22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖBJ» CÜMHURİYET 15 Şubat 1962 Viyana Operasımn iki ünlü bale ; solisfi yarın şehrimize geliyor t Viyana Devlet Operası solist dansözü ERİKA ZLOCHA ıle yine Viyana Devlet Opeıası solist dansörü KARL MUSİL 16 şubat cuma akşamı şe'ırımı?e gdeceklerdıı. Tanınmış sanatçılar. an'anevi Avustutyaîılaı balosunda her yıl olduğu gı bi yapıiacaik sanat gösterisıne danslarlyle katılacaklardır. Balerin Brika Zlocha. Vıya na Devlet Operasında soiıst olarak kazandığı başanian ve turnelerde gördüğü ılgı dışında, ayrıca Rio de Jaııeıro'da duzenlenmiş olan milletlera lası dans yranşmasındd büyuk başarı kazanmıştır. Kendisiyle oirlikte şehrimize gelecek o ian dansör Karl Musil ıse, değerli bir sasıatçı olduğu kadar, özellıkle Viyana Opera«ında Erika Zlocha'ya bır çok temsillerde eşlik yaparak başarı kazamnaktadır. Her iki sanatçı birlikte dansettikleri <;ROMEO VE JULIET» balesi ıle ozellikle ün salmiFİardır. I Basiie irca 4 | Kendi gitti, ismi kaldı 4 | Masaldaki gibi { | Kulüp mü/ Cami mi ? { 1 "Türk Sagan,/i I Hadiseletin NSMMO \pezde athası =1111111 IHIIIIIIHIIIimilllIIIIIIIIIII»llllimillll!IHIIIIH!IIfMII!fHIIIIIIIIIII lllll lllll OTOMOBIL Kelepir otomobil satın almak, başkasının selaletini almaktır Yazan: Fikri Kardeş Bir kelepir •tomobil satın almak zor bir problemi çözme|e benzer. Alacağınız otomobili seçerken, bnna olan ihtiyacınız. zevkiniz, bütce daru mınnz gibi birbiriyle anlaşamıvan sebepler ortaya ç«k»r ve sizi epeyce meşgul eder. Her haJde şansa bağlı olmayan bu işiu üzeriııde durulacak tek uokta, beğeneceğiniz vâsıtanın sizce biliflmiyen duiuOH.nr. Aradığınu kelepir otomcbiIİD kısaea t&rifini yapalım: Birinci elden alınan, ZtMt kilometre yapnuş, bakımı ibmale ucramamış, tanınmış ve tiUı bir mal sahibinirt sstmak zornnda kaldıfı otomobildîr. lyi balde, büyük târnirlere yol açmadan sürekli servisler yapabilecek veya mekanik par çaları yornlmuş, fakat ağır bir kaza geçirmemU, fiyab düsiik, az masrafla iş görecek hale sokulabileeek otoraobilleri de krlepir »ınjfıUa koyabiliriz. Bir kelepir otomobilin seçimi nrasında çöze çarpan karo «ierinin hatları. boyası, hlçimi, öiröleri. kıyntetinde pek bnvük bir rolü olraamakla beraher alıcınuD beğenme zevki üzerinde müsait veya akslne bir tesir yapabilir. OTOMOBtLtV KİLOMETRE YAŞI Kilometre sa^acmın topladıjh rakamdan dcfcil. nmnmî mekanik durnmnndan belli olnr. (•tomobilin imâi yılına çfire yapUfı kilometre şöyle hesap lanabilir: Nortnal servislerle is eören bir otamobil bir yılda en az 5000, en çok 15.000 ki lometre kaydeder. Bn raJuunl»r bosusî otomobiller ietndır. Bir yeni otomobil sahibi avda en az 4M kilometre yapar. Bir veya iki yıl boyunca servi^e konmuş bir arabanın istisnai olarak daha at kilonıetre yaptıtı kabnl edüirse, bnnnn sebebi, ya .«.»hibinin lıastalıîı veya uzurı bir seyahata çıkmış olmasıdır. Arabanın sık sık tâmire frirmesi veya önemli bir trafik kazası geçirmesi sebebiyle büyük bir tâmire mnhtaç olması da besaba katılabilir. Birinci halde, otomobilin kıymeti defi«anemiş. ikinci halde kıymeti çok dnsmüş olur. Şnnn da ilâve edeyim: Bir kilometre gdstergesinin yerinde sokülmesi, kilometre toplamının tâmircisi tarafından islenilen rakama konulması güç bir şey değildir. HERKESİV BÜt KONTROL Uzun bir zaman k»llanılmış bir kelepir otomobilin par ralarmda şorülen aşmma ve eskıme alâmetleri; 1 Debriyaj ve fren pedallarmın aşıntıları, 2 VMeş ko lo ve el freni kabzalanmn silitr darnmu, 3 Direksiyon simidinin sağa sola gösterdi£i bo.şlnk ffl25 dereceyi geçmeıneli, 4 Kapıların menteşe pirnleri v e kollarının a?ıntısı. 5 Motör örtüsü (kapot) bağ Unta kancası ve parçaları aşın tısı. 6 Elektrik kablolannın durııma, 7 Fencr rcflektörlerinin solıık duruma, 8 Te kerlek başlık somnnlannm da r ı m ı , 9 Tampon v e çamar luklann tâmir eörmiiş halleri. 18 Portbaeaj ve kapı alt kısımlarının diütan tSmirli dn rumları, 11 Karoseri ve tekerleklerde sıynk irleri. 12 Çarpışmış veva devrilmis otomobillerde dikkatle yapılan lâmirlere rafmen kapıların yuvalarına iyice otnrmamıs o! ması ve karoseri üst kö.şe sac l.ırımn. presten çıktığı çibi muntazam hatlar çöstermeırcsi lıemen çöze larpar. i:< Ejer otoraobilde döşenıc kılıf l a n varsa, minderlerin kon trolo için bunları çıkarmalı. hagajın içini ve (stepnevi görmeli, arabanın tâmir takımlarına bir el atmalı. 14 Bir otomobilin portbaraj lcapatını açıp içersine bakınız, çorecefiniz manzaradan otomobil hakkında bilraek }stedit;<Riz her şeyi ö^reneeeksiniz. BÎR TAVSÎTE Satın alacaeınır kelepir otn moblli, tereihan tanınmı? bir rnarkanm çok satılmış modellerinden seçtnelisiniz. tyi organise edilmiş yedek parça «er visi ve tâmirhanesi olan bir firma, gereken tâmirleri en kı sa bir zamanda. mutedil ürretlerle yapabilir, bn imkânlara sahip bir arabanın gerekirse satışı da kolav olur. Avrnpalıların, kelepir otomobil alımsatımı üzerine yaTilmış kitaplarında su ibret veriri sözlere şahit oluyornz. Kelepir bir otomobil alım ve satımında ne kadar tedbir alınırsa alınsın, araya daima ivi veya kötü bir şans olayı ltanşır, Knllanılmı? bir otomobil almak, başkasmın sefaletini almaktır. Kelepir otomobil almak, çnval Içindr kedi almaya ben *er. (tkinci yazı 1 mart perşembeye) Kendi gıriı, ısmı kaldı Üalyada büyiik başaıılat bu arada bii(,ok önemli öduller kazanmı? olan ünlü sanatçımız Gençay Ataseven, geçenlerde Şehir Galerisinde «çn | ı cltalyadan Çizgiler» Ser«isine dâvet edeceği kimseltri tesbit için ilgililetden bir protokol listesi istemişti. Resmt bir daire tarafmdan keJıdisine verilen 200 kişilik listenin başıncia İstanbul Valisi olarak ki riin ismi yer alıyordu, biliyor ır.usunuz.' Ken 1 Aygün.. = Möcahit Beşer yazıyor A.P. \i raiUetvekillerinden bir grup, son günlerde Ankarada havaların ıok gözcl çitmesinden istifade ederek T.B.M.M. bi Tiasına doğrn yüröyüş yapıvorlardı. Bn arada, he mcn her fırsatta ortaya atılan bir konu. jet pılotlarımn Anayasa Komls vonuna çektikleri telgraflar dolayısiyie yeniden alevlenmişti: Türkiyede yeni bir ihtilâl yapılabilir mi, yapılamaz raı?.. Bazjlan bunun imkânsız o!duğunu öne sürerek, hiç bir kuvvetin milli iradenin karşısına çıkmaya cesaret edemiyeceğini iddia ediyorlardı. Bir kısmı ıse, böyle bir ihtimali belrtaraf ede cek şahsiyette gördukleri Başbakan t.«met tnonü'yü «gelecek .1.1,1' .. ,„,,,•••.•.. , , ! a Masaldaki gibi Avrupa Konseyi Türk deleşelefri ile birlikte Doğu Berlini ziyaret eden Kasım Gülek'in paltosunda bir gariplik sezen bir Alman işçisi, içindeki kıvırcık beyaz tüylü müflonun neden yapıldığını merak etmiş ti. Heyet Başkanı Gülek. bunua bildiğimiz kuzu postu oiduğıınu açıklayınca Alman işçisi • Ama, siz hiç kuzuya benzemi yorsunuz» diye şakalaştı. Bu fırsatı kaçırmayan delegasyonun CKMP li üyesi eski diplo matlardan Celâl Karasaban, Lafonten'in herkezce bilinen masahnı hatıtlatarak .tstedı«ırı kadar kuzu postuna bürün. : Bak, senin ne kurt olduğunu i gözlerinden anlıyorlar» dedi. : Bu sözlere Gülek'ın mukab'1 • !esi, okul kitaplarına «bir te ; vazu örneği. olarak geçebilir: ' « Ben ne kufrtum. ne de ku : zu.. Arslanım, arslan...» ; landırıyorlardı. Diğer bazıları ise C.H.P. haricindeki partilerin bu memlekette her şeyi yapacak, her kanunu çıkartacak kuvvette bulunduklarını söyliiyorlardı. Tam Meelısten içerı gireceklc ri sırada, Palrlâmentonun en genç simalarından Alp Doğai! Şen, hani bazı yeni milletvekil lerinin gözlerindeki ıçıltılardan hüsnükuruntu vesileleri çıkardıkları tığ gibi nöbetçiyi gös tererek, «Hiç fazla i t * i y e gitmeye luzum yok arkada'lardedi ve ilâve etti: • Şimdi, bir Tegmen şu nöbetçıye bizleri içeri alroamasını tembih etse, na'parız? Gıdip Meşrutiyet Kırathanesinde mi toplanırız'> Oevlet Tiyatroiarındü «aiınrve çıkarılmak üıere seçilen köpetin meşhur Aft;an tazı» «Bastı» oldufo dedikodnsD c'ktı r a k ••••f KISA KISA... Ku'üp mu, camı mı Çoğunlukia sahne sanatçıları. şairler, yazarlar ve sosyete nin sivrilmiş simalarının devam ettikleri Kulis Kulübünün Şefgarsonu Hakkı Akyıldız. bir müçtefrisi ile telefonla konuşuyordu: « Vallahi sair raman olsa emrinizi yerine getirmek pek zor değildi. Fakat bu gunlerde boş masa bulmak imkânsız. Mâ lum \3, şimdi Ramazan.» * AvustnryalıUr Cemiyetinin ber yıl tertipledigi an'ane i4 vj Avusturyalılar balosanan bn yıl d» 19 şubat pazartesi ge E J cesi, Istanbul Eîilton otelinde çok cstip geçeceği umnlmak ; ' tadır. Avustnrya Büyiik Elçisi Ekselâns Karl Hartl ve eşi 5 nin himayesinde açıUcak olan baloya aynca 2 ünlü bale «a ;J, E oatçıuıun dâvet edilişinin ilgtyi arttıracağı umulmaktadır. \\ = Resimde, dansör JErıka Zloeha ile dansör Karl Mnsil «Komeo ; f E ve Jülyet» in bir sahne<rindt gbrülmektedirler f JE ir Her fırsatla arkada»larını «igneleyici s,ozleı sar(ederek üzmekten zevk dtıyan Derlet Tiyatrosunun sirin aktrislertnden Ayten Kaçmaz'm . Bernarda Albanın Evi» piyesinde oynarken geçirdiği kaza dolayısiyle bacağmda beliren beze yüzünden 20 den fazla iirne yemesi, arkadasları tarafından «kaderin sevimli bir cilvesi» olarak kabul edildi... *• Olağaniistü hai dolayısiyle Gazetecüer Cemiyetinin 2 yıldır tertipleyemediği anaoevi Basın Balosunun bu yıl mart ayı ortalaruMİa Dolmabahçe Sarayında verilmesi icin hazırlıklara başlamiı. . •k Asuman ve Suna Korad yakında Paris'e gidecekler ir ırAğaçlar Ayakta Ölür» piyesi için Devlet TiyatrosuAnkara Hayvanat Bahcesinden iki köpek ile iki ta\şan kiraladı. Rollerini fayet fiizel oynayan bu kopeklerden birinin meşhur «Basti'. olduğuna dair söylentiler, ilffililer tarafından yalanlandı... •k YT.P li bazı geuçler, İstanbul Mıllecvekili F.K. (>okaya büyük bir FransızcaTürkçe Iugat hediye etmeje karar verdiler. Buna sebep, Avrupa Konseyinin son toplantısında yaptığı Fransızca konusma sırasında bazı delegelerin Gökaya «Dietionaire... Dietionaire...» diye bağırmaları... •k Ankaradaki bazı poKtikacılar nrasmda . duymama/iıktan gehne» modasının alıp yürüdüğünü gören Şin*si Nahit Berker, 2 yıl bncesine kadar siyah gözlük ve kolalı yakanm revaçta «Mnğunu hatıriayarak, kendi kendine söylendi: «Demek ki ben Bashakan olsam, hepsi alkolik olaeak lar.. > ' PERTKV BOTAR, SERGt HAZIRLIGINDA Değerli ressamlarımızdan Pertev Boyar'ın resim sergısi yakında açılacaktır. Şimdiye kadar açtığı sergilerde, eser lerı sanatsever çevreler tara fından ılgı ve övgüyle karşı lanmış olan Pertev Boyar'ın yeni sergisinde başarılı olaca ğı umulmaktadır. * GÜROL SÖZEI* Bey oğlu Şehir galerisinde 1 6 2 8 şubat tarihleri arasında Gürol Sözen sergisi yer alacaktır. Selmi ANDAK «Türlc SaganMı Bir Fransız editörü Suıan Sö /enm hatıralafrını satın almak için 100 bin liralık bir teklifte bulundu. Fransada «Türk Sagan'ı» diye lânse edilen kadın romancı. ihtilâl öncesi günle re ait birçok «ozel» hâtıraya sa hıp olduğunu kabul etmekle beraber, bunların yayınlanmasında şimdilik mahzujr gorduJunü bildirerek teklifi reddetti. . * E = ^ = Avrupa Konseyinde kendisine «Dictionaire» diye bafırıldıfını tekzip etmesine ra|men Gökaya bir lâgat hediye edildi riııııııııımııııııımıııııııııııııııııııııı »««».•««»««»•o.*» ILAN Birleşik Labya Kırallığının mcmnuniukla iiin eder. Ankara'daki Sefarethanesi Libya Hükümeti, Libya'lj hacılan 1962 yılında Trablu* ve Bingazi limanlarından Cidde limanına deniz yoluyla götürüp getirmek arzusundadır. Istanbul'dan bir memar okurumuz yazıyor: Bu seferinde sartları hakkında daha geniş bilgi isteyenler, Üniversite profesörlerine, hâkim bu konuyu yeter derecede aydmlatan kitabı TL. 76. kar?ılılere, subaylara. idare âmirlerine, ğında Sefaretimizden temin edebilirler. polislere 200 liradan 1000 liraya kadar olmak üzere, maa'larından baş Bu sefere katılmak isteyenlerin dilekçeleri. 15/3/1962 tarika, çe«itli adlar altında bir tazmihine kadar kabul edilir. nat verilmektedir. Büyük Millet Meclisine verilen kanun tasanlarına göre, muayenehanesi olmıCumhuriyet 2081 yan doktorlara, zabıt kâtiplerine de birer miktar tazminat verilmesi karar altına alınraak üzeredir. Sorarım size: bu zümreler dışında kalan diğer memurların suçu ne? Bir öğretmen, tazminat alan öteki zümrelerden daha tnı az faydalıdır? Demokratik rejimin hâkim olduğu sosyal adaletin dillerden düşürülmediği bir memlekette memurlar arasında böyle zümre farkı oltnamalıdır. Gemilerini kurtaranlar Aeelemiı yok caaım. Koesm akşana gelip alaeak bcnl BAY OSCAB: rı dağıtıeılarla hat bakıcılarının sırtına yüklenmektedir. Yazın sıeağında' kışın soğuğunda, yağmur, kar altında, diz boyu çamur içinde vazife gören bizler, bu idarede en az para alan kimseleriz. Bu durum Ulaştırma Bakanlığınca da kabul edilmiı ve bu zümrenin yıpranma hakkından faydalanması için Emekli Sandığı 32 nei maddesine bir fıkra ilâvesiyle muvakkat 85 nci maddenin yürürlükten kaldırılmasına teşebbüs edilmişti. Nedense, bunun sonu gelmedi. Durumumuzun yeniden ele almmasım önemle riça ederiz. CEVABIMIZ Dağıtıcılarla bat bakıcıları, gerçekten P.T.T. İdaresinin çilekeşleridir. P.T.T. İdaresinin yüzünü gül düren de bunlardır. Denizli'den aom soran oknrnmuza: Bir bilginizi boş geçirmeniz elErzinean P.T.T. cileri adına ya bet doğru olmaz!. Ya bir i?e girzılıyor. meniz, ya da okula devam etme| P.T.T. tdaresinde yükün en ağı niz lâzım. P. T. T. İdaresinin çilekeşleri Açık mektuplaşma YEVİ TİYATKO: Her gtce saat 21 de İYI SAATTE OLSUNLAB Cumarteel, Pazar 15.30. iaır günlfr ıa de IÇİMİZDEKİ ASLAN. Sall günlpri tpmsil yoktur TEPEBAŞ1 TtVATROSU: İKTİDAB Her «jün «aat 21 de OPERA: LA TRAVtATA. Perşembe ve Cumartesi 21 de Tel: 44 21 57. FATtH TİYATROSU: Her geoe «aat 21 de ve Cumartesi. Pazar saat 15.30 da MOR DEFTER Pazartesi günleri temeü yoktur. Tel: 22 01 71 KA1J1KÖV TİYATRO8U: Uer gere 21 de ve Cumartesi Pazaı 15.30 da SAHİLDEKİ KANAPE ve PL'SDDA Perşembe fünJert temsil yoktur Telpfon: 3fi Oi 82. f OSKtlUAR BOLüMÜ: Her gün »aat îl de ve Cumarteel Parar 15.30 da YEŞİL KURBAĞA. Pazar günleri saat II de çarsamba günlert saat 14.30 da MtLYONLUK YEĞEN (Çocuk Tiyatrosu) euma gunleri tcmpil yoktur. ISTAKBÜL TİYATROSU Pazartesi hariç hergece 31.15 te, Çarsamba Cumartesi Pazar 15 te CİCİ BEY. Yalnız Pazartesi gaceleri 21.15 te Salı hariç hergün fi da KAPA.VAN DOSYA. 8tTB TlYATROSi;: GÖNÜL AVC1S1 Her akçam laat 21.1} te Çarsamba, Cumartesi Pazar matine 18 de. KtH'CK SAHNE: Pazartesl, Sall Çarsamba ŞAİRİN MEKTÜPLAR1 Persembe. Cuma, Cumartesi, Pazar OYVSCAKÇ1 DÜKKAvl Matirifler Salı. Cuma, Cumartesi. Pazar 17 de KENT OYUNCCJLARI (Karaca Tiyatro) 44 6« 66. M.l.lttez den itıbaren Suvare 21.15 BÜYÜK SEn^STtYANLAR. Matine 18 00 APTAL hlZ. Pazartf^i oyun yoktur ORALOGLu TtYATROSü: KÖTÜ TOHUM. Her günzl.lî Cumartesi pazar 15 de lYliYAJf PREN8 Her gün 18 de Tel: 49 49 35 OPERA Aksaray: TEVHİT BtLGE KONGRE EGLEVİYOR Gazanfer Özcan. AMAN İDARF. ET: pazartesi. salı. çarsamba suvare 21.15 matine 16.15. Tel:: 21 57 22 BULVAK TtYATROSU: Pazartesi hartç her gcee 21.13 te LEYLEGİN ÖMRÜ Çarsamba, Cumartesi.Pazar matine 16.15 de. Tel: 21 33 7« AZAK TİYATROSU fBeyazıt). Mııammer Karaca SENATÜR. Her akşam 21.15. Matineler çarsamba. cumartesi. pazar 16.15 te Tel: 22fi?4 P PROF. NIMBÜS'ün MACERALARI: Resim li Roman: 109 MEL'UN K1 Z Çizen: YVES SAYOL Çeviren: Mazhar KUNT Rouvenat devam etti: Lueile aklımm başımıza toplamanuz lâzım. Babanızı gör mek ve ondan para almak istemedifinizı «dvlüyorsunuz. Bu dilpedüz deliliktır. ()Iabilir, fakat kararımı değiştirmıyeceğim. Canım çocuğn düşünün Onnn istikbalini neden mahvediyorsnnnz? Sizi bilmiyen tena bir anne olduğunnzn sanır. Allab düşüncelerimi biliyor... Rouvenat israrın faydasız olduğunu anladı ve başka bir çareye başvurmağa karar vererek sordu: St. Irun'u ne zaman terkedeceksiniz? Yakında Piene. Kabristanı ziyaret ettikten sonra yapacağım işim kalmıyor. Ertesi jece çiderim. Peki sizden bir çün daha kalmanızı riea etsem. Neden? Hiç. yarın sizi tekrar görmek istiyorum da ondan... Pekâlâ madem ki iiyle yarın da bütiin gün kalırım.. Rouvenat teşekkür ederek kadını kucakladı, Edmond'u öptü ve aynldı. Kâhya derhal Seuillona döndü. yemek yeme£i bile aklına fetirnıeden Jacques Mellirr'niıı odasın» çıktı v e : seniııle fürüşmem lanm. Çok mühimdir drdi. (Arkası v » ı ) «Azizim Mösyö Poirot nasıl söy leyeyim? Güneş çıktığı zaman a vın vaziyetı gibi; artık varlığını farketmezsiniz. Ben de Linnet'i gö rünce Jackie yok oldu.. «Bak bu garip işte!» diye P )irot kendi kendine söylendi: «Anlıyamadım.» «Teşbihinizle ilgilendım, o ka dar.» Simon tekrar kızardı: «Her fıalde, Jackie size, benım Linnet'le pa lası için evlendiğimi söyledi, de ğii mi? Eh. işte bu yalanın dani» kası! Ben, parası için hiçbir k a dınla evlenmem! Jackie'nin anlamadı|ı şu ki, bir adam, bır kadın tarafından, Jackie'nin beni sevdiği kadar sevilirse, o adam çok güç duruma düşer.» «Aa?« Poirot, birden başını kalduıp baktı. Simon devam etti: «Beiki kulağa aptalca gelir, ama Jackie üstüme haddinden fazla dü?üyordu.» Poirot, «Seven ve kendini sevdiren biri,» diye mırıldandı. • Hım? Ne dediniz? Nasıl anlatayım? Bir kadının erkeği, erkeğin oun sevdiğinden fazla sevmeîi, ho?a gidecek bir şey deâüdir.» Simon'un sesi gittikçe hararetlenivordu. «Erkek, ruhuyla. bedeniyle kadına ait olmak istemez. Şu Allahm belâsı bencillik! İşte benim tahammül edemediğim şeyler. kim se de edemez. Kaçıp kıntulmak serbest olmak ister. Erkek, kadının kendisine ait olmasını ister; kendisinin kadına değil.. CUMHURİYET'in NiL CiNAYETi CHHISTIE Çevırenler: Mete Ergın Oanı l e n e r Tefrikası: 19 nuz?» «Biliyor tr.us'.ınuz? Yanında bir tabanca taçıyor.s Simon'un alnı kırıjtı, başını salladı. «Onu kullanacağını zannetmem artzlc. Daha evvel oîsaydı, belki. Bence bu devreyi atlattı. Şimdi valnız haset ikimizden de acısını çıkarmağa çalışıyor. Poirot omuzlarını silkti. «Olabilir,» diye söylendi. Şupheliydi. Simon, «Beni üzen Linrset;» diye Simon içerlemis gibi söylendi: yerinde olmıyan birşey söyledi. «Jackie işi ne diye erkekçe karşıPoirot, «Bunun ıarkındayım.» delamıyor?» di. «Ee. tabiî, Mösyö Dotle. her «.ey«Jackie'nin öyle. melodramatik den evvel. bir erkek değil ki> yollara başvuracağmdan, silâh fa«Hayır. hayır. Mertçe demek is lan kullanacağından çekınmiyotedim. Hatasının ceremesini çek rum, ama bizi takip edip gözetleı meğe katianmalıdır. Bütün kaba mesi Linnet'in sinirlerini altüst hat bende, kabui ediyorum. Ama, j e t t i . bakm! Eğer bir kızı artık sevmi' Bir plânım var; size anlatayım, yorsanız, onunla evlenmek deli i belki fikirlerinizi ilâve etmek sulik olur. Hele şimdi. Jackie'nin ai sıl hüviyetini, ne karîar iîeri gidej retiyle yardımınız dokunur. îlk bileceğini görünce, ucuz kurtuldu önce, burada daha on gün kalacağımızt herkes duydu. Fakat yarın. gumu anlıyorum.» Karnak vapuru Şellal'den Vadi Sustu. Hafifçe tıtreyen paımak«Ne kadar ileri gidebileceği.» di| Halfa'ya hareket ediyor. Orada larıyla bır sigara yaktı. ye, Poirot düşünceli bir tavırla başka bir isimle yer ayırtırım diPoirot. «Peki. sız Matmaze! Jac tekrarladı. «Bu ilerinin ne kadar yorum. Yarın Filay'a bir gezinti queline'le beraberken bunu mu ileri olabilecegınin farkında mıuj y a p a c a g l z Linnet'in hizmetçisi bu nız, Mösyö Doyle?» ı a r a d a bavulları alır. Biz Karnak'a tmsettiniz'.'» diye sordu. Simon irkilrfi. «Ee evet. hakiSimon ona baktı: afallamıstı. j $ellal'de bineriî. Jackie »eri dönkatea ö'yle. O bunu anîamıyor, ta«Hayır, yani ne demek istiyorsu 1 nıadiğinyzi farkedince de artık geç. bii. Ben de hiçbir zaman söylemedim. Fakat çok rahatsız oluyordum. Tam bu sırada Linnet'le tanıştık. Hiç farkında olmadan ona tutuldum! Hiç bu kadar güzel bir yaratık görmemiştim. O kadar fevkalâdeydi ki. Herkes peşinde dolaşırken benim gibi parasız birini seçmesi.» Sesinde çocukça bir hayret ve hayranlık vardı. P*irot, «Anhyorum,» dedi. Düjünce içinde başını salladı. «Evetanhyorum.» kalmış olur biz de yola koyuimuş bulunuruz. Onu atlatıp, Kahire'ye döndüğümüzü zanneder. Hattâ, hattâ, kapıcıya para verip öyle söylemesini bile tembih edebiliriz. Turist Bürosuna sorsa bile. nasıl olsa asıl ismimizi kullanmıyacağız. Ne dersiniz?» «Evet, iyi düşünülmüş. Ya burada, siz dönene kadar beklerse?» «Geri dönmiyebiliriz. Hartuma gidip, oradan da hava yoluyla Kenya'ya geçeriz. Bütün dünyayı peşimizden dolaşamaz ya.» «Hayır, ma!' imkânların müsaade etmiyeceği bir zaman gelecektir. Anladığıma göre çok az parası var.» Simon ona hayranlıkla baktı. «Çok zekisiniz. Biliyor musunuz, bu benim aklıma gelmemisti. Jackie'nin be? parası yoktur.» «Peki, buna rağmen sizi buraya kadar takibe nasıl muvaffak oldu?» Simon şüpheli bir sesle «Az bır geliri var, tabiî.» dedi. «Galiba senede iki yüz Ingiliz lirası kadar bir «.ey. Zannedersem evet. zannedersem bu i?i yapabilmek icin elindekini avucundakini de satmıştır.» «Şu halde gelirinin biteceği. on parasız kalacağı bir gün gelecek"» «Evet...» Simon, rabatsız olmuç gıbı kıpırdandı. Bu düşünce onun hoşuna gitmemiyti. Poirot kPndisine dikkatle bakıyordu. • Hayır,» dedi. «hayır. hiç de hoş bir ihtimal değil...» Simon azıcık hiddetle Ee nenim elimden ne çelir!» dedi. Sonra ilâve etti, «Plânıma ne dersiniz?» «Muvaffak olabileceSini sanıvorum, ama ne var ki, rir'at <;urct:yle.» < Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear