Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFEİRÎ 3 Elnm 1968 CTTMHTTRÎTET ••••«••••••••»•>•*••••••' YONETIME KATILMAK Fakir BAYKURT n yakınlarda Ankarada, yaşça ve başça büyük bir tanıdıkla konuştum. Çok insanın yeni işittiği ögrencinin, öfretmenin, emekçi halkın yönetime katılması konusunu tartıştık. Yaşça ve başça büyük tanıdık. öğrencileri, hocalarının soylediği çok güzel sözleri dinleyecek ve deftere not edecek yerde, kalkıp başka yerlere {itmekle ve politikaya burunlarını sokmakla suçladı. «Hocalar, derslermdekı bu guzel sözleri bır daha söylemezler, hiç bunlar kaçmlır mı?» dedi. ögretmenler için de şunları buyurdu : «Yani Bakanlıklar yapacaklan isleri memurlanntîan mı soracaklar? Mem'.eket anarsiye gider o zaman...» Yaşça ve başça büyük tanıdık, küçük ve dar nfukların içindeydi. Yeni görüslerden, balkçı akımlardan haberi yoktu. Emekçi halkın yönetime katılması filân, aklının alacağı hallerden değildi. Emekçi halk... ne değeri var, ne bilir? diye düşünüyordu besbelli. mı? Isçinin fabrika yönetimine ikiüç temsilci ile girip var oian yönetime seyircilik etmesi mi, yoksa fabrikanın içindeki ve dışındaki bütün etmenlere toplumen bir işleyiş vermesi mi? LN'ESCO'nun, Cluslararaşı İşçi örgütü (tLO) ile birlikte topladığı bir özel konferansta, bizim de üç temsilcimiıle ımza koyduğumuz bir karar metni var. UNESCO Genel Merkezinin (ED/226) »ayı ile baştırdığı bu karar, temel öğretmen haklannı kapsamaktadır. Ayrıntılarından başka 146 maddelik bir dizi meydana setiren öğretmen faaklannın tam 12 maddesi öğretmenlerin yönetime katılmasiyle ilçilidir. Kararın 76. maddesi şöyledir : •Resmi maVcamlar eğitim hizmetinin geliştirilmesinde, araştırmaların yapılmasında ve yeni metotların geliştirilmesinde öğretmen kuruluşlariyle işbirliği yapmanın önemini kavrarnalıdıriar.» öğretmene tepeden ve tepeköyden bakan görüş ne dcr acaba buna? «Ne anlar öğretmen eğitimin yönetiminden?» Devrimci Eğitim Şurası'ndan önce bazı Talim Terbiye nyeleri de böyVe dndak büküyorlardı : «Ögretmenler şura mı yapar?. Devrimci Eğitira Şfirası'nın geldiii sonuçlara, resmi eğitim şuralarının kac yıl sonra geleceğini çok merak ediyorum. Buçün şura yapanlar. yarın müfredat programlarını. eğitim bütçe ve plânlarını, eğitimi herkese esit kılan yasaları ve uygolamaları da yapacakUrdır, eğer günleri veterse, zaman bann tepedeki ve tepeköydekilere gösterecektir. 141 ve 142 NCf MADDBLERiN SON MACERASI HUKUK •••• •••• •••• Anayasa Mahkemesi Karar I ürkiye işçi Partisinin 141 ve 142 inci maddelerin iptali için açrrnş olduğu dâvayı Anayasa mahkemesi 29/6/1965 tarihınde sonuçlandırarak hükme bağlamıs ve dâvacı partinin iddialannı çoğunluk reyiyle redtfederek sözü geçen maddelerin Anayasaya uygun hulunduklarını kabul etmiştir. Yüksek mahkemenin gerekçeli karan 1963/173 esas ve 1965/40 karar numaralı ilârala 25/Temmuz/1967 tarihinde Resmî Gazetede yayınlamıştır. Bilindiği gibi Anayasa mahkemesi onbeş kişi ile müzakere yap makta ve kararlarını mutlak çoğunlukla vermektedir. Bahis konusu yapmış olduğumuz karar, üç oy mutlak olarak bu maddelerin iptali reyinde bulunmak, bır oy kararın yazılış tarzına uymamak, bîr oy da gerekçeyi ayn bir yönden müta'.âa etmek, baskan ise kararın bir kısmına uyup diğer kısmına uymamak suretiyle altı muhalif oya karşı dokuz oyla çıkmış bulunmaktadır. •••» •••• •••• •••• Baha ARIKAN rlmleriyle de bağdastırmağa imkân yoktur. Atatürk devrimleri milleti tüm olarak çağdaş medeniyet seviyerine çıkarmayı gaye edrnmistir. Sınıf tahakkümü olun ca, geride kalan sınıflar ihmale uğramıs bulunacaklardır. Anayasamızın kabul ettiği hak ve hürriyetler bütün Türk Milletine şâmil hak ve hürriyetlerdir. Sınıf tahakkümü kabul edildiği takdirde br hak ve hürriyetler, tahakküm eden şınıfa ait kalacak, hüküm altındaki sınıflar bu nimetlerden mahrum olaeaklardır.» Yüksek mahkemenin kararı, sınıf tahakkümünün tahliline devam ederken, bu tahakküm sosyal adalet mefhumuna, hukuk devleti esaslarına, lâiklik ilkelerine, demokratik devlet esasına aykın olduğunu açıklamakta ve zümre hâkimıyeti doğuracagını ileri sürerek, bütün bu sebeplerle 141 ve 142 inci maddelerde Anayasaya muhalefet olmadığı kanaatine varmaktadır. celi seçim terkedilerek, tek derece li seçtme gidilemiyecek ve çok partili hayata başlanılamamış bulunulacaktı. T Komünizm, Faşizm ve Anarşizm .'••• ıaaa Y Büyüklerin tutumu u büyükler, her yerde, her zaman böyledirler. Bilgi mi, kendi günlerinin bilgisi; görgü mü, kendi çağlannın görgüsü olsun isterler. Biraz da yetki varsa hele ellerinde, herkese tepeden, tepeköyden bakan; ileri doğru giden bir trende bile geriye doğru oturmayı seven tatuculardan olup çıkarlar. Helikopterden bakıldığı zaman tarlada orak biçen köylüler nasıl iyi görünmezse, bu tepeköyden bakraa psikolojisiyle de öğrenci, öğretmen, köylü, işçi, birer değer olarak görünmez insanın gözüne. Yaşça ve başça büyük tanıdığim, dünyanın bn yeni güclerini görse de tanımaz : tşçi dediğin zaman kafasında fabrikaları ve maden ocaklarını canlandırabilir, öğrenci dediğin zaman aklına beş on ad gelebilir. Köylüyü kır yollarında kağnı ile, hastane kapılannda kansiyle, kahvede eliboşluktan kahrolmuş, Almanya, Holânda yollarında görmüs olabilir. Ama bilmez ki öğrenci bu değil, işçi bu değil, köylü bunlar değil; öğretmenler sürdüğün yere giden, el pençe divan, kapıkulları değil... Yaşça büyüktür ama her an, her gün tükenişe doğru gittiğini bilmez. Başça büyüktür ama emek ve alınterinin en yüce değer olarak paranın saltanatını kıra kıra iktidara gelmekte olduğunu bilmez. Bilmez ki, dünyada demokrasi asıl böylece gerçek anlamını bulmaktadır. Bilmez ki değişen kafalar, kurumları, köhne düzenleri de değiştirmekte ve âdilleştirmektedir, bilmez ve anlamaz bunları... iradi o devlet dairelerinden birinde, ya da 1 bir şirketin muhasebe bölümünde, tepeleme evrak yığılı bir maşada çalısan bezgin memur; simdi o akşamları işten çıkıp sendikaya uğrayan işçi; o gencecik yüzüne bir taze sakal yapıştınp üniversitenin tozunu çırpan bovkotçu öğrenci doludizgin değismektedir. Değişme hem psikolojisinde, hem düşüncesinde, hem de davranısında olmaktadır. Hepsi de birer ikişer örgütlenmeğe baslamıslardır. Okumaya, tartısmaya baslamıslardır. Çok çalıstırılıp az kazandığının; bu okulların, bu fabrikaların, bu dairelerin, masaların kendileri yüzünden var olduğunu; ama daha çok bir bozuk düzeni sürdürmeye yaradığını anlamaktadırlar. Devletin eşitleştiremediği okullarda, sınırlandırılmıs bilgilerden ve dar kafalı kitaplardan bir yarar i&fi h':görmemîslerdir; ama tafihin dofcrusunu, ekonomi ve politikanın bilimsel ve çağdaş olanını üç hatta sonra toplatılan kitaplardan ve toplumda kötü kişi diye peşine polis takılmış kimselerin konferanslanndan, arkadaslarıyla gîriştikleri tartışmalardan ve aslında çok iyi bir öğretici olan hayatlarından öğrenmektedirler. O ölümcül, o ileze köylü de kıpırdamaya, tepeköyle dereköyün, Hanya ile Konyanın ayırımını sezmeğe başlamıştır. Fabrikadaki işçi, üniversite kapısındaki öğrenci; ve sürgündeki, zindandaki Bğretmen gibi örrütlenip düzeni yenileştirme v* âdilltştirmenin demokratik mucadelesine bilinç ve eylem halinde onun da katıldığı gün, tartıştığım o yaşlı başlı tanıdık ve bu tamdığın güvenip dayandığı bütün tutucu gücler ve sınıflar, yönetime katılmaya kimin hakkı olduğunu, yurtta ve dünyada nelerin değiştiğini ve yenileştiğini hayretten ağızlart açılarak göreceklerdir. B !••« ::: Devlet nizamı üksek mahkeme, kararının genel mütalâa Dölümündeki ikinci kısmında dâvâ konusu olan 142 inci maddenin birinci bendini ele almakta, devletin siyasî ve hukuki nizamlarını topyekun yok etmek için her ne suretle olursa olsun propağanda yapmak fiilinin üzerine eğümektedir. Karar bu hususta şu mütalâayı ileri sürmekte, bu eylemin anarşizme yol açan niteligi buluntfuğunu bildirerek anarşizmi tarif etmektedir. Yüksek mahkemenin karanna göre anarşızm. denjokratik bir hukuk devleti düzenile hiç bagdaşmayan ve Anayasamn topyekun kaldınlmasını öngören bir rejim bulunmaktadır. Yüksek mahkeme Jtararının üçüncü kısmında, sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmak, memleket içinde müesses iktisadî vsya sosyâl temel nizamlardan birini devirmek unsurları üzerinde durmakta, faşizm ve ırkçıhğm da. maddelerin dâvâ konusu olmay&n bentlerinde cezalandırılmış bulunduğunu ve dâvâ konusu olan bentteki sınıf hâkimiyetinin komünistliğe ait bulunduğunu izah etmektedir. Yüksek mahkeme bu açıklaması dolayısiyle komunizme de temas etmekte ve komünizm hakkındaki oüçüncesini ?u sUTetle açıklamaktadır. Kararda deniliyor ki: «Komüşifc» min, insan haklanna dayanan ve millî, demokratik, lâik ve soıyal bir bukuk devleti niteliğini tasıyan Türkiye Cumburiyrti ilkelerine aykın bulunduğu bir gerçektir. Çünkü komünist doktrininin ana nltelikleri bakımından proleterya sınıfının bâkimiyetini, mulkiyetin ortadan kaldırılmasını ön gördüğü ve krndi sistemini desteklemeyen butün temel hak ve hürrivetleri reddettijri bilinen bir heyfivrttir. Böyle bir sistemin ise Anayasa ile bağdaşamayacağı bir hakikattir.» . Devletin yönetimi Yönetim derken okulun, fabıikanm yönetimini mi anlıyoruz? Yoksa devletin yönetimini mi? Dusüncemizi derine ve başlançıca nıatarak bakalım bu soruna : Ülkeyi ve devleti bütünleyen temel knrum ekonomi, ekonominin temeli de tarımdır ülkemizde. Tannı, endüstriye ham madde, sermaye birikimi ve pazar olanakları sağlayacaktır. Endüstri de yön verici bir etmen olarak varlığı oranında rol oynar. Kırk bin koyde sflrup ekip biçen tanmeıları çektiğin zaman bu Slkenin ekonomisi 40 saat içinde çöker. Ekonomisi çöken ülkenin bağın^sızüğı da, dirliği ve düzenlifi de silinip gider. Tarım ki, onu yapanlar halen "oîl^ ülkemizde. •'•13 kadar tfltan endüstri işçilerinin de çoğunun göbeği tarım nüfnsuna bitişik. Yönetime katılmak dediğimiz zaman, doğru ve tam düşünceyle, köylünün katılmasını anlamslı ve amaçlamalıyız! Bu yüzdendir ki, bütün ekonomik gelişmemizin, politik değişmemizin, kültürel ve sosyal ycnileşmemizin, battâ bukukumuzun belli başlı sorunlan köyde yatmakta ve çözüm yolları köyden geçmektedir. Köyü ciddî olarak hesaba katmayan türlü değisme, yenileşme ve gelişme plânları, devrim taktik ve stratejileri kentin teneke mahallelerinde kalmaya mahkumdur. Yanlış çözüm yolları, rastlansal olarak doğru sonuç verir. Yanlış çözüm yollarından yanlış sonuçlara vara vara, halkta ve ülkemizin tüm yoksullarında yaratılmış olan dfinkii ve bugünkü umutsuzluklar yetmelidir, Devrimciliği sakal ve bıyık meselesi sanıp «Benim dediğim doğrudur, başkasının dediği yanlıstır» gibi çocukluk hastalıklanna tutulup, sakalstz ve bıyıksızlar dahil pek çok devrimciyi küçümseyip, sebep^lduğumuz bölücülük ve duraklatıcılık yetnîelidir. Devrimci kişi hızla çoğalmak ve üzellikle sırtını halka, çoğunluk olan köylüye yaslamak zorundadır. Kılcal aynmları (nüansları) sorun sayıp temel ilkeleri, ülkeyi iç ve dış emperyalist etkilerden arındırmayı emekçi halkı yönetime getirmeyi gözden kaçıranlar da aslında ülkemize ve insanımıza kötülük etmektedirler. Hayatın gerçeklerinden ve zorluklarından uzaklarda ve kuytularda devrimcilik tartışmalanyla ayları yılları ziyan edenler, asıl devrimciliğin ülkemiz koşullarına göre köylüyü bilinçlendirmek, örgütlendirmek ve onu demokratik mücadeledeki yerine getirmek oiduğunu bir an nnce anlamalı ve emekçi halka tepeden ve tepeköyden bakanlann düştüğü çukura düşerek onlara destek olmamalıdırlar. | » ujünkü sınıfçı yönetimi, berkese mntlu•*• luk veren, emekçi halkın gerçek temsilcileri eliyle işleyen, âdil, toplumcu bir yönetim haline getirmenin doğru ve gerçekten demokratik yolu, önce yönetime katılma kavramını doğru anlamakla ve doğru anlatmakla sağlanır. Yönetime katılmak, okulun ya da fabrikanın yönetimine katılmak değil, devletin yönetimine katılmaktır. Yönetime katılması gereken ana kitle, ulusal ekonominin temeli olan tarımı yapanlarla, yön verici etmen olan ve henüz gelinmeye başlayan endüstriyi yapanlar, yani köylüler ve işçilerdir. Doğru çözüm yolunu saptayabilmek için Anayasal hakkımız olan düşünce ve söz özgürlfiğümüzü sonuna kadar kullanmalıyız. yöB ütün bunlar sağlansa, emekçi halkın mu? netime katılması gerçekleşmiş olur Gürüm unsurları :::: •• •• tıtı •••• ::•• •••• • ••a • •!• *!!• •••• •IM llll •ıtı :::: >••• • •M • a «a aaaa :::: • ••• • ••» • ••a >••• • ••• :::: •••• •••• ••«• •••• •••• !••• •••• •«•• • ••• • ••• *..• • ••• «••> *••• •••• »••• ss:* •••• ••>• nayasa mahkemesi her şeyden öce 141, 142 inci maddelerdeki cürüm unsurlarını ayır makta, parçalara bölmektedir. Yüksek mahkeme karannın açıkça anlaşılabilmesi için bizim de bu unsurları göstermekliğimiz lâzım gelmektedir. Yüksek mahkeme, 141 ve 142 inci maddelerin birinci bendi unsurlannı su suretle ayırmaktadır: % Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek. 0 Sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmağa. 0 Memleket içinde müesses iktisadî veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmeye, matuf cemıyetleri her ne süret ve nam altında olursa olsun kurmağa tevessül etmek, kurmak veya bunlann faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare etmek, yahut ta bu hususlarda yol göstermek. 142 inci madde, bu fiillerle beraber devletin siyasî ve hukuki nizamlarını topyekun yok etmeğe matuf propağanda yapmak. Anayasa mahkemesi bu ayrımı yaptıktan sonra Türkiye tşçi Par tisinin dâvasmı, genel olarak üç bent halinde mütaiâa etmekte bundan söhra dâ" partJunln diğer iddialarını cevaplandırnraktadır. A Y üksek mahkeme komünizm, anar şizm ve faşizm hakkındaki görtiçlerini bildirdikten sonra sosyalizm hakkındaki görüsjünü de tes bit etmektedir: Diyor ki: .Çesitli memleketlerde farklı uy gulamaları gorülen sosyalizmiıı kesin bir târifini yapmaya imkân olmadığı gibi herhangi bir devleti, sosyalizmi uygulamasına tek örnek olarak göstermek de nıümkün değil dir. Sosyal haklan tanımak. bazılannın yanlış ifade ettikleri gihi. asla sosyalizmi kabul etmek mânâsına gelmez. Sosyal haklar. iktisadî hir doktrin değil, her şeyden öncc Ümanizmin ve insanlığın adalet duygusunun mahsuHT buiunmaktadırlar. Kaldı ki Anayasa düzenine uygun olan derneklerle, Anayasanın cevaı verdiği ölçüde sosyalizmi tahakkuk ettirmek gayesini çüden partileri kurmak, 141 ve 142 nci maddelerin kapsamı dışında bulunmaktadır. Anayasa, kendi düzeni içerisinde kal rtıak şartiyle. sosyalizme daima açık bulunmaktadır.» Yüksek Mahkeme. karannın sonunda dâvacı partinin açmış olduğu dâvayı 141 ve 142 nci maddelerin bi rinci bentlerine inhisar ettirmiş olduğunu ileri sürmekte, partinin bu bentler dışında kalan iddialarını ce vaplandırmayı lüzumlu görmediğini ifade etmektedir. Karar özeli nayasa Mahkemesi çok uzun olan gerekçeli karannın sonunda, bütün kararı özetlev hüküm fıkrasını tesis etmektedir. Bu fıkraya göre: 141 ve 142 nci maddelerin birinci hentleri cemiyet ahenk ve nizamını ihlâl eden, tek bir sınıfa hâkimiyet tanıyan veyahut müesses iktisadî ve sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmeye matuf hareketlcrle bunları ve devletin siyasi ve hu kuki nizamlarını topyekun yok etme konusundaki propagandala rı yasakiamış bulunmaktadır. Anayasa düzenine uygun bulunan cemiyetlerle. Anayasanın ce vaz verdiği ölçüde sosyalizmi ta hakkuk «ttirmek gayesini giiden partilerin kurulması ve btş maksatla propağanda rapılmasi halleri ise, bu yakaklanıı t>iu»ulü dışmda bırakılmaktadiT. Şu hale göre İşçi Partisinin 141 ve 142 nci maddelerin birinci bent lerinin iptali hususurdaki iddia ları yerinde görülmeyerek redde dilmektedir. 141 ve 142 nci maddelerin birinci bentleri hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının özeti bundan ibarettir. Ancak Yüksek Mahkemenin karanna dikkatle bakıldığı tak dirde. üzerinde durulması gereken önemli noktalar mevcut bulunmak tadır. Nitekim mahkeme üyelerinin azınhkta kalan oylarından bazıları. bu noktalar üzerinde esaslı surette durmuşlardır. 141 ve 142 nci rmdde lerin son macerasmm kesinlikle bilinmesi için, bu noktalara da işaret edilmesi yerinde bir hareket olacaktır. A Türkiyede çoğunlukla Sovyet tehlikesine karşı yoğun bir propaganda yürütülür. Devlet Hazinesinden beslenen bmlerce dergı, broşür, kitap, elden ele dolaşır. Türk balkının «Sovyet emperyalizmi.ne karşı uyanık bulunmas. gereği her tırsatta tekrarlanır. Halkımız da yıllar yılı süren bu yoğun propağanda sonucunda sadece Sovyetlerden selecek bir tehlikeye karşı hazırlanmıştır. öte yandan Amerika, büyüklerimizin dilinde «buyuk dost». «büyük müttefik» ve «Hür dünyanın lideri.dir; ÖTgurluğumuzun sebebi hikmeti, cfimlemizin Telinimetidir. Kolaylıkl» anlaşılmaktadır ki, Türk halkının millî bilinci Sovyetlere bakan jozunde alabildiğine bilenmekte ve Amerikaya bakan fözünde alabıldığıne körleşmektedir. Oysa bir çözfl kör mill! bilincin bir nlusn doğrndan dojmya uyduiuğa sürüklediğini anlamak zor bir şey değildir. Son yıllarda Türk aydınları millî bilincin kör gözünü açmak için büyiik çabalar gösterdiler. olaylar da bu çabalara yardımcı oldu ve «büyük dostumuz» Amerikanın boyunu bosunu, gerçeğin endam »ynasında seyretmek imkânları doğdu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Doçenti Dr. Türkkaya Ataöv de bu yold» güzel bir hizmet görmüş, Amerikan belgelerini inceüyerek Amerjkahlar ağıından Amerikan empervalizmini bize tanıtmıştır. Ataöv'ün bu yoldaki kitabı: «Amerikan Belgeleriyle Amerikan Emperyalizminin Doğuşu> adındadır. Sivil ve asker bütün aydınlann okuması gereken bir kitaptır bu» Son yıllarda Türkiyedeki Amerika iç politikamızın birinci tartışması niteliğini kaıanmıştır. Bazı çevrelere göre Amerik» «hür dünya.yı kornmakla ve Türkiyeyi de kalkındırmakl» görevhdır. BB bakımdan Anadoluya, tstanbul'a, Anksra'ya demir atması tabiîdir. Türkiye"nin yönetiminde söz sahibi olması normaldir; Amerika komünizmin yayılmasını önlemek için nice fedakârlık pahasına kabuğundan çıkıp dünyaya yayılmıştır... öyleyşe Amerikan emperyalizmi diye bir şey söz konusu olamaz. Işte özellikle bu biçimde düsünenlerin de Türkkays Ataöv"ün kitabını muhakkak okumalan gerekir. Ataöv bu kitabında Amerikan belgeleriyle şu gercekleri ispatlıyor : 1 Amerikan emperyalizmi Amerikan tarihinin ve Amerıkan iktisadiyatının tsbiatından doğan bir »onuçtur, ve «başka devletten bağımsız bir ihtiyaçtır.» 2 Amerikan emperyalizmi si«4emli bir biçmde dünyayı sararken yeryüzünde ne Sovyetlcr vardı. ne Doğu bloku... «Amerika ıçm sosyalist ya da komünist rejimlere karşı durmak soz konusu degıldı.. İnsanın düşmanlarma direnmcsi kolaydır da. dost maskesiyie yaklaşanlara karşı koyması zordur. Bugün Türkiyede nıce muteber kişi Amerikan hayranhğmda dalkav^ıkluğun doruguna çıkmışlardır, nı ce muteber kişi elbirliğiyle halkın kafasında sunî bir Amerika yaratmışlardır. Oysa biz Türkler. Amerikayı Amerikalılardan daha iyi bılemiyeceğteıize göre aramızdaki tartışmayı bırakıp Amerikahlan dinlesek daha doğru bir iş yapmış olmaz mıyız? Bu soruya «evet» cevabını verdikten sonra Türkkaya Ataov'ün kıtabından birkaç Amprikalıyı konuşturalım: 1899'da Harvard Ünivcrsitesi Siyasal Bilçiler Profesörü Abbott Lawrencc Lowell Amerikanın dünyantn gördüğü en büyük ve en başarılı sömürgeci devleti olduğunu» açıklıyordu. Gene aynı yıllarda Senatör Beveridge /hnerikan yayılmasının amaçlarmı açıklıyordu: « Filipinler sonuna dek Birleşik Devletler'e ait topraklar olarak kalacaktır. Ve Filipinlerin biraz gerisinde Çin'in smırsız pazarları yatmaktadır. îkisinden de çekilmiyeceğiz. Takım Adalardaki görevimizden vazgeçmiyecek. Doğu'da elimize geçen fırsatı kaçırmıyacağız.» Bu sözler. Amerikanın bugünkü Uzak Dogu politikasmın ve Vietnam macerasının da anahtarıdır. Bu anahtara Senatör Lodge'un su sözlerini ekleyiniz: « 19 uncu Yüzyılda hiç bir ulusta görülmiyecek biçimde istilâ ettik, sömürgeleştirdik ve toprak bakımından büyüdük.» Son olarak A.BJ). Ulusal Endüstri Konferansı Başkanı Dr. Virgil Jordan'ın 1» arahk 184« tarihli konuşmasından su parçayı birlikte okuyalım: Savaşın (İkinci Dünya Savaşıt sonucu ne olursa olsun Amerika hem dünya sorunlan, hem hayatının her veçhesinde bütün fırsat, sorum ve tehlikeleriyle birlikte, bir emperyalizm siyaseü sürdürecektir... Ingiltere bu çaüşmadan yardımımız sayesinde yenilmeden çıksa bile. ekonomik bakımdan o kadar sıkmtıya uğrayacak ve prestiji o kadar sarsılacak ki, dünya politikasında uzun süredir kurduğu üstünlüğü koruyamıyacaktır. Ingiltere olsa olsa, Amerikanın ekonomik kaynaklarıyla askeri ve deniz gücünün ağırlık merkezi teşkil ettiği yeni bir Anglosaxson emperyalizminin küçük bir ortağı olabilir. Aslında, Küba ve Filipirüeri işgalimiz ve Birinci Dünya Savaşma katılmamızla son çey rek yüzyıldır çizdiğimiz yönden ayrılmamız mümkün değil..» Evet, Türkkaya Ataov'ün kitahını okudukça bu ve bunun gibt nîee belgeyle kgrşüasacak A^fjarikayı Amerikalı ağnndan tanıyacaksınu. Millî bUiftein kör göatsît âçmak için kcıkin bir operatöt oesteridir AtaöVün kitabı... Millî bilincimizin kör gözönü açmak için.. Tahakküm tesisi osyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar hakkında tahakküm tesisini, yüksek mahkeme şu suretle telâkki etmektedir: «Milletin bütün fertleri, Anayasanın baslançıcına göre kader, kıvanç ve tasada ortak bulunraaktadırlar. Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıfa tahakkümü ha linde. bu ortaklık yıkılacak, böylelikle sınıfların birbirine zıd olan duyguları milli birliği zedeliyecek, yurd içindeki sulh ve sükün bozulacağı gibi belki de hukuk sahası dışına çıkarak ezmek ve ezilmemek çabalan iç boğuşma haline gelebilecektir. **mıf tahakkümn, h " «»yflpn Snce millî mücadele ruhunu, millî eğemenliği ve Atatürk devrimlerini kökünden sarsacaktır. Çünkü Milli Mücadele ruhu bütün milletin vatanı kurtarma çabasında elbirliği yapması her türlü fedakârlığa seve seve katlanması anlamını tasımaktadır. Kaldı ki sınıf tahakkümü bulunan bir yerde milH eğemenlikden bah setmeğe de imkân yoktur. Zira eçemenlik o zaman milletin tümünde değil, hükmeden sınıfın elinde bulunmuş olacaktır. S •••IIIIIIIIIIIIII •••••••••••••••••••••••••••••••••••HMH Candan Teşekkür Çok genç yaşta, zamansız ölümü ile bütün dost, arkadaş •ve akrabalarını büyük. kedere gargeden ortağım, kıymetli . kardeşım . >••• >••• •>• MUSTAFA SAKA ve ÜÇ EVLÂDININ fecl trafik kazası neticesi vefatlannda merhumlara sevgi ve alâkalannı esirgemiyen bütün dostlannuza, cenazelerine bizzat gelerek, çelenk göndererek, telgraf, mektup ve telefonla büyük acımıza iştirak eden, taziyetlerini bıldlren bilcümle zevata candan teşekkürler ederim. Y.\K€P KEFELİOĞLÜ (Keklâmcıllk: 378811691) Sonuç Diğer kısımlarda üksek mahkeme karannın aprî kalnn kısımlarmda Türkiye İşçi Partisinin &»ir iddialarını cevaplandırmakta ve bilhassa «Kanunsuz suç olmaz» iddiası üzerinde durmaktaaır. Yüksek mahkemenin anlayışına göre 141 ve 142 inci maddelerın suç unsurlannda tam bir açıklık vard:r. Bu maddeler sosya\ bir smıf:n diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek için dernek kurmayı yaşaklamakta \e bu hususta propağanda yapmayı men etmektedir. Kezalik yir.e bu maddeler anarşizm içm de ayni memnuiyeti koymak • tadır. Komünizme hazırhk gayes:yle dernek kurmak ve propağanda yapmak yasa'iları da bu maddelerin içerisinde yer almış bulucmaktadır. Bu üç eylem bakımından sözü geçen hükümlerin anlam ve kapsamlaıının açıklık taşımadığı iddiası yerir.de olmadığı gibi buna dayanan «Kanunsuz suç olmaz» iddiası da yervnde değildir. Kavramlarda yanılma için bazı hakları, bazı kavramlan bize yanlış belletmişler ve biz bunlara inanıp gitmekteyiz'. Âdem ile Havva gününün araçlanna ve ortaçağın mülkiyet ilişkilerine dayanan bir tarım; ve gelişmiş Batı sermayesi fabrikalarının baskısıyla mahvolan zavallı endüstrimizle, medenî kanun ve harf değiştirmenin, ölçü, tartı, takvim değiştirmenin devrim olduğuna nasıl olmuş da inanıp gelmisiz! «Yönetime katılma» kavramı bari böyle bir yanlışhktan korunmalıdır. öğrencinin öğrenmek için, yani temrin uğruna yönetime katılması mı, yoksa gerçekten yönetmek için yönetime katılması Y YARIN Mahkeme karanna karşı mütalâalar aaa !••« aaa • •I Jllt *••• •••• • • • • • • • » • • • » » • • • • • • • • » • » • • • • •••• • • • • • • • • » » • • • • • » • • • • • • • « •• • • • • » » » • • Sınıf tahakkümünü Atatürk dev DANIŞTAYIN IZNI İLE 1O EKiM DEXR ITIBAREN IMATINE HE GÜN ISUARE 18.15 21.15 HALK OYUNCULARI AKSARAY KUÇUK OPBRADA İ LA N TEŞEKKÜR Bizleri sonsuz ac.lara garkeden kıvmetli varlığımız, cenaze merasimine iştirsk lutfunda bulunan, evımize gelerek tâziyette bulunan akraba ve dostlara, Istanbul llk Yardım Hastahanesinın Dahiliye Kliniği Başdoktoru Dr, Ahmet Ece'ye, hemşire Türkân Çağlar hanıma, şükran hislerimizin iblâğına. gazetenizin tavassutunu rica ederiz. Eşi: Saflye Vekilll Kızı: Leylfi Vekilli Torunları: Cengiz K5 j retlioğln, Deniı Köreı j reı HAVA OZBEK ile KAYA ATLI Evlendiler !5 Eylül 1968 New Jerse U.S.A Istanbul lekel Bir a habrikası Müdürlüğünden 1 Fabrikamız işçilerinin ihtiyacı için 250 çift muhte!if numaralarda Sanayii tipi Pres mah Birinci Kalite Mat Renkli ve normlara uygun Lâstik Çizme 14/10/1968 günü saat 15.00 te Komisyon marifetiyle, Pazarlıkla satmahnacaktır. 2 Muhammen bedeli 7.500, lira olup, geçici teminatı 562,50 liradır. Numune ve şartnamesi is günlerinde Fabrika Satınalma Komisyonunda eörülebilir. 3 Isteklilerin pazarhk saatinden evvel teminatlannı Fabrikamız Veznesine yatırtrak makbuzla belgelerini KomisyonumuzB ibrız etmeleri il&n olunur. HASAN ALİ SULTAN VEKİLLİ ' nin 11697 ( B M U I : J6ÎM/U883) 74) (Cumhurlyet: 11974) f . . . . . ^ , I Tahakküm kelimesine gelince, Yüksek mahkemeye Röre, kelimenin aslında «Zor Küllanmak» keyfiyeti esasen mevcut bulunmaktadır. Çünkü gerek anarşizm de ve gere^ıse komünİ7inde, evvelden böyle ""bir gaye olmasa dahi, neticede cebre dayanacağı su götürmez hakikatlerdendir. Dâvâcı partinin 141 ve 142 inci maddelerin faşist kanunundan alınmış olduğu yolundaki iddiası da kararda incelenmiştır. Deniliyor ki: «1917 ihtilâli ile uygulama alanına giren marksizm ve ondan sonra devlet tesekkülü olarak beliren faşizm karsıs>nda her rejim ve devlet, kendi düzen ve sistemini korumak zorunda kalmıştır. 1930 «arilıli ttalyan Ceza Kanununun 270 ve £72 inci maddelerindeki eşasların Ceza Kanununa alınmış nlmaşının, fasizmin Türkiveye setirilmiş olması gibi telâkkî edilmesi yanlıştır. Zira 141 ve 142 inci maddelerin dâvâ konusu olan hüküm leri, anarşizm ve homünizmi ön görmeyi yasaklamakts maddelerin divâ konuşuna dab.il olmsyan diğer bentlerin i«e taşizmin prenrtpleri de sçıkça men edilral? balunmaktadır. Bu îraddelerin geliçmeyi engelledıii yoluBdaki Türkiye lsei PartUinin mütaüası dı mahkemece k«Ijul •dilmemektedir. Deniliyor W, olmuı ola» idi İÛ daro 250. OYUN ŞARK1LI, ÇALG1L1, POLİTİK TAŞLAMA Dlf fTTI p D DI L C I Luf\ TİYATRO 21 57 22 VE LÂLE SİNEMASI 44 85 »5 GİSELEBİNDE SATTLMAKTA MATÎNELER ÖÖRENCİYE TENZİLÂTLIDIR. Cumhuriyet 11685 • • • • • • • •• • •• »• • » » »» • »• » • • • • •••• • • • • • • • • • • » • • » •» • •••»• •» •• • • • • » » » • • • ? L