23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 29 Haziran 1969 CUMHU2ÎYET Universite Sorunu ve Bakan Türk eğitiraine ve bilimine hizmet amacı ile kurulmuş örgütlerin içinde en gelişmiş ve en önemlisi olan Türkiye BUimsel ve Teknik A raştırma Kurumudur. Kurum, her yü üniversitelerden iistün başarı ile mezun olan gençlere karşılıksız eğitim burs lan verirken, idarî güçlükler eğitim programını gerektiği gibi yüriit mesine engel olmaktadır. Halen kurumun başmda bulunan Prof. Cahit Arf, üniversıte sorunlan ve Türkiye'nin teknik alanda kalkmması ile ilgıh şunları soylemıştir: Türkiyede teknik sahalardfl görtilen insangücü açığını kapatmak içın ortaya büyük toır guç koymamız gerekiyor, öte yandan alt yapının eksıkhğınden yetişen elemanlara yeterli iş sahalannın olmadığını yapılan çalışmalar ortaya koyuyor. Türkıye'de teknilc alanlarda büyük bir insangticü açığı olduğu muhakkak. Yeten kadar mühendls ve teknik adam olmadığı gibi olanlarda tüccar. însangücü yönünden açığın büyük bir kısmı Devlet işletmelerınde ve buralarda yeteri kadar tecrübeli mühendis yok. Yeni yetişen elemanlar Devlet işletmelerinde birkaç yıl çalıştıktan sonra özel sektör tarafından toplanıyor, fakat burada âa teknik eleman çok kere sahasının dışmda bir işte kullanılıyor, meselâ satıcı oluyorlar. Bugün yetişen gençlerın büyük bir çoğunluğu universite de okumayı ve neticesinde bir diploma almayı bir vasıta sayıyorlar ve üniversitedeki dıkkati profesyonel olmaktan çıkıyor. Sonunda ekonomik sıstemleri kendi kendıne mal ederek polemık açıyor ve kahve münakaşaJarının içine düşüyor. Ünıversitede fuUtime'a taraftar mısuaz' Bir unıversite hocasırun Ergun müdahale etmek ımkânı olmuyor. Bu problemleri üniversiteîer kendi bünyeleri içinde çözmeleri geretayor. Ancak, öğretim üyeleri arasmda sivrilme hırsı gelecek nesillere kötü örnek oluyor. Gelişmiş ülkelerde rauhtariyet, canı gönulden kabul edllir. Oralardaki muhtariyet, üniversitelerde de bizim üniversitelerde olduğu gibi çeşıtli oyunlar oynanır ve değişıklıkler meydana gelir. Yalmz netıcede skolâstik, akademık dunun her zaman ağır basar. Bizde muhtariyet yönünden yine başka bir dengesizlik doğmaktadır. Şöyle ki, daha iyi öğretım yapabilmek için ana üniversitelerde sıruflan küciıitmek gerekir. Fakat yıne oralarda herkes ünvan üstüne oturduğu için kimse bundan feragat edip, yeni yetişen ünvansız gençlere oğretim Uyesi olmak imkânını tammak isfemezlar. Buralarda yukselmek imkânına sahıp olmayan gençler niye Doğu'da açılan veni üniversitelere gıtmek istemıyorlar? Her şeyden evvel temel bi limleri bğretecek kımselere ihtiyaç var. Onun içın daha çok teknik eleman yetiştirmek gerekıyor. Bunlar yetıştıkçe yeni kurulan üniversitdere dağılacakları muhakkak. Öte yandan Mıllî Eğitim Bakanlığı yenı gençler yetiştirmek içın her yü 600 öğrenciye yabancı ülkelerde doktora yapması için burs venyor. Buna rağmen her yıl yabancı ülkelere gitmek içın müracaat edenlenn sayısı 35'i geçmıyor. Bunun sebebi, bursun şartları ile beraber işın istıkbal vaad etmemesinden ileri gelmektedir. Müracaat eden ki$i eğer kabiliyetli bir insansa, matematıkçi degil (çunkü geri donünce universite asistam olacakj daha kârlı sahalara kayıyor. Yetişen gençlerin hayattaki ihtiraslannı tatmin imkânlan iyi bir satıcı olması yönünden gelişmiştır. Bunun belli bir ma rifete ileri seviyede sahip olması şeklinde gelişmesi arzulamrdı. Gençler bu zahmete katlanmadıklan gıbi, bu marifetlere gırışmenın hiçbır garantisı yok. Durum böyle olunca burs içın müracaat edenlerın karşılaşacaklan rıskler buyük oluyor (basarısızlık, tazminat, geri dönme gıbı) dolayısiyle başka ımkânlar anyor, buluyor ve daha kolay, zahmetsız neticeler elde edıyor. Yalmz bu konuda şunu belirtmek isterim ki, temel bilimler sahasında iyi yetişraiş fevkalâde yetışmiş gençler için istikbal garanti altujdadır. Ancak, ülkemizin bu çeşit adamlara o kadar çok ihtiyacı var ki, orta kabiliyette olsa dahi, işe samimiyetle sanlan gençler içın yine aynı teminat mevcuttur. Bu elemanlan yakm bir gelecekte eski üniversiteler veya yeni kurulan üniversiteler ve bunların dışında yeni kurulan araştırma kuruluşları çok iyi şartlar altında hıımetlerinden faydalanacaklardır. ÇAĞATAY Ben ünıversıte asistanları arasmda bu dengesızliğın gıderilmesi gerektiği kanaatmdeyım. Hep imit. Bu konuda bir şey yapılmıyor. Bunun için tasarılarımız var. Ögretım üyeleri ve yardımcıları hakkında yapılacak son avarlamadan sonra yine böyle farklı bir durum yaratılmak ist«nirse biz buna mâni olacağız. Dış ülkelere yollanan asistanlara da çok az para verildiği Atatürk Ünıversitesi asistanları tarafından iddia edildi, hattâ bu para ile yalnız geçinmek rnümkün oluyormuş Asistanlar meseleyi yanlış anlıyorlar, sıkıntı diye ileri sür dükleri para meselesi olamaz Yeteri kadar asistanın dışarı yollanmadığı hakkında bir şikâyet konusu var ama para konusunda yok. öte yardar. Karadeniz Teknik Üniversıtesi dışarı yollanacak asistenlar için kontenjan ıstedi, şımdı konter.janlarının genisletümesine çalışıyoruz. Avrupaya doktora için yollanan asistanlann birçoğu doktora yapacak yer bulamadan gerı dönüyor ve ayrıca yeteri kadar asıstan yollanmıyor. Avrupaya yolladığmıız asis tanlar konusunda plânın öngördüğü rakamları bulamad'.k. Karadenız Teknik Üniversitesı için yeterli kadro temuî etme zorluğu var. Atatürk Üniversıtesinde bütün filolojilerde öğretim asistanları tarafından yurütülmektedır, bu sahalarda yetiştinlmek üzere bulunan oğretım üyesi de yok. Yeni kurulan üniversitelerde karşılaşılan bazı aksaklıklar var bunlar inkâr edilemez. Güçlüklerden büyük bir kısmı Atatürk Üniversitesinın uzak oluşundan doğmaktadır. Doğu'ya giden öğretim üyeleri "« 100 tazminat alıyorlar. Ora Ilhami Erten Bakan konuşuyor.. veya bir öğretim üyesinin ders vermekten ve öğretmekten başka ne ışi olabilır? Pek tabiî kı, taraftanm. Ana, klâsik üniversitelerde doktor asistanlar öğretim üyesı olamazken dığer yenı kurulan ünıversitelerde «Doktor» ünvanını almayanlar bıle öğretım uyesi oluyor. Bu dengesızliği naaıl izah edersıniz? Oyle bir sorun ki sokak savaşlarına, asker müdahalesine kadar varıjor.. larda çalışan dığer amme hizmeti goren personel hıç fark almadan çalışıyorlar, ne yapalım bu memleketın imkânlan bu kadar. Biraz onların fedakârlık yapması lâzım. Ayrtca şu anda Atatürk Universitesinde 36 profesor ders vermektedır. Atatürk Üniversitesinde ders veren öğretim üyelermın bUyük bir çofunluğu Ziraat Fakültesınden değü mi? Evet orada Ziraat Fakültesi en gelişmiş fakültedır, ancak üniversite kurmak o kadar kolay, basit bir iş olaydı herkes universite kurmaya kalkardı. Kuruluş ânında bazı zaruri aksaklıklar olacaktır, bunlara katlanmak gerekir. Ya Universite raformu? Bakın paketi sizin 8nünözde açıyorum. İşte Ankara Ünıversitesinden üniversiteler kanunu içüı gelen tasarı Biz niye bocalarız Üniversıtelerin muhtar olması ile dışardan bu konulara Kereye varırız? Yeni teknik eleman vetiştirmek için neler 5lapi5roruz, çabalarımız, gayretlerimız nedir? Durumu apaçık gördünüz Artık biz aya mı gideriz, kalkmır mıyız, yoksa batağa mı saplanırız, varın siz karar verın?. Bakan ile konuşma MODESTY BI ) ÖEZİMTİy! UE İSTE C*SB2 k. SEBET&Z VE. SDUJ HJ FtOMAIAB >ÜZ YIL B oe. TİSİME OUVUNDuN ÇOK Gorffh mFFANY JONES SÖVLEMDİ<5İME PETEC P E UAttJ ELI MilH Eğitim Bakanı Sayın tlhami Ertem, üniversiteler ve teknik eleman yetersizliği sorunlarına değinen konuşmada şunlan söylemiştir: Türkıye'de universite çağmdaki gençlerin ancak Vt 5.6 sı universite öğrencisi .. Hayır bir yanlışınız var. Efendim rakamlan Devlet Plânlama Teşkilâtı ve Başbakanlık tstatistik Enstitusünün yayınladığı neşriyattan aldık. Benim elimde olan oran •o 6 1, siz herhalde özel okullarda okuyan öğrencilerm sayısını bu orana katmadınız. Uzerinde konuşulan oran yüzde 6 1 dahi olsa, bu miktar dığer ülkelerin yamnda çok düşük oluyor. Öte yandan Türkiye nin şıddetle teknik elemana ihtiyacı var, bu gerçekler göz önunde tutularak takıp edüen eğitim politikası var mı? Takip edilen eğitim politıkası iki yönden olmaktadır: Orta seviyeli ve yüksek sevıyeli. Birinci şık endüstrıyel kalkınma ile yakından ılgılidır. Yurdun her tarafınds orta dereceli teknik okul açılmasına hız vermiş durumdayız. Aynca, bu konuda gereken kanun tasanlannı hazırlamaktayız. Yüksek seviyede meslek ve teknik eleman yetiştirmeğe gelınce, 196566 yılından 196869 yı lına kadar 15 fakülte 9 tınıversiteye bağlı yüksek okul açılmıştır. Buna ilâve olarak gece öğrenimi kanunu çıkmıstır, plânın öngördüğü sahalarda msan gücü yetiştirmek üzere fakiiltelerde uygulanacaktır. Böylelikle, fen ve teknik alanlarda mev cut öğrenci kapasitesi asgari •.o 50 artacaktır. Sizin söylediklerinızi tatbik içın Türkiye'de yeter derecede bilimdes çalışma yapmış öğretim üyesi yok. Bu şartlar altında sizin söylediklerinizin gerçekleşmesi biraz guç olmuyor mu' Yarın : K L Â S İ K ÜNİVERSİTELER KAGITCI 56 <, »•» Müdur, kâtip evraklan tamamlarken, Kudret Yanardağ içeri bir kahraman gibi gırdi. Haber tutuklulara ulaşmıştı çoktaan. Geçmis olsun bey 1 Bey geçmiş olsun ! Haksızhklarım suratlanna çarpmışsın hal Allah atını eskin, dilıni keskin eylesin ! Beyefendi aramızda yattın, halimizi dirliğimizi biliyorsun.. Bizi unutmazsın gayri değil m i ? Hiç unutur muydu? Zulcelâl opu yeryüzüne bu iş için mdırmısti. Hele oylarınızı ona verin, hele iktidara geçsın, hepinizi, herkesi, tekmil yoksulları kurtaracak, yeryüzund'en yokluğu, sefaleti kaldıracaktır! Zııt zuıt zıtt... kofuşlan gezip dolaştı, zengın, takir herkesle vedalaştı. Ama Akyazıhyla sadece vedalaşmakla yetınmedı, onu kollarının arasına aldı, yanaklarını öperken hem ağladı, hem de ağlattı. Bacanak da çocuk gibi ağlıyordu. Bundan böyle onu kim azarlıyacak, kım sıjıp sıvayacaktı? Sus, dedı Kudret Yanardağ. Darısı sizin başmıza. Ağlıyacak ne var? Sevının, bayram edın. Çünku seçımler yaklaştı. Iktid'ara geleceğız v e umumî af'la hepinizi yurtlarınıza, yuvalarınıza kavusturacağız! Daha partiye bile girtnemişti ama, ne zarar? Oyların sahipleri ondan bu turlü konuşma istıyorlardı. Anlıyordu bunu. Söz vermek senet vermek değildi ya! Çok çok denizdeki bahğa pazarlıktı. Denizdeki bütun balıklan onlara vaadetmekle gerçekten vermek arasmda dağlar vardı. Elinı pantolon cebine soktu, tomarla çıkardığ. paralardan bır kısmmı Akyazılı'nın avucuna sıkıştırırken : Ağlama, dedi. Bır ayağım burad'a. Ne hacetın olursa bana, doğrudan doğruya bana bıldır. Işlerim dolayısiyle belki sık sık uğrıyamam. Fakat, bacanağım burada, ona soyle, bana haber yollar o! Bacanağına döndü : Duydun mu? Hocafendiyi hoş tut, her arzusunu emir telâkkı et! Bacanak her ne kadar kederliyse de, gene de hoşuna gidıyorcfu : Hiç merak buyurmayın efendim. Hocafendi'mizin her arzusunu emir telâkki edeceğim! Zabıtçı'yla arkadaslan da gelmişlerdi. Onlara da ayrıca iltifat ettikten sonra, çevreye duyurarak : Herhangi bir işiniz olursa, Temyiz'de, ne bileyim herhangi bir devlet dairesinde, benim bacanağa iki satır, o bana ulaştırır.. îdarece evrakları tekemmul etmiş, sahverilme islemi yerine getırilmişti, Cezaevi Müdurünün kolunda, arkasıncfa tutuklular kalabalığı, cezaevi çıkıs kapısına zııt zııt zııt, ilerledı. Durdu. Şapkasını kaldırdı : Allah sizi de kurtarsm arkadaşlar I Kalabahğın içten karşılığı : Âmiiiin! Ve cânı gönulden temenniler ! Bizi unutma beyl Vj f L Af çıkar bize af) Sana güveniyoruz, oylarımaı toptan sana verecegiz! Bıitun gürültüleri ardında bırakıp dışan çıktı. Yeni partınin ıl başkanı soluk soluğa gelmışti. Geçmiş olsun beyefendi! Biraz soğukça : Teşekkür ederim, dedı, yanıbaşındaki Nefise'ye baktı. « Kım bu adam?» demek istemistl. Bunu anlıyan zekı kadın : Bizim îl Baskanı, diye kulağına fısıldadı. Fısıldadı ya adamın tipini beğenmemıştı. Kudret Yanardağ ince. uzun. kırpık bıyıklı biriydi. Herhalde kolay kolay heyecanlanmaz. daha çok her şeyde kanun, kanuplara 'avgı, kanunlardan çekinme hava^ı ıçirıde olabılirdı. Partimize kadar teşnf eder misiniz beyefendi? Gene Nefîse'ye baktı. O, dünden razıydt, hattâ mutlaka gitmeierinden vanaydı Kel Mıstığın arabasına atlavıp, ele gune, daha çok da iktidar partililere karşı partıye şakır şakır gıtmeliydfler. Peki, gidelim.. dedı Buyrun ! ll Başkanı bu nazık jestı : Siz buyrun, diye ıkramda bulunaralc değerlendirdi. O, «Hanım sultan»ı kolundan arabaya önca soktu Sonra kendi gırdi Üçüncü yere İl Başkanı yerlestı, Kel Mı«tığın kamçısı ha.vvanların yeleleri uzerinde sakladı, her keyıflı ânında olduğunca : Deheeeeyt arslanlarnım ! Hayvanlar dünyadan habersiz, belki dekendilerine hâs konuşmalarıyla kufrederek, her zamandan ağır arabayı çektiler. Cezaeviyle parti il başkanlığı binası ara» sında epeyce yol vardı. Kel Mıstık, Nefise'nin aklından geçenleri bıliyormuşçasma hayvanları boyuna kamçılıyor, daha çok da çarsılardan geçerken hayvanların bozuk parkelerde şakırdayan nal seslerine dikkat ediyordu. Nal seslerl şakırdamah, dükkânmda alış verişindeki esnatı, evinin nevalesini düzmeğe çıkmış aile babasını, sunu bunu ilgilendirmeli, safi dikkat kesmeliydi. Arabada Kudret Yanarda» varcfı Hâkimlerden özgürlüğünü disi tırnağıyla soküp almıştı. Millet isi gücü bırakmah, yerlere kadar eğilerek seiâmlamalıydı beyefendiyi. Kimdi o be, kimdi? Bugün yeni partiye kaydolunmağa gidiyordu evet ama. ne belliydi? Yeni partiye belld de yukardan altfığı emir gereğince girecek, partinin ne yolda vürüdüğünü hiç kimsenin bilemivecegi üst makamlara rapor edecekti! Arabacı Kel Mıstık derlerdi ona.. Mustafa Kemal Paşa* nın Yunanı îzmır'de denize döktüğü yıldanberi bu memlekette arabacılık yapıyordu. Hiçbir fırka, ya da partiye girmis miydi? Girmezdi. Neden? Çünkü onun için müşteri Snemliydi. Şu, ya d'a bu partiye girip kendini öteki partililere düşman edemezdi. Arabasına herkes binmeliydi. (Devanı var) f'feîfiklît arkadaVîaÇfnı K. fc 8 g Açık kapanır mı? Bunun için Avrupava yetişmek üzere büyük sayıda öğretim üyesı yolladık. Sizin büyük sayıda dediğinız aslında Devlet Plânlamanın her yıl doktora yapması ı;in, dış ülkelere gönderilrnesıni öngordüğü 600 öğrencinin çok altında dpğil mi? EVet, altında fakat bu yeni açılan üniversiteler için halen ana üniversitelerde yetişen asistanlar bu miktara dahıl degil Burs şartlannın çok olduğu iddia edildi, bu şartlarla hiçbır zaman arzulanan orana erişmek mümkün olmayacak. Evet doğru, burs şartlan oldukça ağır, fakat devletin verdiği bütün burslar aynı şartlar altında. Burslar konusunda hiç değişıklık yapmayı düşünüyor musunuz? Ağır olan burs külfetlerinl indirmeyi düşünüyoruz, aynca yurt içinde yeni asistanlann yetiştirilrnesi için çalışmalar yapılmaktadır. Yurt içinde yetişen asistanların aldıklan ücretlerde bü yük farklar var, işin bu tarafı gerek bilimsel ve gerek maddi yönlerden bir dengesizlik doğurmuyor mu? ^onu veresim: AYHAN BAŞOĞLU j | N T İ K A M YEMİNl Usta Tesisatçı Alınocaktır Ba^mudürluğumüz servislerinde çalıştırılmak üzere 15/7/ 1969 gunu saat 14.30'da yapılacak smavla yeten kadar TJsta tesisatçı alınacaktır. Aşağıdakı nıtelıkleri haiz olanlann diploma, nüfus cüzdanı ve bır fotoğrafla Personel Âmirhgimıze muracaatlan ilân o unur. tSTANBUL TELEFON BAŞMÜDÜRLÜGO 1 En az Ortaokul mezunu olroak. 2 Otuz yasından büyük olmamak. 3 Askerllğini yapmı? olmak. NOT : Belgeleri ile müracaat etmiyenlerin dılekçelerine eevap verilmıyecektir. (Basın: 18211/7841) ST1JYER ALINAC&KTIR Başmüdürlüğümüz Şehirlerarası îşletme Müdürlügü servislerinde çahştınlmak üzere 11/7/1969 tarıhınde saat 14.30'da yapılacak sınavla yeteri kadar stajyer (Bayan) ahnacaktır. Aşağıdakı nitelikleri taşıyanların diploma, nüfus cüzdanı ve bir adet fotoğrafla 10/7/1989 tarihine kadar Personel Âmirlığine muracaatlan ilân olunur. ÎSTA.VBDL TELEFON BAŞMÜDCRLÜGÜ 1 En az Ortaokul mezunu olmak. 2 18 yasından küçuk 30 yasından büyiik olmamak. NOT : BeİReleri ile muracaat etmiyenlere ayrıca cevap verılmiyecektir. (Basın: 1807U/7942)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear