Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHİFE DÖRT Roofwelt'ln Blflmünden bir ay On ce «Bern hâdisesi meydana geîmiş tır. Buna göre, îngıliz Mareşaii Aleksander, îsviçrede Alman Generaü Kesselrıngle buluşmuştur. Almanya'nm, îtalyan cephesindeki teslim şartlarımn görüşü'düğü bu karşılaşma, Ruslardan giz'enmesine rağmen, Moskova tarafmdan haber ahnmca, kıyamet kopmuştur. Ruslar hakh olarak endışe etmışler ve •Batılılar, Almanlarla anlaşıp sava şı Rusya'ya döndürecekler» demışlerdir. Stalin'in Rooswelt'e gdnder dıği protesto mesajı kaıçısmda, o zamanki A.B D. Başkanı özur dilemiş ve mesele, sözde kapanmıştır. Fakat anlaşmazlıklar bıtmeyecek, Yunanistan ve Türkiye'yi «ko münizme karşt himaye edecek olan» Truman, Başkan olunca bu çeşit hâdiseler daha da artacaktır. İki tarafın tutumu da bellidır za ten!.. Daha fazla memiekete hâkım olmak.. Savaşta beraberdiıler ama, Truman 1941 de New York Times'a, Alman orduları Rusya'ya ilerierken şu demeci vermıştir: «Almanların savaşı kazandığını gorürsek Rusya'ya yardım etmelijiz. Aksi olursa, Almanya'ya yardım edip, var gucümüzle Rusya'yı ezmeliyiz. ^ Rusya buna lâyık değıl mıö.r? Daha once Almanya iie arılaşıp Ro manya'yı paylaşmış. Fınlândiya'ya hücum eünemiş midır? Soylediğımiz gıbı bunlar huyuk devletlerdır. Kaba deyi'ile «Al birini, vur otekıne..» Bugün Balkanların Sovyet bolgesinde bulunan devletleri konusunda, Batı devamlı propaganda yapar. «Kuslar isçal edip; zavallı halkları k'omüıuzmin esiri yaptı» der.. Doğrudur bu.. Ama Ruslar bu bölgeyı keyfı mi ısgal etmiştir? Havır!.. hurchıll, «lkinci Dünya Savaşı» isımlı kıtabmda, Balkanlar uzerınde Stalın'le yaptığı pazarlıŞı marifetmış gibi anlatır: 1944 de. Ekim'de Moskova'va gitmiş ve Stalinle masaya oturmustur. Balkan iilkelerinin isim lerini bir kâgıda vazar ve yanlarına lneiliz Rus pavl.ırını da ilâve edip Ktalin'e uzatır. Stalin, bazı rakamları değistirir. Sonnç: Romanva'da vüzde 90 Rus, yüzde 10 Iıısiliz; Yuranistan'da yüzde 90 lneiliz, \üz de 1 0 Rus hâkimiyeti olacaktır. Yugoslavya ve Macarıstan'ı 5050 paylaşırlar. Bulgaristan da yuzde 75 Rusya'ya duser. 17 Haziran 1967 CUMHURİTET iiiüiSI^İ MEHMET&ÂRLAS u güıüerde karşımıza çok çıkan bir portredir bu... Gerilmij inee dudaklannın arasından dişleriyle bakar sanırsınız. Sağ gözü yuvasına gömülmüş, donuk durmakta dır çünkü... Sol gözünün yerinde Ise, 16 ncı yüzyıl korsanlaruıda olduğu gibi, siyah bir band vardır. Bu gözünü, 2 nci Diinya Savaşında Ingiliz ordusu saflarında, Suriye ccphesinde kaybetnıiştir. 52 yaşmdakı General Moşe Dayan'ı, Sunday Times gazetesi «mekanık savaşm bir üstadı» olarak ni teler ve Rommel'i yenen Mareşal. Montgomery ile mukayese eder. Vi etnamdaki Amerikan deniz piyadelerinin eski komutanı General Walt ada, Dayan için şöyle konuşur: «Onun bir savaşta karşıdaki tarafta olmasuıı istemem.» Gerçekten yıldırım savasırun bir iistadıdır Dayan; ama Amerikah ge neralin düşünmek bile istemediği •karşı tarafta olması» ihtimali bazan belirebilir. Son savaştaki bir olayı hatırlıyalımy avaştan taraflar ateşi kestikleri sırada, Mısırınken îsrail tarafından zaptedilen El Ariş açıkla rmda. Amerikan 6 ncı filosuna ait bir gemi buiunuyordu. Açık denizdekı bu gemi, istihbarat görevi ile yüklenmişti ve telsiz mesajlarını zaptetmekle görevini yerine getiriyordu. Birdenbire beliren tsrail uçakları. arkasından hücumbotları, bu geminin etrafım sardılar ve bom ba yağdırmaya başladılar. Sonuç fe cıydi: 33 Amerikan denizcisi ölmüş, 75 i ise yaralanmıştı. îsrail hükumeti hemen Washington'dan özür diledi, bir hata olmuş; gemiyi Mısır gemisi sanmışi B lardı. Ancak olay, dünyada çok tar tışıldl. Bu özür iyiydi ama, gerek çesi olacak gibi değüdi. Bayrağından, smıfma kadar, bombalanan «Uss Llberty»nin bir Mısır gemisine benzer en ufak tarafı yoktu. Üstelik açık denizde buiunuyordu. Sonunda şu ihtimal ağır bastı: Geminin alıcıları, Mısır telsizlerini olduğu kadar Îsrail telsizlerini ve savaş muhaberatını tesbit ediyor, şıfreleri çözüyordu. Bu arada, sava şı îsrailin başlattığını ortaya koya cak olan mesajı da tesbit etmisti Durumu öğrenen Îsrail komutanlarından birisi, emir verecek ve Israıl'liler gemiye hücum edeceklerdı. Eğer bu İhtimal doğruysa, belki de bu komutan Moşe Dayan'dır. Gerçi son savaşta Amerika Israil'i desteklemiştir; Dayan geçen yıl Vietnam'a giderek Amerika'yı destek lediğini ortaya koyan yazılar yazmıştır. Ancak. 1956 da. İsrail, Ingil tere ve Fransayla birlıkte Mısırı yenerken ve komutan yıne Dayanken, işe Amerika müdahale etmiştır. Ve herhalde Dayan bilmektedir ki, sadece Amerika değıl diğer bütün «Büyiıkler», tutumlarını men faatlerine gore ayarlarlar. Amerika bugün Israil'i tutarken, yarın bir pazarhk sonunda, karşı tarafa geçer ve elindeki bilgilerı Israil'e kar şı kullanır. Bu, Amerika'nuı Israil'i sevmeme sinden değıl, petrol veya başka bir menfaat kaynağının tsrail'e tercih edilmesinden Ueri gelir. oşe Dayan herhalde bilmektedir ki, keııdisi ne kadar i>i ko mutan olursa olsun, ne kadar biiyük zafer kazanırsa kazaıısın; sonuç biiyük devletlerin pazarlığı S arasında eriyebilir, Son savaşta îsrail ve Araplar can larını dişlerme takıp çarpışırken, Amerika ve Rusya birer tarafı tutmuşlardır. Dış gorünüş, bu devlet ler, tuttukları taraf yenılirse işe mü daha'.e ederler biçımindedir. Halbu ki sonradan öğrenilmiştir ki, Arap lar yenilirken, Kosigın ve Johnson teleks başmda oturmakta ve birbir lerıne temınat vermekted;rler. Birbirleriyl kapışmaktan çekinmekte, bölgesel anlaşmazlıklarda ta raf tutarak, mılleflerin çarpışmalarını seyretmektedirler. Amerika, Is rail'i kışkırtmakta. Rusya buna karşılık Araplara cesaret vermek tedir. Savaş başlaymca da, birbirleriyle anlaşıp savaşı sona erdirmek te, sonra da diploması alanında yi ne taraf tutarak mücade'.elerine devam etmektedirler. Olan, meselâ son örnekteki gibi, Araplara olmak ta; tam milli haysiyetlerine kavuşur ken bir darbeyle belleri yeniden bükülmektedir. Nâsır istediği kadar «Arabistan Araplanndır desın, Dayan sayısız savaş kazansuı, sonuç hep aynıdır. Bu pazarlığa uyulur da.. Yunan solcuları, kıraliyetçilere karşı çarpışırken Ingıltere asker çıkartıp solcuları ezer.. Rusya kanşmaz. Bı:lcarıstan spçimlerine Rusj a karışır, buna da Ingıltere müdahale etmez.. Ancak Batı, protesto edince, Moskova kızar. Çunkü anlaşma daha doğrusu paylaşma şartları ihlâl edilmıstir. Sonra iyice anlaşamaz hale gelirler ve Churchill, meşhur konuşmasını '5 mart 1946) yapıp. «Do*u Avmpa'ya demir perde gerildiğini» söyler. Ancak îngıltere'nin gucü kalmamıştır. Rusya ile ugraşacak.. Amerika da bunu bılmefcte ve pişman olunan pazarlığın çaresizliği içinde, hazırhk yapmaktadır. Bu pısmanlık Potsdam konleransında başlamıştır (17 temmuz 1145). Konferans açılmadan bır gun once, ılk atom bombası denenmıs ve Amerika ile taraftarları, kendilerini guçlü hissetmislerdir. Dısişleri Bakanlarının 1945 ar^lıeında Moskoza'da yaptıkları t'iplantıdan donuşunde, A.B. D. Dısısleri Bakanı Byrnes, Amerıka'da şuphe ile karşılanır. Hattâ scnator Vandenberg Dışıslerı Bakanını «Rusya'ya atom sırlarını vermekle» itham eder. Amprıkan kamu ovunda. Ru=ya" ya karşı tutum değışmeğe başlanM'.tır. nıman «Hâtırat» mın ikinci cıldınrip. bu fiunleri an!?t'rken, Turkıve'den de bahserirr Londra'dan sonra şoyle du^unmektedır: «Rusya'nın Bo£azları ele eeçirip, Akdeniz'e inmek istedikleri süphesi uyanmıştı bende.. Artık tâviz veremezdik. Romanva ve Bulçaristan rejimlerini tanımamalıydık. tran üzerindeki çörü'îümüz belli olmalı; Kiel k3nalının, Ren • Tun3 sn Dayan } ense de, ABD ve SSCB sonucu değişürir Ve başlangıc rada kücükler ezilirken, biiyük ler birbirlerini ezmeye çalışma mışlar mıdır? Tahıi ki evet; an cak onların ezilmesi, pazarlıkta kaybetmek şeklinde olmuş; insan kaybını göze almamışlardır. Birbirlerine atmak istedikleri •kazıkların en büyukleri, 2 nci Dünya Savaşının sonuna rastlar. Sa vaş boyunca Nâzilere karşı birlikte çarpışan Ingıltere, Amerika ve Rus ya, savaşın sonu goründüğü zaman, pazarlığa oturmuşlar ve haritaları yeniden çizmeye başlamışlardır. C Şimdi Moşe Dayan giinün adamı... geçidinin ve BoSazların nluslar arası hale getirilmesi için israr etme!ı\dik. Japonya ve Pasifik iizerindeki hâkimiyetimiz devam etmeliydi..» Goruldusu gıhı Truman. Tırkıye'nın değıl Boğazların gelecefimi düşunmektedır o sırada.. Hal çaresı de, o gunler için bizım Bc>5a7İarı uluslararası hale getırmektır. Sor.ra sertleşme polıtikası yururluğe gırecek 28 şubat 1946 da A.B D. Donanma Bıkanı Forrestal. bir donanmanın, «Tiirk müdafaasının Rus llerlemesine karşı koyması için Akdenize gönderilmesini» teklif edecektir. Meşhur Mıssouri 7irhlısı bunun uzerine bayram havası içınde karşılanacağı Istanbul'u zıyaret eder. 12 mart 1947 de Truman, kcndı adıyla bilınecek doktrınıni ılân eden konuşmasını yapacaktır. Buna sebep, Washington'daki îngılız elçısinin Londra'dan aldığı talımat üzerine, Amerika' nın Doğu Akdeniz'de Ingiltere ile ycr değiştirmesini istemesidır. 1947 nın korkunç kışı Ingilız ekonomisinı sarsmış, askerî masraflar yük haline gelmıstır. tşte «Amerikanın görevi hür A Î railletleri desteklemektir» dıyen Truman doktrininın içyuzü budur. Doktrin muhakkak ki bızim İçin faydalı olmuş, 5 haziran 1947 de açıklanan Marshall Plânı ile kaynak'.arımıza da yardım sağlamıştır. Ancak bu doktrinin esasını bilmek ve başlangıçta gayenin «RoŞazları tarafsızlastırmak» olduğunu anlamak lâzımdır. Doktrin, Türk halkınm hurrıyetmi müdafaaya yaramıştır; fakat çıkıs sebebi aslında Turk halkı değildir. Boğazlara Rusların hâkim olmamasıdır. Hava sertleşip, Amerika karşı koymaya karar verdikten sonra, Boğazların şimdiki statüsü ABD için makbııl olmustur. Zaten, eÇer halklar düsünfilseydi, çizli masalarda paylaşma pazarlıkları yapılmazdı. . Bu doktrin ve yardımlar, 1950 ye kadar oldugu gibi bağimsızhk prensibi içinde harcansavdı, bugün ortaya çıkan Amerikan v uvduluğu durumu da olmazdı. Aynı yardımı alıp bağımsız kalan Tito kadar olmasa bile. milli dış politikaya sahip olunabilirdi... Ve blz. bütün bn bevneimiicl pazarlıklara aldırmadan, köriiköriine, mianftin setirdiü romantizm içinde Amerika'nın penlnden yeni ve tehlikcli bir âleme dogra atılmazdık. Prensip cne Rusya, ne Amerika» olmadı ve dıger pazarhklarda rol ovnamadan ver aldık; simdi de ahyoruz. Boğazlar konusunun yeniden ortaya çıkışı da bunu doğruluyor. Dün de söyledigimiz gibi. Mzim için tehlike. «tslâv millivetçiliiH», «Mesalotdea» veya «Arap milIiyetciliSi» değildir. Global pazarlıklardır. Ynksa her ulusun şuuruna kavusması, «mırları kuv vetlendirmekten başka bir zarar doğurmaz. M y ARIN: Diğer pazarhklar vc savaşlar içinde Dişi Bond MODESTY BLAISE İ S T A N B Ü L Ofi 25 06 30 Oö 55 07 00 07 05 07.30 (17 45 07 50 OS 00 0S20 0f..i0 09 00 O<? 10 0"î 15 10 00 10 15 10 °5 10 '0 11.00 110S 11 45 12 00 12 !0 12 15 12''O 1" 00 l."20 13 30 15 00 15 30 İS 40 15.55 lfi l î Ifi ! î 16 sn 17 :,j 17 50 10 00 19 40 lfl 45 2° 21 21 21 22 22 2^ 24 ?.l) 00 15 5î 00 45 nn 00 01 ^0 Acıh« ve Droeram Turkulcr Kovden rooortai Ko\e habctîer İsiPdjeimz îurkıı'or Habeder ve h a \ a d u r u m u İstanbul'da b u s u n Hafıf mı.zık Bu sah?h sizınle PasaHoblel'r S.bph s t r k ı l a r ı DokW'runu7 cüvor kl P i ' rncı solnlsrı Caıh Rahcı Orkestrası Muzık ku»usu Eserler Armaaanlar Saz eserleri Arkası v; r m Kısa habcrler, Sabah KonseH ' L ' Doâru Cıean ToDİuluftı» Bu hafta d'.nlcvecekleriniz Kucuk ilAnlar Ovun havaları BercibPr \ o solo ^arkılar H. ! bcrior Re^ml Gazete Hafif Muzik R r k]âm nrocramları C'jmartesi konseri C.rnclık saaıi Selim Özcr Orkestrası G. Ersel'den S a r k ı l a r Tıirk T'\?»rosu Kısa hahprler Mac nakl^ H Tunc'dan t u r k u l e r Rcklâm r,ro2r?mları Haberler vc hava ranoru F " c u k ılânlar K ı n ı a Tnrk müziSİ LcvtfL'İT O'nru T Kormai'' 4 an Sarkılar Sizin sectık'eriniz 24 Ssatin olavları Rcklâ^ı nrneramlan Habprlf VP hava durumu Genclerle b?sbasa K=nw< İST4XEL'L İL RADYOSU Tı:rku'fr CPCKİİ 123456789 1 T W 1 LJ 1 M n 2 3 4J 5 6 8 9 6OLDAN SAĞA: l Yeniden beyaz perdeye dönmüş olan bır kadın sinema artistimizin soyadı (öteki adı Leylâdır). bir jerde baş olaraK çalışan. 2 «I^rnar yap!» anlamına iki sözlu b:r emır. 3 «Babası mevcut değıl» mânasma iki söz. 4 Omuzu tüfekli. yanı kopeklinin peşinden koştuğu. tersi bir sayıdır, bir edat. 5 Söylev (eski terim), bir renk. 6 Yabancı, tersi bir erkek adıdır. 7 Bir kadın adı, çevrilince on iki aylık süre belırır. 8 Her işte yöneticılik ustalıgı gosterir kişi ye böyle denılır. 9 Bır emir, bir seyı Isreme hareketı. YtKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Eski Yeniçerı suvanlerimn Garth 1 veya kuzey Afrika sUvarilerinin teşekkülu. 2 Ucuz yemek dagıtılan yer (karma sbz), cilveli tavır. 3 Bırıni hatırlajıp adından bahsetme, ikı maddenın birbirine dokunması ışi. 4 Boğa güreş meydanlan (çoğul). 5 Tersl «tek olarak» mânasınadır, jlu değıl de apaçık. 6 Şimdi Kı?ıl Çmin işgali altında bulunan Lamalar dıyan, nota. 7 Nesne, bir veya bırkacı uyelerınden IMlılrB sakat klşi. 8 Kasabların btlyük buz dolabl araac; tarzındaki yer lerine böyle de denilebilir (karafiBi3 ma söz). 9 «Eski tarzda bir cıaaaa savunma binası inşa et!» mânaiki sözlU M l m n t ı n sma bır emır. ı O&NKC BULMACANIN HALLEDILMTS SEKlJ NASIL HALLEDİLECEK Yukaridakl rakamlı bulmacada iadecc 4 tanc anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardu. B05 kalan lZ karenl içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama. çarpma. çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukandan aşağıy» bulmacada gösterileD sonuçları buluouz. BLraı vaktinizi alır ama, boş vaktinid hoşça geçirmij olursunuz. Tiffany TIFFANY JONES 11 55 12 "0 12'i ir nn 13 30 14 00 15 00 15 " i 10 00 17 30 1F 00 10.10 20 15 21 oo 21 ?n 13 °>0 1« 00 .A ^• î ı^ v e nrozram S ! 7in icin Minvatur muzik S r v ı ' r n sesler Lied Saati Tati! melndıleri Caz muziSı Gencler icin Cu'^artesi konseri Kucuk konscr Tvi aksamlar S e " f o n i k nv ; 1 : CFSHIİ melndilpr PIRIDE CİEİÂ1 3 Çocuğun uykusunda dişlediği meme ucunu kur tarmak için bebenin burnunu sıkıverdi yüzünü buruşturup. Kız gözleri yokuşun başında bilgiç bilgiç sıralıyordu: Işte bir kara kutu, Sitroyenl Gene bir Pontiac! ama eski.. Bu Şevrole, al bir Şevrole daha! A A herıfe bak! Herıf dediği, kutu gibi küçük bir Jeep'den uzan mış bakarak gulen gencecik bir askerdi. Geçip giderken bağırdı onlara doğru: Orada havaya asılmış ne konuşuyorsunuz çıüpıtıUr? iki tkadm da gülmeye koyuldu çıtıpıtı sözüne. Oğlanın güneşte parlayan saf, alavcı gözlerini görmuşlerdi. Çıtıpıtılar.. Çıtıpıtılar! diye türkü söyler gıbi mırıldanmaya koyuldu kız. Havaya asılmış o küçük, kara cumbada oturmak, hergün birşeyler olacakmışcasına beklemek, araba markası sayıp kom şularla söyleşmekten bıkmıştı çoktan aslında. Ama başka yapacak şey olmadığını biliyordu. Bıri gelıp beni buradan ahncaya kadar.. Ondan da umutsuzdu ya! Bir keresinde gelmişti herifin biri. Omuz sılkiyordu. Pulsuz bir berber kalfası, edepsiz üstelık.. Su eski çürumüş tahtalara bak, şu oturduğu çökmüş kerevete bak!.. Karşımda suratsız bir arap karısı'.. Sesi sönüyordu yavaştan: Çıtıpıtılar, çıtıpıtılar.. Ben gitmek isterdim. dedi. Bir güzel arabaya binip şoyle kayar gıbı vızzzzz... diye.. Yo! doğrusu bu sokak eğlencelidir! diye karşı geldi kad:n. Dıyeceğim yok benım, Ev de çüruk çarık ama, daha tutuyor her yanı, kışın da iki odunla ısınır.. Ah! bir de.. Kızın bakışını görünce ardını getirmedi sözünün. «Bir de şu herif sağhcakla eve dönse!» diye. geçirdi içinden. Hem nesi vardı sokağın, evlerin anlamıyor du doğrusu! Bu kız da kudurmuş. canı başka şey çekiyor belli. Üstelik otorr.obil delisi.. Güzehm sokağa bak sen güneş içinde! Insanlara, arabalara bak! Herkesin mutlu olduğunu biliyordu kadın. Bir kendisi mutsuzdu şu dünyada! Koeası olacak o domuz herifin yuzünden.. Şimdi yokuştan yukarı çıktığını gör sem! Deri ceketin yenleri açık, san saçları terli kıvır kıvır, alnında üç karışık. öfkeli, somurtkan! Adam gideli dayağını bile aramaya başlamıştı. Yüreği çarpıyordu deli deli aklma geldikçe, utanıyordu da yüz süzlüğünden. Doğruldu, topar'.andı. Çocuğunu sallamaya koyuldu hafıften göîsünde. Aşağıdan, sinsice kızı süzüvordu! Nemiz eksik? diye. Hele şu kız! Beyaz olduğu için sevinmeli, güzellığine sevinmeli, benim şıbi gözü yollarda, elin vefasızmı beklemediği için sevinmeli.. Ama kız somuriuyordu içte. Yürek yoktu bu kızda vallahi! Ne mahalleyi. ne insanlarını hiç bır şevi sevmezdi bu kız. Gozü, gönlü büyük güzel arabalarda onun. Ekmek elden su gölden. Babası getirsin küçük hanım yesin!. Evin nesi varmış hele? En çok buna şaşıyordu kadın. Evin nesi varmış yani, ma hallenin nesi varmıs =anki! Oysa yokuşun orta^mda burun buruna oturup gecidi daraltan iki ahjap evin eskilikte bir örneği daha yoktu mahallede. Turistler gelirdi yazları sırasında o iğri cumbaları. bel vermiş dayanaklan, aşağı katlardaki çürumüş eski kafesleri seyretmek, resım çekmesi için. Durup durup bakarlardı dört bir yana, çeşmeye mezarlıklara. Hacının duvar dıbına çektiği o külüstür çek çek arabasmı seyre do>Tnazlardı turistler. Bir gün mahallede ne kadar yalın ayak başı kabak çocuk varsa o arabaya doldurup resimlerini çekmişlerdi. Turıstlerden nefret ederdi kız. Demir parmaklıkların arkasına kapanmış bır tutsak gibi sıkılıp katılırdı ne zaman sokağa gelseler.. «Ulan ulan biz neyiz, hayvanat bahcesi mi bura sı be! diye bağırmıştı yanlarındakı o tercüman ha rife bir gün. Bir keresinde de mahallenin çocuklarını toplayıp kovalamıştı onları yokuştan aşağı. Ne eğlenmişlerdi ama! Kim ne derse desin mahallenin ayıbıydı bu evler vallahi.. Babası kızıyordu ama muhtann hakkı vardı. Bütün eski kara evlerı yıkmak en doğrusuydu. Mezarlığı, çeşmeyi. hattâ hamamı bile kaldırmalı ortadan. Açarsın yolu bir güzel. Mezarlığın yerine bir çocuk bahçesı! Hamamın yerine bir sıra dükkân, yolu genişlet aşağıya kadar iyice. Sokak değerlenir. arsalar para eder, eski evlerin yerine betebelerle süslü renk renk apartman lar çık.. Bir de kat al kendine.. Gel keyfim gel! Ama babası da, kâhya da. arabacı da. bir sürü mıymıntı bunlar.. Korkak hepşi, iş bilmez, budalalar.. Yoldan geçen şu a>abalar da olmasa! O zaman felâket ti işte!. Yokuşun bütün eğlencesi bu otomobillerdi. Bir de aşağıda, mezarlık çukurunda ovnayan çocuk lar.. Bak bir kaplumbağa daha diye seslendi karşı pencereye. Toz toprak içinde! Nereden gelirler kım bilir! Benim de bir arabam olsa! Çenesiz kadınlara benzeyen şu külüstür bir Wolkswagen, küçücük bir Ford, öylesine bile razıydı. Aman kardeş hiç arabaya binmernişin gibi! dedi, kadın. Bindim, bindim ama, dolmuşa! Benzer mi dol muş hususiye? Dolmuşa bindin mi onun götürdüğü yere gidersin. Hususi öyle mi. alır başını canının istediği yere gidersin.. Baban da gezdiriyor seni ayrıca! Onunla gezmek gezmek mi yâni! Garsjdaki arabalardan birine el atardı babaa bazen. Patrondan gizli çekerdi arabayı evin önüne. öğünürdü üstelik elin arabasıyla budalalar gibi. O da pazardan pazara.. Senin baban gibisi dostlar başına doğrusu! dedi kadın. Kazandığını eline veriyor Cigarası yok, içkisi yok. Evlenmedi bile senin yuzünden. Ne ister sen onu yapıyor, okulu bıraktın da ağzını açmadı fakir! Roman ıstersin rnman p'ır. bütün artist dergılerini elile getirir. Sinema dersin sinema! Entari de alıyor, pabuç da alıyor! Kötülük. sana o araba resimleri dolu kitapları getirmesinde. Aklını alıyor o resimler senin vallahi! Kız, başını kollarma yaslamış, yokuşa bakıyordu dalgm. Sesini çıkarmadı. Neden sonra içini çeke rek, (Arkası var) A k ; ? m konspn Genclpr'n sevdıklerl FıkralTr v e muzik Hcr tılkeden halk sarkıları Gcce konspri NVler d i n l e v e c e k s ı n i z K a r ı = l k ^Dİoiar Hafıf m u z i k Pevüen sarkılar C^ce ^ a r ı s ı icn Dcnden Bueundpn P r o e r a m VP k a o a n ı s M a l k O Ç O ğ l U | konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU BEYAZGÜL 22 no 22 10 2"! ' 5 21 no 23 10 24^*0 00.10 01 00 A \ K AR A 06 ;:o 07 00 Gıınavdın Ccsit'i seslcrdpr s a r k ı ' a r Hsbeler ve hava d u r u m u Sphoh n u z : 6 i Ankara'da bueun Kucuk l'ânlar Her *c!den B. A k a ı t j r k t e n t u r k u l e r Seviien melodî'.er Sabnh k o r s e r i KOVP haberkr 07 05 07 "0 07 4.5 03 00 0« 05 03 10 0^40 0? 00 09 20 İNTİ<?UUT4NINP4N. 12 10 Earkı'ar 13 00 Hpborler ve Resır.i Gazetede bu eu n '.3 20 Hafıf rm.zik 13 30 Kavıo mektuDİarı 13 "5 Kadır.lar t o d u l u & ı 14 00 Cocuk bahcesi 1^ 15 Reklâm Dro&ramlan "15 15 Haftanın nroâramı 15 .15 Gpnclık saati 15 50 Haftanın t u r k u l e r l 16 10 Dılek kutusu 16 20 Ovun h a v a l a n 16 30 KaviD mektUDlan 16 35 Ip donusu 16 55 Kısa haberler 17.00 Cocuk saati 17.50 Reklâm DroSramları 19.00 Kaber'ıcr ve hava d u r u m u 19 40 Kucuk ilinlar 19.45 A. Sezemden türkiıler 20 00 ri2P.n muziâi 20 15 S ? r k ı ! a r 20.35 Muzik Daletl 20 55 Uvkudan önce 21 00 2 4 Saatın o l a v l a n 21 05 7 u l m e k a r s ı 21.25 Turk muz. özel c r o e r a m l 21 55 Crsitli mU7İk 22 05 TBMM saati 22 25 A Gurkandan t u r k u l e r 22 45 Haberler v e hava d u r u n u 23.00 Sizin sectiklertnlz 23 45 Gece v a r ı s m a docrru 24 00 KAPANIS. O Q 35 Kı?a haberler 09 40 A r k n s ı v p r ı n 10 r o S Ö d e r s p s ' d e n s.ırkılar 10 20 F S'ZMl'den turkuler în'î Melndıdcn melodıve 10 55 D B a ! k a n d ? n s a r k ı l a r 11 15 Cocuk bahcesi 1130 K o n s e r sanii 12 00 H B u l u s ' a n tvırküler 12 15 K ı b r ı s s ı a t ı 12 25 K u c u k l l s n l a r