Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Hem emniyet hem süs için altın alan kadınlar uyumcu dükkânlannın sıcak v e kuvvetli ışıkları, vitrinde duran altın büezikleri. beşibirycrdeleri, maşallahlan ve yüzüklerin, küpelerin üzerindeki elmasları, bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlatıyordu. Kimi başörtülü, kimi sereserpe açık gıyınmiş pek çok kadın gelip geçıyordu oradan... Hayran hayran seyrediyordu bu ışıltıları, ama işte o kadar! Kapıdan içeriye adlmım atamıyordu. Kırmızı ile turuncu arası peştemah ve kolunda sepeti olan bir kadın yaklaştı vitrine... Ayni kendi gibi giyinmiş, az geriden gelen kadınlara bir kaç saniye bekledikten sonra seslend:: Şu bileziği alacağım... Sen ne dersin Hacer abla?r Üç kadın kafa kafaya yaklaştı. Sanki delip vitrinden içeriye girecekmiş gibi üç çift göz, kenarlan işlemi. serçe pantıağı kalınlığmdaki altın bileziğın üzerinde toplandı. Sonra yaşlıca olanı sordu: Kaç ayar acaba? Herhalde 18 dır!... Girelim, görelim bir kerre, derpahaneden daraga basmışlar mi? Eğer yoksa aldatiyler. demektur! Peştemalh kadınlar küçük kuyumcu dükkânından içeriye girdiler... n. K buralarda altın sadece ağırhğı ile değil, kapladığı yer itibanyla olçülürdü. uyumcu dükkânlarından başka, kumaş satan mağazaları bu kadar çok olan şehri ben Anadoluuun hiç bir köşesinde görmedim. Adım başma, ya ışıl ışıl bir vitrine ya da çeşitli kumaşlann serildiği tezgâha raslıyordum sokaklarda... Bir Rize'li dostum bu hayret ve memnuniyetimi görünce 5unları anlattı bana: « Bizim borada erkckler konfeksiyon elbiseye pek rafbet etmezler. Her köylünün müşterisi oldngn terziler vardır. Bnnlar ayni zamanda knmaş satsrlar. Şehre inince bir parçayı begenir, provasını yaptınr. ısmarlama elbise giyerler. Terziler alışmıştır elbise paralarmı Mayıs ayında almaya. Hesap açarlar...» Yılma ÇCTİMER K Gurbetçilerin geri dönüşü! Çay toplayan Rizeli Ali. başuia mendil bağiamış, bir yandan da türkü soylüyor otomobil ile geri göndermiş kı21!... lanyla doluydu. «Yeşil Altın» la beraber altınm da fiyatı yükselmış, borsası kurulmuştu orada... Alıcı çok olduğu için; Reşat al tını. Cumhuriyet altını ve diğer mamul altınîarı bir miktar fazlasına satın alabilirdiniz Rue'de... Bilhassa, Mayıstan Ekime kadar hayli yüksekti fiyatlan... Köylerde peştemalının arka«ında dizi dizi beşibirlikleri, kolunun yarısına kadar bilezikleri vardı kadmların... Zaten ayın Ç böyle payitahtı Rize, işte kuyumcu dükkân ize çarşısı daima kalabalıktı. Mütemadiyen alış verişte görüyordunuz insanları... Kamyonlar geliyor, cipler gidiyor. Peynir ve yağ yığınları, Güney Anadolunun küfe küfe meyvaları yolun ortasında satılıyordu. Çay canlandırmıştı bu piyasayı. Cebi para gören Rize'li hem emniyeti. hem de süsü için altın da alıyor, Bursa'nın seftalisıni de yiyordu... Rize'li bir gencin hikâyesini anlattılar köyleri dolaşırken. Çaydan kaıandığı 1700 lir&yı koymuş cebine. Babasından da 1M0 lira almıs, ver elini Istanbul. Izrnir Bir hafta süntiftni? oralarda kalışı... Trmiş, içmis, eelenmiş ve meteligi kalmadan dönmüş köyüne. Bir başkası daha değişik... Samsun'dan hususi araba ile kız getirtmiş Rize'ye, üç gün kapatmış eve... Padişahlar gibi yaşamış onunla. Sonra yine hususi R Biraz dikkat edip, aratınnca Rize ile lstanbul araunda çok sıkı bir baglantı oldağn; Karadenizin bu nzak köşesinden, diter illerle kıyaslanmayacak kadar çok yolcnnun eğlence sehrine akın ettifi göriilürdü. Rize'nin çay müstahsili para yemeğe, tedavi olmaya, dinlenmeye hep Istanbul'a giderdi. Kırk yıl öncesinin. açlık ve işsizlik goçü değil... Oradaki toprağını. işini bırakmadan yapılan refahın getirdiği bir arzu, bir ihtiyaçdı bu'.... B ugün 56 sinema bulunan Rize ilinde 20 yıl önce bir sinema bile yoktu! Şimdi köylerden gelen seyirciler, renkli filim. Sinamaskop fiüm istiyor lardı. Bir tiyatro gelmesin şehre... Iki gün önceden biletleri satılır, biterdi. Minibüsler, kamyonlar, cipler taşırdı peştemalh köy kadınlannı, çocukları sinemalara... Bir de yatak, yorgan ve karyola merakı vardı Rize'lilerin. . Atlas yorgan halâ revaçtaydı ama, pamuk yatağı artık beğen mez olmuşlardı. «Sünger yatak» daha konforla diye onu tercih ediyorlardı. Tabak, çanak, bardak. bnzdolabı. radyo mütemadiyen satın alıyordu Çay müstahsili... ize çarşısında dolaşırken gördüm, kadın erkek pek çok kimse bir vitrinin önünde toplanmıştı. Ne var, ne yapıyorlar, diye, merak edip, yanlanna yaklaştım. Meğer, televizyon seyrediyorlarmış!... Her gün saat 16 dan itibaren Batum'dan Televizyon neşriyatı yapıhyordu. Rize'de kullanılan apareyler, Batı'dan geldiği, Alman veya Amerikan malı olduğu için, fes ayan tutmuyor, bu yuzden sadece şekiller ve hareketler görülüyordu. Sanki sissiz fılim seryereder gibi!... Mamafih, ç o | n zaman Moskovada Bolşoy Balesinden naklen yayın veya futbol maçı gösterildigi için, halk anlıyor ve bosuna gidiyordu... Bu gün 10 kadar televiryon apareyi vardı Rize'de... Rusya'dan gelen göçmenler satmışlardı bu ses alan apareyleri... Diğer firmaların se» mahznrunu berteral ettikleri gün Rize'de her köyde bir iki televizyon cihazı mutlaka görecektiniz... R kalfa, maharetini sadece kendi işinde gösterse herhalde daha rahat. daha konforlu, daha sıhhi evler çıkardı ortaya... Batı'daki ülkeler de. Doğunun sosyalist ülkeleri de hepsı çoktan halletmişlerdi bu problemi... Köylü ev mi yaptıracak, plânı hazırdl. Muhtemel arazi şckillerine göre tertip edilen plâr ve projeleri vatandaşa devld bedava veriyordu. Hattâ mese lâ Bulgaristan'da ev yaptırac^r olanlara 50 100 lira mukabilin de Belediyenin mimarı plân çv ziyordu... Bu usulleri bizde dı tatbik etmek çok şey kazand: rırdı. herhalde köylüye ve köy lerimize... tşte; işgal gören, yıllar yılı ik tisadî kriz içinde kıvranan, aı lık, hastalık çeken, tkinci Dün ya Savaşının acı günlerin e mı sır koçanı ycmek suretiylc ka tılan Rize'nin bugünkü hâli... O zamanlar çolugnnn, çocuğu nn köyde bırakıp gurbet elleri ne onlar için para kazanmava z denler, simdi artık yvvalarımı başında oturup, çaiışıyorlardı GURBETÇİLER'in çilesi bit miş, Rize'ye geri dönmüşlcrd artık!... ize köylerinde genellikle iki üç kath tuğla evler yapıhyordu. Dağların sîrp yamaçlarındaki bu evler uzaktan villalan andınyordu. Kallalar çiziyordu plâmnı... İşte bu yüzden sarfedilen emeğin, harcanan paranın karşıhğı kadar iyi bir sonuca varılamıyordu. Halbuki mimarın işine özenen R Alun yerine getirdiği çayı eksperin arzusa üzerine ayıklayan bir Rizeli çaya Tabancamın sapını gülle donatacağun.. MOOESTY BLAISE Ç ÖÖEÜE GÖBME? İŞ4PET1 tfCÜP ISTANBUL 06.25 06.30 06,45 07.00 07.05 07.30 07.45 07.50 08.00 0S.20 08.40 09.00 09.10 09.30 09.45 10.00 10.15 10.25 10.40 llıOO1^ 11.05 11.45 12.00 12.10 12.15 12.30 13.00 13.20 13.30 15.00 15.30 15.40 15.55 16.13 16.45 17.15 17.20 17.50 19.00 10.40 19.45 20.30 21.00 21.05 21.20 22.00 22.45 23.00 23.55 24.00 11.55 12.00 12.30 13.00 13.30 14.00 14.30 13.00 15.30 16.00 17.00 17.30 18.00 18.30 19.00 19.30 20.15 21.00 21.70 22.00 22.30 A c ı h s ve o r o s r a m Türküler Kövden rÖDortai Köve haberlev litedieıniz türküler Haberler ve hava d u r u m u İstanbul'da b u e ü n Kücük ilânlar Bu sabah sizinle Pasadobleler Sabah s a r k ı l a r ı Doktorunuz divor ki P i v a n o soloları Türküler Sevilen melodiler Muzik k u t u s u Eserler a r m a e a n l a r Savkılar Arkası v a r ı n K ısa tıWx%l«p r " ~* » ş •! Sabah konseri Vural DOKU ve a r k a d a s l a r ı Bu hafta dinlivecekleriniz Kücük ilânlar Divan Baelama Cura Haberler ve solo s a r k ı l a r Haberler ve Resmi Gazetede burzün Hafif müzik Reklâm u r o â r a m l a r ı Cumartesi konseri Genclik îaati Radvo arrr.oni m ı z ı k a s ı Solistier eecidi T u r k tivatrosu Cav saati Kısa h a b e r l e r ve i'.ânlar Yurdun sesi Reklâm Droer»mları Haberler v e hava d u r u m u Küeük ilânlar Ezeilenmizm eetirdiği Levleein ömrü 24 saatin o ' a v l a r ı Sarkılar Sizin sectiklertniz Reklâm o r o ğ ı a m l a r ı Haberler ve hava d u r u m u Genclerle basbasa G ü n ü n haberleri KaDanıs. İSTANBUL İL RADYOSU Acılıs ve orocram Sizin için Minvatür müzik Cesitli meîodiler Lied saati Tatil mleodilerl Koncerto saaü Caz müziği Gencler için Cumartesi konseri Cav saati Kücük konser İvi aksanılar . Senfonik müzik Hafif müzik Aksanı konseri Genclerin sevdikleri Fıkralar ve müz;k Ses müziei Gece kons?ri Bu hafta neler dinlivecek siniz? Karısık soloiar Gökkusası Hafif sarkılar Gece varısı icin Proâram vr kaoanıs. raç. 7 Eski ve tanınmış bir A! TıT'KARIDAN AŞAGlYA: 1 «Ellerinin hareketleriyle man bestecisi (adı söylendiği g istediğini anlatmayjı çalış!» anla bi yazılmıştır), Bursadaki bi mına iki sözlti bir emir. 2 tn » 2 3 4 5 6 7 8 9 camümizin ad ce ve zarif durumda davranma 7|NlÜ|S|EIMIklEİ 8 Çevrilinc işl. 3 «Pazla yemek yiyen kan «üzerine parçi veya koca» mâuasına iki söz, bir lar eklenmiş ps çekimin kısaltılmısı. * «Zaman muklu dokuma zaman aklmdan rüzgâr gibi gelip karşılığı iki sc geçer» karşılığı bir söz ve bir çebelirir. 9 E: ki bir Türk de kim. 5 Bir kısa zaman parçası, leU. tersi Kika Rumcada «yaşa!» mânasma gelir. . İlk defa Mongolfier kardeşleDttnkO balmacanıo et!» mânasın rin havada yükseltebildükeri a halledllmlj fekll bir emirdir. SOLDAN SAĞA: 1 Dünya rüzgârlarınm yön ve esiş kuvvetlerini gösterir haritanın adı (coğrafya terimi), bir har fin okunuşu. 2 Arap aylarından birinin adı, Kemerin etraîını çevirdiği yer. 3 Eski şiir ve manzumelere vezin olarak kullanılırdı. nazik olmıyan. 4 Tersi hesabını bilmiyen tücoar ve esnafın ettiğidir; bir daha tekrarlanmca burnundan konuşan belilirir: 5 Çevrilin.e «on kere yüz sayıda Batı Anadolu kabadayısı» DÜNKtî BULMACANTN karşılığı iki söz belirir. 6 Tersi HAT.T.BTifr.MtŞ gEKlJ tüfegi ile nişan almış avcıya verilecek emirdir (karma söz), güzel sanat. 1 Başhca besi mad NASTL HALLEDİI.ECCK Tnkaridak) rakamh bulmacad» a delerimizden biri, sık ve zor *e dece 4 tane aoahtaı (ipucu) vc 0 tane «onut »ardıı Bo«fcalan< küde nefes alıp verme hareketi. karenio içioe I deD 9 • kadaı ayguo bireı rakam koyarak ve ! > <» 8 Söyle, her gün hepimizin ba lama çarpma. çıkartma. bölme isaretlerine dikkat ederek toldu şından türlü türlüsü geçenlerden. «ağa ve Tukandan ssaeıya bulmacads çostcrilen «onaçlan bulantı 9 «Azıcık yatıp kendinden geç!» Biraı vaktinizı alıı ama, boş vaktinizi boşça geçirmis olursun.j mânasına üç sözlii bir emir. YEMIN Yanılmamışım. Ertesi gün bir Cumartesiydi. Henzi sabah vedıde bana telefon etti. Seyyar satıcı suçu ıtııaf etmiş. Sekızde merkeze gittim. Henzi, eskiden Mattahi'nin olan odada, pencereden dışarısını seyretmekteydi. Beni selâmlamak için döndü. Etraf boş bira şişeleriyle doluydu ve kül tablaian taşmıştı. Odada Henzi'den başka kjmse yoktu. «Itirafı tafsilâtlı mı?» diye sordum. Henzi, «tafsilâtı sonra verecek.» dedi. cŞimdi esas olan şey cinayeti işlediğini itiraf etmiş olmasıdır.» «Inşallah bir münasebetsizlik etrnemişsinizdır,> dedim... Sorgu yirmi saatten fazla sürmüştü. Kanuna aykm birşey olduğu muhakkak, ama ne yapahm. kurallara harfi harfine uymak her zaman mümkün olmuyor'. Henzi. «Hiç bir kötü harekette bulunmadı, amir bey.» dıye cevap verdî. Odama gidip seyyar satıcıyı çağırttım. Ayakta zor curabiîiyordu. Yanımdaki polis memuru onu tutmak zorunda kaldı. Ama otur dediğim zamfn Günten oturmadı. «Gunten,> dedim. Se^im, neden bilmem, dostça çıkmıştı. «Küçük Gr:tli Moser'i öldürdüğünü itiraf etmissin.» Seyyar satıcı o kadar yavaş sesle, «Öldürdüm onu,» diye mırıîdandı ki güç duyabildim. Gözleri yere dikiliydi. «Beni kendi halime bırakın artık.» dedi. «Gıt biraz uyu, Gunten» dedim. «Gerisini sonra konuşuruz.* Oru dışarı çıkardılar. Tam kapı önünde Matfhai'yle karçılastı. Nefcsi sıklaşarak durdu. Birşeyler söylemek ister Kibi ağzını açtı ama sesini çıkarmadı. Matthai'ye bakıp kalmıştı. Memur. «Yürü.> diyerek Gunten'i götürdt. Matthai odama girerek kapıyı kapadı. Bır püro yakt.m. «Ey, Matthai, ne diyorsun bu işe?» «Zavallıcığın sorgusu virmi saatten fazla sürmüş, öyle mi?» • Henzi senden öğrendiği metodları taklit etmekten gayri birşey yapmış değilki.» diye cevap verdim. «Bu sorgu işlennde sen o'.dum olalı birincisindir. Ama Henzi iyi yürüttü görevini değil mi'» Matthai cevap vermedi. İki kahveyle çörek ısmarladım. Ikimizin rie canımız sıkkm. içimiz kararmiştı. Sıcak kahve bile gaımmızı dağıimsdı... Matthai sonunda, «Gunten suçu yeniden inkir edecek gibi geliyor bana,» dedi FRÎEDRÎCH PÜRRENMATT â NIHAL YEĞİNOBALI 16 konu ve rcsim: AYHAN BAŞOGLU BEYAZ QOL 22.45 23.00 23.30 24.00 01.00 A \ K AR A 06.25 Acıhs ve orofiram 06.30 Günavdm 07.00 Köve haberler 07.05 Sarkılar 07.30 Haberler ve hava durumu 07.^5 Sabah müziei 08.00 Ankarada buaün C8.O0 K ü c ü k i l â n l a r 03 :n Her t c l d e n 08 40 Türküler 09.00 Hafif müzik 09.35 Kısa haberler 09.40 Aıkası varın 10.00 Ziva Taskentten sarkılar 10.20 M Akkustan türküler 10.35 Melodiden melodive 10.53 Sarkılar 11.13 Cocuk bahcesi 11.30 Konser saati 12.00 A. Sezsrin'den türküler 12 15 Klbfis saati 12 25 Kücuk ilânlar 12.30 Sarkılar 13.00 Haberler ve Resmi Gazetede bueün 13.20 Hafif müzik 13.n,î Kadınlar toclulu6u 14,00 Cocuk bahcesi 14.15 Reklâm Droâramlau 15.15 Kısa haberler 15.20 Haftanın Droeramı 15.35 Genclik saati 15.50 Haftanın türküleri 16.15 Dilek kutusu 16,55 Kısa haberler 17.00 Cocuk saati 17.."0 Reklâm DroSramlari 19,00 Haberler ve hava durumu 19.40 Kücük ilânlar 19.43 Âsık Vevsel'des türküler 20.00 Ciean müziei 20.15 Gönül Akından sarkılar 20.35 Müzik caleti 20.55 Uvkudan önce 21.00 24 saatin olaylan 21.05 Zıılme karsı 21.25 Türk müzigi Droeramı 21,55 Cesitli müzik 22.05 TBMM saati 22.25 Turküler 22.45 Haberler ve h»va durumu 23.00 Sizin sectikleriniz 23.45 Gece varısma doâru 23.55 Günün haoerlen 24.00 KaDanıs. Ben aşık suratla, «Mümkündür,» dedim. «O z; man bize de yeru baştan uğramak düşecek.» Matthai «Sen onun suçlu olduğuna inanıyo musun?» diye sordu. . «Sen inanıyormusun?» diye çıkıştım. Matthai bir tereddüd geçirdi, sonra, «İnanıyı rum herhalde,» dedi, ama inanarak değil. Sabah güneşi pencereden içerj dolmuştu. Dı nuk Gürnüs renginde. Sokaktan sesler geliyordi Tam o sırada Henzi geldi. Kapıya vurmadan gtr< içeri. Kapkara bir sesle, «Gunten Kendini asrruş dedi ve dudaklarınm arasma bır sigara sokuştu du Hücre uzun bir koridoran sonundaydı. Koridı ru koşarak geçti. Seyyar satıoınm başında iki ki vardı. Adam yerde yatıyordu. Gömleğini yırtıp a mışla»'dı. Ama vücudu hareketsızdi. Pantolanask lan pencerenin üzerindeki demirden sarlunaktadı. Matthai, «Gunten» diye bağırarak onun yanır diz çöktü. İki memurdan biri, «Nafile,» dedi. «Ölmüş Matthai ayağa kalktı. Sonsuz gibi uzayıp ; den koridordan geri dönerkon, <(Böylece Gritli M1 ser, dosyası'da kapanmış oluyor herhalde.» dedir «Sana da iyi volculuklar dilerim. Matthai».. Öğleden sonra saat iki sulannda Feller. Mat hai'yi uçak alanına götürmek üzere merkezin ar basını Hotel Urban'ın ör.üne getirdi Matthai, uç ğâ henüz vakit var diyerek Magendorf yolunda gitmelerini teklif etti. Bunun üzerine Peller 0 manlann arasından geçen yola saptı. Köy meydanına cenaze alayıyla ayni zamand vardılar. Sessiz insanlardan meydana gelmiş uzu bir çizgiydi alay. Civar köylerden ve hattâ şehird= bir sürü kimse cenaze törenine katılmak üzere M gendorFa akmıştı. Gazeteler Gunten'in intiharu haber vermiş bulundukları için etrat'ta öç almış 0 mamn rahathğ; vardı Adalet yerinı bulmuştu Mat hai otomobilinden indi eve Feiler'le beraber kilis< nin karşısına geçip çocuklann arasında durdu. T but iki atm çektiği bir arabaya konmuştu ve üze beyaz gül yığılıydı. Arkadan köy çocukları gelmei teydi, ikişer ikişer... Önlerinde Matmazel K.rumı vardı ve her iki çocuğa bir çelenk düşüyordu. B çiçekler deniziydi sanki, çocuklar denizi . Sonra Gritli'nin anası ile babası göfüııdii; i, ralar giymi> iki kişi Kadın durdu ve Matthai"î baktı. Yüzü ifadesiz. gnzleri bomboştu. Fısıldıyirak, fakat gayet açık, «Sözünüzde du dunuz», dedi. «Teşekkür ederim.» (Arkası va