25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 3 Ağustos 1964 CEL1SI GUZEl NADİR NADİ Yeni salgın Yazan: Hamdi Varoğlu Eski bir tarıhte, mustehcen nes. riyat hakkında yapılan bir ankete, galıba bır Fransız ruhamsı, şoyle bir cevap vermışti : Allahm yaratmaktan utanmadığı şeyın, ben adıru yazraaktan nıçin utanacakmışım? O tarıhten beri oyle merhaleler aşıldı ki, şimdi çıplakhk tezmi savunanlar, daha da ileri giderek, aynı fikrı şoyle savunsalar hiç kımse yadırgamıyacak : Allahın yaratmaktan utanmadığı şeyi ben açıp göstermekten niçin utanacakmışım? Son yıllarda, mustehcen tâbirı butün dünyada mâna değistirdiğıne göre, kaba, çırkın, mıde buBazı konuşmaları dınledikçe bu kanaatım kuvvetleniyor. Bulbulün çektiğı dılı belâsı olduğunu söyleriz. Insanlarınki de başka türlu olmasa gerek. Öyle sanıyorum ki, Âdemle Havva, cennetten kovulup konuşa konuşa yeryuzune ınerlerken ımtiyaz kılığına bürundürulup başlarına belâ edilen bu konuşma cezasını çekmeğe başlamıslar, ış konuşmadan tartışmaya dokulmuş, ccennetten kovulmamıza se. bep sensin, hayır ben değılıra sensin» le başhyan bu ağız dalaşı, sonraları dal budak salmıs, hakaret, sövüp sayma, iftıra, tezvir, dedikodu ve emsali de. ınsan Cumhuriyet r jYatıya Kemal'e dair... = E E E Ş Z 5 ; = Z E z Z E Ş Z E E Z E £ r E Z r E E Z E E Ş Z E E Z E Ş E Elli yılı aşkın bir süre boyunca Yahya Kemal, pek az değişmis, buna rağmen daima sevılmişse, bu, daha ziyade ustadın Türk dıline gösterdığl yakın ilgiden ve aruz veznl Uzerindeki tartışma kabul etraez ustalığından olsa gerektir. Yahya Kemal, Paul Valery'nin «Şıir, fikırlerle değil, sözcülderle yazılır» formülunde belirttıği ilkeye, belki Valery'den de önce, baglanıruşa benzer. Eserleri uzennde titız bir dıkkatle uğraşır, bır mısram bır kelimesini, üç beş yü ara ue, bir kaç defa değiştirdığı olurdu. Hayatında, şürlenni bır türlü kitap halinde yayınlryamaması, bux>dan ötürüdür. Sanatı, biraz d i bir ruh halinin içten geldiği gıbi (Spontane) belirtümesi saydığmı dan, doğrusu, Yahya Kemaldeki ou eksıksizlik (mükemmellik) öz lemini ben, çok defa yadırganın Gerçi, yalnız şiirde ve edebiyatta değil, bürün sanat dallannda, kolay görünen, şöyle bır çırpıda yaratılmış hissini veren eserlernı büytik güçlükleri yene yene, uzıın emekler sonunda meydana getı rilmesi, hiçbir zaman bir ktısıır sayılmaz. Hattâ eskldenberi bu nu ögutliyen ustadlar da vardır. Buyük Fransız ozanı Malherbe, bundan yüzlerce yü önce: Ü faut faire difficilement des vers faciles Güç yazmalı, kolay mısraları yanında Ahmet Hamdi Tanpınar, sentetik bir niteliğe ul&ştığun = bıze Gerard de Nerval'in El Des sanmıyorum. Sosyal gelişimin ne E ticado'sunu okuyordu. denleri üzerinde fazla dunııaz, ş daha ziyade olaylan sıralardı ar E Et le soleil noir de la melancolie ka arkaya. tlham kaynağuu hep E geçmişte anyan, kendi benliğınin E Ve kara güneşi kara sevdanın yörüngesi dışındaki toplum haya E tını pek umursamıyan bu alınean, z mısraını yanlış olarak: ıçıne gömülü, fakat sevimli adam, z geleceğe dair kendince karamsar : Et le noir soleil de la melancolie ve kesin bir yargıya varmışU: E şekline soktu. Bu, bir bellek sürç mesi olabilirdi. Ahmet Hamdi, saygıü bir edâ ile mısraın doğrusunu tekrarladı. Hafifçe sinırlenen üstad Nerval'in, hattâ iyi fransızca bılen zevk sahibi bir kımsenın hıç bır zaman kabul edemiyeceği, Fransız dılinin ru huna aykın, o yanlış şekıl uzarinEvet, gurbet belâlı şey, «zlet SJ = tantüı E Bilmem nasıl geçirmeli, son beş = on yjli Z 44 5 dememlş mi idi? Ama gel gelr E lim, Yahya Ketnali okurken ber E ce mısralann pek güç yazıldığır = ve oturduğu yere bir yama git z eklendığıni sezmemek de elde E gelmiyor. Türkçedeki inkâr edilf Yahya Kemal Beyatlı Z mez ustalığına rağmen, biçim ge Z leneğine bağlılığı yüzunden ben E üstadr, brneğın bir Ahmet Ha$ı de direndı. E me kıyasla daima daha geri, daEt le noir soleil de la melancolie = ba şarklı bulrnuşumdur. E 2iya Paşanın UnlU beytinl alıdenecekti. E Z E 5 Z E Z E E Z E E E E Z Z E E Z E E E Z Z E E Z E oğretmen köyde huzur içinde çalıaşmamaktadır. Yönetmeligin koy Gerçi bu, biraz da karışık bir duğu süreyi doldurmadan nakilleiş. Ruh hastalığı salgını ama, beKonuşan hayvan şimdi bir de rini istiyen öğretmenlerin haddi lirtileri bedende gorülüyor. soyunan hayvan pâyesıne erişın1941 yılmın kasım ayında ev = hesabı yoktur. Oğretmenin huzurSoyunan soyunana. ce, seyredın siz gumburtuyu! lendığimin hemen ertesi gur.ü as E suzluğnnda sorumluluğunuz var Çıplaklığm savunmasını yaparkere çağırdılar benı. 28 incı tu E Hem o günler pek uzak değil dır. Bizlere «gölge etme başka «hayvanlar çıplak geziyor menin 229 uncu alayına atanmış E ken ihsan istemeyiz.» dedirtmeyiniz. gibi gorünuyor. tım. Alayomız, Davutpaşa Kişlası = ya, insanlar niçin gezmesın!» di3 Birlik Dergisini. öğretim Yarı belden asağısı zaten varla na yerleşmiştı. Her sabah tram E ye insanları hayvanlarla kıyash yok arası ufacık bez parçalarıyeğitim dergisi haline getiriniz. vayla Taksimden Sirkec»ye, orn E yacak kadar sapıklıkta ilerı gi le örtuluyordu Moda, yarı belDaha kaliteli, mesleğimizin sanıdan aktarma yaparak Topkıpıya, = der.ler oldu. na yakışır yazılar koyunuz. Bu den yukarıya kadar tırmandı nız: oradan da tümenin araçian ile ; Dergide şahıslara hücum etmeGerçi, ilk bakışta mantığa uy Perşembenin gehşi çarşambadan Bir knfre içen çeşmei pürhunu Et le soleil noir de la melancolie Davutpaşaya gıtmek g^rebiyordu. = yiniz. Zira. hücum edilen şahsın belı olduğu için. yakın bir geleAkşamlan aynı yoldün, aynj şe Z gun, akla yakın gözuken bır ıdda Birlik Dergisinin çıkmasında, fenâdan cekte, konusmayan ve soyunmakilde dbnüyorduk. Gıd;ç • g'ii'ş E dia. öyle ya, hayvan da Allah maddî yönden kannca karannca, Başın alamay bir dahi baranı denemezdi. yaratığı, insan da. Aradaki fark, yan hayvanların karşısına, konuüç saat kadar vakit 'ilıyordu. Ye E hissesi vardır. Bu sahıslann sabelâdan Yahya Kemale her zaman büdek subaylar, üç günde bir b<> = insan denilen yaratığın, yıne ken şan ve soyunan hayvanlar olarak vunma yazılarına, Birlik Dergiyük hayranhk duyan Tanpınar, lük nöbeti tutmak zorunda idiler. E di kendısine taktığı adla, konu çıkınca belki de onlan halimize Bunun ilk mısraını Yahya Kesinde yer verilmediğine göre, saitıraz etmedi, sustu. Demek ki güldüreceğız. Birliğe katıldığım gun akşam ü E şan hayvan olmasından ıbaret. malin uygun bir mısraı ile pekâgençhğindeki Parısın havasım ya Yalnız hayvanlara has zannettizeri komutanımız Albay Memduh Z lâ değıştırebilirsınız. nında taşır sandığımız ustad, Bou Cezzar, bütün subay.arı lopl'.ya E ğımiz nice davranışlara, onları rak yeni gelenlerle tanıçtı. K'm E kıskanırcasına. insanlar arasında Bir nykuyu cânânla beraber uyu levard Saint Germain cahvele rinde geçirdiği yıllar boyuncî hep lığımı oğrendıkten sonra. herke Z sık sık raslanması da gosteriyor yanlar İNSAN E ki bu ckonuşan hayvan» «konusBaşm alamaz bir dahi baranı be Istanbulu özlermş, tüm varağı ile sın ortasuıda, yüksek sesla: HAYATTA mayan hayvan» tâbirleri pek yelâdan Parıse asla girememışti. Yıuar Seni rahat ettip?ee|im Na S rindedır. sonra Varşova'da yazdığı: dir, askerlik yaptığını hissetmiye E Evet, vecfeenln ciddfliği bo7ulVA3AI E Şimdi bu tâbire, bir ikincisi nıuş, beyit, kariJcatürümsü bir Gönlüm, bn şehirâen, bn Aiy*t' ceksin! hal almıştır. Fakat iki mısra pedan çok uzakta Dediği zaman. utaıcımdân yü E eklenecek gibi gözuküyor. İnsan kâlâ evlenmışler, biraz komik, Tanburi Cemil Bey çalıyor eski züm kızardı. Ayrıcalı ışlem por E yalnız konuşan hayvan olmakla biraz aksak da olsa bır fıkır aileplâkta.. meyi. kayırılmayı tevıren. Nıhal VEGUNUBA1J sîvmemekl^ E yetinmiyecek, bir de soyunan hay Tazan. lan Fleming si kurmuşlardır. Ayni şeyi, Tan • beraber, komutan bu sozü başba E van unvanını alacak. zimat sonrası şairlerinden bır mısralarında beUrttıği bu ozietn şa bulunduğumuz bir strada ku E Soyunan hayvan olmak insanhbaşkası ile yapabüir mısinız? kımbılir, onu belkı gençlığuun lağıma fısıldasaydı acaba sevin E ğın başma yeni yeni ne belâlar Parısınde de ıçin içın yakıyordu. mez mi idım9 E açar, bilınmez. Konuşması bile Uzun yıllar Pariste yaşadığı için, Yahya Kemal, Fransız edebi Osmanlı tarihini, kafasınLn iç Hatırlı kimselerm yakınla • E zaten yeter derecede gaileler açvbtıiu iyi bilirdi. Bununla bera cebıne yerleştirmişti. Olaylan an rına askerlik gorevini kolay ta E mıs. ber, örnegin, bır Ataç gıbi yeni latırken, belli başlı kişılerin ka rafmdan geçiştırmek için türlü E 1 însanla hayvan arasındakl bu 22 ıçınden bir sürü kemik boşalttılar. semdi, sırtı da halâ ağrıyordu ama raktenni ılginç çizgilerle önumü çarelere başvurduklannı bilıyor E akımlan izlemezdı. Albert Sama koriuşma imtıyazı farkı Âdemle Karıkoca Blofeld'lerin ve bekçi1 Bır taraftan da gevrek, gevrek gü şu anda duyduğu en keskin duygu mierde, Heredia'larda mıhlanmış ze sermesıni bilirdi. Kronoloıi yö dum. S Havva'dan kalma olduğuna go lerin uzaklaşmış olduğuna kanaat lüşüyorlardı. sigara hasretiydi. kalmış, hattâ zamanla, daha eskı nunden çok sağlamdı belleği. BuE re, ben buna bir ımtıyazdan ziya getirince James Bond samanların Bir süre daha gdl kenarında oyabılgısinın Bir sigara tüttürmezse yıkılıp öleleri bıle unutur olmuştu. Bir gün. nunla beraber, tarıh (Arfeası var) = dn kt Ü t ü ü b il p So ııııııı' de bır ceza mânası verıyorum arasından çıktı. Üstünü başını sil larup sohbet ettiler. Sonra şato ta cekmiş gıbi geliyordu. keledi ve hafifçe inlemekten kendi rafına d doğru ağu ağu yürüyerek içinden biran, «Bu sigara belki ni alamıyarak sırtuu yokladı. Uze gözden kayboldular. de son sigara olur!» diye bir duşunGeorges ühnffln romanınrindeki saman tabakası biraz daha • D . ce geçtı. Ama Bond bu düşunceji PARİSİN KIRALI dan tktlba» pdılmlştir 8 ince olsa o kılıç darbesıyle bel kej DİT SlflflTO zıhninden sildi ve bir sigara yaktı. miğinin kırılıp gideceği muhakkakı Biraz sonra James Bond ayağa Gözlerıni sigara dumanlarına diEvet, vakit geçirmeden işe başla k a l k l P a şUm2 ı u n d u zu z u n eenadi ve üstü kerek gene Kısı'yı düşundü. Genç b a ş m ı b duz e l t t ı . Yorgun ve sermak icap ediyordu. Bond bır plân e l t t ı Yorgun ve se kız şımdı herhalde fasulye ezmesi tasarlamağa çalıştı. Ama dort bir tarafı o kadar sayısız meçhullerle , Evler, Müesseseler, çevriliydi ki en şekilsiz bir karar Büyük salonlar, Okullar ve Hastaneler için. verebilmesine bile imkân yoktu. Emin olduğu bır tek şey vardı: Bir yolunu bulup şatoya girebilüse Blofeld"i öldürebilirdi Fakat bu arada kendinin de sağ kalmıyacağı belliydi. [ Genç adam bir an, .Aldırma» di1 ye düşundü. • Benim canunın ne de | ğeri var?. O Blofeld olacak köpeği! geberrtikten sonra.» | Ama sonra aklına Kisi geldi... Ve Kisiyi düşününcs yaşamak istedi. /'Ses ve rutubeti geçirmez. SIHHlDÎR Bu sade, güzel Japon kra onun haAşınmaz ve Iz bırakmaz. SAĞLAMDIR yatma yeniden bir tat getirmiş, bir Cazlp Pastel renkleriyle DEKORATİFTİR. ışık katmıştı: ebediyyen söndü zanHienart yüksek sesle: « Mösyö HerbilFregose bir sıçrayışta ayağa kslktı, HieFregose gerçekten çok meyus görünüyornettiği bir ışık, lon?» diye sordu. Gülümser yüzlü, uf»k teHALLEY KOLL. ŞTİ. du. « Dinle. Benim için artık her şey bit nart'ı kolları arasına aldı ve öyle bir sıktı James Bond Kisi'yi düşünürken fek, şişman bir adam: « Benim efendim,» ki, heykeltraş boğulur gibi oldn, nefesi yarı mistir. Clemence'la sen, dünyada yegâne Fabrıka: Raml Topçular Kifla Caddesi No. 123/A İjtanbul T « l : 21 62 16 gene uyuya daldı. Delikli, huzursuz diye cevap verdi. «Bir emriniz mi var?» sevdiğim insanlarsınız. Senin dostluğun de tıkanmıs bir halde haykırdı: « Eğer beni Satı; ysrlerı: Tel . 44 68 39 44 47 22 • 44 46 68 • 48 63 14 bir uyku. Rüyalannda ise Kisı'yi vara ediyor, biliyorura, fakat o? Ben yalnız boğarsan nasıl gider de senin dîvanı savu « Bayım, sizi sahsan ilgilendiren bir mesedeğil de zırhlara bürünmüş garip ca le hakkında iki kelime söyliyecektimj» onun için çalışıyordnm. Her seyirai onunla nurnm? Peki, gidiyornm, karar verdim. Hem navarlar gördü. üâncüık: 1652 8898 paylasamıyacak olduktan sonra para kazan de derhal. Sırtıma bir redingot geçireyim de « Peki efendim, lutfen büroma girinj îçerisi paslı demir kokan karanlık kttçük odamak, söhrete ulasmak neye yarar?» Jean : baban Herbillon'nn gözüne iyi görüneyim.» « Bir dakika.» diye onun sözünü kesti. Bir saat sonra, Fregose, tir tir titriyerek, ar ya girdiler. Büro diye pohpohlu bir ad taM.S.B. 4. No. lu. Sat. Al. Kom. Bşk. dan Ankara kılan bu karanlık yere girer girmez Hienart Akşamın saat altısında alaca ka«Eğer aldanmıyorsam sen hiçbir zaman Cle kadasının mösyo Herbillon'on hırdavatçı ranlık parkın üzerine ağur bir perKapalı zarf usulü ile Ankarada Hv K K. ihtiyacı ıçın mence'ı babasından istemedin. Baba Herbil mağazasına girdiğini gördü. Herbillon tez oturdu ve hemen konuya girdi: « Bayım, de gıbi indi. nazik bir mesele ile ödevlendirümiş bulu57.720 M3 Çam Kereste ile 1630 Kg 12 nurnara Çinko satm ahlon seni tanımıyor bile. Bu takdirde kızını sâhta otnruyordn. Matmazel Clemence'a geKafalan boynuzlu dev kurbağalar nuyomm. Sizin güze! bir kızınız var. Bir sana nasıl verebilir? Git, kızını ondan iste.x nacaktır rahmın bedeli 40^70.00 lua olup geçıci temınatı 3 05'' 00 lince, o da, muhasebenin bulanduğu came dostum, kendisini görmüş ve on» gönlünü çıkıp gölün kenanna oturdular ve « Ben mi? Gidevim de . » « Anlaşıldı! kânlı bölmede, belli belirsiz göıüküyordo. lıradır thalesı 8/8/1964 Cumartesi günü saat 11^0 da Kom=5kalın, boğuk seslorle ötmeğe başlakaptırmış. Onnn naraına, kızınızı istemeğe Benim gitmemi istiyorsnn, öyle mi?» yonda jap^acaktır Kesıl ve şartnameler her gün Komısyonda dılar. Muhafızlar gene meydana çıkçeldimj (Arkası var) ülar. ve Istanbul Levazıro Amırlığuıde görülebihr Tamamı, bıı müGelip gol kenarmda durdular. teahh^de ihale edilebıleceğı gibi; neı kalem a y n ayrı müteahhıtAkşam serinliğinden faydalanmak lere de inaie edılebilır Taliplenn 2490 sayıb kanun hukümıen için bir gezintiye çıkmış gibi rahat, dahilinde hazırlıyacaklan teklif zarflaruu ihale saaünden biı keyifli bir halleri vardı. saat evveline kada' makbuz mukaoüınde Komısyon BaşkanlıgıBir ara, son olarak intihar eden na vermelari lâzımdır Postadaki gecıkmeler kabul edllmez. adamın lime lime paralanmış mavi Yannki toplumsal düzenin, git z tikçe sosyalist bir sisteme doŞru z yöneleceğıne inanıyordu. Bir şjıın, E İstıklâl caddesinde kolkoi'î yü = rurken, Nazım Hikmet'ten soz Z edıyorduk. Komünizm propagan E dası yapmak suçu ile bir saç yıl z dır hapıste yatıyordu Nazım. Dü = şunceleri yüzunden bir msacm E hukum giymesini doğru bulmadı E ğımı soyledığım zaman, üstad, Z bunu olağan saymam gerekriğmi, E her tehlıkeli yenınin toplumda z landırıcı şeylerden başkasına daima bir tepkı yaratacağmı ıl& E mustehcen damgası vurmak imri sürdu. Sonra, gayet soğukkan E kânı kalmadı. lı, basıt bır gerçegi tekrarlıyor • E Onun için, dünyamızm yakalanmuş gibi: 2 dığı çıplakhk modasının çesitli İstikbal, onlarındır! = tezahurlerıne, olsa olsa salgın Dedı. Onlar derken, genel ola z hastalık adını verebilirız. Eski rak solculan kasdedıyordu. z salgmlar, yalnız bünyeye musalüzak istıkbalın «onlarda» oldJ E lat hastalıklar alanında olurdu. guna inandığı halde «onlara» ka Z Kolera, veba, çiçek filân gibi. tılmak şöyle dursun, acılannî bı = Modern çağlarda salgınlar ruh le üzülmeyi gerekli bulmuyordu z hastahklarında kendıni gosteri«onlann». E yor. lık ilerledıkçe onunla beraber yayıldıkça yayılmış. Insanlık, tabıatın verdiği bu konuşma imtiyazını alırken eski hayvanlığını da unutmuş değıldır. Papağan gibi. hep ezberletileni soyleyip kafa şişırenlerden tutun da, kbpek gıbi havlayanlar, yılan gıbi zehirliyenler, akrep gıbi sokanlar, katır gibi tepenler, maymun gibi taklıt yapanlar. fare gibi çalanlar. fil gibi somürenler bu konuşan hayvanlar içinden çıkmaz mı? Askerlik Bayram Sunaoğlu Çanakkaledea yazıyor: Sayın Yöneticiler, 13 Temmuz 1964 tarihinde, Eski şehir'de, yapılan Ö. Dernekleri Genel Kurul toplantısmda bir kıstnınız yeniden, bir kısmınız ts« eski idare heyeti mensubu olarak seçimle işbaşına gelmiş bulunu yorsunuz. Oğretmen olarak bizlerin bazı dilek ve dertleri varduBu dertlerimizi bümeniz, başarı nıza ışık tutacak ve sizlere yön gösterecektir. Söyliyeceğün fcerçekleri öğretmenler hissediyor fakat söylemek istemiyor. Ama üzüntüsünü taşımağa da taham mülü kalmıyor Zaman geleceb ki, bir damla su bardağın taşma sına sebeb olacaktır. Onun için yöneticilerden ricamız şudur: 1 öğTetmenleri menşelerine göre ayırt etmeyiniz. Bu ayırım öğretmenlerin çuçlenni azaltmak tadır. Seslerini, buıunduklan ver lerde, haklı oldakıan dâvalardj bile, duyuramama.arma sebeb olmaktadır. Zira, öğretmenler arasında bağblığın oLnadığinı hisseden ilgililer, mü^ıit ortamı ba<malarından memnun kilmaktadır lar. «Parçala hükaıtı» sozünün tahakkukunu siz idareciıer gerçe<i leştinnektesıniz. 2 Federasyon iJarccilerindetı hiç birisi ilericiçencı deyimın. öğretmenler için «u<<at mamalıd •. Çünkü, bütün öğretmenler Atatfirk ilkelerine bağhdırlar. Türkiye de hiç bir oğretmen, halifeliğin ihyasını, Arap harfleriyle öğretim yapılmasını, manto yerine çarşafm, şapka yerine fesin giyilmesini istemez. Devrimlere karşı, ferici ve yobaz olamaz. Bu kelimelerin köylerde bile kullanılması oğretmen köylü münasebetlerini bozmaktadır. Köylülerde münevver dUşmanlığı bnndan ileri çelmektedir. Siz yöneticiler, bu kabil davranışlannızla muhalefete yardım etmekte, muhalefeti güçlendirmekte ve iktidan yıpratmaktasuıız. Çünkü istismarcılar; «Bakınız oğretmen ve temsücileri size yobaz ve gerici diyorlar.» nakaratını tekrarlıyarak çıkarlarını dnşünüyorlar, köyde küçüksenemiyen oğretmen düşmanlığının tohumlannı atıyorlar. Onun için llon'iıııi'iı Dernekleri Millî Federasyon 1 lıliin Heyetine iicılı mektnp: •••IIIIIIIIMMflllMIIMIItlllllllltllj 1 5elde gülme! : Fatihten Agâh Gürkan r yazıyor : E «Parke iki yol arasında buElunan 50 m. uzunluğnndaki ;Kara Kadı Sokağı kısın ve jyafmurlu günlerde çamnr îderyası olnyordu. E Bnndan 10 gün önce 15 kiEsilik bir yol tamir ekipi gel~di. Ve bn yolu yapmağa basEladı. Mahalle halkı çamnr;dan knrtnlacağız diye bir ;hayli sevindi. 3 günlük bir rçalısmadan sonra, yol tamir Eekipi çekti gitti. Z Birde ne görelim: 50 m. lik Eyolnn 30 metresi balık sırtı Eolarak (>ine arnavut kaldırıEmı) yapılmıs. Mütebaki 20 Emetrelik kısım yine eski ha:liyle aynen (eğri büğrü ve rbir dolu çnkurln olarak) bı;rakılmıs. E Şimdi bn dnrnma mahalle Ehalkı güldn|ü gibi, gelen geŞçen de gülüvor. Gel de çülEme! : Acaba bn el sürülmiyen bo Ezuk 20 metrelik yol ceıalı Emı? E Beledivedeki ilçililerin na;zan dikkatini celbeder, ilgi Ebekleriz.» •••••llllllllllllllllllllllllllllllllllr vunma imkânlanndan yoksun UşUere saldırı öğretmenlik anlayışı ile bağdaşamaz. 4 Her ytl yurdumuzun bir tl'inde toplanan Dernek Temsilcilerinin dikkatleri başka noktaıara çevrilmektedir. Bundaki şahsi çıkarınız nedir? Bilemiyonız Yalnız. aydın kitlenin temsilcilerinden daha olumlu toplantılar beklemek hakkımız olmasa dahi »rzumuzdur. Bn da yöneticilerin maharetleri sayesinde mümkün olacaktır. 5 Eski İdare Heyetinln geçen sene çelişik fikirlerine raslsdık. Örneğin: Bir zamanlar Federadyon Yöneticilerinin överek göklere çıkardığı Milli Eğitim Bakanj Sayın İbrahim öktem ile Müsteşar Nuri Kodamanoğlu'nun bu defa amansız saldırılara uğra dığını gördük. Bir şahsın bir hamlede hemen iyi veya kötu olacağma inanmıyoruz. Basit çıkar lar uğruna, Federasyon Yöneticilerinin çelişmezliklere düşmesine gönlümüz razı olmamaktadır. Beyanlarınız öğretmenleri doyuracak nitelikte olmalıdır. Hürmet ve başan dileklerimle. Taksi ve halk otobüsler tavsiye ediliyor «Emirgân» başhklı yazı ilgililer tarafından incelenmiştir; «Şehrimiz ânune nakliyatı için 1000 vasıtaya ihtiyaç vardır. Bu hizmetin ifasma 500 e vakın vasıta ile çalışıhnaktadır. Mevcm hatlanmız da ihtiyacm yarısı kadar vasıta bulundunılması zam reti karşısında hatlann temdid> cihetine gidilememektedir Hâlen vasıta eksikliği şikâyet konusn olduğundan Emirgân hattımızdan özellikle Reşitpaşa mahallesıne temdidi ile artacak şefer müddeti ile çünlük sefer azalacak ve ;üzergâh yolculannın çok daha fazla şikâyetlerine sebebiyet verecek tir. Reşitpaşa sâkinlerinin ihtiyaç <an taksi ve balk otobtisleri ile r* derilebilir.» ıııııııııııııııııııııııııııı Kafaları boynuxlu ıııııııııımımmıııııııııııı 1 iilıiı oi'iirııırılııı i\ı başlanıak icap eıliyortiu IIMIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIMIII ! kurbağlar ve balık haşlamasından ibaret olan akşam yemeğini yiyor ve onu düşünüyor olsa gerekti. «Her gece yüzerek gelip seni beküyeceğim,» diye söz vermişti. Bir kaç saat sonra Kisi şato surlarının dibindeki yosunlu kayaların arasında olacaktı. O kadar yakm... Ama şu birkaç saatin içinde neler olup biteceğini . bir kaç saat sonraya kendısınin sağ çıkıp çıkmıyacağını ancak Tanrı bihrdı ya da Kisi"nin dedıği gıbi. (Tanrılar!) Maymuncuk Saat 7.30 James Bond geceki macera için hazırlıklanna başladı. Böcek ve kurbağalarm gurup vakti çıkardıklan yaygara susmuş., ortalığa bir sessizlik inmişti. Sonra bütün ihtişamıyla ay doğdu. Saat dokuzda Bond gizlendiği barakadan dışan çıktı ve sıra sıra ağaçların altından geçerek Ölüm Satosu'na yaklaştı Satonun kıvrımlı çatılan akşam semasına doğru, dev yarasaların kanatları gibi kavislenmekteydı. Beş katlıydı bu yapı ve sadece üçüncü katın bazı pencerelerinde ışıklar vardı. James Bon kendi kendine, «Istikamet üçüncü kat!» diye mırıldandı. Derin bir nefes alarak ağaçların koruyucu gölgesinden ayrılıp çakıllı yola çıktı. Oradan da sessizce, süratle. duvar dibine süzüldü. Bir akşam evvel görmuş olduğu üstü çi vı kakmalı, asma kilıtlı tahta kapıyı gene buldu. Üstündeki cengâver tulumunun bir surü gizli cebi vardı bir sahne sihirbazının kostümü gibi. Genç adam bu ceplerin bırinden bir maymuncuk ve küçük bir elektrık fene ri çıkardı ve pek fazla zahmet çekip vakit kaybetmeden kilidi açabildi. Sonra kılidı ve zinciri yerlerinden çıkararak kapıyı usulca içcri doğru itti. YARIN: Tuzak, tuzak fistüne YER D Ö Ş E M E K A R O L ' A R I Akşam sefası 40 3 Ağustos 1925 tarihli Cumhuriyet'ten esvabı gözlerine çarptı. Es\abı sopalarmın ucuyla kıyıya çektiler ve (1075 Basm 13284/8911) Mustnl tahkik hey eti raporu ya.vmlaııdı 29 temmuz tarihli «The Times > gazetesi Musul tahkik heyetiniıi hazırlamış üldugu raporun ozetini yayınlamıstır. Rapora göre murahhaslar yaptıkları incelemelerle Musul Vilâyetı ahalisinin fikir ve zıhinlerini karıştırmışlar ve Cemiyeti Akvam'ın cıhana hâkim olup IngıKz hükümetinın bunun emrine tâbi buiunduğunu iddia etmek suretiyle halkı serbestçe fikirlerini açıklamava sevk ve teşvik etmislerdir^ Üyelerin inceleme sonunda edindikieri kanaat birbirine zıd ve karmakarışıktır. Rapor şöyle devam etmektedir: «Eğer Musul havalisi Iraka dahıl edılecekse Iraktaki Inçiliz nıandasına, İngıltere ile Irak arasında geçen sene imzalanan rauahedeye göre dört sene içinde nihayet verilmesi bahis konusu olamıyacaktır. Cemiyeti Akvam, mandater bir devlet vasıtasıyla Irak üzerindeki murakabesinı 2025 sene devam edecektir. Aksi halde komisyonun fikrine göre bu arazinin hükümranlığı Türkiyeye ait olmalıdır.» Cemiyeti Akvamın Musul meselesini gorüşecek olan 1 ejlül RADYO ler . Gunluk olaylar 20.30 Şarkılar 20.50 Orkestra rehberı 7 30 Açılış Kısa haberler Tur 21 30 Küçuk koro 22.00 Reklâmkuler 7 45 Haflf muzlk 8 00 Ha lar geçldl 22.30 Yllmaz Emlroğberler 8.15 Çigan melodlleri lundan kemanla hafif melodüer 8 45 Çeşltli muzlk 9 00 Saz eser 22 45 Haberler 22 55 Ara melodllleri ve şarkılar 9.30 Atlı fcarın. lerl 23.00 Geoe konaeri 23.30 ca 9.45 Salon orkestraları 10 00 Ceşitli muzık 24.00 Kısa haberKıss haberler Kapanış. ler Kapanış 12.00 Açılış Kısa haberler SaİSTANBUL İL RADYOSU lon orkestraları 12.30 Şarkılar 17 58 Açılış 18 00 Dans müzlğl 12.50 Haflf muzlk 13 00 Haberler 18 30 Caz albümlerl 19 00 Mü13.15 Flâk dolabından 13 30 Şar zlkli daklkalar 19 30 Küçük konkılar 13.50 Çeşltli müzlk 14.15 ser 20 00 Mantovanı orkestrası Şarkılar 14 30 Küçufc konser 20.15 Radyo İle İngılizce 20 30 15.00 S ı n haberler Kapanış. Haflf melodller 21 00 Müzlk derSenfonlk müzlk 17.00 Açılış . Kısa haberler glsl 22 00 22.30 Çeşltli müzlk 17 05 Yurdun sesl 17.30 Erkekler faslı 17.57 Kısa llânlar 18.00 ANKARA DUkotekten seçmeler 18.30 Şarkılar 18.57 Kısa llânlar 19.00 6.27 Açılış 6 30 Günaydın saBeklâmlar geçldl 20.00 Haber yın dlnleylcller 7 30 8abah muIIMMMtlllMIMMMIIIMMMIMMItlllMII İSTANBUL Kaleci L'lvi Bey Kaptan N'ihat Bey tarihli toplantısma dünyanın en tanınmış hukukçulan katılacaklardır. Galatasaray şampiyon Dün Taksim stadmda oynanan raaçta Vefayı 40 yenen Galatasaray lig şampiyonu olmuştur. Bu maçta kaleci Ulvi ile takım kaptanı Nihat Beyler gayet güzel bir oyun göstermişlerdir. I zıgl 7 45 fla saban^ıı b^llo^l 8.00 Haberler 8.10 Hava durumu 8 15 Slzin İçin çalıyonız 8 30 Oj'un havaları ve şarkılar 9 00 Kapanış. 11 57 Açılı ş 12 00 Kısa haberler 12.02 Ögle tatlll İçin . 12 25 Küçuk llânlar 12 30 tkl sollst scyluyor 13.00 Haberler 13^10 Hava durumu 1315 Öğle fconserl 13 40 Şarkılar 14.00 Çeşltli sollstler, çeşıtlı melodller 14 30 Turkuler 14 45 Şarkılar 16.57 Açılış 17 00 Kısa haberler 17.02 Akşamın karma muzıği 17.30 İncesazdan Beyatlaraban faslı 18 00 Reklâm programları 18.45 Şarkılar 19 00 Yurttan sesler 19.25 Küçıik Uânlar 19 30 Küçuk konser 19 45 Türkçe ezgller 20 00 Haberler 20 25 Hava durumu 20 30 Şarkılar 20 50 üjkudan once 2UDD llânlar 2100 Kısa haberler 2102 Kıbrıs İçin' 21 10 Mlkrofonda tlyatro 22 00 Şarkılar 22 20 Caz sanati 22.45 Haberler 22 55 Opera albumünden 23 40 Gece yarısına doğru 23 58 GUnun önemli haberleri ANKARA tL RADVOSTJ 16 57 Açılış 17.00 Dans muziği 18 00 Senfonik kunser 18 30 Çeşltli haflf muzlk 19 00 Plyanist Vlado Perlemutten çalıyor 19 20 Halıf muzık 19.30 Almanyadan melodller 19 45 Radyo llt Almanca 20 00 Beş plâk on melodi 20 30 Blzlm sanatçılanmızdan oda müzlğl 21.00 ?eni dün yadan halk şarkıları 21 15 Uç yayında bir opera 22 20 Çeşttli haflf müzlk 22 30 Dans müzlğl 23 00 Kapanış
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear