25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Osmanlı Tarihinde Haı/dut HşKlazı sağlığınız Onyedınci asnn ikinci yarısında, asmahdır. Bu Dördüncü Sultan Mehmed devrinLevmt'tcn Rıdvan Benli yazı gösteren levhaiaı sayede şoförlerle müşteriler ara de Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Pa yor. Dolmuş şoförleri. çoğu zaman, sında her gün vukua gelmekte o şanm sadâretinde, bu büyük Türk keyfi bir tarife tatbik etmektedır lan münakaşalar da ortadan kalk vezirmin Güridde Kandiye kalesiler. Hele pazar günleri normal ta mış olur. Sonra, Taksim • Sarıyer ni fethedip yirmibeş yıldan berı rifenin tatbıkıne asla imkân yok arasında işliyen minibüslerin Şiş devam eden kanlı Girid Cengıni bir Türk zaferi ile sona ertur. O gün bütün tarifeler keyfi liden geçirilmemesi de çok garipsonra, 1669 ile 1672 dir. Meselâ normal olarak Taksim tir. Bu durumlarda dolmuş şoför dirmesinden lerini değil, halkı kayırmak daha arasında olacaktır, Edirnede bir Sarıyer tarifesi 2,5 lira, Levent MrkKaıecı Ahmed Ağa vardı ASarıyer 1,5 liradır. Pazar günleri uygun değil midir? bu paranın 2 liraya çıkarıldığmı CEVABIMIZ. yak takımından, fakat nâmus ergörürsünüzl Kanaatimce Trafik Okurumuz, çok haklı bir nokta' bâbmdan, nice yıl mihnet ve meMüdürlüğü, belli başlı meydanla ya parmak basmış bulunuyor. Bu j şakkatle çalışarafc ömrü. yaz ve ra, hiç değilse başlıca bunlara se arada şunu da söyliyelim: benzin j iuş. o zamanlar türlü 'ehhkelerle [er yapan dolmuşlarm tarifelerini fiyatlarına yapılan küçük bir zam üolu yollarda geçereK bir az dun hemen dolmuş fiyatlarına tesir et yalık ya t m ış, Edirnerırı Hızırlık tiği halde, benzin fiyatlanndaki j Mahallesindeki evirtde i:ı*i"âya çe B U L M A C A düşüş neden otomobil ve dolmuş | kılmişti. Ü; oğlu varnı, büyüğii Mürsel saraçtı, otuz yajında, evlı fiyatlarına tesir ettniyor? 12 5 a 8 9 açmış Enfarktüs geçirdiği gün çclukn çocuk sahibi. syrı ev onbeç tı: e küçüfc'crı Feyzullah, işinden çıkarılan memur y.nşlarında, kaşı gözü yerinde, eli Okuyncumuz Hikmet Tırman ayağı düzgün, cin gibi oğlandı. fskat ne okumuş, ne de Dir sanatdıoğln yazıyor: la bağdaşmış. babasının bir do> ' «Bundan tam iki sene evvel îş | Bankasına ait Kasımpaşa L'n Fab tunun himmet ve delâletı ile ye rikasında Muhasebeci Muavini o îiıçeri ocaSına neter vazılmışlı,| larak çahşmakta iken enfarktüs yeııiçerliik bıçkın yaradıhşına bıoldum. çiimiş kaftan gelmişti. ürtancal»Fabrika müdüriyetı muayene ve r> Mustafaya gelince, on dokuz. tedavim için ikametgâhıma dok yırmi yaşlarında, babasm'n en tor gidebilmesi için verilmesı ik itaatli evlâdı idi, Ahmed Ağa mektiza eden vizite kâğıdını gönder kâreciliği ona bırakmıştı. dikten sonra, bazı âmirlerin tesiMustafa şehbaz ve şehlevend, «OLDAN 8AGA: riyle işime nihayet verdi. 1 Bazı blna duvarlarmın yapılış 12 sene fasılasız çahşmakta cl pençeli delikanlıydı. Esrarengiz kaşlarını ?e dökülüş tarzlanndaki usul (mü duğum müessesede hiç bir suretle bir guzellığe sâhibdi; rekkep kellme). 2 Büyük yatağan ceza almadığım gibi daima terfi çattığı zaman, alnına bir tutam 'lki kellme). 3 örnek ortaya «upefçem dökülünce, gözlerini bır •ulürken kullanılân bir edat. 4 ve terfih ettirilmiştim. Türkiyede, Enfarktüs olduğıı gün şeye hayretle açsa, göz gamzeleri, Jefln veya kumandanın verdlği, ye. T.in. 5 Aynı şekllde bir olayı an işinden çıkarılan tek memur be istihfaf ile bir gülüşü, bir dudak atırken kullanılân edat. 6 Yugos. nim. lki sene müddetle merciime büküşü onu birden onbin tâze ciavya dlktatörünün adının yaruı, yaptığım müracaatlar bir netice van içinde bir dâne yapardı. ;evril!nce su üzerlnde kullanılân vermemiştir. Mekkârecioğlu Mustafa, baba i:aşıma araçlanndan olur. ldare böIş Bankası yüksek makamlarına Büt ümlerimlzden. 7 «Çılgınca tevgl tamamen yanlış aksettirilen bu e şine canla başla sarılmıştı. haftası Edirnede geçerse, üç ayı pe iman et!» mânaaına mürekkep bir lim hâdisede hakkımı arayacak yollarda, gurbet illerinde geçiyor >mir. 8 tnsanlann bütün hayat. an boyunca kendilertne esas tuttuk bir kimse bulamadım. du. Edirneye geldiği zamanlarda Iş Bankası Müdürler heyetinin an tavır ve hareket prenıipleri da haftanın iki gecesi evinde kafçoğul). 9 Flklr ve düşunceler (ee sayın üyeleri de Fabrika müdüri lıtsa, beş gecesi Güreşçiler Tekke yetinin taraflı olarak hazırladığı d usul çoğul). sinde idi. Bu tekkenin de Mekkârapora itibar ettiler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Üzerlr.e çıkılıp hayvan •ııtıIşten çıkanlmama sebep olanla reci Mustafanın esrarengiz güzelna atlamlan yer (mürekkep ke nn durumlarını yetkililere arzet liğine benzeyen esrarengiz bir câ lme). 2 Buz ve katı lken su »ek. menin de bir neticesi çıkmadı. zibesi vardı. ine ginne meselesl (lkl kellme). 3 Edirnenın hemen fethinden sonKeyfiyeti bir kere daha sayın Dikkat ve temlzlik bakımından tnce •leyjp sık doüuyan klmsf. masalla gazeteniz vasıtasiyle ilgililerin ıttı ra Gazi Sultan Mutad Hüdâvendigâr eliyle gürbüz, tüvânâ, zorârın meşhur dağı. 4 Baştan ba*.a laına arzederim.» ver, dilâver. server. hünerv* yiı^rkl'.ı ve müzlklj olan sahne \rmîlllerl (çoğul). 5 Cevrlllnce vücudu ğitler için kurulmuştu. «burada D OK I O R nıuzu besliyen kırraızı su bellrlr. Ukel toplansınlar. ve sonra askei'i islâ cemlyet topluma revnak versinler..» diye. Ziyaeddin Maktav luklanndan. tî Alipaşa Çarşısının yanında, BaKulak, Burun. Boğaz (Afız Islânıın dört ha lıkpazarı Kapusunun içyüzünde lifesinden biri. Hastahklan) Mütehassısı üçyüz senelik eskı bir ahsap yaküçük mlktarda İBkHllll Ktı fu ,ji •• ' Hii.ıesı mal satrr.a tica. pıydı. fakat bakımlı, mâmurdu; Park Api S/ı 4M m 98 reti İle me=gul küçük bir bahçenin etrafmda mü kimse. 7 Pctmutfrğı, Cumhuriyet 11082 teaddid derviş odaları, rol çıkarma mer biri zikr için, biri güreş için iki kezlerimlzden bl meydanı vardı. Güreş meydarnnDtinkü bulmacanın rl. su akımını KAYIP 2799 sicll numaralı şoförhalledllmiş sekll sağlıyan yerler lük ehllyeuml zayl ettim. Hüküm da da geçmiş namlı pehlivanların demilrden yayları, okları, gürrle3en. 8 Dağ kovufu. 9 «Çok fazla süzdür. ıdalete uygun sekllde hareket cden» ri, türlü türlü kemankeşlik âktSaim Ercoşkun (lki kelime). bir hastalık bellrtlsi. Cumhurtyet 11067 leri, zerdesteler, matraklar, kır Mekkâreci Mustafa ile paşa kızı Dolmuş tarifeleri 1 Bir paşa kızı ayak takımından bir oğlan sevdi '// ! 1 1' •••• •• • •••••••• ••••••• • •88 ••• •• 88 88 ••88881 Giızel kız, kaı ellişer okka gelen manrla derisinden yağlı kısbetlerı asılı dururdu. Her hafta curna gunlen bu tek kede âli meclisler olunlu. Rumeli dilâverleti evvelâ zikır lıalkasına gırıp «Allah!.. Allah!..» diye rek öyle aşk ile, muhabbet ile kendilerınden geçerlerdi ki, Meclisin mehâbeti seyredonıcri ag!atırdı. Otadan güreş meydanına ge çilir, yetmlş seksen çift şehbaz ve şehlevend soyunur. kısbetlerinı gi yıp yağlanırlar, «kimi Küstemi za man, kimi Zâli devran, şecl ve tüvânâ pehlivanan apul ;ıpul yürüyetek. birbirleriyle kucaklajir. öpüşürler. sonra koç ıni5.iü laş do | kuşturulup gülbangi Muhammpdi çekilip güreşe başlarlııdı, bunu Bö>enler de «hayran, ve dembe.şte sergerdan» olurlardı. Onyedinci asır ' orta3iııda yaşamış, Fâzıl Ahmed Paşanın devrini görmüş Evliyâ Çelebi anlatıyc*: «Bu güreş meydanının remini kara taş gibi yağ iie mülemnıâ idi, ehli olmayan adam uasmış ol tekkesinde gördü Yazan: R. E. Koçu KcsİTnliyon: S. BuZCdll sa o taat kafası yere gelir. Ama tekkenin o iki meydanının ştcaat erleri yalın ayak bu meydanda iki saat elleşırler, üçyüz altmış bend pehlivan oyunları göstertfler; ya kesebend hinesinden, ya günrle atmasından. ya firâziden, ya sarmadan, ya kesmeden, ya ters kspce den, ya kavak dikmeden, ya taslamadan, ya cezâyir sarmasından. ya karakuşdan, ya havalamadan, ya kerteden, ya bogmadin, ya kapan atmadan elhâsıl hasmınm gaafıl yefini bulup sırtını yere getirir Bâzu zoru erliktir, ama erlikten de erlik hünerdır, oyundur» Bu Edirne Güreşçiler Tekkesîn de yaz ve kış yüzden artık dervis ler pir âyini üzere gençıeri tâlim edetlerdi Genç Mekkâreci Mustafa bu yiğitlik, serbatuk havası içinde yaşıyordu. Kervanlarla konup göçerken, b» şı göğe varmış dağlardan, be!â berzahı korkunç defrbendlerden, ru huna bu tekkede sinmı, pervâsız1 kla aşıp geçiyordu Bıyıklan hfIÜZ duman duman terlerr.ift bu delikanlı kısa bir l a m ı ı içirde şöhret olmııştu. Onun katıldığı kervanda hetkese bir güven, ce saret gelirdi. Güreşçiler Tekkesinın ^ikir Mey danınm kadınlar için t.afesli bir sofası vardı. Bilr cuma gür.ü, dev rin namlı vezirlerinden Kapıen Mustafa Paşanın kızı. beniız onb?ş yaşında bir duhteri pâkize, nasılsn tekkeye getirildı. ve «Ismi Celal» zikrinde iken Mekkâreci Mus tafayı göfrdü. Sahneyi, geçen asırda yaşamış Aşçıdede îbrahim Beyin kalemi ile tasvir edeceğim; îbrahim Bey aşağıdaki satırları Erzurumda Aziz adında bir mekkâreci için yazmıştı, Den Mekkâreci Mustafaya mal odeceğim: «Çocuk başını aşağı inlirip yukarı kaldırdıkça, bir H uzunca Z olan saçları, perişan, perâkende bir hâle girmişti, Ismi Cslâl, haşını aşağı indürdiği zaman saçları yüzünü örtüyor, yukarı kaldırdıfiı zaman, yüzü bir güneş gibi doguyordu. Gözleri koyun RÖ/Ü idi.» 3u gazel ise. Mekkâreci Mustafanın çağdaşı divebilecci.miz Hay reti'nindilr: Be bu Rumilleridir bunda.sührndanlar olur Bu trem fülşrnidir mürçi hos elhanlar olur Altın UsküflU yalın yUrlu türel sSkiler Sohbeti rusfn idcr «ftn'i şebistanlar olnr Sftki llkın «ıfayub nâzile «âkilik ider Be bo yerlerde ne ho? scrvi hirlmanlar olur Bir ikj cur'a ile aklın alnrlar klşinin CânU dll gaaret ider Afeti dev raıılsr olur Kaplanpaşa kızı kara kâküllü, koyun gozlu, çıplak p.yaklı Mekkâ reci Mustafanın elindeu açk şert etini dolu dolu içti. Tansiyon meselesi Yazan : Dr. Saim Polat Bengiserp Nâdir yetişen mizahçı zekâlarımızdan meşhur halk komiğimiz merhum Naşit, «on yıllarında yüksek tangiyondan muztaripti. Rahmetli Neyzen gibi Naşit de sanatkârların hâmisi rahmetli Mazhar Osman hocanın himayesine mazhar olarak Bakırköy h3<itahanesi sinir klinifinde tfdaviye ahnmıştı. Giiniin birinde Ntşit'i hastahanede ziyareie fiden dostUrından blriai hatır sorarken tansiyonunu da sormayı ihmal etmemişti. Naşit: « ?3 den aşagı inmiyor» diye esefle durumunn bildirince dostu: « 23 tansiyon senin gibi olgun insanlar için hiç bir rnAnâ ifade etmez. çeçer. üzülme..» sibi sözlerle teselli etmeye kalkınca Naşit: « Evet! 23 tansiyonun bir mânâ ifade etmlyece$ini hen de biliyorum ama. keske 23 tansiyonum ola cağına 1 pansîyonum olsaydı diye düşünüyorum. Işte! o 7a man gam etmez ve buralara düşmezdim» diye ince ve cüzel bir espri ile dostunu nıat etmişti. Birçok sayın okurlarımdan aldığım mektup ve telefonlar bana bu hakiki hikâyeyi hatırlattı ve bu sefer de l.eni bu konu üzerinde biraz durak lamaya zorladı. Bir eş dost liyareiinde s'ar döner dolaşır bu konuya teti rilir. Bir hasta evine eidersiniz. ailenin yaşlıları, vehimli çençleri başınıza üşüşerrk: « Aman doktor hey, ne olur benim de tansiyonuma hakarmısınız» diye kollarmı uzatır lar. Ister istemcz onların da tansivonlarına bakarak gönüllerini eder, daha slz tansiyonlarının kac oldutunu söyleme den çözlerinizin içlni tarayan trlâslı bakışlarından, Tİlzlerin dfki teccs«Us çizırilerinden bekleyiş heyecanlarını sezersiniz. İnsanlar nedense «Tansiyon» ile çok ilırileniyorlar, iniş ve çıkışlarına önem veriyorlar. Bu konu^a ilgi asılamada biraz da hiz hekimlerin pratik hayatta tansiyona mübalâçalı bir dejer verişimizin roiü olsa jerek.. Elinde, çantasında, muayenehanesinde, hastahaııe sinde tansiyon âletsiz doktor gördiinüz mü hiç? Görmedim denilmese bile. az rastladım denilebiiir. Buçün şerek pratik tahabette, «erekse hastaha ne hekimliginde sistemli bir hasta muayenesinde tansiyona bakmak rutin bir hareket, mu ayenenin lâzımı eayrı mufarıkr bir hal haline gelmiştir. Hakikatte marazî belirtileri varsa tansiyon mânâlıdır. Efer marazi drlâleti yok ise tansiyo nun şu kadara çıkmıs, bu ka dara inmis olmasının fazla bir deferi yoktur. öyle yüksek tansiyonlu insanlar vardır ki, o ftna kadar vücnt: o yüksek dereceye jöre kendini ayarlamış oldufandan hiç bir marazî belirti hissetmez ve tabiativle de böyle kimselerdeki yüksek tansiyonun da hiç bir marazi delâleti olmaz. Böv lele kimseler tansiyonlarının mesplâ 3530 arasında oldo|anun ancak ölçüldüfcii zaman farkına varırlar ki iste o andan itibaren tansiyon vehmine kapılırlar ve o zaman (tan siyonunu bilmek hastası) olur lar. Bunun için bir Alman mü ellifi: «Tansiyon diye bir has talık yoktnr, tansiyonunu bilmek hastalığı vardır.» diye bu gibi belirtisiz ve delâletsiz tansiyon vehimlerine işaret etmtk ister. Bazı insanların normal tan sıyonları da 10 nun altındadır. vücutları buna göre ayarlan nnstır. Bundan 12 milimetre yükseldi mi marazî belirtilerden rahatsız olurlar. O halde tansiyon dediğimiz şey, siib.İektit, izafî bir bul«;u v« belirtidir. Bir sebep, bir başlanüiç değil, bir âraz, bir netice dir de diyebilriz. Tansiyon. lugat mânâsında itfrilim^ gerilme 4emektir. Emme basma bir tnlumba gibi çahşarak içindekl ka ni vüpudun en ücra kfişelerindeki hücrelere oksijen v<rıda çöndermek için dakikada S(l!Ml defa basan ve ;rene hu hücrelerin metabolizma artık larını toplamak için o kadar dcfs emen kalbimizin, bn kam otardamarlara sevkederke" liizumuruı hissettiği basınç \e ya damarlarin bu ssvkivata karşı direncinin milinıetrp ci va tazyiki cinsinden rakkaı.ı la ifadesi, işte bu tansivon dediğimiz nesnedir. Teni doğan bir çocuğnıı tansiyonu 56 milimrtre civarındadır. Yavaş yavaş yükselerek onuncu günde 8 mm. yi bulur. BülnJ çajına kadar ya vaş yavaş artarak 11 e kadar yükselir. Yetişkinlerde 10,"> ile 14.5 arası normal kabul edilmektedir. Tansiyon, sabit bir şey deİildir. tnsanın heyecanları İle. hareketleri, yemek içmssi, yatıp kalkması ile bo normal hudutlar içinde daima oynar durur. Günün değişik saatierinde değişik tansiyonlar bıılunur. En hakiki tanslyon. sabah uykudan kalkınca ölçülendir. Zira uykudan kalkınca vücut dinlenmiş, maddi, m i nevi çerffinliklerden nispetcn kurtulmnştur. Bir sörtişe göre insanın yasın a 100 ilâve etmek suretiyle normal âzami tazyiki pratik olarak hesaplamak mümkiindür. Meselâ: Yaşınızın 45 oldnfnnu farzedelim, buna 100 ilâve edince tansıyononuznn âzami 145 m.m. yâni 14,5 ı l v . yahut olması lâzımdır. Tansiyon tesbit edilirken yalnız maxima dediğimiz âzamisi tesbit edilmez, bunun bir de minima dedi|imiz asçarisi vardır. Bana da izaminin yarısına 1,5Z ilâve etttfimlz zaman elde ettifimiz rakam ola rak bnlursak normal kabul ederiz. Âzami tansiyon ile asgari tansiyon arasındaki (tıp dilinde nabız basıncı denilen) fark. normalde yakanda belirttiğimiz veçhile bir «eviyede kalmalıdır. Minima İle maıimanın birbirlerine yaklaşmaları ile birbirlerinden nzaklaşm.v larının marazi delâietleri var dir. Tansiyon ile ilgili di|er hususları bnndan sonraki >azılarımızda incelemeye ve anlatmaya devam edecefiz. Radyodâf BügUn ISTANBUL 7.27 Açılış ve program 7.30 Neyler 7.40 Kur/anı Kerim 7.50 Saz eserleri + 8.00 Haberler 8.15 Beraber şarkılar 8.30 Sabah konserı 9.00 Kapanış. 11.87 Açılış ve program 12.00 Şarkılar 12.20 Sevilen melodıler 13.00 Turküler (Talip Özkan) 13.15 Haberler 13.30 Helmut Zacharıas Orkestrası 13.40 Şarkılar (Akile Artun) 14.00 Dan» müziği 14.15 Türküler 14.30 ünlü beateciler 15.00 Kapanış. 16.57 Açılış ve program 17.00 Çay saati 17.30 Şarkılar (Nigar Uluerer) 17.50 Plâk dolabından 18.15 Radyo Fasıl Topluluğu 18.45 Haberler 19.00 Reklâmlar geçidi 19.40 Şarkılar (Muzaffer Birtan) 20.00 Julie London ve Pat Boone 20.15 Olaylar ve yankıları 20.30 Darvaş'tan kemanla hafif melodiler 20.45 Meteoroloji sohbeti 21.00 Şarkılar (Gülizar Ersel) 21.20 Connie Francis 21.30 Aile sohbeti 21.45 Şan soloları 22.00 Reklâmlar geçidı 22.30 Müzik dünyasından 23.00 Haberler 23.15 Yaylı sazlar için müzik 23.45 Ritm ve melodi 23.55 Program 24.00 Kapanış. AJVKARA 6.57 Açılış ve programlar 7.00 Kur'anı Kerim ve Türkçe açıklaması 7.10 Saz eserleri 7.30 Haberler 7.45 Çeşitli melodiler 8.15 lstanbul ve Izmir'den sesler 8.45 Brasillia 9.00 Ev kadınının not defteri 10.00 Devamı yarın sabah 10.20 Dunyadan melodiler 10.30 Kapanış. 11.57 Açılış ve programlar 12.00 Çeşitli hafıf müzik 12.25 Küçük ilânlar 12.30 Beraber ve solo şarkılar 13.00 Haberler 13.15 Küçük konser 13.45 Nevin Akol'dan turküler 14.00 Johnny Mathis ve Doris Day söylüyor 14.30 Sevim Sütçü' den sarkılar 14.45 Muazzez Türüng'ten turküler 15.00 Kapanış. 18.57 Açılış ve programlar 17.00 Incesaz'dan Kürdili Hicazkâr Fash 17.30 Çeşitli müzik 18.00 Reklâm programları 18.30 Küçük ilânlar 18.35 Yurttan sesler 19.00 Haberler 19.15 Yaşadığımız günler 19.30 Kemal Öncan'dan şarkılar 19.55 Küçük dinleyicilere masal 20.00 Mefaret Âtalay ve Arkadaşları 20.15 Olaylar ve yankıları 20.25 Küçük ilânlar 20.30 Müzehher Güyer'den şarkılar 20.50 Büyük Nutuk 21.00 Gece konseri 21.30 Tiyatro deyince 21.45 Solmaz Teğmen'den şarkılar 22.15 Çeşitli melodiler ve caz müziği 22.45 Haberler 23.00 Opera albümünden 23.57 Cumartesi'nin programları 24.00 Geç yatanlar için muzik 00.30 Kapanış. l BAY OSCAB: PKOF. NIMBUS'un Macera'aru r t MÜTERCİM ALINACAK Birinci Ü3an İngilizce ve ikinci lisan Almanca olmak üzcre hu dillerden Türkçeye ve Türkçeden bu dillere teknik tercümeyi muktedir' olduğunıı gösteren belgeyi hair ve daktilo yazan, askerliğini yapmış, 35 yaşından küçük, imtihan ile mütercım alınacaktır. "9.1962 tarihine kadar Bahçekapı 27 Mayıs hanında MALZEMK MÜDÜRLÜĞÜ'ne müracaat edilmesi. DENİZCİLİK BANKASI (Basın: 14384/110541 JANE'IN KİZ1 250 »CUMHURİYET» in ZABITA ROMAN1: 40 WJk YAZAN: H.MC CUTCHEON CEVIREN: John'u kurtarmak için hiçbir çare bulunamaz mı dersin Bill? Kurtarmağı zannetmem ama cezasını azaltmak için bir imkân bulunabilir tahmin ederim. Bu işe teşebbüs ettikten sonra pişman olup durdurmağa çalışmış olması hakkında verilecek kararı hafifletici bir sebeptir. Penny ayağa kalktı. Haydi şimdi gidip Hamduşi'yi görelim. Otelin kapısından çıkacakları sırada karşıdan miğferli, beli tabancalı, güne? gözlüğü takmış bir genç polisin kendilerine doğru geldiğini gördüler. Bill genç kadmın kolunu dürttü. Senin muhafız... Hamduşi işı sıkı tutuyor. Polis önlerine gelince. sag elim kalbinin üzerine koyarak »ğilmek suretiyle onları selamladı. Müfettiş Hamduşi tarafından geiiyorum. Bir zahmet, kendısine kadar gelmenizi rıc» ediyor. Bill : Zaten biz de on» gidiyorduk, dedi. Hayrola, bu arada yeni bir şey mi oldu? Yerli halkla meskun bir mahallede yapılan bir tarama esnasında Caprice Raymond'a ait olmaıı muhtemel bazı mücevherler ele geçirildi. Müfettiş bunları bir kere de sizin görmenizi istiyor. Hayhay.. Haydi gidelim öyle ise. Yalnız kendisi Müdüriyette degil. Mücevherlerin bulunduğu yerde. Sizi oraya götüreceğim. Poîisin motosikletini takip ederek on dakika sonra şehrin kenar semtlerinde tenha bir mahalleve B • D GÛNAÜKÂKLAR geldiler. Önünde durdukları bınanın sokağa nazır bir penceresi olmamasına mukabil gayet muhkem demir bir kapısı vardı. Bir müddet sonra kapı açıhnca önlerinde dar ve karanlık bir koridorun uzandığını gördüler. Memur önden yürümelerini rica etti. Koridorun nihayetinde İkinci bir kapı göriilüyordu. Bu kapıdan da içeri girince kendilerini penceresiz boş bir odada buldular. Tavacdan çıplak bir ampul sarkıyor, bir köşede kaba tahtadan çakılmış bir masanın üzerinde eski model bir telefon göze çarpıyordu. Masaya dayanmış uzun boylu, yeşil gözlü gür kaşlı bir adam onları karşıladı. Adam elinde tuttuğu otomatik bir tabancanın namlusunu Bill'e doğru yöneltmişti. İkisi de bu adamın kim olduğunu bilmiyorlardı ama onu görür görmez tanımiflardı. Bu, MenaraBar'da Penny'yi göz htptlnt alan gangsterdi. Kımıldayım dtmeyin, »t«ş ederim. Hem size haber v«r«yim, bağırırsanız lesinizi buradan duyurmanıza da imkân yoktur. Boauboşuna boğazınızı tahriş etmiş olur»unur. Bill etrafına bakmdı. Arkalarında, kapının eşiğinde duran polis de tabancasını çekmiş hareketlerini takip ediyordu. Masaya dayanmış duran adam bir kahkaha attı. Ali'ye mi baktınız? Fek de yakıştı köftehora bu kıyafet değil mi? Boyu bosu, Hamduşi'nin peşinize taktığı rauhafıza ne de uyuyor muş meğer... İşte biz istedik mi in MtfL'UN KIZ Cizen: ÎVES SAYOL ~ Cevireo1 Mazhar KUN1 Laure güliimseyerek Valentine ile Julieye yaklaştı: «Birbirinizi daima sevdiğintzi hiliyorum: dedi. Artık bundan böyle daima görüşürsüniiz. Julie de cevaben: Tabii dedi. Çok memnununiı Laure: O halde gelin Mösyö de Bierle'yi görün. Annem de sizi görmekteu çok memnun olacak. Her ikisi de kitaplıktadır...» İki aıkadaş uzaklaşınca Laure hemen Lucien'e hitapla: Böyle yalnız bir köşede kalmanız doğru değil; dedi. Dans eder misiniz? Pek fena dans ederim. Delikanlılar hep aynı şeyi söylerler. Ama ben burada sıkılmanızı istemiyorum. Ne miinasebet bııraya gelmekle son derece memnun oldnm... Laure içinden: Evet biliyorum Çok memnun oldunuz» dedi. Sonra ciddî bir tavır takınmağa gayret ederek: Mösyö sizi heniiz tanıdmı. Lâkin çok sevdiğim bir arkadaşın kardeşisiniz: dedi Darıhnazsanız sizi biraz mahzun bulduğnmu söyliyeeeğim... Kimbilir belki de ben bunun gebebini biliyorum. Gelin şöyle şuraya yalnızca oturalım .. Biraz konuşsak fena olmıyacak... (Arkası var) I m ıııııııımıııı Verin arabamn anahtarlarır Aiı'ye! Hiç yok 8yle Wr niyetim. Ysa öyle mi? O halde gwva be'ioen gitti. Bu sarışm bebsği b ,h7 ckşarsak bunun meıulıl siisır.i/. Fenny ye yaklaşmağ* hanrlan dığını gören Bill, ceDındes çıkar Jığı rnahtar destesini Ali'nin ;mi ne 8itı. Murdar ellerini »üreylır. d»re sanı kendi ayağı ile böyle tıpış tıcna' pış getirir, kapana kıstırmz. Uarry bu sözleri jşitmemezlik Penny, dayanamadı, sordu. ten t'eimişti. Yerdeki anahtarla; i lyi ama siz kimsiniz? Bana Harry derler. Sendika \gostererek sahte polii? • nın sağ koluyum. i Söyle Musa'ya dedi. araba: Bill adamın istihfafla yüzüne uısın i.rr.ana götürüp ma'.uro ysj k.)Vfun Biz, daha sonıa gidsriz baktı. Demek kiralık kaatillerin ba • Al:, anahtarlan altp çıktıktp şı, öyle mi? ; suına Bıil'in vücudünün gerildij Bravo, bak nasıl da bildi m poıcn gangster, kaf.'ısırıdîin ;4' 1 niz .. Filhakika bizim on bin ster çenieri nkumuş gibi silâhın. oı doğru kaidırdı. line mukabil yaptığımız anlaşma yalnız Madame Meredıth'i kap : Hiç şakaya gelmem Bill M; sıyoıdu ama, galib» şimdi dostu t n ;trinden kıpırdaa:ğ:a ;":ıda muz Bill Martin'i de buna ekle nâ;ik bedenini kalburi çevırdis! meniz lâzım gelecek... Hoş, on bin rr.in reEtnidir, bilesin. Genç adam, hîç seiini çıkarnlf sterıin de az para sayılmaz ama, sizi yplrmdan gördükten sonra, bu dı. ?akat ikisinden bı,! r..n sab;; pazarhkta aldandığmıza kanaat ge çıknır.ıyacağına eminı ı lîu ker tirdim. Ne yaparsın, ış bu. Bazan, disi olriuğu kadar kar.jısıiıdakl c böyle cilvelere de katlanmak ge olaDiiiıdi. rekıyor. I Saat sekiz sularında Jclııı Mar M»sanın üzerind* duran lelefo d'.üı Menarabar'ın kapı^iîıdaa nun ahİMsini eline alıp bir num* çeri giriyordu. O saatte bar, îıeni ra çevırdi. Telin öbür ıırundan yu açıidığı için müşteri narnmH kır muşak ve değişik siveli bir ses seler yoktu. Barmen bile can s: cevap verdi. kıntısmdan tezgâhının arkasın( Ne var? oturmuş, bir mecmua karıştırıyo BTiim Harry, mnaJirlerimii du. buradalar. | John, kapidan girip ı,ıkanla Oüzel... Teknoye n ( zaman gi kontrol edebilecek tarzda bir m diyorsunuz? i sa seçip oturdu. Başı, bir meng Ona kadar burad4>i7. herhnl neye sıkıştırılmış gibi çatlarca; de. O saatten evvel sokaklar kala na ağrıyor, mecalsizlikten gözler bahk olur. nin önünde kıvılcımlar uçuşuyoı Muvafık. Belki o arada ben de du. Sipariş almak üzere ma<!asiı uğrar kendilerine ıyi blr yolculuk yaklaşan garsona bir bira ile .du dilerım. le bir konyak ısmarladı. Haıry kaba bir kahkaha attı. Saatler, birbirini kovalıyordu. Güzel bir fîkir, patıon. Şu Barın müşterileri sökün ttmei hairie bekleriz. başlamıştı. Fakat bu gece Harr Tîlefonu kapadıktau jonra Bill'e den eser yoktu. cfrindü. (Arkası va
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear