28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFK İKj 25 Mart 1967 CUMHTJRÎTET Elektronik savaş ve Amerika Feridun AKKOR siyle korktuklanndan güvenlikleri ile ügili tedbirleri almakta telâşlanmaktadırlar. özellikle son günlerde çok hızlı bir tempo ile fllkelerini koruyacak yeterlikte bir savnnma düzeni ahrlarken, nydu ve füzelerin gelişimi ile de yakından ilgilenmektedirler. tlk nükleer darbeyi vnracsk tarafa büyük bir şans tanıyan bngünün stratejisi içinde taraflar roket ve roketsavar yapımını aynı paralelde yürütmeyi kendi çıkarlanna daha nygun bulmakla beraber, bu silâhlann knllanılmasına yarıyacak Iüzumln bilçileri evvelden öğrenmek için de degisik metotlar uyçulamakta ve Sn almaya çalısmaktadırlar. Nitekim son günlerde dünyanın etrafında dönen casns nydn ve yojun bir istihbarat teşkilâtiyle bn silâhlann mnhtaç olduğu bilgileri topladıkları ve zamanında yerlerine ulastırmak için de büyük bir çaba harcadıkları gözden kaçmamaktadır. Bnnunla yetinmeyip çok genis bir radar ve telsiz şebekesi ile elektronik haber almacılığı gelişürdikleri ve bn arada aldatıcı yayinlarla birbirlerinin savnnma düzenlerini bozmaya çalıştıkları da bir gerçektir. eleeek blr karakterini t&yin tesiki büyükler, baskın tarnnda G bite çalışansavaşmroket taarruzundanvefazlayapılacak bir nzay ve basmdan ögrendiğimiıe göre denlzaşm ülkelerde üslendirilmiş bnlnnan Amerikan birliklerini eğlendirmek ve gunlfik haberleri ulastırmak için 202 radyo ve 44 televizyon tstasyonn isletmeye açılmıstır. Bnnlardan 104'fi kara knvvetlerine, 26 sı Deniı knyvetlerine, 116 tı da Hava knvvetlerine aynlmış bulnnmaktadır. Amerikan silâhh knvvetleri radyo ve televizyon servisi tarafından (AFRTS) idare edilen bn tesisler AP, I P ajanslan tarafından desteklenmekte, daha çok kısa dalga üzerinden yayın yapmaktadırlar. Almanyada 28 orta, 3 kısa, Fransada 26 kısa dalga ile, Alaskada 34, Japonyadaki 5 orta, 4 kısa ve 3 televizyon istasyonnndan kuruIn bn dört ana gruptan başka Güney Avrnpa ve Akdeniz'de cahşan veriei şebekenin bnlundnğu yerler şnnlardır : Ait o Dlnleoidngn Pv. Birlik Ülkenin adı Alıcı yici Orta Kısa Tv, 1 2 îspanva ve Fas 2 Dz.K. 3 îtalya K.K. 2 2 Danimarka Hv.K. 2 2 Yunanistan Hv.K. Ingiltere 1 Hv.K. 1 tzlanda Dz.K. 1 Holânda Hv.K. 2 1 K., 1 K., Hv.K. Habeşistan 1 Libya Hv.K. ı :K.K. îran 1 1 1 Pakistan Hv.K. ı :Hv.K. 5 Suudi Arabist. 1 7 1 Türkiye Hv.K. iiii •••• I • ••* •••• jj ;• •» Temel hakları kısıtlıyan tasarı ayın hocam Prof. Dr. Faruk Erem'in aynı başlığı taşıyau yazısmdaki görüşlerine katılmakla beraber, ben de birkaç noktaya değinmek istiyorum. Temel hak ve hürriyetler, «Anayasanın sözüne ve ruhuna aykırı olarak» kanunla dahi sınırlanamaz «Kamu yararı», «Kamu düzeni», «Milli güvenlik» gibi sebeplerle kanuni bir sınırlama yapılabilirse de, bunun temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamayacağt, bir Anayasa hükmüdür. Kaldı ki yukarıdaki kavramlar, kapsamı belirli olmayan, kaypak ve değişken kavramlardır. Bir toplumda kişilerin düşünce, likir ve kanaatleri biribirine uymayabilir. Bu fikir ve kanaatlerin kum taneleri gibi biribirine benzer şekilde olmasını istemek, insan tabiatına ve haysiyetine aykırıdır. Bu benzerliğin sağlanması için kişilere baskı yapılması, ancak Orta Çağ Engızısyonlarına özgü, ya da ılkel toplumlarda görulen bir gerilik belirtisidir. Hemen belirtelim ki, uygar Batı toplumlannda «fikir suçu» şeklinde bir suç kavramı mevcut değildir. Şuna da işaret etmek gerekir ki düşünce özgürlüğü, kurulu düzeni, dokunulmaması gereken bir «tabu» haline getirmek amacıyla kısıtlanacak olursa, kurulu düzen «bozuk düzen» dahi olsa, bu düzeni övenlere bu özgürlük tanınacak, yerenlere bu özgürlükten yararlanma fırsatı verilmeyecek demektir. ibrahim Efe'nin Sorusu Kurban Bayramı bn gene takvlm yapraklann» tam blr hafta yayılacak biçimde otnrdn. Kimisi bn fırsattan yararlanarak başını ahp şehir dışına gitti. kimisi evde kalıp başını dinlemeyi denedi. Her ikisinin de kendine göre tadı var. Ben de evde kalıp kitap kanştırmak, yazılması gereken mektnpları yazmak, eksik işleri tamamlamakla günlerimi doldnrdum. Bn arada Gediıli tbrahim Efe'nin mektubnnn da gazetede cevaplandırmak üzere bir köşeye ayırdun. Bayramdan sonra yapılacak işler arasında Bafa Gölü hikâyesini okuyncularla konnşmak vardı. Ama o konuyu yanna erteliyerek tbrahim Efe'nin derdi fistünde dnrmak bayram sonn başlangıcı bakımından daha nygnn olnr diye düşündüm, Şimdi Ibrahim Efe'nin mektnbnnn beraberce oknyalım : Sayın Ilhan Selçuk, llk defa kendimi tanıtayım, ben Gedizli İbrahim Efe'yim. Ufak bir toprak parçası üzerinde çiftçilikle meşgulüm. 1312 doğumluyum, ve küçük zabit mektebi mezunuyum. Umumi seferberlikte Bulgarya, Sina, Irak, Filistin cephelerinde harbettim, ve nihayet Şam'ın Roba boğazında yarah olarak esir düştüm. Tabii bu cephelerde milyonlarca yaralı ve şehit verdik, esaretten döndüğümüzde Yunan kuvvetleri Salihli'ye doğru gelmişlerdi, derhal Milli Mücadeleye iştirak ettim, bütün cephede savaştım, hattâ Tayyare Kuvvetleri Kumandam Korgeneral Zeki Paşayı bir arkadaşımla yarah olarak ben kurtardım, o vakit yüzbaşı idi. Düşman kuvvetleri Ankaraya doğru, yani Sakaryaya giderken birkaç arkadaşımla içerde kaldık ve geriye çekilerek Gediz Uşak Simav Demirci Kula Eşme dağlarında çarpışıp ve pek çok kuvvetleri üzerimize çekerek cephe gerisinde gerilla harbi yaptık. Çete reisi idim, bunu o zamana ait kumandanların hepsi bilirler, şimdi sağ olanlardan Ismet Paşa, Fahrettin Paşa, ve Asım Gündüz Paşalar bilirler. Bunlann teferruatına geçmeye lüzum görmüyorum. Sayın bay, 22 Kasım 1966 tarihli gazetenizde «Dâvamız çok çetindir. başlıkh yazınızı okudum. zaten az olan uykumu kaçırdım ve gene 9 Subat 1967 tarihli gazetenizde de «Topyekun Tehlikedeyız. başlıkh yazınızda bizim orgenerallerimizin bir Amerikan generali emrinde olduklanm yazıyorsunuz. «Bunu tsmet Paşa yaptı» diyorlar, ben inanmıyorum. Onun bu vatanda pek çok hakkı vardır, nasıl olur da böyle bir anlaşmaya varabilir? Muhterem! Lutfen şunu arzediyorum: Ebedî istirahatgâhıma gitmeme az kaldı, oraya vardığımda gazi ve şehit arkadaşlanm bana sorarlarsa onlara açık bir cevap verebilmem için bu anlaşmanın hangi zamana ait olduğu sualini cevapsız bırakmamanızı rica ederim. Saygılarımla, Adres: tbrahim Efecan, Çiftçi, Gediz.» Tann gecinden versin, tbrahim Efe'ye emr1 Hak vâki olduğunda gözlerinin açık gitmemesi için elimizden geldiğince mektubuna cevap vermeyi görev bildiğimizden mübarek bayram sonu isi ele aldık. Türkiyede orgeneral rütbesindek! kumandanların tümçeneral rütbesindeki Amerikan generalinin emri altında bnInnduÇu bilinmiyen bir sey değildir. Bu acı gerçeği Senatör Haydar Tunçkanat, Millî Birlik Grnpu sözcüsü olarak Büyük Meclis kürsüsünde şöyle açıklamıstı : « NATO'nun milli gururumuzla bağdaşmıyan ve askeri haysiyetimizi yaralıyan bir cephesi daha vardır: NATO'ya ilk gİTdiğimiz zaman acemi politikacılann aleti olan bir kısım kumandanların da katılmasıyla bütün Türk Silâhh Kuvvetleri NATO emrine verilmişti îngilizler, Fransızlar, Italyanlar, Almanlar ve hattâ Yunanhlar, kendi denizlerinde, karalarında ve havalarında, kendi kuvvetlerinin harbte ve sulhte sevk ve idaresinden evvelâ kendi milletine, sonra da NATO'ya karsı sorumludurlar. Bizde ise sadece Deniz Kuvvetleri Komutanı Karadenizde Türk Dz. Kuvvetlerini milli ve NATO kumandam olarak sevk ve idare eder. Hava ve Kara Kuvvetlerinin tümünün sevk ve idaresi tzmirdeki NATO Karargâhının emrine verilmiş olup orgeneral rütbesindeki ordu kumandanlarımız Amerikalı tümgenerallerin emrı altındadır.» Demek ki NATO'ya giriş tarihimizden baslıyarak millî haysiyetle bağdaşmaz bir hale düşmfiş, ya da dösüriilmüşüz. öylesine ki, Yunanlılar dahi bizim k.i<ul ettiğiraiz sartlan kabnl etmemişlerdir. NATO'ya giris tarihimiz 18 Şubat 1952'dir. O tarlhte Türkiyede tsmet Paşa mnhalefette idi, ve Celâl Bayar ile Menderes ikilisi iktidarın bası olarak memleketl yönetiyorlardı. tsmet Paşanın böyle bir anlaşmayı Imzaladıgı Iddlası Morrisonculann yaydığı yalandır. Ne var kt, «tsmet Paşa Basbakanlığı sırasında niçin bu dâvalann üstüne geregi gibi eğilmedi?» diye bir soru akla gelebilir. Bn sornnun cevabı da açık ve acıdır : tsmet Paşa, Başbakanh|ı sırasında kendi cephesinde çarpışmaktan böyle millî dâvalara efcilmek fırsatını bnlamamıstır. 22 Şubatlar, 21 Mayıslarla doln geçen bir zamandan sonra Kıbns dftvası alevlenmiş; Kıbns dâvasında Johnaon'un meşbar mektnbnyla tnönü'nün ayakları snya ermistir. Ve snya erdigi an Amerikanın hışmına nğrsyıp apar topar Basbakanhk koltuğundan devrilmiş, Morrisonculann Iktidan başlamıştır. Eh, böyle bir iktidar Türk Ordnsunnn tfimflyle ve orgeneraliyle bir Amerikan tümgenerall emrinde bnlnnmasından rahatsız olmaz, memnnn olur. tşte Sayın tbrahim Efe, hâli pfir melalimis arcettiğim gibidir. tstiklâl Harbinin tüm şehit ve gazilerl önünde boynnmnz eğik, yureğimiz ntançlıdır; bu işi temizlemeden de öyle kalacaktır, biki selfim ve saygı S çarpışmasından doğar», «Fikirler topla tüfekle cebir ve siddetle asla öldürülemez.» Gürtan DEMİRER Ank. Hukuk Fak. öğrencisi Iskenderun *** Ülkii uğruna S î::i İİİİ *.::: • ••1 •• •I •••! :::: •••1 •••I Amerikan Görüşü eleeek bir savaşa hazırlanmakta olan Amerika uzay ve roket silâhlannın knllanma kabiliyetini artırmak için her gün yeni bir elektronik muhabere sistemini isletmeye açmaktadır. Bir hava baskın ve taarruzunn etkisiı hale koymak için knrdugu bn tesisleri çeşitli Isimler altında dünya sathına yayması da izlediği stratejinin kaçınılmaz bir zarnretidir. Uzay trafigi de dahil olmak üzere hava ve atmosferi devamlı surette kontrolları altında tntan Amerikalıların 24 saat arahksız olarak çalıştırdığı radar ve telsiz istasvonlarından elde ettikleri haberlerle hava savnnma birliklerini beslemekte ve bnnlan her an kallanılmaya hazır bir durnmda tntmaktadırlar. Askerî maksatlara göre kurnlan bu tesislerden başka Amerikalıların dış ülkelerde üslendirdikleri silâhh knvvetler personelini eglendinnek ve dinlendirmek için ayn bir radyo ve televizyon şebekesi kurup işlettikleri de açıkea görülmektedir. K:: •••• •>•• •••• SSS! • ••1 • ••• • ••• >••• • ••• • ••• • ••• »••1 • ••• • ••• • ••• • ••1 • ••• • ••• G ı : Hava Savunma stratejisi re sistemine baglayan Amerikalılar, Alaskadan Uzakdoğuya kadar geniş bir alana yayılarak tehlikeyi mümkün olduğu kadar nıaklardan karsılamak çabasındadırlar. 1957 yılına kadar atom ve roket silâhlan bakımından üstün durnmda bnlnnan Amerika bir sıkıntı çekmeden bn hizmeti yflrütmüş, Kanada ile yaptıgı bir anlaşmayla da Alaska ve Grönland'da kurdnÇu radar ve telsiz şebekesi sayesinde Knzey Amerikayı kolayea kornyaeak bir hale çelmisti. Bn tarihten sonradır ki, Rusların bn alanda kendilerine yaklaşmış oloıası, jet acaklannın ve roketlerin süratlerinin artması ve kıt'alararası roketlerin yapımı ile Arnerikanın hava savnnma problemi birdenbire önemli bir konn olarak ortaya çıkmıştır. Nükleer bir taarrnznn kısa zamanda yokedilmesini knvvetli bir istihbarat ve alârm hizmetiyle mümkün gören Amerikalılar, Kntnplardan başlıyarak üç kuşak halinde knrdnkları radar ve telsiz istasyonlarını Pasifiğe kadar nzatmak 10rnnlnlujunu duymnşlardır. Böylece nzay alanını da kapsayan bn tesislerle topladıklan bilçileri en kısa zamanda ilıjililere dnynnnakta, ülkenin kornnması isini kilometrelerce nzaklardan yapmaktadırlar. Bugün ynrt savunmastmn devamını sağlayacak ve bir silâhtan daha önemli bnldnkları bn radar şebekesini NATO ve ikili anlaşmalar çerçevesi içinde devamını isteyen Amerikalılar her türlü fedakârlığı göze alarak bn tesisleri yaşatma karanndadırlar. Son zamanlarda hava savunma stratejisinde büyük değişiklikler yapan Amerikalıların müttefiklerine olan ilişkilerin gevşemesini ve dıs ülkelerdeki nçakısvsr füze rampalannı söküp götürmelerindeki nedenleri şimdi daha iyi anlamaktayız. Şimdiye kadar klâsik silâhlann etkisi altında kalan ülkelerin, jeopolitik dnrnmlannın tartışılmasında üç kıt'ayı birbirine bağlayan dar boğazlar, köprüler, geçit vermez arazi gibi eskimiş sözleri bir tarafa bırakarak nükleer strateji ve elektronik mnhaberecilik konnlan üzerine eğilerek dünyadaki yerini tâyin etmeleri gerekir. V ukardaki özet açıklamamızdan da anlaşılacağı üzere Hv. savnnma kuvvetlerinin kullanılır bir hale getirilmesini elektronik muhabe (Yurt içi, Atlantik ve Pasifik'tekiler alınmamıştır.) er ne kadar bulunduklan ülkenin muhtellf bfilgelerine serpistirilmis bnlnnan bn tesislerin teknik yapılışları itibariyle bir elektronik istihbarattan ziyade moral ve eğitim hizmetlerinde kullanıldığı sanılmakta ise de; bir merkezden idare edilen ve normal kablo hattı ile birbirlerine bağlı bnlnnan bn istasyonlann Amerikan birlikleriyle irtibatlı olarak çalıştıgı da bir gerçektir. Nitekim televizyon ve orta dalga istasyonlan hariç, digerlerinin askerî görevlerde knllanılması her zaman için mümkündür. Bir an bn istasyonlann yalnız dış ülkelerdeki Amerikan birliklerini eğlendirmek için kurnldufnnu kabul etsek bile müzik ve çeşitli yayınlarla dinlendirilmek istenilen bn birliklerin yabancı memleketlerde bulunmalanndaki zorunluğn çözmekte güçlük çekmekteyiz. O halde bu istasyonlann üslendirildiği memleketlerde birtakım askeri tesislerin bnlnndnğnnn ve bnnlan knllanmak için görevlendirilen personelin egitilip, eğlendirilmesine çahşıldıfı sonucuna varabiliriz. Asağıdaki yayın programı da bn görflşümüzü dofrulamaktadır. H • ••« • ••tı •«•• •••• •••• •••• BASİRETLİ BİR HÜKÜMET B Klâsik müzik Hafif » Dram Haberler Karısık haberler ö z e l yayın Spor V» 1,1 •/. 2,1 •/c 3,1 •'o31 • l.T A •/.33 •,'o28 ••ı :: Sonuç lr msay ve roket taarrnznna karşı ülkesini kornmak isteyen Amerika hava savnnma siIShlannı işler bir halde tntmak için her şeyden evvel knvvetli bir istihbarat teşkilâtı ile lüzumIn bilgileri toplamaya çalışmaktadır. Tarihin aeı tecrübeleri özellikle Pearl Harbour baskım Amerikayı bnna zorlamaktadır. Normal taktik ve stratejik knrallara göre bir savaşın kazanılmasında veya kaybedilraesinde keşif ve istihbaratın önemi büyüktür. Bn açıdan hareket eden Amerikalılar haber toplama konusnnda her çareye baş vurmakta, nydn ve casnslardan başka knrdnfn radar ve telsiz istasyonları aracılığıyla elektronik istihbarat yapmaktadır. Günün her saatinde işler bir halde bnlnnan bn istasyonlardan elde edilen bilsrilerle vnrncn knvvetler beslenmekte ve gerektiğinde hedeflerine kolayea yöneltilmesine çalışılmaktadır. Bn itibarla, Amerikanın geleceği bakımından büyük bir değer taşıyan ve bir silâhtan kıymetli bnlnnan mnhabere ve elektronik istihbarat tesisleri dünyanın dört bir köşesine çötürülmüs, ftdeta bir örümcek afı şeklinde knrnlmnştur. çak, roket ve nydnlann gelişimi ile aabit rampa düzeninden vazgeçen Amerikalıiann bngün yabancı ülkelerle olan ilişkilerinde bu tesisler önemli rol oynamaktadır. B İİİİ asiretli bir hükumet, taraftarlarmın övgülerinden çok, muhalefetin yergi ve eleştirılerıne kulak vermelidir. Aksi halde, hele eleştirileri de susturmaya yeltenmesi kendi mezarını kazması demektir. Kaldı ki bugün yasaklanan fikirlerin, yarın da yasaklanacağını ya da gerçekleşmeyeceğini kim temin edebilir? Unutmamak gerekir ki, her yeni fikir azçok bir propaganda kokusu tasıyabilir. Salt böyle olması, o fikrin mutlaka zararlı ve tehlikeli olduğuna bir kanıt teskil etmediği gibi, kovusturma konusu olmasını ve cezat müeyyidelerle bastınlmasını da gerektirmeı. . C.K. 141 ve 14?. maddelerin düşünce ve fikir ozgürlüğünü kısıtladığına süphe yoktur. Ne var ki, yeni Anayasammn hükümleri karsısında bu kısıtlamanın kaldınlması gerektiği savunulabilir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin yediye karşı sekiz oyla, yani bir oy farkla 141. ve 142. maddelerin iptalini reddetmesi de, bunlann hukuki dayanağmın ne denli zayıf olduğunvı tanıtlamaya yeter, sanınz. 141 ve 142. maddeler, Anayasa düzenini, milli bütünlüğü, rejimi ve demokrasiyi, aşın sol ve sağ akımlardan korumak amacıy la konulmustur. Bu amacın haklı ve meşru olmadığı iddia edılemez. Ancak, bu amacı düşünce ve fikir ozgürlüğünü kısıtlama biçiminde gerçeklestirmek çabalarının da, aynı derecede haklı ve meşru olduğunu iddia etmek güçtür. M SONUÇ ararlı ve tehlikeli olarak nitelenen fikirlerin panzehiri, ancak açık tartışma rejimlerinde, bu fikirleri karşılayacak ve boğacak mukabil fikirlerdedir. «Gerçeğin şimşeği fikirlerin U Z ::**:::::::::::::::::::::::::::: Niıtıbüs ayın Nadir Nadı'nın «ÜLKÜ UĞRUNDA» adlı yazısını di|er yazılarını da olduğu gibi zevkle okudum. • Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültur örgütünun yırminci kuruluş yıldönümü vesilesiyle «Sante du Monde» dergisi tarafından yayınlanan bir yazıda «Eğitim, Bilim ve kültür alanında üstün başarı gösteren» dört kişiden ikisi Türk. Sayın Kadir Nadi bu konuyu işlemekte ve bizdeki deferlerin ilgılilerden gordüğü değeri dolayısiyle yermektedir. Bu bakımdan ülkemiz gerçekten bir «garibeler ülkesi» dir. Biri şu veya bu hastalığı iyi eden bir ilâç bulsa, keşfetse; biri yeni bir âlet, makina, motor icat etse büyük ihtimalle hapse atıhr, ödül verilecek yerde. Ama mutlaka bu böyle olur. Kıla bastın, denir; çula bastın, denir, yani bir yolu bulunur ve adamcağız kodesi boylar. «Sante du Monde» dergisi tarafından yayınlanan özel sayıda «yüzbinlerce ülkücü insan arasından seçilen» dört kişiden biri de bizim ünlü Mahmut Makal. Makal şimdi Bakanlık emrinde. Yani en büyük cezalardan biri ile cezalandınlmış durumda. akal'ın Bakanlık emrine alın madan önce îlköğretim Müfettişliği yaptığı bölgenin bir kişisi olarak, olayları yakından bildiğim için, bu konuda, «bir kaşık suda yaratılmak istenen fırtınaların» birkaçından sözetmek istiyorum. Bu olaylar, Ulusal Eğitimimizin içinde bulunduğu durumu göstermesi bakımından da ilginçtir: Kozan'da devletin verdiği görevi yapan Makal'ı gene devletin jandarmalan izlemektedir. Onun teftiş ettiği köy öğretmenleri hemen o gittikten sonra jan darmalar tarafından ifadeye çağınlmaktadır öğretnjenlere baskı yapılmaktadır. llkokul mezunu bile olmayan jandarmalann huzuruna ifade verraej'e çıkan ögretmenlerin köy halkı yanındaki durumunu t»kdtr ediniz. Kasaba esrıfı (!) tarafından zavallı köylüler kışkırtılmakta : «K,öyünüze geldiği saman O'nu yakalayın, iyice blr dövün ve elini arkasına bağlayıp, komünist propagandası yapıyordn, ya kaladık diye karakola teslim edin» emirleri. Ve A.P. Genel Baskanı Adanaya geldiği zaman O'na verilen imzalı istek kâğıdı. Bütün bunlardan sonra Makal'ın Bakanlık emrine ahndığını bildiren yazı... imdi O'nun teftiş bölgesine verilen müfettiş köy köy dolaşmakta, Makal'ın hakkmda soruşturma yapmakta aklısıra. Makal'ın öğretmenlere ödev olarak verdiği kitapları toplamakta, onların yerine yeni kitaplar salık vermekte. Varlık gibi, 1mece gibi, $ölen gibi dergileri okumamalarım öğutlemekte «Politika ile uğraşan öğretmen» değıl de «Işçi Partili öğretmen» aradığını söylemekte... Ama diğer partiler lehine, hele A.P. lehine bir ocak başkanı gibi propaganda mı yapıyorsunuz, o zaman baştacısımz. Hem de her vardığı yerde, kendisinden önce o bölgenin gölKvlisi meslekdaşını kötülerae, onunla konuşanlara kötü gözle bakmakta. Dünya istediği kadar Hasan Âli Yücel'i göklere çıkarsın. Dünya istediği kadar Ismail Hakkı Tonguç'u büyük eğitimci diye övsün «Sante du Monde» dergisi istediği kadar yüzbinlerce kişinin içinden Makal'ı, Makahlan «en çok eğitime hizmet eden» diye seçsin. Bizimkiler bilir işini M. Nuri ATVALI *** leti içten yıkmaya uğraşanların bir takım menfaat düşkünü ve çıkarcı kara yobazlardan baskaları olmadığı cümlenin malumudur. Ve yine herkes bilir ki kara zümre ile milliyetçilik arasında en ufak bir bağ yoktur. 0 Yazıda bahsolunan Turancı Islâmcı sentezinin ise, (eğer böyle bir sentez mevcut ise), gittikçe daha fazla dejenere olmuş bir toplum manzarası arzetmekte olan cemiyetimizde, mevcut milli ahlâkın ve milli tesanüdün, daha da kuvvetlenmesi yolunda, faydalı olduğu kanısındayım. M. Evin ÜÇER *** Para politikası ve kalkınma ayın mühendıs Orhan Pekin «Yanlış Para Politikası» adlı yazı serisinde Türkıyenin geri kalmışlığını ve kalkınma meselelerıni para politikası açısından incelemekte ve Türkıyenın kalkınma meselesinı adetâ bir kambıyo kuru ve para değeri ayarlaması olarak görmektedir. Aslında böyle bir düşünüş işleri pek basite irca etmek demektir. Türkiyemn kalkmması böyle bir kambiyo kuru ayarlaması ile mümkün olsaydı şimdiye kadar çoktan bu yola başvurulurdu. Oysa Türkiyenin kalkınması ve az gelişmişlikten kurtulması her şeyden evvel bir iktisadî sistem ve bir iktisadi politika meselesidır. îlk önce şu soru akla gelir: Bugün uygulanan yarı kapıtalist yan feodal iktisadî sislemin Turkiyeyi kalkındırması ne derece mumkündür? Bu s.ıstem içinde sözü pek çok edilen Toprak Reformundan eğitim reformuna kadar çeşitli reformların gerçekleşme şansı ne kadardır? Kalkınma bir mânada sanayileşme olduğuna göre sanayiin gelişmesi için ne yapılmalıdır? Yatırımların sektörler itibar^vle dağılışı nasıl olmalı, milli gelirin yüzde kaçı yatırımlara harcanmalıdır? Demek istediğim kalkınma ve gelişmenin esasında yukardaki problemlerin müsbet çozümü ile mümkün olacağıdır Para meselesi ise bundan sonra ve kendiliğinden bir hal yoluna girmiş olacaktır. K. TOPALOGLU îktisat Fakültesi, 78 Söm. *** S Ihtar yuruyuşu • S $ Zoraki birieşme a\ın E. Guresin'in «ZORAKİ BİRLEŞME» başlıkh yazısı hakkındaki görüşlerimi birkaç satırla açıklamak isterim: 0 Milliyetçilik, sayın yazann zannettiği şekilde bir «ideoloji» olamaz. Bu hususu, yazıda adı geçen Milliyetçiler Kurultayma iştirak etmiş olan Sayın Prof. 1. Kafesoğlu'nun şu görüşü ile aydmlatmak isterim: «Milliyetçilik, knvvet ve feyzini doğrndan doçrnya, içtimai realitelerden alan bir fikir sistemi hüviyetiyle toplnlukları maddi güç ve manevî değerler yüzünden en üstün ve mükemmel seviyeye çıkarmak iştiyakının bir ifadesi olarak (ideoloji) değil ancak (ideal) vasfını tasıyabilir.» Gerçekten de bir hayalden baş ka birşey olmayan ideolojilerle en ileri ve en iyiyi gaye olarak ifade eden ideal'ler birbirine ka rıştırılmamalıdır. O Yazıda Milliyetçiler, Milli Mücadele aleyhtarı ve Atatürk'e gâvur damgası vuran bir akımın içinde gösterilmektedir ki bu hueus da büyük bir insafsızlıktır. Şahsen ben Sayın Guresin'in, Millî Mücadele ânmda, menfaatleri haleldar olan bir kısım yobaz ile bunlann dışında olan ve fert fert birer milliyetçi ruhla şahlanan vatan evlâtlarını bir tutamıyacağını ifade etmek isterim. Atatürk'e kafa tutanlann, Milli Mücadele aleyhinde olanlann, şeriatçi ve hilâfetçi olanlann hattâ iıyanlarla dev ayın Prof. Kaynar bu sütunlarda öğretim üyelerinin öğrencileriyle birlikte protesto yürüyüşüne geçmesini yersiz bulmuş ve bunu kendi yönünden e ••••••••••»•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••««••a leştirmiştir. Biz, kaba kuvvete başvuracak kadar küçülen ve daha da ileri TIKUP IlDRt B1RI0SMINO6LO giderek üniversite binalarını basan karşı grupun bu hareketini protesto etmek maksadiyle istanbul Üniversitesi «Teknik» nin en medeni usul ve en mübah silâh olan yürüyüşe başvurması kadar tabii bir şey göremiyoruz. Hattâ bunu tasvip ediyor ve alkışhyoruz. Bu bakımdan biz sayın profesörle aynı görüşe sahip değiliz. Değiliz, çünkü İstanbul Teknik Üniversitesi de karşı grup gibi kaba kuvvete başvurmak gibi sakim bir davranışm içine girmek suretiyle onlann üzerine silâh ve sopalı olarak bir saldınya geçse idi daha vahim hâdiselerin çıkabileceği kaçınılmaz bir sonuç olarak tezahür ederdi kanaatindeyiz. İÇİN DİYORKİ: Sayın profesörün böyle muka• YILMAZ ÇF.TİVERIn Ronunya, Bulgsr1*lan ve Yııgusla%yu'daLl |czilerinc dair <ŞU bil bir saldırıyı tasvip edeceğini BİZİM RTMEIJ> btşlıti allında yazdıfr roportaj lerkini CUMHURİYET sütunUnnda' iyi niyetli bir genç olarak hiç yayınUnırlcn pek büyük bir zevk, halti dlycbilhlm kl, pek d^rin hlslilik ve IçlİÜklej tahmin etmiyorum. Bu itibarla; kaba kuvvet kullananlara karşı okumuftum.» en medenî ölçüler içinde gerçekleştirilen bu yürüyüş hareketine gölge düşürmeğe çahşmak, hâdi• Genç gazete vmzanrraun ortaya yalnız gazetccil.k bakımından d«İİi, millî gcrçekkrtselerin objektif bir açıdan değil, nıU açısınd^tn da deterlt blr eser koydujunu %o>!cmtk İsterim. .» basit hissi menfaatler açısından değerlendirildiğini göstermektedir. BİZİM RUMELİ SÜdu\ıtş bakunından blrçok benzerllklcr S Z LA N Erbaa Belediye Başkanlığından: 1 Belediyemizce satm ahnacak itfaiye arazözü için 24 Şubat 1967 tarihinde yapılan ihalede talip çıkmadığından ihale 4 Nisan 1967 salı günü saat 15.00 e bırakılmıştır. 2 thale 2490 sayılı kanunun 31 ınci maddesi gereğince kapalı zarf eksiltmesi suretiyle yapılacaktır. 3 Muhammen bedel 225 000, lira olup geçici teminatı 12.500, hradır. 4 thale şartnamesinde teknik hususlannda tadilât yapılmış olup şartname mesai saatleri içerisinde belediyede görülebileceği gibi 11,25 lira mukabilinde isteyenlere verilir ve göndenlir. 5 İhale Belediye dairesinde Encümen huzurunda yapılacaktır. 6 Ihaleye gıreceklerin 1967 vizeslne hâvJ Ticaret veya Sanayı Odası belgesini, kanunt ticari ıkametgâhınl gösterır fotoğraflı vesıkayı, beş adet itfaiye arazözünü ımal ederek teslim ettiğine ve bunlann kusursuz çalıştığına dair belediyelerden alaeaklan vesikaları, teminat mektup veya makbuzlarını, ihaleve giren sirket ise 2490 sayılı kanunun 3 üncü maddesinde yazıh vesikalan teklif mektuplanna e k l e m e l e n şarttır. 7 Teklif m e k t u p l a n n m 2490 sayılı kanunun 32 inci maddesine göre hazırlanması ve verilmesı şarttır. 8 Teklif mektupian eksiltme ihalesinin açılış saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabili Belediye Başkanhğına verilmesı şarttır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (Basın 12339/3044) İ L ÂN SÜMERBANK Kütahya Keramik Sanayii Müessesesinden: 1 aclet tek eksantrikli 5 cepheli kiremit mahya presi ile 7 kalem malzeme kapalı teklif alma suretiyle satılacaktır. 1 Pres ve malzemeler Müessesemizde olup istekliler mesal saatinde görebilirler. 2 Bu ije ait şartname Müessesemizden temin edilebilir. 3 İhale 14 Nisan 1967 cuma günü saat 15.00 de Müessese idare binasuıda yapılacaktır. (Basın 12353/3047) u bakımdan hocalannın da iştirâkiyle yapılan bu yürüyüş medeni bir topluluğun yapması gerekli görülen en güzel mukabeledir. Bu yürüyüş silâhlarla teçhiz edilerek kışkırtılmış bir sürünün suratında şaklayan acı bir tokattır. Bu yürüyüş memlekette kardeş kavgası için girişilen menfur davranışların karşısına azimle dikilişin bâriz bir ömeğidir. Bu yürüyüş kamu oyunca kimlerden yardım gördükleri'malum olan bir kısım gafillerin edindikleri menfaatlere yenilerini eklemek için, giriştikleri yeni hoş görünme gayretlerine milletçe DUR denilişinin açık bir ifadesidir. Bu yürüyüş maske giydirilmiş gerici cereyanlann, kaba kuvvet gösterisi halini alan saldırılarına meden! cesaret sahibi aydm gençliğin, karşıt ve bilinçli örgütlenişinin güzel bir misalidir. Ve nihayet bu yürüyüş Üniversite öğretim üyelerinin de katılmasiyle ulvîleşmiş bir karşı koyma hareketidir. Zekl KÖK Ankara B «YlLAtAZ ÇETİNER'ln «ŞU BİZİM RUMELİ. shıden bahscdcrken D.RENA KOPHL romanmı rasfele hatırlıunamı^mdır. Her ikJ klfap arasında ferek bulmuşumdur.* (Örüş, gerek YILMAZ ÇETINER 7 MEMLEKETİ *4 AY DOLAŞARAK BÜYÜK ILGİUYANDIRAN BU YA23 SERİSİNI HAZIRLADI. •nlftiKtıa > HaarisUn • Tnaanisian • ekotlövakya vt Bomanyaıia îirlda Genel Dağıtun: HÜB DAĞITIM İstanbul Dağıtınu MİNNETOĞLU KİTABEVL Cumhuriyct 3063 İzmir Belediye Başkanlığından: Mezbaha hayvan pazan tesiderinde tamirat ybpüması kapab zarf usulü ile eksütmeye konulmustur. tsteklilerin ihale tarihinden üç gün önce Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla beJge almalan şarttnr. KeşiJ bedelj (70445) üra ve geçici teminatı (4772,25) lira olup, üıalesi 7/4/1967 cuma günü saat (16.00) dadır. Keşif ve şartnameleri Encümen Kaleminde görülebilir. İsteklilerin (2490) sayilı kanunun tarifatı dairesinde hazırbyacakları teklif mektuplannı ihale günü en geç saat (15.00) e kadar Encümen Baskanlığına vermeleri ilân olunur. (Basın L 95012656/3045) İstanbul Sanayi Odasından 5590 sayılı Odalar Kanunu mucibince mart ayı sonuna kadar ödenmiyen yılhk aidatın °' 5 fazlasiyle tediyesı gerekmektedir. /O o Üyelerimizin zamlı tahsile meydan bırakmamak üzere 1967 yılı aidatını mart ayı sonuna kadar öderaeleri rica olunur. (Basın 12472/3038) NOT: rartı«m» MlOmnne cBnderllen yKilarm moınkttnsc dakttlo edilmeslnl, 2S0 keHmeyi asmamasiDi ve razıtara defu. carfın fizerlne «Tutışma» rümımı rszılarak Tazı tslerlne postalanmannı rlca «derU.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear