02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S.4HÎFE ÎKÎ r l 8 Ekfch T988 •••»•«•••••••••••••••f AŞIRI SAG ve YARGITAY Boha ARIKAN dolayısiyle Adalet makinesinin omuzların» yüklenmiştir. Çünkü, gerek Cezs Kanununun 163 üncü maddesini, gerekse vicdan hürriyetinin korunması hakkındaki 6187 nnmaralı Kanunurı hükümlerinı takibedecek organ, Cumhuriyet Savcılığı, cez» müeyyidesinl aygulayacak merci de mahkemelerdir. •Ceza Kannnnnun 163flncfimaddesinin de, 6187 numaralı Kannnun da göze çarpan en canIı esprisi, eski ve yeni Anayasalarıraızın esaslı hiikümleri arasına girmis bnlanan, laikligi korumaktır. Yargıtay, Bteden berl lâikliğin kornnması konularında, çok hassas davranmıs, lâikligi korumak, asırı sağı hizaya getirmek için, cidden önemli kararlar vermiştir. 1967 senesi Targıtayın açılıs gününde, Yargıtay Birinci Baskanı tarafından dile getirilen karar da bnnlardan birisidir. şırı sag akımiarı Snleyecek gücün en A önerali kısmı, Cumhuriyet Savcılannın, ettifi, bn suretle genis propaganda ve telkinde bnlunduğu açıkça anlaşılmıg oldugnndan, verllen berset kararı yerinde degildir. argıtayın on dört sene evvel verllmlg olan ilâmı da, cidden üzerinde dnrnlacak kadar Snemlidir. Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin 18/2/1954 tarih ve 687/4055 numarasını taşıyan bn kararın kapsamını da yine bir gazete dâvaaı teşkil etınektedir. Gazete yayınladıgı bir makalede lâiklik aleybinde fikir yürütmektedir. Diyor ki: Lâiklik prensibinin Anayasa (eski Teskilâtı Esasiye Kanunu) hükümlerine girme•ine ragmen, yirmi seneden beri, kanun zorn ile ayakta dnrabilmektedir. Çünkü bizdeki lâiklik, tarihî bir zaruret neticesi olarak belirmiş bir ihtiyaçtan doğmamıştır. Garpte lâiklik, ortaçağda dinin devlete bâkim olduğu devirlerde, kilisenin yapmıs olduğu iç kanatıcı fenalıklar, iskenceler, Senbartelmi faciası gibi zulümlerin sonucu olarak doğmnştur. Rönesansın yarattığı uyanıs hareketi, papanın ve kilisenin aleyhine tecelli etmiş, meydana getirmiş oldnğn tiksinti ve nefretin reaksiyonu, dinin devletten ayrılması flkrini ortaya çıkarmıştır. Bn sebepledir ki, Garp âlemi için lâiklik, içtimai ve siyasî bir inkılâp mahiyetini tasımaktadır. Halbuki tslâm âleminde böyle bir vaziyet mevcut olmadığı için, dini devletten ayırmak keyfiyeti, hiçbir Müslümanın aklından geçmiş bulnnmamaktadır. !••• !••• !••« Kâbustan selâmete TMTi S aym Prot. Bülent Nuri Esen'in her yönü ile dürüst ve çok seviyell uyannasını, derin bir yürek sınsıyla okudum. Varhğımızı tehdit eden tehllkenin gün güne artan tahripkAr yayıhşını durdurmak İçin Sayın Hükümet Başkanımızdan itibaren bütün sorumlu klşilerin alması gereken tavrı cesaretle eleştiren bu namuslu uyarmaya, en kuytu yerde yaşıyan vatandaşımızın bile kulak vermesini lsterdim. Dinler tarihinin ortaya koyduğu gerçek şudur: Din temsilciliği yapanlar, toplumu yöneten kurallara ve kuruluşlara ne zaman müdahale etmişler ve onlan din tesiri altmda tutmak lstemişlerse umuml hayatın mutlaka tadı kaçnuştır. Yeni sartlars uymak için durmadan değişmeye ve bu oluşum içinde gelişmestni de tamamlamava mecbur olan toplum hayatını mıstik kalıplara dökerek dinamizmini dondurmaya çalışan bin yıllık Ortaçağ kabusu, bu iddianın acıklı delilidir. Din ve hayat birbirinin içindedir. tnsan lnanacak ve Tannsına «ükredecektir. Onun yüce kudretlnden şefkat ve iyilik istiyecektir. Bunu kendi dili ve dini İle yapacak ve bunun Için kimsenln kınamasına uğmmıyacaktır. tşte bütün lnsanuk aleminl kapsıyan bu Tanrı Kul ilişkisi, bu manevi bağlantı, bir şahsi temayül meselesi olarak kaldıkça hiç kimseyi rahatsız etmediği hâlde, bir kitle ve toplum hâdısesi yapıldığı zaman vahim çatıçmalara sebebiyet vermekte ve talıhsizliğe bakın ki, bu iptidai davranış 1968'in LÂİK Türkiye Devletinde yeniden gahneye konmak istenmektedir. Unutmıyalım; Inanç hürriyetıne Raygı, lâlk devlet duzenine ıtaat, bu temel farkın iyi anlasümasıyla başlar. Ve yine unutmıyalım; hiç bir din, hele Islâmiyet gibi akılcı ve ilerıci bir din eskiye özlem fıkri telkin etmez, rulara bellettiğiniz birkaç Arapça kelimenin içinde onu gömmeyin. Teni neslin baçımsız düşüncelerle gerçeğe ulaşmasına engel olmayın. llusa, Yurt'a, tüm insanlığa, hizmeti obtııyan çabayı biz ibadet saymıyoruz. Çiftçi isen sabanın ucunda; demirci isen örsünde; çöpçü isen süpürgende; kalem sahibi isen yapıtlannda Allahı bulursun. Gerçek ibadetin hizmetlerin, eserlerin ve toplıımda bıraktığın degerindir. Hizi her iyi şey Allaha götürür. Tıpkı Tevfik Fikret'in, (Sız aradan çekılin, bir örumcek bile beni Hakka götürür) sözü gibi. Biz oknllarda, yavrulara, çevresinde, yasamlannda, yer alan tanık öğretitni (yakından uzağa ilkesi) yaparken, mücerrete düşeceğiz diye endise ediyoruz da, siz, nasıl, kendiniz dahi anlamlıvamadığınız Arapça sözcükleri ezberletirken korkmuyorsunuz. Azâp çekmiyorsunuz? O vavrulan saatlerce karşınızda, hacıyatmaz gibi mınltılarla sallayıp duruvorstınuz? Durursun tabiî... Amma unutma. Zaman olacak ki. atını koşturacak mevdan şöyle dursıın, saklıyacak delik bulamıyacaksın. Milletim uyanıyor. Tannlarda. gerçeğe dayanmıyan. kara düşüncelerini empoze edehileceğin gençliği, kuşağı bulamıyacaksın. Yukarıdan aşağıya ve aşağıdon yukarıya... :::: •*•*>• •••« *•«« •••• •••• •«•• •«•• •••• •«•• ••*• •••• •••• ••«• «••• ••«• •••• ••«• Y •iii )••• çıkacak yol • ••• • *•• • ••• • ••a Yargıtayın iki eski kararı •> iz bo yazımızda, Yargıtayın İki eski kara"* nnı, birisi bnndan on dört, diğeri ise on altı sene evvel verîlmiş iki ilâmını babis konusu yapmak istiyomz. Bu eski taribli Yargıtay ilâmlanm ele almamızm tki nedeni vardır. Birincisi, bugün dahi deÇismemis bulunan içtihatlariyle, rejim dâvasının belkemiğini teşkil eden lâiklik hususundaki Yargıtayın hassasiyetini göstermek, ikincisi ise, bugünkü aşırı sağ olaylarının on beş, on altı sene evvelki dâva konulannın tıpatıp eşi olarak, belki de daha hızlı bir gelismevle, aynı tempo ve avnı hız icerisinde ilerlediklerini tebarüz ettirmek icindir. Yarçıtay Ceza Genel Knrnlnna ait bnlnnan ve 10 10 1952 tarihiyle 1/73 Esas numarasını taşıyan birinci ilâmın kapsadıŞı kona söyledir : Objektif kalmak için, ismini yazmaya lürom görmedigimiz dergideki bir makale; Hilâfctin kaldırılmasını, Anayasadan (eski Teskilâtı Esasiye Kanunu) Devletin dininin îslâm dini oldugu fıkrasınm çıkarıimasını, Şer'ıye Vekâletinin Hgasını dogrn bulmamakta, tslâm hukukunun kaldırılarak, yerine medent adı altında Hıristiyan hukukunun konulmasını, Müslüman bir kadının Hıristiyan, Yahudi veya herhangi bir dinden birisiyle evlenmesine izin verilmesini, süt kardesiyle evlenmenin mübafa kılınmasını, mekteplerde kız oglan çocnklann bir araya getirilmesini yermektedir. Makale, bnndan sonra faziletli Türk milletlne hitap etmekte, bütün bu sıralanan hususların. Hıristiyanlık gavesiyle yapıtdığını ilerl sürerek. eski yola dönülmedi&i takdirde, halkın dinini, imanını kurtarmak için. baska çareler aranmak mecbnriyetinde kalınacagı tehdidi ile sona ermektedir. Savcının hassasiyeti nmhnriyet Savcısı bn Işte taassasiyetini çöstermis, âmme dâvasını açmıstır. Dâvayı gören mahkeme, makalede söz konusu edilen hnsusların likir ve düsünce hürriyetinin bir tezahüründen ibaret oldugnnu, esasen yazartn "•yasi menfaat veya şahsî nüfuz temin ve tesis eylemek maksadiyle dini vey» dinî hfssiyatTvey» dince mukaddes tanınan şeyleri âlet eylediği yolunda delil bnlnntnadı|ını ileri sürmek suretiyle beraet kararı vermiştir. 1si hassasiyetle izleyen Cumhuriyet Savcısı, dâvayı Yargıtava getirmiştir. Yargıtay Birinci Ceza Dairesi hükmü bozmuş, fakat mahalli mahkeme eski kararında direnerek, işin, yine Cumhuriypt Savcısının «evkiyle, Tarçıtay Ceza Genel Kurulnna Kelmesini sağlamıştır. eza Genel Kuruln, mahkemenin direnme kararını, hükmü bozmak suretiyle reddetmistir. Genel Kurul, direnme kararının bozulmasını şu sebeplere dayamaktadır : Adlî üsluptan kurtuimuş olmak için, tarafımızdan sadelestirilen ilâmda deniliyor ki : Mahkeme, hilirkisi rapornna dayanarak, makalenin fikir hürriyeti hududunu aşmadığını ve esasen yazıda siyasî menfaat veya şahsî nüfuz temin etmek unsurlan da mevcut olmadıgım ileri sürmektedir. Halbuki yazıda her seyden önce milletin dinini, imanını kurtarmak için başka çareler aramak lüzumnndan bahsetmek, lâiklik esaslanna aykındır. Yazı, dinin ve dini hissiyatın âlet edilmesi suretiyle propaganda ve telkinde bulunmakta, bazı temel nizamlann dinî esas ve inançlara göre düzenlenmesini ısrar, battâ tehdit saretiyle istemektedir. Sivasi menfaat ve sahsî nüfnz temini bahsine eelince: kanun metninde bu husus, «veva» ile ayrılmıs, «lâıklıge aykırı olarak Devletin içtimai veya iküsadî veya siyasî veya hukukî temel ve nizamlannı kısmen de olsa. dinî esa« ve inançlara uydurmak amacıy\a .» hükmü konulduktan sonra, •veva siyasi menfaat veva sahsî nüfuz temini..» hususuna avrı bir eüröm unsurn olarak yer verilmistir. Sonnç olarak. samgın lâikliğe aykırı. bazı temel nizamları din esaslarına uydurmak amacıyla dinî hissiyatı âlet ittihaz umhuriyet Savcılığı bn yazıyı 163 ttncu ' maddeye göre snç saymıs, âmme dâvasını açmıstır. Dâvayı gören mahkeme, ynkanya aktarmıs oldnğumuz fikirlerin düşiince hürriyeti açısından mütalâa edilmesini ileri sürerek, bn yazı hakkında da beraet kararı vermiştir. Yine Cumhuriyet Savcuının izlemiyle Yargıtaya getirilen bu karar, Yargıtay Birinci Ceza Dairesince bozulmnştnr. Yargıtay, bozma kararında der ki : Propaganda, hakikatleri Szel bir maksatla tahrif ve tevil ederek, bir zümrenin Inanış ve düşünüslerinde kuşknlar yaratmak ve hissen zayıf olanlara şüphe bırakmak gibi mnayyen bir fikri telkin gayesini güder. Bn yazıda ele alınan tarihî olaylar, propaganda maksadına elverişli oldnğu içindir ki. üzerinde ebemmiyetle durulmuştur. Yazıda ortaçagın kilise nüfnzundan bahsedilmekte. bu nüfnza tâbi olan devletlerin istibdat ve tahakkümüne karsı dnyulan nefretin bir reaksiyon dognrdnğu, bn reaksiyon dolavısivie lâikliğin meydana geldiği ileri sürülmektedir. Bnnun neticesi olarak da bizde, tarihi bir zaruret olmadığı için lâikliğe lüznm olmadığı ve nitekim yirmi yıldan beri lâikliiin kannn zoriyle ayakta tutuldugn belirtilmektedir. Yazı bn bakımdan, dinle devletin aynlmamnı bilmiyenler icin, aldatıcı mahiyette buiunmakta, tarihî hakikatleri insafsızca, basiretsizee rizlemek ve inkâr etmek yoluna gitmektedir, Yazıda lsiâm tarihinin ve Osmanlı tarihinin dikkate sayan hakikatlerine kasıtlı bir snrette göı yumulmu*. dinin devletten ayrılmadı&ı zamanlarda meydana gelen olaylar, âdeta unutulmuş. tur. T slSm taribini âolduran meıhep ihtilâfların*• dan, devletin zaman zaman girismek istedj£i ı&lahal. bareketlejcine kttsu din nanun» j * ^ pılan mnkavemetlerden bilerek, kasıtlı snrette tegafül olnnmnş, bilhassa tstiklâl Harbi senelerinde, dinin siyasete âlet edilmesi neticesi meydana gelen vahim olayların üzerinde durulmamıştır. Makale, milletin istiklâlini müdafaa için bütün mevcudiyetiyle çalıstığı günlerde alınan fetvalarla millî emellerin tahakkümüne mâni olmak için, sarfedilen menfî gayretlerden habersiz bnlunmaktadır. Makalenin sahibi, lâiklik prensibinin keyfî bir hüküm olarak konnlduğunu kabul etmekle ilmin, tarihin haklannı gizlemekte, inkâr etmekte, lâikligi Islâmî esaslara muhalif bir nydnrma olarak tarif ve tasvir etmesiyle de. hitap ettiği halkın dinî hislerini âlet ederek, devletin huknkî, siyasî, temel nizamlarını dinî esaslara nydurmak için propagandaya giriştiği acıkca gSrülmektedir. Verüen beraet karan bn itibarla yerinde defcildir. 1 Yaşlılar ve gençler ayın Fakir Baykurt'un «Yftnetime Katılmak» konusunda yasça ve başça büyük bir tanıdığı İle yaptıgı tartışmaya bir cevap niteliğindeki yazısını ilgiyle okuduk. Bize de hiç yabancı gelmiyen «yaşça ve başça büyük tanıdık» m gençleri politikava burunlannı sokmakla kınaması, yaşlılar ile gençler arasmdaki ezeli çatışmavı anmamızın nedeni oldu. Hemen belirtelim ki, yaşlılara olan saygımız sonsuzdur. Pakat bu saygı, bizi onların sözlerlnin her zamar" dofnı olduğu ve düşüncelerini onaylamak gerektiği sonucuna götürmez sanırız. Bu bakımdan l>iz, «yaşça ve başça büyük tanıdık» ın gerek gençlerin politikaya kanşmaması, gerekse öğrencinin, işçinin, öğretmenin ybnetime katılmaması konusundaki düşüncelerine katılmıyoruz. Katılmıyoruz, çünkü gençlerin siyasete ya da politikaya karışmaması, ondan annması gerektiği savının artık modası geçmiştır. «Yaşça ve başça bUyük tamdık» bilmeli ki, «Insan sosyal bir hayvandır» sözü nenüz çagımızdaki gibi büyük devletlerin ortaya çıkmadıgı \risto çağına aıt eskimiş bir sözdür. Bugün için «İnsan siyasal bir hayvandır» demek daha doğru olacaktır. Çünkü özellikle bıyolojık bir ihtıyacın doğal bir sonucu olan toplum halinde yaşamak hayvanlar ıçın de söz konusudur Fakat bir devletle ilgıli olmak, yalnız ınsanlara özgüdür. Bir Devletle uzaktan veya yakından ilgili olan herşey de siyasal bir nitelik taşır (1). Böyle olunca da çağdaş insanın hemen bütün düşünceleri, davranışlan uzaktan veya yakından devletle ilgili olduğundan siyasal bir nitelik kazanır. Bundan ötürü insanın • öğrenci de olsa siyasetın dışında kalmasını istemek olanaksızdır. tnsan bir devlete «vatandaşlık» bağı ile bağlı kaldıkça da bu böyle olacaktır. S Sonuç S ••*• •*•• ••«• ••«• •••• «•*• •••• ••*• eni olan şeyleri dıne aykırı gibi göstermek ırtıcaın, taassubun marifetidir. O halde din müessesesi, kendi kuralları içinde sadece insanm manevi dünyasını gıiartleştırTne «orevini yapmakla y&riecek. ve hiç bir zaman bu hududu aşarak toplum hayatına hâkımıyet lddiasında bulunmıyacaktır. Temennı ediyorum ki, sayın Profesörün belirttiği tehlikeli sahaya yaklaşma hevesınden kesin kararla vazgeçelim ve nerdeyse yanm asırlık müspet düşünce ve Üniversite kültürüyle cğıtilme ahşkanhğından sonra, insanlarımızın kafasına tekrar medrese fanatızminin zehirli safsatasuu akıtmaga kalkışmıyalım. Sait ALTAN Y Sabab sabah gazeteleri açınca Sayın Nihat Erim'in bir demecini gördüm : « C H.P. sosvalist degildir... diye açıklama vapmıs Bay Erim. Şöyle bir düsündüm : Ben de bn köşede son haftalar içinde en asaçi bes kere «C.H P. sosvalist değıldır^ diye yazmıstım. Eksik olmasın Ismet Pasa fırsat buldukça «C.H P. sosvalist degildir» diye tekrarlıyor. Bülent Ecevit de gidisata uyınak zorunu dnydu. Artık bütün C.H.P.'liler ağızlarını açtılar mı .Bi^millah, der gibi : « C.H P sosyalist değıldır » dive söze başlıyorlar, Knroltav. da bn isteri devam ederse kimbilir ne kadar kisi kürsüye çıkarak «CHP. so«valUt değıldır» dive bağıracak. Ve böyle giderse artık iki Halk Partili «Seiâmünalevküm» yerine «C H.P. «osyalist değLİdır» dive söze baslıyacaklar. Su gülünç manzara, içinde yasadığımız toplumnn nasıl şartlandığım göstermek bakımından ibret vericidir. Böyle koc.r. Bu değişim, yalnız bilimsel ve nnlar. ünlü Sarlo'nun eline geçtigi zaman. bir toplnmn beya* perteknolojik alanda değil, İnsanın dede maskara ediverir. Dü^ünebilivor mnsunnz ki koskoea bir parkendi pisikolojisinde, düşünüş tinin ileri gelenleri avlardan beri her ağızlarını açtıklannda. kutarzında da olmaktadır. rulmns bebrkler gibi .C.H.P so«;vah<:t değildır. dive konuşuyorlar. Oj'sa yaşlılar genel'.ikıe gelisıp Hiç knsknsnz sosvalist degildir C.H.P.. Ama nedir? değişen yaşam koşullannı kaoul Iste asıl rahatsızlık bn noktada baslıyor. Çünkü Halk Partisi, ederek kendilerini buna uydurane oldugnnn. daha dotmsu ne olması gerektiğini kesin çizçileriyeaklan yerde, *«gişen koşullan le anlatacak cesaretten yoksondur. Bu voksunlnk. partinin teskilâSendilerine uydurmak gibi yantında ve çençlerinde defil. üst kademelerde ve vıllanmıs politikalış bir yol tutmuşlardır. tşte bu cılarda sezilivor. Bn politikacılar sıra« gfldiğinde lâfı şövle kıvıdurum, yaşlılar ile gençler aranyorlar : sındaki çatısmanın nedeni olmak Biz, memleketin hayrına hançi tedbir gerekliyse onn nygntadır. lanz. öte yandan gençleri »nlamay», 1968 yılında bövle konnsmak, hicbir sev sövlememektir. Türki«akıl yaşta degü baştadır» diyeve artık bn sov konnsmaların ses dnvannı asmıştır. «Hayırlı ve rek onlann da düşüncelerinde hak lüznmln tedbirler alarak» politika yapmak iddiası hiçbir şev ifade U olabüeceklerini kabule yanaşetmivor. Memleket avdınları «ağlanı fikir temeline otnrmamıs parmadıklan gibi onları beğenmezler tilerin kavpakhğına sırt çevirivorlar Memleket seçmeni, Müslüde... Bu yuzden de sevilmezler. manlıkla çıkarcılıfeı ba^dastıran Adalet Partisinin komprador kapiSonuç talizminde kendUine daha çok avanta görüvor, Ve C.H.P. ortanın çöbeftini »ts ats siyaset «ahnesinde çalkalaizlm «Yaşça ve başça bilyük tanıdık» yurdumuzda d > e nıyor. mokrasinin gelişmesi, «oNe var ki, bütün bn olnmsnı işaretlere ragmen biz, Halk Parnınlar üzerine daha etkili olarak tisinden memleket hesabına umutsnz değiliz. Rn nmudumnz. ne eğilinmest, görev bilincinin uyantsmet Pasa'nın büyük tecriibesine «üvenden, ne de Bülent Ecevit'in ması, sorumluluğun paylasılması sağlam ve inatçı kisilifini bir teminat savmak vüzündendir. Bu gibi yararlar bulunduğu halde *iggün Türkivede Halk Partisinin yerini ve nitelijini tâyin edecek rencinin, öğretmenin, emekçi hal olan birtakım adamlar degil. sosyal realitedir. Halk Partisl Ada kın yönetimde söz sahibi olmasılet Partisi karsısında bir tavır almak zornndadır. Bn zorunluk nı kabul edemiyor. C.H.P.'vi antiempervalist cepheye iter. Halk Partisl keyfinden soi Haklıdır b«nca.. Çünktl bir ci» cn olmamıstır. 27 Mayıs'tan sonra memlekette esen sol devrimcilifin etkisinde kaldıfı muhakkaktır. Ama Halk Partisl solcnluktan civın de yumurta içtndekj dünyavazgeçtiti saatte Adalet Partisi karsısında sebebi hikmeti kalmaz, smdan yumurtay kırarak çıtap balon gibi söner, çürür gider. kurtulması kolay olmuyor. Sn halde Halk Partisinin niteliğini sövle Szetlivebiliri» : Ne var lö. biz istesek de ist» 1 H«Ik Partisi »ntiemneryalist bir p«rtl olmak zornndadır mesek de bu ergeç olacaktır. Tani millî sınıflsr araıında bir telif yapmaya çalısarak örgütleneÇünkü akım ve geltşrae o yöne cektir. Sınıf çatışmasını reddettigi için sosyalist defildir. Gayrimil doğru.. Buna torşı tcoymak, ırlî sınıflara k«rsı oldnğn içln emperyalizme karsıdır. Gavrimillî mağı tersıne akıtmaya çausmak komprmdorlann tahiî müttefiki olan mütegallibe de ister istemez kadar saçma olur. C.H.P.'nin karsıstnda yer aimaktadır. Büyüklere ak caygılar. Ertan ÜRUNGA 2 Bn temel üzerine oturan Halk Partisi 5«el tesehbnse karHukuklu tst. 9i detildir. ama gayrimillî özel tesebbüse karşıdır. SIillî çıkarlar aleyhine yabancı kumpanvalarla isbirlikçilik vapan özel tesebbü(1) Bkz. Prof. Dr. H. N. Kubalı, •ün Halk Partisi solenlngnnda yeri yoktnr. Milli özel tesebbüslerAnayasa Hulrukunun Genel le emekçi halk arasındaki çelişmevi sosval adalet ve yönetime kaEsaslan ve Siyasi Rejimler, tılma ilkeleriyle vnmnsatmak C.H.P.'nin solculufcu gereğidir. S. 10. Bn açık tahlili yapmak cesaretinden yoksnn bir Halk Partisl (2) Bkz: Or. Nihat Tflrel, Cumortanın göbekçileriyle birlikte ve kararsızlık içinde kalacak, halk huriyet, 8/9/1968. Snünde güven dnygnsunn yitirecektir. Ytıkandaki açık tahlil. CH.P.'yi hem Türkiye tsçi Partisinden. hem de Adalet Partisinden ayırır. Ama Halk Partisi açık konnsmayıp da gargaraya devam ettikçe. istediği kadar «sosyalist değiliz» diye bağırsın, kapitalistleri memnnn edemiyecektir.. tstediği kadar «solcuynz» diye bağırayın Selçuk. ^air Melıh Cevtın, devrimeilerl memnnn edemiyecektir. det Anday'ın bır »iirini ele almakta ve nükleer tehdide tstelik Halk Partisinin yönetimi her kalıba jiren profesyoneldikkati çekmekteydi. Bu yazı ler elinde bnlnndukça, partinin halk katlannda sıhuatli gelismesi bir genç olarak, vatanını ve tüm baltaUnacaktır. Tabancı knmpanyalara göz kırpıp, VVall Street insanlığı barış içinde görmeği milyarderlerinin Türkivedekl isbirlikçilerine hulus çaktıkça içarzulayan bır insan olarak ben teniiğinden süpbe edileeektir. C.H.P. solcnlnğnna bir «halk harede büyuk etkı yaptı. Bu yazıyı keti» anlamını kazandıracak atesli, genç ve gerçek «olcnlar «tehuzun uzadıya eleş|ırme)c vefin* likeli» botoaan. yönetimaen tasfiye edildikçe v« bn yolda avak kendi yazdığım baska bir »iirle oynnları devam ettikçe partinin itiban kalmyacakiır. İstanbul hislerimı açıklamayı daha uvgun kompradorlanyla hasırneşfr profesvonellerin saray entrikasıvla buldum. Bılmem dığer arkadassnynn başını tntraası ortanın solnnn yozlaştırmaktan baska bir işe larım da bana »atılacakUr mıT yaramaz. NÜKLEER SAVA* Ve CH.P.'nin sol hareketi, bir halk harekett anlamını kazanBir büyük dnvar yıkıimıs madan hiçbir değeri kalmaz. Sol hareketin bir halk hareketi degeAltında, ezilmiş, vok olmnf rini kazanması ise «parti içi demokrasiye» değer vermek, ve tepeTüm evrenin insanları den inme emirlerle partiyi yönetmemektea başlar. Her yan snsmnş, toz olmnş doğa Ne sehirlisinden Iz kalmış, Ne de ses kalmif kövlüsünden övle bir gflmbürdeyis ki bn. Mevsimler tüm detismis •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••• Yagmur yağmaı olmnş tropiklere B Atoıtt'un hikâyesi Tı Karanlıklann kara öcüleri • ynı konuda Üskudar'dan tarn tısmaya katılan Cevdet Yazıcı, •• «Ne gfizel çteiyor lâik devletl (Kâbustaa Selâmete Çıkacak Tol) yazısıyla, Sayın Profesör» dıye basladığı yazısına söyle devam edıyor: «Koltuğunun perçini ve öz çıkarlan için dinci görünen kişilerin acıklı hali bir kat daha acı bu yazıda. Düşünüyorum da. acaba din olmasaydı, şu yobazların hali ne olacaktı?.. Ey.. karanlıklann kara öcüleri: Bırakın üısanlık gerçek dini kendi kendine bulsun. Gerçek ihadeti kendi yapsm. Her doğan yavruyu boğazlar gibi, her doğan ilerici fikri, gerçekçi yapıtı boğazlamayın. Allah varsa her yerde vardır. Bütün doğa onun bir parçasıdır. Yedi seldz yaşlanndaki yav Sonuç karar, bugünkü G örülüyor ki, bn iki espri bakımından,gericilik hareketlerine, tamamiyle nymaktadır. Yargıtayın bugün dahi bn yolda verilmiş baska kararlan da vardır. Bizim bn iki kararı alısımız, Yargıtayın lâiklik hakkındaki ötedenberi olan ictihadını göstermek. içindir. Yargıtay bu içtihadını bugün de muhafaza etmektedir. Yeter ki, bütün bn olaylan, Yareıtayın önüne getirmek iktidannda bnlnnan cumhuriyet savcılan, bütün hassasiyetlerini asın sağ olaylan üzerinde voçunlastırabilsinler. tnkılâbın ilk Adalet Bakanlarından merhnm Mahmut Esat Bozkurt'un, Cumhuriyet SavcılV nna karsı hitabesini, «tnkılâbın temeli. sizlerin çelik omuzlarınıza davanmaktadır> sözünü, hiçbir Cnmhurivet Savcısının, bir an için dahi aklından çıkarmaması. inkılâplann korunması bakımından, hayatî bir önemi haizdir. Çöller görünmez olmnf kar tipisinden Knslar ineeek ver Konacak kurn btr dal bnlamamış Yanmış, yıkıimıs nvgarlıklar, Bir kere kararmış gök. Son kez görmüş gözler, Havada yükselen dev mantan Analar, yavrnlannı sevememişler, Ressamın yanm kalmıs tablora Terzi atamamış makasma el Oognrnrken ean vermiş San kı», Politikacı koltugnndan ayrılÇoçnk kapanmıı tahta Gerçek Yayınevı «100 SORUDA» dizisinin ilk 2 kitabını sunar: Prof. SADUN AREN 100 Soruda Ekonomi El Kitabı (Türkiye Ekonomisinden Örneklerle) îşçinin köylünün, memurun esnafın, öğretmenin ögrencinin, subayın assubayın. okumuşun okumamişin inanılyacak bir kolaylıkla okuyup ekonomi meselelerini ve Türkive perceklerini öğrenecekleri eşsiz bir eser. Üniversite ögrencileri için yardımcı ders kitabı. 7,5 lira. FETHİ NACİ \ 100 Soruda Alatürk'ün Temel Görüsleri ••• Farkında m ı ? W dık» acaba «gençler siyasete • burunlanm sokmasm» derken siyasete 'îanştığının farkında mıydı, bümiyoruz. Bu açıkiamadan sonra, siyaseti kısaca «kişilerin mutluluğu için devletin izlediği yol» diye tanımlıyabiliriz. Devlt varhğınm amacı ve gereği budur. \ Butun yurttaşlan ügilendiren ou ortak amaca ulaşmak tçin devletin bu yoldaki tutumunu, tüm demokratik olanaklardan yararlanarak eleştirmek, herkes için bir hak olduğu gibi bir görevdir de.. (2V Gürmmüzün demokrasilerinde vanlan aşama budur. «Yaşça ve Saşça büyük tanıdıln da kabul eder ki, dünyamız sürekli ve hızlı bir değişim içinde flV ^ aşça v e başça bü y Uk t a m Sağcılan da solculan da şaşırtacak bir kitap. 5 Lira. atının Ödemeli isteme adrcsi: üzerine, GKRCEK TAVlNKVt. P. K. 655. tSTAN'BCL Katılaşmış avncnnda, kursun askeri Sevtnlerin aynlmı* birbirinCumhuriyet 123f den elleri, > • • • • » • » • •••»•»••»»»••• • • • • •• •• •••••••• Denizler çekilmis, kururcasına yoğunlaşarak, • İstanbul Üniversitesî Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Saracak el kalmamış raralan Ve son bnlmuş, milyarlarea yıl Oynanan, insanlığın dranıİM. Mehmet VILGÛR Ist. Ikt. ve Ticaret llm. Ak. Öğrenci Alınacaktır. 3. Smıf öğrencisi EBE OKULUNA TfftY konak ve sinemalarında (Sonuç Rek.: 406/12378) !•••«•••«•••«•••••% 1 Okul süresi iki yıldır. (Üçer aylık dört sömestr) • 2 Okul yatısızdır. • 3 Ortaokul, Enstitu mezunlan veya daha yüksek tahsilliler girebilir4 Yaş haddi yoktur. İsteklilerin İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi kalemine 25 Ekime kadar müracaatlan rica olunur. • • • • • » • » • • • • • • • • •• • • • • • • • •• •• • • • • • • • • » • • • • Cumhuriyet 123E MEYLİT Çok sevgiU eşim ve babamız merhum, pek yakında Prof. Ahmed ATEŞin ölümünun ikınci sene'i devriyesi doîayıtiyle; Mıraç Kandıline ra'tlayan, 19 Ekim 1968 Cumartesi Rünü ıkindi namazını mü^aakip Aksaray Valide Camımcie, mcmleketimızın lar.ır.mış h^fjzlarından Ha?an Kuçuk, Raıf Bahriyeli ve Hasan Akkuş Geredeli taraîından Hatim duası ve Mevlidı Seıife okunacak, dualar l'anbul Merkez Vaizi Hasan Küçük tarafından yapılacaktıı. Dost, akraha ve bütün nrzu edenlerın tesrifleri rıca olunuı. Esi: Fıkrct ATEŞ Ogulları: Prtnnea ve Toktamıs Ates Cumhuriyet 1Î394 Nebali Margarin Saiına.ınacaktır. Ereğli Kömürleri İşletmesî Müessesesi Müdürlüğünden: 1 Şartnamesine pöre kapalı zarl usulü ile 125 ton Nebati Margarin satmalınacaktır. 2 Teklif zarrian 12 11.1968 Salı günü saat 15 de Zonguldak'ta Ereğli Kömürleri İşletmesi (E.K.İ.) Ticaret Materyel Müdürlüğünde açılacaktır. 3 Teklif mektunları ve geçıci teminatlar ayni gün saat 12 ye kadar E K.t. Özel Büro Şefliğine verilmiî olacaktır. 4 Şartnameler 2onguldak'ta EK.f. Ticaret Materyel Müdürlüğünden, Ankara'da TKİ Kurumu Genel Müdürlüsü Ticaret Materyel Müdürlüğünden ve tstanbul'da Beyoğlu İstiklâl Cad Deva Çıkmazı, Sümer Han kat 45 de TKf Satmalma Müdürlüğünden alınabilir. 5 50 tonluk kısml teklifler de nazan itibare alınabilir. 6 Müessese ihaleyi yapıp yapmamakta dilediğine yapmakta serbesttir. istanbul TEŞEKKÜR Sevgill Annem EMtNE ŞUMNU'nun vpfatl dolayısiyle acıımzı pıylaşan. cenazesine Iştirak eden. telgraf: telefon ve bizzat irayarsk ba^sağlığı diüyen bııtıin shbap ve akrabalarına şukrdnlarımı arz ederint. Mellha ÖZBAtTACl (taaeüık: tttl • U40t) (Basın: 26396/12387)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear