22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S4JTÎFE ÎKİ Eylul 1968 CUMHURtTET} psikolojik şartları Dr. Halis ÖZGÜ nsan hayatı boyunca buzur lçinde mak ister. Her yerde ve daima huzur arar. Ter yüzünde kaldığı sürece ve aralıkıu bir aekilde huzurun özlemini duyar. Kimi psikanaHstlere göre, yaradılışının, kalıtımın kendisine nlastırdığı insanlık tecrübtlcrinin jt dünyaya gelişinden sonra idrak ettiği hayat tarzlannın etkisiyle huzurun kendisi için Ifade ettifi aalamı kavTsr. Huzur Ue varlığrını devam ettirebilme, daha yeterli ve giiçlü bir şekilde yokluğun karşısına çıkma imkânı arasında bir bağlüık bulundufunu sezer. Huzurun yaşavışı üzerinde yapttğı olumlu, yaratıcı etkileri öğrenir. Huzurnn sağladığı rahatlığı, sevincl bilir. Bunun İçin bnlunduğu i>er yerde, özellikle varhğını yakmdan ilgilendiren çevrelerde, aile çevresitıde sârekll, tam bir huzurun yer almasını diler. Aile hozurunun Marcelo Jose Das Neves Caetano :••: • ••• •••• • •M • ••• • ••• • ••• • *•• • ••* • *•• • ••• •••• • ••• • >•• ::•: :::: •••• •>•• •••• •••« •••• ••>• «••• ••*• •••« •••• Misafir mi istiyor? Kimin bu kule? Yumurtalar arasında Ne faide? Bir talihsizük Men çi guyem komedi. Yalnız isimde bir tuhaflık oldu. Bizım Mücap piyes için afışier hazırlatırken, bir de bakar ki, bir başka tiyatro, yıne fransızcadan tercüme bir piyes o>namaya baş lamak ürere. Onun da adı «Yu muria.» Bu durumda Mücap iki jTimurta birbinne karışmasın diye kendi piyesınden yumurtayı kal dırdı. Yalnız «rafadan> ı kaldı. Biz değerli sanatkârımızın bu davranışını pek anhyamadık. Çünkü her iki piyes de, tıpatıp aynı isimlerle, iki ayrı Paris tiyatro sunda, senelerce temsil edildi. Hâlâ da oynanıyor galiba. Orad» kimse yumurtalan birbirine ka rıştırmadı da bızde neye karıştı rılsın? Bu hal, bereket versin sık sık olmamakla beraber, bizim de başımıza geliyor. Küfür mektupları hiç bir zaman, doğru dürüst, adresli ve imzalı değildir. Onun için, bir çejit, telefonun öbür ucunda kimse olmadan konusur gibi, tuhaf bir durumda kaîır insan I Huzurun kaynaklan O:de aranan huzurun ıneydana A de, devam etmesinde karı koca gebnesbv Te onlar arasında kurulan ilişkiler baslıca roltt oynarlar. Her insan başkalan, hele inem Terdlfi yakınları tarafından sevildiğini, düsünüldüfünfi, arandığinı görmek ister. Sevildiği ölçüde daha iyi bir varlık oimak arzusunu duyar. Sevilmesinin nedenini sevilebilecek bir kimse olmasında bolur. Kendisini olduğu kadar, kendisini serenl de beğenir. Böylelikle kendisini daha çok beğenmek Imkânını elde eder. Kendisini beğeneni önetnleştirmek suretiyle değerini biraz daha artırmağa çalısır. Bir yandan kendisini sevindlren başkalaruun sevgilerini daha çok kazanabilmek, dte yandan da daha (azla degerlenebilmek için kendltine yskınlık gösterenleri memnun edecek şekilde hareket eder. Onları kırmaktan, fizmekten çddnir. Onları kaTbetmekten korkar. Onlarla beraber kendi varlığından, hayat sevgisinden de bir şejler kaybedeceğini bilir. Onların olabildiği ölçüde onlan kendisinin yapabileceğine inamr. Onlar İçin, daha dogrusu onlarla beraber kendisi için, birçok (edakârlıklan göze alır. Onlan, daha iji yaşam*sına, daha çok bir kendisi biline gelmesin: elverişli, yardım eden birer varlıklar gibl görür. Onların yakınlıklarını kaybetmek endişesini duyduğı zatnan bazan, görünüşte birbirirle çelişen, aslında aynı amacı güden davraruı şekUlerine basvurur. Onlara karşı aşınlığma kaçan bir bağlıhk gösterir. Onların varlıklanna ait herşeyle yakından llgilenir. Onlann yokluklanna, kısa bir •üre için de olsa, tahammül edemez. Her laman onlann yanında bulunmak ister. Onların yokluklarını, soguk davraruşlarını birer tehlike isaretleri gibi sayar. Onların artık kendisini istemediklerini, kendisini terketmck üzere oldnklarını dü$ftnür. Bazen de tam ters bir yol tutar. Onlara karsı hiç bir yakınhk duvmuyormus gibi hareket eder. Hattâ onlarla bozuşacak, çatışacak şekilde darranır. Onlan sinirlendirmek, öfkelendinnek, ngTastırmak için böyle bir futumu benimsediğini çogu zaman kendisi de bilmez. Kimi nişanlılann, evlilerin zaman zaman böyle birbirleriyle çelisen hareketlerde bulunmalannın önemli nederüerinden biri de budur. İnsan hayatı boyunca, daima kendisinin olmasını dUedigi, yokluğuna utırapla duyduğu kimselerin, olumsuz şekilde bile olsa, kendisiyle ilgilenmelerini arzu eder. Onlann varIıklan karsısında yalnızhğının acüanndan u a k kalır. Onları kendisinin saymakta devam eder. ununla beraber. davramslarda blBç'lişen iki duygu,bu çesit gerçekten birblrielinç altında bulunan Te riyle sevgi ile nefret de rol ojr rini, duyrularını, darranışlannı bu bilince çöre değerlendirir. Tersiz, baskalan tarafından iyi karsılanmıyan, beğenilmeyen yadırganan hareketler yapmaktan çekinir. Kendisini yeterli, önemli bir kendisi ribi tördüğü, başka bir deyisle, kendi»ini taydıği için başkalannı da aayar. Kendisine yer Terdiği için başkalanna da yer Terir. Kendi•inl aradı^} ve daha iyi bir kendisini bulabilece(iae inandıfı için baskalannı eksik, yetersiz, ku•urln yanlariyle bulmak arzusonu duymaz. Kendi«inl befendiği için baskalarını, özellikle kendisini be|enn.esinde etki yapanlan yermez. Onlarla beraber değerini kaybetmekten, kendisini yerraekten kaçınır. Yerilebileeek kimseler tarafmdan betenilmenin taşıdığı anlaraı hayatmm flk yıllanndan itibaren anlamağa başlar. Bntnn bunlardan da kolayca anlasılacağı g1W, Insanlan laygıü yapmanm sırn kendilerini sayabileeek bir hâle cetirmektir. Kendilerini aayamıyan, aayamıyacak bir duruma getirilen insanlar başkalannı da sayamazlar. Baskalannı saydıklan zaman Te saydıklan ölçüde kendi Tarlıklan için duymak istedikleri saypdan bütiin bütün yoksun kalırlar. Kendilerini saymak imkânını biras daha Teya tamamiyle kaybederler. T)aha da finemsizlesirler, küçülürler. tnsan kendisini be(enebildiii Blçflde betenllebllecek lşler yapabilen, baskalannda befenilebileeek yanlar bulabilen, böyle yanlann Tarlıfun kabul edebilen, dolayıstyle, baskalrnna gerekll «ayKiyı dnyabilen. haskalariyle dnzenli Uiskiler kurabilen bir rarhktır. Bu psikolojik jerçeklik aile eerresinde, kan koca arannda kurulan llisküerde daha da büyuk bir önem kazanmaktadır. Gerek erkek, gerekse kadın, ;sinden daima seTgl, aayp bekler. Esinin her zaman kendisiyle Ugilenmesini, kendisini düsünmesini, aramasım, isleriyle kendi isi plbi ve istiyerek uğrasmasını, önemine, deferine inanmasını arzu eder. İlrisizlik karşısmda üzttlür. Terildiği, özellikle haksız yere yerildifi zaman aeı duyar. Kendisiyle ilgilenmiyen Idmseye, bfitftn çabalanna, kendisini zorlamalanna rafıpen tam bir yakınlık duyamaz. Onun iltrisizlitine Ugisizlikle cerap Termek ister. Ona önem Termiyormus gibi hareket etmek erilimmi durar. Daha doğTusu, kendisine karsı gösterilen ilrigizlik karşısmda dnydnfu üzüntülerin etkilerini azaltmaja, önemsiı bir kimsenin tlgisizliğinin bir önem tasımadığına kendisini inandırmağa, ona eskifinden farklı bir davramşta bolunmaca, kendisiyle iİKİlenmeğe zorlamağa çalısır. Bundan baska, inaao kendisini yerenl yerer. Kendi yerini ona Terir. Onnnla yer değistirlr. Kendisini yerende yerilmek korkusnnn yaratmata çalısır. Onunla llfili berseyde bir eksiklik, kusnr bnlmaga uğrasır. insan Czellikle A ym fekilde, herbilincinebaşkalan,Dttşünceleyakınlan tarafından layılmak lster. Sayıldıfi Slçfide değerlilifi nlasır. Misafir mi istiyor? G •••• •••• »••' enç ve kıymetli sosyalistlerimizden Çotin Altan dostumuz, gecen hafta, sosyalizm edeblyatma, zannederim, simdiye kadar hiç kimsenin akıl etmediği. pek orijinal bir şey ilâve etti: genç kızlara, a;k knnusunda, sosyalist erkekleri tercih etmelerini tavsiye ediyor. Böylece biz «dinl siyasete karısrtrmayahm» derken, ba sefer, bir de «aşkı siyasete karıjtırmak» işi çıkıyor ortaya. Yağmurdan kaçarken dolnya tutulmak gibi bir sey. Fakat Çetin'in, kendi bakımından ve kendi hesabına, bu güzel tavsiyesl, pek rağbet görmeyeceğe benziyor. Bir defa aşkm gözü kördür» demişler. Öyledir de. Ne kız, ne eTkek hiç kimse. âşık olmadan evvel, •Araba sosyalist mi, değil mi?. diye tahkikat yapmaz. Tapacak olsa bile. netiee her halde sosyalistlerin aleyhine çıkar. Çünkü, bilüidiği gibi, zamanınızda herkes. hele kızlar, bu konuda, kapitalistleri tercih etraektedir. Ama arkadaşunu, mutlaka yeni bir misafir istiyorsa, o baska. *** Mektubu gönderen size, rahat rahat, ağzına, yahut kalemine, gelenj yazar. Siz kime ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Her zaman da gazetede cevap verilmez. Bu sütunlar «Açık Muhabere» sütunu değil. Sonra, bir iki üç rinirli okuyucuya cevap yetistireceğim diye, öteki okuyucuların canlarını sıkmaktan da çekinirsiniz. Ama, bu seferlik özür dileyerek, bizim Uzak Düşündük taşmdık, herhalde Fransızların yumurta bahsinde aynca bir ihtisasları olduğunda karar kıldık. Yoksa iki Fransız tiyatrosunun seyircileri de birbirlerine girer ve i|ler karma karıjık olurdu. *** Kimin bu kule? :::: •••• •••• kıl alacak sey degil ama, memleketimizde, aklın almıyacağı işler eksik obnuyor. Hazine (yani Devlet Baba) tstanbul Belediyesini «Beyazit kulesl benim mi, senin mi? diye dâva etmiş. Eğer onunsa, yangın kulesl olarak kullandığı için, Belediy*den para lstiyecek. A Aile hıızuru ve eğitimi şlerin birbirlerine saygı föstermelerl, birbirlerini sevmeleri çocukların ferektiği fibi ffelismeleri, çağlanm tam olarak idrak edebilmeleri, daha sonraH hayat evrelerinde olabilecek••• • leri Tarlıklar halinde terçeklesebUmeleri için zo • • • • •••• •••• runludur. Annesinin, babasuun birbirlerinl »evdikieflnl, aaydıklannı, düşündnklerini, aradıklanm cören çocnk aevinç duyar. Huzur içinde yasar. Onlann Tarhklan aracılıklan ile sevilir. Sayılır. Ken • • • • •>•• • ••a dilerie bir bütünlük meydana cetirdiği annesi, babası ile beraber önem kazanır. Annesine, babasına karsı daha büyük bir bağlılık duyar. Cte yandan, erkek çocuk babasma, kız çocnk da annesine benzemek ister. Bunun da sonucu olarak, erkek çocuk babasınm, kız çocuk ise annesinin bötün özelliklerini kazanmafa çalısır. Normal bir şekilde gelismesine devam eder. Birbirlerini seven annenin, babanın yanında büyüyen çocuk bu geüşmesini daha iyi .'e kolay bir şekilde :::: yapma1^ imkânını bulur. tstiyerek, benimsiye•••• «••a • ••• rek Srneği gibi olmağa çaba gösterir. Befenilen, :::: scTilen, sayılan örneğini Tarlıfmda bir an önce :::: cerçekleştirmeğe uğraşır. Normal hayatın özünü, temelini meydana eetiren düzenii bir duygnsal hayata ulaşır. Kendisini sevilen, sayılan, beğenilen bir annenin, babanın çocuğu olarak göriir. Böylelikle hayat yoluna deferlilifi bUinciyle çıkar. E nıyabilirler. Gerçekten, erkekler, kadınlar vardır. Asm bir kendilerine bağlıhk duygusu ile dünyaya gellrler. Ta d yaşayış şekillerinin etkisiyle böyle bir duygu Ue değerlenirler. Bunun da sonucu olarak, daha ziyade kendilerini daha çok aevebilnek içtn bir kimseye veya başkalanna karsı yakınhk dnyarlar. Başkc bir deyişle, kendilerine daha fazla baglanabilmek, kendilerini gerçek bir sevgi komılu haline getirebilmek için başkalannı kendilerini sevmeğe teşvik ederler. Zorlarlar. tntanlann tayıf bir vanından yararlanarak daha goçJa bir hlle gelmeğe çalışırlar. Talnıı bu yakınhk gösterisl uzun laman deTam etmez. Psikanaliz diliyle, narsist olan ba Insanlar çok az da olsa, verdiklerini baakalarından aldıklarından çok sayarlar. Özellikle duygusal ilişkiler plânında kendilerini daima alacaklı görürler. BağU gibi göründfikleri kimıeleri kendilerini varlık. xından etmek, varlıklanndan uıaklastırmak, ba^fca bir kendileri haline tetirmek, kendilerinden yoksnn rtmek ile kmarlar. Suçlarlar. Onlar için duyduklan ildnci duyçulan İle, nefret ile hareket ederler. Kin dnyarlar. Saldırganlık gösterirler. Onlan kendilerine (lüsman aayarlar. Çoğu aunan bu da pek uznn sürmez. Sfirmeı; çfinkfi bu insanlar sermek nkânım bulamadıklan ölçüde sevilmek arzusunu duyarlar. Sevildiklerini gör jeden yapamazlar. Mahkeme, bu vesile İle, kulenüı değerini biçtirmiş. Bilirkisiler ölçnriişler, biçmisler «tarihi değerini tesbite imkân yok ama, maddî değeri 3 milyon 800 bin llra eder» diye rapor etmisler. Şimdi ne olacak, bihniyoruz. Fakat bu çığır açılırsa, artık, arkası gelir. Galata kulesl, Kızkulesi, Çenberlitaj, Yedikule, aç dâvayı açabildiğin kadar. Hangisi, kimin malı? Meşhur Sülün Osman'm kulak Akıllan sıra bulmusiar ama. lan çınlasın. Eğer tövbekâr olmabuna düpedüz «ejeğini dövemeyen saydı, hiç süphesiz, simdi bilirkisemerini döver» derler. Ne eşek jilerin raporunu ele alır, koskoca uslanır, ne semerin canı yanar. kuleyi pazarlıkla birisine satar, en Zaten öyle oluyor. azından birkaç milyon vururdu. İyi saatte olsunlar, anlasılan, onun işini Hazine ile Belediye aralarında paylasıyorlar. utbolda bir garip ceza uıulfl, bayığ, âdet haline gelmeğe başladı: Hangi stadyumd* kavga çıkarsa o stadyum kapatı lıyor. Şimdi biraz düşünelim. Bir maçta oyuncular kavga eder. Hepsi birbirine girse onların sayısı 22 dir. Had! hakemlenn de işe kanştığını farzedelim, eder E kişi. Ya5 hut seyirciler kavga eder. 15, 25, bilemediniz, kendine hâkim olamıyan 35 kişi. Halbuki stadyumlara girenler, maşaallah, 25 binden, 35 binden aşağı değil. Peki, bu ne biçim ceza böyle? Sinirierini kontrol ede miyen, edebilenlere nisbetle, bır küçücük azınlık yüzünden, on binlerin çok üstunde bir kalabalık cetaya çarptınlır mı? Onlar hangi acayip mantıkla maç seyretmek tevkinden mahrum ediliyor? Mesele oyuncuya da, seyirciye de bir spor terbıyesi verebilmek tedir. Anlasüıyor ki onu beceremiyenler bu şekîİde. guya bir «ijuı kolayı» nı bulırm^lar. 1 1 Şark yazılanndan Hong Kong'a ait olanına pek kızmı? olan, Izmirden •eski bir dost» un mektubuna dokunacağım. • • • Men çi guyem... | u eski dost». Hong Kong'da, | otoritelerin göz yummalariyle 'büjük çapta kaçakçılık yapıldıgını yazmama lçerlemiş, bana, hakaretlerle karıştırarak, orasınm açık limarı olduğunu, ve açık limanların çok faydalı sey ler oldug^ınu öğretiyor. Arkasmdan nerelerde ne kadar açık liman bulunduğuna, bunlardan nasıl Istifade edildiğine dair bir sörii ders. Ayol ben, o yazıda. açık liman kapalı liman meselesi üzerinde durmadım ki, sadece, bir yandan hudutta karşılıklı top tüfek atıjı yapılırken, öte yandan alış verişln muntazaman devam ermesindeki, biraz garip, duruma isaret etmek istedim. Ne var bunda bu kadar gocnnacak?. Sonra bn ynzılar Mbahlan yası* lır. Meselâ şimdi saat dokuzu çeyrek geciyor. Onun için «ayıkkan yasV tavsiyeniz lüzumsuz. Ancak, acaba, siz saat kaçta okndunuz, hele o mektubu kaçta yazdınız? Bilemiyorum ama, pek normal bir halde olmadığmıa anlaftlıyor. Bi Şu satırların kâgıda döküldüfü dakikalarda Fortekiz'in başkenti Lizbon'da bir adam can çekişiyor. 16 Eylül'den beri komaya giren diktatör Olivera Salazar'ın hayatından nmut kesilmiştir. Salazar'ın 1926'da baslıyan demir pençeli yönetimine pek alısmıştl Portekiz .. fakir balıkçılar ve yoksul köylüler istavroı çıkarmadan anamazlardı onun adını... Yüzde 6O'ı okuma yazma bilmez bir toplumda kilisenin ağır baskısı lök gibi çökmüstü insanların flstüne... Halkı sömüren bir imtiyazlı azınlık papazlarla askerlere dayanarak Salazar'ın çevresinde kümelenmislerdi .. Asyada Macao' dan Afrika'da Mozambik'e ve Atlas Okyanusunda Azor adalarına kadar nzanan geniş bir sömürge imparatorluğunun diktatörliik koltnğunda otnran Başbakan Olivera Salazar'ın son nefesine yaklasması elbette çok önemliydi. Ve bu önemi birkaç gün önee Anadolu Ajansının haber bülteni şöyle belirtiyordu : c Amerika. Başbakan Salazar'ın hastalığının gösterdıği gelişmeleri ve yerıne halef tâyini meselesini saati saatme izlemekte, hattâ. özel konuşmalarda Salazar'a halef olarak kimi tercih ettiğıni dolaylı bır şekilde belirtmekten de geri kalmamaktadır. Lizbon'da görevli Amerikan dıplomat'k temsılcilerine bu konuda son derece gızli emirler verümiştır. Lizbon'daki Amerikan Buyuke'çiliğınin telgıafları doğrudan doğruya Beyaz Saray'a ulastınlmaktadır. Prag darbesınden sonra Amerika, Portekız'ın komunist olmıyan dunyanm savunmasına, kuvvetlenmesıne daha büyük çapta katılmasını arzu ettığıni özel olarak ifade etmıstir. Çekoslovakya olaylan, Amerikanın, Hint Okyanusunda Portekiz'in elinde bulunan limanlara ve Azor adalarındaki üslerine karşı ilgisini artırmış görünmektedir.> Ba haberi okuduktan sonra Portekiz sömürgelerinin encamını anlamak isteyenlere bir küçük kıyaslama yeter : 9 milyon nüfusln, 91.731 kilometrekarelik küçük bir ülkedir Portekiz.. ama yalnız Afrikadaki Anşola sömürgesinin yüzölçümü 1246.700 kilometrekareyi kaplamaktadır. Son gelen ajans haberleri, komadaki diktatör Olivera Salazar'ın yerini Marcelo Jose Das Neves Caetano diye uznn isimli birinin aldıfını bildirdiler. Eski Başbakan komaya devam ederken Portekiz'in durumunda bir değisiklik söz konnsu degildir. 1910 ile 1926 arasında 25 hükumet darbesi yaşıyan talihsis Portekiz'in halkı, imtiyazlı azınlıfın ve papazların .ultasından kendisini kurtaracak gücte cörünmüyor. Portekiz simsivah bir Ulkedir. Ve işte bu çağdısı sömürge iraparatorlugn NATO'da bizim mflttefikimizdir. Biz bu Portekiz ile birlikte «hür dünyayı korumak» lâflarıyla uvutulın oruz. Bir yandan siyah Portekiz ve öte yandan kara Yunanistan ile aynı anlasmada bulunmak ve sonra atomik üslerle Anadolunun donatılmasına seyirei kalarak Türk milletini topyekun yok olmak tehlikesinin eşiğine sürmek... üstelik : Demokrasinin ve hür dünyanın kalesiyiz... diye fivünmek. 1948 yılında tarih kürsüsünden ibretle seyredilen halimiz bndnr. Her seyden önce şunn bilmeliyi» ki, NATO'nnn «hür dünyayı «avunmak» hikâyesi palavradan başka nitelik taşımaz. Simsiyab sömürgeci Portekiz'in Atlantik Okyannsunda bir gemisine taarrnz edilirse Türkiye ba taarruzn NATO Antlasmasının 6'neı maddesine göre kendisine yapılmış sayacaktır. Bn kadar a|ır rizikolar altına r/irmis bir Türkiye her çesit yalanı bir yana bırakıp kendi kendisine sormalıdır : Hür dünya palavrasını geçellm; Pertelds ile, fspanya İle, Ynnanistan ile, hör dünya olmaz. Gerçekçl bir gözle askerlik ve sivaset acısından durnm mnhakemesl yapalım : NATO bizi kornyor mu, korumuyor mu? Ba daram mahakemesi yapıldıfi zaman ortaya çıkan sonnçlar açıktır : 1 Türkiye modem silâh ve teçhizattan yoksun bir ordu ile konvansiyonel bir harbin ileri karakolu haline getirilmiştir. 2 Türkiye atom semsiyesi olmadıgı halde bir tavasın ilk nükleer hedefi haline getirilmistir. Ba iki sonuca tartısmak ve gerçekleri aramak lsteyenler ortaya çıkarlar, namaslu insanlar ve vatansever kisiler olarak Tflrk milleti önünde konuşurlar. Mesele NATO kahrolsnn veya NATO yasasın; veya NATO'dan çıkalım mi? meselesi defcildir.. Moral açıdan bir bürriyet meselesi dejildir.. Türk milletinin topyekun hayatını tehlikeye sokan anlaşmalar silsilesi içinde üç buçuk kisinin ve Amerikan çıkarlannın sârmesi pahasına milletimizin bekası tehlikeye atılmıştır. Salazar'ın balefi diktatör Marcelo Jose Das Neves Caetano'nnn sSmürge imparatorluğa devam etsin diye Türk milletinin bekasını tehlikeye atmak. ve lonra da bür dünyanın kalesiyiz diye övfinmek... ., V > iZsm . . s Kendimizi yiroıinci ytzyıl iiggme* fflldBrmlyellm, ayıptir. ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••I Bir talihsizlik JL JL I JL. J L ; JL, JL kendilerinin ve sevdikleri, saydıklan eşlerinin birer parçası, devamı gibi saydıklan yavrularına karsı d» aym duygulan duvmalandır. Onlan da sermek, saymak imkânını bulabilmeleridir. Annesi, babası tarafından sevilen, sayılan çocuk mutInluk duyar. Duyar; çünkü, sergide, saygıda ideal kendisini bulur. Gerçek anlamda mutluluk ise, lnsamn ideal kendisini gerçek bir kendisi halinde yaaıyabilmesidir. sevmelerinin, saymalanEslerin birbirlerini ve önemli bir sonucu da, nın difer olumlu • ••• *••• ir yazarın, butun okuyuculannı birden, memnun etmesine imkân yok. Beğenenleri gibi, tabii, beğenmeyenleri de oluyor. ücap Ofluoğlu 1 Ekimde (yaBiz bunu gayet normal karşılarız. rmdan sonra) Küçük SahneYalnız işin talihsizliği şuradadır nin perdesini açıyor. Bu se ki, beğenen okuyucu içinden bir neki piyesinin adı: Rafadan Yu«bravo» çekip geçer. Beğenmeyenmurta. Fransızcadan Asüde Zey ler ise, umumiyetle süıirlenir, ve bekoğlu'nun çevirdiği güzel bir kaleme sarıldığı gibi, basar küfürü. Yumurtalar arasında B M Türkiye Vokıflor bonkası nın L'JLJ Yüzlerce sene evvel bütün Peygamberler İsa Mesih'in hayatı, ölüm ve dirilişi hakkında kehanette bulundular. Delilleriyl» kutsal kitaplardan nakleden ••••••• ••••• • BLLEBILIRMIYIZ: kitabını fcitapçılardan ucuz temin edebilirsiniz. PAKHAYAT Yayınevi Büyük Reşit Paşa Cad. 44'A Beyazıtlst Cumhuriyet 11455 '«•••••«•«••* !•««••••• . • ••• • • • • * L JLU &? kJ JL. TEŞEKKÜR Sevgili babamts FUAT GİRAT (FINDDKLI) m Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidroçrafi Dairesi Baskanlıjından bildirilmıstir. DENtZClI.ERE VE HAVACILARA 104 SAYILI BtLDtRt 3 ılâ 15 Ekım 1968 tarihlennde 08.00 ile 18 00 saatlen arasında açağıdakı noktalan birleştıren saha ıçınde seyretme, demirlema, avlanma ve bu sahanın 2000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyetı bakımmdan tehlikelidir. KARADENtZ RUMELÎ KARABURUN ÖNLERİ. 1 inci nokta: E. 4964 No. lu Rumeli Karaburun fenerınden 275 derece ve 1 mil mesafede enlemı 41 derece 21 dakıka Kuzey, boylamı 28 derece 39 dakika Dogu. 1 nei nokta: Enlemi 41 derece 28 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 40 dakika Doğu 3 üncü nokta: Enlemı 41 derece 28 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 48 dakika Doğu 4 üncü nokta: Enlemı 41 derece 18 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 48 dakika Doğu. DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. (Basın: 24991/11450) Telefonlar durmuyor^ ^ ^ Meyar bu elma lafmın dltında ?. Yarın değal öbür'gün meraktan kurtula^aksnrz. ..Tabiî < Saklambaç gaze tesırıi bulabilirsenı^l. Manajaru: 2818/11446 r s kaybı dolayısiyl» acımızı paylaşan akraba ve doıtlanmıza teşekkürlerimizin dururulmasına gazetenizin aracılıgım rica ederiz. Kın: Fasilet Tnnçkanat Dmmadı: Haydar Tnnçkanat Cumhuriyet: 11479 .» • ŞUBESi HususiÇekilişiyle UGLA 4:::>: \1 TEŞEKKÜR Annemiz Cemile Nazmiye Uyan'ın safra kesesi atneliyaUnı basan ile yapan ve ameuxat ^on^ası devreyi gayet talıat geçirmesini sağlayan Haydarpasa Nutnune Haıtaneti 1. Hariciye S. Şefi 50 BiN LiRALIK •A • * *\ >« Tar^hinden itibaren, 1 EKiM1968 Opt. Dr. Hüsnü Ismet ÖZTÜRK'e Utanbul Sular İdaresi Umum Müdürlüğünden Tebliğ Edilmiştir Anadolu Yakasındaki Sayın Abonelerimize Birbuçuk yıldan beri Kadıköy, Moda Cad. Damga sokak 2 1 No. lu kiralık binada faaliyette bulunan Kadıköy Şebeke Âmirliği Ue Kadıköy, Moda Cad. 141 No. lu kiralık binada faaliyette bulunan Kadıköy Müracaat Servitl 30.9.19S8 Pazartesi günunden itibaren Kadıköy Mühürdar Caddesi 78 No. lu yeni binamızda faaliyetin» devam «deceklerdir. Sayın abonelerimizin btlgileriaa aıtohtmzr. hastanede kaldığı «ür« zarfında gerekli tıbbl ihtimamı gösteren iç hastalıklan müte hassıslan Dr. Asım İSTANBULLU, Dr. tbrahim KAFALI, Opt. Dr. Demosten DEL LAGRAMATÎKA ve Anestezi mütehassısı Dr. Mehmet SARIBAY'a, v»zife ve insanlık anlayışlanyla temayüz eden Dr. Soydan KOZLUCA, Dr. Ahmet MÜFTÜLER, Dr. Mehmet BÎLGİN'e. 1. Hartciyenin kıymetli hemşireleri Zuhal örmen, Ntmet Aran va Kadriy* Kıya'ya sonıuz tesekkür v« lükranlanmıu arzedaria. UTAM kOmt MÜMMMMHflfMV Tiirkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel MüdürlüğünHlen: 1 Kurumumuz radyo ve studyolanntn Oıtiyacı bulunan Jİektron lâmbası, diot ve transis+örler, sartnamesine göre kapalı zarfla teklif alma suretiyle satınalınacakbr. 2 Teklifler. en gee 6'11/1968 çarşamba jrünü saat 14.00 e kadar, TRT Kurumu Genel Müdürlüğü Genel Evrak Müdürlüğü Mithatpaşa Caddesi No: 37 Ankara adresine, makbuı mukabilinde teslim edilmiş veya iadeli taahhütlO olarak poota ile gönderilmis olacaktır. 3 Şartnameler TL. 50. mukabilinde, mümessülik belgesinin lbrazı sartı ile Genel MOdürlük Malztme Şubesinden temin edilebilir. 4 Kurumumus 2490 sayılt kaırana tâbt olmadıtlndan, IKalcyi y«prp yapnasaakta, kısznen r«y« SayınHalkımızın Hizmetinde. A LLJLÎ L'JLJ Wv L A]xrrtmaDc!aıresı,para,OmürBoyunca Aylık Gelır Ikramıyeler^ Vokıflar bankası (Baauu A. 13187 25387/U48Ü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear