Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHIFE tKÎ II Afustos 1969 Seçim Propagondosı ve Din Sömürüsü Baha ARIKAN rihli kırküçüncfi birleşimi (içtima), gercekten ibretle gözönüne alınacak hakikatieri meydana koymaktadır. Bu birleşimde, Anayasanın belkemiğini teşkil eden roaddelerinden birisi, 19. maddesi gSrnşüImektedir. Bu madde, düşünce, inanç hak ve hürriyetlerinden, vicdan hürriyetini babii konusn eden bir maddedir. Temsilciler Meclisi, maddenin görüşülmesine o kadar ehemmiyet vermişiir ki, baskan bu maddeye münhasır olmak üzerf, görüşme süresi tabdidinin kaldınlmasım «v» koymos, oy blrliçi ile kabnl edilerek, liyelere tanınan beş dakikalık konnşma süresi tahdidi kaldırılmış, böylelikle üyeler, fikirlerini açıklamak ie,in, süre bakımından temamiyle serbest bırakılmışlardır. 19. madde, herkesin vicdan ve dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip oldngnnn, %tnel bir kaide olarak hüküra altına almış, kamn dfizenine veya bn amaçlarla çıkarılan kannnlara aykırı olrnayan ibadet, dinî âyin ve törenleri serbest bırakmıştır. Yine bu maddeye göre hiçbir kimse ibadete, dinî iyin ve törenlere katılma, dini inanç ve kanaatlerinl »çıklamava zorlanamıyacak, dini inanç ve kanaatlerinden doiayı biç kimse kınanamıyacaktır. Din eğitim ve 6|retimi, kisilerin Istek ve arenlarına baglı bnlnnmaktadır. yasaklarının haşladığı şn fflnlerS eçimTemsilciler Meclisinin 12,4 1981 tade, bn dolayısiyle büyük Fatihin yaptırdıfı tabloların şeriat adına saraydan çıkanlarak dagıtıldı|ı, battâ imha edildiğini, tbrahim Paşa'nın Snltanahmet Meydanına koydnrdagn heykellerin kaldırıldıeını, Genç Osman ve Cçfincü Selim'in uyanık kafalarının şeriat adına kesildiğini, kışlaya resmini astıran lkinci Mahmnd'a, çâvar padisah adının takıldıgını, ilk matbaanın şeriat adına tahrip olundntunn, Knvayı Milliyeciler için şeriat adına idara fetvalart çıkanldıtını, zavallı Knbilay'ın, tözü dönmüs bir kitlenin merhametsiz bakışlan önünde, şeriat adına boğazlandıgını jana yakıla anlatmakta ve «şeriat bn mndar, din bu madur?» sorusnna sorarak, maddeuin gerekçesini savunmaktadır (2). Aynı birleşimin öğleden sonraki otnrnmnnda (celse), başks bir konnsncn, Türk toplumundaki din öiretim ve ffitimine dair örnekler vermektedir. Dinî bir kitaptan bahseden kennşncn, din adına hnrafrlere dayanıldı|ım. bn bnrafeler din seklinde lösterilerek halkın uyntnldn^nnu. bahis konusu etti£i kitapta dünyanın san öküzün boynnznnda dnrdntnnnn, san öküzfin altında balık. balıim altında deniz, denitin altında sabnn bnlnndnjhınnn yazılı oldn^nnn. işte din egitiminin bn ve bnnnn gibi eserlere dayanılarak yapıldıgını bildirmekte. bn «açmalıklann dinle hiçbir alâkaıı bnlnnmadıgını belirtmektedir. • ••• •••• 1969 seçimlerinin ideololisi Halkçılık (Popülizm) ıProf. Dr. Nermin ABADAN S3J. ÖĞRBTÎM ÜYESt riştikten sonra da gelişebilir. Bu takdirde endüstrileşmiş sektörle bunun dışında kalan tarım sektörü arasındaki gerilim buna sebep olabilir. Nitekim birçok Lâtin Amerika ülkesınde hemen hemen istisnasız yabancı sermaye ile işbirliği yapan bir endüsTTİ sektörü ile onun yarattığı yeni müteşebbisçi. burjuvazi (burgesia nacionalı statükocu olup, ülkenin endüstrilesmenin asıl modernleşmesi gereken alanlara atanasıru önlemektedir. Özellikle Arjantin'de gelişen popülizm ile B. Amerika'da 1880 ve 1890 larda ortaya çıkan çtftçi protestoları ve Kanada'nm «prairie» (meracılık) hareketi hep bu tür bir kuvvet dengesine karşı gösterilen tepki olmuştur. ört yılda bir tekrarlanan genel seçimlere iklbuçuk ay kala Türkiyenin tüm siyasi partileri, üyelerini, sempatizanlarını, seçmenleri seferber etmek üzere hummalı bir faaliyete geçmiş bulunuyorlar. 1960 dan bu yana uygulanmak'a olan nisbl temsil slstemi sonucunda ortaya çıkmış bulunan çok partiliük (polypartism) sekiz siyasi partiden yedisinin değişik yaklaşımlara rağmen siyasal görüşler yelpazesinde sağ, orta ve ortanın solunda, sekjzinci partinin lse açıktan açığa solcu görtişler savunmasına yol açmıştır. Bu dengesiz kutuplaşmaya ragmen Türkiye'nin çok partili siyasî hayatına günümüzde tüm partileri kucaklayan ortak bir ideolojinin hâkim olduğu siyaset teorisi ile yakından uğrasanların gözünden kaçmamakt*dır. Sistematik bir flkir yapısı ve tutarlı bir mantık örgiltüne sahip olmamakla beraber son iki >üz yılcîan beri çeşitU Ulkelerde belirli sosyal buhran dönemlerinde ortaya çıkan, dolayısiyle başlıbaşma bir ideoloji karakterine bürünen ve genellikle temelinde köylü ile şehire yeni göçmüş köksüz sehirli kavramı bulunan bu filcir akımı, halkçılık (popülizm) tır. Süleyman Demirel'den iyisini bulamazlar... Süleyman beyin adı beş yıl önce politika piyasasında dnynldnğn zaman Babıâlinin önemli bir patronu ile konuşmamı Biç nnutmam. Feleğin çemberinden geçmiş bn yaşh dost: Bak îlhan, diyordu, Demirel çenç bir adam, munendıs, J Cnmhnriyet çocnşn. . Türkiye'nin en büyük iş adamlarından . biri bizzat ayagıma kadar gelerek bana teminat verdı. Bn gencı tntmak lâzım dedi. Ben bugüne kadar Demırel'ı tanımazdım, ama bnndan sonıa destekliyeceğim. O sıralar A.P.'de iki başkan adayı vardı. Birincısi Sadettin Bügjç. ikincisi Demirel. Biltiç paHi teskilâtını biliyor, elinde tntuyordu.. parti teskilâtı BiUiç'i tanıyordu. Ne var ki ümmetçi olarak tanınan Sadettin beyi büyük sermayecilerin ve Amerika'nın gözü tutmamıstı. Ve Demirel. daha stçilmeden başkan olmnştn. Gerçekten Washington demokrasisi veya Odalar BirlıŞSı mantığın» vurduçunuz zaman Demirel'den iyi lider bnlnnamazdı. Süleyman bey: 1 Köylüydü. köyden yetismisti.. 2 Şehirli olmus, sınıfını atlamıstı.. 3 lslâmköyde sofuluğa kayan bir ortamda büyümüştU.. 4 Mason olmus, inanç çevresini değiştirmişti..5 Çobanlık yapmıştı küçükken.. S îş adamlıgının pragmatik şiannı benimsemisti.. 7 Amerikan felsefesiyle yıkanmıstı düsünceleri.. 8 Tabaneı sermayeye Inanmış, kSr ve kazanc amacının itici gücünü havatın motoru saymıştı.. 9 Dev let katında bulunmus, genel müdürlük yapmıştı.. 10 Bürokrasiyi bildiji kadar piyasada tecrübesi vardı.. 11 Plânlama Teşkilâtında çalısmıştı.. 12 Miiteahhitti, Morrison Kumpanyasınm temsilcilitinde ehliyet göstermisti.. 13 Sişmandı. sinirsizdi. sotukkanlı idi.. 14 Ürkekti. <rekin?endi, ihtiyatlı idi.. 15 Hoşgörü sahibiydi, eurursnzdn, faaldi. dayanıklı idi. Birihirine zıt eibi sörünen bunoa nitelik biribirine sarılıyor, Süleyman beyin yuvarlak vücudunda yumaklaşıyordu. Lâf söylerken mantıktan uzak tekerlemelerin peşinde kosuyordu. Gerçekcilikten uzak Türk avdını icin alay konusu olan mahalli sivesi. Anadoln'nun muhafazakâr köylüsüne daha yak\n geliyor: konnşnrken knllanmaya özendiçi Osmanlıca deyimler. softa takımına gözkırpıyor; basit halk için bilçiçlik gösterisi sayılıvordu. Tnmuşak başlı, pratik ve ürkekti Demirel . ?7 Mayıs sonrası vıllarında Adalet Partisi merkezi basıldıgı zaman şapkasını alıp partiden tüymiistü. Hic hir konuvu zora ve çatısmava retirmezdi. Siyasi af konnsunda ıımandanlar diretince, yıllardan beri savondngn fikirlerindfn çark ediverip kürsüye çıkmış, karmakarısık bir araba lâf etmisti. Sonuç sn idi: Af teklifini Knmisvona havale edivornm... Iste bn Süleyman Demirel komprador sermayecilişinin ve Amerika'nın «özbebegi idi. Bes vıldır, el üstünde tutulııvordıı Dinamizmi alkıslanıyor, is adamlarıvla âhenkli çalısması. yabancı sermayeye sonuna kadar tâviz vermesi beçeniliyordu. Talihliydi. tktidara secer reçmez dısarıdaki işçilerin memlekete yolladıfı dnvizler 100 milyon dolârı asmıs. pamnk fiyatlan yükselmis. havalar iyi gitmiş, huğdav iiretimi dolgnn olmn«tu. Banka kredi mnsluklan açılmıs, büyük sermayeciler ve Ticaret Odalanyla kolkola plânlar yapılmıştı. Kompradorların gözlerinin içi rülüvordn. Birkac yıl sürdü bn ya hey . Elhette iktisadî kannnlar isliyecek ve Türkire kompradnr kapitalizminin cıkmat sokafında ilerlerken duvara vnrscaktı kafasını... Simdi o noktadayız. Ve Demirel'e bir alternatif aramaktadır dış ve İç sermaye çevreleri... Süleyman beyin seçimleri kazansa da bitmistir işi... tktisadî halimize ve felecejHmize bakanlar. artık acık acık konnsmaktadırlar. Şikâyetler. Süleyman beyi bu yola sürükleyen komprador sermayeeilerinden ve Türk ekonomlsine dışardan knmanda eden vabancı kapitalistlerden eelmektedir. Osmanlı Devletinde denenip tmparatorlugnn batışına baglanan. Menderes ile denenip Yaisıadada biten teerübe. üçüncü kerp Demirel ile sınanmış, ve «kapitalist kalkmma yoln» son baratnnn harcamıştır. Gak deyince sn. gnk deyince et. döviz deyince döviz, kredi deyince kredi bulamıyan sermayeciler, Demirel'den yakınıp başkasını aramasınlar boşuna . Çünkü Demirel'den iyisini bnlamazlar. Başarısızlıgın snçu. Demirel iktidarında değil. bn düzendedir. Demirel'den daha akılh kapitalist olarak iktidara adav ve Amerika'ya sirin jörünmek isteyenlerin kulafına küpe olmalıdır bn gerçek. D M sddenin en önemli bükmü. dinin siyasete âlet edilemiyece|ine dair olan hükümdür. Hiçbir kimse siyasî veya şahsî çıkar veya nüfuz saglama amaciyle. her ne snretle olursa olsnn, dini veya din duygularını ve yahnt dince kntsal sayılan şeyleri istismar odemiyecek, kötüye kullanamıyacaktır. Bu vasak yoldan çıkanlarla, baskalarını bn yolda kıskırtanlar. il«ili kannna çöre cezalandırılacak; eger bu snçlar dernekler tarafından Islenirse suçu işleyen dernek yetkili mahkemece; siyasi partiler tarafından işlenildigi takdirde siyasî parti. Anayasa mabkemesi karariyle kapatılaeaktır. Madde hakkınd» çok klmseler konuşmuş, kisisel fikirlerini açıklamışlardır. Biz burada valnız, bngün isISm dininin arzettiŞi nmumt manzaraya ait müsbet vey» menfi konnşmalarla, dinin sivasete âlet edildi|ini gosteren ve konasmacılar tarafından genel knrnld» mçıklanan örnekler üzerinde dnracajız. Esasen yazımızın başlığına (din sömürüsü) sözünü de. yetkili ajızlardan çıkan bu örnekler dolayısiyle koymuş bulnnmaktayız. Böylelikle 1950'den beri toplum hayatımızda din ve dinin istisraan konularında bir detişiklik olmadıjtı. hattâ bilâkiı daha da ilerlere eidilmiş olduğu eörülecek, böyle bir ortamda seçimlerin ne dereceve kadar tarafsız bir şekilde yanılabilecegi Üzerinde hükümlere varılmıs olacaktır. Maddenin aleybinde konnşanlar. çok azınIıkta olmakla beraber yine de vardı. Bunlardan birisi, fikirdaşlannın da düsüncelerine tercüman olarak: «Camilere giden dindarlara gerici damgasım vnrdnk. Uzun zamandan beri oknllarımızda din ögretimini kaldırdık. Bin ögretimi yapan okulları kapadık.» sözlerini söyledikten sonra. azınlıklann din ö | Tetimine verdikleri ehemmiyeti i»ah etmekte •%»: «Biı ne yaptık? Camtleri kiraya verdik, gattık. depo olarak knllandık» diyerek konaşmasını. ondokurunon maddenin, memlekelimizin yüzde doksan doknzu müslüman olan balkının vicdan hfirriyetini tam mânasiyle paranti altına almadıfı hüktnüyle sonnçlandırmaktadır (1). Biına karsı çıkan ttyelerden sayın bir profesör, islâm dininin bngün icinde bulnndugn vaziyeti açıklamakta ve: «Burün ynrdnmnzda bir din mtselesi veya dinsizlik meselesi deîil. her alanda oldnçn gibl, din alanında da bir cehalet meselesi vardır. Oknmamışlar dinin esasını bilmiyor. bono bir kısım okumuşlar da bilmiyor. Şnraüi daima nnntnlnyor ki. itikat ahlâk ile. bile/i ile olrnazsa, itikat sahipleri tam bir hoşgSrürliik irindr balnnmazsa itikat, gerçek bir itikat deiildir. Çöküs devirlerinde bizim çektiklerimiz, dinin sadece (amel) den ibaret oldnInnn sanarak. dış çörünüse önetn veren, fakat insanın iç âlemini. nefüini, diier insanlarla toplnma kar^ı ödevlerini ihrnSl eden »athî bir dincilikten ve bnnun istismarcıİL|ındandır • teshisini koymaktadır. En önemli hiıkiim Seçim ve din emsilciler Meelisinin «ynı üyesi. seçim propagandaları hakkında da örnekler vererek. dinin slyasete ne snretle Slet edildi£ini açıklamaktadır. Bu açıklamava «öre, 19M seçimleri sırasında Behçet Kemal Çaglar, Süleyman Celebi'nin Mevlidi afzıvla ve aynı vezinle Atatnrk'e bir övrti siiri yarmıstır. Dini sivasete ilet olarak kullananlar, ba şiirden onbinlerce nüsha bastırarak onbinlerce kisiye. bakkallara mescitlere, camilere. kösebaşı imamlanna datıtmıs ve «tste i*lim dinini detiştiriyorlar, Mnstafa Kemali peyramber yapıvorlar» propagandasını rahatlıkla yaymışlardır. Aynı batip. 1957 «eçlmlerinde Demokrat Partili bir milletvekilinin Maraş meydanındaki nntknnda: «Simdi size bir sır söyliyecefim. bnnn simdiye kadar açmamıştım. Atatürk bazı camileri hıristiyanlara sattı. Minaresini yüz nnmara vaptılar» seklinde propaıtanda vaptıfını Meelis kürsüsünden açıklamaktadır. Bnnları söyledikten sonra aynı konuşncn, bir anısından bahsetmekte ve o anda bulnndnin veri açıklamak caiı olmayan meşhur bir politikacının 1946 seçimlerinde t'rfa'ya «ittitini, beyaz sakallı bir vatandaşın şakalını tntarak nt mübarek sakal, ne nuranî yüz diyerek sakalı öptügünü, sonra elini vatandaşın kasketi üzerine koyarak: «Bn râvnr şapkası. bn beyaz sakala, bn nnranî yüze yakışmıvor» dedigini. teessür ve heyeean içinde hikâvp etmektedir (3). Şeriat diye barüu bar bar bajhra>lann, seriattan ne anladıklannı «sandıktan çıktık» diye bSbürlenenlerin sandıklara ne şnretle Cİrmis oldnklannı vukanva aktardıtımız ve mehazını crösterdigimiz «öz ve olaylar. bütün açıklı{i ile töstermektedir. Aktardıgimız bn sözler, 1961 senesinde. Anavasanın görüşülmesi sırasında söylenilen sözlerdir ki, o zaman ile ona tekaddüm eden zamanlardaki din telâkkilerini göstermektedir. Kanaatimize gBre, o tarihten bngüne kadar, hnrafelere dayanan bn görüş ve düşünüsün deÇişmis olduîann iddiaya imkân yoktnr. Kanlı pazarlar, öktem olayları. Konva hâdiseleri ribi vakalar. taassnbnn ve hnrafelere dayanan dinciliiin azgın adımlarl» hüenm halinde bulnndntnnn gösteren alâmetlerdlr. T • •• dar ki halkçılık (popülizm) siyasal bir akım olarak 19 uncu yüzyıldan bu yana raakinelere karşı koyan Ingiliz Çartistlerden başlayarak, şehirli fabrikatör, banker ve avukatlara karsı öfkelenen Kuzey Amerikalı çiftçileri, mujik'in dertleri yüzünden kahırlanan Tolstoidan giderek örgütlenen Rus Narodnikneri, sömürgeciliğe karşı pasif direnrae ile mukavemet eden Gandhi'yi, Romanya'da faşist yönetimin temelini atan Demir Muhalızlan, Meksika'nın toprak reformunu gerçekleştiren devlet başkanı Cardenas'ı, Fransa'nm gayri raemnun küçük esnafmı vergi ödememeğe teşvik ve seferber eden Poujade'a değin, çok farklı dünya görüşlerine sahip düşünür, politikacı ve eylem adamını ılgılendirmiştlr. Bir lusun tarihçilere göre ilk Rus popülistlerden Chernishevsky'den başlayarak üçüncü dünyamn dertlerini dile getiren Frantz Panon' la endüstrl toplumunu yeren H. Marcuse'ye kadar aynı düşünce silsilesi uzanmaktadır. Nihayet bir grup siyasal bilimciye göre Sovyet komtinlzminin solunda yer alan Troçkizm. Titoizm, Maoizm. Castrizm ve son yılların öğrenci hareketlerinin temelinde keza halkçılık akımı yatmaktadır. Böylesine tartışmalı. karmaşık, girift, muğlak ve çeşitli yönlere dogru çekilmeğe elverişli bir kavramın yeniden Bnemle ele almarak, taze bir değerlendirmeye tâbi tutulması doğaldır. Ba alanda tesebbüs Unlü Londoa School of Economics'den gelmiştir. 19 21 Mayıs 1967 de seçkid milletlerarası büginlerden müteşekkil bir çalışma grupu ve tanınmış filozof Emest Gellner'in başkanhğı altında vürütülen bu çalışmalar şimdi bir kit*p olarak yayınlanmış bulunmaktadır. (1). Türkiye'nin günlülı siyasal tartışmaları bu yaklasımın ışığı altında ele alındığında hayli degişik sonuçlara ulasrr.ak mıimkün olacaktır. Bu nedenle bu çetin ve tartışmalı kavTamı önce genel, sonra Rusya, Latin Amerika. Balkanlar ve Afrika'daki uygulamalars dayanarai ele almakta fayda görUyoruz. ::: mmu H: ••• •••< •••• «••• •••• ••*« •••• Sonuç akıa seçim mevznatı bir takım yasaklar koymns ve bilhassa dinin politikaya. seçim işlerine Slet edilmesini yasaklamıştır. Ancak bn yasaklar, hfrktnin önünde yapılan, genel olaylar için yeterli olmaktadır. Propaşanda. zehrini, daba çok sistemli bir sekilde sinsi «insi akıtmak yolnnu daima bnlmnş ve bnlacaktır. Beyaz sakallı ihtivarın basındaki kasketi vesile edilerek yapılan %&vnrlnk proparandası gizlilik içinde kalacak, kannnlan takibedecek mercilere erişemiyecek, zehrini akıtacak, büvBk miting meydanlarında söylenilen sözlerden daha çok ve daha çabnk tesirini ika edecektir. Bnnn kesin snrette önliyecek tek knvvet, halkın dini, hnrafelerden ayıracak bir seviyeye yâkselebilmesidir. Aksi takdirde bngünkfl ortam içerisinde yapılacak seçimlerde manevi bir baskının, hnrafeye dayanan bir din baskısının bninnmadıihnı Iddia etmek füç olacaktır. Asıl mesele de, bn noktada teplanmaktadır. (1) Temsilciler Meclisi tutanağı. Cilt 3, s a y fa: 131 132 (2) Temsilciler Meclisi tutanağı Cilt 3, Say. fa: 114 116 (3) Temsilciler Meclisi tutanağı, Cüt 3, Sayfa: 136 138 • •• • ••> • ••I «••I Hoşgörü ve taassup A ynı konnsnco, Osmanlı tmparatorlntnnnn ilk devirlerindeki dinî tefekkürün müsamahasını açıklamakta, Edlrne, Manis» ve tstanbul medreselerinde müsbet ilimlere f«yet geni? yer verildigini işaret ettikten »onra. gerileme devrinden sonr» bn açık fikirli din telâkkisinin de geriledifcini, taassnbnn üste çıktıfını anlatmakta «Medreselerden kimTI, tıp, riyaziye gibi müsbet bilîtnlerin ögretilmesi kaldmlmış, AUabın kitabı ol»n Knr'mn'dan başka bilim yoktor, bütiin bllimler bnnnn içindedir. »ihniyeti hâkim olarak. yirjni yıllık bir 8|renimden sonra bn medreselerden müsbet bilgi yolnnda hiçbir şey 8|Tenmiyen insanlar meznn edilerek toplnmnn içtne yayılmağa başlamıştır.» d«mektedir. Konnsncn bn teşhisi kovdnktan «onra, gerileme devrindeki din telikkisi ve taassn Son günlerde çeşitll parti 11derleri tarafından verilen demeçler gözden geçirildiginde günümüz Türkiyesinde bu akımın ne kadar çeşitli yönlere dogru çekilebildigi açıkça görUlebilir. Hayata köylü çocugu olarak atıldığını somut bir şekllde Türk kamuoyuna anlatmak amacı ile «Çoban Sfllfi» filmini yayınlatan AP lideri Başbakan Süleyman Demırel'e göre «Türk köyünde benim anamın su tasımaktan elleri uzamıştı. Bizim tnemlekette su derdi Türk kadınınuı, Türk kızının sırtına binmiştir, bu der. de bir çare bulunmadıkça, hiçbir sorun çözülmüs sayılmaz». (Akşam, 28.7.969). Ana muhaleJet partisi genel sekreteri Bülent Ecevit CHP nin ortanm solunda, yani balkçı bir devlet anlayışı üe onnan ljletmeciliğini yeni bir dUzene baglıyacagını söylerken, «yapılan mugalâtalara rağmen biz nalka ozeüikle köylüye gerçekleri anlatmag» devam edeceğiz» demektedir. (Cumhuriyet, 27.7.969). TİP'in genel başkanı M. A. Aybar ise Türkiye'nin kurtuluş yolunun köylüden geldigini bellrterelc, «ezici çogunlugu köylü olan bu halkın ancak köylünün politlkaya elindeki tırpan, yaba ile sarılmasiyle ve suyun basına geçmesiyle refaha ve h&rriyete kavusacagı görülüyor». (Akşam, 28.7.969). Millet Partislnin genel başkanı Osman Bölükbaşı komünizme karşı tek savunma olarak «halka dayaJı anonim şirketler» önermektedir. Milli Hareket Partisi başkanı Türkeş, «Köy lliden 50 60 kuruşa alınan mahsulün yüzde 400 500 kârla satılması, hırsızlıktır.» (Milliyet, 30. 7.969) derken. Birlik Partisi genel başkanı Hüseyin Balan, «Ayın yüzeyindeki Sükünet Denizi şu anda medeniyete benim köyümden 3öO bin kilometre ve bir o kadar sene ileridedir» tarzındaki ifadesi ile degişik açılardan Türkiye'de halkın yaşama seviyesinin geriliğini ifade etmektedirler. (Cumhuriyet, 23J. 969). I Uzak bir kavram degil tatürk'ün kurduğu CHP nin programına altı ilkeden btri olarak kattığı halkçıhK umdesi. Türk siyasi hayatına yabancı ve uzak duran bir kavram değildir. Aksine uzun bir süre 1924 Anayasasının müdir temel ilkelerinden biri olarak demokratik hayata geçişten sonra tüm siyasî partilere yön vermiş. 1960 devriminin ve onu izleyen siyasal faaliyetlerde sürekli olarak itici bir fikrl güg olmuştur. Şu ka A alkçılık (popuUsm), «osyal yapı ile ilintill olarak ele alındığında, bu fikrl akımın farklı tarihl ve cografl koşullar içinde benzer sosyal durumlarla karşılaşan, Fransız sosyologu Alain Touraine'in deyimi ile orta tabakalann bulunmadığı, ya da fazlası ile zayıf olduğu ulkelerde ortaya çıktığı görülür. Aslında halkçılık. modemleşme ve onun doğurduğu sonuçlara karşı beliren tepkilerin bir sonucudur. Popüliım. sosyal menşeini çok kez iki tür gerilimden almaktadır: Gelişmiş Ulkelerle az gelişmiş olanlar arasındaki gerilim ile aynı ülkenin gelişmiş ve geri kalmış bölgeleri arasındaki dengesizliMen. Yine bu anlamda halkçıh'K ekonomik kalkmma sorunlarmdan ileri gelen vasıtalı bir tepkidir. Başka bir deyimle halkçıhk daha çok endüstrileşme ve sonuçlannı ilgilendiren ideoloji ve alamlann bir ülkede yabancı ya da zararlı ya da her iki sekilde değerlendirildiği zaman belirmektedir. Nltekim Rus popülizmi, Batı Avrupa'dan gelen sosyalist doktrinlere karşı gösterilen bir tepkl sayılır; Peronizm ise kitle düzeyinde sosyalizm, sendikalizm ve anarşizm yerine halkçı bir müliyetçiliti benimsemiş, önderlik düzeyinde ise geniş oiçüde Italyan fasizmden esinlenmiş, fakat yine bu unsurları orijinal bir sentez halıne getirmeğe çalışmıştır. Esasen halkçılığa en yakın duran ve çok kez içiçe girdiği ideoloji, milliyetçiliktir. Her ulusai bagımsızlık savaşında mücadelenin temel unsuru olan «halkna olağamistü büyük bir önem atfedilmektedir. H Halkçılığın sosyal kökleri alkçı hareketlerin önemli bir özelliği çelişmeU bir hüviyete bürünmüş olmalandır. Bir yandar. endüstrileşmeyi teşvik ya da Kelistirmege çalışırlarken, öte yandan modernleşme sürecini belirli bir ölçüde kontrol edebileceklerini ve toplumun geleneksel kUltrüriinde saklı duran temel degerlere sahip çıkabileceklerini sanmakta dırlar. Sosyolojik açıdan bakıldığında, halkçılıgm çeşitleri sosyal degişmeden etkilenmiş geleneksel kültür ve yapılarla, modern kültür ve yapılann çatışmasından türemektedir. DolayıBiyle halkçılıgm en çok gelişip 5ayıldıgı ülkeler tipik bir tanm lilkesi olan geleneksel toplumlar<Ur. Pakftt bazı hallerde hızlı bir şehirleşme ve onun sonucunda şehir çekirdeklerin etrafını saran btivük gecekondu kuşakları da halkçılığı geliştiren salkler oUbilir. Az gelişmiş ulkelerde bu hareket, Hugh Seton Watson'un belirttiği üzere üçlü bir aşama geçirmektedir. Birinci safhada ülkenin çıkmazları «egitilmiş sınıf»a mensup aydmlardan meydana gelmiş küçük gruplaTdan başkasını ilgilendirmez. lkinci safhada harekef. şehirli işçiler arftsında yayılmak olanaklan açar, fakat eldeki Işçl potansiyell nin buna yetmediği çok geçmeden anlaşılır. tşte o zaman hareket tanm sektörünün gayrl memnunlanm örgütlemeğe çalışır. Halkçı hareketlerin reformcu mu yoksa devrimcf mi olacakları birçok etkene bağlıdır. Çarlık Rusyasında siyasal rejimin bükülmezligi, Rus popülistlerini terorizme ve oradan devrimci sosyalizme doğru yöneltmiştir. LAtin Amerika'da yogun bir şehirleşme ve hızlı bir «özlemler ihtilili» Peronizm gibi sonunda sağcı ve faşist bir kitle hareketine yol açan örgütleme tarzını türetmiştir. H Halkçı hareketlerin ıkılı yuıu i • ııımmHM •••••••••••••«•••••••••••••••••••J SAYIN DOKTOR VE ECZACILARA Şışmanlar ve Diabetliler için Halkçılıgm gelişme yönleri Halkçılık hareketierinin gelişme yönleri son derece önemlidir. Zira her sağlıklı toplumda kolayhkla örgütlenebilen bu fikrl akımın en önemli özelliği birbirinden çok farklı istücametlere doğru gidebllmesidir. Halkçı hareketleri süreîtii olarak bir yandan erozyon yani içten oyulma, öte yandan asimilasyon yani yapıya uyma tehîikeleri ile kaTşı karşıya bulunmaktadır. Protesto hareketi olarak türeyen bir kısım halkçı hareketleT kurum aleyhtan ve iradeci (colııntarist) bir karaktere bürünürler. Az gelişmiş ülkelerde ise tek parti tarafından temsil olunan halkçı < ı rejimler zamanla sosyal grup ve sınıfları ihmal eden totaliter bir otoritecüiğe dönüşebilirler. Dolayısiyle halk sdına refoTmlar ya da devrimler talep eden ve belli bir doktrlne dayanmayan halkçı bir hareketin güdümlü bir turuculuğa dönüşmesi Ihtimali her zaman ortadadır. dolçe TAM ŞEKER LEZZETİNDE ORO İLÂÇLARI Tel: 2138 902143 43 (tlâncilik: 3864/9645> 11 Ağuşto? 1969 tarihincien itıbaren 47 05 47 48 23 75 ve 47 SO 52) NUMARALI TELEFONLAR1M1Z1N !463115 (3Hat)| olarak değiştiği s a y g ı y l a duyurulur. < TEK İLÂÇ SANAYİ i İİ LÎMİTED SİRKETİ i (Moran: 1631/9664) < Yarın: HALKÇILIĞIN ANATOMİS! < Kalkmma buhranları»ınn tepkisi olarak Halkçılık hareketleri dıştan gelen fikir akımlarına olduğu ka dar toplumun ekonomik sorunlarına aranan hal çareleri konustında girlşilen tartışmada bir çeşit kurtancı simit olarak belirmektedir. O takdirde halkçılık bir seri ekonomik kalkmma buhranın» karşı gösterilen tepkl olmaktadır. Bu buhrarüar sırasmda Önem kazanan unsurlar: a) Endüstrileşmeye yönelme karan ve b) Endüstrilesmenin yarattığı ya da yaratacngı sonuçlardır. Hus popülist harekettnde dogrudan dogruya Batı Avnıpa'nın denemelerinin izleri görülmektedir. Rus popülistlerl ülkelerini endüstrileşmege götürürken, batıda bu uğurda katlamlan sosyal koşullardan kaçmmak lstemişlerdir. Bu nedenle Rus popülist' lerl fsodalizmden smftl bir sosyalizme geçerken, büyük bir İyimserlik ve inatls Rus köylüsünün geleneksel örgüt biçtmle ri sayılan obçina ve mir gibi geleneksel kSy »rırUt Mchnlerine Mnlmulardır Halkçılık endustrüe«mey» fl mntnntmmtntmt İ TEŞEKKÜR Yarınki başarınız (1) Ed. Ghlta tonescn, Ernest • GeUner, Populism, Its meaning and national characteristics, London 1969, Weiden • . Hanımın • feld and Nicolson. ^ Ebediyete intikali dolayısiyle cenaze merasimine iştirak ZEHRAKURA Kıymetli varlığımız • Leipzig Fuarı sağlam bir ekonomik temele dayanır . Alman Demokratik Cumhuriyetinin 20. yıh Leipzij Fu»n, bujünkü ve yarınki Ijlerinlzin durutnunu etkiieyecek öncmdcdir, Leipzig 1969 Sonbahır Fuan'nd» tüketim eşyası yını iır», aşığıd'ki mıüsr da sergilenecektir: K.imyastl »n» maddçlcr Agaç Işleme makina ve iletleri Fo;o|raf mıklnaları, filmler, cptık îletlsr Möbleler ve tesisjt H>m madde ve gerec!eri/!e birlikte enjemı Komple s»lo,i lev»î:mı Kara nıkll vısıtaları D*rs araçtırı veokul malzemesf Branjl.r kempozis/onu "Bir ve bo} zımın" Leipzig Fuan'pda, birljkte i} yapacajınız kttnseleri bulacaksınız. Leipzig Sonbahar Fuarı 31 Ağustostan 7 Eylül I969'a kadar açık olacaktır. Leipzig'e seyıhjt için gereken b'lgileri ve " r Hüviyet Kartları " İstanbulTaksin, Jehit Mui Caddesi, Talirrhane Palas No. 3 4 (Telefon : 47 51 8 4 ) ' te Znhal (Erdem) ile Inşaat Y. MUh. Şafak Gözpınar evlendiler. 10.8.1969 Seydişehi eden, bizlcri teselli için evlerimize gelen, telefon. telgrafla büyük acımızı paylaşan bütün akraba ve dostlarımızla hastalıgı sırasında değerli ihtimamlarıru esirgemeyen saym doktorlarımıza sonsuz şükranlanmızı suiıarız. AİLESİ îlâncılık: 4983 9683 ••••••••»•••»•••»•••••••••»»»A»»»»»»»»»»», GAUTASARAY MÜHENDİSÜK ÖIH YÜKSEK OKULU 485543 ve 47 98 38 No. lu telefonlarının 1181969 tarihinden itibaren Cumhuriyet: &681 ••••••••••••••••••••• O O K 1 OB Hasan Takışoğlu'ndan vey» DeTio>:rat Alman Cumhuriyetl sınır makjr..!»rındai sağiayabütrsiniz. Tarık ?. Kırbakan | ••••••••••»••••• ••••• OKKİ 8AÇ TC ZOHREVİ • HMtalıkUn M&tdıaMW T IıtUUJJ G»d Parmakkmpı I No «I f>l; M I» 7» • 46 8100 973 olarak değiştirileceğini duyurur. ( 4 ha, (Buıa: