13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
OÖRT CÜMHimtYFT 15 A|ustos 1963 Yerli sanayiin garip bir tutumu kaşa devam etmekteydi. Bu münakajanın konusu, Amerikalı ve Rus astronotların fezaya çıkıp dünyanın etrafında dolaşmalarıydı. Gericiler, bu haberlerın tamamen yalan olduğunu, dünyanın etrafında dolaşılamıyacağını söylüyorlardı. N'ihayet konu, din adamlarına intika1 etti ve geçen salı günü Gazi Süleymanpaşa eamiinde genç vâizlerden Süley man Kara tarafından e!e alınarak \ZZ açıklandı. Genç vâiz, fezadaki uçuşlann geıçek olduğunu. insanların yakında aya gideceklerini, dün yanın etrafında dolasabilecekleri E ni, bu konunun fslâm dinine aykı S rılıkla hiç bir ilgisi bulunmadığını 5 söyledi. Ayrıca. müspet ilimler «abir dille yazılmıçtı. îlâcın Türkiye hasında bizlerin de ilerlememiz Ş de yabancı bir patentle imal edil i gerekrığini belirterek. Kur'an'dan ^ digmi bildiren satırlar da keza misaller verdi. Genç vâizin bu tak S Türkçe değildi. Evvelâ fcen bile dire değer hareketinin gazeteniz £; ithal mah sanmıştım. Sonra etike sütunlannda umumi efkâra duyu 5 tin r!ip tarafında bir parantez için | rulmasını rica edenm.» S de gordüğüm (T.M.) rümuzu, bnna E 6 yılda ikmal her şeyi anlattı. Bir kısım sanayi jE mensubunun bu tutumu. garipliği edilemiven okul !Ş bir yana, bıraz da ayıp rieğil mi?» Hacıbektas ilçesinde ernekli öğŞehir hattı vapurlannın retmen Kanber Seçkin yazıyor: «tlçemiz merkezİTide 800 öğrenci E pisliğİ alabilecek kapasitede bir orrnan E Oknyncnrauı Haldun Vardar ya okulu ir.şası kararla;mış ve binaS nyor: nın temeli 1957 yılında atılmıştı. S «Şehir Hatlarında çalışan Bahçe Fabat aradan tam 6 yıl geçtiği hal S tipi vapurlar son zamarslarda pis de, okul inşaatı hâla tamamlana E lik yuvası haîine gelmişlerdir. Tu mamıştır, yarım durmaktadır. Bir valete gittıginız zaman, her tarafın devlet inşaatı bu kadar uzar mı? S kir ve pas içinde bulunduğunu, tı Bu okulun bir an önce tamamlanŞ; kanraada kullanılan demirlerin ması ve öğretime açılması müm= igrenç bir sekilde kenara dayalı kiin değil mi?« E bırakıldığım corürjünüz. Yasak levhalarma rasmeıı, alt katlarda Ankarada yayalara geçit E Ş sifcara ıçilır. Yerler ızmarıtle do= vermiyen iki sokak lar. Salonlardakı hava temızleyıci I ~ aspıratorler çahşmaz. Şıkâyet ha | Ankara Anafartalar caddesinde E linde bozuk olduğu soylenir. VaE purdan çıkışta halk hamalların hu otoran blr oknynenmoı yaııyor: «Oturduğum Anafarfalar caddesi E cumuna uğrar, aldıran olmaz. Bu nı Konya sokağına bağlıyan Şan = başıbozukiıık diueltılemez mi?» sokağı, işlek olmasına rağmen »on E Örnek bir vâiz zamanlarda yayalara geçit vermeı E Geliboludan bir okuvucumuz ya hale gelmiştir. Buna sebep. bu dar sokakta çalışan yorgancıların ya»yor: • îlçemizde bilhassa gerici bazı tak, yorgan. karyola gibi mallarını şahısların devam ettiği kahveha sokağa çıkarıp teşhir etmeleri, iki nelerde, günlerdenberi bir müna taraflı olarak sokagı i»gal etmeleridir. Ankara belediye zabıtasınjn \ E bu sokakla ilgilenmesını rica edei B UL MAC A rim. Ayrıca Anafartalardan Kalej = ye giden ve bilhaısa turıstlerin geçiş yeri olan Hisar yolu da, buradaki bir kahvenin müşterilerınin sokağa tasmaları ile geçilmez haldedir. Müşteriler gelen geçenlere de 14f atmakta, rahatsız etmektedirler. tlgililerin dikkatinin çekilmesi hususunda tavassutunuzu rie« ederim.» Okuyucamaz Mehmet Salroan yazıyor: «Yerli sanayiimiz son yıllarda gerçekten gelişti. Yurdumuzda iyi çeyler yapıhyor. Ancak bazı sanayicilerın, ımal ettikleri mallara yabancı isimler vermeleri, mallarının yerli oluşunu açıklamaktan kaçınmaları insanın garibine gidiyor.: Bir kaç gün önce aldığım bir haşers dldürüeü ilâcın üzerindeki ambalâjı görünce, doğrusu bu ilâcı ımal eden sanayici yerine ben urandım. Uzerinden basılarak otomatik olarak çalısan bu haçere öldürücü ilâcm ismi yabancı bir kelimeydi. Yuvarlak madeni kutuyu saran güzel baskılı etıketin üzerindeki kullanma tarifnamesi yabancı GİZLİ DÜNYASI Yazan : PETER EARL DrVVARDm CELISI GUZEV. MAVAL Yazan: Hamdi Yaroğlu [Sanki kötulükler yaratmak fiçin dünyaya gelen Ward fbence şeytanın ta kendisi idi Stephen Ward; dort gün komada yattıktaıı sonra suçlu olduğunu öğrenemeden öldü. Öyle sanıyorum ki; yargıç onun şöhretl dostlarının mahkemc huzurunda ifade vermek istemediklerini açıkladığı zaman Ward: kendisi için artık her seyin bitmig olduğunu anlannştı. Gürendiği şöhretli dostları: bu kirli işle uzaktan, yakuıdan ilgili hiç kimsenin lekelenmekten kurtulamadıklannı gördükleri için onu yalnız bırakmışlardı. Stephen Ward ile bundan sekiz sene önce tanışmıstun. Onu tanıdığım zaman üzerimde uyanan ilk kanaat, mukadder bir l»cianın ön sezisi olmujtu. Aradan geçen yıllar bu ön sezimde aldanma1 dığını gosterdi. Onun bütün kirliliği ile gözlerinin önüne serilmesini beklemek için bej yıl kâfi gelınişti. Çok eski tarihnlerden beri düimize girmiş bulunan Arapça ve Farsça kelimeleri, yüz buldukça daha yayılıp serpilen Çerkes mısafir gibi istiskal ederken, sokak kapısını iyice örtmeyip arahk bıraktiğımız için, bu gafletimizden faydalanıp boşluktan içeri süzülüverenler oluyor. , Gitti Gülsüm. geldi. Gülsüm hikâyesi. Kendi evimizde rahat edemiyoruz. Üstelik, giden mısafirlere, bizimle beraber fazla zaman oturdukları için ne de olsa alışmıştık. Onları pek yadırgamıyorduk. Hattâ içlerinde öyleleri vardı ki, bizi ken di havalanna fazlasiyle ahştırmıjlardı, kendilerı de havamıza iyiden iyıye girmişlerdi. Onları bizden, kendimizi de onlardan zannettiğimiz zamanlar çoktu. Onları almış, bağnmıza basmış, bir nevi evIât edinmiş. yoğurmuş, kendi kalıbımıza sokmuştuk. Hiç birinde yabancılıktan eser kalmamıştı. Daha ileri gideceğim. Kıyafet değiştirıp bize benzeyince daha da bir sevimli olmuşlardı. Doğrusu, bazılarının gıdişine de acımıyor değilim. Gidenlerin boş bıraktıkiarı yerlere yerleşmek için kapı arasından sızanlar daha da yabancı. Kendi yapıp yakıştırdıklarımızdan bahset miyorum. Tâ Batıdan kalkıp gelenler var. Bunlara nasıl ısınacağız, bümiyorum Oturdukları köşe ye hiç yakışmadıkları için kendileri oralarda rahat edemiyorlar. Karşımızda hep bu yabancı yüzleri gördukçe de bizim rahatımız kaçıyor. Hâsılı, aniaşılıyor ki, kendi kendimize yaşıyamıyacağız. Son zamanlarda bu dış tesir müzik alamnda da kendini göstermeğe başladı. Türk müziğine sokulan fuzuli misafir, ayrı bir âlem. Sesinı, bazan Ankara radyosunu dinledikçe işitiyorum. Mısırdan, yahut Lübnan'dan gelmişe benziyor. Kılığı kıyafeti Avrupalı da başında agel var sanırsınız. Evimiz ikU kapılı gibi bir ;ey. ön kapıdan, Arapçayı, kelime olarak. dil olarak selâmetlerken, arka kapıdan. maval okuyan bu agelliyi gizli gizli içeri alıyoruz. Türk müziğine yenilik getireceğiz diye paçaları sıvayıp ortaya atı ^ | lanın haddi hesabı yok. =j Yenilik diye getirilen bu üsluplarda maval âhengi sezmemek mumkün deâü Bir başlamaya gör sün. durriur^bilmek büyük marifet. = Uzadıkça ria kalkaleyle karışıkmıs ;: gibi geliyor. Gozünüzü kapayın, E kendinizi, kolayca, nargileli, entarıli bir dınleyiri kalabalığı içinde farz edebılirsiniz. Ş Insanı asıi üzen ?ey, bu su katılmamış Arap müzğini, Türk raüziğinin bic başka çeşnisi imişçesine kabul edip olduğu gibi alan, hattâ ba? tacı eden, Türk müziği diye çalan ve söyliyen müzik otoritelerimizin mevcut oluşu. Tarihiyle, üstadlariyle, eserleriyle övündügümüz halde, son zamanlarda uğradığı istiskal yuzünden zaten kaybolmağa yüz tutmuş bulu nan, ayakta zar zor tutunan Türk müziği dediğimiz varlığı, bu yeni istilâ karşısında, büsbütün elden kaçıracağız diye korkuyorum. Asıl kötüsü, Doğudan kelime olarak vaktiyle gelmjş olanların kabahati yoktu, bunların da yok. On lara da yuz veren bizdik, bunlara da iltitat eden biziz. BtNE DAİR Paranın para olduğu devirde, bin rakamı büyük değer ifade ettiği için, bini esas tutarak çok EOZ edilmiş. Bin detreden su getirmek, bire bin katmak bin parça olmak. bin kere söylemek, bin söylesen paıa İ Şeytanın tâ kendisi Bence Ward, şeytanın tâ ken disi idi. Başkalarının kaderlerini kendi eli ile çizen, bundan büyük bir zevk duyan, âdeta kötülükler yaratmak için dünyaya gelmiş bir insanın şeytandan farkı olabilir miydi? Onun bir diğer vasfı da etrafındakil«ri kolayca tesiri altına alabilmesi idi. Nitekim Christine Keeler ondan bahsederken, sık sık «Üıerimdeki tesiri o derecc büyüktü ki, önceleri yaptıkları nın hiç de kötü bir gey olraadı gına bütün mevcndiyetirnle inan mıstım» derdi. Fakat aynı Keeler zamanhı «En sonnnda Ward'ın beni kor kuln bir çıkmaza sürükleyip matıvetmeye çalıstıgını anladım» diye itirafta bulundu. VVICKIL MAKİ1N t'ulur bir ailenin kızı idi. Hayatını, mankenlik yaparken kazanırken; Dr. Ward ile tanışınış ve ünlü kemik mütehassısı tarafından sosyeteye lanse edilmişti. 1955 yılında; feci bir trafik kazasına kurban gittiği zaman; Kuçbahar Mihracesinin gözdesi oluşu /yüzünden gazeteler bu ciaya ölümle netic^lenen herhangi bir trafik kazasından çok daha genı; ölçüde yer vermişierdi. Yazının muharriri Peter Earl de Dr. Waıd'ı o tarihlerde bu vesile ile tanımıştı. meydan okumuş ve kendisi hakkında kanaatimi öşrenmek için devamlı surette çalışmıştır. Ben ise uzun bir müddet kaçamaklı cevaplarımla kendisini çileden çıkarırdım. Bu hal ağzımdan baklayı çıkarıp, sorularına gerçek cevapları verdiğim güne kadar devam etti. tşte o zaman \Vard'ın dudaklarındaki şeytani tebessümün tamamen silındfgini. mavi gozlerinin kinle dolduğunu ve yüzunün kireç gibi bembeyaz kesıldığini gördüm. celenen herhangi bir trafık kazaşındsn <;ok daha büyük önem vermışlorriı. Haber gazetelerde geniş olçüde yer aldı. Fakir bir kız ölan Wickie Martin'ı bulup meydana çıkaran ve kendisıni Lpndra sosyetesine lâr.şe eden Dr. Stephen Wa1d olmuştu. O zamanlar ünlü bir kemik mütehassısı ve başarılı bir ressam olarak tanınan Dr. Stephen Ward'ın ısmi aynı gunlerde eayet çapıaşık bir boşanma dâvasına da *karışmıştı. Ayrica bir başkd çıftin de zina şuçundan ayrı'malarına sebep olfiuğu soylenıyoıdu. Wıckie Martin nıeselesi içın Dr. \Vard'ın Londra'nın West End mahallesı Devonshıre sokağındaki evıne giderken, tehlıkeii bir adanıla karşılaşacağımı ve aramızcU bir patırdı çıkacağını umu\ oiTİunı. i ak*{ bıı ılk tanışma ve konuîiııamu hiç de korktugum gıbı çıkmadı. Dr. Ward kendısiyle gorü.^meye ce!en gazeteciye kjrşı guler yü'lü ve nazık davranmıştı. Ancak VVıckie Martin hakkındaki soruşturmalarım doğru«u hiç de paıiak bir sonuç ver İ Pervasız adam Ward ne yaptıysa açıkça ve buyük bir pervasızlık içinde yap mıştı. Mâsum ınsanların kötü yola sürüklenmesi, kötülerin dah a f a z l a bataklığa ıtılmesi, insanlar arasındaki münasebetler üzerindeki hâkimiyet gibi her şeyi açıkça ve pervasızlıkla yap tt. Arada ıyı bir jey yaptıysa, yemin ederim kı bunu kötülük yapmak isterken farkında olmadan yapmıştır. Şeytani bir tebessümün eksık olmadığı mavi goz lerinde daima kötülük zaferınin ateşi yanıp durmuştur. Açıkça itiraf edeyim ki, karşısında çok defa kanımın beynime hücum ettigı olmuştur. Bunu onun da gayet iyi bildığine emınim. Nıtekım yakınları, Wardın benden başka hiç kımseve karşı » »,„,,,;•,HHit ri.fa haşın olmad.gını mutaaddı defaiar yüzume karşı soylemışlerd»r, Ward bana karşı durmadan Ward'ın maskesi Pek çok kımscnın.. dnvetlı olavak katılmaya can attıkları onun meşhur ziyafet «ofralnrı. tatlı bir dille ballandıra ball.ndıra anlaitığı dedikoriulu'havadisleri, insanın kafoını çeien o dejışı^ hayat feteefesı hr.kıkatte Ward' ın'gizli dünyasının en müe=çir ma«kelcri idi. Ünlü bir kemik mütehas?ısı oldugundan. şımdiye kadar biıçok kim^eler kendılerinı ona emanet ?rdı. Ward muhakkak kı. fizıki yönrien onlara faydalı olfakat zihi'nlerirte köfîi Emeklilerin derdi Kocamustafapaşada oturan eınekIi memur Süreyya Ceyhun yatıyor: ] «Devlete tam 32 yıl hizmet ettık \ E tcc ionra, emekliye aynldım. Ver ! = l ü v £ Dr. WARD Sosyetenin ünk e m i k mütehassısı, ressam kendisini yakinen n o v a r d a etmrmek, bin bir ayak bir ayak üstüııde olmak gibi deyimler o devirlerin kalıntıları. Hele bin bir gece masâlUn devrinde binin kimbilir ne büyük m i nası vatdı ki, masalın şöhreti almış yürümüş, zamanımıza kadar gelmiş. Bin faslına giren mübalagalı tâ birlerimizden biri de «adımıma bin lira verseler o kadar yola gidemem»dir. Şimdi devirler değisti. Az gittik, uz gittik, deâe tepe düz gittik, bir akçelik olan devenin bin akçeye satıldığı çağa geldik. Bir zamanlar büyük mânâ taşı yan bin rakamı bu gidlşle, Mahmudiye yüzlüğü gibi tarihe karısacak. Hesap ilminden bile süpheliyim. Her şeyin astronomik rakamlarla ifade edildiği bu devirde eski birler, onlar, yüzlet hanelerine bile lüzum kalmaması, bütün hesapla rın binden başlaması ihtimali akla pek uzak gelmiyor. Ev kiralarını düjünüyorum. Bir zamanlar, bir mecidiyeden başhyan kiralar vardı. Şimdikiletf binden başlıyor. Hem de kurus degil tabil, lira. Kiralık ev araya n bir ahbabım söylüyordu. Ev kiralan serbest bı takıldığı için mi nedir, hep bin İi ranın üstüne çıkmışlar, diyordu. Dünya ne kadar değişti. Eskiden. uzak yola gıtmek için adımına bin lira verirlermiş. Demek ki sim di aynı işi yaptırmak için p.dım başına bin lira alıyorlar. SOLBAN 1 Bazt Mıwk *r« vınta hayvânlırını lâam ol»n |«ylert yapıp «atan klal. i Çokluk $*o* veya 6gleden «onralan yapılan dlnlcnme ve yatağa girip kendlnden geçme yeçmlş bir 1 1 kajdeder * durumda fnylenilcn lkl minalı «oıe böyle de. Bilir. 4 Aklının «rmedifri i»lere rt*hi burnunu »okan kltl (lkl söz). 5 Aldamp inanan. iyl ve mükemmel. 6 Toklar pck böylelerlnin hall 11» meiful olmazlar. bir soru edatı. keder. 7 Bir vllayetimiz. kMlcocaman blr hayvanın ticte iklsl. fclr zaman parçaeının terfl. 8 Çok dofurup kartlasmıı dlşi, ıbtrer blrer »1den geçirip milrtannı anla!» kar•(ilıtı blr emlr. 9 Itık ve panltılar fçojul). Yl'KARIDAN AJACITA: 1 «Suyu çekllmla hale gelmlı en uzun beylu ataç elnıtnden blri» anlâmma lki »ftz. 2 «D«rin deltk vücude getlren» karçılıgı lkl söz. 3 EaM Alnıan betteellerinden blri 'aöylendlfl gibl yazılmıstır). fazlaaı âşık usandıran. 4 Olmksı Umlt edilen. bir «ıfat takısı. 5 Tersl «kötü yükselt. anlamma .41.. k..iucı.>. n .„„.... innn ! •• •.. gller kesıidıkten sonra 1 O lira , Ü 0 ikramiye aldun Muhtehf tarihler = A. V.ZL* , . . l . r l 3 ayda elime S de yapılan zamlarla" S »vH» P İ . m e |l E 1200 Hra emekli maaşı geçiyor. Haı | S buki bugün benim vaziyetimde ı E olup emekliye ayrılan bir memur, | Ş 15 bin lira ikramiye alıyor, elıne S de 3 ayda benim aldığımdan iki misline yakın fazla emekli maaşı geçiyor. Bu duıum şüphesız bir ] S , «daletiiılik yaratıyor. Adaletsizlik ! = yanında, benim gibi binlerce e s k i j r ; emekliyi geçimini temin edemez • E vaziyette bırakıyor. Bizim günahı j = mız nedir? Biz de bu devlete hiz| Ş met etmedik mi? Emekliler arasın I E daki bu nispetsizlik ne zaman dü ı Ş tanıvan bu yazının muharriri • • , ondan «Bence *Ward; şeytanın tâ • b ? tmektekendısı ıdı» dı>e bansetmekte dir. zeltilecektir?» JE Sirkeci Ganndaki emanet \ | bürosu nasıl çalışır? = J D O K T O R l»en Sac »e /fîhrevi Hastalıklaı Mutehassın latıkıaı Cad Karmakkapı No 86 f e l : 44 10 78 halJrdllmU acklt Fazlalaçmajna. flridKn tHllruaeafUP Bir oknyncnmuz yazıyor: iE «5 ağustos günü Sirkeci Ganndaki emanet bürosuna bir bavul bırakmam icap etti. Fakat içeride kimse yoktu. Sorup soruşturdum. Emanet memurunun öfile yemeğine gittiğini öğrendim. Bir emanet memurunun öğle tâtili diye büroyu kapatmasını aklım almadığı için, durumu Gar Müdür Muavinine bildirmek, şikâyette bulunmak istedim. Odadan içeri girinee burada d«, ciddl bir makam odası yerine, üıeri yemek artıkları ve «efer tas E Büyük skandalın dâvası da büyük bir ılgi uyandırmıştı. Mahkeme kapısında toplanan büyük kalabalık arasından geçerek ları ile kaplı bir maıa ile kar»ıla»kıyımizd» içeri eiren şahit «Kiraİık kız» Mandy; kendisini merak içinde sü zen kalabahğa hayretle bakarken... tım. Yapae»k bajka »ey yoktu. Ba = bir kasaba. 8 ıııımııııııııııııımıımımmmııııımımmımmu l ü k t o h u m ! a n e k t i ğ i n i d e k i m s e k o n u ş m a k t a n vul elimde Gardan dışarı çıktım.» •nııııuıııııııııııııııı ! Tarsk Zj«a Kırbakan] Bayındırlık Bakanlığı Oevlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden: 1 Döviz temini ve ithalâtı İdaremiree yapılmak üzere: Şarrname No. * Mevıuu 63H L 56 Jeofizik âletleri fiat ve teklif isteme usulfi ile satın alınacaktır. Teklifler 12 Eylül 1963 Perşembe Eünü saat 17.00 ye kadar DSİ Makine ve Ikmal Dairesi Başkanlığı Satınalma Komisyonu Baskanlığına verilmiş veya gönderilmiş olacaktır. (Teigrafl» yapüaeak olan teklifler, kabul edilmez.) İstekliler, firmanın antetli kâğıdına yazılmış pullu bir dilekçe ile; dilekçelerinde aartname numarasıru ve hangi firmadan teklif getireceklerini sarih adresleriyle belirterek; DSİ Makine ve İkmal Dairesi Baskanlığından (DSİ Etlik Tesisleri ANKARA) sartnameleri bedelsiz olarak temin edebilirler. Odeme, gayrikabili rücu bir akreditifle yapılacaktır. İdare, ihaleyi yapıp yapmaraakta; miktarterı azaltıp çoğaltmakta ve bazı kalemleri tajnamen almamakta. serbesttir. (Basın 14528 A. 9740 12366) JANEİN KIZI 568 saklıyamazdı. Hastalarından pek çofunun portrelerini usta fırçaâi ile serı halinde çizmekîe de ayrı bir şöhret yapmıştı. Bu konudaki ustalığı onu birçok meşhur kimselerin portrelerini çizmeye ka dar götürmüş, doktorluğu yanında fırçası da hayatta kendisine pek çok kapıları açmıstır. İlk tanışma 1955 yılında Wickie Martin aŞ dında genç ve güzel bir manken Z kız feci bir trafik kazasına kurE ban gitmişti. Kızın Kuçbahar E Mihracesi ile olan münasebeti nin yakinen bilinmesi yüzünden S gazeteler bu olaya ölümle netiŞ medi. Ward bu konuda açıkça kaçtı. Kendisinden bir şeyler ko parabilmek için «arfettiğim bü ~ tün gayretler bir semere verme E di. = İyi döşenmiş güzel apartma E nında gözüme ilk çarpan Wickie E Martin'in duvarda asıh duran portresi olmuştu. Bu portre Dr. ~ Ward'ın fırçasından çıkmıjtı. Bir başka duvarda da bir diğer »r ~ tistin yine onun eseri olan port E resi yer alıyordu. ^ O gün vakıa Wickie Martin E hakkında umduğum malumatı ^ alamadım amma Dr. Ward beni ~ zi;.adesiyle ilgilendirmişti. Bu ilgi ile kendisini izlemeye ka rar verdim. Onun altından bir , şeyler çıkacağını hissediyordurn E sanki... * (Arkası var) = 2 3 4 5 Sillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllltllllllr. NEVV YORK ESRARI 47 Yazsn ı P. Deeoureelle İSTANBUL 7.30 Açılıs 7.35 Haffl müzik 8 00 •Haberler 8.10 Türküler 8 25 Çeşitli müzlk 8.40 Küçuk konser 9.00 Sabah sarkılan 9.20 Toprik ve ürün 9.30 Plaklar arssında 10,00 Kapanış. 12.00 Açıh» 12.10 Şartalar 1230 Hsfif müzlk 13 00 Şarkllar 13.20 Haberler 13.30 Plâk dolabından 13.45 Şarkılar 14.00 öğle konseri 15.00 Kapanıa. 17 00 Açılış 17.05 Türküler 17.20 Plâklardan aeçmeler 17.45 Şarkılar 18.00 Çay saati 18.30 Radyo karma faslı 19.40 Şarkılar 20.00 Haberler Yorumlar 20 30 Tiv?trn dilnvamız 20.45 Vedl kfmsn 2! 00 Şarkılar Jl.M Rad.rr tjTatroıo U.30 Yml fffîrtT^rtfl raz 23 00 Haberîer ;:* !P Danf müî'.ai 24.00 Kspatnş. If 1 »VRIL tL RADVOSU !7 >o Aeîjjs 1300 Operet me'odfTeri 11 ".o Güniin şarku'iları 1 R4> ö,ın^ ^lU"tr^lan !? Î5 Rad Pliklar ar«sında 20.30 Vals ssatl ANKARA a 21.00 Gece konserl 22.30 Kuzeyll besteciler 23.00 Caz plikları «27 Açıli} 6.30 Günaydın 23.30 Gece melodllerl 24.00 T.30 Sabah müziği 7.45 Sa» #»*rleri 8.00 Haberler 8.10 Plâk Kapanış. ^^^^^^^^ | , Genç kız ve arkada 5 lan Dodge'ler, d»nBir müddet sonra Elaine, Betty teyze ile dükleri zamar. Perrv onlara doğru koşaıak: birlikte odasına çekildiği zaman Jameson, Allaha 9 ükür Elaine dedi: nihayet gelebil avukata yaklastı ve hayretler içinde »ordıı: diniz. Ben neıede ise ümidimi kavbetmi» ..Mösyö. *iz bizleri t«kip etmiyor muydubir durumda idirn.» Elaine: «Perry. Mösvö nuz? Neden gelmediniz? Takip ediyorClarel'e teşekkür edebilirsiniz dedi. Beni duk, fakat yol tıkandı... korkunç blr tehlikeden kurtardı. Sonra da i/.lerınızi bulmak mumkuı. olmadı. Isler .stemez ççlıp burada dim» ve bir koltuga y.gılarak; Ncler y«n ettiğini pek merak edıyoıum. Bana s..>Uyemez misiniz? Sue ymdımda bulunamadığundan o kadar muteeMirım kı. • (Arkası sar) TÜRK MÜZİÖt Sallh Diar. 13.45 (İ) Akile Artun. 19.fl« (A) Münir Nnrettin Selçnk. 19.40 (t) Serlm Tanürek. 21.00 (İ> Sabite Tur Giilerman. HALK MÜZİÖİ 9.30 (A) Ahmet »ezgin. 17.05 (İ) Ramazan Şenses. BAT1 MÜZİĞİ 13.10 (A) Piyanist Halina Çerni Stefanskai»1d>n Chopin'in Op. 2g Re bem. maj. ye La Bem. maj. PrelUdler ve Op. 40 No. 2 Do minör ve Op. 71 No. 1 Re min. Polonezler: 14.00 (İ) Ernest Bloch «Viyolonsel için Rapsodi.» (iolist Leonard Rose) ve Strauinski'den «Ağız Sazları için Oktet.» 22.3* (L İl> (arl Niclsen sol minör 1. Senfoni.» HAFÎP MÜZtK 19.00 CA. İİ) Nat Kin;: Cole, PyrT Como, Vic Damone. 21.30 (A) Koberto Loranodan Gunef Amerika mıiziği. v o A AMERIKAfON SE8J l'Ur.c« YaTmUrı; :u.(H) (Kı.sa dalıa 19, 31 41 49 m ve oria d. 238 BBC (Luniriı TUrkee Ta.unlan: ü'i1) • 8.45 m U.«S 19.11li (19,25 n ) 32.00 22:30 (16,19 m:), > (Sah perscmhe cumajtftsj 19.25 m.) Saat 13.30 m) (Kısa d. 19,25 23:15 23:30 pınarı 51."0 c?r 2200 Barlnk' un vsvlı kuartpflorl S»n «Ibümlerinden geçmeler 8.30 Çeşltli Törk müziği 9.00 Kansık müzlk 9.30 Türküler 9.45 Bre»Hy»dan melodiler 1000 Kapanı*. U.57 Açılıç 12.02 Müzlkle hgle tatill 12.40 Müzeyjen Yıldızdogandan çarkılar 13.00 Haberler 13,10 ögle konserl 13.40 Zlya Taskentten şarkılar 14.00 Sollstler ve orkestralar 14.30 Niyazi Yılmazdan türküler 14.45 Se\lm Sütçüden sarkılar 15.00 Kapapı?. 16.57 Açıhş 1702 SolMler geçidl 17.30 Oyun havalan 17.40 Nevrat GOyer'den şarkılar 19.00 garkılsr 19.25 Din shlftk üzerine konuşma 19.35 Tarla rinnüsü 2000 Haberler 20.30 Sevlm SUerden çarkılır 20.55 Uykudan one? 21.00 Kendi seslerinden hestplerl 21.30 Dans müziğt 21.45 Sanlyr Can'rian türküler 22.00 Şarkılar 22 15 Müzik dunyası 22.45 HaherlT 22 55 C,°c» konseri ;.i 40 Gece yansına doı?ru 24.00 Kapani*. ANK\U.\ lf. T5\DVOSU 1«57 Açılı» 17.00 Güntlmü*l)n «•zeUerl 1" 00 tkl knnçertr. 19,00 eiilün5»clîeind= î<ı on T>^PV
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear