26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 25 Agustos 1967 CTnVIHURİYET Anadolu kültür ve uygarlı Atina'dan çok ileridir Herakleitos'un her ?eyın değiştiğini sbylemesi, yeni bir gorüs değildi. Daha once yazıldığı gibi Thales «değişme» olayını, «su» yun çeşitli kılıklara girme«ınde gormüştü. Anakfimandros €değışme»yi iki yonde clma ve bozulmada göruyordu. Anaksimenes, «peklesme ve seyreklenmede» goruyordu. Demek kı, değişim genel olarak Anadolularca, su ya da bu «ekilde zaten tamnmışlı. Ama zıtlann ayBI olduğunu söylemesıyle Herakleitos, Miletos'lu yurttaşlarıTiı çok aşmıstı. Herakleitos'a gor< gerçek bılgi, varhkta, gizli iikeyi ksvramaktır. (Çunkü «Doga> gizler) der Herakleitos. 8u ilke de zıtlann uygunluğudur. «Bu formül anlaşılmaymca, öğTentilerin çokluğu bir şey öğretmez, çünkü anlayış ve kavrama sağlamaz». Herakleitos'un dıalektik duşünuşü Hegel'den gunumuz diyalektik materyaliznnr.e uzanır. surgun edıldl. Platon'un Protagoras adlı bir diyaloğu vardır. Oıada Pıotagoıas doğru dürüst konuşur. Sokrates ise bir suru dolambaçlara sapar. Diyaloğun boyiu boyunca Hellenik düşünür Platon, Protagorasla alay eder. Ama Protagoras modern hukuk' un kabul edip de uygulayamadığı bir fikri ileri sürer. Cüriim işleyene verilen ceza, cürmü isledıği için değil, cürmü bir daha işlememesi için verilmeli, der Platon, Herakleitos'tan i'ine gelriiğı kadar o da çok değildi yararlandı. ANADOLUnun once yazıldığı gibı tanrılan ınkâr etmekle suçlanarak olume mahkum olmuştu. Protagoras ds aynı nedenden olume mahkum olmustu. îkı Anadolulular. yanı Anaksagor'la Protagoras guneşle ay'ı madde kutleleri dediklerl için güneşle ay'ın tanrılığını gerçekten inkâr ediyorlar ve bu iki Anadolulu bu görüşleriyle günümüzün moderr dur.yasının adamları oluyorlar. Sokrat tanrılan inkârla vargıianıyordu. Çünkü insan ruhlarını ölümsüz sayıyordu. Ölümsüzlükse tanrılara aittı insanlara değıl; bundan dolayı tanrılan inkâ' etmı? oluyordu. Anadolululannkı bilımsel, Sokratınkı mistiktir 1 Büyü, 2 Din, 3 Fen aşamaları goîönünde tutulunca Atınanın küJtur ve uygarlık katı Anadolununkine nispetle çok geridir. Aradaki bir derece farkv değil, ama hir kategori, bir çeşit farkıdır Bu iki uygarîık, ayrı uygarhklardır. Uygarlık ayrıhğını gosteren tarıhsel olaylar arasında Sokrat'la Anaksagor'un mahkumiyetlerindcn daha iyisi güç bulunur. Ne var ki, bu gibi olaylar şimdiye dek ne in. lenmiş, ne de değerlendirilmiştir. «Tarih vürüyor», «Hellenizm vü rüyor» denince yürüyen nedir? ve nereye yürüyor? Sokrat'm Hellenizmi mi? Zamanın geriye doğru gıttiği şimdiye kadar görülmemiştir. Burada bir de düşünce özgürltiğü sorusu meydana çıkıyor. A nadoluda Anadolu düşünürlerinin kanılarına aykırı düşünenler mut laka vardı. Anadolu düşünürleri kendi yurtlarmda fikirlerini korkusuzca ortaya koyabiliyorlardı. Örneğin Miîet şehri Eîes, ya da Abdera kimseyi fikirleri dolayısiy le mahkum etmemiş, hele ölüm cezasına çarptırrnamıştır. Bu da çok önemli bir nokta olduğu halde, hiç de söz konusu edilmemiştir. Hellenistanda fikır özgürlüğü olmadığı için, Anaksagor gıbi Pro tagoras gibi insanlar dlüme malıkum edilmişlerdir Ama Demolîrit tanrılara üıanışın merkezi olan Atina'dan mümkün .nertebe uzak kaldı. Ki durup dururken ölılm hükmü giymesin. Fikir öz gurlligünü tcorumak için olacak yen gibı adamlar yetıştırmiştı. Bilımsel eğilimin etkısi, şehırcıhkte de belirmiştir Basionel (ussali sayılan «fonksiyonels şehircılık dunyada ilk kez İ.Ö beşm ci vuz>nlda Anadolut'^ fıüzlenmış ve gelişmistir. t.Ö. besinci yüznlda Miletli Hippodam fonksiyonel HALİKARNAS BALİKÇISI Yozan: Atom leorisi î.ö. heşinci yüzyılda Leukippos adında îyonyah bir düşünür, atom teorisini ortaya koyar. Kendisi Demokritos'un hocasıdır. Maddenin en bölünmez kuçük parçasına atom adım verdi. Bu atomlar boşlukta hep gezerler. Gorünmeyecek kadar kuçuktürler. Leukippos sayesindedır ki, Ingiliz kimyacısı Dalton ondokuzuncu yüzyılda once terk e*tigı atom teorisine dönmüstu. î Ö. 470 yıhnda Trakya'nın Abdera şehrinde Demokrıtos dunyaya geldi. Abdera bir Milet koionisi olduğu için Demokrıtos da tyonya küîtur çevresi içmdeydı. O da Atomısttır, ve gunumuzün atom fizikçilerını ha> ran bırakan bir duşünurdur. Demokrıtos da atomlan Levkıppos gıbi bolunmez ve hep boşlukta y i n i r (hareket eder) ve çeşitli şekillerde birleşir sayan atomlann aynı yapıda. fakat ayrı kılıkta olduklannı ileri sıirer. Maddede rastlanan. renk blok teşkil edıyorlardı. Kentin tapınakları bir köşede toplanmıştı. Sokaklarda ve evlerde, \ilksek bir yerden ge;en, akarsu vardı. Sehrın her yerinden denıze akaıı lâgımlar vapılmıştı. Anadolumın bövle fonksivonel şehircüiğine kar şın Hellenıstan sehirleri ve özellikle Atina sehn. cambul cumbu! rastgele yapılmıs oir çamur e^ler Kargaşalığıvdı. Akar su yoktu. Lâğım vapma âdetı Anadoluda Etrüsklerden kalma bir âdetti. Hattâ Romanın pek eski çağlardaki Etrüsk Roma Kıralları. Tar kuvinler Romada «Kloaka Maksimav denilen ılk lâsımı insa ettirm'.slerdı. Pislik Tiber nehrine akıyordu. Hellenistan şehirlerinHe Roma ı^gaiıne riek lâğım vok Plato Demokrit'in yapıtlarının va i"a da «ussa.» urbaumı ıcat et tu Lâğım çukurlan bile azdı. Her kılmasını istemiştı. Anadolulular mısnr Milet kentinin yansı, »e kçs '.şıni sokak köşelerinde yapırealist adamlardı. Hellenistan (el Menderes vâdismdeki küçük Privnrdu Sokrar bile entarimsl «kisefesı idealizme kaçtığı ıçın, Deven şehri Hippodam'ın hazırlauıtonunu kaldınvor. ve «keyo» diyemokrit'in yapıtları, Hellenistan fel ğı plâna göre yapılmıştır. Prir»k sokakta yapıvordu küçüğünı) sefesimn kesin bir eleştirisi olduyen'in nufusu dö^beş bin idi a de bü>üâünü de. Bu nedenden. şe ğu için; pek doğal olarak Hellen ma iki büytık jimnazı (okulu) var hirde ara sıra veba gibi bulaşıcı duşüncesinin baş mumessilı odı. İki bin beş yüz yıl sonra New ha^talıklar nufusu kınp geçiriyor lan Plato'nun hoşuna gıtraıyordu. York şehrinde uygulandığı çibi, du. Hastalıfm kızan tanrılar taHellenistanuı bir kültürü ve uy sokaklar ve caddeler birbirlennf rafından gondprildıği sanılarak garlıfı yok muydu? Vardı. dıkıne kesıyorlardı. Kamu binalatannlann gönlünü etmek için tnrı duzenli adacıklar (bloklar) ola Hellen felsefesi insamn gövdeîan kurban edıliyordu. rak yanyana bir dizi teşkıl edersinı aslında bır pislik ve «ruh» ler, bir daireden bteki daiTeye giun ondan kurtulmasını biı erdem YARIN decek iş sahipleri şehrin bir vasaydığ: için, tıp ve doktorluk Hellenistanda ne doğmuş, ne de ge nmdan öteki kıyısma taban tepÜÇ KLÂStK mek zorunda kalmasınlar diye. lişmışti. Bilimsel eğilimlı olan ÜSLÛP Evlerse her köşesinde iki katlı oAnadolu, Stanköylü Hipokrat ve larak, dbrt e^'den ibaret birer ilk modem doktor sayılan Galı İsa'dan 5 asır önce Leukippos adlı Iyonyalı düşünür atom teorisini ortaya kovmuştu Prolagoras Burada yersız gibi görünür ama, PTOtagoıas'tan söz edeceğız. Kendisi Trakya'da Abdera şehrindendir. Deraokritos gıbi; ama Abdera Teos'lular (Izroir bblgesinde Sigacık) tarafından kurulmuştu. Onun için îyonya, yani Anadolu kultur çevresinden gelmedir. Protagoras Perikles'in dostuydu, düşünceleri Miletos'lulara yakın, yâni mistısizme zit olduğu için Atina'dan tanrılan inkâr etmekle suçlanarak HAlAlLAILNASIJ HERODOTOS taH. soğuk, sıcak, atomlann ken düerınde var olmayıp ayrı ayrı bağlantılarmırı, şekillerinin duy guUumıza etkisidir. Demokritos, nedensellik (causalite) yasasını ılk bulan adamdır. Herakleitos'a ağlayıcı, Demokrıt'e gülucu fusıologos dedıler. Kilızmanh (Izmir'e yakındır) Anaksagor son Anadolulu duşunur sayılabilır. Kendisi Persleri hoş gormekle itham edıhrdi. Anaksagor Atomun gene ve gene bolunebileceğını savundu. Sonra maddede akıl var dıyordu. Mıletliler maddeye canhdır dıyorlardı, ama akılhdır demiyor lardı. Anaksagor maddede akıl (nus) olmasa madde düzenli ola rak nasıl örgütlenır? diyordu. Perikles'ın dâveti uzerine Atina'ya gitti. Orada tiyatro yazarı Evropıd onun öğrencisıydi. Atinada ders verirken güneşle ayın tanrı değil, madde kutleleri olduğunu savunduğu için daha karma bir emir. 3 «Uykuda 1 haya bir göz at1» rnânasına iki ken gördüğün hülyalı durumda sözlü bır emir. 8 Vaktiyle vadolaş!» karşılığı bir karma errur tan şaın Namık Kemal surgüne (iki söz ve arada bir edat). 4 1 2 3 4 5 6 7 8 9 gönderildigi zaBal işçisi hayvan, tersi bir topmanlardan bıria lantıda verilen kararı kabul etde bu tvdı taşımediğıni belli etme hareketlerınyan yerde bır dendir (Lâtınce ve Bomalılardan zindanda yatkalma bir terimdir). 5 Saçkımıştl. 9 «Çolc ran hastalığına uğramış kişi, mükemmel karFransada bir şehir. 6 Gaye ema hayvan ve dinılmiş dunımdakl fikir ve niınsan misaiir et yet. 7 «Çölde havadaki akis o uunıto ouimjmnm me yerl» anlamı yunlan sonucu görünen hayali vâ öalledilrrdj «etU n a Uç SÖZ. MODESTY BLAISE izwu, evE eırrı, a<*CEai ) 06 25 06 .îO 05 45 06.55 07.00 07.05 07.30 07.45 07.50 08.00 08.20 03 40 09 00 03 10 09 30 09 45 10 00 10.15 10 25 10 40 11 00 11 05 11 55 12 10 12 15 12 30 12 45 13 00 13 20 13.30 14 00 14 20 14.35 14.50 15.40 15.55 16.00 16.40 16 55 17.15 17.20 17 50 19.00 19.45 20.00 20.30 20.45 21.00 21.05 21.45 22 00 22.45 23.00 24.00 Acıhs ve üroeram Kur anı Kerım Sdz eserlerı Dını iohbet KoNe haberler Turkuler Habeıleı ve hava duiumU Istanbul da bucun Halıf rrmzık Bu sabah sizinle Orhan Avsar orkestrası Jstanbul un sesi Calısan cocuklar Ri'rr.ba ve cacalar Turkuler Kernan soloları Muzık kutusu Biıhkte QU5unehm Sarkılar Arkası vatm Kısa haberter Sabah konseri Divitcıozlu orkestrası Kucuk ılânlar Turkuler Sarkılar Sarkılar Ha'i?tler ve Resmi Gazetede buaun Haiıi muzık Reklâm rjroeramiarı Sarkılar K. Gulesoclu orkestrası Sarkılar Sazlarının unlulerı Turkuler Kısa haberler Okul radvosu Cocuk bahcesi Halk ozaniarından de\ısler Kısa haberler Kadınlar lasıl toolulu&ı Reklâm Droeramlan Haberler ve hava durumu Türkuier Koncerto saali BaBelama takımı 24 saatin olavları Acık otunım Sarkılar Reklâm Droeramlan Haberler ve hava durumu Her zaman iftcp.en nlâklar Kaoanıs ISTANBUL IL RADVOSC 16.55 17.00 17.30 18.00 18.30 19.00 19.30 20.15 21.00 21 15 21 45 22.00 2J.0O 23 J0 24.(10 01.00 Acıhs ve Droeram Sızm ıcin * P /*C»Y\* IV Gorth SOLDAN SAĞA: 1 Tenımuz ayı sonunda yurdumuzda olduğu gibı bır deprem felâketı geçirmiş olan bir guney Amerika ülkesinin başkenti. 2 Nefesi ile ileTİye dogru götüıemerr.e. 3 Kendinden geçip yere düşerek. 4 Orta yerdekı açık kısım, tersl ormanlık bolgelerde çok bulunur. 5 Guney rüzgârı, îazla miktarda. B Cevrilince bir köpek cınsı belınr, dertlüerin gönlünü kaplayan. 7 Modern çamaşır teknesi, eskı ve ünlü bir Alman bestecısı (adı^söj jendığÇ^:«jJÎJ^ yazUriT. ^Beygff'IKmntu» k a r ş î l ^ ' 9 Rahat ve gürültüsüz yerde bulunan hal. YUKARIDAN AŞAÛIYA: 1 Fıdel Castro'nun idaresi al tmdaki adanın halkı (çoğul). 2 «Lânetle ve kimsenin onunla göruşmemesıni sağla!» mânasına DÜNKTC 8U1J1ACAN1N NASIL HAJ.LEDfLECFK Yukarıdakİ râkamlı bulmacad» ıadece 4 tane anablat (ipucu) ve S tane sonut vardıt Bo», kalaD H karenın içine I den 9 a kadaı aygun birer rakam koyarak ve top" lama. caıpma çıkartnta. bölrne isaretlerınc dikkat ederek soldaı sağa ve vukarıdan aşağıya bulnucada gösterilen sonuclan hulunuz Biraz vaktinizi alu uma, boş vaktinizi hoşça eeçirmi$ olursunuz Yaıas: FRİEDRİCH DÜRRENMATTi Çe»ire«: NİHAL YEĞİNOBALl Srjor eazetesı 35 «Onu öldürdükten sonra gıdip bir çalınm altına sakfandım, sonra da dönüp, senin yanına geldım.» Ben de, «Yumurta'arı baskası ıie gonderırız artık Albertcığım» dedım. cPeki annecığim» dıyerek bır dılım ekmek daha aldı ve bahçeye çıktı... «Kendi kendime. papaz efendiye gideyim diye düşündüm. O, Albertçiğime bir güzel zılgıt verir, dedim. Ama sonra pencereden bakıp onun uslu uslu çalıştığını gdrünce... Her taraf tertemiz, bakımlı... papaz efendıye gitmekten vazgeçtim.. «Albert aslında iji ço cuk. Bır daha yapmaz boyle birşey» dedım kendi kendime.... Gene hastabakıcı içeri girip çıktı, gene papaz efen di: • Anlat, bayan SchrotU diye ihtarda bulundu. «an lat anlatacağını».. Ve ihtiyar kadın anlatmasma devam etti. O sâkin, munıs sesıyle; «Qerçekten de Albert'çiğim iyileşmeğe başladı,» derken iki çocuğa masal anlatan bir nineydi âdeta. •Onu Zürih'e göndermiyordum artık. Ama savaş bittıkten sonra otomobillerimizi kullannıaraıza izin çık tı ve Albertçiğım beni 1938 den kalma Buick'imizle gezdirmeğe başladı. O kadar sevıyordu kı otomobil kullanmasını! «Bari Zürih'e yumurtalan gene o gbtürsün, nasılsa araba kullanırken ses mes duyamaz» diye düşündüm. Böylece Albert'çiğim her hafta ablama yumur ta götürmeğe başladı. Ara sıra da bir tavşan verıyordum. Ne yazık ki bir seferinde gene gece yarısın dan sonra döndü eve. Dosdoğru garaja gıttun. Hemen şüphelenmiştim, zira benden habersız şekerlik ten boncuklu çikolata almış olduğunu büiyordum. Albertçiğimi otomobilin içini yıkar buldum. Her şey kana bulanmıştı. Gene bir kız çocuğu mu öldürdün yoksa?> diye sordum gayet sert bir tavırla. O da, Merak etme, anneciğim, bu seferki Schwyz Kantonunda» diye cevap verdi. «Buyruk öyle geldi, anneciğim. Bu seferki kız da sarı örgülü. kırmızı etekliydi.» «Bu sefer onu daha da ağır payladım, ofkelenmiştim âdeta. Bir hafta otomobili vermedim ona; Papaz efendiye gitmeyi de iyice akbma koymuştum ya, mesele duyulursa ablam bayram edecekti. Sevincinden oynayacağını büiyordum. Briyle bir şeye de meydan veremezdim herhalde. Onun için Alberti sıkı göz hapsine almakla yetindım. • tki yıl her iş yolunda gittı ama sonra zavallı Albert'çiğime gene >ukardan emir geldi ve çocukcağız bir kere daha yaptı bu işi. Şekerlikten boncuk lu çikolata çalmış olduğu için ben durumu derhal sezmişüm. Bu sefer Zürih Kantonundan bir kızcağızdı. Gene sarı orgülü. kırmızı entarili. Ama suç biraz da annelerde vallahi! Çocuklarını böyle giydır meseler a!.> «Gritli Moser miydi bu kız?» diye sordum. •Evet Gritli'ydi. Öburleri de Sonya ile Eveli. îsımlerinı not ediyordum. Gritli'den sonra Albertcığim iyiden iyiye kötüleşmeğe başladı. Evden kaçar oldu. Her şeyi on kere tekrarlamazsam akluıa girmiyordu. Bütün gün çocuk azarlar gıbi azarlıyor dum onu. Tya 1949. ya da 1950 deydi, tam olarak bilmiyorum ama Gritli'den birkaç ay sonra Albert'çiğim iyice kurtlanmaya başladı. Ne eve bakıyordu. ne de bahçeye. Durmadan Buickle gezmeğe çıkıyordu... Derken bir gün gene şekerhkteki çikolataların çalırımasa başladığmı farkettim. Bır sabah usturası cebinde o'.duğu halde, gizlice çikolata çalmaya gelirken yakaladım onu. «Gene bir kız çocuğu buldun galiba!. dedım. Emir geldi. snneciğim. dıye cevap verdi. r£mıe karsı gelinmez ya, ne olur ızın ver de liTîffcıtiyTJones flFFANYJONES TO M'Af>AB Ş]MD1 ACA8 O 6 Ç T İ Ml'p ME UOŞ Şl \ffı ! | UA"/IE uVLT/A\(E(2SEMİZ jyf O U J E i BEYAZGUL Kuçuk konser Ivı aksamlar Senfonlk muzık Turkıve ve hos eeldmız Aksdm konserı Gençlerle bcrabeı Lıedler ve czanlar Oda ır.uzıeı Hatıf murik Gece konserı Caz muzlBi Sevilen sesler Gece \ a r w ıcın Prosram ve kaoanıs. A X K AR A 06 25 06.30 06 45 07 00 07 05 07 30 07 45 08.00 0P 10 0b 40 09 00 09.20 09 35 0Q.40 10 00 10.40 Acılı? ve c r o e r a m Kur a n Kerım Saz cserleri Kove haberler Gjnavdın Habcrler ve hava d u r u m u Sdbcılı muzıĞı AnKara'da b u e u n Her telden T u ı k u l e r aecıdı P r a t ı s bılüiler Sabah k o n s e r ı Kısa haberler Aıkası v a r ı n Okul rachosu Sarkılat bu sefer de yapayım. Bu da sarı orgulü, kırmızı er tarili bir kız» Ben gâyet sert bir tavırla «İzin veremem, Albert» dedim! Nerde bu kız? O da: «Yakında bir yerde. bir benzin istasyonundaı diye cevat verdi. «Anneciğim, ne olur, ne olur, izin ver de ya payım bunu: Ben de «Olmaz, Albert, söz vermistinı dedim ve kümesleri temizleyip tavuklara yem ve mesini söyledim. O zaman Albert'çiğim evlendiğimizden ber ilk defa olarak öfkelendi. Dedim ya, gül gibi geç nıyorduk aslında. Ama bu sefer, «Ben senin hizme çin değilim» diye haykırarak otomobile atladı. Ço kolataları da. usturası da yanındaydı. Gaza bastı, gitti. «Onbeş dakıka sonra telefonla haber verdileı Bır kamyonla çarpışmış ve ölmüş. Papaz efen dıyle, polis müfettışı Bühler geldiler. Mufettı bey çok nazik davrandı bana. Onun için Churdaki v e Zürih'dekı polis teşkilâtlarına beşer bıı frank bıraktım vasiyetnamemde. Tabıi ablam d geldi, koluna şoförcuğünü takmış.. Sırf nıspe olsun diye geldi..» Gözlerimi bu balmumu çehreye dıkip kal mıştım. Işte sonunda, önceden tahmin etmış ol duğum bağış da gerçekleşmını. Sankı bırısı be nımle inceden inceye alay edıyordu. Başdoktorla asistanı ve iki hastabakıcı girdi ler ıçerı. Bizi dışarı çıkardılar. «AHahaısmarla dık, Bayan Schrott» dedim. «Tanrı şıfalar ver sin». Ne dedığımi bılmıyordum. Tek dıişüncem bi an önce kaçıp gitmekti. Koridora çıktığım zama son derece ferahlamıştım. Sonra koşmağa başla dım âdeta. Kendimi hastaneden dışarı attım, parkı o hızla geçtim, eve vardım ve ancak Kroneıı halle'ye gidıp oturduğum zaman bııaz sakınle; meğe başlamıştım.. Kronenhalle den çıkınca dosdoğru Chur' sürdum araba\ı. Karımla kızım da yanımdaydı lar maalesef. Ama hiçbır şey söylemiyordum. Hı sesimi çıkarmadar., delıler gıbi suruyoTdum ara bayı. Belkı iş işden şeçmıs değildi İıenuz. Beli Matthai'yi kurtarabilecektım. Onu tas sıranm uzermde püro ıçer buldurr Nefe^indeki alkol kokusu ta uzaktan ınsam genzıne kaçıyordu. Yanı basına oturdum ve ır tivar kadından duyduklarımı kısaca anlattır ona Arr.s b e n dmlemıyordu bile, sadece. «Beklıyorum» dıyordu. «Gelecek elbet. Bı gun gelecek...» Bir an ne yapacağımı hıîemıyerek duraladın Sonra gene arabaya donaum ve Chur'a doğr yollandım. Karımla kızım sıkılmışlardı ve karın ları da acıkmağa başlamıştı Karım, «Matthai değıl mıvdi o'» dıye sordu «Evet.» «Ama ben onu Crdün'de samyordum.» Karıma ı?ımden pek az bahaederim. «Gidecekti ama vazgeçti.» dıve cevap verdin Chur'da bır pastanenm önünde park yaptıl Içerisı kalabahktı ama bir masa bulduk ve ça soyledık. Karım garsona. «Biraz da boncuklu çikolata çetınn» dedi. Ve çikolatalara ehmı sürmevi reddettiğim za man şaştı kaldı. Tanrı saklasın! I^te, beyefendıeİRim benım hıkâjem bunda ibaret. • Garson hesap. luıfen S O .\ 10 55 Melodiaen nıelodlve 11 15 Cocuk bahcesi 11.30 Kor.ser saaî\ 12 15 K ı b r ı s saatı 12 00 T a ı k u l e r 12 "0 Berabcr ve 50I0 s a r k ı l a r 13.00 13 20 13 ."0 14 00 14 15 U 35 14 55 15 00 51 15 15 43 35 55 16 10 16 "0 16 55 17 00 17 30 17 50 19 00 19 45 20 00 20 15 20 35 20 55 21 00 21.05 21.45 :2.05 22 25 22 45 23 00 23 45 Haberler ve Resmi Gazetede bııeun Hatıf muzık Hafıf muzik Cocuk bahcesi Sarkılar Busun ıcın sectiklerimız Kısa haberler Turkuler Konicr baati Flâkiar arasında Ovun havaları Sa:kılar Ce«ith muzık Kısa haberler Yurttan sesler Köv odası Reklâm Droeıamları Haberler ve hava durumu Turkuler Yerlı orkestralar Sarkılar r Ce .Uı muz'k orkestrası U^kudan once 21 saatin olavları Özel Droeram Tü.kjler TBMM saati SarkıUr Haberler v? hava d u r u m u H a f t a n ı n bestecıleri Gece v a r ı s ı n a d o s n ı J 24.00 Kacanıs.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear