22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
pencere HİCiV Hicvin çeşidi var. Edeplisinden edepsitine, siyasi olanından sosyalıne, özel olanından geneline, aruzundan becesine, kafiyelisinden kafiyesizine kadar.. Methiyenin hiciv, hicvin methive oldnğu zamanlar da vardır. Ama şurası gerçek ki, hicivle küfür arasındaki gizli bir tmfıntı koparılamıyor. Bazan küfür hiciv olraaz, bazan ise hiciv külrelmeden küfreder. Bir lUlyan yasarı : « Küfür rnhun yelpazesidir...» demiş. Biz bn sözü «hieiv rnhnn yelp»««iair» diye ieğtştirebflmı. Içiııde yaşadığımız boznk düzende bazı hieivler çok geniş bir yelpazc gibi ağızdan agız» dalgalanarak insanları nefes darlığından kurtarmıştır. Namık Kemal'den Eşref'c, Eşref ten Neyten Tevfik'e kadar büyük hieivcilerin büyük etkilerini kim unutabilir! TKi rtTMHU Rt V Kl' VI A&rtn* ıııı=ııimııııııııııımıııııııııııııııııııııııııııııııııııımıııııımıııııııııııııııııııııııııiMiııııııııııııııııııı|!iıı =haberler i Şahsi teşebbfis imkönı ıııı=HiııııımıııııııııııııııııııımııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııııııııııi!iııııııııııııııııııııııııııııııııııiıııı ••t *" 1 DÜŞÜNCELER I YUNUS NADİ armağam MAKALE YAR1SMASI 10 Bir okuyucum tuıu elaq vt halYazan: ^ ^ (Saym Cemal Baykın memuir »riskal) goruyor: tokratuin* taarşı Yazan: Cemll CEM «llk yazınızda Sa husumetini istisbahattin Beyin (tmar eden zümreTarih kitabını açıyoruz: «1853 yı şebbüs küçük ve dar bir alanda darede ademi merler arasında cefe lı ocak ayının 9 uncu günü akşaraı kaldkça ekonomik kalkınmaya yakeziyet Terbiyede şahsî teşeb Bunlann mühim bir kısmı Milli yan etmektedir. Ve ancak onlann Petersburg'da Grandüşes Helene'ye rarlı olamaz. Atatürkün Yalovaya ayak bası büs) hakkındaki fikirlerini incele Mücadeleye hizmet etmış Cumhu isine yaramaktadır. Nasıl Batı bur verdiği bir baloda bir aralık Ira3. Bilgi ve teknik: Memleketişının 33. yıldünümü münasebetiyle dikten sonra: riyet ağaları idi.. Partinin başında juvaları siyasî iktidarı bir pazar parator Birinci Nikolas, îngiliz El mizde müteşebbis azdır, organizaspazar günü Yalovada özel bir tö<Fakat bütün bu doğru fikirler söz sahibi olaniar \ ali, kaymakam yeri ve ham madde kaynaklarma çisi Lord Seymour'u bir tarafa çe yon fikri yoktur. Devletin seçeceği Neyzen Tevfik t>nndan onbeş yıl önee bizim aı şekerli deren düzenlenmiştir. bir araya geldiği zaman, sosyal ve gibi idare mekanızmasım ellerin rahatça sahip olmak için istemiş kerek: «Milord, kollarımız arasın bilgili ve teknik elemanların yümokrasinin icabtna a* dört mısra'ds bakıvermişti : Türk Devrim Ocaklan, Türk Kül politik açılar karsısında, tümu bir de tutan kimselerdi. Bunlar hem lerse, bizde de aracılıktan kolay da ölüm sekeratına uğramış bıri rüteceği sistemli bir ekonomi yalKim demiş bizde demokrat idare yoktur rür Dernekleri, ve Yalova Halk E fantezi olmaktan kurtulamıyor. partinin, hem de devletin memuru | para kazanmaya alışmıs zümreler hasta var...» diyor. (1) nızca ben'ini düşünenlerin plândan ğitim Merkezı mensuplarınm müş Bugün de teker teker fikirlerinin i olarak iş görürlerdi. Demek ki aynı oyunu mümkün olduğu kadar Türkiye, o günlerden bir yüzyılı yoksun ekonomisine üstündür. ÖNe demek! Olmasa elbet dışarıdan alınz tereken hazırladıkları program, bu doğruluğunu ve isabetini tasdik . gerek Osmanlı ve gerekse Tanzi uzatmak istiyeceklerdir. Bunlar on küsur yıl geçe yine hasta.. Ne zel teşebbüse teknik önderliği ve Sır edip karne usulüyle gümrük malım yıl «Atatürk Şenliği» adı altında edeceğimiz bu değerli düşünürün mat kadrosu, ki bunlar birer isim «şahsi çıkar» ı şahsi teşebbüs na denleri bir yana, biz yine hastanın güveni devlet sağlar. Büyük ve Karaborsaya verip biz bize benzer kalırız. bir gün devam edecektir. Atatürk çevresinde niçin, hiç olmazsa ge farkından ibarettir, Cumhuriyetın mı altında savunacaklardır. kendisini kurtannası için duacı memleket çapındaki tesislerin kuŞenliği'nin önümüzdeki yıllarda leceğe yönelmış bir kadro kurula tek partili bünyesinde devam ediNitckiuı söyiedikleri doğrn çıkmıstır. Demokrasi adındaki Kendi kendimizi aldatmıyalım. durumundayız. Doktorlar teşhis rulması özel teşebbüsün kudreti bir hafta süre ile devam edeceği madı da, heybesini omuzlarına ta yordu. Mülkiyet politik kuruluş Bu yol çıkmaz yoldur. Böyle ko koymuş, konsültasyon safhasında dışındadır. gümrük malını, karaborsaya geçirip bir mntlo azınüğa tatmıs bil dirilmektedir. olduğumuz yıllar geçtikçe daha belirli biçirade •rtay» çıktu karak Diyarbakırdan tstanbulun ta rol oynamayınca onun yerini nuşmamdan sahsi teşebbüse düş lar.. Gözlerimizde umut kıvılcım 4. Rekabet: Liberalizmde yaTürkiye gibi «A'dan Z'ye kadar bozuk» bir ülkede biciv yazAyrıca Atatürk'ün bugüne kadar yolunu tutan bir Ziya Gökalp'ın bir nevi memur aristokrasisi al man olduğum mânası çıkarılma lan... «Türkiye kurtulacaK» diyo rışma ve zenginleşme tutkusu, genel serveti artırır. Adam Smith'in mak istiyen kimselerin sonsuz sermaye zenginliği bulacakları n çok yayınlanmış resimlerinden çevresinde çabucak bir kadro ku mıştı. Bu aristokrasi, idare eden malıdır. Ben sadece bir imkân ruz. görüşüne göre birey nefsini düşünmuhakkaktır. Bunun içindir ki, kabiliyeUerini hicve yatıran kurulu bir de fotoğraf sergisi açı ruluverdi. Işte önemli nokta bu ler kadrosu idi. O halde memurla sızlığı belirtmek istiyorum. rada> diyor ve bu sorunun ceva halkın Miili Mücadelede elele verse ve ortaklaşa iyilikle ilgilenmese Bugün şahsî teşebbüs konusunprofcsyonel hicivcilerin yanısıra arasıra hiciv yazmak ihtiyauiacaktır. FROBLEM: «Laisıer faire, lais bile kollektif çabalar herkese mutbını başka yazınızda vereceğinizi mesi ve cKuvayi Milliye ruhu» nu da Sabahattin Beyden daha ileri m duyan şairlerimizin sayısı pek ç«kt«r. Orfaan Veli kosagında • • ser passer», «bırakımz yapsınlar luluk getirir. Devlet, mülkiyeti fade buyuruyorsunuz... Fakat yaratması, Cumhuriyetin sonraki olmamıza imkân yok. Çünkü bu sosyal hiciv ideta şiirin elemanlarından biri ribi kallanılmıştır Bir Amerikah Türkiyede Cumhuriyet» te böyle bir yazıya d«vrelerinde devam edememiş; ida kavramı, yukarıda da işaret etti bırakınız geçsinler.» îşte liberaliz korumalı, sözleşmelerin yerine gezaman zaman .. Bunlar derinliğine ve düşündürücü tesirler yaesadüf edemediğimden zatıâlinizi re edilen halkla, idare edenler a ğim gibi, tam batıh anlamda o min parolası.. ve yap;lması gerek tirilmesini sağlamalı. Oysa ancak öğretnıen olmak istiyor ratraıştır. Dcnebilir ki Türkiyede «içtimai tenkid» gazete sayfarasındaki ezelî çatışma tekrar or kullanıyordu. Ve bunun güçlükle li ekonomik icraatı ve organizas olumlu yarışma üc teşebbüs gücü William Levitan adındaki bir A asdi »ttim...» lanna geçmeden yıllarca önce şiirde ve karikatürde alabüdiğiyonu devlet eli, devlet teşebbüsüymerikah Istanbul Milli Eğitim MüEvvelce de söylediğim gibi Sa taya çıkıvermişti; ve az sonra mil rini idrak ettiği için önce Türkiye le yapmak... Îşte devletçilik. Jlev artar, fiyat düser, kalite yükselir, ne yol almıştı. 27 Mayıstan sonra ise fıkra sanatında gelişmiştir. gelişme ve işletmede canlıhk sağdürlüğüne bir mektup yazarak Tür bahattin Bey bir burjuva demok letvekillerinin dahi tâyin yoliyle nin sosyal yapısını değiştirmeyi Bngün sizlere şiirimude, eskilerin deyimi ile «nev'i şahsına kiyede öğretmenlik yapmak iste asisinin kurulmasmı ancak batı yapıldığı bir memur devleti, bir sart koşuyordu. Bugün ise ne böy letsilik deyince uygulama alanın lanabilır. Ayrıca ortada bir haksız da bir komünist devletçüik, bir de yarışma olgusu var.. Bu yönden raünhasır» bir kürsüsü alan Celâl Sılay'ın gene «nevt şahsına diğini bildirmiştir. Michigan eyale daki anlamda bir burjuva sınıf memur aristokrasisi kurulmuştu. le bir yapıdan ve ne de mevcut münhasır» bir hicvini sunuyorum. Dikkati çeken nokta, bn hictinin Detroit şehrindeki yüksek o 'etiştirmekte görüyordu. Burjuva Aydınlar bu memur aristokrasisi yapının nereye gittiğinden kimse ılımlı sosyalistlik kavramlariyle yarışma. bir kapital ve enerji sarkarşıiaşıyoruz. llkı her şeye ulus fıdır. Çok kazanma, zengin olma vin tıpkı Celâl Sılay'ın şüri gibi kendinden evvel gelenlerle kullardan 25 yıldan beri öğretim ınıfın en karakteristik vasfı da . içinde yetişiyordu. Ve elbette ki nin haberi yok. adır.? devlet tarafından cl konul hırsı, aykırı yollara, kötülemelere, ve kendiyle beraber olanlarla hiçbir ilişkisi olmatnası. Aklın, üyeliği yapmış olan Levitan, birkaç şahsi teşebbüse sahip olması idi. >kendisini bu aristokrasinin bir unOysa ki kutsal mülkiyet ve şahsî raaw. Ikincisi ise sajŞl'nacak s zekânın ve musikinin birbirine zincirleme çeçtiği bir yepyeni yıl için Matematik ve Ticaret ders olitik kuruluşa yön veren de suru olarak gördüğü için düşünce teşebbüs lâfları bugün artık Batı yal bazı gelişmelerle kapitalin ve aldatıp kandırmalara, bencilliklere doknda hiciv bu... Aşağılık ve hasis menfaatlerio politika pazagötürür. Devletçüik, tutkulara gem ve kanaatlerini halka göre değil, demokrasilerinin tekıelini teşkil et. İeri vermeyi düşündüğünü bildir buydu. Bu da ancak toplumun doemeğin kollanması.. Kapital ve vurur. ayarlamayı sağlar, emeği rı haline gelmiş bir ülkede özel çtkarlar felsefesiai buB4an damektedir. Levitan'in yazdığı mek kusunu değiştirmekle mümkündü. halktan çıkmasına rağmen men mekten çok uzak bulunuyor. emek.. Bunlar da üretimin ve te bir organizasyona bağlar. ha güclü hiç kimse yeremez sanıyorum. Hicvin adı : KE KENDİ tup dikkatle okunduğundan. asıl O halde eğitime büyük iş düsü . sup olduğu zümreye göre ayarlıyor Yapıyı değiştirmek gibi ters bir şebbüsün iki ana faktorü. Bunlargayeıinin öğretmenlik olmadığı an ordu. Bu yürden Sabahattin Bey du. Tahsil görmek, memur olmak 5. Dinamizm: Devletçilikte kâr i laşılmaktadır. Söz konusu rnektu politikanın içinde olmasına rağ | bir nevi sınıf değiştirmek gibi bir yola gidecek yerde biraz kendi ya dan elde edilen kazancın bir kısmı tutkusu olmadığından ticaret dügözleri kan kan bürülü pımıza dikkat edelim. Olaylar na kâr halinde yine kapitale, diğer ! bun bir yerinde Levitan şöylr de men politikayı sevmedi ve seve şeydi. bir kudurmuşluk bakışlarına sıl cereyan etmiş ve niçin öyle ce kısmı da ücret halinde emeğe gidi şüncesi ve dinamizm de yoktur. I mektedir : su sızmaz dışlarına medi. Türkiyeye döndüğü zaman O halde bu aydın tipinin kökü reyan etmiş bunu araştıralım. î?Xe Kırtasiyecilik ve formalite engel« Ayrıca sizin memleketinizde bu bir siyasi parti kuracak yerde «Te devlete ve hükümdara bağlı kapı Ziya Gökalp'ın tavrı bu bakımdan yor. Kapitalist olsun, emekçi ol leri devletin çalışma hızını azaltdış dıdış dışlanna sun, kazancın büyük kısmına salundugum süre içinde bir fabrika ebbüsü Şahsi ve Ademi Merkezi kulu taifesi idi. Onun için önemli önemli demiştim. hip olmak çabasında... Sınıf kav maktadır. Liberalizm insanlara yaI veya bir ihracat sirketi kurmak et Cemiyeti» kurması, kısa vâ olan hTfk~değil devletti. Gerçi devo defterleri dürülü Ziya Gökalp, Sabahattin Beyin gası böyle doğuyor. îşte problem pacakları işi seçmekte geniş serI imkânlarını arayacağım » . deli işlere bel baglamadığını açık ietten şikâyet ettiği oluyordu. bestlik sağlar. tnsanlar kendi ekobir geçirmişlik dişlerine I Milli Egitim Müdürlüğü llgilile larak göstermektedir. Politikaya, Gerçi Padişaha veya onun vezirine karsısında başka bir tavır aJmış bu kavganın önlenmesi, ya da ya nomik problemlerini kendîleri dahoş nut luklannı içlerine ri Levitan'in yabancı özel okullar olitikacı ihtirası olmadan müda | karşı kafa tutuyor ve icabında o tır. Fakat hareket noktaları ayrı, tıştırılması ve toplumda ekonomik ha iyi bilirler. Siyasal ve ekonoke kendi iç ıçlerıne I da veya yüksek okullarda öğretim hale edenlerin daha tehlikeli o nu deviriyordu. Ama bu davranış meseleleri ayn olduğu için, biri ve sosyal refah ve huzurun sağmik hürriyet dolayısiyle en çok i üyeliği yapabileceği, bunun için de arak görüldüğü bir memlekette hep idare edenler arasındaki uz diğerinin sorusuna cevap vereme lanması... başarı sağlıyabilecekleri alanları yaka paça ütülü I sözü edilen okullara doğrudan doğ lbette ki Sabahattin Beye yapa laşmazlık sınırını geçemiyordu. miştir. Şahsi teşebbüsle ilgisi olÇÖZÜM YOLLARI: Liberal dev kendileri daha iyi seçebilirler. Li• ruya başvurması gerektiği kendisi ak iş kalmıyordu. bir çekerlik örtülük lüklerine Bunlar halkın aydını. idare edilen mıyan Ziya Gökalp'ın birden tu let bu kavgada iki tarafı da serbest beralizmde çalışma hızı fazladır. iğneden ipliği bile ken ' ne bildirilmiştir. Sabahattin Bey şahsi teşebbüs lerin aydını değil, idare edenlerin tunması ve fikirlerinin çevresinde bırakıyor. Rekabet, kavga, sömür Bu sistem, kırtasiyecilik ve formainsanların toplanması bir gerçeği me serbest... Her şey parada... Alke kendi ilmiklenne lite ile sıkı sıkıya baglanmamıştır. Ürdün Ana Kıraüçesi k»c« en batıh ne anlıyorsa onu anh aydını idi. ordu. Yalnız kendine ve kendi İsim ve kahplar ne kadar deği bize haber veriyor. O da, toplum lah bile o!. sını ziyaret etti culuk. Fakat Gökalp bunu, Osman • Marksçı Ekonomiye göre devlet kapı baca örtulü gücüne güvenen insanların kura şirse değişsin, politik olay aynı lıya karşı olduğu halde. Osmanlı bir baskı makinasıdır. Gerçek hürÇözüra yolu ve'sonuç : Bu kar[ Şehrimizde bulunan Ürdün Kı ağı bir idarenin ancak gerçek hür ana yatakta cereyan ediyordu. bir kaçarlık içerlik liklerin» • ralı Hüseyinin annesi Kıraliç» iyeti ve gerçek demokrasiyi geTanzimat burjuvayı kuramamış gelenekleri içinde savundu. Saba riyet ancak sınıfsız toplumla ka' şılaştırmaları iki sektörün fayda geceden gundüzü bile ken ve sakıncalarını bir arada gözlem• Zeyn Ortaköyde bir klinikte te ireceğine inanıyordu. Tanzimat tı. Meşrutiyet burjuvayı kurama hattin Beyin üzerinde durduğu ger bildir. ke kendi pe pe pencerelerine lemek için sıraladık. Aslında her j d»vi edilmekte olan kocası Tallal'ı areketini yeriyor, batıh anlamda mıştı; ve nihayet Cumhuriyet de, çeklere omuz silktiği için bu topUlusal Ekonomi, sınıf kavgasını gün karşılaştığımız ve duyduğuI dün sabah ziyaret etmiş ve Prensle onun geri bir hareket oldufunu Sabahattin Beyin savunduğu an lumcuhık onu bir takım degerle ve eşitslzliği toplumsal çıkar adlo dürüm dürüm dürzülü . söylüyordu. Sabahattin Bey kendi lamda bir burjuva kuruluşa gide rin tesbitinden öteye götüremedi. na ortadan kaldırmayı düşünür. muz tartışmalar iki tarafı da bazı bir saat kadar görüşmüştür. ne geçerse ellerine Bunu bir başka yazımızda açıkyönlerden haklı çıkarıcı nitelikteÜrdün Ana Kıraliçesi pazar gü zamanına kadar gelmiş bütün ak memişti. Kazanç suç değildir, ancak bunu dir. Biz birinin faydasını diğerinin domuzdan kılı bile ken layacağız. nü Beyruta müteveccihen îftan tarma değerlere karaı menfi bir taulusal menfaatle sınırlandırmak sakıncasiyle karşılamak yolunu çıBu bize kendimize has bir gerke kendi te te tencerelerine vır alıyor, burjuvası kurulmıyan çeği haber veriyor. Memleketimizgerek. buldan ayrılacaktır. kar yön sayıyoruz. Hükümet progbir memlekette burjuva kalıpları de burjuvanm şartları mevcut deKarma sistem, bir çeşit iktisadl ramı da «Hürriyet içinde kalkınYalovada şeftali sergisi nın uygulanmasındaki imkânsızlı ğil. Mevcut olsaydı Sabahattin Bey koalisyona taraftardır. Devletçili ma» parolası ile ekonomik ortamdüzenlendi ğı gösteriyordu. Türkiyenin kur tutunurdu; mevcut olsaydı Sabaği «... özel ve resmi bütün kesım da özel sektörün rolünü onayiaN'CRAV ÜLKFR tulusunu burjuva sınıfının kurulu hattin Beyin kadrosu olurdu. MevÖnümüzdeki pazar günü Yalova lerdeki iktisadl ve ticarl faaliyet* makta, onun yaratıcı gücüne yer İle Halk Eğitim Merkezinde bir şef sunda görüyordu. Tanzimatın mey cut olsaydı, bugün şahsi teşebbüs le... Halkm refah ve mutluluğunu açmaktadır. Unutmamalı ki ekoY Mühendls dana getirdiği idari reformda, ba diye yelt yelt ötenler dört elle Satali sergisi düzenlenmiştir. ön plânda gözeten...» bir mekaniz nomi, her çeyden önce bir bütünNKCMt 8ABUVCÜ Yalova küyleririn meyva yetiş tıda burjuvanm oynadığı rolü Tür bahattin Beye sanlırlardı. Demek ma olarak tanımlar. (2). dür. Vatandaşın devletten istiyeceEvlendiler tiricıleri arasında yapüacak ser kiyede memur sınıfının oynadığına ki şahsi teşebbüs, hürriyet, deÇÖZÜM YOLLARININ TARTI ği çalışma hakkı pozitif bir statü 1 işaret ediyor; idare edilenlerin mokrasi diyenlerin de şahsi teşebKadıköy 16.8.1962 giyi Istanbul Valisi Niyazi Akı ŞILMASI: 1. Kapital: Özel teşeb hakkıdır. Tıpkı, öğrenme, sağlık, M E V L I T kadrosundan idare edenler kadro büsten anladıkları anlam batı bur, açacaktır. büs kapital ve cesareti gerektirir. sosyal güvenlik, sosyal adalet've Bulunmaz eşim, kıymetli babamız ve suna geçmenin tek yolu mektep juvasının anladığı anlamdan çok Devletçüik ise kapitalli ve üretim diğer haklar gibi... Müteşebbis de ! Kendini polis otomobilinin olduğu için bizde Millî Eğitim Ba daha farki?; • • sevgüi kayınpederimiz Cumhuriyet 10410 araçlarını toplum yaranna kontro vatandaş 'statüsüne gifen bir gerkanhğının bir nevi memur fabrialtına attı lu altında bulundurmak ister. Dev çek kişi değil midir? Onun da devİLHAMİ AHMET ÖRNEKAL'ın ! Sabahattin Bey, Osmanlı kadroI Bir sarhoş evvelki gece kendi kası olduğunu söylüyordu. Saba sunun, Tanzimat geleneğinin dıletçi görüşe göre bütün kötülük ka letten istiyeceği bir çalışma hakkı hattin Beye göre Tanzimat, daha aziz ruhuna ithaf edilmek üzere ufulü! sini polis ekipi arabasının altına çok memur beslemek. daha çok şında, batıyı başka türlü anlıyorpitalin tek tek ellerde toplanmasın ve alanı yok mudur? nün ikinci senei devriyesine tesadüf eden ) atmıştır. dadır. Sosyalizmi bu yönden alın Ulus devletin temel organıdır. merkeziyetçi olmak gibi iki kötü du. İdare edenler kadrosundaki 17 Ağustos 1962 cuma günü (bugün) saat BELKIS ÇETİNOR ' Unkapanında kâhyahk yapan şeyi getirmisti. teriyle kazanılmış kapitali birey Onsuz devlet olmaz. Öyleyse idaunsurlara bir yenisini katmak isATir IZLADIOĞLU 16.30 da Göztepe; Çiftehavuzlar caddesi elinden alma çabasına kadar ileri re edenin toleransına idare edileI Mustafa Kaptanoğlu, gece geç eatiyordu. Osmanlılığın buna taham Nisanlandılar 48/1 deki yalısında memleketimizin tagider durumda dahi görebiliyoruz. nin iyi eğilim ve toplumsal menI atlerd* Istıklâl caddesinden geçerSabahattin Bey Türkiyenin özel mülü yoktu. Bu yüzden o, belli ve İSTANBUL ken 0384 plâkah polis ekipi araba şartlarım hesaba katmadan burju bilinen kadronun dışına atıldı. nınmış hâfızlarından Kadıköylü Cemal 2. Menfaat: Liberalizmde, küçük faate yararlı olmak kaygısı katılİkinci Dünya Harbinden sonra Einı görmüş ve kendisni tekerlek va yetiştirmenin, kolay olmasa da, Bağcı; Kâni Karaca; Ali Rıza Altınbay; bir zümre kendi çıkannı kamu çı madıkça, ekonomik ve siyasal mutlerin altına atmıştır. Şoförün âni mümkün olduğunu ileri sürüyor* batı demokrasilerinin zafer kazankarına tercih eder. Liberalizm ya luluk ve kalkınma olamaz, devlet Kemal Tezelgil; Hayri Aksoy tarafından okunacak Kur'anı fren yapması üzerine Mustafa Kur du. Haklı idi ve fakat olaylar onu ması, Türkiyede de tesirlerini gösratıcı gücünü bu çıkarı uğruna yi ve ulus elele diyor, özel ve resmi Kerım ve Mevlidi Şerife arzu eden akraba; dost ve arkadaşCumhuriyet 10423 tulmuş, ancak vasıtada bulunan yalanladı. Çünkü temelde bur terdi. Seçim tarzı değişti. Batı katirir. Oysa aranan. toplumun refah sektörü ciddi bir koalisyona davet lanrun i$tiraklerini rica ederiz. polis memuru Nihat Kavlak, tel juva sınıfının şartlarını hazırlıyan lıpları, »anki bizde aynı kavgalar ve huzurudur. Halkın topyekun ediyoruz. siz cihazının üzerine düşerek muh hiç bir birikme mevcut değildi. Bu cereyan etmişcesine, olduğu gibi sosyal ve ekonomik refahını, güEşi, Kızlan, Damatları t»lif yerlerinden yaralanmış ve birikme mülkiyet esasında topla alındı. Bir takım sosyal ve ekonodeceği sağlam bir politika ile an(1) Galip Kemali Söylemezoğlunıyordu. Daha önceki yazılarımız mik zorunluklardan doğan siyasi cak devlet sağlıyabilir. özel teşeb nun dilimize çevirdiği Kolonel (Cumhuriyet: 10437) tlkyardım Hastahanesine kaldırıl da, batıda mülkiyetin ve ona bağ partiler bizde hiç bir temele daNüshası 25 Kuruş mıştır. büse geniş yer verilmesi devlet' Lamouche'un Türkiye Tarihi: S. Basan ve Yayan lı olarak siyasi otoritenin nasıl el yanmadan kuruldu. Ve hepsi sihazinesini de zarara uğratır. Ağa, 351, dip not. Cumhuriyet Matbaacılık ve Birlik Kulübü kapatıldı ceğiştirdiğine dokunmuştuk. Mülki yasi iktidarı zaptetmek için, halkpatron tahakkümü devlet otorite(2) Çalışma Bakanı Ecevit'in RoGazetecilik Türk Anonim Sirketi Polis ekipleri tarafından basılan, yet deyince bundan, daima üretime ta ezeli bir davranış olan memur sini ve kudretini zedeler. özel te tary Kulüpte yaptığı konuşmadan. Cağaloglu Balkevi Sokak No. 3941 Taksimde Sıraserviler caddesinde elverisli alanları ve imkânları kas aristokrasisine karşı duyulan tepSahibi LE CENTRE DTTVDES ET DE REALISATIONS UBBAINES 86 sayıh apartımanın ikinci daire dediyoruz. Türk toplumunda. daha kiyi istismar etti. Burjuvasi olmıBureau d'Etudes Techniques d'Urbanisme sinde bulunan ve kumar oynanan açık bir deyimle, Osmanlı toplu yan bir memlekette burjuva deNÂZİME NADİ (2L Rue Cambon Paris ler) Eirlik Kulübü dün Valilik tarafın munda mülkiyet, ferdî ve hukuki mokrasisi kurulunca. memleketin Yazı Îşlerini fiilen ldare eden bir tasarruf olmaktan ziyade, ida serveti üzerinde sirkülasyon yapadan kapattırılmıştır. Me«ul Müdür Şehir imarcılığı Mesken üniteleri Fabrikalar ri bir tasarruf olmuştu. O halde rak para kazananlar, tıpkı 1789 Sabıkalı kumarcılardan Nasri Laboratuarlar alanında ihtisas sahibidir. KAYHAN SAĞLAMER İstanbul ve Karaköse tüccarlanndan Oflu merhum burada işleyen mekanizma mülki Fransız Ihtilâlinde. burjuvaların. Öri'cünün idaresi altında bulunan îşlerini Geliştirme İsteği Duyduğundan EirUlc Kulübü, ancak 4 ay sonra yet esasına dayanmıyordu. Burada işçi ve köylü sınıfının ıstırabını işleyen mekanizma idare edenlere kendi çıkarlarına kullanmaları nefîazetemize gönderilen yazılar koaçılabilecektir. Her türlü Etüd veya Koordinasyon işlerini yapmağa; göre düzenlenmişti: ve çatışma da, vinden. bizde de halkın memur a nulıun, konulmasın iade edilmez aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 17 Ağustos 1962 CCJMA namaÖnemli programların tahakkuku için, FRANSA'da ve Türkiyebir sınıf çatışması değil, idare e ristokrasisine karşı reaksiyonunu llânlardan mesuliyet kabul olunmaz zından sonra YENİCAMİDE tanınmış Mevlidhanlardan Hafıî Ağustos 17 Rebiülevvel 16 denlerle idare edilenler arasında kendi çıkarlarına göre ayarlayan de işbirliği hususunda her türlü teklifi incelemeğe âmadedir. Halil İbrahim Çanakkaleli, Hafız Fevzi Mısır; Hafız Burhan Ascereyan ediyordu. bir zümre politik hayatta birinci Abone ve lltn işlerl için, zarfın Genel Müdürümüz 19 ilâ 22 8.1962 tarihleri arasında İstanbula lanoğlu; Hafız Necati Özer taraflanndan KUR'ANI KERIM plâna geçti. Ottüne «Abone» veya «İJ&n S«rvisi» Curahuriyetten sonra Halk uğrıyacaktır. VE MEVLİT okunacaktır. Bulunmak arzu eden arkadaj ve dinBugünkü siyasi parti çatışmalan, saydının korunası llzımdır. Partisinin kurulması ve işleyiş J. C. DESTIEVAN Hilton Oteli İSTANBLL adredne yazüı daşlara ilân olunur. * tarzı çok dikkate değer. Halk Par memur aristokrasisini temsil etolarak müracaat edilmesi mercudur. V. ] 6.09jl3.18| 17.07 20.06 21.47 4.14 tisi bir manzarasiyle memur, diğer mesi bakımından, diğer partilere Eşi Adile Memijoğlu; Kardesi Abdülkadir Memişoğlu BU GAZETE BAS1N AHLAK nazaran daha Osmanlı olan Halk YASA5INA UYMAY1 TAAHHÜT (İlâncılık: 5919 10433) E. ]10.02 5.11' 9.00 12.00 1.411 8.07 manzarasiyle memuru taklid eden (Basın: 13515 10447) bir kasaba ağalığma dayanıyordu. Partisiyle, bir nevi burjuva bozun ETMtSTtR. Yalovada Atatürk şenlığı E Iktisadi Koalisyon Cahit Tanyol CUMHURİYET P ARIS MEVLİT Abdurrahman Memişoğlu'nun ^\ı|m ,,„ ııııııııuııııımıııııııııııııııııımııııııııııııııımı 6 ıııımıımımmıııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııımııımıııııiH ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı ııı ııı ıııımıııı ııımııımmııııııııımıinııı ııııııııııııııııımııııııımıııııııııııııııııııııımımıııııııııııi/^ akıyor aşafılara. Bir al at çalmıstı, Yukarı Göksünden. Atın renıri çınar yapraklarına uyuynr. At, altında kanat takmiş da Dcuyordn. Birden at ürktii. Alışık olmasa böyle İşlere, ahn lırnagıııin dibini boylayacaktı. Çalılann içinde kana beleıımis bir adam gördü. Adam yola doğru incyerek sürünüyordn Attan indi, mintanını yırttı, yarasını sardı. Sonr» da adamı terkisine alıp siirdii. Adam: «Beni sehirlere, doktorUra götürme,» dedi. «Banı eşkiyalar başı Memidik ılerler.» O da adamı Aslan Ağanın evine götürüp bıraktı. «Bu benim kardaşımdır, Yarası iyi olana kadar bir iyice bakın,» dedi. «Sizden isterim.» Tekeç dağın eteğinde simdi kar sepeliyor. Orada bir mafa ra var. Kalkıp oraya gitmeli. bir ateş yakmalı, bir de kuza kesmeli. Şimdi geyik yavmlan büyümüşlerdir. Memidik dağların alıcı kurduydu. Koca Halilden bir haber gelse, can düşmanını bile bağışlardı. Şimdi sağ olsaydı... Sağ olsaydı da şu köylüye.. Köylü kapıya birikmiş bağırı şıyor: «Çık Koca Halil, çık jınsız imansız, çıııık dört kitapta yeri yok köylü düşmanı.» Koca Halil kapıyı açar mı? Hele kspıyı kırsınlar! Az sonra oğlan usak, kız, gelin, önlerinde Meryemce domuzu yükleniyorlar kapıya. Kapı «atırdıyarak açılıyor, kırılıp vere dci şüyor. Kalabalık içeriye eırerken kalabalıktan bir rı^iıktır kopuyor. Geriye dönüvorlar, kaçacaklar, korkularından üstüste üstüste yığılıyorlar. Kapının önü bir ana baba günü. Ne olmuş, kapı açılır açılmaz köylüler karşılarmda kendllerine döottk üç tüfek a|zı törmfişler. Tepeden tırna*s knrsun sıvalı üç eskiva. Başlarmdaki de Memidik. Koca Halil bağırıyor: «Boşalt kurşunları Memidik! Boşalt şu nâmussuz koylünün üstüne. Kardasırn değil mis'n? Boşalt Memidik.» Memidik güler: «Kurşunsuz ödleri koptu. Bunun yarısı korkudan sağ kalmaz. Yazık değil mi kursuna Halil kardaş?» Sonra köyün içine çıkîr. kubara kubara köyü bir uçtan bir uca dolaşır. Köylü konuşmak ister, Bağışla suçumuzu Halil Ağamız ne olursuıı, kırdırma bizi eşkiyaya... Kapı açıldı, Koca Halil hopladı, kulak kesildi. Oğlu: «Korkma baba, benim,» dedi. Koca Halil yüreği l.üt kiit. «Sen olmaz ol. baba kanlısı.» diye geçirdi içinden. «Sen de o dinsiz imansız köylüdensin.» Ya Adil Efendi hemen simdi, bugün, bu akşam gelirse.. «Adil Efendi bugün mü grle cek?» «Yok baba. Ne zaman gelece ği belli değil.» «Köylüde bir topianma. lupır dama var mı? Kimseye ?iister mcden beni alır Tekec da&'nın etefine, ma^aranın önüne qbıü rür koyar nvsın?» < \rkası v»r = «CUMHUMİYET. in EDEBÎ TEFRİKASI: Gok bakır «Varsak desek ki Adil efendiye, ey Adil efendi, bir iştir oldu, kötü tarlaya düştük. üitelik te geç indik Çnkura, gelecek yıl iki mislini al, desek..» Ali:" «Kabul eder mola?» Taşbaşoğln: «Kabul etse, etse de bizi ele âleme rezil etmese. Göreneği bozduğumuzu yüzümüze vnrma sa... Ama knduruyormuş. Diyormuş ki o köyü zelzeleler gö türecek, seller götürecek. O koylünün, dinsiz imansız köylü nün başına taşlar yağacak^ Tı lanlar alacak o köyü, diyormuş. Her biri Vurgnn Ahmede dönecek o koylünün, diyortnuş.» Ali: «Ne yapmalı öyleyse, sen bir akıl düşündün mü?» diye çare sizlikle sordu. Taşbaş: «Ne akıl düşünülür? Bu yıl gidip de bir metre bez alamadık. Bizim avrat çırılçıpUk. Ev den dışarıya çıkamıyor.» Ali: «Herkes öyle, tüm köy öyle.» Tasbaijoğlu: «Bu işi koylünün basına getiren bir Muhtar Sefer, bir Ro ca Halil... Koea Halil deyince Meryemcenin bası kalktı, dudakları kı pır kıpır ettL Birşey »öyler ji bi oldu, söylemedi. Taşbaşojla sözü sürdürdü: «Biliyor musnn? Koca Halil ölmemiş. Bizden önee gelmiş köye, ambarın içinde.» Ali sözü aldı: «Biliyornmj» dedi. Koca Halil yatağını ambarın içine yapmıştı. Talnız geceleri çıkıyordn dışarı, o da, çok sıkışınca, çatlamsga çıkıyordu. Başkaca, gecesi gündüzü hep amba nn içinde geçiyordn. Hemen hemen ışık yüzü gönnüyerdu. Kapının her açılışında irkiliyor, korknsandan bir köşeye ainip, iyice büzülüyordB. Koylünün on« öldüreceğine öylesine «nanmıştı ki, oğlnnun sözlerine aldı rış bile etmiyorda. Oğln: «Baba,» diyordu, «sen köylüye bir şey yapmadiD ki. Köylüye ne yaptıysa Mnhtar yaptı. O geç koydn köylüyü, kötü pamnk tar lasma o loktn köylüyü. Köylü sana bir şey yapmaz. Bir çık ba kalım, köylü sana gözüyün üstünde kaşın var derse, o caman gel saklan. Hiç bir daha da çık ma.» Koca Halil: «Sen bilmeısin,» diye karsılık veriyorda. «Sen daha çoeuk YASAR KEMALİ sun. Bu koylünün fendini bilmezsin. Beni dışan çıkarttıraeaklar, sonra da, işte düşmanımızı bnldnk diye, parçalayacaklar. Sen bilmezsin onları.. Sen de onlardansın. Sen d e ölmemi istiyorsun. Ben, ben bilmez miyim sizin fendinizi...» «Baba, sen delirmişsin. Su ambırdı gün yfizü görmeyr görmeye çürüyeceksin. Istersen çıkma. Sen bilirsin.» Koca Halil: «Burada ölürüm de çıknıanı.» diyor, yorganı başına çekiyordu. Son günlerde kulajıııa bir şeyler çalınır gibi olmuştu. Köyde de bir korkn, bir telâş sezinliyordu. Oflnnun yüziinde de elle tutulnr bir korku vardı. Bir gün ambardan başını çı karıp oglnnu çağırdı: «Gel yavrucnğum, gel,» dedi. «Başında bir tıal var senin de. Seni de mi öldürecekler...? Kim öldürecek? Koylünün de başında bir hal var. Onları da mı öldürecekler? Kim öldürecek? Baslarına taş mı yağacak raış dedin? Köyü yerinden mi oynatacaklarmı.ş? Kulağıma ça Iındı da... Ya ben ne olacağım? Bunlar benim için böyle vapıyorlar. Beni öldürmek için. Ne var basımızda?» Y4Z4N: Oçnl ambarın duvarına otnrup babasına bir bir işi anlattı. «tşte zurnanın ısrtıladıtı yer burada. Adil Efendi bogün değilse yann köye gelecek,» di ye sözünü bitirdi. Koca Halil inanmadı ama, gene de yüreğine bir ışık girdi, bir sn serpildi. Şimdi bir kurtuluş umudn vardı. Belki koylü onu bağışlardı. Yoksa mümkünü yok, bu köylü onn öldürür. Yaşlıdır, elden ayaktan düş:ü demezler, adamın boğazı nı sıkıverirler. Uğluna: «î avrucu|u»n, ben de bilıyor dum koylünün başında bir hal olduğunu. Büyük bir felâket dolaştığinı koylünün üstünde. Göreneği bozdu köylıi. Bu lö>Iü gayri iflâh olamaz. Ama bir çaresi var. Bir yolunu bulsun da Koca Halil, kSylüniin l.armağı agzında kalsın. EJer beni öldürnıeyeceklerse, söz \trırlerse. ben de bu işten. bn kiı>lüyü kurtanrım. Ama kSyde olduğumu bu köylüve sn.vle me. tşimi gördürmeden beni I arvalarlar.» «Baba, sen deli misin? Senı 1, im parçalar?» «Sen dediğimi iyi dinle. Sen l.lmezsin, sen daha («eaksun, aklın ermez.» «Baba, sen deli misin ne çocuçu! Ben altmışıma raerdiven davadım.» Oğlu böyle söyleyince Koca Halil bir süre susru düşündü, sonra: «Yok, yok,» dedi. «Sen çocuk sun. Aklın ermez. Senin hiç aklm ermez köylülük işine. Benim burada olduğumu köylersen....» Oğul boş bulundu: «Biliyorlar.» dedi. Koca Halil birden bir çıglık attı. «Yandım, öldüm! Şimdi t;elirler. Kapat kapıyı. C*buk sür tüle kapıyı. Şimdi, şimdi...» Hemen ambann ' karanlıjın* uzandı. çnlu da üstüne çekti. Tirtir titriyordn. «Kanlım oldun. kanlım! Kapaaat kapıyı. Çabuk çabuk..» Ogul Koca Halilin delirdiğini sandı, elini bıktım dercesine sallıyarak kapıya gitti: «Kapatıyorum, kapatıvorum. Kapıda da bekler. kimseyi içe rive töndermem.» diye kapıdan alaylıca bağırdı. Koea Halil inliyordu: «Aaaah, aaaah,» diyordu. «Aaaah, ölümüme sebep olan oğlum. Gözüm diye. gözümün bebe|i diye büyüttüğüm ogul, yemeyip yedirdi|im, giymeyip giydirdiğim ognl, »cagımı söndürdün. Evimi başıma yıkan oğul!» Koca Halil bekliyordn. Yüre gi daralarak, bir çıtırtı duyunca irkilerek bekliyordu. Ha gel diler, ha gelecekler. Her şeyin suçunu ona yükleyecekler. Muhtarı, köylüsü. herkes, her kes tüm suçu ona yükleyecek, öldürünce de, iste büyük suçluyu öldfirdük, kusura kal ma Adil Efendi. diyeceklerdi. Yoksa, • Koca Halil olmasa, bir koca köyün başına böyle bir hal gelir mıydi, gelmiş miy di? Koca Halilin içinde iki duvcu ratışıyordu. Biri ölüm... ()• lümden çtfk korkuyordu. Kaıılı, parça parça olmuş bedeni ge liyorda gözlerinin önüne. Evin önüne birikmiş insanların ellerinde her bir parçası. Bu, hiç gözlerinin önünden gitmiyordu. Çok eskiden, Çukurovada, kadın ların birikip bir ağayı taşlarla öldürdükleri geliyordu gözlerinin önüne. Kadınlar kudurmuş gibiydiler. Ağzı kanlı kan cıklara benziyorlardı. Bir ağayı dal gündüz 81düren köylüİer, Koca Halili neden öldttrmesinler? Bir de, çok derinlerde, bir kendine önem verme duygusu vardı, Köylü tntmp da, bir ara ya gelip de Mnhtar Seferi bile Öldürmeıdi. Kim oluyordu Sefer? Dünkü çocuk.. Ama Koca Halil vaşını başını almış, ömür görmüş bir kişiydi. Hem Aslan Ağanın hırsızlar başı. Hem korkuyor, hem de Şirodi, şimdi kapıyı açmalarını bek liyordn. önde de, en başta, kudurmuş gibi, saçları süpürge gibi dimdik olmuş Meryemce geliyordu. «Vnrun avratlar.» diyordu. «Gün bugündür. Vurun kardaşlar, vurun çocuklar. Parça parça edin su dinsizi. Köylümüzü ele âleme rezil eden dSrt kitapta katli vacibi. Vurnn ha vurun...» Koea Halil seslice bir: «Aaaah,» dedi. «An Meryemce! Geçti günler. O tbrahımın, güzel Ibrahimin hatırı olmasaydı, seni ne yapardım, biliyor musnn? Aaaah Meryemce!» Bir sonbahar akşamı Çığşardan aşağı iniyordu. Çınar yap rakları kırmızıydı. Ardına gün vurrouş bir kırmızılık... ÂjrKu dan sıra buldukça. hep bu çeli yordu gözlerinin önüne. kimbı lir neden. Bir su akıyordu. Suyun yüzü kırmızı yapraklarla döşeli. Sa değil çınar yapraiı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear