26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖRT 30 Mayıs 1967 CUMHURİYET Jüri kâtibi mahkumun yerine panlışlıkla başkasının adını yazınca: Bir mâsum idamdan kurtulmuştu... [claurin, Purvis'in kayıtsız şartz hapishaneden çıkmasını temin tti, ve ölüm tehlikesi atlattıktan, ıllarca da hapishanede yattıktan )nra genç adam hürriyetine kauştu. Çocukluğundan beri sevişği bir genç kızla evlenerek küçuk ır çiftlikte bir aile kurdu. Aradan ıllar geçti. Bu dâvayı hemen her?s unutmuştu. Purvis hâriç. Kensinin suçsuz olduğu kesin olarak üh olmadığından saadete tam ka jştuğuna inanamıyordu. cağırıi, fakat cinayete iş.tirak etmiyeceğini söyleyip gitti. Bu adam Will Purvıs'ti. Ben de diğer üç kişiden biriydim...» Beard heyecanlandı, su istedi. Ye nıden söze başlarnası için bir hayli vakıt geçti aradan: <White Caps üyeleri elbette Purvis'e kızdılar. Kovulması kararlaştı. Buckley'in de yoldan alakonulması kararlaştı. Bunun için de beni ve Lauis Thornhıll'i seçtiler. • Buckley'in eve döndüğü yolu bildiğimiz için bir tuzak kurup yat tık. Bıraz sonra yanında kardeşi ve zenci olduğu halde çıkageldi. Thorn hill silâhmı kaldırı pateş etti. Ben de ateş edecektim ama, sinirlerim bozulmuştu. edemedım. Gerisini sız de biliyorsunuz.» Beard'ün ifadesi büyük jüriye ak settırildi ve savcı olaya el koydu. Fakat Beard'ün dlümü ile her şey yarıda kaldı. Thornhill'e karşı hiç bir şey yapamıyorlardı. Çünkü kanuna gore, ölüm yatağında yapılan itirafların nazara alınraası için şahitler huzurunda imzalanmış olma sı gerekiyordu. Purvis'in olayın bu ciheüni neden açıklamadığı hiç bir zaman anlaşılamadı. Çok daha sonra Purvis'e sehpanın eşiğinden nasıl döndüğü soruldu. Ölüm gezisine çıkacağı sırada hıslerini şöyle anlattı: • Orada durunca, bir ebediyet kadar uzun zaman geçti gibi geldi bana, çünkü o kadar çok şey hatırladım ki. Zavallı anamı gördüm sonra. îşlemediğim bir suç için asıldığımdan dolayı hep ıstırab çekecek olan anamı. Birden ölümün ne kadar korkunç olduğunu ve hayatın gerçek değerini orada kavradım. Herşeyin bir an Önce bitmesini istıyordum ama, ölmek istemiyordum. En son ben yapmadım dedığımi haUrhyorum. J. B. Brown'un acaip hikâyesi, Pennsylvania Üniversitesi yardımcı sosyoloji profesörlerinden Borc hard ve Dr. Otto Pollak tarafmdan anlatılır. Brown dâvası 1901 yılı ekim ayının 17 nci günü Flrorida'nın Palatka denen bölgesinde, Florida güney demiryollannın Tilgham Hill istas yonu civannda başlamıştı. Demiryo lu işçilerinden H. W. Gordon o gün işine gitmek üzere demiryolu hizasında yürüyordu. Birden önünde yatan bir insan vücudu ile karşılaştı. Hemen cıvardan birine seslendi. J. J. Hunter de geldikten sonra ikisi beraber eğilip vücudu çevirdıler. Bu marşandiz treninin makinısti Harry W. Wesson'du. Muhtemelen yakm mesafeden ve arkasından ateş edilerek öldürulmüştü. Cesedın yaktnlarında bir boş kovanla 38 kalibrelik bir tabanca buldular. Vücudun duruş şeklınden de anlaşılacağı gibi, Wesson derhal ölmüştü. Ceket ve pantolonunun ceplerinin ters çevrik olması bu ışın soygun için yapıldığını gösteriyordu. Fakat savcı muavinlerinden bıri daha sonra iç ceple rinde 130 dolâr bulacaktı. Tahkikatı yürütenler Wesson'un trenin o gün istasyona sabah dört sulannda geldığinı tesbit ettiler. Lo komotifini bakım için çekükten son ra, gece bekçısı H. B. Scott'la göruştu. Sonra beraberce şefın odasına gitmişler, Wesson burada, saat 4.19 da defteri imzalamıştı. îkisi beraber dışarı çıkmış, fakat hemen aynlmışlardı. Wesson evıne gidiyor du. Biraz sonra Scott bir tabanca sesine benzer birşey işitmişti, ama akbna bile gelmemişti böyle bir şey. Işie bundan bir saat kadar sonra da makinistin cesedinin bulunduğunu işitmişti. Pohs i$e, i§çileri sorguya çekmek le başladı. Bunlardan Luciıu Crawford adlı gece bekçisi, birbirine zıt üadeler verdiği için nezarete alındı. O akşam tahkikatın devam ettiği saat beş sularında, yine nezarethanede bulunan Hagan adlı biri, ka pıya yaklaşan meçhul bir şahsın aralıktan Crawford'u çağırdığını işıt mışti. Hagan adamın J. B. Brown olduğunu söylüyordu. Yine Hagan' ın ıfadesine göre Brown, Crawford a: .Çeneni tut, hiçbir şey soylemedıye fısüdamıştı. Hagan bunları şerıfe anlattı ve Brown cinayetle olan ilışiği tesbit edılmek için sorguya çekılmek üzere nezarete alm dı. Bu sırada polis bazı iş meselelerı yuzunden Brown ve Wesson'un ara larınm açık olduğunu oğrenmıştı Bro\vn, Wesson'un treninin kondüktörü F. R. Lebaran'la doğuşmüştü. Döğü? sırasında Wesson'un kondüktöre yardım ettığı, hattâ ken disine bir tabanca uzattığı bile söy lenıyordu. Bunları olaya şahit olan hamallardan biri, Brown'a anlatmışU. Tahkikat neticesinde Brown un cinayetten bir gece önce yolda olduğu tesbit edilmiştı ama, kimse dönüşte nereye gittiğini bılmiyordu. Olay aydınlanıyor Tanrının onu kurtarmak için haıkete geçüğıne inananlar, yıllart sonra bir başka mucize ile karlaştılar. Purvis'in affedilmesinm 19 yıl sonra, 1917 de, Joe Be• adında bölgenin yas.li kişilerind :n biri, bir gun rahıbin içinizi sım günahlarınızı itiraf cdip kurılun nasihaü üzerine yerinden ılktı. Rahibin yanına varıp: «Ben liseye dönmek istiyorum. Yıllarr müthiş bir vicdan azabı içindem dedi.» Bu olaydan birkaç gün sonra Joe eard, ciddi şekilde hastalandı. Ya na papaz ve birkaç yakm arkadanı çağırttı. Hepsi hastanm baş :unda toplandıklan zaman, ihtıır adam Will Purvis'in yıllardır azurunu kaçıran ve beklediği cüm leri sarf ediyordu. •1894 yılındaydı. diye başladı. Ka rlı, fakat alçak bir sesle konnşu>rdu. •White Caps Dcmeğınin irt üyesi, Wıll Bucldey'in büyük riye her şeyı anlatoıağa gittiğini prenmişlerdı. Piânını öniemek in onnanda bir araya geldiler, çü kendisini öldürmekten başka ıpacak birsey olmadığını söyledi. ordüncüsü bunların fikrine katıladı, White Caps Demeğinde kala Sorgu Sorguya çekilirken Brown vaktını nasıl geçirdiğini çok iyi izah etti. Cinayetten önceki gece, gece yarısma doğru yattığını söyledi. Sabah altıya kadar uyuduğunu ve işe gıderken Wesson'un oldurüldüğunu oğrendiğıni söyledi. Ama işçıler den bırı, cinayetten bir gun once Brown'un kendisinden 25 sent borç istedığıni söyleyince, şüpheler yine kuvvetlendi. Çünkü muhbır parayı vermeyi reddedince, Brown'un • Ben de Wesson'un trenine biner, ıstedığım parayı bulurum» dediğinı ilâve ediyordu. Bazı kımseler de cesedın bulunmasından birkaç saat sonra, Brown'un bazı arkadaşla rı ile kumar oynadığını ve bir hayli para kaybettığini söylediler. Oyu na katıldığı sırada biraz heyecanlı Bir tesadüf escri idamdan kurtulan Will Purvis bir zamanlar Amerika'da zenciler arasında büyuk korku yaralan «Whitc Caps> derneğine uyeydi... Resimde, diğer bir zenci alcvhtarı dernek olan Ku Klıu Klan Cemiyeü mensupları sembolleri olan yanar haçları ve beyaz elbiseleri ile görülujor. olduğunu da fark etmislerdi. Didıklarmı kendısine itiraf ettiğini anlattı. Wesson'u eve giderken, ğer kumarbazlardan Johnson aJohnson'un tabancası ile vurduğudında bırisiyle fısıldaşarak bırşey nu söylediğıni belirtti. Sözde konuştuğu da ilâve ediyorlardı. Brown 4.75 dolâr almış, Johnson Birkaç gün sonra Bro\vn'un hücda saatini çıkarıp kaçmıstı. Komşu re arkadaşı Alonzo Mitchell kendihücredeki bir mahkumun da bu sini şerıfe götürmelerini istedi. sozleri ısittiğini ifade etmesi üzeriBrown'un, JJım Johnson ile birlik ne, hıkâye daha da sağlam temelolup Wesson'u öldürmeyi tasarla lere dayablmış oluyordu. Deliller derhal mahkeme huzuruna getirildi ve Brown ile Johnson cinayet suçu ile yargılanmaya başladı. Johnson da birinci derecede suçlu olduğu halde, ilgilüer once Brown'u yargılamayı münasıp gordüler. Dâva delillere ve iki mah kumun ihbarlanna istinaden açılmıştı. Brown savunmasmda bazı deliller ileri sürdü ve Wesson'a kın bilemediğini söyledi. Crawford'a da iddia edildiği gibi şeyler anlatmadığını açüdadı. Diğer mahkum ise sanığı arkadan gördüğü halde teşhıs edebildığını ve sesınin de ay m olduğunu söyledi. Brown ise, hücre arkadaşı Mrtchell'in kendisini böyle bır itirafa zorladığı halde, kendisine hiç bır şey soylemediğini ileri sürdü. Savunma avukatı tarafından çağnlan diğer mahkumlar da. Mitchell'i res mi şahsiyetlerle konuşuıken görduklerini, fakat ne konuştuklarmı işitmedıklerini belirttiler. Nihayet Brown suçlu görüldü ve asılarak idamına karar verildi. Mah kemenın yeniden görülmesi hususundaki teşebbüs akim kaldı, bir üst mahkeme de aynı çabayı reddet tı. Brown'un parası da tükenmişti. tsrarla mâsumıyetini iddia ettığı halde, cezasınm iniazı için hazırlık lar başlamıştı. Bu sırada 1902 yılının başlarındaydık. Hapishanede bir sehpa kuruldu. Infazm yapılacağı gun Brown hucresınden almırken, hâlâ mâsum ol duğunu iddia ediyordu. Idamı gör meğe gelen küçük bir kalabalık ı'.erledi. Bütün gözler sehpaya dikilmişti. Fakat kimse olacaklardan şüphe etmiyordu. Kaderine boyun eğdiği anlaşılan Brown kararlı adımlarla sehpanın basamaklarını çıkıp, iskemleye uzandı. Şimdi başınm üzerinde ılmik sallanıyordu. Cellât işini çabuk gö rüyordu. İlmiği boynuna geçirdı. Gardiyan yanında durup, ağır, cjd dı bır sesle mahkeme kararını okumaya başlayınca, gergın hava dağıldı. «Yargı hakkmı kullanan mah kemenin verdiği karar şudur ki..» Fakat gardiyan birden şaşkmlık içınde durdu. Susuverdi. Seyirciler de hayretler içinde kalmıştı. Iri iri açılmış gözlerie karşılarındaki sahneye bakıyorlardı. Gardiyanın anî olarak yanındaki şerife döndüğünu ve hukmun bır yerinı işaret ederek ona gosterdığini gördüler. îkısi de bir takım ışaretler yaptılar. Sonra hiç bır izahat verılmeden Brown'un başından ılmik çıkarıldı. Kendısi sehpadan indınlerek acele acele uzaklaştırüdı. Mahkum daha gözden kaybolma dan, seyirciler ne olduğunu oğrenmişlerdi. Jüri kâtibi idam mahkumu yenne yanlışhkla bir başkasının adını yazmıştı hukme. Kâtıbın bir hâtâsı, Brown'u birkaç saniye sonra kendisini bekleyen akibetten kurtarmıştı. Brown'un avukatı valiye müracaat ederek müvekkilinin cezasıntn muebbet hapse çevrilme sini talep etti. «Kâtibin elinin ilâhi bir kudret tarafından yanlıs ısım yazmağa» zorlandığım iddia eden birçok kimse de ken dısıni destekliyordu. Bir takım tartısmalardan sonra talep Kabul edıldı ve savcı ayrıca Johnson'un da yargılanmadan sahverilmesine karar verdi. Brow, on bir yıl müddetle mü ebbet hapsi cezasını çekmek içın devlet hapishanesinde yattı. Arkadaşı Johnson ölüm döşeğm de şerifi çağınp Wesson'u kendi sinin öldürdüğünü ve Brown'un bu iste parmağı olmadığını itirak etmeseydi. belki de ömrünün sonuna kadar da yatacaktı. Derhal girhilen tahkikat, John son'un itıraflarının uygun olduğunu meydana koydu. Vali de Brown'un bütün haklarmı iade ederek affetti. 16 yıl sonra Flori da Adliyesi hapishanede kötürum hale gelen Brovvn'a aylık 25 dolardan 2492 dolar bağışlamağa karar verdi. YARIN BAŞKA BİR OLAY Dışi Bond JOD||TV ^ İSTÂNBUL 06 25 06 30 06 45 06 50 07 00 07.05 07 30 07 45 07 50 08 00 08 20 08.40 09.00 0910 09 30 09.45 10 00 10.15 Acılıs. Dioeram Turkuler Kov avukatı O\un havaları Ko\e haberler Istedıfınu turkuler Haberler ve hav» durumu Istanbulda bueun Kuçuk ilgnlar ve haflf roımk Bu sabah sizınle CiBan melodilcri Sabah sarkıları Hafıf muzık Fransadan vankılar N Camlıdaedan turkuler Pıvano soloları Muzik kutusu C e ü n tanısalım Kendlmizı tanıvalım 10 25 StraD TansclLden l a r k ı l a r 10 40 Ark«sı v a r m 11 00 Kısa haberler 11.40 Solodan solova 12 10 Küçük ilânlar 12 15 Berabsr v e »olo turkuler { 12 30 Salıh D ı w r ve Avlâ Buvuk • > a u m a n d a n sarkılar 13 00 Haberler. R. G. d e bugun 13 20 Hafif muzlk 13 30 Reklâm o r o h r a m l a n 14.00 Ekrem Varoldan »arkılar 14.20 Fehmı Eae orkestrası 14 35 Saz eserlen 14 35 Saz eserleri 14 50 Konser saatı 15.40 Salıh Gültekinden turkuler 15 55 Kısa haberler 16 00 Okul radvosu 16 55 Beraber turkuler 17 15 Kısa haberler 17.20 Ilerı Turk Muslkisi Derne2i Konıervatuarı 17 50 Reklam D r o « n m l a r ı 19 00 Hoberler v e hava d u r u m u 19 40 Kucuk. ilânlar 19.45 Baelama t a k ı m ı n d a n ovun havaları 20 00 Kentlmızın sorunları 20 10 Melodiden melodive 20.45 Guzıde Kasacıdan sarkılar 21.00 Zulme karsı 21 20 Istanbulun sesi 21.45 Havat ve kitaolar 21.55 24 saatın olavları ve K ilânlar 22.00 Reklam rjroeramları 22 45 Haberler ve hava d u r u m u 23 00 Radvo senfoni orkestrası 23 30 C a i d a s muzık 24.00 Kapanıs ISTANBUL IL RADYOSU 16 35 Acıhs ve tjroSram 17 00 Sızin icın 17.30 Kucuk konser 18 00 Ivı aksamlar 18 30 Seııfonık muzık 1 00 Cesltli melodilrr 20 15 Genclerle beraber 21.00 Akdenız ulkelertnden muzık 21 15 Sonat saatı 22 00 Gece konseri 22 45 Tanao ve Dasadobleler 23 00 Caz saatı 24 00 Gece \arısı ıcın 0 30 Dunden Bugünden 0100 Proeram v e kaoanıs 456789 harfin okunuşu, bir erkek adı. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1 Çokluk saksılarda yetiştirilen bir çeşit kokulu ot. 2 Mu> siki notalarındakl durak içaretlerı, «çok boş ve güzel pamuklu dokuma» anlamına ikı söz. 3 Toa almaya mahsus bezleri pencereden dışarıya bu muameleye tâbl tutmak gerektir. 4 Tersl «sırt ve gen taraf» karşılığı bir sözdUr. 5 Osmanlılık devrinin sonlarına doğru korkunç dalavereleriyle bizim hükumet islerimiza kanşmış bir Rus diplomatuıın adı. 6 Bir edat, çevrilip öntlne bir «K» h&rfi getirilince bir erkek adı olur. 7 «PratUs işlerde kendlslnden faydalanı| 9 lan billm» ma1234 | nasına iki sbz. Tersi «gevI şeklik ve yorgunlukndur, (es ki terim), yabaI ni hayvanlardan bıri. 9 • Bır ' soru edatı, pelc degerli olma„. yan yüzüit ta«l&rınd&n. Garth SOLDAN SAGA: Buvuıe. BUL TüytE TAVAtJD/Ş. VIÜMİ tfETOE YER TIFFANY JONES 1 Her yıl Fransa'nın güney sehirlerinden birinde senenin en güzel filmlertni seçmek için yapüan (uluslararası bir terlm). X 2 Elinden gelen bir iyiligi yap maktan kaçınma. hareketl. 3 X Çevrilince hayvan ayakkabısı olur, tersi edattır. 4 Hanımlarm tırnak cilâsı, eskiden erkekX | ler eşlerını bu sozle yabancılara takdım ederlerdi (bir kelıme ve bir takı). 5 Köylerimizin yoksun kalmaması dilediğimız medeBTJLMACAmN ni vasıtalardan biri. 6 Britanya adasındakı bölgelerden birinln adı, geçmiş lşlerin anlatılmasrnda NASIL HALLEDİLECEK Yukarıdald rakamlı bulrnacada sadccc 4 tanc anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. B05 kalaa 12 kullanılan bir çekim. 7 Doğurt karenijı içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakara koyarak ve topma uzmanı, bazı hayvanlann su içmelerine mahsus yer. 8 Avus lamn, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek »oldan turyarun eski tarıhlerımizde adı sağa ve yukandan aşağıya bulrnacada rösterilen sonuçları bolnnuz. böyle geçerdı, iena değil. 9 Bır Biraz vaktinizi alır ama, boş vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuz. *\ Bfx" I T\ X •TT" 2 İH1BI •+ • 3 |TT • • • n• I ? [T 3 T • • • 3 1 7l 1+ 5 13 M \x s Arkadaş Islıkları 52 Telâşlanıyor: Nasıl olur? Ayrıldık.. Inanamıyor: Aynldınız mı? AyrıloUk. Peki nereye gitti? Bilmiyorum. Kapı aralığrnda fısıltılar. Ağlayan, hıçkıran biri, birileri, koşuşmalar içerlere. Az sonra bir kadın, ardında düşük omuzlarıyla bir baba geliyor. O mu bu? Babası mı? Şu hani ellerinde bir takım kâğıtlarla sağa sola koşuşan, silinip parlatılmış sunsıkı bir elmayı hatırlatan adam mı? tmkânı yok. Bu, o olamaz. Bu, hastahktan yeni kalkmış yetmişlık biri olacak. Kupkuru elleriyle yakama yapıjıyor: Nerde kızım? Ne yapün? Damarları fırlak bu kupkuru ellere vuramıyo1 um. yakamı kurtaramıyorum bu ellerden. Oysa boyuna sarsıyor: Nerde kızım diyorum sana! Kapı aralığında genç kız. kadın hıçkınkları. Yutkunuyorum. Sonra dönüyorum kupkuru ellerle birtakım hıçkırıklan ardımda bırakıp. Suçlu başım önümde, eğik. Adımlanm sarsak, tadsız, ağzımın içi zehir gibi. Ben ne yaptım? Ne yaptun ben? Birden duraklıyonım dehşetle: Bir uçurumun kafamın içinde. Aşağılarında çalkantılı bir denizin aç kurt ulumalan. Uçurumun başında o! Üstyanını düşünemiyorum. MEYHANENtN ŞtŞELERİ > Meyhanenin sişeleri parhyor Anam gelmiş bajucurnda ağlıyor> Yine ekmek elden su gölden, yine arkadaj ıslıkları, yme Sümbülün kahvesi, yine Barba, yine Barba'nın meyhaneâ ve meyhanenin şişeleri. Ne düşünüyorsun lan? Omuz silkiyorum: Hiiç. Sıkılıyorum onlardan. Neyi düşündüğümü söyleyebilir miyım? Anama, kardeslerime de söyleyemem. Yabancılara da. Beni ayıplarlar. tradesizliğimden söz açarlar diye. Geri dönüp geleceğini bilsem, ne derlerse desinler vız. Ama kuş kafesien uçtu, geri ddnmez artık. Kafesın kapağını ben açtun, kendi ellerimle. ben 'Kı?!» dedim ona îçimden, ıçimin tâ derinlerinden bakıyor: • Bır yarah kuş idim Dalına konmuş idim Nıcın kıs dedın ORHAN KEMAL BEYAZ GUL A N K ARA 06 25 06 30 07 00 \ 07.05 \ 07.30 \ 07 45 08 00 08.05 08 10 08 40 09 00 09 20 0915 09 40 J0 00 10 40 10 :>5 11 15 11 30 12 00 12 15 12 25 12 30 13 00 13 20 13 30 14 00 14 15 14 35 14 55 15 00 15 13 15 45 16 05. 15 00 16 40 16 35 17 00 17 20 17 50 19 00 19 40 19 45 20 00 20 15 20 35 20 55 2100 21 05 21 35 22 05 21 35 22.45 23 00 23 45 24 00 Acılıs Droeram Gunajdın Ko\ e haberler Sarkılar ve ovun havaları Haberler ve hava d u r u m u Sabah muzıöı Ankarada buffian Kuçuk ilânlar Her telden Alı Kıza KoDrululeroâludan ^arkılar Posta kutusu Sabah konseri Kısa haberler ve K. ilânlar Arkası varın Okul radvosu Saz eserlerı Melodiden melodive Cocuk bahcesi Balete caerı Nıhat Mercanhdan turkuler Kıbrıs saati Kucuk ilânlar Gunerı Tecer ve Gbnül Akından sarkılar Haberler. R G de bueun Hpfıf muzık Reklam Droeıamları Cocuk bahcesi Sevim Derandan sarkılar Bueun ıcin sectiklerimiz Kısa haberler ve K ilânlar Nurten Innaotan turkkler . Konser saatı. Cesitli muzık Vedat Gıırselden sarkılar Nurten Innaptan turkuler Muzik dmiivelım Kısa haberler ve K. ilânlar Kov odası Ince saz Reklam Droeramları Haoerler ve hava d u r u m u Kucuk ilânlar Yıldız Avh?ndan turkuler Amlarla Atatürk Cevdet Bolvadinden s a r k ı l a r , Hafif muzık Uvkudan once 24 saatın olayları. K ilânlar Halk ozanları Klesık Turk müziöi torjlulueu t T B M M saatl Klâsık Turk muziği toplulugu turkuler Haberler ve hava durumu Her hafta bir vorumcu Gece v a n s ı n a dofcru Kaoanıs Ben senin olmuş idim» Doğru. Benimdi o, benim olmuştu. Ne diye >Kış!> dedim sanki? Nereye uçtu? Kimin kafesine? Kasıl bulurum? Bulmam gerek, bulmalıyıml Size bir şey deyim mi çocuklar? Bu hu"t galiba o karıyı düşünüyor hâlâ! Tiksiniyorum canımdan çok sevdiğim arkadaşlarımdan. <Karı> değil 0. Ama bunu anlatamam ki. Duyarlarsa tefe alırlar. Öff.. sıkılıyorum, sıkıyorlar... Evde annem: Bak oğlum, senin için doldurdum bu dolmayı. Han: eskiden anneciğim ellerine sağlık derdın? Sıkılıyorum anne, bana bir sey söyleme, sormaym hiçbir şey. Îçimden dargın dargın bakan onunla olmak ıstıyorum. Ne olursunuz aramıza girmeyin: Âbı arkadaşlann geldi! Gelmez olsunlar! Toparlanıp eğır ağır çıkıj'orum evden. Onlar elektrik direği yanmdalar. Her zamankınce Beni görünce bir şeyler fısıldaşıyor1ar kafa kafaya verip Ne? Gizliyorlar. Yanlarına gıdiyorum. Ne o? Bizi artık ağırdan alıyorsun... Ötekı: Uyuyor muydun? Daha öteki: Eskiden fişek gibiydin fişek! Ağlr.mak geliyor içimden. Ailıyamam. Ağlasam, hemen çakacaklar: « Yuu... ağhyor be!» « Yazık yazık...» « tnsan bir kan için...> « Erkek ol erkek!» Yanlarında gölgeleri gibiyim. Hayvan pisliklenyle kirl: parkelerde arkalanndan gıdiyorum; Sünbül'ün kahvesine, Barba'nın şaraphanesme arkaîarmdan. « Bülüm mü oynıyalım pişpirik mi?» Hangisı olursa anlamına omuz silkiyorum. Tuhaf tuhaf bakıyorlar. Anlıyorum tuhaflaştığımı, tadsızlaştığımı anlıyorum ama, elimden ne geür? İçimde. içimin derinliklerinde o Onun bakı=!an. bükük boynu. Acaba gerçekten bükuk mü 7 Nıçin? Dünva benim üstüme mi? Benden çok dahü yakışıklılar yok mu bu dünvada? Ba«=ka hint.ı sevemez mi? Evlenemez m i ' Evİpnmpse bılp. benımle vasadıgı eibi vasıvamaz mı? Hattâ bu memleketten çefcip gidemez mj? « Oynasana be » Ehmdekı ıskambıl kâğıtlannı unutmujum. Ovnuyorum zorakî. Daha dogrusu. elimdeki kâğıtlnrdan rastgele birini atıp kurtuluyorum kısa bır süre onlardan. (Arkan rar)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear