24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFK DÖRT 26 Kasım 1967 da, Boljavik parMai ttyelermdea Yegorova adlı bir kızla tanıştım. llkin parti kitaplarını ve yayımlannı taşımakla lşe başladım. Sonra, Zamoskovaretski bölgesinin partl teşkilâtçısı oldum. Bu sıralarda yaşımı öğreneceklerinden ödüm patlıyordu. Ögrenirler se, böyle önemli parti işlerini on beş yaşında bir çocuğa gördürmek istemiyecekleri çok tabiî idi. Çok sonraları, Mayakovski'nin. daha on beş yaşına basmadan par ti işleriyle uğraştığını öğrendim. Demek ki o devrin karakteri böyle imiş. CTJMHURtTET • •mnazyum yaşantımra, yazarI larımızın bir çoğu aynntıü • olarak anlatmışlardır. Garin Mlhaylovskl, Veresayev, Paustovskl ve Kaverln bunların başında gelir. Okul yaşantısımn bendeki en olumlu sonuçlanndan blrl, arkadaşlık duygusunu güçlendirmesidir. Birlsl bir suç işlediği zaman, istcr hakh ister haksız olsun, «bunu klm yaptı?» sorusuna, topumuz blrden: «Hepimiz! Hepimiz!» cevabını verirdik. 1938 yılında bir çocuk evinl geziyordum. Burada, Ispanya lç savaşı sırastnda getirUmiş îspanyol çocukları da vardı. Çocuk evinin öğretmenlerinden biri Ispanyol çocuklarından yakındı: «Bunlarla başa çıkamıyorum, bun lann hepsi anarşist» dedi. Meğer çocuk'ar oynarken blr vazoyu kırmışlar. öfretmenin: «Buntı kim yaptı?» sorusuna da, bir ağızdan: «Hepimiz!» cevabını vermişler. Bunda hiç bir anarşizm olmadığına, tam tersl olduğuna, uzun uzun öğretmeni inandırmaya çalıştım. Çalıştım ama, o inanmadı. Jimnazyumun Uçüncü sırufında el yazması bir dergi çıkardım. Dergiyi ögretmenlerimtzden gizliyorduk. Dergide, özgürlük şiirleriyle okul yaşantısını can landıran hikâyeden başka tehlikeli hlç bir şey yoktu. Ylne o sıralarda, okulun yüksek sınıflanndaki bazı çocuklarla arkadaş olmuştum. llk defa olarak bunlardan tarihsel maddecüik, artık değer konularını duydum. Bunlar bana çok önemli göriindıl ve benim Için bir dönüm noktası oldu. Fırtınalı bto dokuz ytlz be? yılı lçinde ldik. Ürüversitenin konlerans salonu, bir miting salonu ha lina gelmişti. Ben sık s ı i kaçıp buraya gelirdim. Bu toplantılara, öğrencilerden başka işçiler de katılıyordu. Hep bir ağızdan «Marseyyez» ve «Varşavyanka» marşları söylenirdi. O yüımı okulda, adeta derslerin hiç farkında olmadan geçırdim. Bütün vaktimi, sosyal damokratlarla ihtüâlci sosyalistlerin Ozel yaşantımın fırtınalı yılları Okul arkadaşlarımdan bazılan kulumuzun daha yüksek sınıfında bulunan Sena Ç'enov adlı bir öğrenei vardı Sevimli bir kedi yavrusunu andıran vlzü ablakça idi. Sık sık, sinirli sinirli gözlerini kırpıştırırdı Toplantılarda bize ders arasında konferanslar verir, yabancı sermayenin rolünden, tngiliz Alman rekabetinden. Rus buriuvazisinin geriliğinden ve açgözlülüğünden söz ederdi. Konferansları bitince, bize dekadanlan, sınıf tiyatrosunu, Anatole France'in satirik romanlanm anlatırdı. Çok sonralan ona Pariste rastladım. Sovyet Sefaretinde hukuk müşavirliği ediyordu. O ÇEViREN: HASAN ALI EDI ler geçirdi. Ama ruh sağlığını ve temizlığini hiç bir zaman kaybetmedi. Nadya Livova V. Neymark ine o zaman'ar, parti teşkilâtmda birlikte ç^'ıştığımız okul arkadaşlarımdan Valya Neymark adlı biri vardı. Alçak gönüllülüğün ve vefalılığın canlı bir örneği idi. Benim yakalandığım gece o da yakalanmıştı. Sibiryaya sürülmüş, oradan kaçmış ti. Sonradan Avrupaya gitti. Onu Isviçre smırına yakm bir Fransız kasabasında buldum. Bir saat fab rikasmda çalışıyordu. Ben o sıralarda büyük bir kararsızlık îçinde idim. Kâh Rusyaya dönerek, gizli parti teşkilâtında çalışmayı kuruyor, kâh oüyüleyici Paris'e şiirler yazarak serseri serseri dolaşıyordum. Neymark, yine, eski düzenli ve sâkin yaşayışını sürdürüyor, oradaki sosyalist partisi toplantılanna katıhyordu. Geceleri buluştugumuz zaman, bana ateşli ateşli, bir iki yıla varmv dan Rusyada ihti'âl olacağını aşılamaya çalışıyordu. Neymark sonraları çok ağır gün Y LENTN programlarını karşılaştırmakla ge çiriyordum. îhtilâlci sosyalistlerin programında romantizm vardı. îhtilâlci birlikler, terör, kişinin rolü vardı. Bunlar bana çok romantik göründü. Hamovniki bira fabrikasrnrn işçilerinı hatırladım. Onun için romantik olmi; yan bir romantizmi, yani bolşeviklerl kendime daha yakm buldum. Artık Lenin'in makalelerini de okuyordum. Böylece Menşevik'erin gevşek ve babamın görüşlerine yakm olduklarını ögrenmiş oldum. töm yaz.mın oriüdüğü yıl 1906 yılı, alm yazımın örüldüğ'J yıl oldu. O yıl Bolşevik teşkilâtına girdim. Kısa bir süre sonra da okula veda ettim. 1906 yılın ivov, küçük bir posta memuru idi. Beylik bir evde oturuyordu. Kızlarının rahat rahat kocaya varacaklannı umuyordti. Ama kızlan gizli çalışmayı tercih ettiler. Nadya Livova'yı tutukladıkları zaman benden altı ay kîiçüktü, daha on yedi yaşında bile değildi. Kanun gerefince de, kısa bir süre sonra da babasınm kefaleti ile mahkemeye kadar ona serbest bıraktılar. Nadya hap'3haneden çıkarken, jandarma subayına: «Beni serbest bırakırsanız ben yine inandığım dâvaya hizmet edeceğim» demişti. Nadya şiire bayıhrdı. Bana Blok"u. Balmonfu, Brüsov'u okumak denemesinda bulundu. Ben ise, insanı ikiye ayıracak olan her şeyden korkuyordum: Güzel sanatlar, beni çekiyordu, ben ise ondan nefret ediyordum. Nadya'nın bu şilr tutkusuyla alay eder. şiirin saçma ol dugunu söyler: «Biraz kendin'i tut!» derdim. Nadya bu şiir tutkusuna ragmen, kendisine verilen bütün parti işlerini çok iyi başarırdı. V lası Marucya ona saygı beslerdi. 1908 yılında birbirimizden ayrıldık. Onu son deta, Avrupaya ciderken gdrmüştüm. Ben, 1909 yılında şiir yazmaya başladım, o, benden bir yıl sonra. ilmiyorum şair Brüsov'la nasıl ve ne münasebetle tanışmıştı? Sonraları, birbirleri için yazdıkları duygulu şiirlerini okudum. 1913 yılında Nadya'nm «Eski masal» ve cNelli'nin şiirleri» adlı iki Şür kitabı çıktı. 1913 yılı sonbahannda, Brüsov için «Bizi öiüme götüren aşk» B yazdığı şu mısralarını okudum: Ama, bir başıma eve gitmeU isterken Birdenbire, slıin genç olmadığınızı farkettim Sağ şakağımzın, hemen hemen kırlastıçını gördüm. Ve pişmanlıktan buz sribi oldum. Nadya bu şiiri 1913 sonbaharmda yazmış, aynı yılın Kasım ayında da intihar etmişti. Nadya'nm ölümünden sonra yeniden basılan «Eski masal» şiir kitabımn başına yazdıklan bir «önsöz» de şunları okudum: «Nadya Livova'nın yasanüsında önemli hiç bir olay geomemiştir». A man YâraDbı, Dir ınsanın kısacık yaşantısında daha başka ne oltylar o'sundu? Nadya on beş yaşında, gizli bir teşkilâtın üyesi olmuştu. On altı yaşında tutuklanmış, on dokuz yaşmda şilr yazmaya başlamış. yirmi iki vaşında da intihar etmişti. Bu kadan yet mez mi? Nadya'nın mezar taşına Dante'nin şu mısraı y nlmıştı: Bizi ölüme çötüren aşk. Yarın Okul yaşantımın fırtınalı yılları BULMACA51 12 Bir oluşta tutulacak olan ŞMmaz yol, ücret, taşıma. 13 Mügaade iste anlammda bir emir (iki kelime). yalvarma anlatır, soru ta kısı. 14 Maksat. kızkardeşin kocası. 15 Namaz kıldıran. çoğul takısı, avuç içi. 16 Kumaş ve bez gibi her çeşit dokuma. büyüğü. YUKARIDAN AŞAÖIYA: 1 Tanzimat şairlerinden olup Vatan yahut Silistre yazarıdır (iki isim). ucuz hah. 2 Çocuk doğurtan, yol gösteren, su. 3 Verilen müddet (çoğul hâli), bir kadın adı. 4 Acele isim, kansızlık. 5 San ma. bir harfin okunuşu. Atlantikie Portekiz açıklarında adalann ismi (çoğul), 6 Saçma, sıvanm üstüne vurulan, eskiden zenginlerin çocuklarma bakmak ve onlan yetiştirmek için tutulmuş adam. 1 Rusça evet anlamına gelir. tersinden okunursa îtalyada Musolini rejimi olur, bir harfin okunuşu. parlak olmayan. 8 Başın arka ve alt tarafı, ok bununla atıhr, kan kocadan biri. sonuna bir harf gelirse Kıbrısta başımıza iş açanlars verilen ad olur. 9 Cıvanın başka madenlerle karışımı, kız çocuk. 10 Sonuna bir harf gelirse saçlarını düzelt anlamına emir olur, bir ile etkili anlatılması, dil ve dudak cıns kanaviçe, bir cins sıra. 11 SOLDAN SAÛA: ların yardımı ile içine çek anla1 Onaltıncı ve onyedinci yüzBir şeyin olması için vaadedimında emir. 7 llâve edilmiş, bir len, delik açan, tersinden okunuryıllar arasında yasamı; divan şaırseyi atlayamadı anlammda bir kelerimizden olup asıl adı Ataullah'sa vahşi hayvan yuvası olur. 12 ljme, bir cins geyik. 8 Bu kelime lstreptokek denile# ,, ./wkjoplarm tır. <üç ketimei, bir harfıft ölfDi 1 ^ekrarlanuM kendi kendine ko bir sıjnğa yaraya bulaşarak nuşu.. 4. •?» Yünden dövüiertüç xameyriuşan olur, namzet, Kuzey Ame dana getirdikleri pılan bir çeşit kaba kumaş, yaslahastalık, fizik rikada bir cumhuriyet. 9 Bır kimya matematik gibi bilimlerın namadı, oda oda kiraya verilen birenk, bir erkek adı. esası alümın tümü. 13 Bir şeyi benzerlennna. 3 Arabistan Yanmadasında müslümanlarca mukaddes bir şe yum silikatı olan ve suyun geç den ayrı tutan veya ayırdetmeye mesine elverişli toprak, istek. 10 yarıyan özellık, ağırl'.ğını anlamabir, bir cins sinir hastahğına Dört tekerlekli çJt körüklü binek ya çalışır. 14 Dünyamızdaki tutulmuş kimse. 4 Mesken, dikiarabası, helânın kabaca söyleniş kıt'alardan biri, fena değil. 1 li taş. bir cıns geyik. 5 Kavunun 5 tarzı. çocuk doğurmuş dişi. 11 Bir nota, cam dolap, aidiyet takıolmamışı. bir harfin okunuşu, Müs Beraber oluş anlamı bildiren bağ sı, emsalinin en iyisi. 16 Yıkınlürnanlann günde beş defa yapraalaç, araşürma sonucunu bildiren tı, üstünde namaz kılınan seccade. ları lâzım gelen şey. 6 Düşünce yazı, bir şeyin asü kendi tutarı. duygu ve hayallerin söz ve yazı «2 8 9 1O 111213141516 Nadya, yumuşak başlı, geriye doğru düzgün taranmış açık sarı saçlı, saf bakışlı, sevimli bir kızdı. Daha on altı yaşında iken Jimnazyumun sekizinci sınıfına yükselmiş, altm madalya almış, okulu birincilikle bitirmişti. Ab Dişi Bond MODESTY BLAISE ISTANBUL 06 25 06 30 07.00 07.05 07.30 07 45 07.50 08 00 08.15 08.45 99.30 10 00 10.05 10.30 10 35 10 55 11 00 12.00 12 20 12.30 13 00 13 15 14.30 16.00 16 30 16.45 17.00 17.05 17.20 17.50 19.00 23 00 23 10 24.00 Acılıu. croâram Gunavdın (II Kove hab«rler Gunavdın (2) Haberler ve hava durumu Istanbulda bueun Hafil muzık Ovun haaları Cesıtli müzik Istekler Cocuk saatl M Ara haberler " L e v l e « n ömmrO * Bizi dinler misinlzt M.Aksovdan sarkılar Hafif müzik Konser vavını Geçen hafta Hafif müzik Y Sesi Kadınlar Koroıu Haberler Reklâm uroSramlsrı Turkiye Tunus milll ma cının naklen vavıru Reklâm oroeramları Dans müzıei A.Gurkandan türküler Ara haberler I. Sıral orkestrası Cesitli Turk müzJîl Reklâm programmları Haberler ve hava durumu Hafif müzik Hafif Batı müziH KaDams GartH Tifff any TirrtNY JONES Jones AMIVCC DCJM >^K1I VE~1 l î E IKİAMİVCGÛJM %M (. NuyO2SUW \ s. SİN SANİ ^"^~\ r Wi m ü v///f(( ı Itvr w h / flfm & YV 1 öyue / BÜSM IST1NBUL Ft RADYOSU 09 55 A c ı l n ve oroâram 10.00 Cesitli muzık 10 30 Karısık sololar 11 00 Sevilen sesler 11 45 Valsler ve colkalar 11.30 Akordeonla melodiler 12 00 Geçmiş gunlerin sevilen sesleri 12 30 Koncerto saati 13 00 Cesitli melodiler 13 30 San soloları 14 00 Cesitli müzik 14 30 Sonat saati 15 00 Caz m ü z i ö 15 30 Gencler icîn 16 00 Pazar konserl 17 00 Cav saati 17.30 Kucük konser 18 00 Cesitli müzik 18 30 Senfonik müzik 1P00 Hafif müzik 19 30 Aksam konserl 2015 Genclerin sevdtkler! 21 00 Ünlu ses sanatcıları 21.30 Dunvanın dört bucajından 21 00 Tatll akşamı için 22 30 Gece konseri 23 00 Caz müziei 23 300 Hafif sarkılar 24 00 I=tanulda gece yarıst 0010 Cesitli müzik 01 00 Proeram ve kacanıs Çevıren. Vahdet GÜLTEKİN Kadınm karaltısını hemen gördü. Angelique! Adı na bakılırsa Fransız'dı. Ondan biraz ileride gidiyordu: Uzun boylu, ince, zârif bir kadın. Oynak akşam esintisi onun arkasındaki hafif yazlık pelerini dolgun baldırlarına. yuvarlacık kalçasına pek şeytancasma doluyordu. Byron vaktiyle ele geçirilemez güzel bir kadın için yazdığı şiirin başını hatırladı: Bulutsuz ufuklarm. yıldızlı gökyüzünün Gecesi gibi güzellik içinde yürüyor... Ayak sesini işitince Angelique arkasma döndü baktı. Byron: «Mary!> diye haykırdı. «Mary Chaworth!» • Ne kadar sevindim beni tanıyabüdiğine bunca yıldan sonra! Kaç yıl oldu?» Byron ona bakakalmıştı. « Ben .. şey...> « Angelique de bana, istersen.» « Sen yazdm demek o mektubu... bütün o Angelique mektuplarını?» « Hizmetçim yazdı, ben değil .. Ben söyledim, o yazdı.» Mary Cha\vorth'un sesi biraz sert çıkıyordu. «Beni tanımana sevindim ama, görünüşte yabsn cı bir kadının seni buraya getirtebilmesi hiç de hoşa gidecek bir şey değil, ben ki...» Omuz silkerek lakırdısuıı birdenbire kesti. «Neyse, en sonunda gena buluştuk ya.» Byron onu merakla bir süzdü. Kaç yaşındaydı şim di Yirmi sekiz, yirmi dokuz... ama, gözleri öyle donuktu, yüzü öyle kırışık içindeydi ki elli yaşında denebilirdi. Byron gözlerini kıstı. Mektubunda dediği gibi, sararmış, solmuştu ama. hiç de zayıf değildi. Üzgün bir hali de pek yoktu. İçi içine sığmaz, sinirli görünüyordu; biraz da küçümser gibi bir ba kışı vardı. Byron, çıkışır gibi: «Sen beni buraya alay etmek için getirttin» dedi. « Hayır, George, böyle söyleme, rica ederim! Seni sahiden görmek istiyordum.» « Öyleyse sen seni buraya, annemin gömülü bulunduğu bu yere. kendimi suçlu hissedeyim diye getirttin. Annemin cenazesinde bulunmadım diye bana neler söylediğini hâlâ hatırlıyorum.» Mary, sinirli bir tavırla, koluna dokundu: « Ben de hatırlıyorum, üzülerek. Evet, çok insafsız davranmıştım. Hayrr, George, vaktiyle bir mezarlığın Harrow'daki mezarlığrn senin en sevdiğin, tek başma çekildiğin yer olduğunu hatırladığım için getirttim seni buraya.» Byron hiç bir şey söylemeden onu öyle süzdükçe Mary büsbütün sinirleniyordu. Kendisi gülemiyordu ama, onu güldürebilece ğini umarak: «Ona kadar mı sayıyorsun yoksa gene?» diye sordu. Byron başını iki yana salladı: « Senin küçük gördüğün o topal çocuk bu saç malığı çoktan bıraktı.» Mary'nin gözleri yaşardı. « Seni hiç bir zaman küçük görmemişimdir George. Benim tek kabahatim... seni ciddiye almamaktı... Ancak. iş işten geçtikten sonra...» Gene koluna dokundu. «Biliyorum hoş bir şey değil başka bir ad altında seni buraya çağrrmam; ama, n'olur, geçmi» anılar hatın için bağışla beni. Annesley'de birlikte geçirdiğimiz günler hayatımın en mutlu günleriydi. Ah! o zamanlar bunun farkında değildiml Vefasız bir kocaya vardım, onun elinden çektiklerim sonunda aniadım gerçeği. N'olur, söyle, onlaı se 70 \ N ANKARA Acılıs. Drofcam Gunavdın (1) Kove haberler Gunavdın (2) Haberler ve ava durumu Hafif müzik Ankarada huflün O\run havalan Halk M. dinlevici lstekleri S.Derandan sarkılar Dinlevici istekleri Ara haberler Mağazin M. Türüne'den türküler LevleSin ömrü Bizi dinler misinizt Turk M. dinlevici latekleri Gecen hafta Hafif. müzik Yurttan sesler Haberler Bir reklâm Droeramı Sarkılar ve O. havalan Ülkeler ve cocuklar Reklâm Droeraroları Ara haberler Turküler ve O. havalan G. Gökselden sarkılar Cesitli müzik Y.AlDdoSandan türküler Plâklar arasında. Ara haberler Incesaz Ocakbası Reklâm DroBraınları Haberler ve hava durumu M.Gecevatmazdan türküler Bir reklâm oroıramı Sevilen sesler Z.Taşkentten şarkılar Fransadan müzik 24 saatin olavları N.Camlıdaedan türküler Sr>or dertisi Bir bestecimlz rmr MUzik dünvası Yerll orkertralar Haberler ve hava durunra Oece konserl Hafif müzik Bay.ndırhk Bakanlığı Karayolları Gene! Müdüriüğü Birinci Bölge Müdüriüğünden: 1 Talibi çıkmayan Trakyada Şube ve Bakım Evlerine teslim 120 ton linyit kömürü pazarhkla alınacaktır. 2 Muhcmmen bedeli 16.800 00 üra kesin teminatı 2520.00 lıradıı. 3 Pazariığı 30 Kasım 1967 perşembe günü saat 10,30 da İstanbul Küçükyalı'daki Bölge Müdürlüğünde yapılacaktır. Bu işe ait şartname İstanbul'da Bölge Müdürlüğünde görülebilir. 4 İstekliierin 1967 yılı Ticaret, Sanayi Odası veya esraf belgesi ve kesin teminat makbuzları ile Komısvona müracaatları. (Basın: 26783/14126) BAYINDIRLIK BAKANLIĞI Yapı ve İmar İşleri Reîsliğinden: Basbakanlık Istanbul Bölge Binası Mimar! Proje Yarısması 14 11.1967 günü sonujlanmıştır. Ve derece kazananlar aşağıda gosterılmıştir: Î.T.Ü. t llhami Ural 1 inci Mükâfat Neşet Arulat Î.T.U. Hayık Kaplanoğlu l.T.Ü. : Kâmil Bayur G.S.A. 2 nci Mükâfat Oktay Uzel l.T.Ü. Î.T.Ü. s Umut Inan 3 üncü Mükâfat Yardıracısı Faik înan Î.T.Ü. S Yılmaz Sanlı 1 inci Mansiyon Yılraaz Tuncer l.T.Ü. Güner Acar l.T.Ü. Yüdırım Sağlıkova l.T.Ü. l.T.Ü. J Seyhan Süzer 2 ncl Mansiyon Savaş Bingöl l.T.Ü. Yüksel Tür l.T.Ü. G.S.A. t Yurdanur Sepkin 3 üncü Mansiyon Halis Pektaş G.S.A. Öner Olcay G.S.A. 4 üncü Mansiyon : özer Erenman G.S.A. G.S.A. 5 inci Mansiyon : Meral Omacan 6 ncı Mansiyon G.S.A. : Sedat Gürel l.T.Ü. Aligül Ayverdi l.T.Ü. Necati Şen G.S.A. t Gürkan Taner 7 ncl Mansiyon Serpil Sönmeı G.S.A. l.T.Ü. k Pol»t SBkmen S inci Mamiyon L5043/14127) (Baım : 267S1 • A • TEKEL GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN 1 Malzeme Alım Şubesi anbarlarında mevcut 10.000 kilo etil stoeratın 27,10/1967 tarıhi ndeki satışına istekli çıkmadığmdan yenıden mevcut şartn amesine göre pazarlıkla satüacaktır. 2 Pazariığı 11 Aralık 1967 pazartesı günü saat 11 de Unkapanındakı Merkez Satınal ma Komisyonunda yapüacaktır. 3 Şartnamesı hergün Komı syonumuzda, mallar da bulundukları anbarlarda gorüle bıleceği gibi 8,85 TL. bedel mukabilinde bırer kiloluk nü muneler Cibali Tütün Fabrikasından temin edilebilir. 4 İstekliierin 6622,50 liralık muvakkat teminat makbuzlan, sair lüzumlu vesikalarıyla birlikte mezkur gün ve saatte Komisyonumuza müracaatlsrı ilân olunur. (Basın : 26453/14120) J nin için de hayatının en güzel günleriydi, değil mi?» Mary'nin gözyaşları. yalvarır gibi konuşması karsısında B>Ton'un yüreği eridi. înandıracak şekılde yalan söyleyebilir miydı ki? «Sana kavuşmak ıçın can attığLm, seni tapınırcasına sevdığim o acı günler hayatımın en mutlu günleriydi?» diyebilir. dese bıle onu bana inandırabilir miydi ki?. « Onlar hayatımın en mutlu acı günleriydi» dedi. • Ama, beni seviyordun, George'» • Evet, seni seviyordum, en azız hâtıram da budur.» Mary: «Sen beni hâlâ seviyorsun, biliyorum, ?e viyorsun» dedi, onun ellerini ellerine aldı. «Nedon evlenmedin şımdiye kadar?» Sinirden de olsa, üstün lük kazanmış gibi bir sesle konuşuyordu. Benı seviyordun da ondan! Bır erkek ilk aşkını hiç bır zamm unutamaz. Ömrünün sonuna kadar onun peşinı bırakmaz bu aşk. Hayatına başka kadınlar girdi ama. 5en hep beni düşündün. Bunu iyi bıiıyorum. Hep be ni düşündün.» Byron büyüye tutulur gibi olduğunu seziyordu. Hep seni düşündüm» dedi. Mary, onun kollarına atıldı. « Yaptıklarımı unutturmak istiyorum.» Byron onu kendinden uzakta tutuyordu. • Mary.. • « Ondan sonra artık hep beraber oluruz. tngiltere'de değil elbette, başka yerde.» Byron toparlandı. Onun bildiği. sevdiği Mary Chaworth değildi bu, Angelique'ti. Şu ânda Angelique de olsa böyle konuşurdu. Hayal. çok geç, gerçek olmuş. gerçek de onu sasırtıp yadırgatmıştı. O eski aşk düsüp kırılmış. parça parça olmuştu. • Senin için bu köyde dedıkodu çıkmasını istemem» dedi. Onu geriye doğnj tutjyordu. Mary hemen başını salladı. • Bendeki de ne delilık! Kocam duyar nasıl olsa. Oç almasını seven bir adamdır o. Ne yapar yapar. bızim kaçmamıza engel olur.. Mary burada kurnaz bir sesle konuşmaya başladı. .Çok ihtıyatlı. gizli dav ranmalıyız. Ben hemen Londra'ya gider, seni orada bekierim.» Byron kendini kapana kısılmış gibi görüyordu. Mary ne de emindi, kendisinden de' ondan da! Ne de çok şe\ istiyordu! Mary sarılıp onu, pek ateşli a'eşli, yana^mdan öptü. « Bizim birleşmemiz senin amcanın benim amcamı oldürmesi suçunu ortadan kaldıracak. Bu suç oteden beri senin ruhunu ağırhğı altında ezmıştır Düıyorum.» Sonra, onun yanından süzülüp uzaklaştı Byron uzun uzun arkasından baktı. Mary en sonunda ağaçlann karaltısı arasına karışıp gözden kayboldu Byron'u gerçekten seviyor muydu yoksa onun aradıgı b.r y,kmtı haline gelmiş olan evlilik hayatından kurtulmak mıydı? Yalnız, ne olursa olsun, Byron a sanki ona karşı sorumluymuş gibi bir duygu aşılamayı başarmıştı. Ne kötü şeydi bu! Hemen hemen hangi kadın olursa olsun onu kaçınılmaz bır borçluluk duygusu altma alıveriyordu onu. ümut kj nkhgına uğramış bu yeni Mary Chawortha karşı Şimdı onu Augusta bile koruyamazdı Kabahat kendisınındi elbet. Evlenmek üzere olduâ'mu ona. daha baslangıc'a, açıkça söylemeliydi. (Ueumı var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear