17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Ilk kez mezun verecek Karadeniz Teknik Üniversitesi eleman sıkmtısı çekiyor «ltcslnln t^rt\ billmsel ve ferek ünat yönünden bir *eli»me plânı var mı? Üniversitenin inşa plânı T»T. Üniverıiteler, fakültelerden meydana gelir. Üniversitenin VrurMİmM' adım adım gidiyor. Bunu «ii kendiniz de gördilnüz. M»klne •• Elektrik Fakültelerinln ln»aü llerlemektedir, gelecek yıl oraya da öğrenci alacagız. Bir de fizik temeline dayanan Orman Fakültesi kuruyo ruı. Bununla kâğıt endüstrisi !çin teknüt eleman yetl^tirece Mnlzemeler ikl yıldır sandıklarda beklivor AJ önümden yürüyen Talebe Cemiyeti Başkanı Hacı GUnel yanımızdakl binuun köşesini döndükten gonr» durdu, ve: «Şn sandıklara bakın» dedl. Işte, şu üerideld saudıkl*rs.... Saçajın altına doğru dlkkatla baktım, üstlerine kalın blr naylon örtülmüş koca koca şeylerdi. Yaklaşınca, naylonun yer yer yırüldığı bölünüerden... Ka radeniz Teknik Ürüversitesl Trabzon... V:a Istanbul... Federal Rapubllc of Germany... Acntung!... Thla slde up .. yazılan okunuyordu. Hacı GUnel'in bana sandıklan niye gösterdlğinl anîamamıştım, «Bu kasalarda ne rar?» diye sorduın. Almanyadan gelen l&voratuar araçlan... Yapı Malzemesi Luboratuan lçin. Niye dunıyor buradaT Koyacak blna yokmus, ondajı. Ta ba binalar, banlardan birlnln lçlne kurulamaı mı? Kurulamazmış. O da neden? Yapı maîzemesl Lftboratunnda, yapı malzemesinln dayaruklılığı ölçülür, diyenler sırasında meydana gelen fazla titreşim blnaya zarar verirmlş. Şiradi ne olacak? Laboratuar lçin yenl blr blnanın yapüması gerekJyormus. Araçlan getlrtmeden önce bunu niye düşünmemişler? Hacı Günel güldü: Bu araçlar ikl yıldan bert bu sandıklann Içlnde bekllyor, dedi. in&mamamıştim, «tki yıldan beri mi?» diye söylenenleri tekrar ettim. Hacı Günel yine güldü. Bari yenl büıa yapüıyor mu? Şu Ueride görülen boş arariye yapüacakmıs ama blnanın daha temelleri bUe atılmadı. Biıdm binalan yaptıklan tempo ile (iderse daha ikl yü yapüsmaz. Karadeniz TeknDt Ünlveralte•1, bu yıl ikinci kez mezun verecekti, laboratuar araçlarının iki yıldan beri kasaların içinde tutulması garipti. Burada otaıyar. öğrencilerin, kurulması gereken lâboratuara onun araçlarına ihtiyacı yok muydu? Hayretle iki milyon liralık malzemenln üstüste yığıldığı sandıklara bir kere daha baktım. Hacı Günel benim hayretiml anlamış olrr.ah, «Bundar başUası da var» dedi. Nerede? Binanın içinde. Beraberce binanın Içine girdik, ikinci kattaki uzunca bir koridorun sonunda büyük bir odaya geldik. Oda tavana kadnr açıimamış kutularla doluydu. Hacı Günel, «Bunlar da lâboratuar malzemesi» dedi. Ihale Kanununun zararı Projenin pygulanmam gerektifci gibi yürütülüyor mn? Ben Atatürk Üniversit««üv de kurucu Rektör olarak Tazlfe görürken 2490 sayüı ihale kanunu hükümlerinin çok zararı oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ve hattâ kuruluşundan on iki yıl sonra Ege Üniversitesi bu kanunun çerçevesinden çık mış ve süratle gellşme imkanlannı bulmuşlardır. 2490 sayılı kanun K.T.Ü. gelişmesinde frenleyici rol oynaraaktadır. Bu kanun müteahhitlere bazı irr.kanlar sağlamıştır, yapılan işlerde bir aksaklık gördüğümüz zaman iş mahkemeye gidiyor. O zaman davanm biteceği tarihe kadar binalara el süremiyoruz. her şey aylarca. hattâ bazan vıl larca vüzüstü kalıyor. Diîarda bekletflnı lâboratuvar malıem*5lnin 2490 sayüı kanun hiikümleri ile bir ilgisi var mı? Bildiğiniz gibi Karadeniı Teknik Üniversiteisnin özerk bir bütçesi yok, doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine bağlıyız. Bize buradan para •yrıhr, kullanılmayan tahsisatların tekrar bütçeye iade ecilmesi gerekir. Ote yandan Karadeniz Teknik Üniversitesine gelen öğretim üyelerinin çokluğu bir yıl için geçici görevle geliyor. Eğer o yıl bütçeden ders araçlan için para aynlmışsa, bu paranm başka bir yere harcanmasına imkân clmadığı için, 11gililer, «Aman bu parayı kullanalım yoksa bir daha tahsisat alamavız. diyerek malzemeyi ısmarlıyorlar. Bir süre sonra malzeme üniversiteye geliyor, bu »efer malzemeyi ısmarhvan ilgili görev «üresini bitirip gitmiş oluyor... Artık bir daha aynı konuda öğretim üyesi getirtebilmek çansa kalıyor. Hangi akla hizmettir bilinme» ama Trabzon fehrinin ortasınt getirip kocaman bir çimento fabrıkası kurmus'ar. Doç. Edlp Tasgmn Te hanımı Karadenlı Teknik ÜnİTeniteslne felen B&tı Almanya menşell malzemeler OİŞİ Boitd MODESTY BLAISE *••»••••••••••••• uâlîîîîîââ«» Tifffany Jones TEJ2 vttJJUZ { 5*AM BGMİ Cad'" y E M £ â E âÖTCSB ve ö y ZAMAN UEgŞ>£ Aynl gün Karadeniz Teknik Üniversitesi ögretim üyelerinden Doç. Dr. Edip Yazgan'la ko nuştum. Lâboratuar araçları 1 Çin... Gotlrmişler, dedl. Niye bir çey yapmiTOrlar? Araçlan îemin getirttlğl belli degil de ondan. Anlaraadım efendiın! Yani orada gördügünüz lftboratuar malzemesinin kimin ta rafından ısmarlandığı bilinmedigi gibi. bugün hemen sandıklar açılsa. lâboratuar kurulsa bi le, oranın başmda durum Idare edecek eleman yok. Karadeniz Teknik Ünlversitesi içindeki toplulukta durumundan en fazla şikâyetçi olan grup asistanlar. Hepsi toplu olarak dertlerini ortaya dökmeye ram oldukları halde kimse adının yazılmasına taraftar değil. «Halimize anlayış jçöstersin» diyorlar «bizim burada meslekî yönden hiç bir jranıntirrjz yok.» Ya getirtilip kasalann içinde •bekle'il'en ders araçlanna ne diyorsunuz? İnsan gördükçe özfllüyor ama burada çnk daha önemii problemler var. Gelecek ders yı hnda öfretim üyesi olmadıjı iiçin kapanma tehlikesi geçirrn bölümler var. Ya bizim kenrii durumuz. Meselâ hangi bölüm? tnşaat Fakültesinde Betonarme Kolu... Siıe daha başka bir örnek verelim. Bu ders yıb içinde öğrencilerin okumadıkları dersler var, ancak Haziran ayında ojrretim üyesi bulunduğu için, öğrenime yazın başlıyacaklar, vaııi bir yandan irntihana girerken. bir yandan öğrenim yapacaklar. Bilinmiyor 1 ••• a Bekleyen »kndıklmr ğil. öğrencilerin yurtlan yeni bitmiş fakat yemek için her defasmda otorbüslerle çehre gitmek zorundalar. Lâboratuvar var, onu idare «decek eleman yok. En modern lâboratuvann kurulması için malzeme var fakat lâboratuvan kuracak bina yok. Binası olmayan bu malzemeyi kim ısmarlamıştır bilinmez. Binaların. içinde sandık sandık malzeme tavanlara kadar yığılm;ş ne kullanan, ne de kullanacak yer var. Öğrencilerin taklp ettiği den kitabı yok. Öğretim üyesi yok. Pek az kişinın yabancı dil bildigi Cniversitede, kitaphk yabancı dilde yazılmıs kitaplarla dolu. ögretim üyesi yönünden üniversite büyük bir sıkmtı içinde fakat Tarbzon'a yetismek üzere gelmis «sistanlar kulaklarına kadar dert dolu. Hiçbirinin n» Ati garantisi ne de bilimsel çahjma yapacak imkânı var. Sandık dolusu malıemp Karadeniz Teknik üniversitesi çimento fabrikasımn biraz ötesinde, âdeta fabrikayı kuran ilgisiz düzenin devamı. Üniversitede hemen hemen hiçbir bina dört başı mâmuj ,biyjjij de Yarın : öğTencilerin, asistanlann ve yöneticilerin görüşleri Xjç KÂĞITCI lah» de, dedi.'Korlrudan her yanım titriyordu, s3j ledik'ierini aynen tekrarladun. Namaza başla dedi, kayboldu! Anlaşılmıştı. Anlajılmıştı ama, bu çok büyük bir rüyaydı. Cenâbı Aliaİı'ın bir ijareti. Derhftl namaza başlamalıydı'. Kurban oldugum jizin namıza başlamanl" zı istiyor mücerret.. Bu ürya, bu ürya ya pardon vallahal Mestan hocaya yaptıralım tâbirini.. Öyle ya, mâdem üryada onu görmüş... Hocaya haber vermek için koğuşta birkaç dinl bütün yekindiyse de, bacanak hepsincen önce ko| ru sekizinci koğuşa. Koğuş bozuk havasıyla piı pis kokuyordu. Hoca çoktaan aptertini almı?. sabah namazını kılmış. yeniden yatmıştı. Bacanak paldır küldür gitti, fakir hocayı sarsarak uyandırdı. Neye uğradığını birden anlıyamıyan hoca, karşısındaki büyük çifçiyi görünce oturuverdi: Buyur Kema! ağa, şöyle buyur! Bacanak oturmadî, vaktı yoktu. Bacanağı çok hayırlı bir rüya görmüştü. Bir zahmet koğuşa kı dar gelsindi! Nasıl bir ürya? Üryaıına zâtınız girmişsiniz. Kucaklayıp me.?çide götürmüşsünüz. Namaz kılmaya başla demiş. iyman tâzelettirmişsiniz.. Cahil ama zeki hoca her şeyi kavramıştı. Cenâbı Al'.ah'ın bir lutfu olmalıydı bu. Adamm ril yasma onu değil de hiç tanmmayan bir başkasınj »okabiîirdi. Mâdem onu sokmuştu, o halde faydalanmasını istiyordu. Sordu lâi olsun diye: Yeşil görmüş mü üryasında? Bacanak düşündü, bulamadı. Görmemijtl gall. ba ama, gene de belli olmazdı. En iyisi hemen gideîim, kendisiyle görü|l Hoca güldü, bir daha güldü, başmı salladı: O buraya gelsin, dedi. Çünkü mâlum y«T Vficibül vücut ve Tekaddes hazretlerinin emri ilâhilerini yerine getiren bir insanun... Bacanak hak vererek koştu. Bacanağına usulüyle anlatıp, ama gene de herifin öfkesinin ayak lanmasma engel olamıyarak, ardına düştü. Akyazılı hoca'nın pis koğuşuna geldiler. Kudret Yanardağ'ın yüzü kokudan buruştuysa da aldırmadı. Hocanin yatağı yanma geldi, diz çöktfl. Adamm mavi değil. mor damarlan fırlak kuru elinl üst üste üç sefer öptükten sonra, yatağın gyak ucuna dizüstü çöktü. i t : * ~ A n ' 8 ' bakalım rüyanı!. demedi. tryanda yeşil gördün mü? diye sordu. Kudret Yanardağ hatırlamıyordu "ama, ne çıv kardı? Gördüm. Mescitte bir sanduka rardı üzeri yeşil «al örtülüydü. Hattâ »alın »açaklan da ye5il püsküllüydü! Akyazıh istediğinden âlâ almıştı karşıliğı. Gfll lerini >umdu, uzu n uzun mürakabeye vardıktan sonra ust uste Üç sefer titredi, gözlerini açtı son Sana her zaman söylerdim: Bi de namaz kü •an yok mu ya, diye hani? Evet evet, tamam. Ben her gice üryasını görürdüm de onun içun öyle dirdim. Dimek Vâcibü! vücut ve Tekaddes hazretieri senin namaza baslamanı istiyor. O kadar didim dinnemedin, kurban olduğum kea di, benim vâsıtamla dimek... (Dev»mı var) Hoc • • ' 51 Kafası şimdi de buna takılmıstı: Nasıl blr kılıf bulraalıydı namaz işine? Öyle bir kılıf olmalıydı ki, bajta ak sakallı hoca. hattâ yanı başuıdaki yatağında hırtça uyumakta olan bacanağı, zabtt kâtibi eskisi zabıtçı, }U bu israr etsinler, o da aklı yatmışçasma .. « Oldu» diye geçirdi, «buldum. Ulan ne kaf» be!» Gerçekten de ne kafaydı! Gece düs görmüş, düşünde de ak sakallı blr «Piri fâni» namaza başlamasını söylemiş olabilirdi. O zamanV O zaman millet paçaları sıvar, her biri bir yandan, bozuk ya da düzgün şivelerle veryansın ederlercü Tei.rar sağına döndü ve bacanağım gördü. Yüzü asıMı. Hıv se\Tniyordu. Sevmediği için de her fırsatta tersliyor, zaman zaman da işi hakarete vardırıycrdu ama, herifin iliği mi boktu ne, darılıp kü;cceğine büsbütün dört el'e sarılıyor, ayaklarının j'tjnda bir köpek gibi yaltaklandıkça yaltaklanı yordu. İyi ama. yaltaklanmasa da dikilse, ikide birde lâfın!, taş koysa daha mı iyiydi? Yoo.. o zaman büsbütün nefret ederdi ama, öyle ya da böyle sevmijordu! Sabah% yakm uykuya geçti, uykusunda da ak sakailı, Şjvesi bozuk köylü hocayı gerçekten gördü. Adam daha bir uzayıp uluhi'eşmişti. « Kudıet beğ, namaza başla!» dedi Kaytoldu. Uyandığı zaman herkes kalkmıjtı yataklarmdan. Kahvaltı hazırhğı içindekilerin teıâşı, ya da oturmuş bir şeyler tıkmanlar.. Gözlerini hafifçe aç mış, koğuşu gözden geçiriyordu. Yanıbaşında baca nak, kahvalh için meydancılara emirler veriyor, tBeyefendi» uyanmasın diye de sesini kısarak konujuyordu. Kudret Yanardağ, 5nce deriin derin Lnledi. Bu öyle bir iniltiydi ki, mâverâdan geliyor izleniminl uyand r»yor, koğus bakıjıyoniu. N» olujordu beyefendiye? Ne türlü davramlmasmm uygun düs*ceğin« h< nüz varıîmamıştı ki. beyefendi: Lâaa Uâhe ülâllah, Muhammeden Resulullah! dedi. Az önceki tnâverâi duyu, yerinl bambaska anlama vermis, millet «ankl tas kesilmişti. Ne oluyordu? Gerçekten ne oluyordu bu »dama? On lar da aynı sekilde mırıldanarak iyman tâzelediler. Derken beyefendi uyandı, yatağında oturdu. Sanki tere batmıjtı, ipek pijamasının koluyla al nını sildi, gülümsedi: Hayırdır inşallah deyin! Koca koğuj hep bir ağızdan: Hayırdır inşallah, dedi. Bacanak ayrıca sordu: Urj'a mı gördün bacanakT Kudret Yanardağ parladı: Hayır. Ulan şimdi kötü k5tü sBrleteceksln ha! Bacanak borulacağına keles kelej gülmekl» yt tindi. Kudret Yanardağ, bacanağına kar?ı duyduîu nefreti belirten bir « Lâhavle velâ kuvvete illâ billâaaaah> çektikten scnra, gözJerini koğuşa kal dırdı: Şu. ak sakalh hoca efendi var yaT Ha, evet, vardı, biliyorlardı. Sekizinci koğuştaki değil mi? Koğuşunu bilmem, ak sakallı. Zaman zaman gelir. arkamı sıvazlar... Gene bacanak: Temam temam, dedi. Akyazılı Mestan hoca.. Sakalı daha da uzarmj, boyu da minare k« dar olmuş. Boni kucakiadı, mesçit gibi bir yer« getirdi, « Lâilâhe iüâllah. Muhammeden resulul TIFFANY JONES Teknik eleman yok Karadeniz Teknik Üniversitesi İle birinci derecede ilgilenen kuruluşlar arasında Îstanbul Teknik Üniversitesi önemii yer tutuyor. Îstanbul Teknik Üniversitesi Inşaat Fakültesi Dekanı Prof. îihan Kaya ile bu konuda yaptığımız konuşmada.. Evet durumu biliyonım, lâbnratuarı kuracak teknik elemanları yok» dedi. İçinde kuracak binalan yokmuş. Bizde de ayni lâboratuar var, lıizim binalara bir şey olmuyor... Eğer hakikaten o ka:dar titreş n oluyorsa, araçlannı ona göre ısmarlasaydılar. Teknik elemanları yoksa? Teknik öğrenimin yajılma sı yönünden Trabzonun seçilmesi çok isabetsiz. Üniversite kurulurken öğretim üyesi problemi iyi incelenerek gerekli ted birler alınmamış. Karadeniz Teknik Ünlversitesi Rektörü Prof. Ahmet özel ile aramızda şu konuşma geçti: Karadeniz Teknik Ünlver BİLDİĞİMI SOVLEAAEIT l'S^ B HÇ.MİV.'ÇİM0Ü JtM Mlaltcoço AYHAN BAŞOĞLU I jNTJKAM YEHİMİ büuut actsı içinde ar° fâsmdan PI8I8K SfZDIRMAZ TRANSISTOR PILLERI CİHAN KOM. ORT. ji Sultanhamam. Katircıoğlu Han Kat 5, İSTANBUL 3iüii)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear