28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE tKÎ 9 Temmuz 1967 CUMHURÎYET Yavuz Abadan'ın ardından Doç. Dr. Bülent DAVER I ocam Yavtrz Abadan'ı • belki bircoklan plblben de Uk defa Emlnönü Halkevinde tanıdım. ' Küçük bir Ukokul öğrencisiydim. Büyüklerim Eminönü Halkevinde dfizenlenen blr toplantıya beni de götürmüşlerdi. Neler konuşulduğuna simdi pek hatırlayamıyorum, ımt güleç yüzlü, sempatik, Iri cüssel' bir adanun kümiden alkışlara eğilerek mukabete ettiğini hala görfir gibiyim. Prof. Dr. Yavuz Abadan, sadece üniversite ve akademik çevrelerde degil, Türkiyenin kültiir ve irfan hayatında, eğitim dünyasında, basın ve politika sahoesinde yeri olan, kendisinden sık sık bahsedilen bir insandı. Her çevreden ve tabakadan dostlan, tanıdıklan vardı. Hocam Yavuz Abadan'ın kişiliğinin başlıca özelliklerinl sövle sıralıyabilirim: Gerçeklere nüfuz eden derin bir zekâ, hassas bir ruh. îyi, doğru ve güzel seyleri severdi. Yeni fikirlere açık bir insandı. Bilimsel alanda politikada ve sosyal konularda kendisine mahsus görüşleri olmakla beraber, doktrin ve ideolojüerin müitan tâkipçisi değildi. Teori ve pratik arasındatd mesafeyi daima önemle gözönünde tutardı. Realistti ve de akücıydı. Bir Atatürkçüydü. Atatürk'ü ne bir fcalıp ve klise, ne de özel bir doktrin açısından değil; Türkiyenin kendisine mahsus şartları içinde buIunmuş orijinal bir arayış, düşünce ve eylem (hareket) yolu olarak anlamış ve öyle benimsemisti. «Mustafa Kemal ve çetecilik» adlı eserinde Atatürk'ün bu açıdan ele abndığını gösteren işaretler az değildir. Hukuk felsefesi, kamu hukuku, siyasî fikirler tarihi, Türk devrira tarihi alanlannda çeşitli eserler yazmıs, notlar bırakmıstır. önce kürsü aslstanı, daha sonra kflrsfi arkadafi olarak yanında çalısmış bir insan sıfatile ben bu eserlerin hukuk ve siyaset bilimi alanlannda yetişmık isteyenlere ısık tutacak temel görüşler ve işaretler taşıdığını söyliyebilirim. Geleceğin Türk bilim tarihçilerinin de bu düşünceyi paylaşaeafını «anıyorum. Yetistiricilik, öğreticUik, yol göstericilik onun kisfliğtain belirgin özellifini teşkil ederdi. Çeşitli faküite ve yüksek okullarda okuttuğu bin •••••••••^ K lerM ögrenclsi onun eskd Yunanda blr pazar yerl ve aynı ramanda fikir alanı olan Agora üzerindeki tsrarmı, f M durnmunun normatif değeri, yâni U kuvvet ve hukuk arasındakl ilişkilere ait sözlerini unutamıyaeaklar, hürriyet ve emniyet problemi ve bunlar arasındakj nnırlar gibl hukukun en güç ve caprasık sorunlarını orijinal bir sentez İçinde nasıl savunduğunu hatırlayacaklardır. O. otorite kavramına asıl gücü verenin çıplak bir pazu kuvvcti değil, halktakl meşruiyet duygusu olduğunu özenle battrlatır. •Kuvvetslz hakkın âciz, haksız kuvvetin ise zalim olduğunu» iinlii Alman hukukcusu Jlıering'in «Hak Uğruna Savas» sozünii inanarak tekrarladı. Yavuz Abadan yeni Batı bukokunun tnodern Türkiye'de yerlesmesine hizmet etmiş blr kuşağm, simdi sayılan azalmaya yü» tutan öncülerinden biriydi. Prof. Dr. Yavuz Abadan politika ile sadece teorl değil, pratik olarak da ilgilenirdi. Politikayı hem geniş anlamıyla (siyasî) yâni ülke ve devlet yonetimi, hem de insanlar arası iliskilerde etki açısından alırdı. Ksenofon'un polifikanın «Şahâne bir sanat» olduğu yolundaki sözüne katılır, fakat çok giiç bir sanat olduğuna dikkatimiri çekerdi. Ona gbre politikada insan, eoskuyu ve büyük hilznü birlikte tadabilirdi. Hocam özel ve resm! hayatında, anlayislı, hos göriir ve eski bir deybnle «Deryadil» bir adamdı. Çevresinde ve çalısma arkadaslan arasında her düşünce ve görüsten İnsanlar yer almıştı. Fikir çeşrtlillçinin bir bereket ve hayat isareti olduğunu söylerdi. Roma İmparatorlarından birinin ölmeden önce, eline bir ayna alarak «Piyes bitti. nasıl iyi oynadım mı?> dediğini tarihçiler söylerler. Hayat Shakespeare'in dediği gibl, gercekten bir sahne ise ve hepimlı bu «ahnede karannca kendi rolümiizü oynuyorsak öğrencisl olan ben, hocamuı kendisine düjen rolii basan ile oynadığuıı belirtmeye cesaret edeceğim. Hoca olarak, yazar olarak, idareci olarak yaptığı hlztnetler, yetiştirdiği öğrenciler rahmetli hocam hakkındaki bu yargıyı doğru lamaktadır, gelecekte de dognılayacaktır. Ruha sâd olsnn! TARTISMA ayın Burhan Felek'in «Kim Büyüktür, Kim Küçük. konulu yazısı, bu başhğı koymaya sebep oldu. Bugun, olayları objekt't görusle eleştirmeye ne ortam musaıttır, ne de biz snası esınti, baskı, çıkar karşılığında tarafsız giruşe sahip olduğumuzu iddia edecek durumdayız. Kimin buyük, kimin küçük olduğu hakkında ittifak etmemıze ımkân var mıdır? Tarihi, kendi kendınden utanır hale soktuk. O da vargılarında subjektıf hale gırdi. ön sayfasında, 26 mayıs aksamı, Bayar ve Menderes'in memlekete gttırdikleri hurriyet havası, kalkınma hamlelerinin ovgusu sıralanırken, 27 mayıs sabahı, arka sa>fasında aynı şahısların ve devrin yergisini okuyoruz. Bir gün önce çocuklanmıza büyükle rini sıraladıklarımızı, ertesi gün kötülemek durumunda kalıvoruz. Bayar, 27 mayıs dncesi Egenin cGalib Babası» Atatürk'un yakın arkadaşı idi. Ertesi gun «Okuma yazması olmayan, tesadüfen Cumhurbaşkanlığına gelmış» şahıs olarak tanıtıldı. Zamanımızın sözüm ona bir tarihçısi, nerdeyse Ismet Paşanın Garp Cephesı Kumandanı ol madığını iddia edecek kadar ken dini hislerinin zebunu yaptı. Değişmez Genel Başkan, Mıllî Şef, Lozan Kahramanı diye ezberlediğimiz ünvanların kahramanının başına taş vurduk. Kurtardığı vatan üzerinde, kendine mezar hakkı tanımıyarak, yurt dışına suru'.mesı tekhfinde bulunduk. Ataturk, taşlanmadı ise kı padıah idama mahkum etti, suikast hazırlandı bunu siyaset arenasına duşmeden hayatının sün bulmasjnda, herkesın onu kendine kalkan yapmasında aramalıyız. Kurtuluş Savaşı anfesinae varlıklarını ortaya koyan Ali Fuadlar, Refet Paşalar, Karabekirler ve Çakmaklar çocuklarımızm meçhulü değil midirler? Şimdi sayın Felek'in isaret buyurduğu soruya geliyoruz: «Kim büyuktur, kim küçük» sorusuna nasıl cevap verehm? Zamanımız içinde sevılen bir şahsın buyukluğune ittifakla karar verecek durumda mıyız? Hayır. O halde bırimn heykelını dıkıp üç gun lonra kırmak mevküne düşmçyelirri. öyleyse ne yapalım? Mademki düşüncelerımızde bir takım etkiler altında kalıyoruz, mademki özgür düşünce ortamını çevremizde bulamıyoruz, kişilerin büyüklük ve küçüklüğünü tarihin yargısına bırakalım. Ama hangi tarihin, bir asır sonra 2067 tarihinde yazılacak tarihin. O za man çeşitli etmenlerle şu veva bu denli olan bizlerden kimse ha yatta kalmıyacak, tarih, değişmez ölçüler içerisinde, bir asrın övgü ve yergisini sinesine kaydedecektir. Fatih Mehmet, Yıldırım Beyazıt, Attilâ, Cengiz Han hakkında menfi görüşe sahip olanımız var mıdır? Onlarla övünürüz. Ne şunun, ne bunun, milletin gönlünde tarihin sinesinde yerini almı? ölmezlerdir. Tem kinle yasayıp yargıyı gelecek kuşaklardan bekliyelim. Kadir ASLANOGLü öğretmen Amasya Ovgü ve Yergi celrtir. Milletçe kalkınmak için nüfus çoğunluğunu teşkil eden çok dar gelirli köylü, i?çi, II. grup eınaf ve emekçi halkın hayat §tviyesini yükseltmesi sarttır. Ezici çoğunluk olan bu dar gelirli toprakh, topraksır köylü ile işçi ve emekçi halk grupunun bugün içinde bulunduğu acı gerçeği sosyal bir adaletle halletmek milletçe topyekun kalkınma olur. Değisen hayat »artları ve geçim darlığı karsısındabütün hayatını tütün, pancar, fındık gibi endüstriyel tarım ürünlerine bağ lamış olan dar gelirli milyonlarca halkın acı dramı acaba ne dereceye kadar düşünülmüştür. Günün bütün saatini bir köle gibi çahşarak harcadığı halde ku ru ekmekle acı soğan veya kızılcık zor bulabilen fakir köylü ve emekçi halkın bu sartlar içinde durumu ne olacak? Yüzbinlerce vatandaşımıı açıkta, çadırda, doğuda in ve mağarada yaşarken biz hangi vicdanla televizyon yayını takip edeceğiz? Halen binlerce köyümüz susuz, okulsuz dururken, yazın bile (dahi) nakil vasıtalan gidemeyen il ve ilçelerimiı tayısız d»recede mevcutken... Topraksız veya dar toprakh milyonlarca köylü vatandasımız çile doldururken Boğaza milyarlan dökerek yapılacak bir köprü hangi zihniyet ve sosyal nizama sığdırılacakT (Bugün için yersizdir.) Siyasi, iktisadl ve kültürel bakımdan kalkınmamız acaba böyle süs ve fantazilerle tahakkuk edebılecek mi? Her yıl binlerce gencimiz çesitli zorluklar karşısında Üniversite kapılarında kuyrukta bekler. Yıllarını ve gençliğini bir ideal uğruna harcayan, yüksek öğrenim (tahsil) yapmak isteyen, fakat fakirlik ve eğitim karambolü karsısında arzusuna ulasamayan çaresiz Anadolulu kardeşlerimizin acı hali... Yine yurdun her bucağından kalkıp çalışmak için büyük kent lere akın eden, fakat ekseriyetinin issiz güçsüz kalıp perısan dönüşü.. Çocuklarını yoksulluktan okutamayan, mecburen lokağa terkeden çaresiz anne ve babaların Istanbul sosyetesine tezat çilesi. Çoğunluk refahtan geçtim, yafamaya bile imkân bulamıyor. Bütün bunlara karsı bazı çevrelerin imtiyazlı zümre, bazı «iyasî düşünürlerin komprador bur juvazi diye niteledikleri bir avuç çıkarcı grupun tahakkümünü ve saltanatını bu millet daha ne ka dar zaman çekecek? Gayemiz milletçe kalkınmaksa milli birlik ve beraberlik içinde bu günün sayın hükumet ve devlet erkânından çok sey bekleyen 32 milyonun 30 milyonuna kulak vermek ve dertlerine çare olmak lâzımdır.. Hallt Ibrahim DtNÇ Üniversite öğrencisi Tekel GERZE fünce özgürlüğüne kadar her şeyden söz eder. Solcu, derler. Şunun parmağı var, derler. Yoook! tnsan, insanca yaşayabilme savasının tekniğini öğreniyor tiyatrodan. Mayıs • Haziran aylarında turnelere çıkar tıyatrolar. Onları, ancak üst tabakadan olanlar seyredebilirler. Bir ırgat, günde aldığı on lirayı oraya veremez. Neydi tiyatroda asıl amaç? Halka gitmek, halka inmek, onu uyandırmak! tçimız burkuldu düşündükçe.. «Bir Delinin Hatıra Defterj» nl sahneye koyduk, Türkiye'de üçüncü olarak. Bes oyun verdik. Bu denli bir oyunu, sehirliden daha çok kabullendi köylü. Öğretmek için oğrendiğimizi ansıyarak, elimızden geldiğince, gerçekçi oyunlar götürmeye karar verdik köylüye.. «Ne yaparsanı» yapınıt, blnbir sansür koysanız, binbir yere bag lasanız da tiyatro, karanlık gecelerinde gömülü yasayan insanları uyandıracaktır» dıyor Sayın Ertuğrul. Evet üstad! Vakit geçmıs olsa bile» Tiyatrolar; Ankara'da, fstanbul'da ve tzmir'de oynamak için mi kurulmu^lardır? Tivatro köye gidecektir' Tiyatro: Hasan Emminin tarlasında; Ali Dayının evinde ısık yakacaktır.. Tiyatro, alın terini çalanlan gösterecektir ırgata. Sömürene karsı çıkaracaktır köylüyü. Doğru yola itecektir, düzeni bozanları.. XX. Yüzyıldayız. Gerçekler. gerçekçiler konuşacak hakh gprekçelerle. Korkulmayacak. Ne yapıyorsun, diyen oldu muydu; halk böyle istiyor. diyeceğiz. Neler çektin, okuyoruz Sayın Ertuğrul. Şu yalnız halinle bile ne guçlüsün. Büyük işler yapnorum samp, büyük mevkilerden bolbol sakıyanlar, gün gelir kavbolurlar. Bir Tonguç'u, bir Hasan Ali'yi kim unuttu? Asaf'ı kim unutacak? Ve sen Muhsın Ertuğrul; başkalan gibi degil. henüz yasıyorken anıtlastm. Göreceksin, yakında göreceksin! Güç verdigin gençler, seni ve ülkülerini boy boy sürdürecekler. Gunce büyüyeceksin... Oskan FİDAN Denizü Eğlence ve eğlence yerleri! Anadolod» «eğlenme» nin bir »IÜMBI d» «bo» durmak» tır. Boş dnran birine : Hadi eflenme orda, çalı» bakahm, derler. Bn açıdan ele alındıgınd» bi» eğlenmeyi pek »even insanlan.. îılın niee »aatlerini kabve camlannın ardından Mkaga bakarak kaybetmek başl.ca eglencelerimizden biridir. Giıli .»«zl.kten yana pek zengin oldugumuzu da biliyornz. Nüfnsnn yuıde yetmışımn tanmda çalışması, mevsimlik çalışma düzenim toplnmd» nsnl b»line getirmistir. Memnr ve işçi çevrelerinde «dalga geçmek. ve «sinek avlamak» âdet hükmüne girdiğine gore eglenmeyı topluea •evdiğimizi rahat rahat söyliyebiliri». Bir de bnnnn dısında eğlenme vardır: Dansetmekten tombalaya, polis romanı oknmaktan kumar oynamaya kadar cumlesi bn çerçevenin «çine girer. Gece knlüpleri, barlar, içkili «aılı gazinolar fuhus yerleri, birlesme evleri, koltnk meyhanelen, esrar tekkeleri, kumarhaneler; hepsi de dizi dizi eğlencedir bir bakıma Türkiyenin büyük şehirleri, Istanbnl, Izmir, Adana, Ankar», eflenceden yana dünyada hiçbir yeri aratmıyacak kadar comert bir yaşamm içindedir. Sökell mütesallibe banknotlan ezmek ıçın Izmirin gece kulüplerinde gönül eğler, Pamnktan gelen mılyonlan Adananın barları yutraak için dizl dizi hazırdır, Ankaraya «ış takibine. gelen is adamları nerede knrtlarını dökecek? IsUnbnl ise artık beynelmilel bir gefahat merkezi haline gelmistir. Tfirkiyede eğlenee yerleri, halkın eğlenmeri degil vnrgnncnlann hovardalığı iistüne knrnlmnştnr. Bir aile babası çolnğnna çocngnnn toplayıp pazar günü nefes almaya kalksa gırtlağını sıkıp sömürürler» Bir tatil günü denize ginnenin, komlarda nzanıp güneşlenmenin bedeli kazıklantnaktır. Anadolo zaten böyle şeylerden azaktır. Köyltisü, ırgatı, vancısı, işçisi, eğlenmeyi nnotmuştnr; müteeallibe komprador takımının sefahatı ağrnna ter dökerler emekçiler.. Peki . sebebl nedir bn hâlin? Sebep açıktır: Bir memlekette tktisadi kalkınma «her mahallede bir milyoner» telsefesine otnrtnlnrsa, ve Amerikadan alınan milyonlarca dolâr «her mahallede Amerikaya bağh bir milyoner» yaratmak için barcanırsa sonnç böyle olor. Her maballedeki bir milyoner, çalışmadan vnrdngn paralan eebine koyup avanesiyle birlikte felekten gece çalmaya çıktığı zaman çevresinde derhal arabnlocasnndan fahisesine, barcısından komisyoncnsnna kadar bir hizmet sektörü dofacaktır. «Her mahallede bir milyoner> yaratmak yolunda memleket berbat edildiginde ve bütün ahlâk ölçüleri para ölçtisüne göre degerlendiğinde aklı ermez bir sürü yarım aydın : Efendım kalkınmak için önce ahlâkı düzeltmeli.. diye t»vallı fortnüllerin ardında vakit kaybedip, halkı da aldatacaktır. Ahlâk dnrnp dururken boznlmaı, ve durnp dnrnrken düıelmeı. Ahlâkın boznklntundaki temel nedenleri araştırmadan ahlfikı dfizeltelim diye ortaya çıkmak, nasihatla ve tırasla ahlâkı düzeltmeye çalışmak havanda sn dövmektir. Türkiyenin büyük sebirlerinde ahlâksıılık, kumar, fnhnş ynvalan büyük yatırımlara geçtikçe daha da beter hikâyelerin içine düsecefiz. Dünkü razetelerde bir gece knlübUnde çıkan srbedeyi oknduk. Kadıköyde otnı kisilik bir çetenin reisi istediği taaracı gece knlübünden alamamış, ve dövülmüs; bnnnn üzerine çetenin adamları gece knlühü müdüriinü tnzağa düsürüp vnrmnşlar. Olaçandır bn isler .. tstanbnlnn bütün gece knlüpleri ve barlannın, baraccıları, fedaileri, çeteleri, mnhafızları vardır. Bnnlar zaman zaman ihtilâfa düsüp silâhlan konnştnrnrlar. Polis bn dâvalann içyüzönü hilir. ama elinden bir sev gelmez, gelemes. İsler bövlesine çıgrından çıkmıstır Türkiyede^ Oysa çalısmayı esas almıs ülkelerde, Stockholm'den Bükreş'e kadar gece saat yarımdan sonra açık yer bnlsmassmıı. Yalnız New York, Paris, Londra, Tokyo gibi dünyaya ün salmif çok zengin kentlerde gece kulübü sanayii fikir fikir çalısır. Ne var ki, bizim faklr fıkara Türkiyemlzde «efabat hayatı rekoru çoktan kırmıstır. Her mahallede bir milyoner yetistlrmekle kalkınaca(ını sanan bir yoksnl ülkenin dramıdır bn «Kapitalist yoldan» kalkınmak. yani «insanın insanı sömürmesi» nsnlünü benimsemek, ahlâkı çözer; batakhane, fnhus ynvası, knmarhane Imalâtını hızlandırır. Çalısan halk eglencesiz kalırken imtiyazlı bir azınlıcın hovardalığı için seferberlige ririsilir. Bn seferberlikte çöken ahlâkın yarattıgi snçlnlan kovalamak için polis yetmez. Ahlâkın düzelmesi İçin ilâç sosyal adalet ve «üvenliktir. Heie Türkiye gibi yoksnl bir ülkede sosyal adaletsizlik büsbütün korknnçtnr. Sömürücü komprador takımının fnhns, knmar, sefabat ve hovardalıta vaptıkları yatırım, millî nitellklerimizl kSkünden sanııcı zararlı etkileriyle her gün gazetelerin birinel sayfalannda boy atmaktadır. Hastalık ortadadır. salgındır, ama ilteı da bellidir. O llieı knlIanmak istemiyenler ahlâk kelimeslnl agızlsnna almaktan kaçınmalıdırlar. S •<••>• >••• • •• J*«t* • ••• • «a* •••>• • ••• • ••• •••• •••• :::: ::::••:• ^Amerikan tip! kauçuklu branda bezleri ve Japon balık KAMPİN8 CADİRLARI, MAHRUTİ VE MÖHENDİS ÇAOIRLARI ÇETİN ALTAN ONLAR UYANIRKEN AVRUPA AYAR1NDA OSTÖN KALİTE 8RAN0ALAR VE GUNEŞLİK ŞEMSİYELERİ •AfiAZA VE EVLB IgİK HER «EVİ TENTELER s •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a HER ÇEŞİT KINNAP AMBALAJ İPLERİ URGAN VE AVRUPA HALATLARI 24 Saatte tükenen kitap 5 lira, lüks baskı, 10 lira VEFAT Eski Milletvekillerinden yazar ve gazeted Ferit Celâl Güven ve Fahime Güven'in oğullan, Nurten Güven'in eşı, Murat Güven, Engin Güven ve Ferit Güven'in babalan, Güven, Baydur ve Tok ailelerinin yeğeni, tnce ailesinin damadı, Amerıkan Hastanesinın Aneştezi Şefi ANESTEZt UZMANT Tiyatro üzerine ürk Tıyatrosunun bükülmeı bileği Sayın Muhsin Ertuğrul; «Bölge Tiyatrolan Kanunu» başlıklı yazısında, acı ger çekleri dile getiriyor. «Bir Bölge Tiyatrosu sahnesiyle, oknlnyla, yetiştireceği yerli yazarlariyle bir üniversite kadar önemlidir» diyerek, nice nıce ülkucü kişilere tercüman oluyor. Tiyatro gerçekçidir. Dobra dobra konuşur. Sosyal adaletten dü Dr. G Ü N G Ö R GÜVEN FABRİKA TEL: 214193 MAĞAZA TEL: 22 77 67 Kalkınma Plânı Japonya FÜKUI FISH1NG NET CO. LTD. Türkiy» DistribOtörü: FİNFINİS • İSTANBUL ASHAALTI CAHBAZ HAN SOK.Nth 12 Ilâncilık: U94/8103 ve Anadolu • kincı 5 Yılhk Kalkınma PlâI nmda yapüması öngörülen • bazı tesısler, milletçe kalkınma çabası içinde bulunduğumuz su devrede topyekun kalkmmayı uzun yıllar daha gerive ite Î Ararat YayiDevi P.K. 81» SlRKECl ÎSTANBUL (Ankara dağıtımı : IAKUT KİTABEVİ) Cumhuriyet 8115 DOKTOR 5 Temmuz 1967 günü Tuzla'da vukua gelen tnüessif deniz kazası neticesinde vefat eylemiştir. Merhumun cenazesi 10/7/1967 Pazartesi günü öğle namazım mütaakıp Şışli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu'daki aile kabrine defnedilecektir. AİLESt (Cumhunyet 8125) TELGRAFFİNFİNİS VEFAT Uzücü bir kaza sonucu kaybettiğimiz Hastanemiz Aneştezi Departmanı Şefi MEVLİD Trabzon ve Akçaabat eşrafından sevgili aile büyüğumüz DENİZ KUVVETLERİ K0MUTANLI6I Seyir ve Hidrografi Daıresi Başkanhğından bildirilmiştır. DENtZCİLERE VE HAVACILARA 76 SATIL1 BİLDtRÎ 11 ve 13 Temmuz 1967 tarihlerinde 07.00 ile 20.00 saaüeri arasında aşağıdaki noktaların birleşüği saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 100O0 metreye kadar olan yükseklığı can ve mal emniyeti bakımındaa tehlikelidir. EGE DENİZt SAROS KÖRFEZİ 1 nci nokta : E. 4878 No.h Gelibolu fenerinden 027 derece ve 8.2 mil mesafede enlemi 40 derece 32 dakika 00 saniye kuzey, boylamı 26 derece 46 dakika 00 saniye doğu olan nokta. 2 nci nokta > Enlemi 40 derece 37 dakika 00 saniye kuzey boylamı 26 derece 44 dakika 00 saniye doğu 3 ncfl nokta : Enlemi 40 derece 35 dakika 00 saniye kuzey boylamı 26 derece 36 dakika 00 saniye doğu 4 ncü nokta : Enlemi 40 derece 30 dakika 00 saniye kuzey Boylamı 26 derece 38 dakika 00 saniye doğu. DENÎZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR. (Basın 191298130) HAKK BAŞARANın aziz ruhuna ithal edümek üzere vefaötun birinci «enei devriyesine rastlayan 11 Tetnmuz 1967 salı günü ikandi nmmazuu mütaakıp Şişli Camii Şerifinde okıınacak Kur'anı Kerim ve Mevlidl Şerifi akraba, dost ve dındaşlarımizın teşrifleri rica olunur. AİLESİ İlâncılık: 1186/8107 Satmak ıstıyenlerın marka, model, kapasıte durum ve fiatını Mımas Atatürk Bulvarı 77/3 Ankara adresıne bıldırmelerı. Heris Reklâm: 2109/8100 Grader Aranıyor Müfit Hekimoğln Dahilî Hastalıklar Mntehassısı SELÂMİÇEŞME Seyabatten dönmüştür. Tel : 55 23 98 (tlâncıhk : 1173/8105) Dr. G Ü N G Ö R GÜVEN'in cenazesi 10/7/1967 Pazartesi günü öğle namazım mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu'dakı aile kabrine defnedilecektir. Kederli ailesine başsağhğı dileriz. AMİRAL BRtSTOL RASTANESt (Cumhuriyet 8126) V EF AT Eski Milletvekillerinden yazar ve Gazeteci Ferit Celâl Güven ve Fehime Güven'in oğullan, Nurten Güven'in eşi, Murat Güven, Engin Güven ve Ferit Güven'in babalan, Güven; Baydur ve Tok ailelerinin yeğeni, İnce ailesinin damadı, Amerikan Hastanesinin Aneştezi Şefi Aneştezi Uzmanı VEFAT Feci bir kaza sonucu ebediyyen aramızdan aynlan metiı kardeşımız ve mesai arkadaşımız kıy Dr. G Ü N G Ö R GÜVEN'in Dr. GüNGOR GÜVEN 5 Temmuz 1967 günü Tuzla'da vukua gelen müessif deniz kazası neticesinde vefat eylemiştir. Merhumun cenazesi 10.7.1967 yarınki pazartesi günü öğle namazmı mütaakıp Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu'daki Aile Kabrine defnedilecektir. Cumhuriyet 8118 cenazesi 10/7/1967 Pazartesi günü öğle namazından sonra Şişli Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu'daki aile mezarlığına defnedilecektir. Kederli ailesine başsağlığı dileriz. AMİRAL BRtSTOL HASTANESİ DOKTOR ARKADAŞLAR1 (Cumhuriyet 8127) ÖZEL GONEN Ana t k Orta (Lise bu sene açüıyor) Kız Erkek Gündüzlü (Yatılı bu sene açüjyor) TAM GÜN EĞİTİM SINIFLARDA 2530 ÖĞRENCİ YEMEK, VAS1TA VARDIR, İNGİLİZCE TAKVİYELİDİB. Kayıtlar başlamıştır. GÖNEN'de çocuklaruuz daha iyi yetişlr. »t 8113 AMERİKA'DA ÇALIŞACAK YOL VE KüPRÜ MÜHENDISİ AUNACAKTIR İlgililerin belgeleri ile birlikte : 11 Temmuz salı günü Konya sokak Serdaroğlu Han Kat 3, No: 21 İSTANBUL'DA : 13 Temmuz perşembe günü Bankalar caddesi Assicurazioni Han No: 73 75 e. saat 917 arası müracaatlan ilân olunur. NOT: İngilizce bilmek mecburidir. ANKAKADA Cumhuriyet 8115 VEFAT Klübümüz kıymetli üyesi, aziz arkadaşımız, aneştezi mütehassısı, ATAKÖY ÎKİNCt PLÂJI BUGÜN AÇ1LDI Kumsah ve denizi dünyada ün yapmıs Ataköy'de modern ve tek tip ucuz kabinleri ve büfesiyle Yeni Ataköy Plâjı aayın tstanbullulann hizmetine girmiştir (Basın 4144/8083) Dr. G Ü N G Ö R GÜVEN 5/7/1967 Çarşamba günü, Tuzla açıklannda müessif bir kaza neticesi vefat etmiştir. Cenazesi 10/7/1967 Pazartesi günü öğle namazım mütaakıp Şisli Camiinden alınarak Zincirlikuyu'daki aile kabristamna defnedilecektir. Elîna hâdiseyi dost ve âzalanmıza duyurur, kederli ailesine bassagb&ı rtilprız. TÜRK BALIK AITAMLAR KLÜBfl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear