26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
\tina'dan gelmediler elseler de ne değişir? d» tutuiarak ineelenmelldlr. Bo> 1« bir inceleme hiç yapılmamıştır; tenine Anadoluda gelişmiş heksametr lle beraber Anadoludan ögrendiği gözönünde tutulmami}tır. TARIH ve HELLENİZM AHADOLU'non IUUKMIMIIS '^§4 BM.IKÇISI 1&2Sİ7 ıcü'ta (Tevrat) Tekevvtin oisla) küabının onıı&cu bölüıün ikincl «mr«wiı>, Yales'her biri bir ulusun atara yedi ırrun Wrl «Yavsn» drr. «Ya» ya da «Yavones» îyonTarm l adıdır. Tevratta Aka, ya da t. Ö. 8. yüzyılda, «îlyada» lle lenTertien hiç söz edilmez. De «Odisea» ber yanın bu arada da Î, çok erken çaglarda YavoAtinanın bayranlığını kazanıyor'ler Suriyede Anadoluya yadu. öyle Iri bu yapıtlarda kullayerleıde biliniyorlardı. Son nılan lehçe ve hekmastr (yani şiir an «Yavooes» sözcüğünün ıVs vezni) her yerde kuuanılmaya baş Aüşürüldü ve sözcük lyon ollandi. örnegin, Eolyalı Hesiodos V nin ortadan kaldırüışı nisve Atinalı Solon, Homeros'un çien gençtir. traalüar îyonyaUlairlerinin îyon lehçesinl ve heksa«Yauna» diyorlaıdı. îyon lebmetri kullanmak zorunda kaldılar min Yunanistana aictanlm»sı Homeros îanİTİİ ve tzrair de Meadolulu Apollon'un Delfos'a ta les suyunun oğlu olduğu lçin, laıması sırasında obnuştur. Ba mirin Atinadan gelme Atinalılarkta hig tnceüenmcımştiT. Pek ca kurulthıgu Iddia edildi. (Hogal oîaraJs, lyoniar Yunanistameros'un başlıca unvanı Melesigidip geliyorlardı, tısta flenizgenes'dir, vani, izınirdeM Meles •dîler. Havuç gîbi veTlerinde sap nehrinin oğlu.) Pilostatos'a göre, değfldHer ya. Anadonıda tapsözde Atinalılan îrmlre götitren Jarı ApoUon"u Yunanistana göfiloy» bal ansı kılıgma giren sarenler. lebçelerini de beraber nat perilerl (Muza'lar) falavuzluk etmişler ve Meles suyuna uçtürdiüer. «Yunanistan» söBcüğtl muşlar. «2S (823H Ne güzel bir « dilindendir. Çünkü PersTer mantık, değil mi? Bıralanız W Aıııiıi I m 11 saidınrken önc* «Yau nadoluda bir Anadolulu tyon kül» (Jedüderi İyonlara mstgelditurü ve uygarlıgı yaratanlar Atir. «Yaaos» sözcuğünden Yunanadan gelme değillerdir; Atinastan ya ds Yunanistan sözünü dan gelmiş olsalar da, külturieri tlurdular, iri bu doferu degildir. ve uygarMdan, tft dibine dek Arası Hıelleoistaoâır v© yEzununadolulu ve tyonvalıdır; vanl Aı orayı, asıl adıyla, Helenistan nadolu kanşınunın mahsulüdür. ıye anacağıt. Fonetik alfabeyi Burada tyon lehçesinde, heksaEnifcelüertn icat etftklerl saaüımetr vezninde yazılan en büyük ve jrdu şimdl o da şüpheli ya büyüklüğUnce yapayalnız duran lfabeyl Hetlenistandan çok önca Homeros'un yapıtlanndakl vezni nadoin iniiiyıHi penike aUabeele ahyoruz. (Azra Erhat'm güzel jıde yaJms aesslz harfler vardır. bir tlyada çevrtsi vardır.) esUlen îyoolaı uydurdular, blr e »psi», cJksl» gibi ötüşlerl. Alına Tflayüda logografilerin hepsl yoojnlkbr. Hellenistanda bulutan j a a ü a r bu gerçek gözönünHeksametr ne Hellen ne de tn Îyon uygaclığı Anadolu malıdıc Homeros doAvrupal blr vezindir. Hellenl* raa tamamen yabancıdır. Anadohı da Ana Tannçayı kutlamak içtn oynanan blr dansın adımlandır. Beş «daktil» (pannak demektlr) ve bir «sponde» den fbarettir aslmda. Sponde kutsal dansın sonunda Tannçaya sunulan armagandır. (Bu konu «Yeni üfuklar» da üç yazı halinde basılmıştır.) Tannça Giritte îda dağmda (Anadoludaki îda dagında mi, yoksa Giritteki îda dagında mı belli değUdirt Tar.rı Zeus'u doğururken. sancıyla elini topTağa dayar, beş parmagının bıraktıgı izlerden par mak (daktil) denilen beş delikanlı tküret» peyda olur. Onlar doğan çocuk Zeus"un ağlayışı Tan n Kronos tarafından duyulmasm dlye, kargılannı kalkanlanna güm leterek, avaz avaz türküler sByleyip eplk tareda dans ederler. Ana Tannçanın («nah» dermlş eibi> açıK avucunun beş parmağuıdan, beş daktil çıkayor ve silâhlarla epik bir dans yapıyorlar. Hiç lncelenmemiş, önemli bir efsanedir bu. «Nah» dercesine avuç açmak, elin bir konınma, belâyı el!e uzakla$tırma ve savma davramçıdır. Tarihten önceki mafaralarda, at ve boğa resimleri arasın da avuç resimlen de görülüyor. însanların hayvan resml yaparken, ellerinl taş duvara dayadıklan sanıhyordu. Anadolu kazıîannda, yedl sekiz bin y\\ öncesl kalıntüannm duvarlarmda (Çatalköyük) çocufe doğunna durumundakl Ana Tannçalarla beraber, sıra sıra avuçlar görünür. Günümüzde bile köylü evlerinde, pencereler çevresinde, eve belâ girmesin diyo parmakları temsil eden badana çizgileri yapılır. Çatalhöyükte seri nalindekl eller, «doğurma» durumundaki A na Tannçayla llgilidir. Daktiller efsanesinde de daktiller, doğuran bir Ana Tannçayla ilgilidir. Gorülüyor kl îyon uygarlığını Anadoluya bağlıyan hattâ kökleyen bağlar lnk&r kabul etmez güçtedir. AjTica Hiüt Arşivleri Aka prenslerinin Hiüt başkenti Hatuşaşa gelerek şar (savaş arabasO kullanmasını öğrendflderinl de bildiriyor. Atın Anadoludan Hellenistan ve Girite geçüğl kesin bir tarihsel gerçektir. Hellen efsanelerinde, ata rast gelinince efsaneyi hemen Anadoluya bağlamak zorunluluğu vardır. Hattâ Hellen migferlerinin tepesindekl at kuymklanna dek. örneğin Apol lonun güneş arabasmı çeken kutsal atlar, Pegasus denilen kanatlı at (şimdi Mobil oü'in reklâmı olduğu için utancından tepeden kuyruğa dek kıpkırmızı kesilmıştir) Pelops'un Korent'deki şar yanşındaki atlar, «Troyalı at» elsanesi. Atlar, Uk önce araba ve şar gibi araçları cekmede kullanıldı. Süvartlik sonradır vs daha yuksek btr uygarlıgın eylemidir. Hellenler ilk gdrdüklerı sUvarilere Santor dediler. îlk görduklerl süvarilerin de Hititler olması ak la yakındır. Bunlara Santor dediler, yani bellerine dek insan, alt tarafları at. (Hititler bir kaç soy idi, soylannın blr kaçının dllinln İndoAvrupal olduğu anlaşüdı) Santoriann birisi Apollon ve oğlu Eskulapiyonun hocasıydı. Bu Santonın adx da «el» nni^mına ge len Kiren'dur. Olimpiyat Apollon. ıvonlann babası sayılması gibi Homeros'un heksametri'nin de Anadolu kaynakh olduğu anlaşılmaktadır. Pan Hellenik (türn Hellenik) ollmplyat yanşlan( Pentatlon denilen beş ya Bu geysi, yani kiton Anadoludan Hellenistan'a gelmişür. SpartalUar kıs» fiyiyorlardı. Omnzlarda fld nştan ibaret İdi, ve Olimplyat beş iğneyle turturularak, gövdeye ganlır. Diiçme nnntulmtıştur, nakasda. yılda bir yapılirdu (Çünkü o ve adı (ati alt eder, ya da evcüleştlEski Anadolu kültürüne ait olcto savaşını ldare eden Agamemnon'kardeşleri yani îda dağlı beş rir demektir) Seyisin adı Mirsilgu anlaşılır. un dedesidir. Pelops, Peleponesos daktil oyunlara Olimplyat adını los'tur. Ake prensleri şar fcullankırallığını, bir şar yanşında, o verdiler, ve her beş yılda blr oy ülkenin prensesi Hıppodamiya'yı masını Hltit Impar8toru Mürsillis nanması âdetinl kurdular (Pavsakazanarak elde etmıştir. Bu ya zamanında öğrenmlşlerdL YukaBATI'NIN rıda sayılanlardan, epik heksaniyas, Elis VII. 8 VIII.l) Yanşnşta, Pelops'a seyis Mirsillos yar ROMANTİZMİ metr ve olimpiyat yanşlan gibi ların beş, ve her beş yılda bir va dım etmiştir. Dikkat edilecek onemli noktalar şunlardır: 1 At eskiden beri Hellen niteliğini tapılrcası ügi çekicSdir. «İlyada da şıdığı sarulan ozelliklerin îyon ve yarışı, 2 Prense» Hıppodamıya Patroklos blünce, Akhileus'ün yap tırdıgı yanşlar da beştlr, ilki de Olimplyatlardakl gibi şar yanşıdır. Olimpiyattaki yanş yerinde, ZeBeyazıtla savaşa tut» TeTsi «düştügün dertten halas ol!» Yıldınm us ve Hera'dan çok bnce Pelops'a anlamına bir emirdir, ttgeçmi? za şup onu esır alan hükümdar. 6 tapıhyordu. Pelops, îzmirden, yaman» m yarısı. 9 Bir ışte ihti Yüm yedıncı ayı bır takı. 7 ni Anadoludan, Mora yanmadası«Bırine mensup sas sahıbi olraa hall. bu2lann gü na gelır, ve o yarıraadaya Peleolma durumunı neş altında başına gelen hal. ı gir!» mânasına ponessos diye kendl adını verir. YUKARIDAN âŞAĞlYA: | karma bır emlr, 1 «Savaş bilımi ögreten mekPelops Atreos'un babası, Troya 8 Eskiler «o tep» mânasma iki söz. 2 Buna her yerde döri eski geometri dilmde «zavtye» denılirdi, kinayeli lâf edenler bazj 6 l i L | y m r r t e [ 7 l y ^ dirhemdin olaylan karşısındakıne bununla derlerdi parla k ,,]ti\ derleri, p a r ı anlatır. 3 Henuz uykudan kaik •,MKJ'J| atlas gibi ku mış durumda. 4 Tavufc yavrumaşlardan. 9 su, bazan idrar içlnde bulunan DOnkO balmacaniD Nota, ala&angı maddelerden. 5 Bır EÖZ rengi, İSTANBUl ıcaymak. 123456789 Kulsal dans eK3w^fel , > BİUİB .TiffanY TIFFANY JONES 0" 2b 06 30 06 45 07 00 07 05 01 30 02.45 07 50 08 00 08 20 08.40 09.00 09.10 09 "0 09 13 10 00 10.15 10.25 10 40 11.00 1105 1145 12 00 12 15 12.30 1" 00 13 20 13.30 15.00 15T.0 15 40 15 55 16 15 16 4"> 17.15 17 20 17 50 19.00 19.40 19.15 20.25 20 S5 2100 2105 21 20 22 00 22 45 22 00 24.00 11 55 12 00 12 20 rî.OO 13 İ0 14 00 14 30 15 00 \~>.?>0 16 00 17.00 1" HO lo.OO 18.30 l'j.OO 19.30 20.15 2100 21 uo 22 00 22."0 22 45 20.00 23 30 24 00 01 90 konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU umulrriedık b'ır çcy oida Mön«aani BEYAZ GUL Acıh; ve Droeraır Turkuler Kovden roaortal Ko\e haberler İîtedıcınız turkulcr Haberler ve hava durumu Istanbul da buıtun Kvıcus üânlar Bu sabah sızınle Pasadobleler Sabah Sarkıları DoKtorunuz di\or t Prvano soloları 0%un havaları bevılen mPİodıier Muzık kutusu Eserier A r m a i a n l a r Saz eseılerı Arkası >arın Kısa habcrler Sabah konserı V. Docu ve a r k a d a s l a n Dinleveceislenmz S Gultekın'den tvırkuler Beraber ve solo satkılar Haberler. Brsnıi Gazcte Hafıf muzık Reklâm Droeramları Cumartesı konscrı Gencîik sa?tı Radvo Arnıoni M ı n k a s ı M. Y ı l n r ı m ' d a n çarküar Turk tıvatrosu Cav saatı Kısa haberler Yurdun sesı Reklâm Droeramrarı Haberler ve hava duruır.u Kucuk ılânlar EzEileriniız.m cetırdıei T. Fıkrefı anarken Levleein Ö n n u 24 saalm ola\ları A. Yavasca'daıı j a r k ı l a r Sızin s e c u k l e n ı ı ı z Reklâm programları Haberler ve h a v a d u r u m u Genclerle basbasa KaYıanıs ISTANBUL İL BADYOSU Acılıs ve Droeram Sızın ıcın Mınvatur mu2ik ÇeşıtU nıelodıler Lıed saatı Tatll melodıleri Koncerto saatı Caz muzıeı Ger.cler ıcın Cumanesı konseri Ca\ &aaU K u c u s ttonser I\ı aksamlar Senîonık nıuıik Hafıf 'iıuz'.k Aksara konseri Genclerın sevdikleri Fıkralar ve mazık Seb muzıeı Gece Kcnseri Dır.leveceklenmî Kaıısık soloiar Cjokkusaâı H a M sarkılar Gece varısı .cın Proaram ve kaoanıs SOLD.VN SAGA: 1 Henuz ralıneriden geçmemiş bulunan kendisinden gazyağı ve d:ger maddeler çıkanlacak olan şey (:ki ioz). 2 «Karınlan doymamış durumdakl famılyı fert'.erı» anlamına ıkı soz, beklenilrnedık zamanda başa gelenın ya nsı. 3 Eski usul rnurekkeple yazılmış yazının üzerine kurutna tozu doknıek.. 4 Nota, tersi «dıkeyn yerine kullanılan bir eski terimdi. 5 «Ramazan ayında ya pıiması gereken dinl görevi yap!» karşılıgı iki sozlü bir emır. R Del.kanlılann beğendiklen kızlara yaptıkları fazla Ugı gösterrne hareketi, etrafla baŞlantısı kesılmış durumda (elektrik teknıği terımlenndenV 7 Bir emir, bir soru takısmın tersı. çevrıhnce îengınlerde bol bulunan belırır. 8 BUUMACANT HAİ>LEDtUMÎ9 ŞEKU NASIL HAl.LEOJUF.CEK Vukandaki rakamlı bulmacads s dece i tane anahtar (ipuru) ve 8 taoe sonuç vardır Bos Walan karenin ıçıne I den 9 a kadat uyçun birer rekam koyarak ve to lama. çaıpma. çıkartma. bölme işaretlerine dikkat ederek «old sağa ve yukandan aşağıj« bulmacada gösterileD sonuçları bulunı Biraz vaktinizi alır ama, bo; vaktinıri ho?ç8 geçirmiş olursuoı Çtıiıtn; FRÎEDRİCH DÜRRENMATT 29 Alaca karanlık çöktü sonra gece bastı. Matthal orsda ottırmuş, sigara içerek bekliyor, bekliyordu. Inatçı, dikkafalı, ve bazan kendi de farkında olmadan düşmanını çağırır gıbi fısıldıyordu: «Gel artık. gel, gel, gel..> Bembeyaz ay ışığında uyuya kaldı ve sabaha kar. şı buz kesilmiş, her yani tutulmu§ bir halde uyanarak gidip yattı.. Ertesi gün Ajnnemarie okuldan biraz erken döndü. Matthai onu almaya gitmek için tam yerinden kalkarken çocuk, okul çantası sırtma bağlanmış bir hslde seke seke çıkıp geldi. Yavaş sesîe, •Maria oturmoş kaya üstüne» diye bir türkü söylüyordu. Elinde tuttuğu bebeğm minik ayaklan yerlere süriinmekteydi. Matthai: «Ev ödevin var mı?» diye sordu. Annemarie hayır gibilerinden ba^ını salhyarak içeri girdi. Bırak girsin! Matthai o kadar durgun, o kadar uyuşuk ve ümitsizdi ki çocuğu yeni masallar ve oyunlarla oyalayacak hali yoktu. Akşamleyin Liesel işten dönünce, «Annemarie butün gün seni üzmedi ya?» diye sordu. Matthai: «B'itün gün mü?> diye. «Okuldaydı.» Liesel ona şaskmlıkla baktı. «Okulda mı? Tâtildi'.er bugün. Öğretmen toplanti5i mı ne varmış.» Matthai yeniden can buldu. Son günlerin durgun lu|u üzerinden tamamen silinıvermişti. Hayallerinin, butün çılgın ümitlerinin gerçekleşmesi yakındı. Bunu seziyordu. Kendine zorla hâkim oldu ve Liesel'e başkaca soru sormadı. Çocuğun agzından lâf almaya da kalkışmadı. Ama ertesi gün öğleden sonra köye indi ve otomobilini bir yan sokakta bıraktı. Annemarie'yi gizlice gözetlemek niyetindeydi. Saat dörde yaklaşıyordu. Pencerelerden önce şarkı sesleri, sonra bağırışlar taştı ve okul çocuklan çılgınlar gibi okul binasından dışarı boşaldı. Oğlanlar da'aşıp bırbirler:ne taş atarak; kız çocuklan kol kola... Lâkirı Annemarie çocuklann arasmda değildi. Öğretmen dı şarı çıktı. Sert, resmi bir tavırla Matthai'yi süzdü, sonra Annemarie'nin o gün okula gelmemiş olduğunu söyledi. Bir önceki gün, öğleden sonra da gelmemiş ve evden rraz.eret kâğıdı getirmemiş. Öğretmen kızın hasta olup olmadığmı öğrenmek istiyordu. llatthai çocuğun gerçekten de hasta oldugunu soyledi, daha önce haber venr.ediği için kadından özür dıledi ve sonra otomobilini deliler gibi ormana sürdü. Ağaçların arasından son hızla o meydancığa koştu ama hiç bir şey bulamadı. Dikenli çalılardan el'.eri, yüzüı. yırtılmış. kan terlere batmış, nefes nefese, otomobiline döndü, ve evin yolunu tuttu. Eve vaklaşırken ilerde seke seke yürüyen çocuğu gördü. Durdu. A'abanm kapısını açarak neşeyle. «Gel, A.nnemarie» dedi. El.ni uzattı ve kız onun elinl tutarak içeri girdi. Matthai arabayı işletti. Kızın eli yapış yapışü. Matthci kendi eline bakmca çikolata bulaşmıs oldugunu gurdu. «Kim verdi sana çikolatayı?» diye sordu. Annemarie: Bir k:z,» diye cevap verdi. «Okulda mı?» Çocuk evet der gibi başını iğdi. Matthai ses çıkarmadı. Eve döndüler. Annemarie otomobilden inince gittt, ta? ar»^••n i'iToHnp n*urdu. Matthat belli etmeden onu gö NİHAL YEĞİNOBALl A N KA R A 06 25 07 00 07 05 07.30 07 45 08 00 08.10 0j 40 09.00 09 20 09.35 09.40 İUOO 10 20 10 35 10.55 11 15 11 30 12 00 1215 12 30 13 00 13 20 13 30 13 35 14 00 H 13 15 15 15.C0 15 33 15.45 16.10 İC ..ö 17 W) 17 50 19 00 13 Jî 20 00 20 l î 20 35 20 55 21 00 21 T5 21 25 21 55 2^05 22 25 22.45 23.00 Aç.lıs vc oro£ram Kove haberlet Ccstth seslerden sarkılar Haberler ve hava durumu Sab^h maz.eı Ankara da bueun Her telden Turku.er HafıJ muzik Sabah konseri Kısa h a o e n e r Arkası \ a r ı n N Demudoven'den sarkılar H Bulus'tan T u t k u l e r Melodıden melodıve N. ToKaUıoğlu'dan j a r k ı l a r Cocuk öahcesı Konser saati N. Ç a m h d a g d a n turkuler Kıbrıs saatı Sarkılar Haberler Resmî GaietB Hafıf muzik Kavıo mektuüları Kadır.Iar tooluluSu Cocıık bahcesı Reklâm Droeramlar! Kısa haberler Haftsvııtı DroGrramı Cenclık saatı Haftanın l u ı k u l e r i Dılek kutusu Kısa haberler Coçuk saati Rcklam orosraınlan 'laberler ve hava durumu Hacı Ta'san'dan turkuler V. Doeu'dan Ciaan muzıii S Deran'da sarkılar Muzik oaleti L'Vsudan once M saatin olayları Turızrn T Muziâi hzel Droaramı CPsit'i muzık TBMM saati N Erol'dan turkuler Haberler ve hava d u r u m u Sızin sectıklermlz «Bakayım» diyerek sıkılmış duran yumrugu açtı. Kızın avucunun içinde yan ısınlmıj, üstü b cuklu top şeklinde bir çikolata vardı. Matthai, «Daha var mı?» diye sordu. Kız elini etekliğinin cebine soktu mendilüü kardı ve açtı. İki tane çikoîata top daha duruj du. Annemarie hiç bir şey demedi. Adam da susuyordu. Târiısiz bir sevinçle k« disinden geçmişti âdeta. Sıraya, kızm yanma otı du, üstü boncuklu. çikolata toplara kendi avucv alarak. « Sana bunlan büyücü mü verdi, Anner rie?» diye sordu. Cevap yok. Matthai dostça: «Benden gizlemene hacet j dedi. «O büyücü iyi bir büyücü. Istersen yarın ı gidip görebilirsin onu.» Çocuk birden sonsuz biı sevince kapılmi} yüzü parlayıp gülümsiyerek o minik kollannı tı ve ateşlı bir mutlulukla Matthai'nin sımsıkı nuna sarıldı. Sonra koşarak kendi odasına çıktı. Ertesi sabah saat sekizde Daıreye yeni ge tim Matthai o top şeklindekı çikolatalan n mın üzerine bıraktı. Öyle bir heyecan içindey merhaba bile demedi. İyı giyinmişti ama g ^ ve traşsızdı, Püro kutusunu ona doğru uzattım tane aiıp yaktı. Ben şaşkınlık içinde. • Bu çikolatalar da nesi?» diye sordum. Matthai, «Kirpi bunlar» diye cevap verdi. Küçük topları evirip çevirerek, «Ne demek yorsun?» diye sordum. Matthai «Gayetle basit.» diye açıkladı. Gritli Moser'e bu şekerlemelerden veriyordu cuk da bunlara kirpi adını takmişü. Çizdiği resminin çözümü 15te budur.ı Güldüm. «Nasıl ispat edebileceksin bunu?» Matthai, «Aynı şey Annemane'ya de oldu yerek bana olayları anlatü. Onun hakkı olduğuna derhal kanaat get Henzı'yı çağırtıp cmrıne dort mtmur verd sorgu hâkımıne de durumu bildirdim. Son;'; çıktık. Servis istasyonunda kimsecikler yoktu. Lie cuğu okula götürmüş, sonra da (abrıkaya gt • Liesel'ın haberi var mı olanlardan?» diye dum. Matthai başını sallayarak «Hıç haberi yo di. Ormandaki meydanlığa gidip etrafı dikka raştırdık ama hiç bır şey bulamadık Sonra dağıldik. Vakit öğleye yaklaşıyordu. Matthai şüpheyi çekmemek için işinin döndü. Günlerden perşembe oluşu da şans di, öğleden sonra okul kapalıydı Birden hatı Gritli Moser de bir perşembe günün öğledeı öldürülmüştü, Pırıl pınl bir güz günüydü sıcak. kur bir yandan arıların ve daha bin bır türlu vızıltılan yukseliyordu. Kuşlar ötuşuyor uzaklardan bır balta sesinin yankılaıı geliyc Saat ikide köy kilisesinin çanlannın çal duyduk. Sonra çocuk göründü. Karşımdaki laruı arasmdan zahmeiv.zce Mvrılıp çıktı ve sıçraya dere kenarına koştu Elinde bebeğiy du ve gözlerini ayırmaksızın ormana doğru ya başladı. Sinirleri gergin, safı dikkat k < gözleri parlıyordu. Binsini bekledığt ve b haberi olmadığı besbelliydi. Ağaçlarla fuı arasır.a iyice gızler.miştik Bir süre sonra ....ı .1=1,1 riönrlıi vp vanıbasuTidaki bır ağaç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear