25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SâBtFE DÖRT 19 Aralık 1968 CUMHURİYET SOFRADA TUZ EKMEK VE ÇATAL BULUNMUYORDU AO'Yfl laUnden bn yana tehUke giderildi, jeoçler (erçe$i öfjendiler artak... Nedlr o gerçek? Tanl junu demek!... Işçi temsllcisi zaten sözlerlne devam etmek lstiyordu... Heyecanı arasında duymadı büe bu Bonımu! Blz proleter efitfan devriminin tarihi görevini tamamlamalıyn~ Işçi ıımfı hâkün olmalıdır her yere!.. Çin'in kurtuluşunu hanrlayan işçiler, köylüler ve askerler üç yıl önce geri plâna itilmiş unutulmuştu. Revizyonizıni benimseyen aydınlar halkla bafla nnı kopararak, yalnız kendilerini düşünmeye başlamışlar, ihanet enknrnııa dfifmüflerdü E pekl buna karşı «lz ne yapıyorsunuz? Ve daha ne yapmayı dUşünüyorsunuz? İfçiler, kSylfller ve askerler •ydınlan yeniden terbiye etmeli. böylece onlara halkla tekrar birleşme, aralanna katılma lmkânı verilmelidir... Bay Li Siau Nan'm bu sözlerl ylne Mao Çe Tung'dan geliyordu.. Başkanm kırmızı kitabında şu kelimeler vardı işçiye ilham veren: «Geniş işçi ve köylfi kitleleriyle kendini birleştirmek arznsuna bakarak bir lnsanı diğerlerinden ayırabiliriz» Yani böyle bir insam kazanmak mumkündür, demek istiyordu Mao... «Şiddrte, mecbur olmadıkça başvurulmamalıdır. Amacımız hastayi öldürmek değil, tedavi etmek ve yaşatmak olmalıdır..» CNIVR tn mutfagı ne kadar d» sen ginmiş! Masanın ttaerinde en azından 15 çeşit yemefi görünce buradaki insanlarra boğazlarına bir hayli düskün «1duklanıu atüadım... Balık çorbası, istakoz. karides, ökns ciğeri, küçuk kfiçük dognumuş biftek.. Kızarmış patates re sonr» bir kazan pirinç ile bir f&füın dolusu çay:... Dahası rar u n ı iabnlerini pek bUemiyonım Ekmek yok, çatal yok, ttts yoktu sofrada... Uzun çubuklann arasına kıstınyorlardı alacaklan parçayı.. çabuk çabuk atıştmyorlardı; pirinç tanelerinl tıile.. zayıf olmaları herhalde ekznek yememelerlndendi!.. . öğleyin misafiri olduğum Enstittinün yemekleriydi büttin tounlar.. Lokantalarda ise daha jrtiz jesidini tnılmak mümltUndu!.. Bizde, Avrupanın her yerinde çok pahalı olan İstakoz re karides, Çin denizlerinden bol miktarda jıktığj için, sahll hallnmn önemli gıdalanndan blrlydl.. Yoksa, nÇin'dfi öyle refah vardır M, insanlan istakoz ylylp şampanys 1 Siyor» demek için bahsetmlyorum şu bilmem kaç ayaklı; batının mutluluk sembolu denla mahsu Oğrencilere, işçiler C ve askerler ders veriyor Mlnden!... asada bir hayli kalabalıkdık. lşçi Propaganda Kolu üyeleri... Çin Halk Ordusu Propaganda Kolu Uyesi.. Bir kaç öğretmen ve Profesör Yardımcısı ile Kızıl Muhafizlar.. Profesörlerden hîçbiri yine yoktu ortada.. Hem konusuyor, hern de yemek yiyorduk... Üniversiteye öğrencileri egitmek üzere giren işçilerin temsilcisi Li Siau Nan, bekâr ve 27 ya şındaydı.. DUşünmuyordu henüjs evlenmeyi.. Daha yapılacak işleri olduğunu söylüyordu.. Kültür lhtilalinden sonra bunlar, Üniversitelere, yüksek okullara, fabrikalara ve diğer bütün örgütlere M katılmışlar en önemli görevlere yerleşerek yönetimi askerlerle beraber ele alnuşlardı.. Gerici saydıkları kadrolar şimdl tamamen işçilerin, köylülerin ve askerlerln kontro'.undaydı.. Li Siau Nan çubuklanyla, pirinç tanelerini yakalamaya çalışırken; Şimdi Tıp Enstitüsünde 400 işçf var, dedl. FabrikadaH Jşlerini bırakıp, bnrays öfrencilere, öğretmenlere ders venneye geldiler.. Bir yandan biz, diger yandan askerler onlara, tutucn flklrlerin zararlarını, burjuvalaşmanm getireceği feUketi aolatmaya çalışıyoruz.. Mao Çe Tung'un düşüncelerini ezberliyorlar hepsi.. Büyflk Proleter KfiKflr îbti Ünlverslte bahçesinde oturan Kızıl Muhafızlar «Onlan egitip bilfiil aramızda Genç bir doktor lokmasım çiğçalıştırarak, savaşımıza katmalınemeden yuttu ve: yız..» Ne olacak dedi. Kişisel duygu lar.. rahatlarına düşkünlükleri re îşçi konuşmasma devam etti: o havatı devam ettirmek.. araaç« Evet öğretmenleri, ögrencllan bu!.. Bütün Çin n hale geldi leri, aydın kadroları yeniden termi... »eyredin kopacak gümbürtü biye etmek lâzımdır.. İşçi propayü!.. önce re'izyonistlere, sonra ganda ekipleri bunun için okullar emperyalistlere açılır ülkenin ka da uzun zaman kalacak, emperyapılan!... lizm ve revizyonizmle bütün mücadele, tenkit ve relorm görevİşçi temsilcisi aldı sözü teklerini yerine getireceklerdir... rar.. Aydınlsrın b u zayıf nokta Acaba daha ne kadar kalasına sebep dedi: Kapitalizm yocaksınız tjniversitelerde, okullarda ve fabrikalarda? Bir sonu var mı lunda yürüyen eski devirden kalma idareci kadrolardır.. öfrenbunun?.. ciler ve öğretraenlerin bir kısAdam gayet sert bir çıkış yapmı Çin Komünlst thtilâlini sotı bu sualime.. Bir Çinliden ununa kadar gerektiği şekilde yümulma>racak kadar katılaştı yürütemedi.. Ha'buki, Proleteryazünün ifadesi: dır ülkenin yöneticisi.. Ancak on Hiçbir zaman çıkmayacagız, lar hâkim olursa ihtilâl amacıdedi... Daima kalaca^ız.. Sonuna na ulaşır, aksi halde yenilgiye kadar k%lacağız burada!.. Hem zaten ihtilâl artık durmayacak ki! uğrar.. Mao Çe Tung, bunun için işçi, köylü ve askerleri birleştiBaşkan Mao emrediyor.. İhtil&ller riyor... durmamalıdır, devam etmelidir diyor!... Çin'in yakın tarihine bakınca bugünkü çalkantınuı nedenlerini İhtilâl devam etmelidir.. îhtibulmak daha kolay oluyordu.. En lâl durmamalıdır! Biliyorum Mao Ust kademeden, en alt kademeye Çe Tung'un ihtilâl felsefesini.. kadar yönetici kadroda KuomingBelki de, sadece amaca daha çatang'ın adamlarır bile bulmak buk ulaşabilmek için degil, bir çemümkündü... Eskiden Çan Kay şit güvenlik tedbiri ihtilâlln deŞek ordularıyla beraber komüvam etmesinl istemek!.. İhtilâl nistlere karşı çarpışan Milliyetdurduğu zaman tekrar patlamak çiler. o devrin öğretmenleri, proihtimali var.. tşte örnekleri karfesörleri, subayları, memurları şımızda Orja Doğuda, her yerde.. Ve bu durup durup patlamaların •fne kadar tasfıye edilirlerse edilsinler bugün Çin makinasını geardı arası pek öyle kolay kolay kesilmiyor... Hangi rejim olursa olsun dllediğl kadar başarı kazanamıyor; sosyal ve ekonomilc anarşi başlıyor iLl.ede.. ültür ihtUâlinin başlanficında Üniversiteye girince öğrenciler ve öğretmenler nasıl karşıladılar işçileri.. Bir güçlük bir yadırganma olda mu? Bay Li Siau Nan gayet rahatlıkla cevap verdi: Bir hayli zorlukla karşılaştık doirnsn.. Ofrencilerin ve öğretmenlerinln zayıf tıraflan çoktu.. Sağa sola sallanıyorlardı! Önce. onlann hastflıfcını tedavi etn.ekle işe başladık... Yani nasıl sallanıyorlardı sağa sola?... Siyasî şnurlan teşekkül etmemiştü... Bilemiyorlardı ne ya pacaklarını! Bir taraftan tutucu kadroların revizyonist telkinleri; öte yandan Mao'nun flkirleriyle yoğrulan Çin gerçefl arasında bocalıyordu öğrenciler ve öfretmen ler.. Bu nedenle Uk geldiğimiz günlerde bizi hararetle karşılamadılar. Çünktt; işçileri köylüleri, askerleri tanunıyorlardı, unutmuşlardı... » Hatırımdan hlç çıkmaz.. Pakir bir köylü çocugu vardı. Burjuva fikirlerin etkisi altında geçmişi bir kenara itmiş, işçileri, köylüleri beğenmez olmuştu.. Tutucu profesörlerin eserlydl bu çocuk.. Ünversiteye giren İşçi propaganda grupundan nefretle kaçıyor, hiç birimizle konuşmak lstemiyordu... Bir süre sonra; gençlere yardun etmeye geldiğimizi, toplumda reform yapacagımızı ona anlattık.. GUnlerce uğraştık üzerinde.. Ve nlhayet muvaffak olduk.. Şimdl o, Ünlversite Devrim komitesinin en faydalı. en ateşli üyesidir!... Yalnız bir nokta var Bay Lİ Siau Nan!. Aydınlann böyle fark lı düşünmelerinin bir sebebi olsa gerek! Acaba nedir onlann görüşü? Nedir onlann amaçları? Yemek masasmda oturanların yüzlerine baktım bunu sorarken!. öğretmenler, Prf. Yardımcüan.. öğrenciler hepsi konuşmak, cevap vermek istiyor... Mao Çe Tungun kızıl kitabını okuyor... ne onlar lşletmlyorlar mı? Sonra, daha iyi yaşama şartlan isteyen, Batı ölçüsünde lüks tüketim maddelerine vaktiyle alışan insanlann ort^lık yatışıp ellerine ihtiyaç fazlası para geçtikçe uyanan özlemleri vardı. Çok çalışan, daha çok okuyan ve daha akıllı olan elbette hakettiği hayatı yasar diyorlardı bunlar.. Işte, Mac Çe Tung ile Çin Komünist Partisinin aydınlarla arasını açan sebeplerden birkaç tanesıydi şu anlattıklarım... Şimdi burada 400 işçinln gd rev aldıfını söylediniz? Acaba fabrikalannı bırakıp da mı jeldiler Üniversiteye?.. Evet.. oradaki lşlerinl bıraktılar.. Çünkü yeni görevleri da ha onemll.. Bu defa Çin'i Çin ya pacak olan inşaatta çahsıyorlar!.. Ama bu fabrikalanmıza, istihsale cükkat etmiyoruz demek değildir!.. Ya İKtihsal böl»eleri!.. Kültür thtllâlinder «onra bir hayli düşmüş diyorlar istibsalüiiz? Doğru mu? tlk yıl böyle blr durum oldu.. Ama artık düzeldi berşey!.. Herkes yerine oturdu!... İşçiler, Üniverıltede ml yatıyorlar? Kiminin evi var ailesiyle b« raber kalıyor.. Bekâr olanlar is« yatüı ögrencilerin yanında.. Asıl merak ettİKİm, Işçilcrin Üniversitc hocalarına ve ögrencilere nasıl ders verdikleri? Bu ne şekilde oluyor?.. Beraber yaşayarak!. işçiler onlara siyasl terbiye aşıHvorlar.. geçmişin acı hatıralarını anlatıyorlar. Ve gerçek hayatta karşılaşacakları tecriibeyi öğretiyorlar!.. Başka işleri var mı bunun dışında? Yok... yok ama. herkes gibi onlar da. günlük işierı, temizliği, yemegi öğrencilerİR beraber yapıyorlar.. Bir iş bölümü var aralannda.. En önemlisi!.. Su>*un nereden geldiği değil mi? Bunu da sordum: Peki işçiler maaşlarım nereden alıyorlar? Daha önce çalıştıklan fabrikalaroan! Ne kadar devam edecek bu durum acaba? Li Siau Nan derhâl cevap verdi: Ebediyen.. ebediyen devam edecek ihtilâl eibi.. Belki bir kifnmmız tekrar fabrikaya dönecefiz ama. bir kısmımız mutlaka kalacajhz Üniversitede!.. Bond MODESTY BLAISE YARIN: Kızıl Mııhafız kırlar ncler anlatıyor? 3ÖTOC B ^ K HTIYAR fiPâlfM ||# "»• MfHMİT ÎEYDA 16 Tiffony Jones BUDIMIIOPRUSU Küçükler ayaklanmışlardı. Anneyi eteklerinden çekiştiriyorlar, >Anne oku, anne oku..» diye bağrışıyorlardı. Ama annenin onları görecek hali yoktu; elinde kocasının mektubu, kör bir gidişle yatak orfasına girip, ayakta, acele acele, önce içinden okudu. Derken çocuga verdi, çocuk okudu. Bir yerinde, annenin gözlerinin, niçin iri iri açıldığını o zaman öğrendi. Baba takLİmıştı ona : «Osman'ı bırakamazsın, Saime'yi bırakamazsın, dördünüz birden de gelemezsiniz; Mustafa' yı orada komşuya bırakın da öyle gelln, sonra ilk fırsatta aldırırız..» diye yazmıştı. Şimdi Çorum'daymış kendisi. Memleket Hastanesinin Eczacısı. Ev tutmuş. odun kömür almış, istif ettirmiş, her şey tamam. Gözleri yolda, bir onlann gelişini bekliyor. Beş haftadır yazmayışı, arayıp sormayışı, onları unutmuşluğundan değil, sevindirince tam sevindireyim diye imiş. Sormaktaydı: «Büyük oğlum ne yapıyor, söz dinleyip uslu uslu oturuyor mu?» Oturuyor, söz dinliyorsa, gözlerinden öpüyordu onun da. Baska diyordu ki: • Ha bak, az kalsın unutuyordum karıcığım: Siz Ankara'da bir gün kalmak, yatmak zorundasınız. Otel odalarında kalmanızı istemem. Pozanti'de iken benim çok iyiliklerimi görmüş bir arkarfaşın adını ve adresini yazıyorum, onlarda kalırsınız. Hareketten bir gün önce, Ankars'dan bana acele telgrf çektirmeyi sakın unutma, ihmal etme. Sizi Yerköy'de karşıhyacağım.» Anne : Ah şekerim, canıra kocacım.. dedi. Gözlerinden yaslar boşanıyordu. Çocuklarına sanldı, kucakladı onlan. Başcağızlarını kavrayıp çekti göğsüne, bastırdı. Her birinin yanaklannı kendi yanaklarına yapıştırdı ki, anaoğulkız, üçgen, dertop, benim diyen ressamın çizemiyeceği dokunaklı bir tablo oldular. «Oğlum..» derken bir oğlum daha çıktı sanki ağzıno*an. Koklaya koklaya öptü oğlunu. «Kızım!» dedi kızına. «Anneciğim, küçük sultamm, canım benim.» Çocuk, uzakta durmuş, bakıyordu. Başka yanlara bakmaya çalışıp, ikide birde yutkunmaktaydı. Anne, güzel bir düşten uyanmış gibi silkindi: Gidin öpün abinizi.. Küçükleri abi'.erine doğru iteliyordu. Gel, seni de öpeyim, dedi. Çocuğun alnına bir öpucuk kondurau. Ah, bunlar gözünde tütmüştür adamın. Çocuğâ rfert yandı. Zaten tetik üzerindeydtler. Alesta, babadan gelecek bir habere bakıyoriardı. öteberı, kıvır zıvır şeyler çoktan boylamıştı fepetlerı. Kap kacak çoktan girmiçtı tahta sandığa. Çivilenmesi kalmıştı. Yatakların sarılıp bağlanması kalmıştı. Yarınki trenle giderız. Çok şükür. O kadının çocuğu olacak mı? Çocuk bunu sordu ve anne, onun yüzüne baktı kaldı. Anlayınca : N'ebleyim ben! dedi. Şimdi onu mu düsüneceğim.. Ama kötü yüreklilik yoktu sözünde. Bolca yağmış yağmurdan sonra açan hava gibi tertemiz, açık ve parlaktı gök mavisi bakışlan. Cana yakındı ve sevimliydi. Çocuk, eskiden de çok bakmıştı ona. Dizlerine yaslanmış, bakmıs da çözümleyememiştı. Gözlerinin rengini her zaman ıçm aynı, bir renk. değişmez sanmıstı. Oysa, saniyçsınde açılıyor, saniyesinde koyulaşıyordu. Dışsal bir etkenle, geceyle ve gündüzle, ışığın yandan ya da önden gelişiyle, karan'.ıkta ya da aydınlıkta oturusla ilgitizdi; açıklık ve koyuluk onun içinden yansımaktaydı. Azıcık zayıf boynu, Çerkeslere özgii bir şekilde uzuncaysa da, (Babaanne. «Hindi derili, hindi boyunlu kadın!» derdi onun için.) son günlerd'e zayıflayınca daha bir uzamış görünüyorsa da, o gene güzeldi. Gülünce burun kenarları kınşır, yanaklarında çukurlar olurdu. O zaman daha çok güzeUeçirdi. Şimdi, ajlamayı kesmiş, gülüyordu. Şimdi her zamankinden güzeldi. Babanın ayrı'.dığı eczanedeki kalfaya iş duyuruİdu. O, onlara iki kişi yolladı. Sandığa çivileri onlar çaktılar, tak tak. Bir avuç çiviyi önce dudaklarına ahyorlar, (hıçkırık tutuverirse ne olacak?), sonra dudaklarından bir bir çekip, tahtaya m.hhyorlardı. Denkleri onlar sanp bağladılar. Sıkıca. Acaba bir sey unutuldu mu? Bakalım, iyice bakalım. Yukarda, cumbalı odanm kapısı arkasında bir süpürge var. Getireyim mi? Hayır getirme, onu mahsus bıraktım. Hadi, gelsin araba. Çift atlısı istemez, pahahdır, tek ath yük arabası yetişir bize. (Arkasi var) Ankora Çimento Sanayii T. A. Ş. den 1 Fabrikamız 1969 yılı şantiye teslimi çimento satışlanmızın nakJiye işi ihaleye çıkartümıştır. 2 İhale kapalı zarf usulü ile ve teklif alma suretiyle yapılacaktır. 3 En son teklif verme tarihi 26/12/1968 günu saat 17.00 ye kadardır. 4 Bu işe ait şartnameler Ankara Çimento Sanayii Çimento Satış Bürosu Rüzgârlı Sok. O. W. Han 2/1 adresinden ve fabrikamızdan temin edilebilir. 5 Postada vâki gecikmeler ve telgrafla yapılan teklifler kabul edilmez. 6 Şirketimiz 2490 sayılı kanuna tâbi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. (Basın: A. 1674029561/15546) İ LÂ N TfTRKİYE ZÎRAÎ DONATIM KURITMU ZİRAAT ÂLETLERİ VE MAKİNALARI FABRİKALARI ADAPAZARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Müessesemiz ihtiyacı için; 3 tonluk traylerlere ait 3200 adet (KOMPLE) 4 tonluk traylerlere ait 1600 adet (KOMPLE) makas imâl ettirilecektir. Teknik resim, teknik ve ticarî şartnameleri havi dosya mesaî gün ve saatlannda 50. lira bedel mukabüinde Adapazan'nda Müessese Müdürlüğünden alınabüinir. Muvakkat teminat, teklif fiatı ile tutannın % 7,5 olup, teklif mektuplannm en geç 6 OCAK 1969 Pazartesi günü saat 16.00 ya kadar Müessesemizde bulundurulması. Postada vflki gecikme ve telgrafla verilen teklif kabul edilmez. Müessese Artırma ve Eksiltme Kanununa tâbi detüdlr. (Basın: 29587/15547)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear