Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ÎKİ 15 ASustos WGİ lllllllllllllllllltlllllllllllll "Endülüste raks Günün Konuları II SANAT KONULARI Türkiyede bir süreden beri sanat ve edebiyat dergileri topInm meselelerine böyük ölçülerde yer vermeğe başladılar. Kalkınma, özgürlük ve sosyal adalet dâvalanna bizmet edecek konulara tanınan bn Sncelik sevindiricidir. «Güdümlü edebiyat» tan •öz açarsak belki de bir tartışma konusunun kapısını açmış elurnz; ama edebiyatın tesirlerinden doğacak «güdüm» kesin olduguna göre, edebiyat dergilerinin bile sosyal meselelere eğilmelerini güzel işaretler sayıyoruz. Yeni çıkan «Yapraklar» dergisi bn taze akışın içinde kendisini bnlnyor. Derginin hedefi yerli ve yabancı kaynakları araştırmak, yayınlamak. llk sayısında en ilgi çekici yazı, Onat Kutlar'ın Fransızcadan bir çevirisi... Dipten doruğa bir kavrayışla tspanya'yı anlatıyor yazar.. O uzun yazının tümünü okumanız dilegiyle bazı çizgileri köşeme »ktarıyorum. Ispanyol balkı için diyor ki yazar : ölümsüz tspanyolun erdemleri saymakla tükenir gibi değildir. Gerçekte ise bu erderaleri bir tek erdemde özetlemek mümkündür: Çıkargözetmezlık. (...) Oysa Endüliislü büyük toprak sahiplerinden birinin dediği gibi «Ispanyollar ne kadar yoksul olurlarsa o kadar cömert olurlar.» (...) Yabancılar bizim erdemlerimize hayran oluyorlarsa aldanmıyalım, bu hayranlık hiç de onlarm bizim gibi davranmak istedıklerini göstermez. (...) Akıl sürgecinden geçırinee de bu erdemierın çoğunun birer eksiklikten başka şey olmadıklarını gorürüz. Örneğın Ispanyolların ünlü dervişçe yoksulluğu bir erdem değildir, olamaz. Peki niçin olamaz? Bn sornya şöyle cevap veriyor yazar : Çünkü bu yoksulluk onlann kendi isteklerinden, ya da özgür ahlâki seçimlerinden değil, günümüzle uyuşraayan toplumun gerçek durumundan, yüzyıllardır süregelen ve başkaldırmak için gerekli cesareti bir türlü bulamadığımız gerçeklerden doğmaktadır. Bn dnrnm devam edecek midir? Yazar, tspanyolların gittikçe tüccarlaştığinı yazarak, diyor ki : Amerikan donanraası ilk defa Barselona'ya geldiğinde, her sınıftan sayısız kadın ve erkek onları başka bir gezegenden gelen Tanrılar gibi karşılamışlardı. Tayfaları ucuz lokantalarda eğlendirmişler, yardımcı olabilrnek için âdeta birbirleriyle yarışmışlardı. Oysa bugün bir Ispanyolun duşündügü tek şey Amerikahlardan mümkün olduğu kadar fazla para sızdırabilmektir. Peki... Halk böyle... î a bnrjnvalar? Ispanyol burjuvasının (...) yöntemi çok daha kaba. çok daha kestirmedir. (...) Çağdaş tarihsel gelişme karşısında başını devekuşu gibi kuma sokmayı tercih eder. Oysa, kısa bir süre önce yurt dışına sürülen reformcu liderlerden bırinın dediği gibi, • Burjuvazinin kazandıklanm elinde tutabılmek için küçuk bazı fedakârlıklar yapması zamanı çoktan gelmiştir.» Italyan ve Fransız burjuvasının uzun bir süreden beri tuttuğu öğütü tspanyol burjuvası duymak bile istemiyor. Ne denebilir? (...) Tarih, yok etmek istediğini kör eder. Aydınlan da şöyle anlatıyor yazar : Yüzde sekseni burjuva katlanndan gelen aydınların (...) bütün varlığı, çözülmesi imkânsız bir çelisme ıçindedir. Burjuva çevrelerinden koparak halka yaklasma çabatan tam bir basarısızhkla sonuçlanır. (...) Günlük yasama zevkleriyle burjuva sınıfına, duygulariyle halka bajlı olduğu için gerçekte hiçbir yana bağlanamamaktadır. Ispanyol aydını kıskançlığa karsıdır, ama kendisi kıskançtır. (...) Gerici bir düsünce olan «nesne kadın» anlayışını bırakmıstır ama bunun doea! sonuçlarını bir türlü benimsiyememektedir. Sonunda erkekliğin bozukdüzen kendine yeterliğine sığınmakta, ama bu yüzden sinir krizleri geçirrnektedir. Ispanyada aydın hiçbir ülke ile oranlıyamıyacağımız bir «anına göre yaşama» duygusu içindedir. Âdeta yasamasj o anlık duygulanna bağlıdır. Bütnn bnnlan okaduktan sonra biliyorum şimdi siz : Canım, bn memleketi benim gözfim ısırıyor. . diyeceksiniz. Dogrndnr ama çok benzeyişlerin yanında, çok buyük farfciar •ldnğunn da nnntmıyarak verin hukmünttztt... ••• " • ' •* • *• Çocuk felci aşısı Kıbrıs işinde temel kanpanyasında ilke: Dayanmak başarılı sonuçlar Bölge Konservatuvarları Yazan: Muammer SUN A. D. Konservatavan «Bu Tol Çıkmaz» başlığını taşıyan geçen yazımızda (•) Bölge Tiyatroları kanun tasarısını ele alarak, bölge tiyatroları açmanın yanlış ve çıkmaz bir yol oldngnnn açıklamıstık. Bngünkü yazımızda bölire tiyatroları yerine «Bölge Konservatuvarları» açmanın niçin çıkar yol olduğnnu anlatmaya çalışacafız. Bölge Konservatuvan ne demektir? Bizdeki örneğe göre Konservatnvar demek, müzik ve temsil sanatlan konusnna giren dallarda öğretim ve eğitim yapan; yaratıcı ve öncelikle yoromca sanatçılar yetistiren bir meslek oknlu demektir. Ankara Devlet Konservatuvannda uç bölfim vardır: Müzik, Tiyatro, Bale... Tiyatro ve Bale bölümlerinde yalnız yorumcn (oynnen) sanatçı yetiştirilmekte, raüzik bölümünde yornmcayla birlikte yaratıcı da yetiştirilmektedir. (Yaratıcı yetistiren, kompozisyon dalı; yornmeu yetistiren, san • opera, yaylı çalgılar, öfleme çalgılar, vnrma çalgılar ve piyano dallarıdır.) Bale ve fifleme çalgılar orta dönemli (yani lise dengi); Tiyatro, şan ve diger dallar hem orta, hem yfiksek dönemlidir. Talnız bestecilik dalı (altı yıl yüksck öSrenim verdifi îçin) ileri dönemlidir. Bn açıklamays ggre: Bölge Konservatnvarı demek, konservatavann içerditi konularda, bölge merkeılerinde öiretim ve eğitim yapan meslek oknlu demektir. Her Bölge Konservatnvarı ilk adımda orta dönemli olacaktır. Gelismesini belli bir düzeyin üstüne çıkaran her oknl. yüksek dönemli konservatnvar dummnna eelebilecektir. Her Bölge Konservatnvannda en az öç hnlüm bnlnnacaktır: Tiyatro Biilümü. Koro BSlümü, Yavlı çalgilar Bölümü.. Bu üç böliimde de oknl, orta dereceli meslek öğretimi ve egitimi verecektir. Meslek Ögretiminin vanısıra kfiltür dersleri de bulnnaraktır. Her bolümün gerek meslek dersleri. gerek kültür dersleri sayıca ve nitelikçe A. Devlet Konservatuvan'nın orta dönemine denk olacaktır. Bn kornmların ögretimleri sonncu Bölge Tiyatrosn, Bölge Korosu, Bölge Taylı Çaleılar Orkestrasi her bölgede kendiliginden knnılacaktır. Ayrıca, Konservatuar demHc •ynı ramandı bir UYGULAMA YERt demektir. Bunun için, her Konservatnar'ın öğretim çalışmalan içuıde ayguiama çalışmalan da yer alacaktır: tıpkı Ankara Konservatuan'nda olduğn gibi.. Tiyatro Bölümn ikinci yıldan sonra. Koro Bölümü ikinci nldan sonra, Yaylı Calgılar Bölümü. dördüncü yıldan sonra uygulama çalısmalannı halka sunabilir öğretim üyesi duruma geloceklerdir. O zaman, Bölge Konservjtuarlan Bölge Halkının sanat ihtiyacını d a karşılamağa başlıyacaklardır. Nite> kim Ankara Konservatuan d a (Devlet Tiyatrosu ve Operası kurulmadan önce) Ankara halkının hizmetine öğrencinin «Tatbikat» çalışmalanyla başlarruştır. Devlet Tiyatrosu ve Operası bu «Tatbikat» çalışmalannın doğnl sorıucu olarak kunılmuştur. Bölge Konservatuarlan d a aynı doğal sonuca ulasacaktır: Bölge Tiyatrolan, Bölge Korolan, Bölge Orkestraları bu yoldan h e r bölgede kurulacaktır. Demek ki Bölge Konservatua r l a n ilk adımda ş n yararlan sağlıyacaktır: 1. Bölgedeki yetenekli çocuklan bolup yetiştirecek; 2. öğrencüerin uygulama çalışmalanyla bölge halkının sanat ihtiyacını karsılayacak (başka deyimle: halkı eğiteceb, kendisivle birlikte halkı da yetistirecek): 3. Bölge sanat karnmlartnın kaynağı olacaktır. Bölge Tiyatrolan, Bölge Korolan, Bölge Orkestralan bu kaynaktan doğacaktır. Bölge Konservatuarlan"yla vapılması istenilen i ş açıktır: Ankara Örneği'nin (iyi yönleriyle) Bölge merfcezlerinde tekrarlanuıası... Yetmise yakın ili olan, nüfusa "o 3 hızla artan, her konuda köklü kalkınma zorunda olan otuz milyonink koca Türkiye'nirj yal. niz ild Uinde Orkestra var. Ylne. Koca Türkiye'nln ülerinin yalnız dördünde doğrn düriist Tiyatro var, geri kalanında yok. Bugün Devlet Tiyatrosu'nnn ca» lışan yedi sahnesi var; Hangi kaynaktan yetişen sanatçılarla k u ruldu bunlar?.. Opera için aynı soru: Korocular, Solocular, Orkestracılar, Baleciler hangi k a y naktan yetişti ler?.. Hepsi. hepsi bir tek Ankara Konservatuan'nın bereketli ocafından yetiştiler, aktılar, doldurdular bu kurmlan.. Fakat, bunlar bütün Tiirkiye'ye yermezdi. Çiinkü. bu okul bütün Ttirkive düşünülerek kurulmuş değildi, nasıl karştlardı tek hnşına bütün bir ülkcnin sanatçıya olan açlığını. Ankara'da Tiyatro balunsun istemiştik; önce tiyatro mu kurduk, oknl mu açtık? Ankara'da Opera olsun istemişrik; önce opera mı knrduk, okul mu açtık? Orkestra konusu da aynı, Bale konusn da.. Peki öyleyse: Türkiye'nin diğer bölgelerini d e Ankara çihl Tiyatroya, Operaya, Orkestraya, Baleye kavuşturmak istersek bugün ne yapalım? İşl tersinden alıp. önce tiyatro mu kuralun? Yoksa. Ankara d e nemesinin başarılı yanlarından yararlanıp, aynı denemeyi daha bilinçli olarak Bölge merkezinde de tekrarlıyalım mı?.. Yani. Bölge Konservatuarlan mı açalım? Ben, bu denli açık ve kesin olan şu durumda kimsenin birinri yolu secebileceğini sanmıyonım. < * ) Birinci yazı 1 Ağustos 1964 •• tarihli Cumhuriyette yayınlanmıştır. JlllHllllllllllllillUlllilllH elde edildi letlerinl savaşın eşiklerine kadar getirrügl ve getireceği nazik günlerde? değildir. Ama, Türk Basını, bu dâvada, hükümetini de uyarıcı unsurlan ihtiva eden bir realizm aramayı mümkün kılrmş, başarmıştır. fşte, zihin yapısında öu realizm unsurlarmı görme gücü olan basınımızın son günlerde yaptığı durum tahlillerinde biz, Kıbns dâvasını çörmedekl temel Ukenin Türk ve Dünya kamu oyu önüne getirilmiş olduğunu görüyoruz: Bu; Kıbns dâvasmın; taraflar için haysiyetli, Kıbnslılar için mes'ut, NATO'luIar için tehlikesiz. dünya sulhu için elverişli bir çözüm yoluna, istiyerek açılmış bir saldırı savaşı ile degil, fakat, Türklerin bu işte gerekirse savasdan da kaçınmayan «dayanBu kampanya sonunda çocuk fel ma» lan ile gelebüeceğini gösteren ükedir Bu ilkeye göre, tn ci vakalannda bu yıl bir azalma haklı ve binaenaleyh en sabit, cn görülmüstur. Bugüne kadar ancak istikrarlı çözüm yolu, ancak uzun bütün yayınlara ve çağnlara rağ bir araştırmadan çıkabilecek; en men aşılanmamış olan 5 kişide has haklı ve binaenaleyh en sabit, en talık görülmüştür. Bu başarılı so istikrarlı olmayan diğer bütün şıklann ve ihtimallerin, Türklerin nuç üzerine Istanbul Valisi Niyazi Akı, «Aşı Kampanyasını» idare et egilmemesi, çökmemesi, durmamiş olan doktor ve personele tak ması, tam tersine, dayanması suretiyle, nazarî ve ameli olan birer dirname göndermiştir. birer bertaraf edilmesinden gelebilecektir. îl Sağlık Müdür'.üğünün yıl içinde tertiplettiği çocuk felci aşı kampanyasında başarılı sonuçlar elde edilmiş ve birçok yavrunun ömür boyu sakat kalması önlenmiştir. Daha ziyade denız mevsiminde görülen ve pislik yolu ile bulaşan bu hastalık, hastayı tedavisi mümkün olmıyacak şekilde sakat bırakmaktadır. Bu felç vakası daha ziyade çocuklarda görülmekte olup son yıllarda bir artış göstermiştir. Fakat bu yıl 600 bin lira sarfiyle 66 asistan ve 260 teknik personelin iştirakiyle 243 aşı ıstasyonunda açılan kampanya sonunda 452,531 kişiye birincı, 372.174 kişiye ikinci ve 1350 kişiye ise rapel aşısı tatbik edilraiştir. Türk Basınının, Kıbrıs dâvasında tarafsız kalması mümkün müdür? Hele, tansiyonun Türk Yunan Mil Yazan: Prof. Bahri SAVCI vesinde olmak üzere, bütün güçlüklere dayanma ve mukabele etme o l d u ğ u n u görmüş ve bunu Belediye hizmetleri hızlandırüdı Belediye Başkanı Haşim Işçan teşkilâta bir genelge gdndererek, Belediye hizmetlerinin hızlandırılmasını istem'Ştır. Bu duruma göre, istekler en geç bir veya ikı igün içinde cevaplandırılacaktır. İHizmetın yürütülmesı sırasında ihmali görülen memurlar ise cezalandırılacaktır. Belediye Başkanı, b.lhassa ımar durumu, ruhsat ve iskân müsadelerınin bir gün içinde venlmesi için gerekli hazırlıkların tamamlanmasını Imar Müdürlüğünden istemiştir. Halen tmar Müdürlüğü taleplen bir ay içinde cevaplandırmaktadır. Yapılan inceleme neticesınde bırıkmış ^ler tamamlandıktan sonra istcâri. ruhsat ve imar durumunun Eylül ayında bir gün içinde verileceği anlaşılmıştır. Parçalı bulutlu ve yağışlı geçecek Âkdeniz bölgesinin dofn kesimleri ile Dofn Karadeniz bölgesi parçalı bulutlu, Rize, Artvin çevreleri mevzii safnak yağışlı, difer bölgeler az bulntlo ve açık geçecek, taava sıcaklıklar, do?u bölgelerimizde değişmiyecek, batı bölgelerimizde birac artacak, rüzgârlar knzey ve dogn yönlerden bafîf olarak esecektir. = = Ağustos 15 Rebiiilâhır 7 MEVLİDİ ŞERİF S«vgUl bftbamız veratının 1 lncl senel devrlyesl dolftyıslyle 16.8.1964 pazar günü lfclndl namazını mütaakıp Kartal Maltepe Camlinde Mevlltban Kâni Karsca ve Duahan Zekl Altın tarafından Kur'anı Kerün ve MevUdi Şerll kıraat edlleceğinden arzu eden akraba, dost ve bütün dln kardeşlenmizln buyurmalan rtca olunur. KÖKSAL AILESİ Cumhurlyet 9435 MEVLİT NECDET ZENGİNOĞLU nun ve/atının senei devrtyesl munasebettyle 16.8.1964 pazar gunü Kad:köy Erenkoy Bağdat caddesl Gallppaşa Camlinde ı::indl namazmı mütaakıp, Hafız Halll Ibrahlm Çanakfealeli, Hafız Duahan tsmal] Zengln taraıından Mevlldı Şeril kıraat edllelceğinden merhumu t&nıyan ve sevenlerle diu kardeşlerimlzln teşrlflerl rtca olunur. Ailesi Cumhurlyet 9438 Akşehlr Asllye Ceza Hâklml HAKKI KÖKSAL'ın dunyaya da göstermişlerdir. 0 halde artık, dâvanın akıbeM; Yunan hükümetinin, müttefiklertmizin, büyük komşumuzun ve Türk vatandaşınm ve nihayet bü tün Yunanlılann şu gerçekleri anlamasına ve duygu ve davramşlannı buna göre tayin etmelerine bağlıdır: 1 Türkler, nefis, soydaş, antlaşma hakları Milletlerarası düzenin gerçek menfaaü savunması yapmaktadırlar. 2 Bu savunmada Türkler, pek ciddîdirler. Durum kendilerini, maddi ve fizikî muhtevası olan enerjik inisiyatiflere zorladığı zaBu suretle, meseleyi, bu tecrit man bundan kaçınmayacaklardır. ve imha oldu bittisinin çözmesi 3 Binaenaleyh adadaki Türk beklenmiştir. Yoksa, nihayet, kırk leri zorlama istidadında olan her küsur jet uçagının kırk saat bile türlü diplomatik ve fiili hareketsünneyen fiili gösterisi karşısında lere, tertiplere baştan imkân vergerçek realizme inme istidadı dumemek; bunların uygulanmasına yan bu megaloculuk ile bu ihtira ise hiç müsamaha etmemek, ihtilâsa; Milletlerarası Sulh ve güven fı çözecek yolu açmarun tek yolulik gücünün kadü*e eldlvenli dem.r dur. ell, çoktan gerçek realizmi, bütün 4 Adadaki Türkleri tecrit ve Istüzamlan ile oeraber kabul ettiimha istidadındaki diplomatik ve rebilirdi. fiili teşebbüsleri geriletildikten Pakat dedigimiz gibi, meseleye sonra, insan zekası, bilgisi, tecrühep, «Türklerin zaafı», «Milletler besi, her iki taraf için kabule dearası Politikada yalnızlıklan», ğer haysiyetli bir formül bulmafc«kendilerine Amerikanın çizecegl ta zorluk çekmez. Bu formülün hareket hattından hiç bir zaman kabüle değerliliği de, Türkler açıGerçekten en haklı olmayan bü çıkamıyacaklan» açısından ve bi sından, haysiyete, soydaş hayatı naenaleyh bu durumda olan Mil karşısında tabiî insiyaka, Millettün şıklann ve ihtimaJlerin birer letin gerileyeceği, gerilemesi ge lerarası hukuktan gelen haklara. birer bertaraf edilmesi ameliyele rinden geçecek olan bu uzun araş rektiği açısından bakılmıştır. Akdeniz, NATO ve nihayet Düntırmanın yurumesi ve bir sonuca ya içindeki sağlam bir düzenin Makarios'a, Papandreu'ya, sonra varması için, Türklerin bir nefis, büyük müttefiklerimize, zaruri kıldığı gerçek menfaatler büjük haysiyet, soydaş ve nihayet hukuk dengesi gibi unsurlara uymasınkomşumuza, bu kanaatı da, güttü savaşma müncer bile olsa dayan ğümüz görünüsde büyük dur dan gelebilir. ması gerekir. Türkler, hukııki re gunluk politikası vermiştir. Ama, 5 Türkler, bu durmama ve meli olmayan, gerçek maddi men bütün kapıların kapandıgmı gor enerjik faaliyetleri ihüva eden dafaatlar dengesinin bir unsurunu düğü 2aman, Türklerin bu dur yanma ilkesine, felsefesine, aslınteşkil etmeyen bütün şıklar karşı gunluktan çıkacaklan, ve onun ai da tarihin garip bir cilvesi sında, enerjik ve maddi muhtevası vaktiyle, Yunanistan ile başları tında gizli duran «da>'anma» ilke olan bir dayanma gösterebilirlerbelâya girdiği bir zamanda varsinin enerjik, maddi ve fizikl ame se, mes'ele çözülebilir. liyeler safhasına geçecekleri ger mışlardır. Gerçekten, 1919 ve ötesinde Türfeiyeye, şimdiki gibi gene Şimdiye kadar yanlış olarak sa çeği görülememiştir. Nihavet nılıyordu ki; Amerikanın hâlâ de Türkler, Ağustosun ikinci haftası hayalî megaloculuktan ve elenizmden mülhem Yunan dilekleri zorvam eden ciddi tutumsuzluğuniçinde bu Ukenin uygulanmasına dan. bazj Avrupalı Devletlerin nâ geçince, Kıbns dâvasının yeni saf lanmıştı. Türklerin tarihi misyonu da gene şimdiki gibi bunu reddetlâ süren şımartmalarından, Sov hası ve gerçeği idrak edilmiştir. mek ve realizm'e irca etmek olyet Rusyanın cesaretlendirmeıeBu yeni safha ve gerçek, Kıbrıs muştu. Türkler, bu tarihî mısyonrinden kuvvet alan Makarios ihtılannı, şimdiki gibi, sulh yollanyia rasları, Papandreu megaloculugu, dâvasının çözümü yolunun bulunyerine getirmekten asla kaçmamışbütün Dünya tarafından itirazsız masında uyulacak temel ilkeyi gösteren bir yeni safha ve gerçek lardır. Paris'lerde, Londra'larda karşılaşırsa yani Türkiyeye enolmustur. îşte bu safha ve gerçek Milletlerarası hukuk gerçeklerini poze edilmekte devam edilirse, niiçinde beliren ilke «her güçlüÇe hep aramışlardı. Fakat, bunun, hayet, Türkler de gerilerler ve dayanma, karşı tarafın aldığı ve memleketlerini Yunan işgal'lerinmesele elenizm içinde çözülür. alaeagı her tertibe dayanma ve den kurtarmağa yetmiyeceğini de Gerçekten, anlaşmazlığın yedl karşı koyma, hattâ bundan sonra, bildikjeri için, fiilî tertiplere, fiiH aylık geçmisini inceler isek, Kıbrıs . tarafı, •her tertibi airBalttadâvasının. böyle bir duygu ayın ^ ^ u>9ü«M^ta da imKâRtt ,^tedtu£lerle karşı koymayi ifade da 'ele almdıfmı göriirüz: Eğ'îr bırakrnıyacak yolda, zamanında ' eden «dayanma» ilkesini uygulaöyle olmasaydı, Türklerin, Millet ve yerinde fiziki ve maddî inisya mışlardı. lerarası hukuktan gelen haklarını, tifler göstererek mukavemet ettşte şimdi de Türkler, Makarl gerçek Milletlerarası menfaatlar me anlammdadır. Bu ilke, bu an os'un ve onu tutan Yunan hükUmuvazenesinin zaruretlerinden ?e lamını aynı zamanda Türklere de metimn, Adadaki Türkleri kendi len maddi, müsahhas, fizikl men göstermiştir. Türkler yeni safha lerine terketme zorlamasına ugrafaatlannı bırakarak, Makarios nl içersinde beliren bir ışık altmda, mışlardır. Bu zorlama, Türkleri du bittilerine razı olmalan ve bu dâvayı çözmenin tek yolunun; gene bir tarihi misyona itmiştir: suretle, Kıbnsdaki soydaşlanru ve nefis savunması, haysiyet savunBu zorlamayı reddetmek ve karşj kendi Millet olma şereflerini he ması, soydaş savunması, Milletlertaraf düeklerini; haysiyete, soydaş lâke terketmeleri esasına dayanan arası hukuktan gelen haklann sasavunması insiyakına, Milletler Makarios ihtiraslan ile Papand vunulması, Milletlerarası menfaatarası hukuk haklanna dayanan reu megaloculuguna kesin b.'r ler kombinezonunun gerçek mabir realizm'e irca etmek.. , «hayır» denmiş olurdu. hiyetinden gelen objektif menfaat megaloculuga böyle bir «hayır» denememiştir. Bu dâvada Milletlerarası duygu ve düşünce ortamı, böyle bir kıvama gelememiştir. Türklerin, bir harekete geçme gücü gösteremiyecekleri, bir «dayanma» politikasında devam edemiyecekleri, böyle bir dayanma poliikasının şartlara göre gereken fizikî inisyatiflere davranamıyacaKlan bir esas olarak alınmıstır. Ama, meydan, Papandreu elenizmi megaloculuguna, Makariosun Ada'daki Türkleri ve hattâ Türk Silâhlı Kuvvetlerini tecrit ve imha ihtirasına açık: tutulmakta devam olunmuştMr. Şimdiye kadar, bu ihtiras ve savunulması anlammda ve çerceBinaenaleyh bilinmek gereklr 6i, bu tarihi misyonun yerine geünesi işinde; bir taraftan suü) yollan aranırken, öte yandan, Adadasi Türkleri tecrid ve imha olnnma ya sevk edici tertiplere ve füji ameliyelere fiil! tedbirlerle karşı koymkk, gene. tarihirj bir emridir. İşte bu gerçeklerin anlaşıhnası dır ki. dâvayı, tarihin sulhçu emri altında çözmeyi mümkün kılacas tır. ? s V. «c O < a > 3 4.12 TEŞEKKÜR Ebediyen kaybettiğimiz sevgili aile büyüğümüz J 6 08 13 18 17.08 20 08 21.50 EMİNE RAMAZANOĞLÜ Ue ATİLLA MUHAODİS Nlşanlandılar 14.8.964 İstanbu) İlânoıüls: 1892 9434 EVLENDtK Hektrunik Yük. MUh. GÖNÜL ERSAYLN Elektronlt YÜK Müh. TEOMAN GÜNER 14 8.196** . Cumhurlyet 9421 9 59 5 09 8 59 12.00 l 42 8.03 Ihi/i sevenlere ilk Bir acı şarkı BİR ACI ŞARKI 9 Reklâmcdık 2872/9417) KEMAL SADIKOĞLU'nun Londradaki ameliyatı suasında ve vefatıru mütaakıp aile fertlerimize gösterdiği çok yakın ılgiden dolayı Sayın Melih Berkmen'e. büyük acunızı biızat gelmek, telgraf ve mektupla paylaşmak kadirşinaslığını gösteren aile dostlarunıza, arkadaşlarımıza ve akrabalarımıza teşekkürlerimizi arzederiz. AİLESİ A O B f c S İ M İ Z E SEMAHAT ve FERİT KALAYCIOĞLU kızlarınm doğumunu müjdelerler. D I K K A I Yeni OTEL BOGAZIÇİ Adliye biüşiği \ E NI HÖî Boğazın şahane manzarasına hâkim Ote) ve Restorammız. temiz servisi. nefîs yemekleriyle Ağustos tatilı ıçın vegâae . otelidir. YemekJi veya yemeksiî rezerve kabu) edilir TELEFON : 6Î 40 01/38 . l Cumhuriyet M19 CUMHUKIYET'to fefrikası: 18 Cumhurlyet 9443 Cumhurlyet 9150 BAY OSCAR: Yaıan: A. J. Cronin 53 54 BtR ACI ŞARKJ BİR ACI ŞARKJ 55 PROF. NtMBUS'UN MACERALAR1: Kılavuzumuz önümüze düştii, yoldan yukarj çıktık, köskün önündeki laraçadan geçtik, limonluğa geldik. Köşkün en uzak bölüğünun yanında, beyaza boyalı oymalı demirlerle camlardan yapılmıs, Victoria devri tarzında, yüksek, koca bir yapıydı burası. Bu billur saraya camlı çifte kapılardan girdik, arkamızdan kapılar gene sıkı sıkı kapandı. İçeri girer girmez yüzumiize ıslak bir hava çarptı; birden sıcak ülkelerin havasına burunüvermiştik. Kule gibi palmiyeler tâ tavana kadar yükseliyor, bunlara daha başka ağaçlar karışıyordu: Başunın üzerine koca koca yapraklarını seren, azman eğreltiotlan, yemişleri top lop eller gibi uzanmış muz ağaçları, acayip acayip tırmanıcı bitkiler, dikenli bitkiler, bir havuzda suyun üzerine çay tepsileri gibi serilmiş koca koca su lalclerı, adı nı bile bilmediğim öbek öbek parlak yeşil yapraklar. Bütünbunlann arasında da goz alıcı renklerdeyaban ormanı kuşları gibi, pek hmzırcasına renk renk orkideler. Başka gün olsa kendi kendime daldığım düşlerden birçoğunun böylesine gerçekleştiğini gorünce sevincimden bayılırdırn ama, içime düsen korkuyu daha bütün bütün yenememiştim. Kılavuzumuzun arkasından, dalgın dalgın, ş a ş k u şaşkın gidiyordum. Kaduun t a v n şimdi değişmiş, biraz uçarı, hattâ pek keyifli bir hal almışlı, oradao oraya geçerek babama çiçeklerini gösteriyordu. Hava sıcaktı, pek sıcak. Çoktan terlemeye başlamıştun. Her yanda sıra sıra borular vardı, üzcrlerinden buharlar çıkıyordu. Sonra, bilmem tesadüf mü, yoksa kafamı çok yordugunı için bana mı ö y l e geliyordu: Nedense sıcak tan bunalacak olsam orada babam duruyor, çiçekleri inceliyor, kadınm anlattıklannı dinliyordu. İçeri girdiğimizden beri babama ilk defa şöyle doğmdan doğruya bir bakınca gordum: O da sı kıntı cekiyordu. Evet, arkasındaki o kalın elbiseler içinde çok sıkıntı cekiyordu. Yüzünden koca koca ter damlalan akıyordu. Yüzii de, annemin sandiviçleri içindeki domateslerin rengini daha almadıysa da erik boşafını andınyordu. «Size biraz ısıcah gelmiştir belkim. Çıharmaz mısınu pelerininizi?» Babam hemen: •Teşekkür ederim, han'fendi, tesekkür ederim hayır» diye aüldı. Hiç şikâyetim yok. Sıcağı pek severün ben.» «Öyleysem şu orkidelere bakın. Pek az bulunur bir cinstir. Şurada.. Borulann üzcrinden abanırsanız daha yakuıdan görebilirsiniz.» Bu orkideler ondan önce gördükleıimize hiç benzemiyordu: Ötekilerin kokusu burnuma hiç çarpmamıştı, bunlann ise pek belirli bir kokusu vardı: Balık kokuyordu. Babam borulann üzerinden abanınca bir balık kokusudur yayılmıştı... Yeniden bir korku aldı beni. Bizim alabalık, enginlerin buz gibi sulanna alısık olduğu için, sıcak ülkelerin bu cehennem havasına dayanamamıştı. «Güzel... çok güzel...» Babam şimdi ne söyleyeceğini pek bilemiyor, bir yandan da, elinin tersini şöyle pek belli etmeden alnından geçirerek terini siliyordu. Bizim cehennem zebanisi işe kanştı: «Basbayağı terleyorsunuz, efendiciğim. Rica ederhn çıkarın şu pelerininizi.» Babam boğuk bir sesle: «Hayır!» diye haykırdı. •Işin doğrusunu isterseniz... çok teşekkür e d e r b size ama... bir yere sözümüz var... vakit de epi geç oldu .. biz gidelim.» «A, olur mu hiç! Dinlenıem! Hazinemin daha yansını bile görmediniz.» Bir yandan ateşimiz çıkar, bir yandan da o pis koku gittikçe artarken, bu korkunç bücür kadm bizi yavaş yavas boğan limonİDğunn çepecevre doIaştırdı; üstelik. kendisi aşağıda kaldı, bizi tavana kadar çıkan beyaza boyalı demir merdivenden yukarı tırmandırdı. Orası daha yüksek olduğu için. o boğucu sıcak bir kat daha arttı. Biraz önce bulunduğumuz yer şimdi bize serin dalgalarıyla insanı ceken yemyeşil derln bir deniz gibi görıınüyordu. Ben deC'ilsem bile. babam ner'deyse Uendini bu denize seve seve atacaktı. En sonunda. kadın bize o camlı çift kapıyı açtı. Sonra. canım serin hava içinde biz ayakta sallaııır gibi dururken. önce bana, sonra babama acı acı ama, biraz da ahbapça gtilümsemek lütfunda bulundu: O Felemenkli arkadaşınıza henden selâm soyleyin. Size gelince: bu seferlik balık sizin olsun.» Babam yolun alt başına gelüıceye kadar hiç konuşniüdı. Ben de başımı cevirip ona bakmayı gbze alamıyordum. Kimbilir ne utanmıştı! O güne kadar benim her şeyi yapabilir, en cansıkıcı. en korkunç durunıların üstesinden gelir bildiğim bir adamm bu hale düsmesi ne ezici bir alçalmajdı! Birden. zıpladım. Babam gulüyordu.. evet, kahkahalarla î ü l m e y e başlamıştı. Öyle gülüyordu ki. bir türlü kendini toparlayıp duramıyacak gibi eeldi bana. Sonra. bana döndü, bir suç ortağı gibi bakarak, arkadaşça arkama vurdu. «Moruk bizi yendi mat etti, ofnl. Ama, ne yalajı söyleyeyiın. bundan dolayı da çok boşlanjyorum şimdi ondan.» Babam bu biriki sözle kendisini gene eski durumuna yükseltmişti. Ona olan güvenim yeniden doğmuştu. Babam hep böyleydi ya: Yenilgiden yenme çıkarma ustalığı vardı onda. Genel Yaym MOdüril NAZEVIE NADt * Sahibl Yazı l^lertnl fltlen tdare eden Sorumîu Müdflr: ECVET GÜRESİN * CumhuriYet Sayısı 25 Kuruş TOrBye Hancî Llr» Kr. Llra Kr. Seneilk B aylık 3 aylık 75.00 40.00 22.00 150.00 80 00 44.00 A.NKAKA B t K O S U ; Atatürk Bulvan Yeneı Ap. YENİŞEHİR Telefon: lî 95 44. 12 09 20 12 09 6S. 17 57 35 DOGTJ tLLERl BÜROSU: VECDİ KIZILDEMtB Gazetemlze gönderllen yanlar konulsun, konulmaaın tade edllmez. * tlânlardan mesullyet kabul olunmaz Abone ve Uân IsSeH tçla zarfın üstüne «Abone» veya »îlân Servlsl» kaydınm konması lâzımdır. Fatlh Pasa Mahallesı Setlslıgeçld) Sokagı No 3 Diyarbakır Telefon: 1061 * GÜNEY ÎLLERt BÜROSD: ı «rkasn v»r) Küçüksaat Meydanı Edlrne Hanı ADAMA Tel 'on: 4550 Basan v e Yayan * CUMHURİYET Matbaacılıb ve Gazeteclllk T. A. Ş. Cağalnglu Btı gazete, BASIN AHLAK YAHalkevl Sokak No. 394] SASINA uymayı taahhüt etmlştir.