Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
fKÎ Biliyorsunuz, kokteyl parti modası şimdi hütün dünyada pek revaçta .. Her halde pek pratik olduğu için. Zamanımızın çok hızlı yasbması içinde, masraflı ve nzun ziyafetlerden haçınılıyor. Kokteyl parti, daba kısa, daba ncuz, daha kola> . Küçucük bir salonda çok sayıda kimseyi ağırlamak mümküıı. Beş metre karelik bir odacıkta yirmi beş kişiyi omuz orau/a bulu^turup, iki tepsivle biraz içki, biraz da kuru ycmiş ve kuru meze dolaştırdınız mı, olayor »iıe bir kokteyl parti. Ama biraz sonra hava ısınıyor. Baslıyor mi§afirler terlemeye Pencere aç, pencere kapat... Içkiden kızarmış, terden nemİenrais yüzler Gittikçe yükselen bir uğultu .. Kalabalık birbiri fzerine yıfılmış . Az zaman geçince alkolden dengesini kaybetmiş hareketler yüzünden omuz, dirsek, tekme darbelerit. Duman . Yarenlik . Bir elde kadeh, bir elde sigara... Itiraf etmeii ki, içkiyle sigara da olmasa. bövle nzun zaman ayakta konusmak çekilir şey değildir. Konuşma, eğer tadında ise oturulur da konusulur. Ayakta ya tirad söylenir, ya nutuk çekilir. Siz hiç oturarak nutuk çeken kimse gBrdünüz mü? Nutuk dediğiniz sö\le arasıra avakuçlarında yaylanarak, kürsuve elin avası ile sap şap vurularak çekilir. Olurarak konusma ile ayakta konuşma arasındaki farkın en kabaca seması mahalle kahveleriyle meyhanelerde görülür. Buralarda masa etrafında toplanıp tatlı tatlı sohbet edenlerden biri bozuldu mu. ayaga kalkıverir : Yani ne demek istiyorsun nlan? Eger i?i eiddiye alırsa, karşısındaki de kalkar : Sen ne demek isiiyorsun be? Çık dısarı da konuşalım. Etraftan ikaz ederler : Oturun \erÎMize vahu! «Yerinize oturun» demek, edebinizi takının, nsln nsln, akıllı akıllı konusun demektir. Zaten avakta doîru dürüst bir sey konuşulamıyacagını belirtmek için Türkçede tâbir bile vardır : Şbvle avaküstü bir konustuk derler. îste bu tâbırden koktevl partinin ne demek oldngu açıkça meydana çıkıyor. Shxle ayaküstü biraz lâflamak... Biraz hafif, biraz havada, biraz gayriciddi . Maksat gevezelik olsuıı. Vaktiyle bir yerde okoroustom.: Bilginler kokteyl partilerdeki konusmaların fizik kantınlarını bulmak için çalısıyorlarmış. Mesele de «u imis : Bir koktevl salonunda birtakım adamların bir araya toplandıklannı düsünelim. Tabii bu kisiler, ufaktan nfaktan hal baiır sorarak, baslıvacaklar efendi efendi konuşmaya . Ancak tabmin edecetiniz gibi herkes konuştugundan «alonu bir ugultu kaphyarak. Biraz sonra, bo ngnltn içinde konuşmaya devam eden misafirler «eslerini birbirlerine işittinmek için adamakıllı zorluk çekecekler : Efendim? Ne buyurdnnnz? Affedersiniz isitemiyorum. Ve stslerini birbirlerine duyormak içln daha yüksek sesle konusmak zorunda kalacaklar. Ama gürültü bu sefer daha da yükselecegl için se«ler gene arada kaybolacak. Sesler arada kaybolnnca misafirler daha da bağırmak zorunda kalacaklar. • Daha fazla bagırmak zornnda kahnca konuşmalar gene arada kaynıyacak .. Bu isin »onu ne olur, nerej e gider bilemem. Ama bildiÇiın şey, birtakım sivri akıllı hilglnlerin simdi bu işle ugrastıklarıdır. Herhalde hesabın sonuııda misafirleri kaç saat sonra dagıtmak lâzım çeldici ortaya çıkacak. 1si bu açıdan düsününce bizim memleketin siyasi ortamını tam bir kokteyl partiye benzetmemek nüimkün değil. Neden mi? Bir kere maşallah yerinde oturan bir kişi yok .. Hepimlı ayaktayız. Sonra hepimizin kafası dumanlı . Sonra bir incir çekirdeği doldurmıyan seyler konusuyoruz... Sotıra gittikçe gürültü artıvor. . Sonra bu gürültü içinde sesimizi isittirmek için daha fazla bagırıyoruz Sonra gürültti gene artıyor . Sonra biz daha fazla bagırıyoruz... Pekl bu isin »tfriu ne olacak? ,.ı>....... Onu ben bilemem Yazdıgım gibi, bilginler lşe el koymuslar. Cevabını da onlar versin. encere Sehir Kokteyl partiye dair =haberferi Hürrıyet mejdar.ının ınşasına hızla devam edılmektedır. Meydanın ıkmal edılen oırincı kısmı 29 Ekimde yayalara açılarak geçıt sağlanacaktır. Öte yandan Usküdar Beylerbeyı yolu da trafığe elverışiı bir haie getinlmıştır. Yol. 29 Ekıırde trafığe açılacaktır. Ayrıca, Emınönü meydanında trafiğı düzene koymak için tmar Plânlama Mudürlüğunce hızırlanan plânm tatbikine yakında bajlanacaktır. Meydanın tanzımi, *"en lçl»ri Müdurlüğü ekiplerı vası'asıyle yapılacaktır. Eminönü Sirkeci araJinda yapı!ma5i du'jnülen \er altı yaya geçidınin de nlânlarının yapılmasına başlanmijlır. CUMHURtYET 26 Ekim 1962 | GÜNCN KONULARI I IIIIİIIIIIIIIIIİIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIHI Hürrıyet Meydanı 29 ekimde açılıyor Yazan: BLUKA Dr. İsmet Ciritli HEM Dedemin günlerine tahassür ocukluğumdanberi kaç kere dinlemlsimdir: Bosna Sarayda doğan annemin çocukluk gfinleri Edirnede geçmiş. O zamanla r harb yokmus, darp yokmuş. Fahalılık yokmus, cinayet yokmuş, hırsızlık yokmuş. Ablâksızlık yokmuş, çok zengin inSanlar varmış ama çok fakir de yokmus. Cünler hep birbirine benziyen Bekilde geçermiy, fakat insanlar rahat, fâkin. asude bir hayat yasarlarmı;. Dedem piyade yüzbasısı Hamza Efendi, kışladan ekseriya erken döner, tstanbuldan uskumru balıği gelmisse, o kızartır, dolmasını yapar, yanına yine kendi eliyle mntlaka btr de kadat yıf eklermiş. Zaten keskek gibi, (pismis hindi eti ve pismis bugdayın bir arada döğülmesi ile yapılırmış), yahut kaçamak gibi (çok ince mısır nnu, halis tereyaf ve bir İki kalıp peynirden mamul) hir kısım yemekleri yapmak yalnız ona aitmis. Temek yapmadıŞı zamanlar balları kendi eliyle süzer, yeınişleri yine kendisi hevenk yapar, getirttiği tulum peynfrlerini tulumların içine halis süt karıstırarak kendisi terbiye edermij. Bu da olmazsa beslediği kümesler dolusu tavnklara, hindilere, kazlara bakar veya taşocağının yanındaki araziye bastan ekilmesine nezaret eder. bafının i<;!eriyle messrnl olurmuş. Sabahları kızını mntiaka kendisi Rüstiveye götürür, akşamları yine kendisi alırmıg. Hattâ bazı komsnlar «Hamıa Efendi kızını Rüstivede okutuyor, olacak sey mi bu?» derlermis. (Demek dedemin gününde bugün olanlardan hiç birl yok imig ama dedikodu yine mevcnt imis).. O zamanlar gazete de yokmug. Zaten gazetelik havadis hemen hemen hiç ulmazmıs. Kadınlar evden dıgnn çıkmaz, yetnekIe, dikişle. nakısla akjamı ederlernıiş. Bir yüzbaşı ailesi bile refah içinde imiş. Çünkü bir dikig makinesi 4 liraya, tereyaçının okkası 2 kurusa, basmanın arşını 40 paraya, tstanbuldan gelme en iyi cins ayakkabılar 20 kurusa imiş. İnsanlar birbirlerine fenalık etmeyi değil, yardım etmeyt dflgünür, küçükleri, icizleri, fakirleri ellerinden «ntar, birblrlerinin karısına. kızına saldırmak ne kelime, kendilerinln, komsularının, sokak. hattâ mahaUelerinln namusunu korumayı vazife bilirlermi». Bövlece sulh, »ükun ve huzur içinde kafalan dinç, vicdanları temiz, yürekleri pek Slümü beklerlermlı. Dün sabah evimde gazetelerdeki flçüncü dünya harbinin basIamak üzere oldugunu anlatan haberleri okuduktan »onra de. demi, dedemin evini, bu evdekl hayatı düsündüm ve bnnlan benim ilk çocukluğumdan itibaren harbler, darlıklar, sıkıntılar, huzursuzluklar içinde ceçen kendi hayatımla karsılajtırdım. Böylece dünyaya geîmeUte bir hayli geç kaldığımi bir kere daha anladım. Cevat Fehml BAŞKtJT Yanan bir evin enkazı altında iki makinalı tüfek buJundu Üç ay once Dolapderede yanan üç katlı bır evın enkazı kaldırıhrken yanmış iki Sten makıneli tufek bulunmuştur. Izmırli adında bir Rum kadına aıt olan ev gazocağınm parlamasından sonra çıkan bıJr j'angın sonunda yanmış, yangından sonra da tzmırli Almanyaya gitmişti. Yangın yerinde dun yapılan kazı sırasında çıkan yanmış silâhlar polis tarafından musadere edilmistir. Olaya siyasi polis ve askeri makamlar el koymuşlaıdır. Aynı CVLÜ Leftet adında bir tamircinın oturduğu da tesbıt edılmiştir. Fakat dun akşama kadar yapılan bütun aramalara rağmen Lefter bulunamamıştır. Silâhlarm ne maksatla evde saklandı*ı onemle tahkik edılmektedır. İki makineli tufek tetkik edilmek üzere lâboratuvara gonedrilmiştir. «Bizim Inaneıroız aydınlık dı sağlamak için, Yunan sahillerini ğımızda uçakların na onemll rol finda hiç bir seyin lyi o abluka etmişler ve Osmanlı donan oynıyacağı ortadadır. lamıyacağıdır.a masmı Navarinde yakmışlardı: Abiukanın en oneınli ve «rıtık A. Camng Buna rağrfıen bu devletler Osman noktalarmdan biri de aolukanm I lı devletı ile harbde olmadıklarını varılması yani ablukaya rağmen A.B.D. nin, kendi aleyhine taar da ıddıa etmekten geri kaimamış bir geminin müsaade edilmeden ruz hazırlıkları yapıldığı endişe lardır. bir giriş veya çıkışta bulunmasısiyle, Küba'ya karşı abluka ilân n dır. Bu gibi hallerde vjımaya 'eetmesi ve bunun muhtemel sonuçNerelerin abluka edilebileceği çebbüs eden veya abl'ikayı yarıp ları günün konusudur. de uzun zaman doktrinde ve tat da ele geçirilen gemi zapt ve müBıhndiği gibi «Abluka Blo bıkatta tartışılmıştır.1 Yalnız li sadereye tâbidT. Londra oeyannacus Blocade», düjmanın sahili manların, hattâ sadece tahkım e mesinin 20 nci maddesinde yer aile açık deniz arasındaki irtıbatın dılmiş limanların abluka edılebi lan bu prensip denızde zapt ve mü ke'îilrr.esi olarak tarif edilmekte leceji gorü^leri terkedılmiştır. ?adere kanunumuzun 49 unru mad dir. Djşjnknın butün sahilleri veva desinde şu şeki'.de ıfade eriilmijAbluka ile duşmarr.n mücadele duşman sahülerinin bir kısmı. bü tir: «Abluka oldugui'j bildüi halva«ıtalarını doğrudan doğruya tah tun limanları veya bazı limanlar de abluka edılen sahile varmafia rıp etmek değil, fakat genel ola abluka edılebilir (1). veja o sahili terke teşebbüs eden rak mukavemetini azaltmak veya Abiukanın muteber olması için bir nakil vasıtası ablukayı ihlâlmüsadereye kırmak gayesi gudülur. aranan iki şart;, abiukanın ilân e den dnlayı zapt ve Abluka bilhassa tarafsız devlet dıîmesi ve müessir olmasından iba tâbı olur». lerin hak'ıarı ve vecıhMeri ile il rettir. Birinci Dünya Savssında (Long gili önemli meseleler doğurur ve Gerçekten, abluka çok önemli Distance Blocade Uzaktan ablu bu bakımdan umumıyef.e «tarafsız n e tıceler yaratan bır tasarruf ol ka) adı altında yeni bir abluka hk hukuku» içinde ele alınır. duğu için, Londra beyanname=inın şeklimn ortaj'a çıktığını göruvi)Denız harbi hakkında Londrada 9 uncu madde=ınde bunun ancak ruz. Bir taraftan kıyı «e liman önl»26 şubat 1909 da imzalanan, fakat abluka eden hukümetçe veya onun tasdik edilmediğı için yürüriüğe namına harrkct eden askerl denız rinin geniç olçude maymlarla dosirmeriifii halrie Birinci Dünva Sa makamları tarafından ilân edile senme=i, d i î v taraftan denizaltıvajı sırasında esa^ları genel ola bileceği brhrtiİTnıstir. Denızde lann arzettıği tehlıke klâsik anrak uygulanan bevanname (M. zapt ve mu^adere kanunumuz da lamdaki ablukanın uygulanmasına, 1 21) ve bu bevanname ile mil abiukanın bıldırilmesı esasını ka fa7İa imkân vermemiş, bunun üzerine bilha^sa tngiltere uzaktan letlerarası tatbikattan mülhem o bul etmiştir. lan 10 Temmuz 1940 tarihy ve Abiukanın muteber olması için ablukava basvurm JStur. 3894 sayıh denizde zapt ve müsa g e r ç e k olması, yani abluka altın 1 9 1Gerçekten îngilterenin 11 Mart 3 emirnamesiyle Ingiliz donandere kanunumuz (M 4 3 5 1 ) ab d a k i s a h ü ve hmanlara gırışi ve luka hakkında etraflı hükümler denize çıkışı müessir bır s e ! m a i ! I n ' n Almanyaya giden veya ihtiva etmektedir. kilde önlemeğe yetecek kuvve'.te Almanyadan gelen bütün gemileri Abluka bir harb usulü olduğu harb gemileri ile vapıiması gerek müessir jekılde kontrol eden bır gibi, barış zamanında harbe var' mektedir. Bu kaideyı 1856 Paris ve kordon kurduğunu ilân ettiğmi gö mıvan bir zorlama olarak (Mea 1909 Londra beyannameleri ile rüyoruz. Nitekim îkinci Düıya Savaşmsures short of war = Pacific blo zapt ve musadere kanunumuz (M. da da tnsiltere uza<tan abluku ııcade) ta uygulanmıştır. Meselâ 46) teyıt etmektedir. 1827 de îngiltere, Fran*a ve RusAbluka esas itıbarıyle harb ge sulüne tekrar başv.umuş, ve 1941 ya, Yunanistanın bağımsızlığını mı'.eri ile yapılmakla beraber (,a dan itibaren iyi niverli tarafMzların zarar gdrmelerini önlemek için «Sevru^efer belgeleri = >..ivicert» usulünü uygulamıştır. En ağır çalışma şartları altında dahi (1) Seha L. Merav, Devletler Hukukuna giris, ikinci cilt, Ankara 1P59, S. 439. CUMHURİYET Nüshası 25 Kuruş Türktye Lıra Kr. Seneltk 6 aylık S aylık Raritt Lıra Kr. 75.00 150.00 40 00 80 00 J2 00 44.00 Batan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacıhk ve G«»etecilik Türk Anonim Sirketi Cağaloğlu Halkevi Sokak No. 3941 Sahibi Yan lçlerinı fıılen ıdare «Jen Mesul MUdur YakınJTarih S 5 yaşındaki çocuk taksi altında öldü Evvelki akşam Atatürk Bulvarında bir trafik kazası olmus, annesinin elinden kurtulup yolun karşı tarafına geçmek istiyen 5 yaşındaki Ali Zara otomobil altında kalarak ölmüştür. Unkapanındaki evine annesi ile gitmekte olan Ali, karçıdan gelen Mardiros Madikyan idaresindeki 58013 plâkalı taksiyi görememiştir. Oğlunun taksi altında kaldığmı gören anne, yolun kenarında bayılmiş, yaralı Ali Haseki hastahanesine götürülmüşse de kısa bir süre sonra ölmüştür. NAZİME NADİ İsmet taönü Çankayadakii28£Eklm 1923 akşamını^ hadiscnin relseîeslnl. büln»eyenil>ülün4tavslla KAYHAN SAĞLAMER • ANKARA BÜROSl) : Atatürk Bulvan Yener Ap.Yent«ehlı Telefon: 12 »5 44. 12 09 20. 12 (* S6, 17 57 3S * DOGU İLLERİ BÜROSÜ : tnflnu Caddeii lîmen Hazt Dıyarbakır Telefon: 10B1 • ÜLKf ve AYDOĞAN HAKMAN Ogulları MUSTAFA HAKMAIf'ın dogumunu müjdelerler. 24 Eklm 1962 Sağhk Yurdu Yeniçehlr T E Ş E K K U R Eçım Sabahat öıkarde?lertn sene'.erdenbert anlaçılamlyan hastaiıgîna isabetll bir teçhis koyup muvaffakıyetH bir »mell. yat yapmak luretiyle lstırapla. nnı dlndlren ve hay&tını yenlden kurtaran Haydarpa?» Kü. nıan»' Hastahanest III. Cerrahl Servl»l Şpfl Saym Kâğıthanedeki su süzgeci açılıyor Sular tdaresi tarafından Kâğıthanede yaptırılan dekantorün geçici kabulü önümuzdeki günlerde yapılacaktır. İki buçuk mılyon liraya mal olan Kâğıthanedeki suları suzecek fıltrenin kabulu için FVansadan dâvet edilen montorün gelmesı beklenmektedir. Bu yeni fıltre sayesinde suların kireçsiz ve temiz olması saglanatîaktır. 121518 atmosferlik çalış tazyikine dayanan, içi yağ hararete mukavim, fevkalâde KuçUksaat Meydanı Edlrne H»nı Adana Teloion: 4550 GCNEI tLLERÎ MERKEZ BÜROSU : • Cumhuriyet 14689 T E Ş E K K U R Ebedlven aramızdan aynlmış bulunan slle" MlyOfcümüz Agreje Profesör Dr Opr. HAYRİ SEYLAN'a Baçtablp Muavlni Dr. Mehır.rt Tevfik Baykara y», müşfifc ve nailk Başaslstan Opr. Dr. Mu«tafa Ünala, Anestezi MUtehassısı Dr. EVrenoü Toptop'a, has. tasmı büyük blr tamlmlyetle gayret ve ce«aretlendiren Opr. Dr. Hamza Kopuz'a, hemçlre Şeref Durusoy'a. Servls hemçırPsi Kadrlye Kaya'ya, talebe hemçlre Perlhan Kocaköaeogluna. çalfkan haptabakıcı Bayan Bedia özturanlı'ya ve ayrıca butun hastahane personehne gerek amellyat ve gerekse ha. kımı esnaîinda kendlsine gösterdiklert çefkat dolu vakın alâka ve lyi 'lhtlmamdan dolayı tejjekkür ve şukranlanmızı arz. ederlz. özkardeçler, Keçeeı ve Zarplı allelerl Gazetemlze gonderllen yazılar konulsun, konulmasın l»de edllmez Ilânlardan mesulıyet kabul olunmaz. • Abone ve llln lşleri içln, n r f ı n östüne «Abone» veya «llSn Serviei» kaydının konmaoı laıımdır. • BU • GAZETE BASIN AHLAK YASA?INA UYMAY1 TAAHHÜT ETMÎSTtR. Holânda uçak gemisi geliyor Holânda deniz kuvvetlenne aıt «Karel Doorman» isimli uçak gemisiyle «Rotterdam» denizaltı avcı gemisi önümuzdeki perşembe günü limanımıza gelecektir. 5 kasıma kadar îstanbul limanında kalacak olan Holânda' ge«nilerinde bir basın toplantısı yapılacak ve uçak £,emisi kumandanı izahat verecektır. cenaze merasımıne bızzat lştlr»k «dcn, t«lgraf, telefon ve mektupla acımızı paylaşan ak. raba ve dogtlftnmıza a y n avrı teışekküre teessürumüz mâni oîduğundan şaym gszetenlzın tavassutunu rlc» ederlz. Aliei=! Cumhuriyet I4eff4 MUSLİHİDDİN VEHİP ETİZin Üniversitemiz Ziraat Fakültesi Toprak İlmi. Ziraî Ekonomı, Bitki Yetiştirme ve Zootekni Kürsülerl için 26 ekim 1962 Urihinde "yapılacak asistanlık injtihanlan 26 kasım 1962 tarihine bırakılmıştır. Üân olunur. ' (Basm 18314/14655) AlaKirk Universîtesi Rektörlüğünden. Kompresör Hortumları emrinizdedir eb'atlar: ^ parmak, j NOT: Hususi parmak, ve t parmak SmaOeylz. Ekim 26 t Cemaziyelvvel 22 V problemlermlzl halletmek İçln daima amirlerlnize 5 ş < J 18.14 29 451 5.36 O V. FİL KAUÇUK SANAYİI LTD. ŞTİ. Tunel Cad. ömer Ağa Sok. No. 24/2 Galatalst. Tel: 44 03 15 1 7.21 12 58 15.53 Reklâmcılık: 4085/14682 Cumhurtyet 14686 Faal 6713/14668 ^nıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı iııırıııııııııııı ııırıı ı ırı 11 ııııı m ı ı = «CUMHUKJYET» in EDEB\ TEFKİKASL75 ıı ıı ıı ııı 111 ıı jıııııııı ııı ıııı ı m t j ıı ı ıı 1111 ıı ı ıı ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııımııı^ «O sana hiç bir şey yapamaz.» dedi. «Kellesini keserim onun. Düş gördün değil mi?» «Dırak amca, bırak da ben anama gideyim. Her bir yanım sızım sızım sızlıyor.» «Vay yavrum vay! Vay vlcdansız ömer vay! Düs gördün değil mi?» «Bilmiyorum. Ben hiç bir •ey görmedim.» «Bunu köylüye göyler misin?» «Söylerini.» «Kuran üstüne yemin eder misin?» «Ederim.» «Ben de senin iki kara gözlerinden öperim.» Tnttu, MemidiSi iki çöılerln den öptü. Sonra: «Kuranı çetir de el bassın Memidik,» dedi. ömer hemen Kuranı getirdi. «Gerçek değil düştü Taşbas değil, başka bir adamdı. Bunu yarın sabah kövlüye böylece söyliyeceijime, Kuran üstüne el basaraktan yemin ederim. Havdi sövie, elini de bas.» Memidik: «Söyleyemem,» dedi. «Vallahi amca, su iki gözlerimlen gör düm. Basamam.» Sefer başını salladı: «Demek heni kandırıvordun. ön\erin elinden kurtulmak için vapıvordun » Gecc sabaha kadar böylecene, Seferle. ömer, çocukla usrastılar. Memidik blr türlü, öl dü bitti, parca parca oldn da, Kurana el hasmadı. Salıaha ka dar vahardılar. döedüler, işkence ettiler, Memidik dtditin den şaşmadı (l)evamı var) Saı;!arını oksuyor, üzüntüsünü göstermek için elinden her gelen numarayı yaptyor, kıvra nıyor Çocuğun gözleri kapalı olmasa, iki gözünden iki damla yas da dokecek: «Vay yavrum vay! Bu cana var seni ne hale getirmiş! Vay bcnim yürekli. akıllı, iyi yavrum vay! Seni böyle canavarlarin eline teslim etmemeliydim. Suç bende. Suçun asıl bü yü8ü bende. Beni asmalı. beni öldürmeli Ömer yerine. O canavara böyle gül gibi çocuk teslim edilir mi? A yavram. yi gidim. yüreklim, sen de istedi gini söylevivereydin ya., tçerde söyleyeydin de, dısarı çıkınca inkâr cdeydin Sende hiç akıl yok mu? Adam bu kadar da davaçı yer mi yavrum?» Ayaja kalktı, Ömeri n elinden tuttu. Scvinç içindeydi: «Bu \<f bcnim evimde oldu. Ben gene de üstiime bir me«uliyetçilik alamam. Sen benim evimi lekeîedin. Tarın bn is daynlursa, millet ne diyeeek? Diyecekler ki Muhtar evine çocukları çajırtap, Slünceve kadar döğdürüvor.» Gene bağırmaya basladı: «Sen benim serefimlp ovnavamazsın. Ve de Gokbakır hiç bir zaman arkadaş. Haydi, ağzını gözünU sil çocuğun ve de ilâç yaptır.» Odadan çıktı. ömer de arkasından gitti. Sefer: «Bu it oğlu itte hiç bir şey yok. Çakal öldüye vnruyor tıa mussuz.» ömer: «Sahi mi?» diye sevindi. «Deli misin sen?» diye Sefer göğsünü kabarttı. «Bövlelcri Koca Halil soyudurlar. Hiç bir zaman başa çıkamazsın. Attıgin dayak yanına kalır. Senc* söylemiyecek mi?» «Hiç söylemiyecek.» «öyleyse sunnn ağzını gözünü iyice sil. Sildikten sonra, azıcık paçavrayı yağa batır, ve sonra paçavrayı ayak parmakları arasına sıkıştır.» Ömer: «Anladım,» dedi, • Dnr Bu kadar dc^il. Bir de gazete kâğıdı al. Onu da oteki ayak parmaga arasına kov, ateşle.. Memidik kardasın eözü hemen açılmazsa, ben de bir sev bilmem. Açılmazsa da korkma. Bu gece, ölüsUııü sötürür Taşbasın evinin arkasına atarsın. Belk) kanunun va«;ası yolundan bir sey çıkarırız. Bu is Taşbaşofluzâdemize de bir gözdağı olur. Atesledikten sonra bana haber ver.» ömer Memidiğin upuzun yat tığı odaya girdi, elinde su dolu bir kova, bir parça bez vardı. Memidiğin ağzındaki yülündeki her bir yerlerindeki kanları sildi, kuruladı. Bu arada Memidik bir iki kere göz Ierini açtı kapadı. ömer onu hem teraiıliyor, hem de: «Dur,» dlyordn. «Az »onra »e nin ananı avradını... Azıcık bekle bakalım. Bekle de göreiin ki, dünya kaç bucak! Vay nydurukçu vay! Vay Tasbaşın iti vay! Azıcık bekle hele. Bek le ki, ncler göresin! Bekle ki, bn ömer senin su yalancı, orospu anah başına ne jeHrtcek! Bekle hele bekle!» Cebinden bir paçavra çıkardı. Yandaki sahanda azıcık ga 7 yajı vardı. ona buladı. Gazete kâğıdını da gaza buladı. Paçavrayı saj avağın ba^parmağı arasına soktu. kâgıdı da sol ayagın. önce saî avaeı, sonra sol avatı atesledi. Pacavra ve kâ{;ıt avnı anda parladı. ömer l bekledi. Hiç beklemedi£i bir *ey oldu. Memidik birden, gerilmiş bir yaydan fırlar gibi ba ğırarak ayağa fırladı, geri yere düştü. Yerde kıvrandı durdu. ömer hemen Sefere kostu. Sefer öteki odada bekliyordu. Bagırarak içeri girdi: • «Ne yaptın bu çocuğa gene, ne yaptın?» ömer mâsum mâsum: «Hiç bir şey yapmadım. Bağırdı, ayağa fırladı.» dedi, «son ra da geri düştü.» «Aferin, ajzını gözünü temizlemişsin. lyi bu. Şimdi kaldır onu. Varsın evine gitsin fıkara, Bir daha. da evimde böyle şey Istemem.» ömer, Memidiği elinden tut tu, ayaga kaldırdı. Memidik birkaç kere sallandı ama gene ayakta kaldı, kapıya doğru yü «Vay,» dedi, «vay! Vay, ana •ını avradını'. Demek evine böy le sag selâmet gidiyorsun? Demek sen düs görmedin? Demek sen Tasbaşın ermisliginl gördün?» • Üstüne yürüdU. Sefer hemen elinden tuttu: «Dokurima çocuga. Evimde kavga döğüs Istemem,» dedi, Memidiği elinden tutup, saçlarını okşadı: «Yifcidim Memidik,» dive basladı. «Sen düs gördün değil mi?» Memidik baktı ki post elden Cidecek: «Beni.» dedi. «bu ömere 81dürttürme nolursun Sefer amca!» Srfer: =1 İstasyon ibresinde seyyar göz ayarı PYE radyoiuna mahsus bu yeniliği muhakkak görünuzl , , I riidü. ömer: KALİTE BOŞ BİR LÂF DEĞİLDİR PYE radyolannda kalite demek, uzun geneler anzasız ve tam randımanla çaJısmak demektir. PYE radyolanrun essız kalitesi, en iyi maizemenın ve en tecrübeli işçilığin birleşmesı nelicesidir. En iyisi varken, baçınıza Gzücu vs masrafb tamir dertleri açabılecek • ucua " mala kapılıp aldanmayımz. • Başlıca radyo satıcılanndan PYE radyosunu ıgrarla Uteyiniz.~ görünüz... alınızl "PAY" okunur PYE markasına güvenebilirsiniz. BURLA BIRADERLERS" IIIIIIIMIIIIIIIIIIMIMİIİIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIMMIIIMIIMIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIİİIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIII^