26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE ÎKÎ 12 Kasım lf)37 CUMHTRtYET Alatüık'ün bilinmiyen tarafları Adıle AYDA le konuşmak fırsat ve saadeüne ermis bulunduğumdan dolayı olacak, O'nun sahsiyeti üzerimde öyle derin intibalar bırakmıştır ki, her sene bunları başkalariyle paylaşmak Ihtiyacını dujanm. Aşağıda anlatacağım hatıralardan birincisi asluıda muayyen bir vaka'ya bile bağlı değildir: Atatürk'ün bir husasiyetine işaret ve buna dair bir yorumdan ibarettir. ... Atatürk'ün her bulunduğu yerde, pek tabiî olarak, belli başlı gazetelcrin fotoğrafcıları bulunurdu. Gelirken giderken, otururken kalkarken, şu veya bu şahsiyetle konuşurken veya nutuk söylerken resmini çekerlerdi. Bu kadar çok tcsmi çekilen bir insanın buna alısmış olması, kayıtsızlıkla tabiî hallne devam etmesi icap etmez mi idi? Atatürk'de aksi varitti. Fotoğraf objektifleri kendisine yöneldiği anda, yüzünde bir takım değişiklikler olur, konusmakta ise susar, gülmekte ise ciddilesirdt. Bu duruma o kadar çok şahit olmuştum ki, buna bir mânâ vermeğe, izahını bulmağa çalışıyor, fakat muvaffak olamıyordum. Acaba, rahatsız ediyorlar diye fotoğrafçılara kızıyor da. bu kızgınlık mı yüzüne vuruyordu? Bir arkadaşı, bir sevdiği insan kendisine ciddî durduğu zaman daha fotojenlk olduğunu mu soylemisti? Veyahut bizzat kendisi aynaya veya fotoğraflarına bakarak gülüşün yüzüne yakışmadığına mı kanaat getirmişti? Bulduğum bu cevapların hiç biri benl tatmin etmiyordu. Nihayet, aradığım izahı bana bir gıin Rejit Galip verdi. ATATÜRKÇÜLÜK ve • ••• :::: •••• Sol Yayınları 1 Liselerimizde din öğretimi • •* A latürk'ü bir çok defalar uzaktan ve yakından seyretmiş ve bir iki defa da kendisiy rışır. saloniarı doiaşır, tanıdıği ve taııımadığı kimselere hitap eder, bir ev sahibi edasiyle sıkıldığını görduğü kimseleri dansa teş\ik eder ve kendisi de kocasına veya babasuıa teveccuhünü belirtmek istediği hanımlan dansa kaldırırdı. u balolardan birinde bir çok yerlerde rastladığını. fakat kim olduğunu bilmediğim birisinin Atatürk"e yaklaşmağa, onun dikkatini çekmeğe uğraştığmı faıkettim. Bu hem küstah, hem yıhşık, yiiz bulmadığı halde bir çok Ueri gelenlerle lâııbali konuşan, asla itimat telkin etnıeyen tipte. kırk elli yaşlarmda bir adamdı. Bu adamı güuün birinde bir yazıma me\zu >apacağımı bilsem, elbette soruşturur, kim olduğunu oğrenirdim. Evet. bu adam mütcmadiyen Atatürk'ün bulunduğu gruplara aokulur ve arada sırada bir az geride duran bir hanıma ROZ kırpar gibi bakardı. Aksi gibi dc. tam Atatürk'ün dikkatini çekip bir sey sbyleyeceği sırada. Ataturk ya o gruptan ayrıIır. veya başka birine hitap ederdi. Ben de bu oyunu merakla takip ediyor, bir yandaıı da arkadaki kadına bakıyordum. Bu çok genç, cok güzel ve çok boyalı bir kadındı. Heyecaniı olduğu bPİli idi. B • ••I ::: Gerçek îslâmiyet ve Cevdet Paşa ile Atatürk • Prof. Reşat KAYNAR uteassıp islâmcılar, Atatürk devrınde kendilerine uygun bir çev re bulamamışlardı. Bir tek çareleri kalmıştı, o da beklemekti. Atatürkçülükten tâvizler koparmağa elverişli bir yönetimin kurulmasını bekliyeceklerdi. 1946 demokrasisinin oy tutkusuna kayması ve bu konuda işlenen yanhşlıklar, bunlara gerekli imkânları hazırladı. 1946 Demokrasisvni yönetenlerin, Atatürk devrimlerinden tâviz koparılması yolunda gerekli tedbirleri alıp bu tedbirleri etkili olarak yürütememeleri, her şeyin başında oy kazanmak hırsına sapianmaları, islâmcıların hemen daldıkları uykudan uyanmalarına ve bu elverişli hava içinde meydana çıkmalarına yol açtı. Î:: M :••? İÜ ••• >•• • •a • •• «Bu ne? bu ne?» Reşit Galip'in izahatı eşit Gallp, herkesin bildiği gibl, Atatürk'e inkılâpları gerçekleştinneğe yardım ettniş, ona mutlak hayranlıklan, bağlılıkları ve feragatleriyle mânen destek olmuş idealistlerden biri idi. ... Bir gün babamla Cumhuriyet Bayramı resmi geçidine gitmiştik. O zaman milletvekilleri ile aileleri etradı ayni tribünde otururlardı. Tam yerleşmiştik ki, babamın şahsî dostu ve Meclisten arkadaşı olan Reşit Galip gözüktü ve yer aramağa başiadı. Babam ortamızdaki yeri gösterdl. Çok gecmeden bizim tribundckilerin hcpsinin bakışlan sağa yöneldi. Atatürk gelmiş, mutad zevat ile birlikte Riyaseticumhur tribününde yer alıyordu. Atatürk yerine otururken Şükrii Kaya'ya bir şey söyledi, o da Atatürkün kulağına eğilerek bir şey fısıldadı ve her ikisi kahkahalarla gulmeğe başladıiar. Bu sırada Atatürk aşağıda fotoğrafçılann resim çekmeğe hazırlandıklarını farketti. Yüzünden kahkaha ani olarak silindi ve yerini çok ciddî bir ifade aldı. Solumda oturan ve her kes gibi gözleri Atatürk'de olan Reşit Galibin dikkatini bu değişiklik üzerine çektim ve her zaman müşahede ettiğün bu durumun sebebini merak ettiğimi soyledim. Sebebini söyleyim mi, kızım? O her şeyi millet. cemiyet, tarih zavıyesinden görür. Gazi Paşa safi şuur olan bir insandır. Turk milleti onun sevgüisi, yavuklusudur. Fotoğrafın objektifi karSisma çıktığı zaman milletle yüzyüze geldığini bıldiğı için, tıpkı sevgilisiyle karşılaşan bir âşık gibi, derin hislerin fırtınasma tutulur. Mecnunun Leylâ ile karşılaştığı zaman sınttığını tasavvur edebilir misiniz?.. Herhaıi£İ blt yerde Atatürk'ün bir resınln» £Ö V üm ilfyfifcçr, darmk Reşit GMİbin bu izahları hatırıma gelir. R tatürk. her halde, yılıçık adamm manevralanndan iz'aç olmuştu ki, birdenbire kendisi ona dönerek, sert bir sesle: «Efendim?», dedi, tsiticek kadar yaklastı*ım için, adamm söyle dediğini isittim: Zâtıdevietleri kendilerıne tstanbulun en güzel kızmı takdim etmeme müsaade buyururlar mı, Paşam? Bu sırada kadın Atatürk'ün önünde belirlvermisti. Atatürk kıza söyle gerilerden baktı ve: «En süzel kız ha? Peki amma güzellik nerede'» dedi. Sonra, herkesin şaskınlıÇi arasında kendl dudaklannı ve kendi s^özierini göstererek: «Bu ne' Bu ne?» dive ilâve etti. Kadın afallamıs, adam aptaüasmi'tı. Atatürk kendi sorduŞu suaileri yine kendi cevaplandırarak: cBova. bova, dedi .. Güzellik boyaların altında kalmı« > Kadın havılmamak icin etrafındakilere tutunnrken. ratık kasla takdimcive döndii ve: «Siz eelri'ğiniz vere cidin Burası nezih hanımefpndıİPTin ve medenî insanların yeridir», diyerrk yürödö. Adam sansan kesilmi"! ve kadın yan baygin halrl» balovu hemen terkettiler. Çesitli hakımlard^n mâm oılîanlabilfcek olan bu vâkanın tpfsirini okuvuouva bırakıvorum. Bilhassa Atatürk hnkkında bazı bakımlardan mübalâ«3lı ve kötü nivetll rivayetlere inananl?"" •'î'katine stınuvorum. A Atatürk atılunlariyle Batı uygarlığına tam olarak girişimizi kınayan islâmcılar, şeriata doğru tekrar geriye dönebilmek için okullara el atarak din öğrenimini yayma teşebbüsüne giriştüer. Işte liselerimize din öğretiminin yayılması konusu o günlerde başlamış ve bu güne dek üzerinde direnilmişür. Bu problem. tek başına ele ahnmamahdır. Konunun islâm cıların benimsedikleri mücadele araçlarından biri olarak incelenmesi gerekir. Islâmcıiarın hedefleri iz, yurdumuzun bu çok önemli oroblemi üzerinde bir inceleme hüzırladık. Yanhş hükümlerden kaçınmak için, tarihsel belgelere dayandık. ve düsüncelerimizi bu belgelerle destekledik. Bu incelemede herşeyden önce, dü sünce özgürlüğüne baskı yaparak Batı uygarhğına girişimizi köstekle yen muteassıp islâmcıların, toplumumuza yaptıgı olumsuz etkileri araştıracağız. Sonra. Atatürkün benirri5edij|i lâikük, ilkesiyle islâmcıla rın savupdjîiclar.1 Jâijcjijj anlamını ve âralarindaW nitelîk aynmlarını göstereceğiz. Daha sonra, şeriat par tizanı islâmcıların, önce 1947'de Halk Partisi Kurultaymda, ardından da. 19501960 Demokrasisindeki, etkilerini gözden geçireceğiz. Atatürk bu loruya su karşılıgı verdı: Evet din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân voktur. Yalnız surası vardır kı. din Tanrı ile kul arasındaki kutsal bir batlılıktır. Müteasıp islâmcıların din komi» yonculuçuna izin verilmemelidir. Dinden maddî çıkar saiUyan1ar alçak kisilerdir. tste biı bn duruma karsıyız. Buna izin verYuz yılda gerçek müslüman miyoruz. Bu gibi din ticareti yalığın temel şartlarını bütün pan kimseler, sal ve tnâsum halsadeliğile gösteren bir tek kımızı aldatmışlardır. Bizim ve Osmanh Kazaskeri vardır ki, o da sizin mücadele edeceeimiz ve etCe%det Tarihinin yazarı ve meceltiğimiz bu kimselerdir.» lenin kurucusu rahmetli Cevdet PaDınle hilâfetı de bir bırınden şadır. Paşanın konu ile ilgı'i yazıla ayırdetmek lâzımdır Bırıncısı ne n, Beyazıt Belediye Kitaplığındaki kadar faydah ise. ıkıncısı o kael yazılı defterlerinde yer almakta dar lüzumsuz bir hal almıstır. dır. Bunlardan 10. defterin 13. say Halıfelığı kaldırdığımız gunden fasında, Fransanın Istanbul elçisiy bu gune kadar kımsenın buna sale müslümanhk üzerinde bir konuş hıp çıkmaması, müslüman dünva ması. (35. defterin) (22 ve 45.1 saysının halife olmaksızın da yurüfalarında müslüman olmak isteyen yeceğıne ve (Deja) yürümekte Alman ve Avusturyalı bılginlere ya olduğuna en güzel örnek değil zılmış mektupları vardır. Bu mekmıdır? tuplar «Türkiyede Hukuk devleti O gün bu toplantıda Atatürkün kurma yolundaki mücadeleler» adyanında milletvekillerinden Ali lı ve sayısı tükenen kitabımm (172) Kıhç bulunuyordu. Sayın Kılıç ve devamı sayfalarında bugünün da (Atatürkün hususıyetlerı) aTürkçesiyle açıklanmıştır. Babı dını taşıyan kitabında bu konusMeşihat tarafından gönderilen bu maları aynen yazmış bulunmakmektuplar Bavyera'da oturan bir Al tadır. man bilginiyle, Avusturyada oturan bir Avusturyalı bilgine yazılmıştır. Bunları anlam bakımından özetliyerek, bugünün Türkçesiyle aşağıya naklediyorum. Mektup şöy le başlamaktadır: SebilÜr Reşat kolleksiyonlarından kolayhkla meydana çıkarılabılmektedir. Biz de. bu kolleksıyonlan ınceleyerek, butun bu noktaları belırteceğız. İslâm dininin sartları W İslâm dini ve aiie çevresi «Nikâhmızı kıyalmı» B 1923 1938 e 1 9 3 8 arası nlatacağım üçüncü vaka yine bir baloda ve vine Ankara Palasta geçer. Fakat bn defa vakajı ben gözümle görmüs değil, o sıralarda baskalarından dinlemiş bulnnuyorum: önce snnu söylemeliyim ki, o devirde, balolarda yanak yanaga dansetmek yoktu. Tan«•'da» 4nnlıı,,WMrigW t«aa»aJarla • J r •^B«aaÇ»*pMt tayalviBSni/ a Kd on santim bırakırdı. Bunu yapmayan erkeklerin hareketi derhal dikkati çeker ve nmumî tasvipsizlik görürdü. «Kelâm ilmini ve felsefeyi Inceledikten sonra, islâm dininin hâk dini olduğuna inandığınızı bildirmiş ve Muhammet dinine kabul olmanıza, izin verilmesi için bizc bir dilekçe göndermişsiniz. Allahın gösterdi ği doğru yola yöneldiğiniz için, sizi kutlarım ve sizin gibi bilgin bir yoldaş kazanmıs olduğuma sükrederim. Fakat şurasını hatırlatırım ki, İslâm dininde Frenkçe (Kilerje) denilen rahiplik törenleri olmadığından sizin müslüman olmanız bizim iznimlze laulı değildir». Bizim borcumuz ancak halka öğüt vermek ve bilmedikleri seyi ögretmektir. Yok^n onlar müslüman dinine girmelerinde, dofnm. nikâh, ibadet ve ölümlerinde birer ruhani reisin varlıgına muhtaç degillerdir. tslâm dininin esası iki sözden ibarettir. Biri tannnın birliğini tasdik etmektir ki, Arapça (Lâilâhe lliâllah) kelamiyle eda olunur, öbürü Mubammedin tanrı elçisi olduğunu tasdik etmektir ki, Arapça (Muhammedün Resululiah) Uelâmıyla eda olunur. Yukardaki bu iki sözü kalbiyle tasdik eden yani tannnın birliğine ve Hazreti Muhammedin Peygamberligine iman eyliyen kimse mümin (inanmış) sayılır. Fakat müslüman olarak tanınmak ve gerektiği takdirde ıslâmına tanıklık etmek için bu iki sözü dil ile de söylemesi lâzım gelir. Müslümanhk yüce tanrı ile kulları arasında kutsal bir bağlantıdır. Diger din kardesleri ancak görünüse bakıp ona göre tanıklık ederler. Bu mektnbundan dolayı biz dahi dünyada ve öte dünyada senin müslümanlığına tanıklık ederiz. Iste bu inançla adını tslâm bilginleri sırasına kaydettik.» \ Bu yazılarda en dikkati çeken ' ] nokta müslüman olmak isteyen bir kımsenın sadece ıkı sozü soy leyıp kalben tasdik etmesıdır. Go rulüyorkı islâmcıların müslüman ' olmak ısteyenlere uyguladıkları, sunnet olmak gıbı bir cerrahi mudahaleden. Cevdet Paşa aslâ bahsetmemekte, bunlann one sur duklerı ışlemlenn hiç bırıne luzum gormemektedır.. G A örüluyor ki Atatürk, lnanç bakımından müslümanlığı tıp kı Cevdet Pasa gibi anlamıstı. O da Cevdet Paşa gibi islâm dınini tann ile kul arasmda kutsal bir bağlantı olarak kabul edivor v e aile çevresile (llmı hâl) denilen sade bir din kıtabını, ibadetlerimı? ve din hılcimiı için veter sayvordu Ne varkı Cevdet Pasa. müslümanlığı ferdin vıcdanma verlestirdıkten son ra. bunun tabiî sonucuna vani lâıkli£e geçememış, Atatürk ise, Cevdet Paşa'nın çizdigi bu yoldan ılerliyerek lâiklik ilkesine U n lasmı$tır. Sol Yayınlan'nın üç kitabı daha çıktı: Edşar Snow'dan «Mao Çe Tung Bir devrımcimn otobıyografısı», Karl Marks'tan «Fransada sınıf mücadelelen», Jozef Stalm'den «Marksızm ve mıllî mesele».. Bövlece .Sol Yayınları. yirmi besinci kitabı asmıs, otuzuncuya doğru jönelmistir. Masamın üstünde duran kıtaplara baktım : îayınevi için bir basarı idiler. Çünkü baslapgıçtan bugune Uadar aynı düzen, aynı sadelik, aynı temizlik içinde; matbaa ve kâğıt kalitesini değiştirmeden. diıai ve tertip düzenini bozmadan, belırli bir yöntemle, belli bir amaca dojru vürüvebilmisti Sol Taymları.. Bizde ne yapacaşını giriştiği isin başında büen ve bulan lcaç kişi vardır ki? Sol Tayınlan ne \apacağını bilivor? Hangi dili, hangı kelımeleri kullanacağmı biliyor. Bugünkü Türk toplumunun hangi kitaplara ihtiyacı olduğunu bilivor. tster Sovyet ibtilâîinin demir pençesi Staİin'den aktarsın, isterse Amerikan çazetecisi Edzar Snon'dan çevirsin, Türkce^e kattığı bütün Uitaplar, Türklyenin bugünkfl düzevinde ilehle okunacak eserlerdir. Bir toplumda hele Türkive gibi kültür havatı bakımından yoksul bir toplumda >asıvan insan. bilinçli bir vavınevinin aracılığı olmazsa okuyacağı kitaba k:nu<;amaz. Bırakınız Anadolunun karanlığına dağılmıs avdınları, öğretmpnieri, oKumusları; tstanbulun ve Ankaranın içinde \asnanlar da sınırlı imkânlara sahiptirler. Bugünkü yavmları İTİemek, geçmise eğilip bugünkü dâ\alara ışık tutacak kitapları bulmak kolav deçildir. t%st"lik sağ kanadda kitap düsmanlığı varsa, sol kanadda kitabı küçümseme ejilimi ba$lamı«tır. Bu eÇilim. uzun Mİlar evlemsızlikten bunalan Törk solnnun bir tepkisi savılarak hos görülmeli. Ne \ar ki, sosvaliım madem ki bilimsel sosvali/mdir. kitapîıkla ıüskisini kavbetmekten korkmalı. Salt secim U gılarına oturan bir evlemin, av çiderek sosyalizmden ötede günliik politika yollanna düşmesi tehlikesi vardır. Bu bakımdan valnız «Sol Yayınları» nı deîil, yakın yıllarda sos>alizmin zencinlesen teorisine ısık tutan bütün cabaları alkıslamak. Türkivede sol akımı besliven nice çahsma varsa vürekten övmek serekir. Bu sov calısmaların sahinleri isim«iz kahramanlardır. Bizim «ibi gazetp sayfalarında sörünen. u da politika havatında söhret kazananlsrın tersine kim«e ileüenmez onlarla,. Yalnız arada sırada yedinci sayfalarda sö\le küçük bir hahere raslarsınız : Sol Yavınlan'nın son kitabı toplatılmıs, sorumlusu Muzaffer Erdost adlive>e celbedilmistir. tste o kadar! Sonra gene il*isİ7İiğin kara perdesi iner gözlpre.. Nankör bir ortamda, para \e söhret eetirnmen bir alanda, her çeşit rizikoyu göze alarak. bir düzen ve disinlin içinde yıllarca iş yürütehilmek, iğneyle kuyu kazmak, kazmajla dağları delmek kolav Sol Yavınlan'nın üç kitabı masamın üstünde dururken bn dııyrulara kapıldım. Türk toplumunun varınki avdınlığına hugünden ısık tutacak bir çabanın yılları asan çizgisini görür gibi oldum Biz Batı'nın ne olduğunu kavramadan Batıcılık, demokrasinin ne olduğunu bilmeden demokrasi evlemine çecmis toplumuz. Gerçek devrimin ne oldujundan habersiz ne kadar çok de\rimcimiz var! SoRvalizmin ne olduğunu temelden kavramak imkânlannı varatamazsak sosvalizm de yozlasacaktır. Ovsa sosvaüzmin köklü bilincini varatmak icin elimizdeki »raclar cok a7dır: bu araçları çoğaltmak için canımııı disimizc takmalıvız. Cünkü sosvalist düsiince yönteminde. Batıcılığın. devrimciliğin. demokrasinin de gerçek anlami ortaya çıkacak: Türk avdınları dağınık bir saskınlığın çözülmüsltiğfinden kurtulacak, bir enteliian«ıva doğacaktır. Korkusuz düsünmevi, açık fikirle tartısm3vı, sonsuz hırsla oknmavı. gercekleri araştırmavı meslek bilmeliyiz. Bir an için : Ben oldum artık'. di\e düsüncenin kapısını kilitleven, kendi kendisini karanlıklar zındanına hapsetmis olur. Sosvalizmi bir düsünce yöntemi değil de bazı kalıpların dogmalan sanmak tehlikesinden kendimizi korumalıyız. Bu koruyucu düsünce, ve vapıcı tenkid, ancak sıhhatli bir gelism e ortamında mümkün olur. Geçmisten gelip geleceğc uzanan tonlumculuğnn yapıtlarını ivi tanımak gerekir. Knmprador kapitalizminin kitap düsmanlığı sebepsiz değildir. Yazarları hapsetmek, düsünenleri ezmek. vavınevi sahiplerini sindirmek, kitapları toplatmak. bilinçli bir strate.jinin sonuçlandır. Tutucular karanlıktan hoslanır; çünkü karanlık hüküm sürdüğü zaman yalnız halk karanhkta kalmaz; sol cephenin losluğunda sol cephe de birbirine girer. " arasındaki Ankara'da, bugün olduğu gibi, Operalar, Baleler, Tiyatrolar, teraslı pastaneler, birahaneler ve gece kulüplerl yoktu. Istanbulun civcivli hayatını bırakıp Ankarada yerlesmiş fedakâr memurları oyalamak İçin, Atatürk, balolar tertibini teşvik ederdi. Milli bayramlar ve yabancı devlet adamlarının memleketimizi ziyareti mutantan baloların verilmesine vesile olurdu. Bunlara bes on kişi değil, bütiin Vekâletlerin hemen hemen bütün memurlan dâvet edilirdi. Bundan başka Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi Kurumların muayyen mevsimlerde verdiği balolar yılın beklenen olaylarındandı. Bu balolarda kadınlar uzun etekli elbise, erkekler de frak giyerdi. Başkent memurlarının mutfaklannda buz dolabı, salonlannda radyo yoktu. Fakat çoğunun temiz beyaz papiyonlu gömleği ve şıkır }ikır bir frakı vardı. Sonra, o zamanlar, Türk topluluğu, bugün olduğu gibi, bir eglenen sınıf, bir de bu eğlenceleri gazetelerin dedikodu sütunlaruıda okuyan sınıf olmak iızere ikiye a>rılmış değildi. En küçük memurlar gittikleri balolarda memleketin büyüklerini ve Atatürk'ü yakından görmek, onlarla yanyana dansetmek, onlarla konuşmak fırsatını bulurlardı. Atatürk bilhassa Ankara Palas'ta verilen balolara gelmemezllk etmezdi. Bazen Orta salonda kendisine ayrılan kbsede istirahat eder, dansedenleri seyrederdi. Fakat çok defa halka ka:::::::!: Bir gün, Atatürk mutad köşesinde otnrdngn sırada, çenç bir çift bu şekilde dikkati cekmis. Kadınla erkek birbirine yapısık haTfle bir, iki, üç kere etraflanna aldırmadan, kimseyi gözleri sormeden, kendilerinden eeçmis halde dansetmisler. Atatürk sinirlendikçe sinirlenmis, sabırsızlandıkca sabırsızlanmıs. Mütemadiyen homnrdanıyormus : «Bunlar yanhs yere gelmisler . Bunlann evlenmesi lâzım Tabiat bunların birlesmesıni istiyor ..» Ve birine eğilerek söyle emir vermis: «Tahkik edilsin, bunlar evli mi, bekâr mı'» Tahkik etmislrr, ikisi de bekârmıs. Genç adamla genc kadını huznruna çajırtmıs ve erkege ?n snali sormus: «Sen bu hanımla nicin evlenmivorsun?» Tabiî adam yutkunmns: «Henüz müsait çartlar . ve saire» Atatürk «övle sey olmaz» demis, «Birbirinize olan hislerinizi iyice teshir ettintz. Hiçbir gayri müsait sart sebep teskil edemez' Nikâh memurunu bulsunlar. hemen nikâhınızı kıyahm» ahiden nikâh memurunu aramağa tritmisler. fakat hulamamıslar mı, çelememis mi. her halde nikâh virmi dnrt saat sonra kıvılmış ve Atatürk de eavri müsait sartları yenmek icin mühimce bir meblâŞı düğün hediyesi olarak vermis. Rivavete eöre biıde daha evvel vıldırım nikâhı müessesesi vokmus, bu münasebetle ihdas edilmis Son olarak, liselerimizde din öğretiminin sakıncalarını kamu oyuna sunacağız. Bu yazılarımızdan anlajılacaktır ki, islâmcılar kendilerine göre yü rütmek istedikleri din öğretimini gerçekleştirirlerse, bunun liselerimize yayılmasiyle yetinmeyecekler dir. Ardından, Diyanet Işlerinin ken di başına buyruk bir başkanlık haline gelmesini ve bu öğretimin Mil lî Eğiüm Bskanhğı eliyle değil, şeyh islâmlık biçiminde örgütlenecek bir kurum eliyle yürütülmesini isteyeceklerdir. Kısa bir süre sonra, Atatürk lâikliğini koruyan, ceza kanunundaki 163. maddeyi kaldırarak, şeriatın geri dönmesini istemek yâni devleti din esaslanna gcire düzen lemek dâvasına girişeceklerdır. Hedefleri halifenin başkan olduğu bir islâm eumhuriyeti kurmaktır. Böy lece Arap kultürüne üstünlük tanıyarak. bızi tekrar Osmanh Mıllıyet sizliğine doğru gerıleteceklerdir. Işte yazılarımız, tarihî belgelerin ışığı altında bu konuları eleştirecek tır. İslâmcılar tarafından bir plâna dayandırılmış olan bu tasarılar, îslâmcıların yayın organları sayılan '" Bo bakımdan okurlarıma «Sol Tayırrtari» rn'dikkâtle lzlemeJerini «üvenle söylivebilirim. Okuraak. «knmak, •kurrrak . tnsan Müslümanlığı bu derece tadebazan bir kitapta bütün kitapları, bazan bütün kitaplarda bir kileştirerek ilerlemenin kapılarıtabı bulabilir. tşte o'dur bilincin ısığı. nı açan Cevdet Pasadan beklenen neydi? Toplum hayatınm llerlemeıiyle e>;kimıs hukuk kurallarını bir vana bırakarak, çagdas hukuka rlavanan bir kanunlaştırmava gi 9a••••••••••••••••••••••••••••••••••••• rişmek. Gel görki. Islâm dininin Tanrı ile kul vicdanı arasında bır bağlantı olduSunu benimseven ve hunda asla taassup göstermeven KıymetH varhğımı» is oldugum hastahk esrahmetli Pasamız. Batı uvgarlınasinda hastalığıma vaktlnde eının temelini teskil eden müsDr. Mazhar Germcn'in mudahale eden Dh. Müt. Dr. Tubet bilime ve bunun metotlanvefatı dolayısiyle bizzat eenaze ran Asanok'a. hastanede yattığım na karşı taas^up göstermiî. ça2törenlne iştirak eden, evimize kamüddstçe tedavimi yapon vakm das hukuk si^temine davanarak dar gelen, telefon ve telgrafla ilgisini esirgemeyen ve benl kıkanunlaştırmaya Kirismeyl red acılarımızı payla$an ve bızleri sa zamanda sıhhatime kavuştu teselll eden muhterem zevata. etmis. bövlece bize en »z 50 sene ran Istanbul Hastanesi doktorladost ve skrabalanrmza derin kaybettirmistir. rından iyl İnsan, kıymetli he şükranlarımızı arzederiz. kim Dh. Müt. AİLESİ YARIN : TEŞEKKÜR TESEKKÜR Dr. MASTJME ÇÖL Dh. Mııt. Lâiklik bize 100 yıl önce tavsiye edilmişti Dr. Ertuğrul Başsipahi Has: 284213562 ile Dı. Ostğm. Guner MİNE OKTAB As Dr Sevin Kopçahoğlu ve As. Dr. Özden Murtazaoğlu'na. Feriha. Yuksel. Perihan hemşirelere ve üçüncü dahiliypnin butun personeline. hastanede yattığım müddet zarfında yakın alâkalarını gördügüm hastane deki arkadaşlanma. ayrıca ziyaretime geien arkadas ve dostlanma candan tesekkür ederim. Eex. Nermln D O KTO R Süreyya fltamal üp Üroloğ Taksım Sıraî,eıwııeı 105/4 Tel: M 57 44 KAYIP Öğrencl karneml hay bettim. Hukmu yoktur. Oğuz Coşkuner Cumhurivet 13364 Nimbtis nlsanlandılar. Harera 11/U/1S«7 Cumhuriyet 13540 Cumhuriyet 13581 Atatürk'ün din anlayışı MEVLİT 1 Ekim 1967 Pazar günü Tophane rıhtımında haınce atılan kurşunlarla hayata veda eden eşim, annem ölümünün 40. gününe tesaduf eden 12 Kasım 1967 Pazar günu (bugün) ikindi namazını müteakıp Şışli Camiinde okunacak mevlidi serife bütün akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşriflerim rica ederiz. Eşi : Kenan Beşiroğlu Kızı: Şebvar Besiroğla (Cumhuriyet : 13557) ANKARA KÜÇÜK KOMEDI 1İYA1ROSU 14 Kasım salı 21.15 ten itibaren Sezonun komed'sini suııar. Nâzım KURŞUNLU B İskenderun Sanat Enstitüsü MüdüHüğünden: 79.008.91 lira keşif bedelli Müdüı Lojmanı inşaatı kapalı zarf usulüyle 1/12/1967 cuma günü saat 1400 de Eksiltmt İhalesi Enstitü binasında yapılacaktır. Şartnamesiyle diğer belgeler mesaî saatlerinde Müdürlüğümüzde görülebilir. İsteklilerin 5201.00 lira teminat makbuzu, C grupu müteahhltlık karnesi veya bir kalemde 40.000.00 liralık iş bitirme belgesi, ıştirak belgesi va Ticaret Odası vesikası ile teklif mekruplarının ihaleden bir saat ev\'el Komisyona verilmesi postadaki gecikmelerin nazan itibara almmıyacağı ilân olunur. fBasın: 25338/13532) ELEMAN ARANIYOR Fabrikamızda Vardıya Lâborantı olarak çalıştirılacak, askerliğini bitirmış, KİMYA SANAT ENSTİTÜSÜ MEZUNU 4 eleman alınacaktır. Aşağıdaki adrese müracaat edilmesi: u mektupların yazılmasından yarım yüz yıla yakın bir zaman geçmisti. 2 Temmuz 1932 de toplanan Bırmci Türk Tarih Kongresimn son günlennde, Atatürk, Tarih öğretmenlerini ve öğretim üyelerini Gazi Orman Çiftliğinde bir çaylı toplantıya çağırdı. Bu toplantıda bizimle iki saat konuştu. Bu arada öğretmen lerden biri Atatürke şunu sordu: « Paşam Din lüznmlu bir şey midir? Halifelı'Sin kaldırılması iyi mi olmuştur?» NUR BEŞİROĞLü'nun ANABABALAROKULU (Komedi 3 Perde) Sahneye Koyan: Dekor Kostüm Ziya DEMİREL Ba!>er KOCAMANOĞLU Maltepe BP İstasyonu kar^ısı rezervasvon: 17 77 19 (TERA: ?O47'135r>3ı «SİFAŞ» Sentetik İplik Fabrikaları A. Ş. İlâneılık: 3453/13543 OSMAHLI BANKASI A.S.tİ UNUN MÜDURLUGUNDEN Bir cephesi Taksim meydanına bakap 743 No. lu adada Bankamıza ve müessesemiz personeli Emekli Sandığına ait olan parseDerde bulunan binaların yıktırılması teklif almak suretiyle ihaleye çıkarılınıştır. isteklilerin, OSMANLI BANKASINPî : KARAKÖY, YENİCAMİ ve TAKSİM Şubelerinden alacakl a n yıkım işine ait cTEKLİF ve SÖZLEŞME DOSYALARINI» inceliyerek tekliflerinl en geç 7 ARALJK 1967 PERŞEMBE günfine kadar dosyada yarılı adrese vermeltri rica olunur. Sedei Rekiâm; 750/13526 Bina Yıktırılacaktır fstanbul Belediyesi TemfzSik Sşleri Müdürlüğünden: Müdürlüğümüz motorlu çöp araclarırda isfihdam ma'< üzere 20 lira yevmiyeli, 150 Krs ücret zamlı, 75 lira yemek bedelli; 10 lira çocuk zamlı ve yılda iki manş tutarında ikramiye ve fazla çalışmak istetıildiği takdirde fazla mesat, yazbk kışlık elbise, Ukarpin ve mesın eeket verilmek suretiyle münhâl kadrolara şoFcr alınacaktır. Bilumum şoför ehliyetini baiz şofÖT adovlannın Fdirnekap'da bulunan Müdürlütümüze mürr.cpatları ilân olunur. (Basın: 24923'13535) İLÂN Sigorta Xumpanyalannın Nazarı Dikkatine. Bakırköy İlçesi Safra Kas»nasında 24/9/1987 tarihİBden itibaren müstakil Belediye tejekkül etmistir. İlgili şirketlere duytırulur. İ.T.Ü. MADEN FAKÜLTESİ DEKANUGINDAN: FakiiHemiî Kütüphanesine, yahancı dil biiir kütiiphaneci alınacaktır. İstekUlerin fakülte Sekreterliğine müracaatlan ilân olunur. BAYAN SANTRAL MEMURESl ALINACAK Çemb«rlitaş Dariişsafaka Osmanbey Sitesi santralına 1830 yaşlan araaında Orta Okul mezunu bayan santral memuresi alınacaktir. Telefon: 48 08 75 Cumhuriypt 135*54 (Batıa: 25825/13549) (Basın: 25785/13550)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear