Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sokrat uzun sorular sorar, nuhatabı daima "evet,, derdi TARIH ve HELLENIZM ANADOLU'nun Yoıan: şmmâ ij m HAÜKARNAS BA&JKÇISI frV.y.:.:.v.v,v Platon'un «ıdealiztni» Pıtagoç'a dayanır. Pıtagoras'm czel yatı bılınmemektedır. Bılınydı, bır değerli fen adamlığınn mistisizme geçisi belki aynlanırdı. Orfizmın ve Pıtagoras'm etkıHellenıstanm Hellenıstanhgın sonuna dek surdü. Buyada ı etkinin bir örneğıni verehm: atonun «Faedo> sundan bir rça çeviriyoruz. Sokrates zehır p ölmezden önce, bir öğren»i olan Simyas'la göruşüyor. Bımım adına da dipalog dipoılat.. Sokrates ve cğrencisi mınde yapayalnız değil midir? Duşunüçu, sadece ruhunun gövdesinden kurtulma ve ayrılma çabası değil mıdir? Sımyas Öyledir. (Faedo 67 bd) Buna da «diyalog» deniliyor. Oysa Sokrates'ın rnuhatabı, ona hep «evet efendim, sepet efendim. diye baş sallamak içir» karsısına koyulmuş. Düpedüz bir doğrultuda söylenebilecekleri, testere ağzına döndürmenin ne mânası var? Platon diyaloğu icat etti deniliyor. Bu diyaloğun daha ötesinde şövle deniliyor : «Tarikata giriş toreninden geçmeyenler, ve dinsel temizlenmeyle temiz olmamış olanlar, Ölüm • den sonra işkence çekecekler, ve temizlenmis olanlar tanrılarla kalacaklardır». Sokrates, «bunlar her ne kadar bilmece kıhğında söylenmiş iseler de benim kamma göre ikinci smıftan olanlar yani torenle tertemiz olmuş olanlar felsefeyi doğru işlemış olanlardır» buyurur. Sözlerin boylcsine Avrupa kapitalızmi, «Ha, doğru» diye kalıbını basmaz olur mu? Fılozof yuksekte bir taht uzerine kuruludur, orada kendi neî* smi ya da ruhunu murakabe ile meşguldür, Anadolunun fusıyologosları ise toplumdan ayrı değıl, toplum içindeydı, her günku hayata karışmıştılar. Ruhun sonsuzluğu Hellenistan hep olumden sonra ruhla ve ruhun sonsuzluğuyla ilgılenir: Ruh sözünün anlamı, Grekçe «pnevma» yani «soluk» tur. Lâtince'de «sipiritus» da öyle, «uçucu hava» demektir. Bu nedenden öturudür ki, sonraki Platon'cular, ruh yanlış delikten çıkmasın diye kuru fasulye yemezlerdi. Oysa Anadolulu düşünurler, ruhun nereden çıkacağıyla uğraşmıyorlardı. Meydanlara konmak için buyük, ceplerde taşınmak için küçük, günes saatleri icat ediyorlardı ki, elâlem saatin kaç olduğunu bulabılsin. Yukanda çevrılmiş olan kuçük pasajdan Sokrates'in ruh öîümsüzlüğune inandığı anlajıhr. Platon da o kanıdaydı. t*te bundan otüru, dunyada sıftah olarak Aristoteles «teologos» sözcuğünü Platon için icat eder. Anadolu ile HeUenıstan uygaf hkları arasmdakı fark Fusiyologos ile Teologos sözcüklerinin hambaskahğı ile ifade edilebilır. Toparlak yargılarda bulunmuş olmamak için. Platon'dan yine bir pasaj alalırr.: Sokrates Bana bugun tâyin lılen yolculuğa mutlu otarak kacağım ve her kişi ki aklı har ve temizdir, böyle çıkabıhr yolculuğa... (Ölutn yolculuğuj demek istiyor.) Simyas Bu çok doğrudur Sokrates Ve temiz gönüllüık, ruhu gövdeden ayırmak delek değil midır? Ne kadar lümkünse... Ve temiz gönüllüık gövdeden, her yandan, gonın kendine toplanraası değıl lidir? Ve hem şimdi, hem sonı yapayalnız yaşaması değil miır? Simyas Evet, mutiaka Sokrates Ölüm dedığimiz, uhun gövdeden kurtuluşu ve yrılışı değıl mıdir? Simyas Şüpheşiz. Sokrates Ve gerçek fılo?of, uhunu serbest bırakmak ozle Bu sözieri Sokrates değıl Piato \azıyor. Ama. bu sozler Platon'a özgu bir deyışle söylenmiş clmalarma rağmen Sokrates'in jozleri olduğu besbelli. Zaten Hellenistan Felsefesi hep bu havada, Pıtagoras'tan esinlenmiş ve bundan btürü pozitif bilim uzerine kurulu Anadolu düşuncesıne zıt duşmuştür. Heilenistanh fılozoiun toplumla hıç ılgisı yoktu. Bu hal Aristofanes'm «Bulutlar»ında azbuçuk belırtılir. Astronomi Sokrates soylüyor: «Incelenecek konularımız arasına astrono miyi de katahm mı?« (Platon'un «Republik»i kitap7). Genç dostu Glaukos, hemen one atılır, «Evet» der, «mevsimler. aylar, yıllar hakkmda bılgı edınmek, askeri hareketlerde, tanmda ve denizcihkte çok yararhdır.» Sokrates, «Âdi halkın. senı fa>dasız etüdleri tavsiye etmekle suçlayacağmdan çok korktuğunu gormek, beni güldürüyor.» der. Ve ondan sonra öyle güzel bir dılle konusur ki. Cicero'nun söylediği gibi, Zeus Grekçe konuşsaydı, böyle konuşurdu. Sokrates der ki: «Astronominin faydası, hayatın bayağı konforlarını çoğaltmak değil, ama salt entellekt ile görülebilecek görüşlere yükselmektir. Yıldızların görülebilir evinlerinin değeri çok azdır. Geceleyin gökleri guzel kılan eoruntuler, bir geometricinın kum üzerinde çizdiği şekillere benzer. Onlann otesine geçmelidir. Öyle bir astronomiye ulaşmalıyız ki. geometrik gerçek kumda çizilen şekillerden ne kadar bağımsızsa. o da yıldızlardan o kadar bağımsız olsun.» Astronoraının boylesine ne demeli? Astronomi burada bir fen elmaktan çıkar. bal gibi bir metafızık ve mistık konu olur. Bugun her aklı başında ınsan Glaukos'a yerden göğe kadar hak verır. Eğer Thales, Sokrates'in bu astronomisivle ilgılenseydi. rulur. Bunlar bırçok Atınalıların kanına geçerler. Sonradan bunlar vatana ihanetle suçlandınlacakken. Spartahlarm baskısiyle bir genel af ilân edihr. Sokrates, ashnda birçok insanın kanına geçenler safında olduğu için yurt hami diye suçlandınlacaktı, ama böyle suçlanmasına genel af engel olur. Onun için tanrıları inkâr etmekle suçlandınlır. Sokrates'in son sözü güneşin tutulm»sını hesap etme«Krito, Eskulapiyos'a b;r horoz yi, iilozofa yakışır bir konu sayadadımdı. unutma da adağımı mazdı. Oysa, bugun Ay'a gıtmek >erine getır!» idi. Krito ya da soz konusu oluyorsa, Thales sayesındedir. Çok tuhaftır, AtınaKritıyos, otuz tiranın biriydi. lılar «ta meteora» yani gök ve Batı bu olavları bildiği halde, soktekı kuyruklu yıldızlarla Sokrates'in bir gerçeği savunma ılgilenıyorlar diye Anadolu duuğrunda öldüğünü savunur. A^ünurleriyle alay ediyorlardı. Örneğın, Thales gbkteki yıldızma hangi gerçek uğrunda? Diklara dalmış da. önündeki kuyukat edilirse o gerçeği tâyinde yu goremiyerek, ıçme tepe takla Batılıların sözlen bir kesinlikduşmüs, Oysa mutlak gerçeğı ten uzak, bir belli belirsizlikte gokte bulayım derken metafizık buğulanır. Vukanda anlatılan ve mistik kuyusuna düşen asıl Hellen düsiincesidiT ve o dusünnedenlerden dolayı Sokrates, cenin yarattığı uygarhktır. Platon ve Aristoteles triyosu Batıya çok sempatik gelmiştir. Platon ile Neoplatonizm Sen Augusten'i yani Hıristiyanhğın ilk aşamasım iyıce etkiledi, Sen AuGerçeklerin böyle olmasma gustin eski Grekçe biliyordu. arağmen, neden Sokrates'le Plama onüçüncü yüzyılın ortaçağınton, Batının gözbebekleridir? Çunkü Sokrates'in ölümu, hep da Hıristiyanhk Hellenıstanın Hz. Isa'nın olumüne benzetilir. yapıtlarını bilmiyordu. AraplaBu iki Hellen filozofu da ruhun ölümsüzlüğürü savundukları için Hıristiyanlıktan önce Hıristıyanlığın bir mujdecisi sayılırlar. Sokrates fukaralığı zamamnda eşi olan Ksantip'i boşar, ve zengın oligarklar ailesinin bir kızıyIa evlenir; boylece Atina olıgarklannın savunucusu olur. Atına'nm Sparta'ya karşı savaşında Atina yerulince, Sparta'nın hımayesinde Atınalı oiıgarklardan otuz tıranlık bir mechs ku SOCRATES rın Aristoteles çevirisinden faydalanınca Tomas Akuvinas onu Hırıstıyanlığın temeli edindi. Onun skolâstiği Hıristiyan düşüncesıne ıkiyüz yıl hâkim oldu. Rönesans devri yine Platonızme döndu. Platon felsefeyi lirik ve akıcı bir dille anlatır. Anlatışı bir Tevrat çığrmı andırdıği için lcendisine bir Peygamber gözüy* le bakıldı. Gerçekler ve Batı YARIN ANADOLU DÜŞÜNÜRLERİ 123456789 DİŞİ Bond 1ODESTY ILAISE çoe.ou\ Z E L . .. AMA, İSTA NB U L 06 5 <K 30 06.45 06 50 07.05 07.00 07 SO 07.45 07.50 08 00 08 40 0910 09 30 09.45 10 00 10J5 1P25 10 <<0 1! 00 11 M 55 t 10 '2 15 12 10 13 00 13 20 13 30 14.00 14.20 14 •. '5 14 5a 15 40 15 35 16 00 17.00 17.13 17 20 17 50 19 00 19 45 20 00 20 15 20 4^ 21 00 21 05 21 "ö 22 00 22 45 23 00 22 15 24 00 16 55 17 00 17 30 18 00 19 01 1910 20 15 21.00 2İ.45 22 00 22 45 2T 00 . 2.100 2100 01 00 Acılı ve o r o e r a ı r Turkuler E t ı t l m sohheti Ovun h a v a l a r ı Sabah mclodıleri Kove h a b e r l e r H a b e r l e r ve hava rfurumu Istanbul'da bueun K u c u k ilânlar Bu sabah sızjnle Muzık bahccsı Valrler Turkuler Vivolonsei sololar Muzik k u t u s u Scn nc BU7Cİ bulursun. cczsen Anadoluvu Sarkılar Arkası \ arın Kısa haberler Sabah konseri Dsrva* TC »rkadaslan Kıicük ilâriar Ovun havaları Kume fasıl toDİulufu Haoerler ve Resml Gazetede b\j a m Kucuk ilânlar Reklâm oro«rarnları S..rkılar A. Gürmen uclusu ~ ~ * Sarkılar Kucuk konser Saz eserleri Kısa haberler Gencliee d o i r u Cocuk bahcesi Kısa haberler Melodiden melodıve Reklâm o r o e r a m l a r ı Haberler ve hava d u r u m u Sarkılar Tarihte iz bırakmıs kadınlar Vurdun sesi Heredot tarihi 2* saatin olavları Plâklar arasında Turk muziei korosu Reklam Droerftmlan H a b e r l e r \ e hava dururnu Tisdvo oda o r k e s t r a s : Oda muzısı KaDRni"; İ S T \ N B U L IL RAOYOS1' Acılıs ve Droeranı Sizin ıcln Kucuk konser î v i aksamlar Tü'kiveve hos içldımz Aksam konseri Gencicrle beraber Ooeralardan secmeler Hafif müzık Gece konseri Lâtin Amerika melodilerı Caz muziBi Bir sarkıcı Gece varısı iein Proeram ve kîoanıs. 7 «Evren ve bir goz at!» karyük balığı, bir sıîat takısı. şılığı iki sözlü bır emir. 8 YtKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Güney ülerlınizden blrl 7 8 9 Tersi insanlar tarafından iki (karma soz) 2 Bir konuyu denızı bırleştırhatırlama ımkânmdan yoksun bal mek ıçın açılan mış olma. nota. 3 Kalın ve sen dır, spor ksrşıipekli kumaşlardan, bir emır. 4 laşması. 9 Gü Spor takımı veya grupu, eKlii zel sanat. praveya boş toprak parçalan (eski tik değil de tausul çoğul). 5 Tersi bir yerde mamıyle teonye yerleşip kalmış kir belirtisidır. tarlaya tohum atan. 6 Birina ooaıra baimanmo dayanır durum' • f D da (eski terira) ec karşı oynanan hileli ovun (argo). && r Gcsrth SOLDAN SAGA: 1 Bir orta AmeriKa mcmleketl. 2 Eski ve değerli eşyalar (çoğul\ 3 Etrafmdakilerinın eziyetli ve cefalı bir hayat geçırmelerine sebep olan harekeüeri yapan (üıi sbz). 4 Tersi «gelecelt zaman» demektir (Osmarüıca), vapurlann sık sık uğradıkları yerlerden. 5 Çevrüince bir kadın adı olur. keyfi yerinde olan kişinin sık sık tekrar ettiklen sözlerden « Bir zafian pWÇ«>' sırun tersi, nota. 7 Bir şeyi gizli bir yere koyup muhataza etme. 8 Fransız devlet başlcanlannın resrrü konutu olan sarayın adı (söylendiği g^bi yazümıştır), sıcak iklimli bölgelerde kışın dahi gorülmiyen meteorolojik hadise belirtisı. 9 Jünyanın en bü NASIL HALLEDİLECEK Yukar'dakJ rakaml» bulmaeada M dece 4 taoe anahtar (ipucu) ve 8 tanr sonuç vardır Bo« kalao I karenin içine 1 deo 8 • kadaı aygıın bireı rakajn koyarak ve top lama. çarpma. çıkartma. bötme U a rederine dikkat ederek solda sağa ve vukandan «qa)(iya bulmaeada goslerilen sonuçlan bulunu Biıaz vaktiniri alu tma, bos vaktintri boşça geçirmi? olarsunu ÇeYİren: FRİEDRİCH DÜRRENMATTj 33 Ayağına saçma sapan bir şey dolaştığı için sendeleyip düşen bir dabiden daha nazin bir man zara düşünülemez. Lâkin böyle bir durum meydana geldigı vakit herşey dahinin, kendtai töfcezleten bu gülünç şeye karşı takındığı tavra, bu gülünç şeyi kabullenip kabullenmemesine bağlıdır. Matthai bunu kabullenemedi. Yaptığı hesapların gerçeklere tıpatıp uymasını istiyordu. Bu yiizden de gerçeklerj inkâr etmek zorunda kaldı e sonunda bir hiçliğe saplandı. Boylece benım hikâyem de gayet iç karartıcı bir sonuca bağlanıyor, zira işın esran sonunda gayet beylik bir şekilde çözülüveroi. Olur bu bazen. Biz insanlar da bu ihtimali göze almak, kendimizi buna gbre hazırlayıp silâhlanrnak zorunda>nzdır. Hayatın gülünçlüklerle dolu olduğunu kabullenirsek bu guliinçlükJerin bizi mahvetmesini önleyebiliriz. Hıkâyenn yanda kesip Jelsefe yurüttüğüm için kusurumu bağışlayın. Araa biz ihtiyarlar başımızdan geçen olaylara dair, amatörce de olsa, felsefe yürütmesini severiz. Her neyse, daha bir yıl once.. gunlerden, gene pazardı tabiii.. Bir katolik papazı bana telefon etti ve bir hastaneyi ziyaret etmek zorunda kaldım. Tam tekaüt olacağım sıralardaydı. Evdeydim o pazar. Telefon eden papaz, ölüm döşeğindeki bir ihtiyar kadının bana söylemek tstediğı çok önemli birşeyi oldugnnu anlattı. Basımıza gelir, bazı bazı. Aralık ayında gıtneşli faltat soğuk bir gündü. Her şey çıplak, hüzünlü, ıssız, böyle günlerde şehrimiz gerçekten kasvetli bir yer olur. Hele böyle bir günde ölüm döşeğindeki bir kadım görmeğe gitmek iki misli zahmetti dogTusu. Aradığım kadın hastanenin özel kısmında vatan Bayan Schrott'du. Odası parka karşıydı. Her ver vazolar dolusu çiçek içindeydi. Glayöl ve güller. Perdelp* yarı açık duruyor ve güneşin meyilli ışmlan yere vuruyordu. Pencere önünde kaba saba, kırmızı yüzlü, dağınık kır sakallı, iri kıyım bir papaz oturmuştu. Yatakta ise minnacılt öiı ihtiyar kadın yatmaktaydı, yüzü incecik kırışıklar içinde, seyrek saçları kar gibi bembeyazdı. Son derece munis ve kibar bir hali vardı ve odanm mükellefliğine bakılırsa son derece zengin olsa gerekti. Yatağın yanında kanşık bir tıbbi cihaz vardı ve bundan çıkan bir takım lâstik bornlar ihtiyar kadının battaniyesinin altında gözden kaybolmaktaydı. Bir hastabakıcı düzenli sürelerle odaya girıp bu cihazı kontrol ediyordu • ciddi ve sessiz. Onun her girişinde hepimiz susuyorduk. Herneyse, içeri girdiğim zaman kendimi t»mştırdım, ihtiyar kadın büyük bir sakinlik ve dıkkatle bana bakıyordu. Çehresi balmumundan yapılmış gıbiydi, asılsız ama gene de tuhaf bir şekilcie canlı. O kırış kınş, san ellerinde yaldız kenarh, küçük b ( kitap vardı. Herhalde încil. Ama bu kadının b'lmek üzere olduguna inanamıyordu insan; vartığından öylesine bir kuvvet, bir hayat fışkırmaktaydı. Papaz yerinden kımıldamadı; kaba saba olduğu kadar heybetli bir kol hareketiyle bana ya'.ağm baş ucundaki sandalyeyi işaret etti. Kalın, derin, gürül gürül bir sesle. «Oturun», dedi «Bayan Schrott. lütfen kOT;ser beye söyleyeceğini söyle. Tek laala vaktimia NİHAL YEĞİNOBAL/ Tiffanv 7IFFANY JONES t't >4 \ K K X RA konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU ?UEEİN Kt=NC»i <£&XX6\y BEYAZ GÜL Lt > 1 06 25 A'cıhs ve oroeram o;.00 Kove haberler 07 05 Sarkılar 07.30 Haberler ve hava d u n r m u 07 45 Sabah muziei 08 00 Aııkara'da buüun CS.10 Her telden 08.40 T u r k u l e r 09.00 B i r basfea sozle 09.20 Sabah konseri 09 35 Kısa haberler 05 40 Arkası v a r ı n 10 00 CeMtli muzik 10 20 T u r k u l e r 10.35 Sarkılar 10 55 Melodiden melodive 11 15 K ı b r ı s saati 11 30 Konser iaatı 12.25 KUCUK ılanlar 12 30 Sarkılar ve ovun havaları 13 00 Haberler ve Kesmi Gazetede bugün ]j.';0 Ketdam oroeramları 14.00 Cocuk bahcesi 14.15 S a r k ı l a r 14 35 Bugun icın sectıklerırruz 14 55 Kısa haberler 15 00 A Ekber Cıcekten t u r k u l e r 15.15 Konser saatı 15 45 Plâklar arasında 15 55 Mikrofonda genclık 16 55 Kısa maberler 17 00 Yurttan sesler 17.30 Kov ocasl 17.50 Reklam Droeramları 19 00 Haberler ve hava duruniü 19.40 Kucuk lânlar 19 45 Turkuler 20 00 Sılâhlı Kuvvetler saatı 20.15 Sarkılar 20 35 İtalva'dan muzık 20 55 L'vkudan once 21.00 24 ' a a i i n ola^]aIı 21 05 Bizde teknik ofirenn; 21 23 Erkekler toclulueu 21 50 Kucuk konser 22 05 TBMM saati 22 25 T u r k u l e r 22 45 Haberler ve h»va d u r u m u 23 00 Gecen mevsrmin konserleri 23 45 Gec(> varısına doSru 24.00 Kaoanıs. AVKABA İL RADYOSU 16.55 Acılıs ve oroeram 17.00 Sevilen melodiler 17.30 Kueuk konser 18.00 Hafif melodıler 1^30 ?»nforik mu7 ; k 20 00 Tıırk bcstecilennden 20 30 Bennv Goodman orkp^lrası 21.00 Son haftaların tretirdiei 22 00 ttalva'dan muzık 23.00 D u n v a n ı n dort bucaeından 23 3fl Gece vorısına doâru 24.00 Gece ve müzik 01 00 F r o s r a m ve kaoanıs kalmadı.» Bayan Schrott gülümsedi. Nazenın, nazik, < vıltüı bir sesle, bana zahmet verdiği için özür c ledi. Sesi yavaş çıkmakla beraber son derece aç ve hatta canlıydı. Hiç zahmet olmadığını söyledim ama yalı söylüyordum. Zira artık kanaat getirmıştım ki \ ninecüc bana, fakir polislere bir bağışta filân t lunmak istediğini söyleyecektir. Bayan Schrott anlatacaklannın aslmda öneı siz birşey olduğunu söyledi O kadar önemsiz çoktan unutup gitmişti. Ama bır tesaduf es< olarak bu sabah papaz efendiye son defa gün çıkarttığı sırada akrabalarından, kırmızı ete küçük bir kız çocuğu ona çiçek çetirince eski aklına geliermişti. Frau Schrott bu olayları i paz efendiye anlatmış ve papaz etendi de nedeı heyecanlanarak bunları polıse arlatması gerelı ğinde israr etmişti. Hanımcatız papazın bu te şma akıl erdiremiyordu: Çoktan olup bitrr unutulnauş şeylerdi bunlar Ama madem ki paj efendi, Ule anlat diyordu.. Peııcere önünden papazın o derin. kalın si. «Anlat, bayan Schrott, anlat!» diye gürle «Pek vaktimiz kalmadı.» Ve ihtiyarcık anlatrnağa başladı. Hıkâye c latmıyalı yıllar var, diyordu, çok eskiden oi cuğu Emil'e masal anlatırmış Sonra Emil vere den ölmüş. Kurtaramamışlar Yaşasaymıs ben ya da papaz efendinin yaşında, koca adam olaı mış şimdi. Emil'den hemen sonra da Mark olmuş a Mark da üc günlükken ölmüs, j'azık. Ama za eksik doğmuşmuş da. Dr. Hoble böylesi daha demişmiş... Papaz efendinin gümbürtülü sesi «Anlat, yan Schrott, anlatacağını anlat,» diye ihtarda lundu. «Vaktimiz dar.». Birden ihtiyar kadma gayet gururlu, gs aristokrat bir hal geldi. O kuçük başmı yas tan kaldıracak Jtadar kuvvetinı topladı ve göz ateş püskürmeğe basladı Stanzli soyundan ge ğıni anlattı bize. Dedesi namlı Albay Stanli'y ve ablası da meşhur Albay Stüssi'yle evlenmiş Bezgin, sıkmtıh, onu dinüyor ve içim< «Haydi artık. ihtiyarcık. ne bagışlıyacaHsan sö ne vasiyetin varsa anlat,» dıyordum. Hiç olmı bir puro yakabilseydim: Ve papaz efendi du durup; «Anlat, bayan Schrott, anlat anlatacağını,» ye gürüldüyordu. «Pek vaktimiz kalmadı» İhtiyar kadm. yüzünde birden bır kin ve yız ifadesi belirerek «Bütün suç. ablamla A Stus3i'de zaten,» diye sövlendı Ablası on yaş büyükmüş ondan • Yani dol dokuz yaşındaymış şimdi ve kırk yıîdan beri yaşamaktaymış... Birden bu ölüm döşefim nur >1izlü nineciğin o soluk, ince dudaklanr bir küfür ve Iftnet sell bosanıverdt Öylesine kası açılmamış. öyle pls sözler ki ben bile mam agzıma. Yatağın içinde doğrulup otun o pamuk saçlı ihtiyar başı âdeta çılgm bir sei le titriyordu.. Neyse ki tam o sırada hastabakıcı içeri ( de onu yatıştırdı. Herr.şıre dışan çıkınca B: Schrott elinln mecalsiz bır işaretiyle çiçekleri tererek bepsini. sırf ona nlspet yapmak için lasntn eöndermiş oldugunu söyledi. Onun ç sevmedfitini ve boş vere Darn haroanmasır nefret ettiğini bal gıbı büıjornıuş ablabi.