26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHtFE 14 Şubat 1967 CUMHÜBİYET ÇAIIŞAMLAR nayasanın 117. maddesi, memurun nlteligini *^ ortaya koymaktadır. «Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları KAMU hizmetlerinin gerakürdiği asli ve sürekli görevler, memurlar eliyle görülür. Memurlarm nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, haklan ve yükümleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük isleri kanunla düzenlenir.> Avans tasansmm aldığı son şekil ile, Anayasanın tanımladığı memurlarm tümü zamdan yararlanmış olmaktadırlar. Ancak, İktisadî Devlet Teşebbüslerinde çalışanlarla, mahallî idarelerde görev Bİmış bulunanlarm, kanun kapsamı dışmda bırakılması, büyük tepkilerle karşılaşmaktadır. Çünkü: Bütçedeki bir paranın, bütçeden maaş almayanlara \erilebilmesi de, her halde mümkün değildir. Ama, kanunun ödeme kapsamını genişletmeden, iktisadî devlet teşebbüsleri ile, mahallî idarelerin kendi bütçelerinden ödemede bulunmaları sağlanamaz mıydı? Bu. daha çok tartışılacağını umduğumuz bir konudur. Bu yazıda, Anayasa ve diğer kanunlara göre, özelllkle İktisadî Devlet Tesekkülü personelinin durumunu Incelemek istiyoruz. nayasanın 117. maddesinde de görüldüğü gibi, devlet memuru olabilmek için, kişinin, öncelikle kamu görevi yapması, atanmasından özlük islerine kadar her şeyinin kanun sınırları içinde bulunması gerekmektedir. Anayasaya göre memur, sadece Kamu gorevi yaparak, bütçeden veya katma bütçeden maaş alan kişidlr. Nitekim memur deyiminin, sadece Kamu görevlilerine ait bir deyim olduğunu yine Anayasanın bir başka maddesinde görebiliriz. «Memurlar ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışanlar,» (Madde 119/2) denilerek kesin bir ayırıma gidilmiştir. Bu ayınmın da ortaya koyduğu gibi, kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışanlar memur değlldirler. 657 sayılı kanun, Anayasanın belirledigi bu ayınmı, perçinleyerek, Kapsam maddesinde durumu daha da açıklığa kavuşturmuştur. Ve 657 sayılı kanunun 1. maddesi yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. •Bu Kanun, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde çalışan, genel veya katma bütçelsrden veya bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardan veyahut kefalet sandıklanndan aylık a'.anlara uygulanır.» (Md. l ' l ) 657 sayılı kanunun 1. maddesinin 2.3 ve 4. fıkraları, yargıç, savcı, subay, astsubay. Üniversite Öğretim üyeleri ve yardımcılan ile ll özel idare ve bclediyeler personelini bile ayn yasalara bağlamıştır. Ancak. bunlann nitelikleri. Anayasanın belirttigi anlamda. kanunla belirlendiği için, kendilcrini devlet memuru saymak gerekir. K.ihfisadî kuruluşlonnda trol TOY Bankls Genel Sekreteri kadar açık deliller olduktan sonra, yasaların kapsam ya da tavan rakamlar bellrtmek yoluyla kısttladığı sanılan olanaklan yararmak da zor değildir. 7244 sayılı yasa, 1961 Anayasasından da, 275 sayılı toplu iş sözleşmesi yasasından da, 274 sayılı Sendikalar yasasından da önce çıkmıştır. Bu yasalann kişilere veya kitlelere verdiği hak ve sağladığı menfaatleri kısıtlayamaz. Nitekim, kendilerinin işçi olduğunu kabul eden pek çok kamu iktisadî kuruluşu personeli, 275 sayılı yasanm getirdiklerlnden yararlanabilmektedir. g ntıhara yonelen teşebbüs ve IfiıUer, gerçekte, kişi (lerin) ' nin çevresine yaptığı bir yardım çağnsıdır; S.O.S. Felsefi bir sorun olarak da beliren intihar bir enigma olarak, Dr. Arkun'un belirttigi gibi ciddiyetini muhafaza etmektedir. Belirlı bir mânasızlık karşısında bile asıl hareket tarzı olarak yaşamak arzusu zorunluğunu belırten Camusvari varoluşçu teze ve dinl yasaklara rağmen intiharlar işlen mektedır. İntihar konusunda ilk modern eser Pransız sosyologu Emile Durkheim'in 1897 de basılan eseri olup, halen klâsiküğini devam ettırmektedır. Durkheım, intihan kişi ile cemiyet arasındaki ilgiye bağlıyarak intihar nedenleri üç kısımda toplamıştır: O Egoistik Kişi kendini cemiyetten tamamen ayırmış olup kendi içine kapanmış; & Digergam: Kendini cemiyete vakfeden, teslim eden, örneğin kocasının ölümü üzerine yapılan dini âyinde intihar eden Hindu kadın. Q Anomik: Cemiyetin kişi üzerindeki otoritesi ve kontrolu kalmamış veya kişinin cemiyete intibala sarsılmıs: Issizlik veya birinin ani öiümünde olduğu gibi. Otoritelerin çoğu intiharın anl bir olgu olmayıp kişinin intibak etme yolundaki devamlı başarısızlıklarının ve karmaşık nedenlerin netıcesi olduğu fikrindedirler. Bu arada, kurbanlannı «Potansiyel intihar» lara yönelten bir nevroz dan da söz edilmektedir. •••••••••••••••••• İNTİHAR Yarın imzalanıyor Yoksul halkın nrtına bindirilen son zamlar ve dolaylı vergılerle bir zengin azuılık hesabma milletin nasıl sömürüldüğü elle tutnlar biçimde ortaya çıktı. İktidar, fakiri daha iakirleştırme ye zengini daha zenginleştirme politikasını liyakatle yürutmektedır. Bir de milletin daha dolaylı yollardan sömurulmesı vardır kı, halk bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi degildir. Adalet Partısı iktidara geçtiğinden beri bu soy sömürücülük çarkı daha hıılı, daha pervasız dönmektedir. Yarın imzalanacak bir anlasma ile Turkiyeyi tatlı paıar halinde gören yabancı kumpanyalar arasındaki çekişmenin son ravundu kapanacak ve Türkiye telekomünikasyon sanayii bir yabancı kumpanyanın eli altına girecektir. Biz bu konuda daha önce üçdört yan yayınlayarak nyarmalar yaptık. Baska gazete ve dergilerde de bn konuda tenkidler çıktı. Ne var ki is, büyük istir, ve kapitalist devletlere sırtlannı dayamış yabancı kumpanyalar arasındaki rekabet siyasi iktidarın içine işlemistir. Türkiyede kurulacak telekomünikasyon sanayii alanında yıllardan beri su altında yürüyen kavça, peşine polltikacılan takarak, müdürleri ve genel müdürleri potaya kanştırarak memleketi kıran kırana mücadelenin ringi haline getirmiştir. Türkiyede 200 bin hatlık bir telefon santralı kurulaçaktır, 200 bin küsur otomatik telefon makınası gereklidir, haberleşme sanayii için imalât yapacak bir telekomünikasyon fabrikan tesls edilecektir. Bütün bunlar için PTT bir ihale açmıştır. îanm milvara doğru uzanan bu ihaleyi kapitüler imtiyazlarla kazanmak bundan sonra Türkiye pazarıru ele geçirmek demektir yabancı kumpanyalar için.. Bn ihaleyc dört yabancı kumpanya katılmıstır. Bunlardan biri fsveç, biri Fransız, biri Japon, biri Kanada firmasıdır.. Türkiye açısından söz konusn olan yalnız bir ihale konusn değildir. Memleketin kosullanna en uy?nn bir haberlenne sistemi ve metodu üzerinde de karar vermek durumundayız. Bu karsnn teknik, idarî. iktisadi ve muhakkak millî ^önleri vardır. Telekomünikasyon sanayii millî savonmayı birinci derecede ilgilendlrdiğine göre önce bu yönden dâvayı değerlendirmek gerekir. Bu dâva 1954'ten beri sürüklenmektedir. PTT Kurumunda siyasi iktidarlara ve yabancı kumpanyalara bağlı hizipler ve ekipler türemiş, bu ekipler iktidara gelip gittikçe kendilerinden önce bu yolda alınan kararları decistirmisler, birbirlerine çelme atmışlar, iş uzadıkça uzamıs, Oevlet Plânlama Teskilâtının Telekomünikasyonda öngördüfü proırram gecikmis, memleket bn yüzden büyük zarara girmis ve buçüne dek gelinmiştir. Türkiye telekomünikasyon sanayii bakımından büyük knmpanyaların maç alanına dönmüstür yıllardan beri... Yanrı bir Kanada firmasıyla PTT arasında lmzalanaeak olan mukavele iste tozdan dumandan fermanın okunmadığı bu kıyasıya rekabet alanında gcrçeklesmistir. Ne var ki. bu anlaşmayla Türkiyenin telekomünikasyon sanayii bir yabancı kumpanyanın süresiz egemenliği altına ginnektedir. Ve böylece Osmanlı Imparatorlujunun son yıllannda revaçta bulunan sisteme clönmüs bulunmaktayız. Düveli Muazzama'nın yarı sömörge haline getirdiği Osmanlı Devletı de böyle imtiyazları yabancı kumpanyalara havale ederdi. Bu yüzden Belçika, Fransız, lngiliz, Alman kumpanyaları devletin içinde birer devlet olmuşlardı. Cumhnriyet Türkiyesinin telekomünikasyon sanayii de bir y»bancı kumpanyanın ellerine tam yetkiyle verilecektir. Çünkü kurulacak ortaklıkta yüzde 51 Kanada, ve ytizde 49 PTT hissedardır. Bu ortaklık mukavelesinin imzasından sonra iktidar, Ttfrkiyedeki haberleşme alanını süresiz olarak bir yabancı kumpanyanın tekeline açmaktadır. Oysa Türkiye gbi 30 milyonluk bir ülkede bu isı çok daha iyi sartlarla ele alacak, kuracak, eleman yetiştirecek \e 78 yıl «onra çekilecek firmaların bugün dünya piyasasında bulunduğu bilinmiyen bir gerçek değildir. Oemir çelik ve petrolden sonra telekomünikasyon işinde Türkiye kapitülâsyonlar devrinin kosullanna götürülmektedir.. Meclise bu konuda yazılı soru Snergeleri verilmistir. Çflnkfl ilk adımda 350 milyonluk bir is olarak görünen telekomünikasyon ihalesinde 100 milyonluk yolsuzluk yapıldığı iddialan da almıs yürümüstür. Kanada firmasına tanınan el altından pazarlık Imkinları öteki kumpanyalara tanınmamıştır. Bizim için önemli nokta, Türkiyede büyük bir sanayi kolunun daha yabancı kapitalizmin egemenliği ve kontrolu altına geçmesidir; hem de millî savunma bakımından çok önemli bir sanayidir söz konusn olan.. İşte şigaraya, ^çkiy», akaryakıta, ıtkere karnnun ötesinde, halkın habe'ri' olmadan 'böyle nice kazık bu yoksnl ülkeye ibideler gibi dikilmektedir, ve iktidar bu yolds pervasızca yürümektedir. PROBLEMI •:!: 624 sayıli yasa yasanm Kapsam maddesine gelin'ce; Bir yasanm kapsam maddesi elbette, diğer maddelerinde sözünü ettiği bütün konuları kapsayacak ve bunu belirtecektir. Bunu daha açık ortaya koyabilmek amacıyla, 274 sayılı yasanm (4/11) maddesi ile 624 sayılı yasanm 2. ve 8. maddelerinl bir arada yazmak yeterlidir. «Madde (4/1b) 22 inci maddenin 2 inci bendinde yazılı idare, teşekkül, müessese ve bankalarda çahşan müfettişler ve kontrolörler ile umum Müdür yardımcısı veya buna es.it ve üst kademelerdeki görevlerde çalışanlar.. • Maddenin adı «Sendikalara üye olmak yasağı ve üyelikten doğan haklann askıda kalmasıdır.. Yukandaki bend'de yazılanlar 274 sayılı yasaya göre kurulmuş sendikalara üye olamazlar. Bunlann dışmda kalıp da, iş ya da hizmet akdine göre çalışanlar 274 sayılı yasaya göre sendika kurarak, sözleşme ve grev hakkına sahiptirler. 624 sayılı yasanm 2. maddesi ise şöyledir: «Madde 2 Bu kanunun 1 inci maddesinde tanımlanan Devlet Personel1 Sendikalan: Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel Idare esasiarına göre yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü genel ve katma bütçeli dairelerin, İl özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve genel ve katma bütçeli daireler, İl özel idarelerine veya belediyelere bağlı kuruluşlann ve kamu iktisadi tesebbüslerinin ve özel kanunlarla veya özel kanunlann verdiği yetkiye dayanılarak kurulan banka ve teşekküllerin aslî ve sürekli gorevlileri ve yukanda yazılı görevlerden emekliye aynlmıs olup emeklilikten gayrı bir kanunl veya akdl statü içinde bulunmayan kimseler tarafından kurulabilir.» Ve bu kadar genis bir kapsamı olan bu yasa, 8. maddesinde «15 Temmuz 1963 tarihli ve 274 sayılı Sendikalar Kanununun 4. maddesinin 1/b bendinde yazılı olan hizmet akdiyle çalışan şahıslar, bu kanuna göre sendika kurabilir ve sendikalara üye olabilırler. 7 inci madde hükümleri sakhdır.» demektedir. Eğer yasa koyuen kamu iktisadî teşebbüslerinde çahsanlan memur kabul etmiş olsaydı, bütün bu maddelerin hiç bir gereğl yoktu. Ne 274 sayılı yasanm 4. maddesinin 1/b bendine, ne 624 sayılı yasaaştan beri saydığımız bu genel nlteliğin dışuınm 8. maddesine. Çünkü, 624 sayılı yasa, kamu iktida kalan kamu İktisadî tesebbüslerinin persosadî tesebbüsünde hizmet akdiyle çalışanlan da kapnelinin durumu ne olacak? Onlar gerek Anayasa, samına alsa idi, o zaman S. maddenin aynca getirilgerekse £57 sayılı kanun bakımından memur sayılamesinin anlamı olmazdı. Madem 274 sayılı yasada yamıyacaklarına göre, (ki, sayılmamışlar ve son avans saklanmıştır, madem hizmet akdiyle bağlı olmasma kanunundan yararlanamamışlardır.) nedirler? rağmen, kamu iktisadî tesebbüsünde çalışmaktadır ve madem 624 sayılı yasanm 2. maddesi hizmet akIncelenmesi gerekli soru budur. Kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışanlar, memur degillerdir, ama» diyle çalışanlan bile kapsamına almaktadır, ayn bir maaşlan kanunlara göre verilir. Memur degillerdir.' madde yazmak,* «abesle iştigâl» olmaz mı? Elbetie • ama, maaşların kanunla verilmesi ve T.C. Emekjj. olur ve yasa koyacu «abesle iştigâl etmez...» • halde, sürekli ve asli görev ile, hizmet ya da Sandığına bağlı bulunmalan dolayısile kendilerinl is akdinin aymmı nasıl olacak? ücretinde yasa memur saymakta, zaman zaman bu yüzden hüsrana ile bir tavan çekllmiş. emeklillk haklan yasa tle bir uğramaktadırlar. devlet kurumuna bağlanmıs bile olsa, atanmasmda Kamu iktisadi tesekküllerinin personell. memur devlet personelinin atanmasına uygulanan bütün olmadıklarma göre, ikiye aynlular. Ya Isçidlrler ya gerekler uygulanmayan herkes hizmet ya da İş akda hizmet akdiyle çalışan personel. Bir de kanunladiyle çalışmaktadır. Örneğln T.C. Ziraat Bankası bir rın belirttigi atanma durumuna göre memur olan* Kamu iktisadî tesebbüsüdür. Ama, personelinin atanlar vardtr. Statü hukukuna tâbl olanlar, kanun ya masına bir göz atalım. da kararname gereğince görevlendirilmiştirler. Kamu iktisadî teşebbüslerinde, kanun ya da kararnaGenel Müdür ve Yardımcılan, Ticaret Bakanlıme ile atanmış olanların dışmda bir tek devlet megıntn teklifi, Bakanlar Kurulunun karan ve Cummuru yoktur. Gerek Anayasanın, gerek 657 sayılı hurbaşkanının onayı ile atanır. Bunlarm dıkanunun ve gerekse, daha sonra iş hukukunu düzenleyen yasaların belirttigi niteliklere göre ayırun ya şmda kalanlann atanmalan İse bakınız nasıldır. «Bakanm müdür ve müdür derecesindeki mepılacak olursa. iş veya hizmet akdiyle çalışanlar varmurlan ile müfettişleri umum müdüriln teklifi ve dır. İş veya hizmet akdiyle çalışanlar ise, çalıştıkidare meclisinin tasvibiyle tâyin olunur. Bunların ları yer neresi olursa olsun, yapılacak zamlar ya da taltif, terfi ve tahvilleriyle vazifelerinden afları da verilecek avanslar icin yasa cıkma&ını değil, Örgütaynı hükme tâbidir. Yukanda yazılı olanlar haricinlenerek bunu almasını bilmek zorundadırlar. de kalan memurlar hakkmda Umum Mödür resen Kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışanlardan, hiztâyin, nakil. taltif, terfi, tecziye ve vazifeden af kamet akdiyle çalıştığı halde dahi, bu haklardan yokrarı verip bunlan tatbik edebilir ve kararlan her sun kılınmışlar vardır. Yasalar bunları ayrıca beay bir liste ile idare meclisine bildirir.» Bu dulirtmiştir. Ama, yasayla yoksun bırakılmışlar dışmrumda memur sayılabilecek yalnız Genel Müdür ile dakilerin, sözleşme yapma hakkını kullanması geyardımcılandır. rekmektedir. A • ••• •••• • ••> •••• :::: •>•• •••• •••• •••• •«•• •••• ••>• :::• İrsîmi? •••• :::: •••• •••• •••• •*•• ••«• Nedirler? B •••• •••• •••• m •••• •••• •••• :::: •••• •••• •••• 274 soyı'ı yoso pılı yasaya göre, Kamu iktisadî teşebbüslerinde çalışanlardan müfettişler ve kontrolörler ile umum müdür yardımcılan veya buna eşit ve üst kademedeki görevler dışında kalanlardan, hizmet ya da iş akdiyle çalışanlar 274 sayılı yasaya göre işçi sendlkası kurarlar ve 275 sayılı yasaya göre de toplu iş sözleşmesi ve grev yapabilirler. Burada denilecek ki, nitelik bakımından bütün bu belirtilenler doğru olmakla birlikte 7244 sayılı Kamu İktisadî Tesebbüslerinin maaşlannı düzenleyen kanunun tavan hadleri ile, 624 sayılı Devlet Personeli Sendikalan Kanununun Kamu iktisadi teşebbüsleri personelini de kapsamına alması karşısında durum ne olacaktır? Ortada bu kitlenin memur olmadığına dair bn Sonuç sli ve sürekli görevde bir devlet memuru olabilmek için, kanunun belirlediği atanma, 11erleme ve cezalandınlma yollanndan geçmek, kanunla bu haklara sahip olmak gereklidir. Tek kişinin iradesine bağlı tasarroflar sonueu çalışma ya da çalışmama durumlanna düşmek ancak hizmet akdiyle mümkün olabilir. İşte kendisini devlet memuru sayan Kamu iktisadî kuruluşlarmdakl personelin durumu budur. ve bu dunımda yapılacak tek davranış örgütlenmektir. Hizmetleriyle çalıştıklarma göre 274 sayılı yasaya uygun kurulmus sendikalara girer ya da yeni sendikalar kurarak sözleşmeler yapabilirler. Böylelikle uygulamadaki durumlanna kpndi davranışlanyla da kesinlik kazandırarak kaderlerini yasalara bırakmadan pazarlık yoluyla düzenlemek olanaklarma kavuşurlar. A •••• • •>• • ••• • ••• •••• *••• • ••a 1 Hocalarının Davranışı • ••• • *•« • •>• •••• S ntihann irsi olup olmadığı I sorunu da Ernest Hemingway'•in intiharından sonra tekrar su yüzüne çıkmıştır. Yazann babası beynine kurşun sıkarak, kızkardeşi ise fazla Uâç alarak intihar ettiler. Benzeri ikizler üzerinde yapılan araştırma intiharda genetik bir faktör olmadığını göstermiş ise de, intiharın bazı ailelerde yaygın olarak görülmesi, nicelik ifadesi, bu nokta üzerine dikkatleri çekmektedir. Bu durum belki de tesir altında kalmma ve taklitçilikle açıklanabilir. Dr. Arkun'un da belirttigi gibi, sirayet yoluyla kişüerin intihan psikolo«Defile» değil jik bir gerçek olarak belirtmiştır. «Bazan gerçek değil de roman sosyal uyarmadır kahramanlarının intihan ile genls ayın Kaynar, o halde Tekkitleyi aynı şekilde etkilemektenik Üniversite hocaları «candir.» ftrapftrn. Ifl. asrın Almanyalannı da tehlikeye sokarak» v < ' sıhda GoethS^rH! 'romantik ve fa kaba kuvveti telin etmSkle dukat Jıasta ol^.kahramanı Wert ?unme yetkisi olan herkası uyarher'i taklit ile beliren intiharlar. ma yuruyuşu yapmış olmadılar Dr. Arkun, «Bütün yaş prupla mı? Bu gelen lasızmi hükümete nndaki kadın ve erkek bekârlar, duyurmak değil midır? evlilerden daha fazla intihar etVe de elini kolunu salhyarak mektedirler.» demekte ise de kim dolaşan zorbaları protesto Anabunlarm evll olmadaklan için in yasa çiğneyenlere karşı çıkmatihar ettiklerini söyliyebilir? nın ta kendısi değil midir? Tekfkm Arkun, tstanbulda yapı nikliler zaman zaman kanunla| l | lan bir inceleme neticesl nn faşist mılitanları yararına ış•*• evlilik müesseseslnin 1927 lediğını görunce Bursa Nutku 1946 yılları arasmda bir intihar nun anlamının ve gerçekliğinin onemine bir daha inanmışîarnedeni olabileceğini belirtiyorsa da dır. bunun pek sıhhatli olmadığı kanısındayım. Sayın Kaynar'ın, «Meselâ dflşnun kuvvetlerine karşı yurdn 1927 • 1946 devresinde meden! savunma yürüyüşüne geçilebikanun hükümlerinin getirdiği yeni lir» sozu guç anlaşıhyor. Duşkavramlannın tesirliliği (?) neticeman kuvvetleri nerede? Rusyasi kişüerin ega organizasyonunda dakı, ya da Amerikadaki düşsarsıntı görülmesi spekülâsyondan man için bız burada mı yurüöteye geçmemiş olsa gerek; üâveyeceğiz? Yoksa onlar buraya geten 1927 öncesi intihar istatistikle lince biz yürüyüş mü yapacari mevcut ise; bunlara bakılarak ğız? Belki de NATO'yu kastetbu tarih Bncesi ve sonrası arasm mişlerdir... Biz içimizdeki parada bir mukayese yapılmış mıdır? zıtlere karşı yürüdük. Bu «suSon olarak şunu da belirtmek lsni bir gösteri» «defile» değil canh bir sosyal uyarma hareterim ki, intihar konusundaki istatistikler gerçeği ifadeden uzak keti örneğidir. tır. Sayın Kaynar, «Talebe kuruluşlarının bir kısmına bu işi Özellikle intiharın din normu 1meslek haline getiren bazı talele adam öldürmeden daha ağır bir be avcılarının musallat oldnfusuç olduğu kabul edüen memlekenu» yazıyor. Bu da doğru. Fatimizde bu durum daha da belirlikat devlet bütçesinden kimlerin dir. Dr. Mustafa YTİCEL tahsisat aldığını Sayın Profesör Krımınolog biliyorlar mı? Hangi yiyici kuruluşa verilmektedir müyonlar? Ve bu paralann yüksek kalorisiyle hangi yıllanmış talebe (!) ler Teknik Üniversitenin eşyalarım mahvederler... melere düşmekte, aynca olaylara ne denli yüzeyden bakıldığının örneğı olmaktadır. Sayın Kaynar'ın yazısını tekrar tekrar okumakla bu durumu daba iyi anlıyoruz. İlk paragraflarda yüksek öğrenim gençliğinin yürüyüş ve toplantıların olağan olduğunu, doğru yolun fikır tartışmalarına imkân vermekle bulunabıleceğini ifade eden Kaynar'a buraya kadar katılmamak elde değil. «Talebe kuruluşlannın fiili tecavfizleri» deyişine karşı çıkarız. Çünkü fiili tecavüsü yapan kuruluslar değil, tek bir kurulus: MTTB ve onun vönettiği mılıtanlardır. Daha doçrusu sağcılık yağcıhğıyla zorbahk, haydutluk yapanlardır. Bunlar başını yemek ıçın günleri saydıkları iktidan da âlet eden faşist yamaklarıdır. Sayın Kaynar'ın «çıkarcı yöneticilerin sanki filkücülük vapıyorlarmış gibi davranıyorlar ve çıkarları nğruna saf yürekli gençleri kışkırtıyorlar» sozune açıklamak şartıyla katıhyoruz. Bugün saf yürekli bazı gençler milliyetçilıği yem olarak kullanan fakat demokrasiyı yoketmek isteyen bir parti tar.ıfmdan aldatılmaktadır. Yurtları basanlar da bu siyasl partmin fedaileridir. Bu kişiler butı;n fakültelerde fıstltı faaliyetleri yapmakta ve saf yüreklılerı bir uçuruma götürmektedirler. Arkada İtalyan, Alrrtan ve bütün dunya milletlerinin gözyaşının bulunduğu bir macerayı Turkiyeye uygulamak isteyen bu kısıler iktidardan yana gibi gozukmeyi çimdılık Makyavel metodlarıyla çok iyi başarmaktadırlar. Saf yüreklileri de Pasıfıkten Egeye kadar bir Turan yaratacağız diye aldatıyorlar. İleride başlarını yiyecekleri ıktıdarın emrindekı emnıyet kuvvetleri onlardan j'ana olmuştur. Bu faşist parti, Makyavel siyaseti ıcabı Mechste orta yolda gozukmekte, alt tabakada uzellıkle oğrenci toplulukları arasında ıkinci derecedeki adamlarıyla «kuvvetli bir dikta» telkınine çalışmaktadır. yonız. Teknik Üniversiteli Burhan Garibağaoğlu özetle |unlan yazmaktadır: •Prof. Reşat Kaynar'ın «Teknik Üniversite Hocalarının Davranıs> başhklı yazısında belirttigi hususlardan bir kısmına, bu arada, öğrenci kuruluşları yöneticilerinin (çoğunluğunun), öğrencilerin yurt, burs ve ceşitll eğitim sorunlan dururken. kendilerine şohret ve para sağlamak için, arkadaşlanm da kışkırtarak, ülkede huzursuzluğa sebep olan bir kısım hareketlerde buluııduklan konusundaki düşüncelerine katılıyorum. Ancak. Teknik Üniversite hocalarından bir kısmının oğrencileriııin yürüyüşlerine katılmış olmalanndan bahsederlerken onların defileye gidercesine \e davranışlarının anlamını idrâk etmezlermiş gibi bir halde olduklarını imâ etmekte olmaları, o yüriıyüşün anlamının biı Profesör tarafından dahi anlaşılmamış olduğunu ortaya koymaktadtr. Bu yürüyüş sadece birkaç oğrenci yöneticisinin kavgalannın bir başka safhası olmadığı gibi, tam aksine bu tarz kavgalaruı çıkmasına (kendi siyasî emellerine hizmet edecek kişilerin, öğrenciler adına söz söyleme hakkına sahip olmalarını sağlamak için) rıza gösteren bir anlayışa karşı idi. Ayrıca memlekette tehdit mektuplan dolaşıyor, kavgalar ve oğrenci yurtları basılıyor, gazeteciler kaçırılıp dövülüyor, gecelcri evlere girilip, aramalar yapılıyor, zorbalık ve saldırı bir metod haline getiriliyordu. Sayın Profesörün üzerinde fazla düşünmeksizin defile» dediği bu yürüyüş böylesi saldırgan bir anlayışa «dur» ihtarı olmak üzere düzenlenmişti ve daha geniş halk kütlelerinin bu gidişattan haberdar edilebilmesi için, bir kısım öğretim üyelerinin de buna katılmaları pekâlâ faydalı olabilirdi. Fakat ne yazık ki, değil halk kütleleri. bir saygıdeğer profesorümüz için bile, biz böyle bir yazı yazmak lüzumunu hissetmekteyiz. Üzücü, düşündürficfi ve çok yazık !..> Üzüldüm • Tartışmacı Hukuk Fakültesi öğrencisi Yusuf Baha Gürcan Prof. Reşat Kaynar'ın meslektaşlanru anarşist olarak tanımlamasına üzüldüğünü belirtmekte ve: «Sayın profesöre sunu batırlat mak gerekir ki; T. Üniversite öğ retim üyelerinin yapmış olduğu yürüyüş, Gümüşsu Öğrencl Tâfdpi : nun basılması üzerine, basanlan ve basma olayına seyirci kalan idare edenleri protesto amacıyla vapılmıştır» demektedir. S •••••»•••••••a ... AGI BİR OİÜM Muharip Gâzilerden Kosovalı Ahmet Tokdoğan'm kıymetli eşi Salihatı nlsvandan 12^.1967 Pazar günü ânî bir kalb krizi neticesi hakkın rahmetine kavuşmustur. Mevlâ rahmet eyleye. Kederü AİLESÎ Cumhuriyet • 1590 SEHER TOKDOĞAN Modem genç kız ve kadınlar İçin ANT 1 AYBAR'IN ANTA ÖZEL DEMECİ • DÎSK KURUCULARI KONUŞiryOR • EREĞLÎ DEMİR ÇELÎK"E DEVLET HARAÇ VERİYOR • SEÇKİN İMZALAR ÖZEL HABERLER KARÎKATÜRLER • BUGÜN ÇIKTI TEŞEKKÜR Büyüğümüz, Babamız, 30 Ocak 1967 tarihinde Kütahya'da vefat etmesi üzerine, bizzat gelerek, telefon, telgraf ve mektupla başsağlığı dileyen akraba ve dostlanmıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Mesat EREZ (Heris Heklâm 495) r 1592 SALİH EREZ'in Teknik Üniversite 7. SAYI ÇIKTI (Cumhuriyet 1578) ••a»aaaaı '••••••••I 1 ayın Profesor Reşat Kay1 nar'ın «Teknik Üniversiîe ' hoealannın davranışı» başlıklı yazısını okuduk. Kaynar, zaman zaman dedikleriyle çeliş S Hatadır onuyu TMTF olaylanndan ayn düsünmek ilk hatadır. Konunun özü TMTF'nun savunduğu soylu fikirlerdir. TM TF parti uşakhğına karşıdır. TMTF halkın aydınlatılmasından yanadır. TMTF köklü reformlardan, millî petrolden, milli bağımsızhktan, dış ticaretin devletleştirilmesinden, kısaca halktan yanadır. TMTF'na çıkarcıların attığı çamur bundandır. Bu yüzden iktidar TMTF'nu ken dine yakm olanlara zaptettîrilmek hülyasma kapılmıştır. Adapazarı kongresinde en ince noktasına kadar hassasiyet gösterenlere binbir güçlük çıkanlmıstır . Bütün milletler TMTF ve onun kuruculanndan İ. T. Ü. T. B. ne saldınnışlardır. Sopa, taş, cop, kaba kuvvet... MahkemeleT kararsız, emniyet kuvvetleri tek taraflı. Ve bu olaylar olmasın diye uyarma yürüvüşü yapan bu profesörlerin hareketi «tehlikeli bir defile» olarak nitelendirildi. Oysaki hareket demokratik bir protestodur. Kaba kuvvete faşizme karşı çıkmak onlan lânetlemektir. Dolayısıyla devletten bana, demokrasiden yanadır. Bir açıdan da hükumetten yana ve hükumeti uyarma (başını yiyecekleri gör!) niteliğini taşımaktadır. Sayın Kaynar olaylann çok dışındadır. Kendi görusleri bir kaç yıl öncesine biraz uygun düşmektedir. Ne mutlu bize ki, öğretmenlerimiz herkesten önce uyancı görevini yapmış, demokratik düzenin yanında olduklarını göstermişlerdir. Kenan ERSOY Teknik Üniversite öğrencisi K VEfAT Erzincanh merhum Riyaziye Öğretmeni Yarbay İsmail Hakkı Aktürk ve Naime Aktürk'ün oğlu, Meliha Aktürk'ün eşi, Yüksek Mühendis Güngör ve T.C. Ziraat Bankası Müfettişi Ertaş Aktürk'ün babası, Dr. Turgut Aktürk ve Hüsniye Özden'in ağabeysi, Birsen Aktürk'ün kayınpederi, Bozkurt ve Bingül Aktürk'ün dedesi, Yeter Can'm manevî babası, Ahmet Can'm kayınpederi, Esin Ersoy ve Aslan Ersoy'un amcası, Akın Özden'in dayısı, Şefika Eryaşar ve Fehmi, Ahmet ve Şefik Dündar'ın eniştesi, Tuğgeneral Ruştü Naiboğlu ve Havaa Yb. Zihni Naiboğlu'nun eniştesi, Hadiye Eğitmen'in teyzezadesi, Turan Mermerci, Hikmet Aktürk, Dr. T. Talât Aktürk, Turan Kavur'un amcaları, Maliye Bakanlığı Geürler Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğünden emekli, İbrahim Yolal, Mortas Türk Madencilik ve Ticaret Kollektif Şirketi, Atıf Dinar Haydar ve Arif İnşaat Kollektif Şirketi firmalarınır» Ankara Mümessdli HÜSEYİN RAGIP AKTÜRK gösterilen bütün ihtimama rağmen, müztarip bulunduğu hastalıktan kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavuşmustutur. Cenazesi; 14 şubat 967 salı günü öğle namazını mütaakıp Hacıbayram Camiindeden ktddırılaoaktır. Allahtan mağfiret dileriz. AİLESt Cumhuriyet 1591 Ankarada Satılık Kıymetli Bina ve Arsa Problemlerinize eğilen ve onlan çozen essız dergı ARKIN KİTABEVÎ (İlâncılık . B754/1586) Yenişehir'in birinci sınıf iş sahası olan İzmir caddesinde 24 metre cephesi bulunan 675 karemetre arsadaki dört katü apartman ve dükkânlar satılıktır. Satış şartlarını, Sirkeci Ebussuud Cad. 75 üst katta MJîfl.ü. adresinden öğrenebilirsiniz. Cumhuriyet 1597 Diğer tartışmalar Aynı konuda oğrenci Burhan GaribaRao^lu'ndan ve Yusuf Baha Gürcan'dan mektup almış bulunu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear