28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE DÖRT 8 Hariran 1967 Dralaştinlraannda da taksttls 5demeği getiriyordu. Fakat, her zamanki takükle, •arlıklııun menfaatlerini korumak içın. fakirin, yoksulun ııtıraplan dlle getiriliyordu. Eaasen bir değijiklik de yoktu. 1924 Anayasasının 74 üncii maddesinde de aynı nas vardı. Atatürke karşı boyunlar.nı bükenler, «sen daha iyl bilirtin» diyenler; demokratik esaslara bağh kalarak iktisadî ve sosyal kalkınmayı hedef almış bir ihtilâl Anayasasmm getireceği im kânları budamakta hayli cesaretli idiler. En büyük dayanaklan da, Anayasaya hâkim ıihniyetin çağdas demokraMye olan inancı, bağlılıgı idi. Yâni. yaşadığımız asrın temel kursllarından birine rağnıen. «daha az ozjürlük için Bzçürlüklerden istlfade» ediliyordu. Kendilerini hürriyetçi, adaletçı, hakçı ilân ederek. asıl hedef» varmağı güçleştirecek her türlü tekhfi rahathkla yapabiliyorlardı. CUMHURİTET Endişeli Çelikbaşa, T. Güneş'in cevabı: Anayasanm tümü üzerindeki görüşmelerden başlıyarak, her maddeye sıra îeldikçe kendi muhafazakâr; liberal görüşlerini ısrarla tazeleyen; yeni Anayasayı devrimci gayelerinde tehlikeli görüp, onu kendince «emin» bir alana çekmek isteyen politikacılara karşı «doğru» ve «çağdaş» fikirleri sabrrla savunan Anayasa Komisyonu adına, sözcü Turan Güneş, sonunda dayanamadı; ve 38'inci madde görüşülürken, Anayasanm sosyaiist bir Anayasa olmasından ziyadesiyle endişe duyan Fethı Çelikbaş'a şöyle hitap etti' «Lutfetsinler de, Anayasayı bir Liberal Anayass ulmaktan da kartarsınlar!» Bu sözlerin Kurucu Meılıste bir alkıs uğultusu yaratm?sı da gösteriyordu ki, Anayasanıı, «sosyalist» bir karakteri «tehlikeli bir sekilde» taşıdığia. durmadan ileri sürenlerin. ashnda Anayasayı «liberal» bir metin hâline getirme gayretlerinı büyük çoğunluk fark etnıektediı. Ve bu bilinç, çağdaş lıberiüzmt de, sosyalizme de kapUannı açan Anayasayı beğenmiyeaierın telâşını daha da arttırmaktadır. Bu telâşta. geri ka'.mış bır ülkenin kamuoyunun bir güvenlık altında çağdaş sosyalist fıkirleri daha «câzip» bulabileceğı erıdişesi de hiç şüphesiz yatmaktadır. Müsaade ediniz de bu, liberal Anayasa olmasın / / Özel şefkal) leorisi tlk elarak, maddenin baslıgındaki «Kamulaştırma ve Mıllileştirme olmasın da «devletleştirme» olsun, dediler. Millileştirme ürkütücü idi. Sonra da: «Biı de devletin kamn yar3n na girişecegi bareketleri anlarıx, destekleriz, karşı değiliz.» diyerek, «Ule de peşin para!» di ye tutturdular. Devlet kendisine güveniyorsa «defaten» parasını ödemeli, kişi mülkünü, ari.zisini kamuya açmalıydı. Kişi de hiç olmazsa «parasını pesin aldım» diye teselli buluıdu. Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu şöyle diyordu: «Mubterem arkadaşlarım, Anayasa tasarısının en mühim maddelerinden birisinin üstünde olduŞnnıuz kanaatindeyim. l'eııi Anayasa tasarımız konnşuiurken beyeti umumiyesindc maruzatımın bfilâsası şn idi: (Güzel bir eserdir, sosyal ada* let kısmı ve fikri. Türkiye'de bundan sonra bilhassa a F. LÜTFİ KARAOSMANOĞLU retle savunanlar, kamulaşt'rm» larda «taksitle ödeme» maddesi ne şiddetle itiraz ederek, Vatanda? devletten daha mı lençin? Madem ki kamnlaş tırraa yapılıyor, parası da peşin ödenir! gıbi gerekçelerle maddeyı hırpalamaya giriştiler. Kişi hikları üzelinde öyle peygamberce bir hassasiyetleri vardı ki, durmadan «fakir çiftçinin elınden 35 dönüm toprafı alınacak, parası da taksitle ödenecek!» cııvr fakirliğe, mazlumluğa, nıasunıluğa ağıtlar yakıyorlardı. Halbukl Komisyonun fikri açıktı. Madde, kamulaştırmalaıda fıkir v« dar geçimli vatandaşlara p^tn ödemeği, büyük toprnkiarın k*ı Para peşin! 38'inci madde «kamulaştırma» maddesiydi. Mülkiyet anlavışıiı da eski ferdiyetçi görüşü hara sıl ebemmiyetle ele alınması lâıımdır, (akat fert hak ve hüıriyetlerini biraı aşıyor!) Hakikaten arkadaslar yeni Anayasanm bütfın havasında bnnn gezntemek, hissetmemek mtimkün deîildir. Içtimâî adaletin /eni Türkiy e için, bngünkiî ve çelecek teki Turkiye için en miibim bir iş oldugnna, v» memleketlmizin kalkınması, düzelmesi, ilerlemesi için en doğrn bir yol oldngnna kaani olanlardan biriyim. Fakat memleketiraiz ve bn memlekette vaşıyan insanlar bugün, dündcn kalan ıstıraplarla o haldedir ki, içtimai adaletle ferdin hak ve hürriyetlerini telif etmek VE Bl) TOPRAKLAR ÜZERİNDE YAŞAYAN İNSANIN DAHA BlR MCD. DET NÜVAZtŞLE IIAKKI MN VE HüRRtTETtMN HER TARAFTAN TESLİM EDİLMESİ VE ONLN KANUN ŞEFKATIYLE BU MEMLEKETE \ K BU TOP RAKLARA İTİCK ISrNDlRILMASI İCAP EPEK.» Bu «nüvaziş», bu «şefkat» talebi; böylesine insancıl duyguları bütün topluma yaymak temel inancına karşı scylendiği zaman gü'.ün; kaçıyordu. Bütün Türk vatandaşlannm bu toprak lara «iyice ısındırılması» yollarını gösteren bir Anayasayı hazırlayan 27 Mayıs düçüncesi, bir kısım vatandaşlar adına gös terilen bu aşırı hassasiyeti anlı yamazdı ve bunda hakhydı. Bu özel hassasiyetçilerden Fet hi Çelikbas. şöyle diyordu: «Benim kanaatım şudur ki, Türkiye gibi iktisaden geri kalmıs memleketterin Anayasalannda takip edileeek esaslar KARINCAT1 DAHt SEFERBER EDECER ŞEKtLDE DÜŞtNÜLMEliDİR!» Daha az özgürlük için özgürlükten istifade,, Sonra da devam edıyordu: «Madera iktisat uzun yıllar sonunda semere verecek ya> tınmlara ihtiyaç RÖstermektedir; bütün şahıslar. ferden ferde veya sirketler hâlinde iktisadi teşekküller, sınaî, ticarî, zirai alaıılarda yatırım yapmava elverişli bir durumda lıep bu istikasitle istimlâkin bu «emniveti» yok edeceğini iddia ediyordu. «Bu hükflm vatandası irnar ve ihyaya, yatırım vaıımaya teşvik edici bir hükıim mü?» diye soruyor ve günün birinde kamu yararına istimlâk edilebilir kcr kusuyla vatandaşın hiç bir imar ve ihya hareketine girişmiyeceğini; hele bedelinin taksitle ödeneceğini bildikten sonra elini bile sürmek istemiyeceğini gayet dramatik sözlerle belirtiyordu. Çelikbas, devlete imkân hazırlayan, toplum faydası yönünden modern devletin ağır gö revlerini kolaylaştırî<n bu maddeyi çürütmek için «sonra yabaneılar da bize yatırım yapmaz, onlar istimlâk bedelinin taksitle ödenmesinı kabul etmezler» diyordu. On3 göre, yabancı sermayenin de. içerdeki sermayenin de emniyetle yatırım yapabilmelerinin şartı bu taksitle ödeme maodesinin reddedilmesine bağlıydı. Kanncanın himmefi.. Bu liberal hücumlara. Anayasa Komisyonu adına sözcü Turan Güneş cevap verdi. Bir defa daha, Anayasanm tek yönlü bir felsefeden uzaklaştınlmak is tendiğini anlatmağa çalıştı. Şun ları sövledi: «Kalkınmanın. Fetht Çelikbas arkadaşımızın söyledı^i istikamette olması mümkün olduğu çibi, onnn söyledi<ı tstikametten farklı olması da mümkün ve mutasavverdir. Anayasa, bütün bnnlar karşısında, her fikir mnhterem olzbileceji ve Cenabı Hak'kın kelâmından başka her birinin iıafî olması ıebe biyle, bütün bu fikirlerin tatbik edilmesi imkânma ışık tntan maddeler ihtiva etmek gerekir. Aksi balde. iktisadî alanda ilerlemek için sn fihirli formül Anayasa maddesi olarak gösterilir, memleket de ona göre kalkınabilirdi.» Anayasa Komisyonu adına zaman zaman bu «şüpheci» liberallere karsı sert, bazan da esp rili bir dılle tepki gösterilmesinin nedenlerinp bak vermemek mümkün degildır Ker vesile ile, Anayasanm tehlikeli bir çekilde sola açıldı^ı endişesini yerli yersiz ileri »ürenler. gördükleri tepkiler karşısında da şöyle izahlara girişiyorlardı: Cahit Zamangil Komisyondaki arkadaslarımız, bir doktrine veya çeşitli doktrin Iere sâlik olarak dar bir Anayasa getiriyorlar yolundakl sözlerden teessür dnydnklarını ifade ediyorlar... GeçmiBi anutmayornm. Yarın bu kannnla idarenin eline geçecek imk&nların nasıl knllanılacağına dair kâmil bir em niyetin) yok benim! Ormanlastırma, topraklandırma gibi hnsuslar için dev let peşin para ödeyecek dnruma gelmiştir. Devlet vatandaştan fakir değildir.» Y^ni. bir taraftan geri kalmif, fakir, yığınla halledüecek hayatî meselesi olan bir ülkenin sür atle kalkınması içın «Karıncanm bile himmetine muhtaç» oltiuğumuz söylenecek. öbür taraftan da «devlet zen»in. pesin 8desin de öyle yapsın!» dpnecek, bu mantığı anlamak mümkün degildi. CAHİT ZAMANGIL mete tevcih edilmek lâzımdır. Vatandaşın aeferber dnrnma geçirilmesi için gereken emniyet Anayasada yer almalıdır.» Ve tabii, Fethi Çelikbaj, tak YARIN Ş. Rasit Hatipoğlu, mülkiyetçilere karşı çıkıyordu MODESTY * BLAISE 06.25 06 30 06.45 06.50 07.00 07.03 07.30 07 45 07.50 08.00 08 20 08.40 09.00 09.10 09.30 09 45 10 00 10.15 10.25 10 40 11.00 11.05 11.45 12.10 12 15 12.30 12.45 13.00 13.20 13.30 14.00 14.20 14.35 14.50 15.40 15.J5 16.00 16.40 16.55 17.15 17.20 17.50 19.00 19,40 19.45 20.00 20.15 20.30 20.45 21.00 21.53 22.00 23.00 22.45 24.00 Acılıs. Droeram Türküler Saehk oeüticri Ovun h a v a l a n Köve haberler Sabah melodilerl Habtrler ve hava durumu Istanbulda bueun . Kucük ilanlar ve hafiî muzık Bu sabah sizinle Müzikli ovunlardan Sarkılar Sosval hizmette kadın Fransadan vankılar S. Yasumandan turkuler Gitar sololar; Müzik kutusu Pratik bilailer S Kutbavdan «arkılar Arkasl varın Kısa haberler Sabah konseri Oüeret melodilerl Kücük ll&nlar Saz eserleri A. Yavascadan s a r k d a r Türküler Haberler. R. G. de bueun Hafil müzik Reklâm Drogramları . S. Tur Gülermandan sarkılaiı Mavi cocuklar orkestrası Sarkılar Konser saati 4 ses ve 4 sazdan türküler Kısa haberler Okul radvosu Cocuk bahcesi Caz sarkıları Kısa haberler Karma fasıl tooluluSu Reklâm Droeramları Haberler ve hav» d u r u m u Kucük llânlar M. Akkustan türküler Kitaolar arasında Radvo H. müzik orkestrası Misafir sanatcılar Radife Ertenden sarkılar Radvo tivatrosu 24 saatin olavları Reklâm Droeramları Caz severlerle basbasa Haberler ve hava durumu Kaoanıs ISTANBUL IL RADYOSU 1655 Acılıs ve oroeram 17.00 Siln icin 17.30 Kücük konser 18.00 Ivi aksamlar 18.30 Senfonik müzik 19.00 Cesitli melodiler 19.30 Aksam konseri 20.!5 Genclerle beraber 21.00 Klâsik B»tı müziâi dinleyici istekleri 22.00 Ciean melodilerl 22.15 Gece konseri 23.00 Hsfif müzik 23.30 Caz müziği 2400 Gece yarısı İçin 00.30 Dunden bugünden 01.00 Program ve kapanl» BULMACA 1 234567 89 1 i M i ii 2 ı • 1 3 TTTLF 4 la^B \&^ii 6 8 9 •«• ••§• Gcırth TrFFANY JONES üZ , ME &OEE t pur ıVACÜ Y~~~? SOLDAN SAĞA: 1 Bizim eski nüktell ve yutturmacalı açıkbava temsUlerimizden (iki söz). 2 Tanndan dilekte bulunma için yapılan, «elcsiksiz kabul et!» anlamına iki sözlü bir emir. 3 Öteki dünya, tersi alaturka bir musiki âletidir. 4 Kosova meydan savasında şehit edilen üçüncü Osmanlı Padişahının adı, kendisine tenalık yapılan kişilerin onu yapanlara kar şı içlernlde besledikleri. 5 Bir emir. fazla sayı veya mlktarda. 6 Bu geçtikçe ömrümüz de kısalır, Bomanya parası. 7 Kötü olmıyan meyva (iki söz). 8 îşsizlerin oturup saçma sapan konuşmaları argo dilinde böyle vasınandırüır, tersi bir çeşit bitki ipliğinden dokunan bez cinsidir. 9 Çevrilince bazı fino köpeklerine verilen ad belirir, tersi o m m ••••• = kununca Kur'&n cümlesl olur. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 KUçük bir «ruD taraiından çalınan alairanga parçalara toptan verilen ad (iki söz). 2 «Manevi varlığı kuvvetli değü» anlamına iki söz. J «Havada uçabilme hassasına saiıip» mânasırta eski bir terim, hükümete ait mallar esklden resml evrakta böyle belirtilirdi. 4 Tersi basında çahşanların bir kısmına verilen addır. 5 «Kurutulmus çimen sahibi olma durumun.» giren» karsılığı iki söz. 6 Deniz gezinti lerine mahsus gemilerden, Ayın çekimine tutularak vukua gelen derüz suyu yükselmesi. 7 Bir emir, eşyanın ı1 2 3 4 3 6 7 8 9 mal edilişindekl iyilik ve kötülü» rasfını gösteren hal. 8 «GUç bulunur nesne» manasına iki söz. 9 «Büyülc çaptaki derviş flütü» karşılığı iki söz, ıtbaş» ın yarısı. OÜNKC HAf.r.ımn.ıvnş BULMACANIN ŞEKIJ NASIL HALLEDİLECEK YukandaH rakamb bulmacada sa. dece 4 tane anahtar (ipucn) ve 8 tane sonuç rardır. B03 kalan 12 kareni) Içine 1 den 9 a kadar nygun birer rakam koyarak ve toplaraa, çarpma. çıkarrma, bölme işaretlerine dikkat ederek goldan sağa ve yukandan aşağıya bulmacada gösterilen sonuçları bulunuz. Biraı vaktinizi alu ıma, bos vaktinizi hoşça geçirmij olursunıu. f 60 t Arkadaş Islıkları ORHAN KEMAL konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU BEYAZGUL ANKARA 06.25 06.30 07.00 07.05 07 30 07.45 08.00 08 05 08.10 08.40 09 00 09.20 09 35 09.40 10.00 10.40 10 55 11.15 11.30 12.00 12.15 12.25 12.30 13 00 13.20 13.30 14.00 14.15 14.35 14.55 1500 15.15 13.43 16.10 16.25 16.40 1655 17.00 17.30 17.50 1900 19.40 19.45 20 00 20.10 20 15 20.35 20.55 21.00 21.05 21.30 21.45 22.05 22.15 22.45 23 00 23 45 24 00 Acılıs. oroeram Günavdın Köve haberler Sarkılar ve ovun h a v a l a n Haberler ve hava durumu Sabah müziei Ankarada bueün Kücük ilcnlar Her telden Güneri Tecerden sarkılar Hafif müzik Sabah konseri Kısa haberler Arkası varın Okul radvosu R. Sensesten türküler Türk M. dinlevici isteklerl Cocuk bahcesi Ooeralardan secmeler N. Tüfekciden türküler Kıbrıs saati Kücük ilânlar Y. Kio v e C. Bolvadinden sarkılar Haberler. R. G. de bueün Hafif müzik Reklâm oroEramları Cocuk bahcesi Vedat Gürselden sarkılar Bueun icin sectiklerimiz Kısa haberler Mahmut Erdaldan türküler Konser saati Cesitli müzik Güler Gökselden sarkılar Osman Türenden tülküler Müzik dinlivelim Kısa haberler ve K. Ulnlar Ince saz Tarım Reklâm Drogrunları Haberler ve hava d u n m m Kücük Uânlar T. Karabuluttan tfirkuler Din ve ahlak »ohbeti Saz eserleri Gönül Akından sarkılar Istekleriniz mikrofonda Uvkudan bnce 24 saatin olavları KitaD saati Âsık Vevselden türküler Kücük konser T.B.M.M. saati Nusret Ersözden sarkılar Haberler ve hava durumu Gece konserl Gece varısına dotru KaDanıı Ortahaf annesinin heyheylerini hos « Ne yapalım, o kadar olacak artık. Olacak ya, harü kocakannın bir gün ölüvennesini düşünüyorum da bâzi bâzı, aklım duruyor. Teyıem daha önce ölse bâri. Annem önce ölürse ne yaparım ben bu deli kanyı?» Gerçekten de.. O gün annesiyle teyzesi komşulara geçmişlerdi. Ortahaf elimden tuttu, teyzesinin odasına çekü. Kapı kilitliydi, pencereden baktık içeriye: Duvarlarda sıra sıra genç kız elbiseleri. teliyle, duvağıyla bir gelinlik, sonra da sedirlere, masa, iskemlelere yayıl tnı? renk renk dantelâlar, renkli pamukakilerle işlenmi; beyaz işler. «Kan sâhiden deli. bir gün mutlaka önüne çıkacak eski saraylılardan, gümüş topuzlu bastonu, fesi, redingotuyla bir beyefendiyi bekliyor. Yalan söylemiyorum. Annemle yalnız kaldılar mı bunun kavga aını yaparlar!» c Niçin?» . Şu gördüğün renk renk iplikleri, kumaşlan satın almak için para ister. Annemin iliğine tak demiştir. Başlarlar kavgaya. Teyzemin öyle sessiz dur duğuna bakma. Kavgaya tutuştuklan zaman canavar kesilir. En çok da annemin babama kaçması.. Annem babama kaçmasaymış, dedem teyzemi eve hapsetmiyecek, o da bir kendine münasibini bulacakmış. Sonra. bana kaptırdığı ikramiyesi. Istanbuldan Ankaraya yeni gitmişim. Tabarinbar'da vur patlasın çal oynasuı. Para lâzım Kulüp vermiyor. Bulunan iş'ten elime geçen pek pek birkaç gün dayanıyor. E?« € Nasıl aldm paralan teyıenden?» G5r kırpmıştı: « Uçlandun!» Çalmıs yâni. Çalmış ama, kötülük yokmuj lçlnde. « Hızlı poker vardı. Dedim kendi kendime, otur, iyi bir voli vurdun mu, teyzenin hiç haberi ol madan yerine koy bitsin gitsin. Lâkin olmadı. Hiç kâğıt gelmedi birader. Üst üst« birkaç blöf.. üst yanını da bar'da toz ettik. Senin anlıyacağın, tığı teber, sâhı velâyet kaldık!» Ne Ortahaf, ne teyzesi, ne de annesinden baska. üst katlarında kiracı Yahudilerin hârika kızı unutturamıyordu «O»nu. Gerçekten de hârikaydı Yahudi kızı! « Bey oğlum, dikkat ediyorum. siz buraya gel diniz mi. bu kız merdivene irüyor, size bakıyor. Bana övle geliyor ki...> Orta Ticaret okuluna gidip geliyordu ki, hemen hemen bütün bir okul ardındaydı. Yalnız okul değü, memleketin en zengin, en yakışıklı delikanlılan, bıçağından. tabancasmdan kan damlayan bıçkmlara varmcaya kadar herkes. Sanmıyordum böyle bir kızın bana meyledebüeceğini. Aynaya bakıyor dum, hayır, Dünya'ya boşveren bu kız bana meyledemezdi. « Inanmıyorsunuz. Vallahi de. billâhi de!» « Aman teyzeciğim, yemin etmeyin..» Kız kardeşine sesleniyordu: « Gelsene buraya. Meri ne dedi geçen gün söylesene!» Teyze ya duymamış gibi davranıyordu, ya da duysa bile omuz silkip susuyordu. Ama Nazlânım teyze: « Çok hoş çocuk diyor. Hem biliyor musun, sa ninkini de tanıyor!» Işte o zaman i? değişmiş, Meri dikkatimi çekmisti: « Tanıyor mu?» « Tanıyor.» « Nerden?» « Şimdi nerdeyse iner merdivene, sor!» Çok geçmemiş, merdiveni ağır ağır inmiş. merdivenin alt basamağma derli toplu oturmuştu. Selâm laştık hergünkü gibi ama, bugün Meri bana çok başka görünmüştü. «O»nu tanıması üstun bir değer vermişti. Nâzlanım teyze lâf açh. O güldü. Ben sordum: • Sâhi, nerden tanıyorsunuz?» Anlattı: îlk okulu birlikte bitirmişler. Sonra o Orta'ya girmiş. Meri de Orta Ticaret'e ama arkadaşlık lan sürüp gidiyormuş. Anlamıştım herkese boşveren Meri'nin bana karşı neden ilgi duyduğunu. Ama birden daha başka, çok başka, üzerimde bom ba etkisi yapan bir şey: « Kiminle evlendiğini biliyor musunuz?» Yüreğim çarpa çarpa: « Hayır. Kiminle?» « Bir doktorla. Galiba fabrika revirinde de çalışıyormuş..» Birden kafam karmakarış olmuştu. Bu doktor sakm, içkiden zehirlendiğim sıra bana getirdikleri doktor olmasındı? Zâten o gece başhemsire de Lir şeyler gevelemiş, sonra kendini toparlamıştı. Ertesi gün koştum fabrika revirine. Beni hiç de soğuk karşılamadı. Tam tersi: « Vaay, gel bakalım!» Odasına buyur etti, çay mı, kahve mi içeceğiml sordu. Hiç, ama hiç bir şey içmek gelmiyordu içimden. Heyecanlıydım. Elimde olmadan her yanım titriyordu. Oralı değildi oysa. Beyaz gömleği içinde uzun boylu. geniş omuzlu. demir gibiydi. Arada içeri giren hasta işçilerle ilgileniyor, gereken ilâçları varsa veriyor. yoksa reçete yazıyordu. Çaylarımız gelmişti. Karsıma geçip oturdu. « Evet, anlat bakalım..» (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear