Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Br PÖRT CDMHDKtTET 24 Mayıs 1962 OTOMOBIL Lanvin Castillo'ya göre 196 2 yılı yaz rnodası Greypfrut suyu, Limon ve P o r t a k a l renkleri Kokulu inciden kolye ,ve D e v e k u ş u t ü y l e r i etnprime4ea M»stf Mr elMMtsl Parisin tnlfl m*dacısı Lanvin Castillo, her yıl kolekaryonlannı hasırlamadan önce mutlaka tspanya'ya gider. îspanya onnn anavatanıdır. Renklerinde hâlâ çoeaklufu, ilk gençliji gizlidir. Bu bayaller, tökenmez bir yaratıcı kaynaktır sanatçıya. tspanya'da erici bir lüks lçinde yetlşmiftlr. Madrid'de atalanndan kalma koskoea bir satosu vardır. Modernleştirmek için büynk bir kısmını yıktırdıgı halde, kendi deyişinee «topn topu otnı sekiz odası kalmış geriye» dir burası Lanvin Castillo modan dedifinfiz şey, iste böyit bir dunyada, böyle bir dekor içinden fıskırıyor. Onun »tölyesi de başka mo dacılarınkine benzemez. Ünlü bir yıldızın locasım hatırlatır. Sıcak ve lüks bir hava, duvalr lar maviyeşil (Castillo yeşili sevmez derler ama yalnız züm rüt yeşilinden nefret eder) Şimdi böylesine değışik, apay rı bir sanatçının moda üstüne nele* düsündüğünü öğrenmeye değmez mi? tşte şöyle diyor: Otolarda frenlemc ve duruş mesafesi Yazan: Flkri T. Kardeş Oto kallaaaolann, herhangi bir yfirfiyfiş bızında, otosnnu durdurmaga yeteeek fren mesa/eaini tam olarak takdir • • dememeleri, bir çok kmzalann lebebini te#kil eder. Şofürlerin çofn bu konnda, yalma denemelerlylc eld* ettikleri bilgilere, alukanlık re icgüdüden dogan reflekslere •ahiptirler. Ce»ur ve kendlsine güvenen »oförler, reflekalerlnin ve knllandıklan makinenln manevrs âeferlnl pek yflksek förflrler. Tolda bir karfsfa vaklsçırken, Snflnde birdenbire beliren bir engel karşisında. arsbanrun sSrati Ue durabileee^ri Iren mesafesi arasındaki oran hskkmda ke»n (ikirleri yoktor. Fransu Tralik Kanooıu>4a: otoların trenlenmeıUM dair bölilmünde, çeşitli nakll vasıtalarının aj rüdıkları unıflara fâre fren mesafeleri tesbitedllmişlir. Bu mesafeler, loförün refleks ânı, fren komata parçalariyle transmisyonnnun stfileti, hesab? katılarsk freeeek (ölfi zaman) ! 3 Mniye kabul edilmistir, Teni yapılan hosusî »talar için, k>rn yalda fren dnru; mesaîeleri açaŞıda rösterilmi*ttr: Otomobilini kullanan kimse arabasını öyle bakımlı bir halde tutmalıdır ki, fren mesafesi, verilen bn rakamlann daba asaîısmda bnlnnsnn. Bu giinün otolan, iyi şartlar içinde aşafida verilen fren mesafelerinden • •2030, daha kısa bir mesafede dnrabilirler. Fakat pratikte, trafi^in ««• şitli tehlikeleri ve hele refleka ânmın 2/3 ten daha fazla «lacajh düşüncesiyle, kendlsbün ve başkaiannın emniyetine sayjı gösteren her »oför, en az asa|ıdaki fren mesafelerini kabul etmelidir. Bundan başka, gözönttnde tntulması gereken bir nokta var: Bn fren mesafelerlnin yalnız kuru ve düx bir yolda, vasıtamn yukltt afırlı|ı, nteamî haddini aşmamak şartiyle bir kıvmet ifade etmesidir. Kimi şoselerde tekerleklerin yola yapışroa hassaları (aderans) yağmnr sebebiyle asalır. Lâstikler ve otonnn mekaoik dnrnmn her ne olnrsa olsun, fren mesafesi iki milline ve daha fazlasına yükselir: (Çamur, kar yığintısı, bnzln yol) fibi. Şnıra da hatırlamabdır ki: Yoknşlarda tekerleklerin yola yspısma hassalan, inifln noeyil dereeesiyle ilgilidlr, meyil arttıkça aderaaa azalır. Hu. Klm. ıaat 30 40 50 60 70 S 90 100 120 130 O 140 150. Duruş mesafesi 14 12 • Sl 42 54 68 • 83 100 138 159 182 206. . AMERİKALILARA GÖRK FREN MESAFELERİ Aşağıdakl cetvelde, kllometre saat süratleri altalta yasılıdır .Iiunlann karsılarında dört rakam vardır. Bnnlardan s»atte 90 kilometre güratle yol alan otonun dnrumunn İneellyelim: (Cetvelde çevik bir şotöriçin refleks ânı, normal şartlar altın d» 3/4 saniye kabul edilmisile fren pedahn» bsstıgı an (reflekı ftm) 19 uetre. Frene devamla otonun yavaslMnası ve durma&ı 48 metre, otonon frenleri çok iyi ise fren meıafeti 19+48=CT metre, e|er fren ler aadeee iyi İM daha yinni metre IUvetiyle, dnrns meıafesi, 90 kilometre lârat için, rt m. kabvl edilmisliı. Şu halde eetvelde görülen (lon rakatnlar, J. «. 8, 14, M) frenleri n tam ve mfikemmel olmamaiariyle a r t u daraa metreleridir. OTONUZDA DCRUŞ MESAFENtZİ StZ DK KONTROL EDEBtLtRSİNÎZ Yükstk hızla yol alırken, yapaoağınıı birdenbire ve şiddetII bir fren darbesinin sonuen hiç bir ıvnan kestirilemez. Fakat yükıek hızımzın üçte iki•iııde bir kaç deneme yapmak tehllkeü değüdir, akslni dusünürsek, otonu fenel bir tehUke teşkil eder. Yavas ve orta bızlann basit eUnlarından toplanmış haberleri kafi görmeyiniı: Durus meıaJeıi için yapılan heaaplar çok kere aldatıeıdır. Otonns 50 kilometre üzerinden iyi iimflar yapabllir, 80 kilometrede yapaoagınu frenlere itaat etmez, iste bnna kavramak Iinmdır. Otonszda tek ^fiptı freuterinizl kontrol etmek duşün cesi size daha nygnn gelir, fakat yüksflz bir oto, içinde bir çok kimselerin bnlnndngn zamandan daha kolay freolenir. Eğer teerflbenizden keain rakamlar elde etmek istlyorsanıı, otonnzn safralayaeaknmz. Kuru, feniş, dümdOı bir yolda, tamamiyle serbest olması •e ortasındsn gidllmesi sartiyle, fren teerflbelerinizi yapabilininls. Bir isaret no!: seçiniz: Bir ağ»ç veya baska bir şey. Otonnzn hızlandırarak ve yaptığınıı hın kilometre göstergesl ibresinden öğrenmek lsterken, işaretinizin önüne gelinee, brraz nsaginnda bir engelin beliriverdiÇini tasavvnr edinir. îfaret noktanızdan bir »aniyenin 3/4 dörtle üçü kadar bir refleks ftm, fren pedalına basıyomnnz, otonuz dumnca. «ehlikeyi pSrdağünöz işaret noktasiyle, otonnzun durdnğu nokta arasını, geniş adımlarınnla adımlayıp hesapladıktan sonra, tekerleklerinizin bn sı Tada kaç metre yuvarlanmıs olduklannı, yani durus mesafenlzl BfTenlnoe fasınyorsunnz, çünkfl dnrns mesafenizi eetvellerden Ineelemiş, saatte M Klm. hula (iden bir otonnn normal sartlar altmda yalnız M metrede dnrabilecefini g5rmüstünns. Bn denemeler inandırıeı olmak için sabırla tekrarlanmalı dır. Çeşitli yflröyüşlerde fren darbeleri evvelâ dlçnlü, sonra sıkı, ve nihayet çok şiddetli yapıhr. Otonuz siıe İtaat etmezse ona yardım etmelisiniz. Fren darbeleri sırasında dik kat ediniz, otonuı yfirüyflş çizgisini iyi tntnyor m»î Titreşimler olnyor mıT Normal ol mıyan gıcırtılar işitiliyor mn? Zaman zaman tekerlek kampanalannı elinizle yoklayınız. Fren pedalına basınea eto nnz bir tarafa savrnlnyorsa, bir tekerlek kampanaaı parmaklannın yakaeak kadar ısmmıı ise, teerübeye devam etmekte fayda yoktur. Bn dnromdakl trenlerintz, belki otonuzn 20 kere knsursnz durdurtabilir, ama frenlerinizin yalnız bir kereye mahsuı olan anormal durumn, ayarlatmanıza ve tâmir ettirmenize sizi mecbnr kılar. İ X S = s PARİSTE HİÇ BİR ŞEY DOĞMAZ BENDEN «Kolleksiyonlarımdan önce bir yaratıcı yalnızlığa ihtiyaç duyanm. Madrid'e bunun için giderim. Paris'de hiç bir şey doğmaz benden. Orada, duŞılu ğum yerde sessizliğe gömülme liyim, hiç kimse fikir yürü*mcmeli, hele «aman, ne dâhice buluş!»lan hiç duymamalı yım, bütün yaratma atcsım birden söner. Madrid'de sessiz sessiz krokilef çizerim. Sunlar bir vakit etrafda sürünür dururlar, ve bit gun yepyeni bir güzellik doğar. Hayahmdeki ideal kadın pek uzun boylu değildir ama, inceeiktir ve çok güzel yürüme sıni bililr.> tspanya'dakı hayal olmuş ço cukluktan, altın gibı rüyalardan ve Goya sanatmdan yıllar yıhdır moda dünyasına başka hiç bir modaeımn yara tamadıfı yan lüks, yan hayal bir früzellik akar Lanvin bu mevsim özeltikle tayyörler üzerinde çok duruyor. gündüz için tayyor rengi gri. bej, gfri. gri HAYALİMDEKİ İDEAL KADIN i Baştan sona tamamen plili, beyaz bir rob. Belden yukarı kısımdaki pbler daha ince. çok tath. Akşam iskarpinlerin de elbise ile bir renkte »eritten süsler, işlemeler ve motif ler göz alıyor. Castillo süslere çok önem vermij, orijinal, lantezi, biraz acayip, lüks süsler. îspanyol köylületinin bir omuzlarında tasıdıklan heybeleri andıran çantalı eşarplar yapmış, kimi ince deriden, kimi emprimeden. Akşam için sivri kare bu runlu iskarpin yerine yuvarlak burunlu iskarpinleri var. En çok kullandıgı süslerden biri inci; bazen dizi dizi inciy le bütün büstü sar.yor. esarp gibi kullanılanlair bile var. Sonra çok kadınca bir buluj: kokulu kolyeler. Ş X ^ = = = E S jj; X = = S S X Ş = ~ ~ X ş X ZARAFET HER KADIN A GÖRE DEĞİŞİR K2 b«7*a tiyab damalı knmajlar da revaçta «Bızim sanatımızda teknık yoktur. diyor Castillo. teknik hazır elbiselerdedir. Çünkü onlar portmanto üstünde çalı sırlar. biz her modeli bir kadın üstünde şekillendiririz Bu biraz da sinema ile tiyatro nun farkına benzefr; filim bir kere çevirilir v e biter, piyes ise her gece yeni baştan yaşa tılır. Biz modacüara göre zara BAY OSCAlfc AKŞAM ELBİSELERtNİN= SÜSÜ: DEVEKUŞU = TÜYÜ = «Bu yıl musiic aksam «lbl X selerini devekuşu tüyü ilt sus X ledirn, biraz çıigınca bir şey X ama şahane, hoşuma gidiyor X benirn. Zaten Amerika'da çok ~ tenkide ugradım, Picasso'nun . dediği gibi «Bize öğtetilemi X yecek bir şey varsa o da ken X di mesleğimizdir.» X Castillo modası yine kendisi bir cümlesi ile özetlene E n in bilir «Zârif kadmda gündüzün X bir «pesimden geliniz» havası X 5eziimeli. Fakat geceleri, onun X jhtişamh ve biraz uzak ol E masını isterim.» E lîenekü ipekliden şömizyelerde en çok beğenilen renk, »iyahbeyaz fet denen şey her kadına göre değişir.» Ganptir, Castillo yaz moda sında bile en fazla kürkletle meşgul. Hermın, zibelin, lutr. vizon, panter... Bu »onuncuyu bilhassa kıraliçeler beğenip aldılar. Gençlik, fantezi, dans konusunda: Twist elbiseleri var. boyları dans edilecek yere gö re değişiyor. Kumaşlar seyrek örgülü: îpeklı etaroin, krep, düz ve emprime ziberlin, organze ve işlemeli organdî. Renkler: Castillo'da renkler gerçekten çok hoş. en başta vitatnin renklerı: Portakal. lı mon, greyfrut suyu rengi. M; vınin birçok tonu ve «Castillo Kırmızısı» (maviye kaçan bir kırmızıV Sonra beyazın her tonu, çiğ beyazdan sedefe kn E dar. PROF. NtMBÜS'ün MACE RALAJU TWİST ELBİSELERİ [go I sg | »4 I «im. ^oltirün ânî bir teulike karşısında: Tehlikeyi gördngü an JANE'IN KlZl 157 mevzuunda herkesin itimadın l,anoııı Castillo nun en orijinal bnluşu: «ÇantaEşarp» Modacı borada, tgpanyol köylülerinin heybelerinden ilham almıştır, Eşarp . çantanın omnza gelen yeri, deri bandla bsğlıdır Gece elhiseleri kısa, hafif, çok genç bir havalaffı var. Ak şamlan ve gece giyilen tayyör ier incilerle süslü, renkleri GECE TAYYÖRLERİ tNCİLERLE SÜSLÜ kazanan tek marka» Boya, Vemik M Reçin* Fabrikılan DURMUŞ YAŞAR VE OĞULLARI (tımtr) rıiııiiiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiHiMiıııııııııııııır; Tehlikeli idi, ama tek çare de buydu.» Bir sessizlik oldu, sonra Race sordu: «Kızın Doyle'a attığı ilk kurşun ne oldu?» «Zannederim bu kursun masaya gelmiştir. Masada yeni açılmıs bit delik var. Her halde Doyle ça kısıyla kurşunu çıkarıp pencereden atacak kadar zaman buldu. Tabiî yanmda yedek bir mermi vardı, onu koydu ve böylelikle sadece iki mermi atılmış oldugu intibaını verdi. Cotnelia içini çekti. «Her seyi düşünmüşler,» dedi, «Korkunç bir sey bu!» Poirot susuyordu, ama bir ttvı zu eseri değildi bu susus. Ofizleri sanki, «Yamlıyorsun. Hetkül Poirofyu hesaba katmmaışlardı.» di yor gibiydi. Poirot'un sesi duyuldu: «Şimdi, doktor, gidip hastanızl» bir iki laf edelim bakalım.» O akşam çok geç vakit, Poiort gelip bir kamaranın kapısını vurdu. Bir ses, «Girin» dedi, Poirot girdi. Jacqueline de Bellefort bir iskem lede oturuyordu. Duvara bitişik bir başka iskemlede de, iriyarı kadın kamarot oturuyordu. Jacqueline, düşünceli bir tavırla Poirot'yu füzdü. Baçıyla kamarotu işaret ederek. «Gidebilir mi?» dedi. Poirot kamarota başıyla evet dedi, kadın da çıktı gıtti. Poirot, kamarotun f;Er:da'ye5;!ni Jacqu:eline'in yanına çekti. tkisi de konuşmuyordu. Poirot'nun yüzü üzüntülüydü. CUMHURtYETh. NiL CiNAYETi AGATHA CH&İSTİe gevirenler: Mete Ergın (jîanl xeneı kaybatmetini.» Sonra Poirofy» bak tı. Birdenbire, âdet» bir kuvvetin tesiri alhndaymış gibi, «O kadar üzülmeyin, Mösyö Poirot» dedi, *Ya ni benim için, demek iatİTornm. Üzfiiirjrorsunuz, değil mlT» «Ev«t, MatmaMİ.» «Ama beni lerbact bırmkmak »klınızdan geçmez, degil mi?» Herkül Poirot sakm bir s*«kilda, «Hayır,» dedi. Jacqualiae bunu kabul ettiiiai belli edereaaine, seMİaec bastnl Mİladı. «Hayır,» dedi, «Mntimantal oVmakta fayda yok. Bunu yine yapardım... Artık tekin bir insan değilim ben. Hissediyorum bunu...» Dalgın bir sekilde devam etti : «însan öldürmek ne kolaymıs koT kunç denecek kadar kolay. Sonra, bunun önemsiz birsey olduğu hissi geliyor içinize... Kendinizden başka önemli bir şey yokmus gibi bir his. Tehlikeli birşey bu.» Bir an sustu, sonra hafif bir tebessümle : «Benim için elinizden geleni yaptınız, biliyorıunuz. O ge ce Assuan'da bana, kalbimde kötülüfte y«r •ertnememi löylrmisti Tefrikasc 108 Kesinıli Knman: 202 M ıS L U N KIZ Çizen: YVES S A Y O L Çeviren Mazbar K U N T Parisel sevinclni zorlnkla saklsysrak: «Çok iyi, mükemmel, dedi. Nihayet bn çifllijin bize düşmesi baktır. Blanche'la Fran(ois evlendikleri takdirde kızın da istikbali saelanmış olur. Dilediğiniz takdirde Blanche'a da bir şey verebilirsinlz.. Görüyorsnnaz ya bn çocuklann evlenmesi her bakımdan doSm olnT... Mtlüer'nin kaşlan çatıldı: «Blanche'ın istikbalini zamanı gelince düşünürüm, de di. Yalnız benim mirasımın sizi fazla mesgnl ettiği çörüliiyor. Canırn yanlış anlamayın. Ben sizin öülmünüzü istemiyorum... Nihayet istikbali düşünmek çiinah defil! Evet değil ama benim ölümünı size hir bir şey temin etmez. Peki vasiyetname tanzim etraiyeceÇinizi soylemediniz mi? Demek vâris biz olacaeız. Mellier'nin canı gıkıldı: Onrun bakalım, acele etmeyin, dedi. Kızımı unutuyorsunuz. Kızınıı ölmedi mi? Ne biliyorsonuxî Ötdüğünü çösteren bir emare yok. Ben onu bekliyorum ve kızımı görmeden ölmek istemiyorum » Bu sö*ler fizerine Parisel giilümsedi. Anlaşılan Mellier biraz oynatmıstı. ()n dokuz senedir kız rneydanda yoktü. Nereden çelebilirdi? Ne ise bu da lehleriııe idi. Çünkü böylelikle Mellier başka birinin lehine vasiyetname tanzim etmeyı aklına setirmiyordu. Arkası var Nihayet ilk konosan ku oldu. «Eh., dedi, «hersey bitti! Siz biz den çok daha zekl imifainlz M9»y6 Poirot.» Poirot içini e«kti. KoUanaı iki yana açtı. Garip bir sekilde, s«rlem gibiydi tdeta. Jaequeline, düçünceli bir ş*kild«, cYine de,» dedi, «gerçekten de «liniıde yeteri kadar delil bulundugunu sanmıyorum. Haklısınız, t«bii, ama ya blöf yapsaydık size». «lslerin baf^a türlü bir seyir Ukip etmesi imkâr.sızdı, Matmazel.» «Bunlar mantıklı bir dimağ lçin yeteri kadar delildir, ama bir jüriyi ikna edebileceğini »anmıyorum O, her neyse elden gelecek birşey yok artık. Simon'un üzerine çullanmca siz, zavallı kuzu kuzu hemen yelkenleri suya indiriverdi. Pusula yı hemencecik saşırıverdi, kuzucuk; herşeyi itiraf etti». Başını iki yana salladı. «Kaybetmesini bile bilmiyor.» «Ama siz, Matmazel, kaybetmesini iyi biliyorsunu.» Jacqueline birden güldü tuhaf, şen ufak bir kahkaha attı. «Oh, evet, ben çok iji bilirim niz... O sırada kalamdan neler geç tiğini biliyor musunuz?» Poirot başını «alladı. «Sadece söylediğimin doğru cldu ğunu biliyorum.» «Evet, doğruydu. O zaman durabilirdim, biliyorsunuz. Az daha da duracaktım. Simon'a bu işe devam etmek istemediğimi göyleyebilirdim... Ama belki o zaman da.» Birden durdu. «Dinlemek i«ter misinizî Basından itibaren? «Eğer siz bana anlatmakta bir mahzur görmüyorsamz, Matmazel.» «Size anlatmak istiyorum, evet. Hepsi de çok basit, gerçekten de. Biliyorsunuz, Simonla birbirimizi »•viyoruz...» Bu gerçeğin bir ifadesiydi, bunuala beraber J»cqueline'in hafif se« tonunun altında birtakım aksi••dalar giıliydi...» Polrot, «tirin için de aşk kâlı idi, ama Simon için öyle değildi.» dedi. «Meseleyi belki bu sekilde de koyabilirsiniz, ama Simon'u iyice anh yamazsımz. O paraya delicesine düşkündü. Parayla alınan herşeyi • atları, yat, spor güzel şeyleri, hep sini, erkeklerin canı çekebileceğı herşeyi çok seviyordu. Bunların hiç birine de sahip olamamıştı. Simon son derece basittir. Tıpkı bir çocuk gibi ister büiyorsunuz şiddetle. «Yine de hiçbir zaman zengin fakat çirkin bir kadmla evlenmeğe kalkışmadı. O çeşit erkeklerden de ğildi. Sonra onunla karşüaştık veve bu gibi muumane seyler işte. (Arkası var)