02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DÖRT 3 Şubat 1967 CUMHURtYET UZflK KOMŞU RUSYADAN GEZİ NOTLARI Şüphesiz bu mutluluğu da Atatürk'e borçluyuz. Blrim tarihi maceramız Orta Asya toplumlanndan »yn kanallar içinde bugüne gelmiştir. Belki pek az millette olan bir tarih fuuruna sahibiz. Bu şuurun düğümlendiği nok ta Atatürk ihtilâlidir. O devrimin ne olduğunu ve o devrimin anlammı Kazakistanda büsbütün anladım. Biıim taTİhi mirasıraızın bizi önüne ge tirdiği kapüar var. Ve bu kapı ları açarsak elbette Kazaklar gibi başka bir milletin öncülüğün de açmıyacağız. Kendi bilincimi zin ve kendi kendimizin liderliğinde ulaşacağız dilediğimiz uluklara. Kazakistana vardığımızda memleketimin şairim, yazarını, lanatçısım ve düşüncemizin ifa desi olan güzel dilimizin büyük ustalarını büsbütün sevdim. Gerilîğimizin içinde bizi ileri yapan, umutsuzluğumuzun için de bize umut verenler onlardır. Biz ki millet olmak bilincine ve kütürüne ermiş Türk toplumuyuz, bundan sonra varacağımız ufuk da ona göre olacaktır. Yirminci yüzyılda kendi varoluş biçimimizi kendimiz seçmek yeteneğindeyiz. Bir gün çağımızm yaşayışına uygun her »eyi bu toplumda inşa ederken kendi vasıtalarımızın bize yeter li olacağmı goreceğiz. 1 ' İLHAN SELÇUK Kazakistan'a allahaısmarladık Kazakistan'a Allahaısmarladık Alma Ata'da programı bitirmiştik. Moskovaya dönmemiz gerekivordu. Ne çare ki Moskova hava alanı kapahydı. Kış mevsimi azizliğini yapmış, bizi Alma Ata'ya hapsetmişti. Oysa hemen yola çıkraak, Moskovaya varmak, Moskovadan Leningrad'a geçmek ve bu tarihi ıehri görmek istiyordum. Bir günlük bekleyişten »onra uçağın hareket edebileceğini söylediler. Ömer Ali efendi bizi Alma Ata alanından uğurladı Andrey ile düştük yollara... Alma Ata'dan Moskovaya 4000 küometrelik bir demiryolu var. Uçak bu mesafeyi 5,5 saatte yutuyor. Bindiğimiz llyuşin hemen bur nunu göklere doğru dikti. Bir kaç dakika sonra bulutların üstüne çıkmıştık. Yolculuğumuz «akin ve tabil devam ediyordu. Ne var ki üç saat geçti geçmedi inmeğe başladık. Haber verdiler ki Moskova havaalanı gene kapanmıştır, ve biz Kuybişef hava alanına inmek zorundayız. Kemerlerimizi bağladık. Uçak bulutları delip yere yaklaş tı Kuybişef'e indik. Vakit gecenin üçü idi. Uçağımızın sabah saat 9da kalkacağını söylediler. Hava alanı yakmınd» bir otel varmış. Şehir çok uzakta idi. Andrey; Otelde kalalım, dedi. Zehir gibi bir rüzgar esiyordu her taraf donmuştu. Vardık otele. Yolda kalmış uçakların yolculanyla doluydu otel.. Koridorlara ve salona kadar karyola dizmişlerdi. Saatten saate menzıline varamamış uçak lann yolcuları bastırıyordu. Geceyi orada geçirdik. Sabah bizi bir sürpriz daha bekliyordu. Uçağımızın ne zaman kalkacağı belli değildi. Çaresiz bekliyecektik. Otelin salonu hıncahınç doluydu. Vakit öldürmek isteyenler televizyonun başmdan ayrılmıyorlardı. Bir yerde zoraki bekleyişin sıkıntısı nedir herkes bilir. Zaman bir türlü geçmiyor, uçağın ne zaman kalkacağı belli olmuyordu. Andrey e : Bak Andrey. dedim, Moskova'ya trcnle gitmekten b»şka çare yok. Andrey in aklı yattı buna. Ama daha umudunu kesmemişti uçaktan... Moskova hava alanı açıhnca uçağımız kalkabildi, bu umudun peşinde öğlene vardık. Andrey : Yemek yiyelim, dedi. Hava alanının lokantasında masaya kurulduk. Biraz ötemizde oturan ufak tefek bir Rus kalın bir deftere durmadan birşeyler yazıyordu. Nedir bu? diye sordum. Anlattı Andrey Andreyeviç. Şikiyet defteriymiş. Müşteri şikâyetini yazıyordu. Müfettişler gelip kontrol ettiklerinde duman olurmuş sikâyet edilenlerin hali... Yemeklerimizi yedik, kalktık. Ama Moskova hava alanı açılmıyordu bir türlü. Saatîer geçti, ortalık karardı. Nihayet karar verdik: Trenle gidecektik. 18 saat sürüyordu Kuybişef Moskova arası. Trenimiz gece yansı kalkacaktı. Otelimizden ayrıldık. Hava yol larmın otobüsü bizi şehre götürüyordu. Rusyada soğuk insamn canına okuyor. Bu kadar sert iklimde. işlerin yürümesi ve yürütülmesi büyük marifet. Otobüslerin, otomobillerin karda kışta çalışması, günlük hayatın aksamadan devamı, trenlerin zamanında kalkması, okulların resmi dairelerin sabah beiirli saatte kapılarını açması; havagazı elek trik su gibi hizmetlerin kesilmemesi bizim alışmadığımız şey ler... Galiba kara kışta yalnız uçak seferleri alabora oluyor Rusyada. Bizimki gibi iki karış kar yağınca herkes birbirine gir miyor. Kuybişef'i karanlıkta şöyle bir gördüm. tşimiz yok burada. Doğru Istasyona gittik. Gece yansına yaklaşıyordu. Andrey'e soruyorum: Tataklı mı biletimiz? Bilmem, diyor, Andrey. tr.turist biletleri ayırtrnış, Andrey de almış. Bekleme odasında çeşitli tipleri seyrederek vakit geçiriyorum. Şu biraz ötedeki karı koca, memur herhalde. Şu ihtiyar, emekli olsa gerek, yanındaki ka dın kızı mı acep? Insan, yabancı ülkelerde, ve de hele Rusya gibi bir yabancı memlekette çevresindeki tipleri j'erli yerine oturtmakta zorluk çekiyor. Oysa Türkiyede insanlar şekillenmişlerdir. Bir bakışta nereli olduğunu, ne iş yaptığını tahmin etmek mümkündür. Yanımıza bir kız ve üç delikanlı geüyor. Gençlerin dize doğru daralıp paçaya doğru genişliyen son moda pantalonları, Beatles saçları, boyunlanna savurdukları kaşkolları var. Ağızlarında durmadan geveledikleri son moda şarkılarla tohumları bütün dünyaya yayılmıs âsi gençlikten birer nümune. Oturuyorlar. Başhyorlar gürültüye ve suçluluğa. Yammızdaki bir ihtiyar kadın kızıyor, azarlıyor hepsini... Hemen susuyorlar. Grup halinde genç kızlar kolkola dolaşıyorlar ortahkta... Sıralann üstünde kestirenler var. Köşede bir kadın ağlıyan çocuğurrtj susturmaya çalışıyor. Tren zamanı geldi. Bekleme salonundan ayrıldık. Yola çıkıyoruz. Yirmi metre kadar ötede bir neşeli grup, kadınh erkekli şarkı söyleyip dönüyorlar. Ellerinde votka şışeleri. Içlerinden pek keyifli biri kalpağını çıkanp yere vuruyor. Gülüşüyorlar. Trenimiz homurdanarak girdi gara. Kosustuk. Vagonumuzu bulup girdik. Önce bir şey göremedim karanlıkta. Ama burnuma çarpan, ter, alkol, yağ ve de başka kokuların kanşımı oldu. Hafif itişip kakısma arasında yürüdükçe gözlerim de alıstı. Vay, vay, vay. Koridorun sağ ve solundaki yataklardan fırlamıs çıplak •yaklar, ranzalann üstüne uzanmış bir yığın insamn soluması, horlaması, kısık ısıklar arasmda karmakarışık bir manzara. Biraz sonra anladım ki Rus trenlerinin bizim gibi kompartımanları yoktur. Enine dört, ve boyuna iki yatak uzatılarak bizdeki bir kompartımanhk mesafeye altı yatak sığdınlıyor. Koridor bu yataklar arasından geçiyor. Andrey Andreyeviç bu türprizi beklemiyordu herhalde. Yerimizi değiştireceğim, deyip gitti. Ne çare ki güzel bir tesadüfle başka yer yoktu. Ben Andreye bu türlü yolculuğun benim için daha neşeli olacağını anlat tım. Bizim vagona bakan memur kadın geldi. Bir ruble toka eden herkese yatak var. Biz de birer yatak, çarşaf battaniye aldık. Benim yatağım yukandaki Sabaha karşı gözlerimi açtığımda tavanda bir subay gördüm. Sanki rüyalardaki gibi havada yürüyordu. Bir dizi madalyası vardı göğsünde. ALMA ATA'DA, İLİMLEB AKADEMİSİ Gözlerimi uğuşturunca anladım ki tavanda gördüğüm kişi subay değil genç bir askerdir. Esmer, yinni yaşlannda idi. Yer bulamadığı için olacak bavulların konduğu en yukardaki raia çıkıp uyumuştu. Ve tam aşağı ınmek lsterken de ben uyanmıştım. Bu genç askerin Ferganalı Mahmut olduğunu daha sonra anhyacaktım. Ayak ucuma gelen tarafta, siyah gözlüklü, dökük saçlı, uzun sakallı, gençten bir adam yatıyordu. Sıvanmış kollannın üstünde zengin dövmeler... Altımdaki yatakta siyah eşofmanlı, tombulca, güzelce bir kadın. Biraz ötede altmıs yaşlannda bir kadın daha ve yanımdaki ya takla altındakinde orta yaşlı iki kadın daha... Gün ışır ışımaz bunlann hepsi kalktılar. Sanki bir kışla düzeni içinde yataklar yapılmaya başlandı. Sonra tuvalet faslı baş ladı. Koluna havlusunu sabununu alan tuvaleten önünde sıraya giriyordu. Acelenz, telâşsız, disiplinle. Sabab Y A R I N : SOVYETLERDE tNSANLAR Dişi Bond MODESTY BLAISE BOZUIMA, TULES 1 BULMACA İ S T A N BU L Ofi.25 Acılıs. proeram 06.3(1 Kur'anı Kerim ve türkc* acıklaması (16.45 Saz eserleri 07.00 Köve haberler O7.n5 Türküler eecidl 07.30 Haberler ve hava durumu (17.45 Kücük ilânlar 07.5fl Stüdvo Gden v« I»t»nbuld« busün 08.0(1 Hafif müzik 08 2(1 Darvas ve arkadasUn 08 40 Keman soloları fl9.no GünümüzSorunlarımı» 09in M. Yıldırımdan sarkılar 09.30 Rumba ve Ca Ca'lar (19.45 R. Sensesten türküler 10.00 Müzik kutusu 1(1.15 Mitoloilde kadın 10.25 Güzide Kasacıdan larkılar 10.4(1 Arkası varın w ,^ 11.00 Kısa haberler 11.05 Sabah konseri 1140 Ilhan Fevman orkertrMl 11.55 Valsler 12.10 Kücük ilânlar 12.15 Sükran Doruk'Un aarkılar 12.20 Rıza Rit'ten sarkılar 12.45 Fatma Türkandan türküler 13.00 Haberler. R. G. de bueün 13.20 Stüdyo G'den 13.3(1 Reklâm oroeramları 14.00 KaDanıs • 15.55 Acılıs. Droeram 16.00 S. Erorhandan türküler 16M Minvatür müzik 16.40 Saz eserleri 16.55 Cocuk bahcesi 17.10 Slir ve cocuk 17.20 Kısa haberler 17.25 Kadınlar fasıl tooluluBu 17.50 Reklâm proeramları 19.00 Haberler ve hava durumu 19.40 Kücük ilânlar 19.45 Küeük orkestra 20.00 Aile sohbetı 20.10 Pivano soloları 20.35 BeceD Bireitten urkılar 20.55 24 saatin olayları. K. Uânlar 21.00 Yuvarlak Masa Yöneten: Ecvet Güreıln 21.40 Kücük ilânlar 21.45 Selma Ersözden «arkılar 22.00 Reklâm Drozramları 22.45 Haberler ve hava durumu 23.00 Her zaman i»tenen olâklar 24.00 Kaoanıs ISTANBLL IL RADYOSU 16.55 Acılıs ve Droeram 17.00 Sizin icln 17.30 Kücük konser 18.00 Iyi aksamlar 18.30 Senfonik müzik 19.00 Cesitli melodiler 19.30 Aksam konseri 20.15 Genclerle beraber 21.00 Oda müzisi 21.30 Gökkusagı 22.00 Gece konseri 23.00 Caz müziü 23.30 Ojjeretler 24.00 Cesitli müzik 00.30 Hafif müzik 0100 Program ve kapanıl 123456789 YUKARIDAN AŞAĞIYA: bir kasabamn adı (karma söz). 1 «Sürtük ve orta malı kadın» 7 Bir iskemle veya koltuga mânasma iki söz. 2 Kazılarak çökmüş durumda bulunan, teaçılmış delik. doğuda kaynağı k a ü t e ^«• « yurdumuzda olan bir akar suyu 1 ? 3 4 5 6 7 8 9 şının ıkl başı. 8 muz. 3 Yün veya ipekten do Sevimlı taykurımuş şey. bal yapraa işçisi. 4 vandır ama ya Birini hatırlayıp adını ve ona banidır hastadair hâtıralannı söyliyerek, nota. lann vücutlann 5 Almanyada bir sanayi ve köda duyduklannmür bölgesi (söylendiği gibi yadan. 9 Yapazılmıştır), ortaklardan birinin his cağı iş rtatınnsesine düşen. 6 Bir zaman par DSnki) bıilmaranın dan kaçmış duçasırun tersi, Sakarj'a ilimizdekl halledilmis sekll ruma düşeret 2 X 3 SOLDAN SAGA: 1 Kendlsine ilglli Bakanlar tarafından görevinden çekilmesi tavsiye olunan Endonezya Cumhurbaşkanı. 2 Beyinl sandığa bırakan (iki söz). 3 Para kazanmak için oynanır fakat insan sonunda perişan olur, yatma vaktini geçirmiş çocuğa verilecek emir. 4 Gelir getiren binalar, «tertemiz ve sat hale getir!» mânasma bir emir. 5 SelAm verilirken çıkarılması gereken^ 6 «Baş» ın dörtte ikisi, «ısınıp kabından taşacak hale gelir» karşıhğı bir çekim. 7 Seciye ve karakter (yeni terim), bir edat, bir çeşit ağzın yarısı. 8 Mektup kabı, enjeksiyon yapma işi. 9 «Sıcaklık ele geçırtr» anlaraına iki söz. Garth + X TTl | •7i • s\T T" 2 |f t 4T .? •• • 4 X K 4 •• • DÜPTKt* BUUVIACANIN HALLEDtLMİŞ 5EKLİ 3|T mmmmmmmmmm as&m&asft^^ HALLEDİLECEK Yukandaki rakamlı bulmacada sadece 6 tane anahtar (ipncu) ve C tane sonuç vardır. Boş olan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve (oplarna, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldan sağa ve yukarıdan aşağıya bulmacada fösterilen sonuçlan bulunuı. Biraz vaktinizi alır ama, boş vaktinizi hoşça geçirmiş olursunuz. 7IFFANY JONES; ! ÖSK ve OLÜM 53 Margaret usul usul sallandı. Hekim, gözfl cıgaranın ucunda düzgün yanan külde, başını dumanlara bürüdü. «Demek sizce umut yok, öyle mi?» Adam: «Açık söylüyorum, bence öyle» dedi. Külü dikkatle parmaklığın üzerinden silkti. «Şimdiden ölmüş sayılabilir. Daha da ileri, şu üç aydır çoktan ölmesi gerekirdi ama, bir şey bekliyor gibi görünüyor. Başlayıp da bitiremediği bir şey, bilinçli olarak hatırlayamadığı eski hayatmdan taşıyıp getirdiği bir şey. Hayata bir bu bağlıyor onu benco Margaret'e gene öyle keskin keskin bir baktı. «Size karşı nasıl simdi? Yaralanmadan önceki hayatından hiç bir şey hatırlamıyor.» Margaret gözlerini bir «n onun keskin, iyl duygular dolu bakışına dikti, tonra birdenbire ona doğruyu söylemeye karar verdi. O anlattıklarını bitirinceye kadar adam onu dikkatle süzdü. «Demek Kader'in işine kanşıyorsunuı, öyle mi?» Margaret: «Siz de olsanız öyle yapmaz mıydınız?» diye savundu. ^ Hekim kısaca: «Başkasmın yerinde olsam ne yapardım diye hiç düşünmem ben» dedi. «tse yoktur benim mesleğimde. Dokular, kemikler flzerine çahşınm ben, şu bu durum üzerine değil.» «E. olan oldu iste. Artık gerl çeldlemij'ecek kadar girdim işin içine. Demek her an gidebilir sizce, öyle mi?» «Gene varsayımlar yürütmemi istiyorsunuz benden. Benim dediğim şu: îçinde bir yerlerde kalmış son bir kıvılcım var kl bu da onu artık besleyemez oldu mu gider. Gövdesi çoktan ölmüş. Bundan daha ilerisini söyleyemem.» Margaret: «Ameliyat?» diye ağız aradı. «Dayanamaz. tkincisi, insan denen makine ancak bir noktaya kadar yamanır, parçalan değiştirilebilir. Bütün bunlar da yapılmıştır ona, yoksa hiç bir hastaneden bırakmazlardı.» öğle sonrası ilerliyordu. Güneşin ışıklan yana devrildi, perde gibi örten yapraklann arasından geldi, kapının kemerine derede bir mika par çası gibi sarı ışıklar serpti, onlar orada sakin sakin oturdular, konuştular. Gene o arap gene o iç gömleğiyle, elinde çimbiçeri çimlerin üzerinde gidip geliyordu. Aradabir sarsıla sarsıla çeken katırların ardında bir araba uykulu uykulu, gıcırdaya gıcırdaya geçiyor, ya da bir başka araba, öğlesonrasının altında sinirli bir benzin kokusu bırakaraktan hızla gidiyordu. Biraz lonra paptz da onların yanına geldi. «Demek bırakacağız kendisini toparlayacak, ondan başka yapacağımız bir «ey yok, ha, Doktor?» diye lordu. VVilliam FAULKNER «Evet, benim öğüdüm bu. Dikkat, istirahat, sükunet. Eski ahşkanhklanna yeniden ba$lasın. Yalnız, gözlerine gelince...» Papaz başını ağır ağır kaldırarak baktı. «Evet, gözlerini kaybedecek, bunu anlayorum. Yalnız, bunu giderecek bir şeyler var. Çok sevimli bir kızlan nişanh. Bu ona kendini toparlamak için güç verir, degil mi?» «Evet, verir, güç verebilecek bir şey var•a.» «N« dersiniz, evleamelerinl çabuklaştırıak mı?» «Ee...» diye, hekim blr duraladı. Bu konularda öğüt vermeye alışık değildi. Margaret Powers onun yardımma koştu. «Bence onu hiç de acele ettirmeyelim» diye atüdı. «Yavaş yava? alışm, yani. Öyle değil mi, Doktor Baird?» «Evet, Papız Efendi, bu konuda Bayan Powers'in sözünü dinleyin. Onun yargısına her bakımdan güvenim var. Bu işi ona bırakm siz. Kadınlar bizden daha beceriklidirler, bilirsiniz.» «Çok doğru. Daha şimdiden Bayan Powers'e çok şeyler borçluyuz.» «Ne münasebet! Donald'la uğraşmayı üzerime ben kendim aldım.» Taksi en sonunda geldi, Gilligan hekimin şeyleriyle göründü. Kalktılar. Margaret Powers papazın kolunu koluna geçirdi. Kolunu sıktı, aynldı. Gilligania birlikte, hekimin iki yanmda basamaklardan aşağı inerlerken, papaz sıkıla sıkıla gene sordu: «Şimdilik yapılacak bir şey yok, öyle mi, Doktor?» Sonra, sözlerini özür diler gibi bitirdi: «Kaygı duyuyoruz elbette, bilirsiniz.» Hekim sinirli sinirli: «Hayır, hayır» dedi, «Bizden çok kendi yardımı dokunur ona.» Papaz durdu, taksi köşeyi dönüneeye kadar baktı. Margaret dönüp bakmca onun arkalanndan baktığını gördü. Sonra bir köşeyi döndü* ler. Tren istasyonu girerken, hekim Margaret'in elini sıkarak: «Kendinizi hiç de hoş olmayacak bir işe attınız hanımefendi» dedi. Buna karşıhk Margaret onun gözlerinin İçine bakarak: «Tehlikeyi göze alıyorum» dedi, adamın elini kuvvetle sıktı. «E, Allahaısmarladık, öyleyse. Talihiniz açık olsun.» Margaret: «Güle güle, efendim» dedi. «Sağolun.» Hekim Gilligan'a döndü, elini uzattı. Hafif bir alayla: «Sizin de talihiniz açık olsun, Doktor Gilligan» dedi. Keskin çizgili kurşunl sırtının gözden silinişine baktılar. Joe Gilligan Margaret'e dönerek sordu: «Bana niçin Doktor dedi?» (Devamı var) M a l k O Ç O ğ l l l | konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU BEYAZGÜL A N K AR A Acılıs. croırram Kur'anı Kerim v» türkc» acıklaması B. takımından O. hıv»l«rı Köve haberler Günavdın Haberler ve hava durumu Sabah müziSi Ankarada bueüa Kücük ilânlar Her telden Kücük iJânlar Alive Aikılıctan türkfll«r Günümüz Sonınlarımıs Sabah konseri Kısa haberler T« K. üanlar Arkası yarın Hafif müzik Sarkılar Türküler ve oyun havsları Melodiden melodiy» Cocuk bahcesi Konser saati Ögle müzijtt Kıbrıs aati Kücük Uânlar Beraber ve solo sarkılar Haberler. R. G. de bueün Plâklar arasında Reklâm Droeramları Cocuk bahcesi Mülkive Tooerden sarkılar Bueün icin sectiklerimiz Kısa haberler ve K. ilânlar SarkıUr Türküler Cesitli müzik Yıldırav Cınardan türküler Yerli orkestralar Kutlu Payashdan sarkıl»r Müzik dinliyelim Kısa haberler ve K. ilânlar Yurttan sesler Köv odası Reklâm Droeramları Haberler ve hava durumu Kücük llânlar Bedia Akartürkten türküler Uvkudan önc« Vedat GUnelden larklln Türküler Vural DoSudan Cican müzlti 24 saatin olaylsrı. K. ilânlar Stüdvo konseri T.B.M.M. saatl Emel Sayından sarkılar Haberler ve hava durumu Haftanın befteeisl Gec» varmna delru Proeram ve kaoar.ıs ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear