23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖ3&TÎ 22 Ekim 1968 CAN PAZARI ' yazılar descnler FIKRET OTYAM A R A QÜLER O R H A N PEKER ELÇİ ÇOK bekledik elçiyi. Ar&m«ya gidenler elleri böğürlerinde dbndü.. Umutlar buhar oldu sarı «ıcakta... Adamı bulamamışlardı! «Buluruz» dedi şehirden gelen köylü.. Yiük, perişan.. «Buluruz.. Buluruz ya...» Sustu. Beklemeye basladıl&r yenlden. Elçiyi bekleyenlerin ne ilki, ne de sonuncusuydular.. Yıllardan beri, belki «Sanson» dan berl elçi vardı bu topraklarda, araeı vardı.. Ve elçinin, aracının olduğu her yerde, bunlar gibi binlerce insan aynı dunun» düşmüstü, düşmede... Yaşadıgı vatan topraklan USBrinde kannlannı doyuramayan, ol nederüe başka vatan topraklanr.da nala&a aramafc derdine düşen yoksul insanların gözüne, kulağına, diüne, hatta beynıne «elçi» denir. Bu glbl lnsanlann emeğinden, alın terinden geçlnsin dlye yaratılmıçtır sanki.. Gurbeti bilir, insanı bilir akıllısını, akılsızım... Okumayı bilir, yazmayı bilir, çogunluk. Kılıgı, kıyafeti, yürüyüşü, bakışı bile başkadır yamndaki adanılanna göre.. Parahdır cüzdanı.. Gözleri fincan fincan açıktır!. Yurdumuzda tanm işlerindeki bu aracüara Çukurova'da «Elçi», Ege"de «Dayıbaşı», tncir işleme işçisi bulanlara «Baladur», Trakya'da «Drogoman», Balıkesir yöresinde «Kâhya, Çavu?» denir. Dil btlmea tanm lşçileri diUdir. BEKLI1ORLARDI iki yataklık pamuk, saat v.s. verir, ona ziyafet çeker, yahut onu eğlencelere götürür. Kısa zamanda, nrf ifçilerin emefinden geniş servet sahibi olan elçilerin zunur ettiği bir vabadır. Bu zümreden şikâyet olunurken, onlann işverenlerden aldıklarr »vans karşüıft işçi getinnedikleri ve avanst iade etmeyip çiftçiyi dolandırdıklan hâdlsesi ilerl sürülür. ... Elçi, işçileri üzerinde o kadar hâkimdir ki, çok defa borcunu ödeyememiş i?çinin en iptidai usulle malını zapteder. lyice cahil, dünyadan bi haber insaniarın başı elçinin söylediji, keramettir.. O, işçilere göre hep doğnıdur. Elçi, işçileri en derin şekilde istismar ettiği Bİbi, işverfn güç durumda kalınca, ondan da azatni istifadeyi sa|lamayı ister (1).» pamnk toplama işlerinde çalışırlar. Bütün işçilerimizi işyerine götürmek ve getirmek çiftçiye aittir. Bu sözümle, Çnknrova'da işveren • işçi raeseltsi halledilmiş demek istemiyorum. Bizim isçilerimize, işçilerimizin bize karşı, yapacaklanmız daha birçok noksanlarıtnız vardır. Amraa, yukarda dediğim gibi ya politikacılann veya işçi sırtından hayatını kazanmak isteyenlerin gidiyornz. Gerçek işveren ve işçi temsilcilerinin karşı karşıya gelirse hiç halledilmiyecek meselemiz kalmaz.» Bay Ganî Girid, Tanm tş Kanun Tasarısı hakkında bilgi verirken polıtikacılara da değiniyorrfu. Bu bölüme, sırası gelince dokunacağız. Bay Girici, yazısının sonunda, eski bir sendikactdan dert yandıktan sonra şöyle devam ediyor : « Yeni seçilen sendika başkanı ile birliğimiz çok iyi tema»lardayız. Isçinin herhangi bir şikayet ve derdini mahkemeye iletmeden gerek Valimiz Hancıoflunun ve gerekse bu sendikanın anlayışı ile vilayetten gelen resmi müracaat ve veya birliğimUe şifai şikayetleri de işveren ve işçi ihtilaflarını süratle bitirip hiç bir işçimizin hakkının kayıp olmasına meydan vermeyiz. Hatta bu sendikanın kongresine, ve sair zamanlarda işçlleTiyle konişmak ve dertleşmek istedifi zanıp temelini devlet baba atar ve başlarsa geri kalanlarını biz çiftçilerin ikmal edecek durumda olduğumazu ve bu bannagın mutlak yapılması lazım geldiğini Çalısma bakanı ve bilhassa bu işle çok ilgilenen Valimizi ikna ettik. Bnnu yapmazsak ve yaptıramazsak gerek devlet ve gerekse çiftçiler işçilerini ihmal ediyoruz demcktir. Talınız bu sendikanın maddi yaşaması için arabulucularin bu sendikaya kayıt olmalın lazımdır. lazım oldntu kanaatında isekte ne biz ve nede iş ve işçi bulma kurumu önleyemiyoruz. cak hali hazırda ne kanun ve nede örfü adet ve sair hiç bir şey yoktur. çiftlikte ki çiftçi başının sanki hiç bir isi yokmuş gibi her gün şehirc hereeleci, danacı, b e t çi bulmakla götürmekle hesabını görmekle, meşgul. çapa pamuk işçilerine çelen işçilerin içlerinden bu işleri yapacak kimseleri ayırmak mümkün değildir. çünkü onlara sorarsak bi/ işçi değiliz, biz kendi işimiz var gidiyoruz derler. bu işleri yapacak yeni gelmiş işçileri de eskiler kendine uydurmağa çalışırlar, bu hususta bu işçilerden çok müşteki haldeyiz. buna Sendika işçi bulma kurumu ve nede sair teşekküllerin hiç birisi yulrarda da dediğim gibi ne kanunen ve nede örfü belde ile karışamaz. Bu işçilerin ayrı komisyoncuları vardır. Bn komisyoncular bu işçlleri çiltliklere gönderir ve kulanıfada derki sen git İki gün sonra geri gel ben scnl daha iyi bir çiftüge gönderecem. maksat işçi çiftlikten çiftliğe dolansın komisyoncuda her adam başına 2.50 kuruş alsın. işte biz bu huzursuzluk Içinde daimi işçi sahibi olamayoruz. Bu saydığım işçiler daimi olarak arada gezen komisyoncuların tesiri altındadırlar.» Kazançları «... Çapa'da elçinin ücreti, beraberinde getirdigi isçiler için tahakkuk edecek îşçilik ücretinin S 10 udur. Bunu işveren öder. Elçinin hcr 2S Iççi için ayırmaya mecbur olduğu kalfabasılar ücreti de içveren tarafından ödenir. Bunlar, elçiye verilen °o 10 un lerden elçi parasmı tahsil eder°o 2 sini alırlar. Elçi, işverenden ken faiz hesaplamayı unutmaz. aldığı % 10 dan başka. genellikle işçiden "a 5 keser. Yani 100 iş Tarlada iş bitiminde, aganın çalışmasını beğenmediği beyanı ile çi çalıştıran bir elçinin kazancı 25002700 liradır. elçinin iaçilerden kesinti yaptığı vakidir. Elçi. işçilere veya aileDört kişilik bir aile bütün lerine daha önce verdiği yiyecek agır şartları ile pamukta çalıştıve giyecegi deftere değerinden ğı bir mevsimde eline 17501800 çok yüksek yazar. lira gertiği halde bedenen çalışlşçileri fazladan çahştırsın ve mayan 100 işçili bir elçi, o roevitina İle yaptırsm diye, işveren sim en az 38004000 lira kazaru(avantadan) elçiye bir şapka. bir yor. Kıştan borçlandırdığı işçi çîft ayakkabı, kuşak, bir veya Dişf Bond MODESTY BLAISE Tek tek vekâlet gerekir. Adana'da işçi işveren dâvalarına bakan bır avukat şunları söyledî: «tşçilerin. şikâyetlcri halinde tek tek vekâlet vermeleri gerekir. Dâvalar son derece küçüktür. 500600 liralık bu dâva ile h«r avukat uğraşraaz. Bana yansıyan yakınmalara göre, çapa işçilerine asgari ücret uygulanmıyor. 13 lira yerine, ellne 78 lira tutuşturulan tanm işçisl ne yapsın? Gelemez avukata. Elçilerle, işverenler anlaşır çogu kez. Işveren, elçiden (parayı tamamen aldım) diye bir belge alır. tşçiler paralannı alamayip afaya (rittiler mi, o da belgeyi gösterip (ben parayı verdim, aba vesikası) diyor.. Dediğim sibi, işçi mahkemeye eitmek istese bile gidemez, çünki a\iıkata vekâlet vermesi gerekİT, bu da ona 16 lira 10 kuruşluk bir masraf açar ta baştan. veremez fakîr işçi bunu.. Bu sebeple bo\nunu büker, razı olur kaderine..» Bizim Çukurovada, Srf ve adet geretince t'fak • Orta • büyük çiftçi olarak her çiftlikte çiftçl başı, nsta başı, muavin, Evdeci, Herçeleci, Danacı, ve çiftlik mahsül bckçisi olarak daimi işçi bulnndurmak mecbunyetindeyiz. Çiftçi başı, nsta başı bariç, diğer ssydığımız Işçiler ev«iz barksız yerli bekâr tabir edilen giinünü gün eden insanlardan teşekkül eder. tşçi daimi işçi denilen Evdeci Hergeleci Danacı ve bekçilerimig kış 7 ay yaz 5 ay olmak flzere iki iş mevsimlne bölünerek dutmalıkla durur Tanm işverenlerinin şikâyetçi oldukları işçiler Derdim bir iksn bine ulaştı. Adana Çiftçi Birliği 2. Başkanı'nın, soru'.arıma verdiği cevabın işçi bölümünü aynen, hiçbir yerini ellemeden buraya aldım. Sayın Bay Başkan bîrçok yönden hakhdır. Örneğin, işçilerin barınak işi... Adana'da hangi ÜT» tici ile konuşduysam aynı şeyi duydum. Devlet baba, barınaklar için arsa alsın, işe başlasın, biz gerisini yapanz.. Hiçbir üretici Devlet Baba kadar zengin değildir.. Sadece sulama işine milyarlar döken Devlet Baba Devlet Ana değil neden bu iş için altı yedi milyoncuk vermesin? Versin elbette.. Arsa alsın, temelini danalar, dsve.!er keserek atsın. birinci katı, ikinci katı çıksın, gerisi rr.i? Cenabı AHah (C. C.) kerimdir.. O da olur inşallah.. Evdeci çiftlikte yemek pişiren kimsedir. îyi bir evdeci olabilirdim, en sevdigim uğraşı, yemek pişirmektir.. Danacı ve bekçiliğe gelince... Bu işi beceremem gibime geliyor.. Eğer iş bulsaydım Adana'da, olsam olsam iyi bir • Herge'eci» olurdum.. Amma değil evdecilik, hergeleci'lik bile bulamadım!. Kader, ne tfenir? (1) «Elçilikler ve Çukurova Ziraat Işçileriyle çiftçiler münasebetlerinin tanzimi hakkında rapor». İş ve İşçi Bulma Kurumu Tiffony Jones Adana tş ve İşçi Bulma Kurumu, son on yıldır ne işverenin, ne de işçinin ezilmemesi için olağanüstü bir çaba sarfediyor. Kanunlann bazı maddelerinden yararlanıp yürütüyor bu çabasını. İşveren, Kuruma bajvurup iş talebi veriyor, ne kadar işçiye ihtiyacı oldugunu bilcliriyor. Kurum derhal şubeierine, ajanslarına bildiriyor ve elçiler istenen işçiyi temin ediyor. Kurumda üç kopya olarak düzenlenen • Mukavele» elçi ve işveren tarafından imzalanıyor, Kurum onaylıyor, bir kopya işverene, bir kopya elçiye veriliyor, bir kopya Kurum'a kalıyor.. Mukavele, böylelikle hukuki bir değer kazamyor. Kurum, karınca kaderince yürütmeye çalışıyor bu işi. Kurum, 1966 yılında 20.862 erkek, 16.611 kadın olmak üzere 37.473 kişiye belgeli iş buluyor. Bu rakamm 1967 yılında 24.711 erkek, 17.146 kadın olmak üzere 41.837 ye yukseldiğini görüyoruz. man hiç bir ücret istemeksiıin lar. Çiftçiler bunları, detil 5 ay çiftçi birliği salonnnu emirlerine 7 %y bir ay hatta bir hafta dahi veririz. daimi çalıştıramazlar. Bunları Bizim sendika ile yapmak istedaimi çalıştıranlan parmakla gösdiğimiz en büyük mesele yani «y terirler. ni fikir de olduğunmz en büElli lir» T&s lira hak eder dayük mesele : nacı veya hergeleci çiftçi başının Hariçten gelen işçilerimizin işkarşısına dikilip, pusulamı ver, yerine gidinceye kadar ve işini memleketten tnektup geldi gidebitirip şehre dönünce memleketiceğim der. bunlar ücretlerinin azne gidinceye kadar istirahat etlığınds değilde ahşkanlık dolayımek için bir barınak yeri teminisiyle işlerini terk edip, şehirdene çalışmakta olduğumuzdur. ki ki arkadaşianna iltihak ederler. bunu bu barınağın arsanının aiıyani bn işçileri işyerine baglaya YARIN'. Sendikacılar bakalım ne dijor? Konu ve resım: AYHAN BAŞOĞLU BUDİN UOPRÜSÜ Hayalar.. Havalar... Bu yıl havalar sofuk gitti. Sulu pamukîar geç açtı. Inadana erken patladı susuz pamukîar. Işverenler elçilerine haberler saldı «Gelesiniz» diye.. însanlar akm akın dölcülmeye başladı Çukurova'ya.. Susuz ekim yapılan alanın pamuklan toplandı. Tarlalar kelleşti, aksızlaştı. Ikinci, üçüncü ağız için, yani toplama için günlerce bekledi işÇi. Işler karıştı. Bazı üreticiler. işçileri «yallah» ettiler tarlalardan çeşitli bahaneler bulup.. lnsanlar, şaranpollara kaykıldılar. çoğu emeğinin karşılıgım bile aîamadı! İşverenler, elçiler kayboldular ortahktanl Bir rezillik başladı Çukurova' da. Însanlar sersefil oldu. Can Pazarı'nda, canlar işportaya düştü, sebil!. DENİZ GURBETÇİLERİ 54 Neyse. bir motorda iş buldum. deniz işiydi. Hoşuma gitti. Derinceye gidiyordum. Şirketin biri fıçılar dolusu sardalya tuzluyordu. Orada bekliyorduk birkaç gün, fıçıları İstanbul'a götürüyor, boş fıçılarla Derinceye dönüyorduk. Her gidişte Derince'de birkaç gün kahyorduk. Demirlediğimiz yerin yamnda tarlalar vardı. Harman zamanıydı. Dağ yamacının ağaçlarla çe\Tİli açıklığınds koca bir tarla seriliyordu. Bir sürü kankızan harman savuruyorlardı. Arılarla uğuldayan bahçeler de vardı orada. Her yan pırıl pırıl altın sarısıydı. Bir de mis gibi saman ve ot kokusu. Altının kokusu olaydı, mutlaka sararmış taze saman. gibi kokardı. Tevekkelli değil, geceyi baştan başa saran ışığa saman yolu dememişler'. îstanbul sokaklarındaki günlerden sonra kendimi cennette sandıra. Elime bir saman küreği mi ne derlerse verdiler, saman savuruyordum. Rüzgâr denizden püfür püfür esiyordu. Karı, kızan cıvıltısı vardı. Kime bir merhaba sallarsam. güiüyordu, korkmuyordu. Fişekler gibi savrulan Merhabalarla güneşli gülüşlerle 1 görü5 yorduk. Hey! Vur patlasm, çal oynasın. Har vurup haıman savuruyorduk, tâ imanına kadar. Hoşuma gidiyordu bu! Kadınların arasınd bir kara kız gördüm. Ben çalıstıkça gözlerini benden ayırmıyordu Kara kızm çahştığı gibi kan ter içinde çalıian insanı az gördüm. Ben merhaba dedikçe, o da güle güle basıyordu merhabayı. Ne bileyim, onun merhabası babana cenr.et oluyordu. Hiç iki biri yok, Halime cennetti. Bu kadar tatlı lığın yeryüzünde bulunabileceğini umma^dım hiç Hani vapurlarda kazanı ısıtan ocaklar olur a, Kara kıza bak'nca sanki ateşçiler dang! diye ocağm kapağmı açmıjlardı da ocağm ateşi yüzüme vurmus gibi olurdu, kanımın yüzüme harladığını duyardım Islirtı borularında islimin vmgıladadıgı gibi, kanım başımda z.ınklardı. Yüreğim sanki örs üzerine dang dang diye vurulan varyozdu. Onun jnizü de benim yüzümün aynasıydı. Sanki bana bakmca, saç dipierine dek kızanyordu. Elleriyle ne yapacağını bilemi yordu. Parmaklanyla şalvarmın bir ypnını büküyor, büküyor tomarlıyor sonra da sahveriyordu. Hep bunlar içime öyle işledi ki, gönül gözüyle sanki bugün olmuş gibi görüyorum. Bunları anlatarak sizi sıkıyorum galiba» dedi. Karabatak. • Kesme be Çağanoz, bizim yaşımızda anıları* mızdan başka neyimiz kaldı? Birimizin anıiarı, hepimizin anılarıdır. Sonra ne olacağı belli ya! Ama anlat, hoş oluyor dinlemesi» dedi. Çağanoz: « İkimizin ortasında birbirimize çeken bir çekici güç vardı. En öz gizlimizden karşıhklı bir anla yış akıntısı gidip geliyordu. Bakışlarımız sarmaş do laş kör düğüm oluyordu .sanki», hanı kopar kcparabilirsen! Ona. Merhaba hoşgeldin, adm ne, dedim, •Halime», dedi. Hepimiz sözün ne oiduğunu biliriz. Biri su istiyor musun. deyince. su mu isüvoreun, demektir değil mi? Ama örneğin Halime dedi&i zaman, seni seviyorum, diyordu. Sesiyle tâ öylesine sıcak bir sokulganhk katıyordu söylediği l?f sanki bir kuş yuvası, yuvanın ortasmda kuş yavrusunun koca mâsum gözleriydi. Halime çocukluğundan beri, tarla ve toprağın sert ve güç işlerine vurulmuştu. Gövdesi tef gibi, derisinin altmdan yoksulluğun kupkuru kemikleri sıntıyordu. Ama iki kocaman kapkara gözleri vardı. Onlar gönlümün iki cennct kuyularıydı. Bütün ömrümce gördüğüm düşlerin. işte yalnız bunlardı gerçek çıkanı. Gece motorun güvertesinde yatarken. ^ağdan ot ve saman kokusu geliyordu kekikle beraber Bana 2öre. Haiime'nin kokusuydu o. tertemiz ve sıcac.k. Şehirde, hani çu demincek anlattığım kadının yal nız mısın sorusu amma geliyordu. Soran Halime ol saydı, hiç de yalnız değilim sen varsın ya, derdim. (Arln.si var) «Tanmls Kanun Tasarısı ve i>çi sorunlan» hakkındaki sorularıma. Adana Çiftçi Birliği 2. Ba.'jkam Bav Gani Girici yazılı olarak cevan verdi. İşçi konuları hakkında verilen cevap şöyîe : «Biz Çukurova çiftçisi, çerek capa ve eerekse pamuk toplama isçilerimirden memnunuz. Bunların büyük kısmı, Hatay Ga7İante|) Maraş t'rfa Elâzıj illeri ile Adana'nın kazalarmdan »ellr. Terll f^cilfrimir de yaz avlannrta pırcır fahrikaiannm tatilinden istitade ederek çapa ve Bozuk düzen saii emakçiye değii...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear