Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÖRT CUMHURtTET Q *' • 18 Ağustos 1962 ı Osmanlı Tatıhındc Haydut Rşklaıı „ Balaban hıncı kadınin ataşiı ısrırlafına rağmeo crttıi gün Derbend Hanından ayrıldı. Tek kazancı, soigun bır çıçek olsa dahı uç yıldır hasret kaldığı kadin ko kusunu koklamak, bır de eskı ha\ dut ıhtiyar Kırilın uç sene evvel dağdakı defıneyı bulup ve bu meyhaneyi satıp îstanbula gıtmıs olduğunu öğlrenmek olmuştu Garıp bir câzibe onu Kskızağra kasabasına doğru çekıyordu. Bır hafta kovden koye kona kaltc.\ yu rudü, ve yolda rastlayıp konuştukları adı ve nerelı old'ijunu «or dukiaâı zaman Vıdınli Zindancıoğ lu Dımo olduğunu sovıuyord'i, re ıs yaptığmı soranlara da: «Şımdi ışsizım. ama elimdfn her ış gelır.. Bir çiftlıkte kapulanmak ıstiyorum..." cevabını "^rıyordu. /'umrud yuzüğunu uçkuruna bağlamış, saklamıştı, ke.îesında dc b'i altını, v e bır miktar ufakhlt kuru şu, mangırı vardı. Bulgar Balaban ile beş yosması 8Hırıstalı güzel Tinke •Jllllllllllllllllllllll ' : ••"• ! ' "• •'•."• , • . • • / • : • V. ••,•!.• » J İ . V , ıııııııııııııııııııııu Y/AZAM'.UAMOİ VARO&LU Saraydaki sergi Bu da başka tarafı Kuveyt'te Gençlik = öğütleri Dünya basınından derlemeler = E Saraydaki sergi Londrada, Buckıngham Sarajında, temmuz ayında bır sergi açıldı Kıralıçenin hazinelerı teşhır edildı Bu munasebetle verılen Oılgıler arasında şovlelerı var' Sergıde teşhır edılen çok \uk sek değerde tabloların hıç bırısı sıgortalı değıl. Çunku, dıyorlar. Holbeın'm veya Van Dyck'ın bır tablosu çalınacak olta, karşılığında alınacak sıgorta parasının ne değerı olur'' Tabloyu aynen yerine koyamadıktan sonra? Bu tabloların gerçek kıymetlerı de malum değıl. Hiç bıri satılık olmadığı ıçın şımdıye kadar değer bıçılmemış. Hazinenm bulunduğu yeri saray unıformah, dev gibi iki muhafız beküyor. Ama bır de elektronik goz var ki, hazineyi zıyarete gelen herkesın en küçük hareketini kolluyor. Halıların altına imdat işareti terelbıselerını kimseye vermeye de hakkı yok. Ana tarafından, damarlarında Iskoç kanı var, giymedıkleıını yırtıp atamıyor, yahut >akamıyor da. Çaresını şoyle balmuş: Bozdurup kumeye devam edın, diyorlar. Ih S tıyarlık gehsmenın sonu de mek değıldır Asıl gelışmeye Ş son vermek ıhtıyarhğa sebep = olur. S Hulyalarınıza dort elle sarı S hn. Bır fılozof, son hulyası 61 Ş muş olan kimse, dupeduz gö E mulmeye lâjıktır, dıyor. ^ •Hayatı daima iyi tarafından = gorün. Neşeli bir yürek, bire ZZ bır gelen ilâçtır. Kendinden E «eçmiş bir ruh, kemiklerı ku ~ ıutur. S Ebedıyen genç kalmış likir E adamlarını ornek alın. Goethe,^ Faust'ü, seksen iki yasında Z ıken tamamladı. Titien, dok E san iki yaşında şaheserler ya Ş rattı. Toscanini, seksen yedi yaşında orkestrasır.ı idare edi E yordu. Edison, seksen üç ya ^ şında iken laboratuvarında ha 3 rıl harıl çalısıyordu. E Yıllann yükü altındaki bir E insanın bir çocuk kalbiyle öl Ş mesi kolay şey değildir, ama ~ iyi bir iştir. E fjık ol 1 rıl 1 1 1 Yazan: Haluk ERTATAK Çocukluğumuzda bir aşık o> unu vardı. Kurbanlardan çıkan aşık kemikleriyle ovnanır dı. Bu kemiklerin nispeten dar olan tarafı üzerine oturmasına idi galiba, Cuk Oturdu di>e bir tâbir kullanılırdı. Oyuncunun çok şanslı oldağu mânasına gelen bir tâbir. Taıııdığımız bazı briççiler için de bu tâbiri kullanmak yanlıs olmıvacak. Yanlış deklare ederler, kâğıdı ivi bulurlar ve kon tratlannı yaparlar. Halbuki ba^ka bir kontrat veya elin or tak tarafından oynanması çok daba emin bir netice \erirdi. Meselâ : Pik: ADVx Pik: Kx Kör: Axx Kör: RDxxx Ka.: R 10 x Ka.: xx Tr. RDx Tr.: Axxx eileriııı Batııun S Kör \c>a 6 S.\ ovnamaM, Karo çıUı»ı bakı nıından tehlikelidir. Fakat Do| u 6 SA o\nıyacak olursa, Kur lcriıı kötii dağılnıaEi durumu hariç, 12 leve ceptedir. Halbuki bir dostumuz, ııeticeyi oüüünmeden, 1 Kör açışına % Pik ile zorlaıııp 3 Köre tekrarına 4 Kör geliıuc, 4 SA ile Asları sormuş, elı 6 Kor ovnamak 10 ruııda kalmıstı. Sanslı imis. Ka ro Ah Kuzeyde çıktı \t silemiııi >aptı, Cuk oturdu deııınez nıi buna? A>nı oyuncu bir müsabakada idi, 3 SA oynu\ordu. Güney Kor çıkmıs krndisi Batıda Axx ile iki defa beklemiş, ü(,üncu Kcirc Kuzcy vermemiş \e As ile almıstı. Dokur le\esini tamamlamak için : Pik: D9x x Pik: A 10 8 x ile, en az iki leve alması lâzımdı. Pik R güneyde olup tek değilse kontratını yapamazdı. Ama Pik K Kuzeyde ise, battâ iki Pik levesi kaybetse bile kontratını \apacaktı. As çckmeli ve R düşmezsc, Pik 10 \e\a 8 ojnıvarak Güneyde V bulunmasına karşı empaı yapmalıydı. Güneyde ikili veya da ha fazla kâfıtla R bulunacak IS durumda kontratını yapamazdı. Gerne kalan 17 durum dan Kuzeyde tek R bulnnanında 11 leve, diğer 16 sıııdan dokuzunda 10, yedisinde 9 leve kazanacaktı. Nasıl oynadı sanırsınız? Batıya eli geçirdi ve Hatıt'an D İle haşladı. Bu suretle, Güneyde R x, R x x , K x x x \e RV x x x şeklindrki 15 ihtimale, >ine Güneyde R, V x . V x x VP V x x x şeklindeki 8 ihtimali de ilâve etmiş oldu. 15 32 olan batma ihtimslini 23/32 nigpetine yükultmifti. Neticeyi yazmıya elim varraıyor. Knzeyde R x x « ve Güne\de tek V bularak iki leve fazla yaptı ve en iyi netire\i aldı. lşte buna cuk oturmak derler. Evvelâ yanlış oyununu anlamak istemiyordn. Sonradan izab edilince anladı, ama neye yarar, biz sıfırı almıstık. Ayni oyuncuju bir gün de müdafaada seyrediyordum : Pik : ADV xxx Kör : xxx Ka.: x Tr.: R xx Pik: R x x x Pik: 10 x Kör: xx Kör: R D x Ka.: A 10 x Kr. D x x Tr.: V 10 x x Tr.: A D x x Pik: x Kör: AY 10 9 8 Ka.: R V xxxx Tr. x ellerini Kuzey daçıtmış ve 1 Pik açmıştı. Doğu 2 Trefl, Giiney 2 Karo deklare ettiler. Bu vaziyetlerde uzunluğa bakraadan yüksek renkle başlamanın daha verimli oldnfu kanaatinde.vim. Ortagın ve dolayıgitle hasımlarımın hangi renkte kaç kâğıdım bulundugunu bilmele rine lüzum yoktur. Ortağımın hangi rengjmde üç kâfıdı bulundufunu bilmem benirn için çok daha faydalıdır. Güneyin >erinde 2 KörU tercih edecektim. Batı 3 Trefle arttırınca, açısının, onör bakımından zayıf olması, Trefl arttırması ile elindeki kuvvetin düşmesi, Karodaki tek kâgıdın iki el arasında uvuşmazlık bnlandağunu göstermesine rafmen, Kuzev 3 Pike arttırdı. Dojunun 4 Trefllne de Güney 4 Körle mukabele etti. Bunu herkes ka bul edinee, Batı Tr. V ile ba«ladı. îlk leveye herkes alçak verdi ve Batı ikinci leveye çıkmak zorunda kaldı. Fazla düşüıımeden Karo kesilmesine mâni olmak gayesi ile Kör x çıktı. UoSudan D gelince Güney Aı ilr alarak Pik Aa ile yere geçti >t Karo V ile empas yaptı. Batı As alıp Kör çevirdi ve R ıle el tutan Doşu Kör x devam edince, Karoları keserek tağlamak ümidi kayholdu. Rir le\c düsülmüştü. Gerek oyuncular, gerekse ke yirciler Batıyı bu fevkalâde mudafaasından dolavı hayraııIıkla tebrik ederken. Batı da bindi gibi kabarmamak için kendini zor tutuyordu. Günry bütün incelikleri bilmek iddiasındadır. Batının zaferine o an da dokanmak istemedim ama Güneye tarizden kendimi alamadım. «Yazık oldu» dedim, «Bu el yapılırdı». Batıya ba> ranlıkla bakan nazarlar bir anda inanmazlık ifade ederek bana çevrildi. «Evet» diye devam ettim, «llk defa Kör As ıle almazsanız kontratınızı yapardınız.» Doğu Kör devam edebilirdi ama bir daha el tutamıyacağından «on Kör verde kala cak ve Karo kesilerek renk sağlanabilecekti. Batı ve Güney dnrumu hemen anladılar. Batıya göıterilen hayranlıtın bir kısmını üstüme çekince daha ileri fitmekten vazgeçtim. Müuadeıiyle »imdi o gün ıöylemediğimi yazayım. Batı ortaginda Kör RD x var mı bilmİTordn. Oynn tarzı, »ncak A n varsa yüzde 100 muvaffak olurdu. Hattâ RV x ile de 11 leve yapılmasına yardım ederdl. Halbuki Güney Körlerin beşli oldngvna belirtraekle müdafaayı çok kolaylastırmıstı. Trefle devam ederek Güneye kestirmek kâfi idi. Karo ile el tutunca bir kere daha kestirir ve, hattâ Pike empag yaparak yere geçilse bile asağıdaki daruma gelinirdi : Pik: A V xxx Kör: x x x K».: Tr.: Pik: R x x Pik: 10 Kör: x x Kör: R D x Ka. 10 x Ka.: D x Tr.: x Tr: D x Pik: K6r: A V 10 Ka.: R x x x x Tr.: Karo R oynanıp Karo x yerden kesilince Karolar sağlanacaktı. Kuzeyden Kör x üzerine Doğu D oynıyacaktı. Güney alır ve Kör V ile devam ederse, Doğn R ile alarak Trefl çevlrinee G ü n e y son kozu ile kesmek zornnda kalacak ve sağlam karosunu kesen Doğu son Treflini de alarak kontrat 1 batıracaktı. Hele Pik enı pası yapılmazsa, iki leve düKürürdü. G ü n e y , K3r D üzerine Kör 10 verebilir. O zaman DojŞu yine Ttefl oynamalıdır. Güney elden Karo kacar ve Kuzeyden keser. Hattâ empas yapmışsa, Pik As üzerine de bir Karo kaçabilir. Fakat eline geçerken kesmek \ e bir koz kullanmak zorunda kalınca, Doğu elindeki R x ile bir leve daha alır. Müdafaa yanlıştı, ama ne yaparsınız, yine Cuk Oturdn. Eskızağralı Gulyağcı Kma Halıl Ağanin kâtıbı Uzua Pertev Efen dı: «Hayret.. yuzbin hayret... bi7 ondan gaafıl, onun bizden haberı Kuveyt'te: yok, Balaban dedıklv*rı mel'un Vıdin Zındanından çıktıktsn sonıa Kuveyt denilen efstneler diDımo adı altında bızim ağanin ye yarı hakkındaki bilgiler hep bırbirinin zıddı şeyler. Hemen dı koyunden Hıriüta'\a £tlmış, ve hemen hepsini bir «raya topçiftlıkte ırgat olmu^tur. Arnavud lıyan bir kaynaktan »unlırı koyu gıbı Hınstanın da gulu me? derledim: hur olup bir gulâbhâne dc HırısKuveyt'te ıu lcıthgı müthif. tada vajrdır, ama Balabnn çiftlige Eskiden tâ kilometrelcrle uıageldığmde kazanlar çokfan kaıl:ğa kadar gidip kırbılarla getırnif, ağustos sonları idi..» diyor. rırlermij. Bedava imiş ama, Arnavudkoyu o tarihletde yirdamla damla kullanılabilirmiş. mi hâne Bulgarı olan Turk köyü Şimdi iıe petroldan on misli idi, yetmış hâne olan Hınsta ise pahalı. Çunku Emir Sabbah, tamamen Bulgar köyu idi, hatta İngjltereden, çok pahalıya mal oyle kı çıftlikte ağanin ve hareederek getırttiğı tasfiye tesistibatı konulmuş. Bunlardan bimın hızmetkârları bile Bulgatr oğleriyle, deniz «uyunu bin bir ri, ıçeri girenleri saymaya yalanları, kızları idi. Balaban çıftliğe ameliyeden geçirtip Kuveytlirayan muazzam kol demirlerigirdıkten belki bir ay sonradır ki lere tatlı su verdiriyor. Pahalı Uzakta HırısU ÇÜftliği çayır çayır yanarken Balaban; nı hareket ettiriyor. Şayet içealtı sene evvel Arnavudköyündeda olsa Kuveytliler, bol bol rı bır hırsız girse, upuzun koTinke ve ku Ynvan ki gul bahçelefrinde çıkımcılık yap içecek, yıkanacak su buluyorrıdorda kurt kapanına yakatığı a|aya kapulanmıs olduğunu Tinke diz çöktü ve yaralı ayağı Ş lanmış gibi olacak. Bir de lar. Adam başına gunde en çok oğrenmiştı, ve kendisıni ciddi bir iki lıtre su duşüyermuş. açtı, tekfrar sildi temizledi, yenı Scotland Yard'ın en seçkin atelâş almiftı. Aradan alt; sene JLTÎmerhem koyarak sardı. O kadar E janiarının bulunduğu yerle bi bir zaman geçmiş olmasına rağ ciddi idi kı Balaban bir lâf kapiM E bırleşen bır tertıbat var. Sermen Nâzıroğlu Mito'yu vuran çıllesimliycn: S. Bozcalı açıp konuşmaya cesaret edemedi. E ginin açılış gunu yapılan teckımcı oğlanı teşhis edecek biri çı rubede, fazlasiyle mukemmei îsini bitiren iTnke: S kabılirdı. AJrnavudkoyünden bır bır şey olan bu tertibat bozul Şimdi iki gün hiç dokunma 3 gelen oldu mu Balaban bir i* ba na bir santimden fazla ffirip tapmuş. Kimseye belli etmeden sardığım bezlere.. iki Gün »onra E duzeltmişler. vine b?na n hanesiyle çiftlikten uzaklaşıyor, rtk yefre yıkılmıştı. Ona llk koşan sabahleyin erkenden Meclisin açılış torenlerinde E »aklanıyordu. Fakat bu durumun lardan biri ve en yakın alâkayı gel.. hem çok dolaşmn .. dedi. Kıraliçenin gıydiği tarihî taç, Uzun Pertev Efendı şöylece an E sonu gelmezdi. Hınsta Köyü çıft gösteren Tinke olmuştu; çiviyi çek oyle bir vitrinde muhafaza al= liği Balaban içın, şimdililç kapısı miş çıkarmış, ııcak IU bulup ge latıyor: tında imi? ki, en kuvvetli bomaçık duran bir zindan demekti. tirmiş, oğlanın ayağını yaralı aya «Hırıstada yanaşma güruhundan E ba, camını zor çatlatırmış. Genç haydut içi n yapılacak tek ğını yıkamış, bir yara merhemı bir Iüle tutüne savdolunur Kız E Bu da başka tarafı şey Hmsta Çiftliğinden ve k(> sürmuş, sarmış, bağlamıstı. Üste Yuvan nârnında yüzü melek, içi E yunden defrhal kaçmak, mümkun lik: Yine Buckingham'a dair basşeytan bifr hiz oglan varmış. HırısKuveyt, içecek tuyundan baş ka bir haber Ama bunun serolduğu kadar tez kaçmaktı. Bunu 1 Dimo.. sen hiç dokunma, bu tada Dimo dedik'.eri Balaban ile E ka butün ihtiyaçlarından yagi ıle bir ilişiği yok. da yapamıyordu, çiftliÇe geldıği bezleri çözme, akşam bana gel, şenaat ve mel'anetde meşrebleri Ş na da harice bağh. Hattâ, inaa Prens Philippe'ın. modernnın daha uçüncü günü Tinke adın tâze merhem koyayım!> demişti. muvâfık duşmekle gunduz ve ge nılır şey değıl ama, bu kum dıE lejtırmek için sarfettıği bütün da v e henuz onaltı yaşında bır kı Balaban yarasının acısını güzel ce beraber olup dâim dimiğları yarında kumun kendisi bile gayrete rağmen. sertliğini ve Çiftli Ş za mecnun misâli tutulmuştu. Ge kızın yüzünu gördüğü nnda unut fesadda olmujtur. Hınsta Ingiltereden geliyor. Çunkü ciddiliğini muhafaza eden «ace ve gunduz kızın hayali gözunıin muştu, ve güzel kız ayağını yıkar, ğinde emektarlatdan Arabacı Ka Z: Kuveyt kumu, simdi harıl haray protokolu ile alâkalı. ra Mihu'nun kızı Tinke dedikleri E onunde idi ve Tinkevi gordü'un : y a J r a s m l sararken kendisinden gcç rıl ışi inşaat yapılan bu memBu protokol, dünyanın en çenigârı pâkizeye Balaban mel'unu ^ de kendinden geçiyordu. lekette betona iyi karışmıyormi?ti. Akşam ustü yarasını timar aşk u ajâka peydâ edip guyâki yı ~ tin protokolu. Meselâ Kıraliçe muş. Boyu bosu ınce uzun, Gano'ya ettırmeye gıderken sadece kızı du Elizabeth bir çiydiğini bir dalan yavru gazâle zehrâlud gonlü E benziyordu, fakat sedef beyazı Kuvet halkı vergi vermiyor. ha gıymek hakkına sahip deşünuyordu. K^zın kendisine alâ nü vemiş, âyâ şu gazâli ne voldBn ^ Çunku petrol kumpanyalarının ten üstünde kara gozlü, kara saç kası basit bir şefkat miydi, yoksa ~ ğıl. Velev el altından da olsa, Emire verdikleri paranın heplı, Menem Ana gibi nıasura yüz kızın içine de bir muhabbet ateşi ?ikâr idüp kanın emsem diy e fır.. .. .. ı sat kollamış. Feleğin cilvesi çok rillMIIMIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMMIi: si zaten hazine malı. Hariçten lu ve bakışlı bur kızdı; Rüzel baş.ı . uzun bir boyun üstünde, ırkının duşmuş muydu?.. Onunla konuş j t u r > ,,,„ y a z l s l n l b o z m 8 V a çâre liğe sekız on yerden birden kun E gelen mallardan da gümrük amak istiyordu, ama ne söyliyecegi en guzel kızı demlse yeriydi. Buyoktur. Arnavudköyünden kıbtıi dak koyup Hıristayı ateşe vermij = lınmıyor. Rıhtımlar, antreponi bilmiyordu. lar, ktldınmlar mal yıgıh. Getun koylü kızları gibi elleri, ayt.k müslim Kara Câfer Hıristaya gıt Ahşap yapı, tek katlı, önü boy ; m i ş g i t m e z o U y d l ı D i m i r t . u g o r . lerdir Cümle halk gec» yaTısı kı ^ minin biri boşalmadan öteki ları buyuk buyuk, topuk vura vuyatîğından ~ yanaşıyor. New York'tan buz ra kütur kütulr dalgalı bir vurü dan boya sundurma, ve kapuları [ m ü ş g ö r m e z olaydı, şâki oglanın itl alev karşısında don paça çıkıp mahşerden nümune. E dolapları, otomobiller, Romayüşu vardı ki seyrine Hoviim ol bu »undurmaya açılan ddrt beş y ü z u n e d l k d i k b a k l p d e r > n i b r e can havli ile kayşırlar. feryâdü fi E dan ipekli gömlekler, Fransamazdı. odadan murekkep çiftlik koşku m e d e d b u o ğ l a n b i z i m n â z l r o ş ı u n u nun onunde elinde merhem çana k a , ı e d e n ç.kımcıdır diyerek her gan âsümânı tutar, bre anoarlar, 3 dan mucevherler, losyonlar, IsBalaban Tinkeyle şoyle tanışmış I ğı ve bembeyaz dulbendlerle Tinviçreden saatler, Ingiltereden ne kadar bu sırrı saklayıp gelip bre ahırlar, bre şura, bre bua di ~ tı: kevi kendisini bekler gorunce 3a ağaya haber vefeyim demış ıse de ye koşu^ur iken Balaban dal b'çak E konserveler, Almanyadan çamaşır makınelerı, Japonyadan Çiftliğe glrdlğınin üçüncu gu laban baygınlıklar geçirm'şti. Gu olup halreme dalup Tınkivi çıka Ş radyolar. Binbır gece diyarınnüydü. gorunmez kaza. koca bır zel kız aksayatak yürüyen dfli Balaban dıken üstünde oturur, bu luttan nem kapar. Kara Câferfn rıp, dört baş atı dağ yolu baçmda E da modern bir binbir gece maçıvi topfrağa dıkıne girmiş. ve jenı kanhya şefketle bakışından nakış ahp hemen o «e hazır etmişler, ol nazlı gazâli at E salı djnler gibi değıl mı? ırgad Dimoyu da çiftlik nâzın hır Otur şuraya.. ce >aru gaarı mahbubu Kız Yusırtına atip Balaban ve Kız Yu E Gençlik öğütleri: iş içın çağırmıştı, delikanh yalın Delikanh sundurmad a kızın pos V4n v kendılerine uydurduk'arı ayak koşarken o koca çivi uvjfı terdiji bir tahta kerevete oturdo, iki ı tfer şâki tıynet ırgat ı l Ç'ft van ve iki nefer şâki refı'deri fı E Gençliği muhafaza etmek, e ralr edeı ler • E yuzdeki buruşuklara, baştaki ağarmış saçlara rağmen genç çültuyor, kızına elbise yapıyor. Onun içın, Prenses Anne, sarayın bahçelerınde, işlemeli fistanlarla oynuyor, ipekli blucinlerle ağaçlara tırmanıyormuş Duğünun en eilveli taatinde, E kapı birdenbire açıldı, tsikte, E asık yürlü bır cenç adam pey Dünya basınından derlemeler = = Vazan: R. E. Koçu da oldu. Gozlerını gelıne dik E tı. Sitem dolu bakışlarla onu E uzun uzun tepeden tırnağa = •uzdü. Sonra yanına yaklastı, S onu şefkatle öptü: E Nasıl yapabildin, bu iiiT E dedı. E Sonra geldiği gibi çckilip E gitti. Bu adamı hiç kimse tanı E mıyordu. Hattâ gelin bile!. ~ Olay lıviç^rede geçiyor. Bir E caddede, yepyeni bir arabanın E direksıyonu başında oturan bir 5j adam, bir koşeye bırakılmış E şoforsüz bir başka arabaya tos vuruyordu. Oradan geçenler S bunu gorunce polise haber ver S dıler. Suçlu sorguya çekildiği E zaman şoyle dedi: ^ Bu araba da benim, 0 da. Eski arabamdır öteki. Başımı ~ oyle dertlere soktu ki şimdi E yenisiyle ondan intikam alıyo Ş rum. S Teksas şehirlerinden birinde halkın topladığı para ile bir hastahane yapılmış, her salona, bağışta bulunanın adı ve * E Ş E E ^ rilmış Ameliyathanenin kapısında da şu tabelâ asılı imis: «Domuz Kasapları Sendikası tarafından yaptınlmıştır». S = E Ş BAY ÜSCAK: Michigan'da bir spor salo E nunda bir gösteri yapıldığı sı E rada, programa ara verilmis, oparlorlerle şu bildiri yayın 3 lanmış: NH 3336 plâk» sayıh E mavi Chevrolet sahibinin, « Ş rabasını, bıraktığı yerden kal = dırıp lutfen başka tarafa gö E turmesi rıca olunur. Araba bir Ş kanalizasyon ağzına bırakıl mış. Içerde çahşan amele y« E meğe gidecek, dışarı çıkamı E yor. JANE'IN KİZJ 238 bır ruh sahıbı kalmak hunerdır. Bır takım oğütler var. Tatbiki zor ama, kulak vermekte fayda var. Ger.ç kalmak için mkişaf et rıiıımıımııııııııımııııımııııııııımıııııııııııııııııııımııımıııııııııııııır; IIIIIIIIIIIMIIMIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIHIIIIIMIIMIIIIIIIIIIII Bir Washington'lu, evine bir E atom sığınağı yaptırmak îçin Ş ruhsatiye almak istemiı. Di ~ lekçesi kabul edilmemiı. Sun E dugu proje, belediye talimat ^ namesine uygun değilmiş. Sı Ş ğınağınızda pencere yok, dt = mişler. S • E rtesıml» Koman: 288 «! L N K I Çizem TVES SAYÜL Cevıren Mazbar KUNT Edmond: «Mardoche, ben gideceğim dedi. Tahsilime devam edeceğim. Babam hakkında da araştırmalarda bulunacağım. Aynlmadan bana bir şeyler söylemiyecek misiniz? Annenıi biliyorsumız.. Doğuşumdaki sırrı açıklamıyaeak mısuıız? Bu sır yalnız bana ait değil. Açıklarsam belki başkaları bundan müteessir olur. Onlar müsaa. de ederlerse sonradan açıklanm. Fakat Edmond isyan ederek bağırdı: Ama ben artık bundan bıktun. Bekliyecek takatim yok. Yavrum ben bu kâğıtların her şeyi bildireceğini sanıyordum. Bu tahminim yanlış çıktı ise günah benîm mi? Demek kader böyle imiş. Pekâlâ öyle olsun. Artık gideceğim. Fakat Blanche'ı sevdiğimi unutmayın ve burada bir şey olursa beni lutfen haberdar edin. Olur Bu hususta merak etmeyiniz. Edmond adresini bir kâğıda jazarak dilenciye ıızattı. Sonra onu öptü ve: «Size k«nıak elimden gelmivor. dedi. Dostum olduğunuzu anlamıyorum Aman ne olur; Blanciıee dikkat ediniz. Haydi artık Allaha ısmarladık.H. Edmond bunun üzerine ihti.. ^.^ „. ^..«, ,,„. yai'dan „. avıılarak e\e dondü. Greluche yol hazırlıkları ile meşguldü. Fakat bu aıada bir meklup gelmişti. Onu Edmond'a ıızattı .. (Arkası var) Pennl'nln üzerinde el ayasını geçmlyan üç parça kumaştan başka birşey yoktu. Beğendin mi bariT '• Sorar mısın... Şimdi ona daha dikkatle bakYAZAN.H.McCUTCHEON mak fırsatını buîmuştu. Kolları CfV/REN: B . D »e bacaklan adam aküh kararmış, evvelce giydiği raayonu.ı kapladığı kısımlar bembeyaz kalmışKarşılarında beliren bir bayırı caktı. Son yarı da geçip sahilin kum tı. Şimdi bu bikini ile bu iki renK aştıktan sonra 0 kadar nefis bir Genç kadın, lanna ayak basınca biraz ötelerin tuhaf bir tezat tjşkil ediynrdu. manzara İle karsılaşmışlardı ki a Denize giriyor muyuz diye de bir çitle çevrilmiş küçük bir Gülerek, rabayı bir küme zeytin ağacının sordu. arazi parçası içerisinde ahşap bir Zebralara dönmu~>un, dedı. altına çekip blraz ilerlerindeki Tabii şekerim. N« u o ı n is kulübe ile birkaç masa ve iskembir tepeden etrafı seyir» koyuldu terstn... Bakma bana '>vle. Benı u'?nle gördüler. Çitin kapısına asıllar. mıç teneke bir levha burasınıa dırıyorsun. Nerede soyunacağızT Kadınin yağlanmişmı bekledıkAdının Mirador olduğunu Tan Aıağıki kayahklarda denizin bir plâj kahvesi olduğunu ilân ecada iken Paul Shane'den duyduk oyduğu kovuklar görüyorum. lç diyordu. Fakat görünürlerde ne ten sonra denize girdiler. Erkek ona yetişmek için âdeta muşkulat ları bu mevkiden önlerinde kilo lerinde kaçakçılara sıgnak olacak hancı ne yolcu, kimseler yoktu. metrelerce dümduz bir kumsal u kadar geniş oîanların bulunduğuBu kahvenin önünden de koşarak çekiyordu Fakat bu sofiuk su nzanıyor, iki denizin dalgaları be nu da duymuştum. Bunlardan geçtiler ve ilerdeki kayalığın ö na hakikaten iyi gelmişti. Bir keyaz kdpükler saçarak birbirleri rer tanesine girer soyunuruz. nüne geldiler. Filhakika kayala re Penny'nin bikinıli vücudu kar ıle kucaklaşıyordu. Güneşin par Aman ne romantik... nn oyukları ağzını açmış bir ejşısında duyduğu heyecanı teskıne lak suaları altında mavi sulann Elele tutuşup koşarak sahile in der gibi sanki içine düşecek avı yaramış, sonra da onu günlerdenbirbirleri ile cilveleşmeleri sey diler. Penny otomobilden çıkar bekliyorlardı. Bill, beri hasretini duyduğu asap «ukurine doyultnaz bir manzara teşkil ken Tancadan hareketltrinden ev Sen hemen şuna gır, soyun netine kavuşturmuştu. ediyordu. Gdrünürlerde in cinvel alış veriş yaptıkları mağazadedi, ben de az ilerdekinde soyukimîeler yoktu. Denizde açıldıkça açıldılar Fıdan aldığı küçücük paketi yanına nurum. at'la onları takibeden adam, s.<kKendilerini tabiatın güzelliğine almağı ihmal etmenıişti. Aralarında on onbeş adım tne landığı yerden çıktığı zaman bsş0 derece kaptırmışlardı ki, oto O paketinin içinde ne olduğusafe bulunan her iki oyuk da alannı ufukta yalnız birer nokta mobillerini bütün yol boyunca ta nu bana hâlâ söylemiyecek misırlardır kayalan kemiren dalga halinde farkedebiliyordu. kibetmiş olan kohne bir Fiat'ın sin? lann tesiri ile içeri doğru uzanıp arkalanndan geçip birkaç yüz Simdi artık Manuelo için ssat Acele etme, simdi görttrıün. metre ilerdeki bir dönemeçe sak Bill, bir şey söylemeğe hazırla gitmijlerdi. YükseKİikleri de birbaşı çalmış bulunuyordu. landıgını ve içinden çıkan bir anırken birdenbire duraladı. Arka insanm rahat rahat ayakta durBinbir ihtimamla öburlerınm damın çahları kendine 5İper ede larındaki bir çalılıktan gelen bir masma elveriyordu. Dışarda güne denizde uzaklaşmalarını beklediği şin etrafı yakıp kavuran jualarına rek yoldan kumsala doğru geçip hışırtı duyar gibi olmuştu. Gözlerağmen oyukların içi »erin ve ru çalılıktan sürünerek Penny'nin ço kaybolduğunu fark bile etmedi rmi kısarak sesin geldiği tarafa tubetli idi. yunduğu kovuğa kadar geldı. ler. Genç kadın çamaşırlannı ko\ ubaktı. Penny onun bu hareketini Ismın birdenbire bu derece de ğun içindeki sivri bir kayanın üPenny. ruzgârm uçuşturduğu farketmisti. ğişmesinden olacak. Penny iliklp zerine asmıştı. sarı ipek saçlarını zaptetmeğe ça Ne oldu, bir şey mi var? rine kadar ürperdiğini hıssetti. Alışarak Eski boğa güreşçisi onları alıp Bilmem, bir ses duyar gibi 01 lelâcele soyunup dışarı fırladı. Harıkulâde bır ver dedi, san dum da... Kimse mi var diye ba Bill ondan evvel davranmıştı. ayrı ayrı okşadı kokladı. Boyle ki cennette ımışim gibi geliyor ba kıyorum. bir pilice kıymak onun bile nasırGenç kadın, neşeli hir tavırls, na . Penny. beyaz çerçeveli güneş tşte, dedı, kurtuldıın mu şim laşmış vicdanını sızlatıyordu. Bıll ba^ı ıle tasdik etti. Keşke gozlüğünu çıkarıp elini yüzüne si d; meraktan... Fakat emri yüksek yerden alcennette olsalardı. Orada ne John' per ederek arkadaşının gösterdiği Ne imiş 0? mıştı. Sendika bunun böyle olmaun hastalığını dü«unecek!cr, ne tarafa dikkatle baktı. sını istiyordu ve Manuelo, hayatı Elimdeki paketin ıçmdeki: polıs kendılennı rahatsız edecek Hiç birşey goremhorum Bıll. Genç avukat hayretİ3 arkadaşıl pahasına itaat etmek zorunda idi... ne de sendikadan korkuları ola Herhalde sana oyie gelmiş olacak. nın yüzünt baktı. (Arkası var) .CUMHUBİYET» in ZABITA ROMANI: 28