26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Inönü'nün hikâyesi, 1938 1950 devreslnde, İkinei Dünya Harbi ve bu büyük hesaplasmanın, Harböncesi ve Harbsonrası dâvalarının mih verl etrafında döner. Gerçi Türkiye bu harbin dışmda kaldı. Ama olayiar ve gizli vesikalar işlenince göruriiı ki, Inönü bu harbin bütün yükünü yıllar boyunca, gece gündfiz omnzlarında taşıdı. tnönü'nün yakın tarihimize en büyük müdahalesi, tkincl Dünya Harbi içinde oldu... Daha 1931 yılında, Ankarayı zıjaret eden Amerıkan Generalı Mc Arthur'a Ataturk'un sojledıkleri, Generalden hâtıralar olarak, 8 kasım 1951 de Washmgtonda «The Caucasus» dergısmde yayınlanmıştır. Ikınci Adam'm ikmci cıldınde butun metni verılen bu beyanlarında Ataturk «unları haber veriyordu : «Versay «ulhu koksuzdür. Bırıncı Dunya Harbıne sebebıyet veren meselelerden hıç bırını halletmemıştır. Bu sulhu yaparken galıp devletler mağlup]ara karşı, ancak duşmanhk duygularından ılham almışlardır. Bence, dün olduğu gibi bugun de Avrupanın mukadderatı, Almanyanın alacağı vazıyete bağhdır. Fevkalâde bır dınamızme malık bulunan 70 mıl>onluk çahşkan ve dısıplınli ınıllet, mılli ıhtıraslannı kamçılajabılecek sıyasî bir cereyana ' kendıni kaptıracak olursa, Versaılles Muahedesinin tasfıyesine gıdecektir. Almanya, Avrupa kıtasım işgal edecek bir orduyu, kısa bir zamanda teskil edecektır. Fransanın ıse, kuvvetli bır ordu yaratmak gucü, artık kalmamıstır. Mussolinıye gelince, korkarım kı, Italyanın bugunku Şeiı, Sezar rolunu ovnamak hevesınden kendısıni alamayacaktır. Amerıka, gene harbin dışında kalamayacaktır. Zira Avrupa meselesi artık, yalnız, Almanya, Fransa, îngiltere arasında bir mesele olmaktan çıkmıştır. Ama Avrupada çıkacak bir harbin başlıca galibi, en »onun Inönö'nön yakın torihimize en büyük müdahalesi ikinei DOnya Harbi içinde oldu... da, ne Almanya, ne Fransa, ne de İngıltere değıl, Sovyet Rusya olacaktır. Ve bu cıhan harbi, 1940 1945 arasında cereyan edecektir » Ataturk, Mac Arthur'a, burada bazı cumlelerını verdiğımiz bu sozlerı, Ikıncı Dunya Harbınden, sekiz yıl once sdyluyordu. Ve o zaman hattâ Almanyada «Almanların sıyasi ıhtıraslannı tahrik edecek» bır hder, yani Hitler bıle ıktıdarda değıldı. Ama olaylar, Ataturk' un, onceden gorduğu gibı cereyan ettı. tnonu'ye gelince, o, Cumhurreıshğıne seçıldığı zamanki dunya vazıyetıni şoyle anlatır: «Teni bir dünys harbin] hem kesin, hem kaçınılmaz, hem yakın görüyordum. Bn harbin kazancını, Sovyetlerin garp bloknnda olacağını ilk günden tahmin ederek, ona göre ayarlamays çalışmalıydık. Böyle bir harbin felfiketlerini, dalgalannı tah min etmek için, zihinlerimiı aralıknı çahsıyordu. Yakın teh llkenin agıriığı, her düsünceyl bastırıvordu...» Hakıkaten de her şey, Ataturk'un onceden görduğü gıbi gelışıyordu. 1933 de Hıtler Almanyada iktıdara gelmış ve Ataturk'un ha ber verdıği gıbi, Alman milletının sıyasî ıhtırasını harekete getırecek bır önder çıkmış ve Almanya Versay muahedesinin tasfıyesine yonelmısti. Bu lıder kendini Tannsal bır misyonla da vazifeli goruyordu. 12 iubat 1938 de Hıtler soyle konusacaktır: «Benlm tsrfhl bir mlıyonnm Atatürk harbin olacağmı 8 yıl önce sö}lemi$tL. var. Ben bn misyonu gerçekleştireceğim. Çünkü Tanrı bn miayonu yerine getirmek görevini bana verdi. Benimle beraber ol mayan ezilecektir...» 14 Nisan 1939 da ve Roosevelt' in bir mesajına cevap teskil eden bir nutkunda da şöyl» konuştu: «En derin hislerimi; oenabı hakka karşı, ismi bile bilinmeyen bir nefer iken beni yükselterek sevgili milletime rehber ve şef yaptığından dolayı, en hakirâne minnet ve şükrantmı an etmekle ifade edebilirim. Gene o kndrettir ki, hayatımın bn yegâne vazifesini, yani Alman milletini maglubiyetten knrtararak, en iğrenç bir diktanın ayaklarına bağladıgı «incirlerini koparmak babtiyarlıgını ifade için, lâzıra olan kndreti bana bahşetmistir » Hulâsa Ataturk'un daha 1930 da Ankara'da, Amerikalı General Mc Arthur'a söylediği şu gelecekten haber veren sozler, artık tahakkuk ediyordu: rüslerini açıklayalım: «Nazi Alraanyası ile Sovyet Rnsya arasında, açık bir çatışma gözönündeydi. ttal>a, Nazilerle birlesmisti. Ve her ikisi açıkian, Sovyetler ve Garp âlezninin karsısındaydılar. Bu çatısma, lki saf halınde olacaktı. Biı, Garp fileml ile beraber bulanmalıydık. Ve garp âlemi, ben Cumhnrbaşkanı oldugum zaman, Sovyetlerle yakın bir kader yoluna, hemen hemen girmislerdi. Biı, gelecek harbte, bn gmpla yakın bnlunmalıydık. Teni Htifaklan dusünraeliydik..» Bu ifade oldukça yoğundur. Ama bir görüs açıkça behrır ki, bu dünya harbinde Turkıye kaderını batıya, Batı âlemıne bağlayacaktır. Halbuki Batı Devletlerı ile he nüz, hiç bir anlaşmamız yoktur. Sovyetler Birliği ile ise, tâ Istiklâl Savasının ilk gunlerınden baş layan dostluğumuz artık, fıılen kopmustur. Yâni înönü Türkıyesi, îkınci Dünya Harbi arefesinde, ta mamen yalnız ve müttefiksizdir. Sovyetler Birliğin» gelince, o, harb «ncelerinde, hem bizim için, hem dunya için büyük bir istifhamdır, Bu meseleye gelecek yazı mızda değmeoeğız. Ama simdi tnönü'nün, Avrupanın diğer kudretleri hakkındaki harb önceti görüslerini de vermeliyiz: «Nazilerin ve özellikle Fasistlerin Turkiye'ye karjı tutumlannı, fırsat bekleyen hırslı bir istilâ ha veslisi görüyordum. Habeşistan seferlnln basmda eiddl endişe geçirmistik. Nazlier Balkanlara hemen hemen hâkim olma yolundaydılar. Bizim selâmetimiz, Garpla beraber olmaktaydı. Bu temel kanaat üzerine olaylan ve illskileri gelistireeektik..» Bu sozler, onlara herhangi btr •ey eklenemıyecek kadar »çıktır. Ama, bundan Bonraki yazunızda daha etraflı işleyecek olmakla b« raber. gene de asıl istifham, Sov\etler Bırlığınin durumu ve davra nıSiarı uzeıınde duğumlenır. tnonu bu konuyu şoyle özetler: «Sovjetler Birliği sistemini ben, iki cephejlc gozonunde bulundurdum. 1130 da Sovyetler Birliğine gittim. Vakın temaslar ve tetkikler yaptım. So\yetler Birliği o zaman büyuk iç buhranlar geçirivordu. Ve dış âlemde, hemen hemen >alnızlı. Bu büyük sıkıntılar içinde de Sov>etler âlemini, yanıbaşı mızda, kudretli bir devlet olarak gordum. Ve bu devletin bizimle dost geçinmek fikrinde olduğuna şu şekilde inandım. Bu şekli duşün duğum zaman, hem Atatürk'e hem Meclis grupuna anlartım, O şekil şuydu: So\yetler bütün dıışünceleri ile Garp hudutlarına dalmışlardır. Bu Garp hudutları oıılar icın daimi bir tchiike tesiri yapmaktadır. Eğer biz Sark hududunda onlara bir gaile olmak durumuna girmezsek, bizimle dost gcçinmeyi isteyeceklerdir. Bu durum. Garp hudutları hallolunnncaya kadar devam ede cektir. Simdiki dunya şartlarına go re de, Garp hudutlarmı halledebil meleri 25 senelik bir iştir. Garp hu dutlannı hallettikten sonra, >eni bir dunya gdruşune çıkabilirler. Bizim politikamız buna gore >uru tulmelidir. Sovyetler Birliğinin sistem ve nizam olarak, Sovyet Rusya için Inönü Avrupa'daki kudretleri nasıl değerlendiriyor Bu gelişmeler karşısında bizim için muhım olan, başımızdaki Devlet Reisinin, yani lnonu'nun, Avrupadakı sartlan ve kudretleri değerlendirmeaindeki goruslerıydi. Inonü bu konuda soyle konusur: Evvela Nazi Almanyan Uc Sovyetler Birliği üzerindeki gö yerleşmiş olduğunu söylüyorum. İktisadi ve iç mucadelelerinin içinden başan ile çıkmalarmı, kuvvetli ihtimal saj ı> ordum...» Evet. tnönü 1930 da Sovyetler Bırhğine gıtmişti. O günler, Türk Sovve* dost'uğunun altın günlerıydı. înonu bu zıyaretıni, canlı hâ tıralarla an'atır. Meselâ bir defasır.da Stalın onu, So\'ret Komîserler Heyetinin toplantı salonunda ve hem de bu Heyetin toplantısı sı rasmda kabul eder Öyle yakınhk gosterır ki, Sovyet Komıserler He>sti Başkanhk koltuğundsn kalkar \e înonüyu, bu koltuğa buyur eder. Komiserler salonundaki resmi toolantı, bir dostluk ziyareti haüne gelir. Ama 1938 de köprülerin altından, çok sular akmış, gitmıştir. Ama gene de İnonü'nün bu değerlendırmelerınin, kendısınin Sov yet Rusya seyahatını yaptığı devreye, yâni 1930 yılına ait olduğunu hatırlataıahyız. Ve şunu da kaydet meliyim ki bu değerlendirmeler. bu konuda, bir Türk Devlet Adnmı tarafından yapılan değerlendir melerin ve ileri görüşlerin hakıkaten en önemlisidir. Burada hem Sovyet nizamı, hem Sovyetlerin o zamanki iç ve dış durumu, hem bu durum içinde Türkiye ile ilgili vaziyet, hem ileride ve batı ile bir he saplaşmadan sonra bize müteveccih olarak akla gelebüen ihtimal, açıkça belirtilmistir. Hattâ burada, bu ihtimal için bir de zaman tahminl vardır ki, bu da 25 yıldır. Hakikaten de Sovyet Rusya Garp sınırlan igini ne kadar pahalıya mal olsa da gerçi 25 yıla varmadan halletti. Yâni Hitlerin zuhunı T» ajın oızla gellfen olaylarla, 25 seneye varmadan yâni 15 sene sonra (1945) Sovyetler için batı sınırlannda garanti artık tamdı. Nit»kim ondan sonradır ki Sovyetleria Turkıye smırlan meselesine ddndü ğü, Türkıyeden üs ve toprak talebi gibi tesirlerin' artık bir daha sılemedıği bir takım tesebbüslere geçtiği mâlumdur. Sımdi înönü'nun. Avrupadakı şartlar ve cereyanlar ustundeki bu değerlendirmelerini, gene onun, îkinci Dünya Harbi arifesine ait olarak dinlediğım şu sozlerini naklederek tamam lamalıyım: «İngiltere, Fransa ve Sovyetlerlo beraber bir ittifak ihtimali var idi. Bunun neticesi olarak, hep bir saf ta muharebeye tutuşmak hesap içindeydi. Neticelerinl, ilk günden beri, menfaatımıza en az zararlı sa yıyorum. Olaylar tahmin hudutlarmı aşıp, uygulanma alanında geliştiği vakit İse, tedbirler zamana ve ihtiyaca gore uydurulmak lâzımdı....» Bu sozler, Inönü'ye ait olarak, tkınci Dunya Harbi öncesi tahmin, leri üzerinde söylenmiş, belki en onemli sözlerdir. Bu sözlerin işaret ettiği ittifaklar sistemine ise, az çok gıdılmiştir. Ama ittifaklaruı isten mesi ile, ittifaklaruı yürümesi ayn ayrı şeylerdir. Inönü için de öy le oldu ve bu yolda, hattâ Batı ittifaklarına gidildikten sonra bi'.e Sovyetlerin vaziyeti, tıpkı bir Demokles kılıeı gibi, Türkiyenin uze rinde asılı kaldı. "imdi de bu konuyu açıklamahyız.. IAHIN : Moskova'da neler olmuştu? Çelik Çobak, Bora ve Boya Satılaeaktır Mütemmim malumat için Silâhtarağa depomuza müracaat edıimesL ETİBANK tSTANBCL ALIM SATIM ŞUBESt (Basın 12715/3220) ATATÜRK r e İNÖNÜ Takm tarihimizde büyük roliı olan iki lider Di$f Bond MODESTY BLAISE BULMACA İSTANBUL 08 25 06.30 06 45 06 50 07 0Ö 07 05 07 30 07 45 07 50 07 55 08 00 08 20 08 40 08 00 56789 Acılıs: Drosram Turkuler secıdı (1) Turküler «ecidi (2) Ko\e haberler Sabah melodıleri Haberler ve hava durumu Kucuk ilânlar Studvo G'den Konusma Garth TIFFANYJONES PGCSİL M\ BU lICOÇOğlU komı ve resim: AYHAN BAŞOĞLU U4E1N BEYAZGOL )53İ U Istanbulda buoun Hafif muzlk Muzlkli ovunlardan Gıtar soloları Cesıtli devırlerd» kadınu» durumu 09 10 Fransadan vankılar 09 45 Baelama T turkuler 10 00 Muzık demetı 10 15 Pratık bıleüer 10 25 Ovun havaları 10 40 Arkası yarın 1100 Kısa haberler 1105 Sabah konserl 11 40 ODeret melodilerl 11 5î Hafif melodiler 12.10 Kucuk llanlar 12 15 Selma Ersozden s«rkıl«r 12 30 Saz eserleri 12 45 Sahln Gulteklnden türküler 13 00 Haberler. R. G. de buıün 13 20 Studvo G'den 13 30 Reklâm Droeramları 14 00 M Demırkırandan sarkılir 14 20 Dans muzlül 14 35 Saz eserlerı 14.50 Melodiden metaiİT» 15.40 Turküler 15 55 Kısa haberler 16 00 Eeıtım radvosu 16 55 Cocuk bahcesi 17 10 Cocuk AnsıkloDedİJİ 17 20 Kısa haberler 17.25 Istanbul Unıversitesi Taleb» Bırhâı korosu 17 50 Reklâm Droeramları ? 19 00 Haberler ve hava durumu ( 19 40 Kucuk ilânlar 19.45 Radvo hafif mulik orkestrası, 20 00 Gunumuzun melodlleri 20 35 Istanbulun sesi 20 55 24 saatin olavlan. K. llanlar 21.00 Radvo tıvatrosu 22 00 Reklâm DroSramlan 22 43 Kucük ilânlar 22 45 Haberler ve hav» durumu 23 00 Caz severlerle ba»ba»a 24 00 Kapanıs ISTANBUL a RADYOSTJ 16 55 Acılıs ve prosrajn 17 00 Sızın ıcın 17 30 Kucuk konser 18 00 Ivı aksamlar 18 30 Senfonlk muzık 19 00 Cesıtli melodiler 19 30 Aksam konserı 20 15 Genclerle beraber 21 00 Klasık Batı muzığl dinlevicl ısteklen 22 00 Cıean melodıleri 22 15 Gece konserı 23 00 Caz muzı£ı 23 30 Muzıkaller 24.00 Gece varısı lcin V , 0030 Hafif muzlk m Proiram ve kaoami YVKARIDAN AŞAĞIYA: rilmiş ve çok lezzetli yemek» karşılığı iki söz. 8 1 Radyoda sözcUltik eden me «Kasaba glmurlar (çoğul). 2 Anne (eski iip pek küçuk terım), bir harfin okunuşu. 3 jır parça ele ge «Kol ucunu kendl taralına al!» jıren» mfinasımânasına iki sözlü bir emir. 4 |na ÜQ söz. 9 Kovuştunna hareketl yapış (iki ITersi eski disoz). 5 Eskl padışahlar sadrıvan şaırlerimlazamlarım böyle adlandırırlardı zın büyüklerin6 Yurdumuzda bir bölge, bir den biridir, Altakı, bunu bulamayıp çalışamıyan OUnku nuınut«nu manya'cbj biı kişi aç kalır. 7 «Çok iyi pişibölge. J SOLDAN SAĞA: 1 Amerıkaya mUlteci olarak kıa (Mart ayının ilk haftasmda kabul edilrnesıni istlyen Stalin'in bu teşebbuse geçti). 2 Büyük ve korkunç bıçaklardan, seyahat. 3 Hem keınığın içindedir, hem de düğme onun içine glrer, tersı terazı çanagıdır. 4 Soğukalgınlığına karşı kullanılan ü&çlardan, bırıne bır şeyı verme hareketi (Osmanlıca resml dil tenmlerinden). 5 Yüksek kalıteli yazar, çevrilince Fransa ve civ&rmdaki bir kısım halkın mensup oldukları kaynağı belirten bir sözle karşılaşınz. 6 «Kaynatılmış koyu meyva tatlısını kabul et!» karşılığı iki sozlü bır emır. 7 Cılvell tavır, Iran hükumdarının unvam. 8 Tesir ve baskı yapabılır durumda (bır soz v^ bir takı), bir soru ed3tı. 9 Nota, bır gözü bir tarafa, ötekl gözü başka tarafa bakan kişı. DÜNKC 8OLMACANIN HAUjEDtLMlŞ ŞEKLİ NASIL RALLEDtLECEK Tnkandald rakamb baimacada tadece 4 tane anahtar (ipucu) ve 8 tane sonuç vardır. Boj olan U karenin içine 1 den 9 a kadaı aycun Mret rakam koyarak ve toplama, çarpma. çıkartma, boüne işaretlerine dikkat ederek toldat sağa ve yukarıdan aşağiya baimacada gösterilen sonnçlan bolunuz Biras vaktinizi aiır ama, boj vaktinizl bojça ceçlrınis olursonıu flŞK ve OLÜM 103 Emmy, söz dinleyerek, kalktı, sıcacık, bombos, ona yaslandı, Jones onu aldı, evden geçirerek yukarı, Emmy'nın kendi odasına goturdü. Pencerenm dışında, oğle sonrası bırdenbıre yağmur oluvermısti, hiç haber vermeden, herkese duyurmak için bayrak falan sallamadan, boru falan çalmadan. (Gunes gitmiş, tefecinin verdiği para gıbi geri çekılmışti, kumrular ya sustular, ya çekılıp gittıler. Baptist dervişin îzci'si borazanını dudaklarına gotürdü, kısa kısa öttürdu.) VVillinm FAULKNER se duyurmak için bayrak falan sallamadan, boru falan çalmadan. m oıoo A NK ARA S 06 25 Acılıs. DroBram 06 30 Guna% dın 07 0J Kove haberler 07 05 Sarkılar ve ovun lıavaları 07 30 Haberler ve hava durumu 07 45 Sabah muzıâı 08 00 Ankarada buffun 08 05 Kucuk ilânlar 08 10 Her telden 08 40 Kucuk İlânlar 08 45 H Gokmenden sarkılar 09 00 Gunumuz Sonınlarımız OS 20 Sabah konseri 09 35 Kısa haberler T» K. Uanlar 09 40 Arkası varın 10 00 Eeıtıra radvosu (1) 10 55 Melodiden melodlv» 11 15 Cocuk bahcesi 1130 ODeralaraan »ecroel« 12 00 Oele muzıgi 12 15 K ı b r u saatl 12 25 Kucuk İlânlar 12 30 Nermın Demırcar v e Nusret Ersozden sarkılar 13 20 13 30 14 00 14 15 14 35 14 55 15 00 15 55 16 10 16 20 16 40 16 55 17 00 17 30 17.40 17 50 19 00 19 40 19 45 20 00 20 05 20 25 20 40 21 00 21.05 21 25 22 05 22 25 22 45 23 00 33.45 24 00 Plâklar arasında Reklâm Droeramları Cocuk bahcesi Kutlu Pavaslıdan «arkllar Bueun ıcm aectiklerımiz Kısa haberler ve K. ilânlar ESitim radvosu (2) Muazzez Turuneden türkültr Plâklar arasında Gonul Akından sarkıl«r Bır bando calıvor Kısa haberler ve K. ilânlar Ince saz Dın ve ahlâk tohbeti Saz eserleri Reklâm Drosramları Haberler ve hava durumu Kucuk ilânlar Bedıa Akarturkten türküler Uvkudan önce A Rıza KoorulüoSludan sarkllar Sllâhll Kuvvetler laatl Vural DoSudan Ciean müziji 24 saatin o l a v l a n ve K ilânlar Neden bövle oldular? Türk muziM özel Droeramı T B.M.M. saatl Cesitli müzık Haberler ve hava durumu Gece konserl Gec« varısına d o i r u Procram •• k u u u n Tanıdık bir ses, bir hemşire sesi: «Hev, Bob'» dive seslendi. «Gel Mıller'ın oraya gıdelım. Top oynuyorlar or'da.» Arkadaşma baktı, selâma karşılık vermedi. Bakışı oyle tuhaftı ki otekisi: «Nedır bu halın? Hasta mısm yoksa?» diye sordu. Robert, birdenbire kızarak: «Top oynamak istemiyorsam oynamam, değıl mi ya?» diye karsılık verdi. Yüriıdu gitti, öteki çocuk, ağzı açık, ona bakakaldı. Biraz sonra o da döndu. yoluna gitti; aradabır duruyor, birdenbire tuhaflasmış, acayipleşmis olan arkadasına bakıyordu. Sonra, onu unutarak, hızlı hızlı yürüdü, gorunürden kayboldu. Her sey ne tuhaf görünüyordu! Şu sokak, şu tanıdık ağaçlar . Onun evi mıydi şu ev, annesiyle babasmın bulundukları, Sıs'in oturduğu, kendisinin guvenlikle, sağlamlıkla sıkı sıkı kucaklanmış olarak yevip içtıği, uyuduğu, karanlığın tam uyunacak gibi iyi, tatlı olduğu ev? Basamaklardan yukarı çıktı, ıçeri girdi. annesini gbrmek ısteyerek. Ama, annesi daha dönmemisti elbette seyden .. Birdenbire baktı. taşlıktan koşuyor rahatlatıcı, mırıltıh bir türküyle yukselen bır sese doğru. tste karşısında bir dost vardı: Mavi basma içinde dağ gibi, masayla soba arasında gidip gelirken fili andıran kalçalan küçük bir vapurun arkada bıraktığı dalgalar gibi tatlı tath kıvrıhyor. O yumuşak, ateşsiz türküsünü kesti. «Vay sen misin, sekerim, ne var'» diye haykırdı. Çocuk ne olduğunu bümiyordu ki. Yalnız, bnlenemez bir üzgünlüğün taskırılığı içinde, onun rahatlatıcı kocaman eteğine sarıldı. Kadın ellerindeki biskuvit hamurunu bir havluya siliyordu. Sonra tutup kaldırdı. sert arkalıkh bir sandalyeye oturttu, balon gıbi goğTÜne bastırarak, ağlama nöbeti geçinceve kadar, ön arkaya salladı. Pencerenin d'şmda. oSle'onra'i birdenbire yağmur oluvermısti, hıç haber vermeden, herke L 1o \ . s Bu yagmurda hiçbir sertlik yoktu. Bir kutaallama duası gıbi kasvetlı, fısıltılı. Kuşlar otmelerıni bile kesmemişlerdi. Batıdan yana gokyuzu ıslak bır altın olmak uzere ıncelmeye başlamıştı Papaz, bası açık, yağmurun, damlayan ağaçların farklnda olmadan, gelinının yanında, çımlerın üzerinden eve doğru ağır ağır yuruyordu Bırlikte basamaklardan yukarı çıktılar, o loş kirli yelpaze bıçımı pencerenm altından geçtıler Taşlıkta, adam durdu; yüzünden sular akıyor elbisesinden bir dizi ufacık ufacık sesler halınde damhyordu. Kadın onun koluna gırdı, çalısma odasından ıçerı alıp sandalyesme oturttu. Adarr soz dmleyerek oturdu, kadın onun ceketının goğus cebinden mendılını aldı. şakaklarından, yuzunden yağmuru sildı. Adam. piposunu arıyarak' tan, kendıni onun eline bıraktı. Kadın onun piposunu doldurmaya çalışırker masanm üzerinde bol bol tütün dbkuşune bakt baktı, sonra sakın bır tavırla pıpoyu onun elin' den aldı. Kendı ceketinın cebinden bir sıgara çı karıp onun ağzına tutturdu «Bunu bir deneyın» dedı. «Daha kolaydır Siz hiç sigara ıçmediniz, değil mi''» «Hmğ? O! Sağolun. Insan her yaşta yen bir sey öğrenebilir, değilmi?» Kadın onun sigarasını yaktı, sonra çabucat mutfağa gidip bir bardak aldı geldı Masanın yanına diz çökerek, bir o gözü, bir bu EOZU çektı en sonunda viski şısesini buldu. Bardağı elıne tutuşturuncaya kadar adam onu unutmus gıbıydi Sonra, uçsuzbucaksız, minnettar bır uzgunlükle başını kaldınp ona baktı. Kadın bırden sandalyenin koluna oturarak onun basını goğsune doğru çekti. Adamın bir yudum bile almadığı ıçkısi bir elinde. yavas yavas yanıp sarsılmayan bir duman tüyü çıkaran sigarası bbur elinde Biraz sonra yağmur çekilip gitti, suları süzülen saçaklar tazelesen sessizliğe sessizlik katıvor, onu ölçüye vuruyor, arahklara bölüyordu. Guneş de, batıdan bulutları yararak, batmadan önce son bir defa dünyava bıktı Adam, en sonunda, kadının sessizce belirttiği kararına değınerek: «Demek kalmıyacaksınız?» dedi. Kadın, ona sarılı durarak: «Hayır» dedi. rv ) • } f ( Inerken önünde yamaç ateşböceklerinden çiziçizıkti. Yamacın eteğınde, kara ağaçlar arasında, gorünmeyen su vardı, Emmy ağır ağır yuruyordu, uzun ıslak otların dizlenne kadar ıslattıJını, eteğini kırlettiğıni duyaraktan (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear