Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHIFE DORT ordumuzu Pentagon'un emrinde bir çesit yabancı lejyon halıne sokan bir dı$ politikaya karşı çıkan milliyetçiler de öyle. Colombiya ekonomisi yirmidört ailelik bir azınlığm elinde. Bütün kararları alan onlar, hem de hep kendi çıkarlanna göre, Colombiya halkının çıkarı diye bir şey yok. Bu durumu protesto etmek mi komünıstlik? Colombiya halkının yüzde sekseni açlıktan ölüyor. Okulumui yok, bazı vilâyetlerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı '/o 65'e varıyor, insan haklarına saygı diye bir jey yok, hiçbir zaman da olmadı. Bogota'da binlerce çocuk kaldırımlarda yaşıyor, oniki yaşından sonra fuhşa atılıyorlar, öldürüyorlar, çalıyorlar, çünkü yaşamak için kannlarına bir şey gitmesi gerek, çünkü başka şey yapmasını bilmiyorlar, çünkü yalnız bunu öğrenciler. Ve bir gün diyecekler ki başlarında kavak yelleri esen bir serüvenci çetesi Colombiya'nın altım üstüne getirdi! Bize komünist diyecekler, kurşuna dizecekler. Ama bu sefer koyun gibi boğazlatmayacağız kendimizi. Insan haklarının en haklısı kendini ?avunmahdır.» Don Camillo Torres bu sözleri gerillâcılarla bir olup makiye çıkmadan iki ay önce söylemisti. Komünist olmadığı doğruydu, sadece tıpkı «Che» Guevara gibi hem gerçekçi, hem idealistti, ülkesinin yürümeyen yanlannı görüyor, düzeltebilir sanıyordu, sonunda Castro'nun eski silâh arkadaşı gibi eli mitralyözlü çetecilerin arasında, bir çarpışma sırasmda öldü. Ve şimdi ondan da kala kala Havana barlarında çalmıp söylenen bir kahramanlık destanı kal dı. ' J3 Aralık 1967 CÜMTTüRtTET «Meksika'nın başkentinde bîr polis merkezine taldınnaya teşebbüs eden bir grup öğrencinin serüvenlerini anlattılar di ye devam ediyor Fransız gazeteci, tonra baska isyancı öğyencüer de içlerini bana döktüler, şimdiki Meksika rejimini ağır ağır suçluyorlardı, kendine ihtilâlci dedirtiyormus bu re jim, ama aslında meslekten politikacılan beslemeye yanyormus. Oysaki bu öğrenciler Meksika'nın ancak bugün bir istikrara, barışa kavuşmuş oldugunu ve muhakkak ki bütün diğer Lâtin Amerika ülkelerinden daha iyi durumda bulundugunu unutmuşlardı. «Guatemala'da, altıyüz albayın ülkesinde, benim bulunduğum sıralarda sokaklarda çarpışıhyordu, suikastler ve adam kaçırmalar günlük olaydı. Üniversite, kitanın hemen hemen bütün ülkelerinde olduğu gibi isyancılann, yani büyük toprak sahiplerinin, albayların ve politikacıların evlâtlarının kalesi idi. Bu çocuklar şımdı ailelerinin faydalandıkları lüzumsuz ve bu çağa sığmayacak imtiyazlara bas kaldırıyorlardı, mucadeleye ön ayak oluyorlardı. Ama Sierra de Las Minas'daki gerülâcılar kendi iç çatışmaları yüzünden dağılma halindeydiler. Ayrıca bunların karşısında sırtını orduya dayayan «Beyaz El» adındaki bir aşırı sağcı tethiş organizasyonu ortalığı kasıp kavuruyordu. "CHE,, GUEVARA SIRRI CÖZlllDÜ .Derieyen: Gül IŞİK Lâtin Amerika'da neden huzur yok? fCHE» GUEVARA'NTN PARMAK İZLERİ 123456789 Kanlı seçim ntıcadeleleri «Nicaragua'da özel milisleri, ku da adamları ve Amerikalı danışmalarıyla güçlü Somoza ailesi Cumhurbaskanlığı seçimleri tertiplemisti, Baskanlığa tabii «evden bıri» olan general Tacho Samoza getiriliyordu. ömrümde gördüğum en hileli ve en insafsız seçimdi bu muhakkak: Bir yandan «kazanan» ln oyları sayılıyordu, öte yandan ona karşı çıkanların cesetleri. Mücadeleye komünistler ve CastroculaT katılmamışlardı, bu kanlı sonuçlara katlananlar hristiyan • sosyalistler oldu. «Yalnız Costarica bir huzur vahacığı. Kübadaküerin hiç beğenmedikleri yöneticüerinin programı şundan ibaret: «Ne sağ, ne sol diktası istemiyoruz» Ve Costarica diktatörlüklere elzem dayanağı kaldırmış ortadan, ordusuz idare ediyor. Yalnız polisi ve kıyı gözcüleri var. ) «Venezüella ihtilâlcileri de yine iç çatışmalar içindeler. Bir yanda Douglas Brsvo'nun Castrocuları, ötede Hector Mujico'nun ve Machado'nun komünistleri. «Colombiya, liberal lider Joge Gaitan'ın öldürülmesinden sonra 20 yıllık bir şiddet devresi geçirdi, bilânço: Çogu feci Sckilde c»n vermiş, 500fein61ü! Bir zamanlar sokaklardan top'.adıkları haydutlarla çarpısan liberallerle tutuculann simdi ara larında anlasmalarıyla bir derece sükunet sağlanmıs. Ama bir yandan da yeni bir gerillâ tipi doğuyor: Kuzeyde Castrocu diye bilinen öğrenci grupları çarpısıyorlar, güneyde eski haydutlarla köylüler var, bunlar da ilhamlannı Moskova'dan alıyorlarmış, öyle diyorlar.» • YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Küçük kuşlan kapan bir çeşit büyük kuş cinsi (çoğul). 2 «Çok hoş manzarah etrafı su ile çevrili kara parçası» anlamınn İki söz, bir edatın kısaltılmışı 3 Nota, tersi «kutsal sayacak derecede saygı göstermeıt mânasına bir eski terimdir. 4 Ruh hastası (tıp terimi). 5 «Yüzlerce eserinden yalnız yirmi tanesi elimizde bulunan eski ve dâhi bev tecimize benzer istidatta» karşılı ğı iki söz. 6 Tersi küçük kaym parçasıdır, «mahcup ol!» anlamına 2 3 4 5 6 7 8 9 bir erair. 7 Çolc duygulu olma huy ve tabia ti. 8 Yunan alfabesinin bır harfi, ücra yerdeki sokak böyledir 9 «Fakiriere yardım '•• hnlmacamn hiztneti» mânasına iki söz. halledllmlj «ekU SOLDAN SAĞA: 1 Aralarındaki iyi münasebet durumu bozulan iki toplum sınırında ergeç böyle bir olayın tnevdana çıkması beklenir. 2 Emir ve komuta bekler ve ona hazır durumda, bir sıfat takısı. 3 €Che» nin kendisine gelince.. Bir edat, ytlkseklik (eski terim). Bu sefer gerçekten öldü diyor4 Terst «eksik kalmıs bir işi lar, öyle olsa gerek. Ama Lâtin tamamlama» demektir (eski terim), Hıristiyanları ibadet etmeve Amerika'nın acele ve köklü reçağıran vasıta. S «Kalitesi diiformlara ihtiyacı var. Bunlar şük erkek çocuk» mânasına iki DÜNKÜ BULMACANIN yapılmadıkça bu ülkelesin husöz. 6 «Yandığı zaman ışık vezur bulacağı yok. Ve şartlar bu HALLEDİLM1S ŞEKLİ ren bir çeşit maddenin halil duoldukça da Ernesto «Che» Gumanı» mânasına iki söz. 7 «Na NASIL HALLEDİLECEK Yukandaki rakmnlı bulmacada «aevara ölraüş de olsa yine yaşazık adam olmak durumundan çık!» karşıhğı bir emir. 8 «A dece 4 tanf anahtar (ipucu) ve 8 Une «onuç vardır. Boş kalan 12 yacak. raçın sicimi» anlamına iki söz. 9 khrenin Içine 1 deo 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve lop S O N p Bir teklifi kabul etmeylp geri luna. çarpma. çıkartma, bölme işaretlerıne dikkat ederek snldan U çevirme hareketi, etrafı duvarll uga ve yukandaıı aşağiya bulmarada göstprileıı sonuçları bıılunuz. l\ sa\runma yerinin yarısı. Bira» vaktinill alır UDa, bos vaktinizi boşr» geçirmiş olursunuz. CHE ye gelince... ISTANBUL 06.25 Acılıs. Droeram O«.3O Günavdın I 07.00 Köve haberler 07.05 Günavdın II 07 30 Haberler ve hava durumu 07.45 Istanbulda bueün 07.50 Ilânlar ve hafif müzik O3.on Hafif Batı müziei 0».lS '"eerabeı 1 ve'solft'»arkıtaf' 08.45 , Fehrai Zaş, flrktştrası , , ., 09.00 Tiirküler 09.15 Vivolonsel soloları 09.30 Ovun havaları 09.40 Ev icin 30.0(1 Ara haberler 10.05 Hafif Batı müziM 10.20 M.Yıldırınıdan sarkılar 10.40 Arkası varın 11.00 Sabah konseri 11.45 E.Koneardan sarkılar 12.00 Ara haberler. ilânlar 12.10 KKoldastan türküler 12.25 Küeük orkestra 12.40 M.Mukadderden sarkılar 13.00 Haberler ve R.G. de bueün 13.15 N.Hilkat Culhadan sarkılar 13.3D Reklâm Drogramlan 1400 Dans müziii 14.15 Özdal Kaleden sarkılar 14.30 Radvo oda orkestrası 14.45 Zekâi Aoavdın orkestraiîl 15.00 Ara haberler 1505 Y.AİDdoâandan türküler 15.20 Okul radvosu 16.20 Saz eserleri 16.30 IFTAR PROGRAMI 17.00 Ara haberler 17.05 Mevdan faslı 17.30 Köv odası 17.50 Reklâm Droeramlan 19.00 Haberler ve hava durumu 19.35 S.Kutbavdan sarkılar 19 50 Aiie sohbeti 2000 Yurdun sesi 20.30 Örneklerle tivatro 21.00 24 saatin olavları. İlânlar 21.10 Sanat saati 21.40 A.Yavascadan sarkılar 22.C0 Reklâm Droeramları 22.45 Haberler ve hava durumu 23.00 Hafif müzik 23 1(1 Hafif Bat) müzlU 24.00 KaDanıs ISTANBUL 1L RADYOS1 Acılıs ve DroBram Sizin tcin Kücük konser Cesitli müzik Senfonik müzik Hafif müzik Aksam konseri Genclerle beraber Ooeralardan seçmeler Hafif müzik Gece konseri Csz müziM Bir sarkıcı Hafif Batı müziM Procram ve kaDanıs Ç«wea: Vahdet GÜLTEKİN «Bu işte size kimse pek kabahat bulamaz y». Servete konacağını umup da son dakikada bundan yoksun olduğunu görmek insana pek acı gelse gerek.» Annabella gözlerini başka yana çevirdi. Evet, kendisine bu pek acı gelmişti: Dayısı ona hiçbir şey bırakmamıştı, onun mirasına ancak annesi öldükten sonra konacaktı. Byron pek aldırmıyormuş gibi görünüyordu. Yalnız, Annabella'yı avutacak bir şey vardı: Annesi, söz vermişti, Wentworth'un geliri kendi eline geçer geçmez onlara yardım edecekti. Caroline: «Kuralları dinlemezmiş..» diye al»y etti. «Kurallara göre evlenmiş bir adamdan bunu 1şiünek pek tuhaf doğrusu.» Byron: «Kurallara göre evlenmek seviıerek evlenmekten çok daha akıllıca, çok daha başarı saglayacak bir şeydir. Lady Caroline» dedi. Caroline derin derin bir iç çekti. «Sizin şu resmi konuşmanız yok mu! Lady Caroline olduk şimdi, öyle mi? Duyan da sanki eskiden birbirimizin sevgilisi değilmişiz sanacak bizi.» Annabella bayılacak gibi oldu. Byron Caroline'i hiçbir zaman sevmemiş olduğunu kesinlikle söylemişti ona. Şimdi ise Caroline... Annabella kendini zorlayarak toparlandı Kocasının geçmişi kendisi ilgilendirmez sanıyordu ama, demek ki ilgilendiriyordu. Yalnız, o anda Caroline'e karşı duyduğu kıskançlıktan çok, Caroline'in Augusta hakkmda yaptığı o ainsi, kışkırtıcı ima sarsmıştı onu. «Byron'cuğum...» Lord Melbourne gelnüfti Kansının aalonuaa pek seyrek gelirdi. Yanında da Mary Chaworth vardı. Bunu görünce Byron pek laşırdı. Mary ahbapça gülümsüyordu. Sakin, neşeli bir hali vardı. Geçirdiği süıir çöküntüsünden artık iyice kurtuldugu açıkça belliydi. Byron bunu görünce içi rahatlayarak: «Vay. Mary'ciğim, ne sevindim seni gördüğüme!» dedi. Mary öpmesi için elini uzattı. «Ben de seni gördüğüme, George'cuğum.» Byron Mary'yi onlarla tanıstırmadan önce Caroline Annabella'yı bir kenara çekti. «Gel, karşılıklı kıskançlık uğruna güçlerimizi birleştirelim» diye fısıldadı. Annabella alçak «esle: «Kirn bu kadan?» diye sordu. «Bn. Mary Chaworth Musterı, Byron'un «krabası olur. llk sevgilisi. Yülarca unutamamıjtır. Çocukçağız sevgisinden az daha deli oluyordu Sonra, zalimliği tuttu, onu öyle bir duruma düşürdü ki bu sefer kız zıvanadan çıktı. Ama, «imdl... Bak, bak Byron'a, şekerim. tkisine bir bak!» Bu sırada Lady Melbourhe*un uşagı yenl geleo* leri haber veriyordu Caroline dikkatle dinledi, sonra bir kahkaha koyuverdi. «Lady Oxford ha! Yaşadı bu akşam Byron! Bütün eski sevgilileri bir arada. Frances Webster'i de çağırdılar mı acaba?» Annabella artık dayanamadı. Dönüp gitti, Lady Melboume'u buldu. «Ben.. ben biraz rahatsız hissediyorum kendimi, Elizabeth Hala. Kusura bakmazsın, defil mi?» Byron topallaya topallaya kansının arkasından koştu. «Elmacık! Mary*yle tanıstırmak Istiyorum seni...» Annabella: «Başka zaman» diyerek kaçtı. Lady Melbourne tatlı bir sesle: «Karınız kendini hasta hlssediyormus» dedi Sonra biraz ilerideki bir uşağa seslendi: «Lady Byron'un pelerinini.» Byron karısına kaygıyla bakıyordu. Evet, Annabella'nın benzi «apsanydı ama. Byroı. onun gözlerinin sert bakışından anlamıştı: Kalkıp gitmesi has talıktan degil, bir çeye kızmış olmasındandı. Annabella durgun bir sesle: «Beni eve götür» dedi. Konaktan çıkarlarken araların» sıkıeı bir tet» sizlik çöktü. Arabaya binip de ba| basa kaldıklan vakit bu sessizliği Byron bozarak: <Dr. Le Mann'ı çağırtayun mı?» diye sordu. Annabella alçak, gergin bir sesle: «Melbourne Konağı'na bundan sonra bir daha hiç gitmeyeceğim» dedi. «Caroline bir ley söyledi de ondan mı?». Annabella bunu duymamazlıktan geldi. < AugusU'yı bize çağımakla hata ettigimi sim di anlıyorum.» « Caroline yüzünden ml anladın bunu?» Annabella: •Onunla ilgiti yok buaua» diye kekeledi. c Var, var, bununla ügisi var!» 87 tCHE» Guevara Bolivya'da öldürüldükten sonra ccsedi basın mensupU.ına bir tahta kerevet gösterildi. Yanda onunla bcraber öldürülen diğer gerillâcıların cesetleri görüluyor. mek gerekiyordu: Ya hata ettiğini kabullenip baş eğmek ve susmak, ya da ihtilâlci faaliyetini sonuna vardırmak. Ikinciyi seçti. Bütün bu ortak noktalar, bu kitanın hep ne tip bir ıhtılâl kahramanı yarattığını göstermek bakımından ilginç oluyor. Gerillâcı rahip tColombiya'ya Hazreti Isa gelse o da mitralyöze sarıhrdı bu kadar eşitsizliğin önünde» demiş. cBen komünist değilim, tarihsel maddeciliğe inanmam, diyalektik maddeciliğe hele hiç. Ama şunu da biliyorum ki, sade üzerinde kin bir aileden geliyordu. Bogotalıydı, ülkeyi ellerinde tutan, halkın hem sevdiği, hem nefret ettiği yirmidört aileden birinin evlâdıydı, (Ispanyol asıll; bu aileler kanlarının saflığıyla övunürier, imtiyazları bir kutsal hakka dayanır)) ve onların topColombiya Katolik Kilisesinin lumuna başkaldırıyordu. Bir bien fazla etkili ve en zengin ollim adamıydı, 1960 yıhnda ür.iduğu ülke. Öyleyken Lâtin Aversitede hem rahiplik, hem sos merika ihtilâlinin iki numarah kahramanı buradan çıktı, hem yoloji hocahğı yapmaya başlamıştı. Ama fikirleri yüzünden de bir rahip! Gerillâcıların yaçok geçmeden hem kiliseyle, nında öldürüleli bir yıl oluyor. hem resmi yetkililerle arası boGuevara ile bu trajik sonundan başka benzerlikleri de var. zulmuştu. Sonunda kendisini bir yol ayrımında buldu, seçİhtilâlci rahip onun gibi seç İhtilâlci papaz ce hükumete ve onun savunduğu A.B.D. politikasma karşı olmak komünistiikle damsalanmaya yeter. Hükumetin gözünde, yedi aydır maaş almadıkları için greve giden otuz bin ilkokul öğretmeni komünisttir. Santo Domingo'ya Marines'in müdahalesini protesto eden yirmibes bin öğrenci komünisttir. Iş isteyen ellibin işsiz, son derece zengin bir ülkede açlıktan ölen yüzbinlerce köylü, çocuklarına okul isteyen ana babalar komünisttir. Ülkemizi Amerika Birleşik Devletlerinin sömürgesi, Dişi Bond MODESTV ANKARA Garvh ÜSTÜNıNSAN CLDÜRBCEK ĞMZTU'I 06 25 Acılıs. Droeram 06.30 Günavdın I 07.00 Köve haberler «7.05 Günavdın Ç 07.30 Haberler ve hava durumu 07.45 Scbah müîiŞi 03.00 Ankarada hueün 08.10 Her telden oa.40 Y.Cınardan türkttler 09 00 BesinBeslenme 0920 Sa bah konseri 0935 Arkası varın 09.55 Ara haberler. ilânlar 1000 Okıil radvosu Tiffany «loııes TIFFANY JONES KUZUM UJTP»=»J SCNO.EC A4İSIMİZ ME. o c u v o e ? 11.00 Pafif müzik 11.0S P TeSmenden sarkılar 11.25 Konser saatt 11.55 Ara haberler. İlânlar 12 00 Y.Avhandan türküler 12.15 Kibrıs saatl 13.30 N.Tokntlıoilıı v e Gönül Akından sarkılnr HohpriCT ve F.O. de bueön Hafif müzik • nrofframîan n K. KarasülevmanoŞludar olrküler M.U&urludsa Mtkılar Albümlerden «e<;rne"(er haberler llaniar Jkııl radyosu C.BolvıdiTiden sarkılar IFTAR PROGRAMT Sal e«erleri Ara naberler. nânl»r Yurttnr «eıier KBv o d u ı SeKiBm uroATtmian aaberler v» nav» durıımu SEmrhflnrtan türktiler Sllâhlı Kııvvetlnr gaati M. Tıldızdoîandan jarkılftr Scor Kücük konser 2<, saatln o l s v l ı n . ftânlaS Nmıı bövle oidııbr' ErkeMer T. sarkılar Haftf müzlta. TBMM »«atl RsBerler ** *»va durumu t> Oeee Kacanıs « Ne sert konuşuyorsun! Sus. n'olür!» « Sen açtın, Annabella. Ben bitireceğim.» Byron burada hırsla kansmuı koluna yapıştı. «Bir ara Caroline'le bir şeyler konuşuyordun. Augusta'nın Züleyha'ya mı benzediğini söyledi yoksa?» « Canmn acıüyorsun, Byron, bırak beni.» «^ Yoksa beni Selim'e mi benzetti?» « Hayır!» « Abüdos'lu Gelin'i okudun sen. Bunun üzerine çıkan dedikoduyu da duymuşsundur.» « Duydum.» « Öyleyken, gene de evlendin benimle.» Annabella: «Augusta'yla bir arada görmemiştim teni» diye agzından kaçırdı. « • Peki... gördün de...» Annabella buna doğrudan doğruya karjılık vermekten kaçındı. « Augusta'ya bize çağırmakla hata ettiğiml sea kendin söyledin. Niçin, Byron, niçin?» Byron kendini tutamıyacak kadar öfkelenmiştl. « Bunu sen kendine göre yorumlamışa benzi» yorsun.» Annabella kendini toparlamaya çalıştı. « Her seyi bağıslayabilirim sana, Byron, her teyü» « Bunu bile?» « öyle bir sey olduysa, sen de bana içine dökerek rahatlamak istersen...» « Aman yarabbim, neyle evlenmişim ben! Kadından bir papaz! İç dökme, günah çıkarma... sonra da benim papaz karıcığımdan bağışladığını bildiren bir öpücük, öyle mi?» Annabella gözyaşlanyla boşandı. « Augusta'ya gitmesini sen mi söylersin, yoksa ben mi söyleyeytm?» * Kararı sen verdiğine göre...» Araba evin önüne gelmişti. Byron yere atladı, Ann«bella'yı çekip indirdi. sonra kendisi gene araba ya btndi. « Nereye gidiyorsun, Byron?» • Melbourne Konağına, nereye olacak!» Annabella'nm oturma odasından içeri tek haşına girdiğini görünce Augusta şaşırarak kitaptan başuu kaJdırdı. « Erken geldin. Elmacık. Byron ner'de?» Annabella kendini bir koltuğa attı. Boğuk bir sesle: «Kavga ettik» dedi. «Beni eve getirdi, sonra ken diti gene oraya gitti. Mary Chavvorth orada.» Bunu löylerken, bütün mutsuzluğu Mary'ye karşı kızgınlık halinde kabarır gibi oldu. Oysa Mary'yi ilk gördüğünde pek tatlı, pek cana yakın bulmuştu. «Beo böyle hınar kedi görmedim. Caroline Lamb bayağj nimuslu bir kadın kahyor onun yanında.» Augusta gelininin bu hiç beklenmedik yakışık al maz sözlerl karşısmda şaşırmısu. « Mary yüzünden mi kavga ettiniz?» diye sordu. «Aralarında da hiç bir şey geçmemişür. George onu tanıdıgı zaman pek duygulu bir delikanlıydl, hülyalar peşinde. içli bir delikanlı.» « Senin yüzünden kavga ettik.» • Benim yüzümden mi?» Augusta'nın gözleri şaşkmlıktan iri irl açılmıjtı. Annabella kusurunu pek açığa vurmuş olmak korkusuyla. çabucak düzeitmeye çalıştı: • Senin.. senin bana karşı gösterdiğin sevgiyi kıskanıyor.» « Ne saçma!» « Ben ben aptalhk ettim onu körü körüne sevmekle. Ama, onun sana karşı davranışlanna artık dayanamıyacağım.» August» içini çekerek: «Ben de aptallık ettim ona karşı > dedi. Annabella'nın yureği derin bir sınyla yerinden oynadı. « Sahl mi?» « Evet, Elmacık, hoş görür davranmakla. onu stmartmakla. Onu güldürmek için güldüm Ona karşı her istediğini yerine getiren, biç bir şeye aldırmayan bir abla olacağıma ara sıra sertlik göste ren bir anne gibi davransaydım daha iyi olurdu belki.» «Her istediğini yerine getiren bir abla. ha? Annabella görümcesina yüzünden bir seyler okumak ister gibi baktı. Augusta: cBen evime dönsem daha iyi olacak sanınm» diyordu. «Aranızda bir üçüncü klşi bulun mazsa ikinlz evlilik hayatına daha kolav slışırsınız.» Annabella rahatlayarak derin bir soluk aldı. Gerçek nedeni açıfa vurmak zorunda kalmadan is tediğini elde etmişti... Agza alınmayacak çlrkin şey leri söylemek zorunda kalmadan Yalnı? Aueusta' nın dostluğundan, güveninden yoksun kn'mak ona acı gelecekti, bunu da biliyordu. (Arkası var)