp gostermeyeceğıni bılmedığl ıçın şaskın hale gelen uçuncu bır zavallı Menderes kaım olmustu. tktıdarın şarabını içenler Mevlana'nın dedıği gıbı, sarhoş olmuslardı, ayıldıkları zaman ise kımı kendını tenzıh edı\or, kımı de tanrılıktan uyanam^ordu. Menderes, suçları ba^ka = ma de\ retmeve çalışan, mahkeme karsı<:ında çok nazık olmaktan medet umar, on senelık ıktıdarının sorumiulugunu vüklenmekten çekinen bır Menderes'tı. Bu Mend'ere^'Ie bırbırımıze mânasız ve ıstek«ız bakı^larla baktık Bu bakı^larda ne hiddet. ne km ne zaaf varriı'.. O belki onunla butun munasebetleri boyunca daıma açık konuş^ nlan e»ki bır a'Va'iaşına m gıpta ıle baki>Qfdu. ArUJt Ai 32 693 03 TL, 2.45198 12.9.1969 11 30 dft 31İ44.86 TU ORSAN YİÖUR 12.9.1969 14.30 da 28J52J0 TL. 2.141.42 12.9.1969 15.30 da 1 Yukanda yazılı 4 kalem Iş 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi uyarınca kapah usulü ile eksıltmeye çıkanlmıştır. İhalesı Bornovada Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Satınalma Komısyonunca yapılacaktır. 2 3 u işlere ait şartname ve keşif evrakı her gün (917) saatleri arasında Tıp Fakültesi Muhasebe Servısmde gorülebılır. Isteklilerin geçıci teminatı yatırdıklarına dair makbuz veys Malıye Bakanlığının 121.1956 gun ve 5297/151753 sayıh genelgesıne uygun teminat mektubu ıle birlıkte 31.7.1969 gününden sonraki tarıhı taşıyan Tlcaret Odası belgesi ve şımdıye kadar en az (50.000) lıralık resml yapı yaptırdıklanna dair Fakültemız T^taıık Komisyonundan alacaklan yeterlik belgesıni 2490 sayılı kanunun tarıfıne gore hazırlıyacaklan zarflarla ihaleden bır saat öncesine kadar Satınalma Komısyonu Başkanlığına vermelerı gerekir. Postadakl ge~ cikmeler kabul edilmez. Basın t. 373920830iW65
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear