26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5AHÎFE tKİ 24 Mavıs 1967 CUMHURÎYET İSTANBUL'A GEIEH RÖYLÜIER Doç. Dr. Cavit Orhan TUTENGiL îktisat Fakülteii öğretım Uyesı lylulertn Mrftk şehirlere tkm Tttrkiyede d* likksüerl üzerine çeken olaylard&n biridir. c, bir yandan «sebirli» nufus oraaı artış göaa bir yandan da büyük şehirlerde otnranebirli nüfus içindeki payı gittikçe çofalmaküırsal ve şehirsel nüfus Mnsındakl sımr çlz10.000 kabul ettiğüniz zaman bile (devlet isJerinde bu sımr 2 bindir). 1927 savnnmda olan şehirll oranınuı 1965 yılında •• 28.3 e / görülür. 1985 yılı için yapılan nzmao tahi Ise bu oranın '/• 46.6 olacağını göstermekrkiye bakıınından daba da Ueinç olan büyük rde otnranlar oranuun şehirii nüfustaki arlimidir. 100.000 ve daha tazla nüfusln büyfik rimizin 1927 yıhndan bngiine ve yakın geleayıca ve oranca gösterdiği gelişme şöyle 5bilir (1): ar 1927 1945 !•••••••••••••••••«••*! nn :::: »*>• »>•• •••• «•«3 • ••* ::•: i Görüldfifcft fibl tstanbul» gelenlerie blrllkte afle bttyükltiğfeıde dikkate değer değişmeler olmakt&dır. O tstanbul» gelen köylülerin öfrenlm doruma şöyledlr: tlkokulu bitirenlerin % 49, ortaokuln bitir«nlerln % 6 ve sanat okulnnn bltirenlerin V» * olmasına karşüılî okuma • yazma bilmiyenler oranı •/. 17 dir. tlkokulu bitinnediği balde okuryacar olanlar "A 21, yalnız oknmayı büenler ise '• 2 dir. Yüksek ögrenîm görenler oranı °'o 1 dir. Okur yalarlarla birlikte Sğrenim görmüş olanlar oranı °'o 81 e varmaktadır. O Konut durumuna gelince; tstanbnla gelenlerîn °'o 38 i evde, % 32 si gecekonduda, •• 7 si han / ve otel odalannda, •• 5 i apartunand», •'< 4 ü a/ partnnan bodrumunda, °b 12 sl bekâr odalannda ve •• 2 si diğer yerlerde oturmaktadırlar. Kiracı durnmunda olanlar oranı '/o 73 tür. • # ) tstanbnla gelmeden once gaaele okuyanlar oranı •/. 51 iken şimdi bu oran % "9 olmuştur. Aynca radyo dinleme oram da "« 55 ten •• % ya var/ mıştır. tstanbula gelen köylülerin okuduklan gazeteler, sırasiyle, sunlardır: Hürriyet. Tercüman, MÜliyet, Akşam, Cumhuriyet, Son Havadis, Yeni tstanbol, Hergün... © tstanbuldaki gelirleri ile daba Sncekinl kıyaslıyanlar şu sonuca vartnaktadırlar: • 72 sine ' • göre daha önceki geliri simdikisinin yarısı kadardw veya daha azdır. •'• 15 inin geliri aşafı yukarı aym kalmıştır. Buna karşıük "'« 13 ü daha önceki gelirlerinl simdikinden (azla bulmaktadırlar. O tstanbulda bütün yıl çalışanlann % 93 olmasır.a karşılık mevsimlik olarak çaüşanlar "t 5 tir. Çalışmak üzere bir defa tstanbnla gelenler "• 71 oramyla karsımıza çıkarken 2 defa gelenler • ' • 13, öç def» gelenler "b 5, dört defa gelenler *M 3 ve dörtten fazla gelenler "• 8 oranındadırlar. ® tşyerlerindeki hemşehriler oramnm "o 12 olmasına karşılık işyeri dışında f? arkadişlan ile arkadaşhk oranı •• 58 dir. tstanbulda gidilen paralı eğtence yerlerinin başında "o 55 oranı Ue sinema gehnekte, bunu % 8 oranı ile futbol maçı izlemektedir. Hiç bir eğlence yerine gitmiyenler oranı ise •• 14 tür. / Çocuk ve Gençlerde Ruh Sağlığı Halis ÖZGÜ * nsanın ruh dünyası düzeni, sağhğı ile hayat şekli, kapasitesi, stıli, ybn çizgısi arasında Bikı bir bağlüık vardır. Vardır; çünkü, insan içdünyasında yasadıklarıriı çeşitli şekillerde dış dünyasında da yaşıyan ve başkalarına da yaşatan, daha yerinde bir deyişle. büyük bir kısmı bilinçaltı tarafından meydana getirilen ruh dünyasına göre, bir dünya, evren, insan anlayışma ulaşabilen, var iığı dışmda kalan bütün varlıklan ve nesneleri, içdünyasını yansıtan kendi varhğrna göre değerlendiren bir yaratıkür. I PSİKOLOİİ Askerî personel, Khni adam «sosyal» kelimesinden ürker, «sosyal adalet» deyhnlne klrpileşir, «sosyalızm» denildi ml babalan tatar; ama ııra kendi maaş veya ücretine geldi mi başlar yakmmaya: Sabahtan akşama nek bin türlü fedakârlık içinde devlete, millete hlzmet görüyoruz, rahat nefes almaktan yoksunut Bu soy kişiler, bilincsizllğin karanüğmda durmadan sikâyet eder, ve btttün ömürlertnce sraldamrİBr; anlamuıi bulamadıklan btakı«ınhk İçinde yıllannı geçirirleT. Hem sosyalizme diş bilemek, hem flctisadl hesapları kurcalayan yararlara hiddetlenmek; hem de geçlm darlı^ndan, adaletsizlikten dem Vurmak! Bu açmaz, dar açılı kafalann açmandır. MHletin alınteriyle meydana gelen millî geliri adaletle dağıtoıak, mranm insanı somürmesine engel olmak. heı vatandasa calıstığı oranda hak tanımak, oturduğu yerde biivük naralar vuran parazitleri nlzay» getirmek sosyalizmin ilkel koşullandır. \ e var ki karanlığın sunnestade çıkarlan bulunan talancılar, sömürii düzeninin devam etmesl »çln «wyalist uyanışm önüne pecmek carelerini ararlar. Bu carelerden blrt komunlrm'umacısı yaratarak sjndirme politikası yürütmektir. Hesap ionıcak çevreler sinip sustuğu zaman harineyl soymak ve yoksul halkı »omunnek elbette kolaylasacaktır. Hemen hemen gün ge<rmeı W, lş<;l. memur, öğretmen, köylü, subay, assubay çevrelerinden mektup almıyalım. Hepsi de geclm darhgmdan şikâyetçidirier. Emeklilerin hâli yürekler acısıdır. Ve hepsinin de haklı isteklori vardır. Su günlerde Askerî Personel tasansı konuşulduğu İçin subavlardan assuhaylardan mektup yağıjor. Ne var kl bu to* duman içinde dâvamn esasmı kaybermek tehlikesi büyümektedir. Orduyu 27 Mavıstan bu yana büsbiıtiın sevmivenler, manzaraya bakarak ellerinl ugusturmaktadirlar. Si\il olsun, asker olsun. maaslllar, kendi aralannda bir rekabete düsmüşlerdir. Bu rekabeÜ körükleyenler rareti mahsusada maa? ve Ucretlilerin saflanm dağıtıp bozmak plâulannı yürütenlerdlr. Simdl sivil memurlar kendilerini askerlerle, »ssubaylar sub»ylarla, kıt'a subaylan kararrâh subaylanyla mukayeselere glriserek personel tasansinda adaletsizlikier oiduftunu ortava koymaktadırlar. Hâkim ve hekim iubaylar da kpndi haklarını bu ortam loinde korumak lorunda kalmışlardiT. CO&TJ haklı olan bir sürit istek ve kıyaslama gazete sayfalannda dolaşmaktadır. Bu hesaplamalar içinde gazete sütunlannda açıklanmıyan bir sürü dedikodu ve iftira 27 Mayısa diisman çevrelerde Imâl edilmektedir. Süısi bir propaçanda su sözleri ortalıga yaymaktadiK Menderes, 27 Mayıstan önce gazozcu diye subaylan küçük gördüğü ve «Battal Gazi ordusu» diye orduyla alay ettiği îç'm ıhtilâl oldu. Bız askerleri midesinden yakaladık mı, artık ne yaparsak yapalım bir şey olmaz. Ordu muma döndö mü, istersen Anayasayı çiğne, Istersen özgürlükleri yok et!. Bu yanlış hesabm Bağdat'tan gtri dönecejl açıktır. Ne var kl en cetin sartlar içinde en ağır görevleri yürütmek durumunda bulunan askerlerin serefleriyle oynanmaktadır. A^kerlere rahat nefes aldıracak haklı bir gelir artışı pazarlık karsılığmda veriliyormus havası yaratılmaktadır. 27 Mayıs düşmanlarının bu küçük o^unları yanında Ikind derecede başka hızaklar sahneye konulmaktadır. Gene ba asker düsmanlan derler kl: Subaylarla assubaylar arasında öteden beri bir uzaklık vardı; şimdi Personel Kanunu dolayısiyle assubaylann gazete sayfalannda dileklerini belirtmeleri mesafeyi açacaktır. Orduyu öteden beri düsman belllyen tnrocu çevrelerlo «rayıp bulamadıkları şeydir bu boz bulandc fısiltılar... Bütün bu çirkin iftiralann gerrekte on paralık değerl yoktnr. En agır sartlarda fförev başında bnlnnan subayların, ve luıtün ordu mensuplannın emeklerinin karsılıemı alamadıklan açıktır. Bu devlet, ordnsunu lyl bir hayat düzeyinde yasntmak imkânlanndan yoksun değildir, ve bir milletin askerinin darlık içinde çırpınması, o millet için bir serefsizliktir. tstanbulun kompradorlan paralan tsvicre Bankalarma istlf eder, ve bir telefonla milyon vururken, subay, assubay, memur, öğretmen ve Işeiye verilen maaş ve ücretleri cok görmek kapitalist düzenin yıkanmı» beyinlerine özı^u bir sartlanmadır. Millî eelirin yiizde 25 ini sömiiren vüz bin tmtlyazlınm yaşadıfı bir ülkede Personel Kanunu söz konusu olunca: Bütçe müsait değil.. diye ortaya çıkanlar aldatmae» pesindedirier Bunlar kiiçük bir azınlığın millî geUrin en büyük kısmını sötnürdüğünü neden gormez; komprador ve mütegallibeye haksıı kârlarmm, fmatçılara vursruntarınm hesabını neden soramazlar? Gercekte subayı da assubayı da insan jflbi yasatacak kosullan yaratmak millî gelir hesaplarmın içhıdedir. Bu hesaplar ortaya doküldüğünde dâva ayna gibi ortaya çıkmaktadır. Devletin yüksek koltuklannda oturup durmadan gezen ve gezdikçe de yüz blnlerce lirayı askın yolluğu cebe indtrip sonra da «sosyalizm» ve « > » kavramlanna ilânı harb edenleM1 ri biz iyice tanıvoruz. Artık millet de onlan tanımıstır. Herhalde Askeri Personel Kanununda ortaya cıkan haksızlıklar en çok bu harcırah meraklısı yetkilileri utandırmalıdır. :::: I 14 52 3 nk şehir sayısı 2 alarda oturanlaşehirli nüfus A dekl oranı o.'o38.8 V.38.5 • 53.3 «,'« 75.2 iz konusn gelişme içinde tstanbul şehri, yalnız sayıca afır basmakla kalmamakta, or•ıkardığı sorunlar da düşündürücü olmaktalunu gözönünde tutarak «Istanbula goç ve ıa hayatına uyma» konusnnu arkadaşım Doç. >ğıus An fle birlikte araştırmayı gerekli say9a yazının amacı, araştırmanın b a n sonuçözetle kamu oyuna duyurmaktır. rnekleme yüntemi Ue yapılan bu araştırm» mldaki iş yerleriade çalışan, 1955 yüından tstanbula gelmiş ve doğum yeri şebir olmınsanlan kapsamaktadır. Tesadüfl usulle seçi000 kişüik örnek grupa 42 sorulu bir anket anmıştır. Araştırmanın teknik yanlan bir tabırakilacak olursa «İstanbula gelen köylüler» iunun dikkate değer yanları şunlardır: 1 Türkiyenin coğrafî bölçelerine göre tstangelenler önem sırasiyle Orta Anadolu, Karakıyıları, Doğn Anadolu ve Trakyada doğanaşta gelmekte, bunu Bulgaristan. Yunanistan rnıanya doijumlular izlemektedir. ) Köyde doçanlar "a "4 oranıyla karşımıza ıktadır. Geriye kalanlar kasabalarda dojmusr. Kadınlar •• 17 oranmda karsımıza çıkmakstanbul köylerinde dojjup da İsçi Sieortaları ımuna kayıtlı isyerlerinde çalısanlar oranı an'o 2 yi bulmaktadır. Halbuki Orta Anadolu Ude doğanlar oranı "'o 27 dir. g) Erkeklerin •'. 87 si askerlik Rörevlerlnl ?apırdır. 18 49 yaş frupunda bulunanlar oranı 'i> 89 dur. 60 ve daha yukan yaşlarda olanlar oranında karsımıza çıkmaktadırlar. £J tstanbulda aüesiyle birlikte oturanlar ora• 64 tür. \ileleriyle birlikte oturanlann, gerek köyde . kasabada, gerekse tstanbulda «aile büyüklüçok farklıdır. üedekl fertler sayısı 2 4 5 8 9 + "" 1965 1985 düerinde daha mükemmel bir kendileri ümidıni yaratan yarının sabır sızlığını duyarlar. Hayatları boyunca aradıklan gerçek kendilerine kavuşabileceklerine inandıkları yannı bugünden yaşamak, kendilerini böyle bir yannla değerlendirmek im kâmnı bulurlar. însan ilk hayat tecrübelerini çocukluk çağında yapar. Daha doğru su, ilk varlık, hayat, dünya anlayı§uıa, insan görüşüne çocukluk çağmda, çocukluk çağmın ilk yıllarmda ulasır. Bütün hayatı boyunca, za manla bilinçaltına geçen bu anlayı51nın, görüşünun etkilerini duyar. Her lnsanın bilinçaltında varlığını ve varhğı aracüığı Ue dıs dünyayı, başkalarvnı değerlendiren bir özvarlık hayali vardır. Biz insanlar herşeyi ilk defa çocukluk çağında, bu çağın tecrübeleri ile meydana ge len, daha sonraki hayat şekillerine göre belirli bir mahiyet kazanan bu hayal aracılığıyla görürüz. Bu hayal karşısındaki düşüncelerimize, duygu larımıza göre bir kendimiz oluruz. Bir dünya, hayat görüşüne, anlayışma ulaşırız. Olumlu varlık hayalimiz karsısında kendimizi beğeniriz. Severiz. Kendimizi önemli. değerli görürüz. Güçlü buluruz. Kendimize inanınz, güveniriz Hayata bağlanmz. Beğendiğimiz, »evdiğimiz, değerine inaadığımız varlığımı zı yansıtan, varlığımızdan birşeyler taşıyan varlığımız dışındaki her şeye, herkese karşı yakınlüc du yarız. Böylelıkle, dış evren düzeninin yapıcı bir unsuru haline gelıriz. Varhk ahengimize göre yarattığımız veya yaratmaya çalıştığımız dı} dünyanın olumlu tepkileriyle karşüaşırız. Bu suretle de daha yeterli ve tam bir kendimiz olmak imkânını elde ederiz. Daha doğrusu, varhk kaynaklanmızdan gerektiği gibi ve tam olarak yararlanabıliriz. Hayatımızın her ânuıda olabileceğimiz bir insan haline geliriz. Hayatımızın her âmnda tam bir kendimiz hahnde gerçekleşebildiğimiz için daha yeterli ve tam olabilmek imkânlarmı taşıdığımıza inanınz. İstiyerek, severek yaşadığımız bir dünden bugüne ulaşınz. Dünün v» bugünün sevinçlerini yansıtan bugünle yannı birleştiririz. Gelecekte de geçmışte ve halde olduğumuz gi . bi, hayatta.daha tamve mükemmel bir varlık olabilecçğimize inanınz. Geçmişe göre bir bugünü, bugüne ve geçmişe göre bir yarmı yaratınz. Geçmışte hayatı sevebilenler, bu sev gi ile bugünü değerlendirenler ken ttogus sokunun önemi Snsan var olmak isteğini duymaIdan ve varlığinm sırrını anla"madan, kimliğini bilmeden, düşünmeden var olur. Nereden geldiğini ve nereye gideceğini anlamadan yıllarca sürecek bir hayat yol culuğuna çıkar. Sonsuz hayat zincirine eklenen bir halka. sonsuz hayat okyanusuna katılan küçücük bir damla halinde kendini gösterir Do kuz ay on gün kalacağı karanlık ve fakat bütün hayatı boyunca özlenimini duyacağı mutlu bir dünyada yer alır. Kimı psikanalistlere göre, insan, hayatmm altın devrini burada idrak eder. Gerçek mutluluğa burada ulaşır. Orada mutlu olması için gereken herşeyi bulur. O zamanki varlığının bütün ihtıyaçlannı hıç bir zorlukla karşılaşmadan, hiç yorulmadan karsılar. Bu hayat evresinde in sanın butün istekleri kendiliğınden gerçekleşir. İnsan bu hayat evresinde tam bir rahatlık, huzur içinde ya şar. Dış dünyanın zararh etkilerinden, insanların sıkmtı yaratan davranışlarından uzak kalır. Yalnız bu mutluUık uzun sürmez. tnsan dokuz ay on gıin sonra ve gü nün birinde bu güzel dünyadan ayrılır. Bambaşka, üzüntulerle dolu bir dünyanın içine girer. Bir yandan eski dünyanın güzelliği, çekiciliği, öte yandan da yeni dünyrnm ya rattığı güçlükler, acılar yüzünden bir yadırgama duygusu, eski yaşayışa dönmek arzusu ile karşılaşu. Bu yeni dünyadan kaçış arzusunun etkilerinden yakmlarının, özellikle annesüıin sıcak ilgisi. sevgisi ölçüsünde uzak kalabilir. Yeni dünyaya, hayata uymak imkânmı kazanabiUr. Başka bir deyişle, yeni dünyayı an» nesinin sevgisi sayesinde eski dünyaya benzetebndiği ölçüde benunse yebilir. Sevebilir. Bu dünyada yaçamak arzusunu duyar. Bu ilk dünya sevgisi ve yeni dünyada yaşamak arzusu, yine aym psi kanalistlere göre insan hayatında büyük bir rol oynar. Oynar; çünkü, bütün hayat üzerinde etki yapabilecek olan ilk hayat görüşü bu arzuya gore değerlenir. İnsan ya^adığı sürece bu ilk hayat görüşüuün etkilerinden kurtulamaz. le eskıyeni bir hayat tarzını meydana getirmektir. Bebeğin sevemediğı veya sevemiyeceği yeni hayata, sevdiği ve benimsediği eski hayattan bir şeyler katmaktır. Burada da anneye büyük ve önem li ışler düşmektedir. Anne, çocuğun yaşama zorluğundan gelen hırçmlığa hırçınlücla cevap vermemelidir. Ona bütün yakınlığını ve sevgisini sezdirecek, duyurtacak şekilde hareket etmelidir. Onda geçmışte kendisiyle beraber meydana getırdiği bütünlüğü duygusunu yaratmalıdır. Kısacası, ona sonsuz evren karşısında yalnızUğını hıssettirmemehdir. Onu bütün kalbiyle. gerçekten sevmelidir ve buna inandırmalıdır. Gerçekten sevmelidir dıyoruz. Diyoruz; çünkü, insan, bütün hayat evrelerinde, hattâ henüz kimlığının bılıncinden yoksun olduğu. kendisini bır kendisi olarak tanımadığı zamanlarda bile gerçek sevgiyi, gerçek olmayandan seziş yolu ile, belki de insanlığın geçmiştekı tecrübelerinın etkısiyle, ayırabilen bir varhktır. Sevilme ve terkedilme " nsan daha hayatının ilk yıllannda ve çok erkenden çevresinde yaşıyanlar, özellikle annesi tara fından sevilip sevıUnediğüıi anlar. Sevildiğini görünce, daha doğrusu, anne sevgisinin varlığında meydana getirdiği ve kendini bir mutluluk şeklınde duyurtan değişiklikle karşılaşınca büyük bir sevinç duyar. Varlığını bilinçsiz bir ekilde, güven içinde bulur. Daha sonralan, kendisini bir kendisi, başkalanm da başkalan olarak gormeye başladığı zamanlarda çocuk anne sevgisi karşısmda dış evrenden gelen tehlıkelerden korkmaz. Annesinin kendısını butun tehlikeler karşısmda koruduğunu bılir. Sevihnesinin nedenini sevılebilecek bir varlık olmasında arar. Önemlıliğme, değerine inanır. Kendisini sever. Kendisini sevdiği, sevebıldiğı için başkalaruıı ve hayatı da sever. Gerek vücut. gerekse ruh bakımından yeterli bir §eküde gehsmesine devam eder. I Sonuc G örüldüçü gibi, tstanbula gehne ve yerleşme olayını etkileyen fatrtörler arasmda vaş ve cinsiyet. öçrenim durumu, yüksek gelir büyük rol oynamakta, İstanbulda iş bulanlar, isyerine uyanlar ve yüksek gelir sağlayanlar köye dönmeyi düşünmemektedirler. Aile vapısında meydana geldlğini gördüğümüz değişikJigin yanısıra basın ve radyonun etki alanına girtnek, sinemaya ve maça fitmek düşüncede ve eflemde «şehirli» olma ortamını hazırlrvor denebilir. Arastırma ile Uçili raporun tamamı yayınlandığı zaman sosyal, ekonomik ve kültürel bakımlardan konunun önemi ve Türkiye açısmdan anlamı daha iyi anlaşılacaktır. U) Daha geni? bllgl lçin bk. Doç. Dr. C.O. TUtengü, Türiiyedekl yerleşme düzenlnde tabiat ve ulaştırma, Mimarhk derglsl, Kftsım 1966, sayı: 37, s. 42. Tütengıl. Köyden Şehlre Göç Köy veya kasabada tstanbulda % 56 % 37 t •m •••• •••* •••• se!esi, tstanbul 1963, s. 8. Aylak Musa s uioY OCKCŞTt CAf tl'ViM VEEfMiZ, ^^. tnsan, hayatının bütün evrelerinde kendisini sevenleri sever. Sever; çünkü kendisini gevenlerin aracılığıyle kendisini sevmek imkânını bu•lur. Kendilerini sevmekte ajrluk ç« kenler baskalanna karj» yakmlık duyamıyanlardır. tnsan kendisini başkalarıyle beraber sevebilen bir varbktır. Başkalan tarafından sevilmıyen insanlar kendi varlıklan kar;ısında bır yabancılık duyarlar. Ken dilerini kendileri olarak kabul edemezler. Çocukluklarında anneleri tarafından sevilen, gerçekten sevilen insan lar büyüdükleri zaman başkalarını sevmekte zorluk çekmezler. Annesi tarafmdan sevilen ve buna inanan çocukta bir iyi anne hayah meydana gelir. Bu hayalin etkisiyle çocuk bütün insanlann iyiliklerine inarur, Bunun da sonucu olarak, çocukluğunda olduğu gibi daha sonraki hayat evrelerinde baskaiarına karşı y» kınlık duyar. Tersine olarak, annesi, babası tar» fından sevilmediğini gören çocuk, kendisini annesi, babası tarafmdan istenmiyen bir varhk gibi görür. İs tenmemesinin nedenmi istenebilecek bir kimse olmamasında arar. Beğenilmediği için sevihnediğini dusünür. Kayseri Belediye Başkanlığından: Belediyemit ihtiyacı için 18 bin beşyüz lir» muhammen bedelli bir adet üç ZekerU kapalı kasalı çöp triportörü alınacaktır. Geçici teminatı 1388 lira olup jartnamesi her gün görülebilir. Kapalı zarf usulü ile eksiltmesi 19/6/1967 pazartesi günü saat 15,30 da Encümenimizde yapılacağı ilân (Basın 16307/5836) v&& // ) Anneden tkinci ayrılss S nsanız. Hepimiz muttu olmak is I teriz. Isteriz «ma, en çok mutlu ' olduğumuz anlarda bile bir mut «uzluk duygusunun etkilerini duy» nz. Varhğımızda, mahiyetlenni tam olarak anhyamadığımız bir şeylerin eksikliğini, yokluğunu sezeriz. Ken dlmizi tam bir kendimiz olarak göremeyiz. Gerçek ve bütünlüğü, tam hğı ile hayatımızı yaşadığımıza inanamayzı. Hiç b'ır zaman bulamıya eağımız birşeyleri kaybettiğimizi sa nınz. Daima birşeyler ararız. Bulduk lanmızı aradığımız şeyler gibi göremeyiz. Bunun baslıca nedeni, kimi psikanalistlere göre, vaktiyle, ha yatımızm başlangıcında ve dünyaya gelisimizle beraber, kaybettiğimiz bizim için en önemli olan bir jeyin, ana karnmda geçirdjğimiz «Al tın çağı»nuı özlemidir. Tam bir mut lulukla geçen bir hayata dönüş a n u sudur. Dunyaya gelişimizden sonraki hayattdn tam olarak memnun olamayışımızın, bu dünyadan ve ken dımızden zaman zaman yakmmamızın nedeni arkamızda kalan ve bir daha yasanmasma imkân olmayan gerçek mutlulukla dolu bir hayat şeklinin bulunmasıdır. Daha doğru su, hayaümız boyunca ve hiç bir za man böyle bir hayat şeklini idrak edemememizdir. tnsanm ilk ve gerçek mutluluğunun kaynağı olan, kendisini tam bir huzur ve güven içinde yaşatan, her türlü zorluklar dan, sıkınblardan uzak bulunduran bir varhktan ayrılması, kopmasıdır. Tamamiyle yabancısı olduğu ve var lığı için tehlikelerle dolu bir dünyanın içine girmesidir. k« \ ' TEŞEKKÜR ! Ulu Tanrının vast rahmetine kavuşan sevglli birlcik valıdemız FATMA AKGÜN • Un hastalığı boyunca tedavıst gayretlerıni esırgemıyen Tedavi Klınıği Müt. Dr. Orhan Özdeş'e ve merhumenın Cenaze va öefn resmıne iurfen ve b>zzattştlrak eden Teigraf, Telefon, Mektup ve evimıze, gelerek acımızı paylaşan değerll buyüklenıne, arkadsşlarıma, akraba, dost ve hemşerilenme ayrı ayrı teşekküre acımız dolayısıle imkân buiaırıadığımızdan, muhterem gazeteniz vasıtasıie mınnet ve şükranianmızı blldir.r.z. AKGÜN A İ L E S İ A +( * + A. k*££ Babanın rolii aba da çocuğun ruh sağlığı üzerinde önemli bir rol oynar. Çocuk, annesinden sevgi, babasından da otorite bekler. Yahıız, çocuğun babasmdan beklediği otorite, baskı anlammı taşıyan bir otorite değildir. Sevgi ile değerlenen. güçlülük ifade eden bir otoritedir. Çocuk fazla sert, kıncı babadan olduğu kadar, yumusak, gevşek babadan da hoslanmaz. Yumuşakhğı, gev şekliği güçsüzlüğün bir beUrtisi gi bi sayar. Güçsüz bir babanın yanında kendisini güven içinde bulamaz. Güçsüz bir babaya benzemjk arzusu nu duymaz. Bunun da sonucu olarak, normal bir kişüiğe ulasamaz. Annesi, babası arasında gerekli bir anlaşmanın bulunduğunu, »nnesinin, babasının birbirlerini sevdikleriru gören çocuk huzur içinde yaşar. Vücut ve ruh bakımından gerektiği gibi gelisir. Tersine olarak, annesinin, babasının birbirleriyle anlaşamadıklanna, geçinemediklerine şahit olan ve günün birinde on ların birbirlerinden aynlacaklarım düşünen çocuk. büyük bir üzüntü duyar. Günün birinde annesiz, babasız kalacağma inarur. Hayaünı gü venlik içinde devam ettiremez. Gele cekten korkar. Hayata küser. Küstü Iü hayatın isteklerini yerine getirmek arzusunu duyamaz. Böylelikle mtibaksız bir varlık haline gelir. Birbirleriyle anlajamıyan, geçinemi yen annelerin, babalann yanında bü yüyen çocuklarm çeşitli davranıs bo zukluklan göstermeleri bunu açıkça ortaya atmaktadır. Nimbüs B Dâncılık: 511'5843 BU ADAMLARI TANIYOR MUSUNUZ? İstanbul Teknik Üniversllesi Elaklrik Fakültesi Dekanlığından: FaküHemizin Alanlar Kürsusü Ue diğer Kürsulerinde münhal asıstanhklara asistan alınacaktır. Taliplerin 315. 1967 tarihme kadar Dekanlığa muracaatları ilân olunur. (Basın 16293) 5829 Bvgün ilâveli 24 sayfa İstanbul Teknik Vniversitesi Rektörlüğünden: 1 tİniversitemiz binalarının senelık ihtiyacı içm çeşitli Watta 8300 Ad. normal ampul ile floresan ampul kapaii zarf usulü ile satin alınacakür 2 Ampullerin tahmini bedeli 46625 lira olup geçici teminatı 3497. liradır. Eksıltme 8/6/1967 perşembe günü saat 11.15 de (Merkez) Taşkışla binası içinde Rektörlük Satınalma Komısyonu tarafından yapüır 3 Bunlara ait şartname ve eklen Rektörlük Satınalma Bürosunda olup her gün mesaf s2atİPri dahilinde görülebılir 4 Taliplerin, 2490 sayılı kanunun terifi veçhile hazirlıvacaklan .teklif mektuplannı eksiltme saatin^en bir Haftanuı başyazısı: Veni kuşaklardan, yeni kuşaklara... Akbaba evinizin bir haftahk /A neş'esidir. /A tnsan buna benzıyen bir durumla bir daha karşılaşır. Annesinden ikin ci bir defa daha ayrılmanın acılannı duyar. Dişlerinin çıkmağa başladı ğı andan itibaren anne sütünden ke »ilir. tnsan bu hayat değis.ikliğini kabul etmekte rorluk çeker. Daha doğ rusu, bu hayat değisikliğinı hayatın en önemli olaylanndan biri o)a rak duyar, Varlığında mahiyetini kavnyamadığı ve fakat varlığmm devamıyla yakından ilgili bazı değisikliklerin meydana geldiğinı sezer. Bir yasama bunahmı Ue karşılaşır. Bu bunalımın yaratüğı huzursuzluğu, çevre tarafından olumsuz sayılan ve çoğu zaman olduğu gibi, sert lıkle önlenmeye çahşılan ceşitl) tep kilerle belirtir. Huysuzluk yapar Hırçmhk gösterir. Cumhuriyet 5847 ÎAR1N: KOMPLEKSLER VE HATAT DBAMI Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüsünden: Konjonktür işlerinde çalıştırılmak üzere tecrübesi bulunan İktisat Fakültesi İstatistik Bölümü mezunu ve askerlik hizmetini ifa etmiş eleman aranmaktadır. Lisan bilenler tercih edilecektir İsteklilerin 31.51967 tarihi akşaı,^^.,» AnV^ra'Ha fTlns İshanı A Blokunda Genel Mü B u durumda yapılması gereken şey, bebeğüı benimsediği geçmişteki yaşayış şekli ile yeni ha yat evresi arasında bir benzeriik, ya kmlık yaratmaktır. Bu sureüe, beı=.: • v,.,^,» «oVlini vadırgama GÜLER KOÇ (GSrsy) Ue BektrUt MühendlM AKIN GÖRAY Evlendiler 33J.1M7 Beynğlu genel \ HÜRRİYET DAÖrriMORTAKUĞI.ISTAN»Ul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear