23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKI CUMHURIYET IL l e m m u z lSMitt I GUNÜN MEVZULARI UNÜ Yeni Anayasa karsısında sanat dâvası 2 Yazan: Cetnal Tollu =haberieri Yakın tarihimiz üzerinde dikkatİer ııııiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııımımıifiııııııııııııııııııiıııı | GÖRÜŞLER DÜŞÜNCELER | U17M JllLİTl NAUNA MIHINA Vatandaş AUâkındaki Çöküatü flşnk iktidarın 10 yıl içinde bu memlekete yaptığı zarar lar belki yavaş yavaş telâfi edilecek. Fakat vatandasla rın ahlâkı üzerinde açtığı rahnrler bilmem kapatılabilecek mi? Samsun Avcılar Kulübü idare heyeti âzasından bir okuyucumun yazdıgı mektup bana bu mühim dâvamızı hatırlattı. Okuyncmnun konn oiarak ele aldıfı mesele belki fazla önemli sayılmıyabilir. Fakat onnn altındaki mâna hiç de omuz silkilip geri lecek cinsten değildir. Hükümet bütün eski. yeni silâhlan topladı ya Bu arada halktan av tüfeklerini de tesiim etmeleri istendi. Bövleee Sam sunda 1.000 avcının tezkeresi olmasına mukabil 10.000 kişinin kaçak avcılık yaptıklan meydana çıkmıs. B"* ;i n m'«p>p de 10 Mra tutan tezkere harcını vermemek imiş. Yani vatandaş a\u< dolusu para dökerek av silâhı, av malzemesi mribavaa ediyor fakat hazineye 10 lira vermemek için kanunu çi^nevip verçi ve resim kaçakcısı riurumuna düşmevi kolaylıkla şöze alabiiiyor tşte bizim üzerinde durmak istedüimiz Snemli nokta budur. Okuyueumuz bu tüfekler çeri verilirken av tezkeresi isten mesi mecburiyetinin konulmasını, bö v 'eoe vainız Samsundan 100.000 liranın üstünde para toplanacağını biidirivor. Koîav is alâkalılar elbette bunu düsünrceklerdir. Ama 10.000 vatandasın 10 lira için vergi kacakçısı olmavı âdeta seve seve kabullenme leri ne olacak? Bn derdi nasıl tedavi edeceğiz? Bir memlekettf vergi borcunu ödiyenler vergi karıranların 10 kat altına düşer se ortada hakı^.ien tedavi edilmesi şart olan bir dert var de mektir. Eeer vatandnslar \icdanlarında bir tepki duymazlar da «ah lâk ve fazilet mücadelesi yapacaSız diven Millî Birlik Komitesı i'e hükümetine vardımcı olmazlarsa peşin sövliyelim. bu müca deleden çıkacak hiç bir netice • 'tnr. Aveı av tezkeresi. tücrar. sanayiei ve esnaf vergi. ev kadı nı radyo ücret kacakçılı|ı yapmava detam edecek. bizi uzafe tan sevredenler >le «tsk : hamam. eski tas» hükmünü yapıstıracaklardır. Yeni devrin getirdiği yeni ruhu alkışlamak kolay. mesele milletce onu benimsememizdir. Salâhiyetli hükümet erkânının ağızlarından hazinenin tam takir oldu&unu duvan küçük, hüvük verei kaçakçıları, onu «o yan gâkıt idare vanında kendilerinin de suçlu bulunduğunu düşünmelidirler. Cevat Fehmi BAŞRl'T Sanat terbiyesi Müzeler. Ser lere bir kaç eser yollamak imkâgı'er, Neşrıyat ve konferans nını bulamayız. larla yapılacağı gibı, bilha«sa halk tki defa Venedik Bıenaline çok kutîelerinin uğraeı olan yapılar gulunç ve acı şartiarla katılmışda sanat eserlerinin bulunması ilej tık Bu seneki sergiyi ancak serkuvvetlenir. gj idareeılerinin şahsımıza gönder Devlet daırelerınde. Hastahane dıMeri tanvmler'e takİD ediyoruz. lerde. Opera ve Tıyatrolarda BanMi'îetlerarası Brüksel sergisînî Şehrimiz Ticaret Odası dört kalarda. îstasyonlarda. Hava A gormek Mimar. Ressam. Heykelmilyon liralık tahvil lanlarında ve Şehır mevdanların traş ve Dekoratörler icin çok faysatın aldı ria bulunan sanat ejerleri muhak dalı olacaktı Fakat orada sergikaktır ki Muze serEilerden. kon leri bulunan iki sanatçımızın daferanslardan daha çok tesirhdir. vetli bulundujctan sergi açıhşına Hürriyet Tahvillerine karşı alâ Yapılarda sanat eserlerinin bu( gitmeleri dahj temin edilemedi ka giınden güne artmaktadır. lundurulması bir taraftan da sa; Gıze! Sanatlar Akademisinden Haber aldığımıza gore, şehrimiz natçılara iş alanı yaratılmasına yalnız 10 kişiye verilen döviz mik I Ticaret Odası dört milyon liralık ve dolayısiyle sanatçının devam tarı orada iki günlük ote! ve yi Hürriyet Tahvıli satın almıştır. h oiarak çahsmasına ve gehsnesi verek ma=raf!arını ancak karşılaSanayi Odası ve Ticaret Borsane yardım edecektır Fransa ve yacak kadar oldtığundan ve bu sının da bu günlerde bu yolda ka daha başka yerierde olduğu g:bi saiatkâr arka^jslar ba^ka çarele rar alacakları tahmin olunacaktır. yapı bedelinin tutarı uzerir.den re baş vurmadıi5'TH3n sergiyi görBu münasebetle Ticaret Odası er rauayyen bir tesisatın plâstik ve mekten vazaerrr >rdi. O sergiyi dekoratif sanat'ara ha'redilmesini buşün Yassıadada muhafaza edi kânından bir zat demiştir ki: Hükümet bu tahviüerin satısağlıyacak bir kanuna iViyaç var lenlerin uşakları bile çfirmek imdır 30 yıl evvei rahmetli Namık kânı demiyelim. o bahane ile ora şından hâsıl olacak paraları iktitsmail zamanında hazırlünmış o da hnlea eğlenmek İTikânını bul sadi sahada ve plânlı bir şekilde fcjllanmavı taahhut etmiş olduğu lan böyle bir kanun tekhfi. za muşlardı. için kısa zamanda bu paralar tekman zaman ortava atıîdıâı halde Eskı eserlenmızin tamir edibugüne kadar tahakkuk ettirile hrken çok defa tahrip edılmekte rar piyasara dönecektir. Bu durum göz önünde tutulmak bu tahvılle meraiştir. olduğunu görmekteydik. Bu mevrin bir an evvel satılması en büDemek oluyor ki; buyuk ır.şaat zularda kpfasım yorduSu anlaşıyük gayemiz o'malıdır.» bir Amerikalı geçenlerde ta sanat eserlenmn yaptırılmaşı lan bir kanunla teminat altına ahndı memleketimizi ziyaret ettiği zaAmerikalı öğrenciler ğı takdırde hem sanatcılar çalıv man bu tahrip ve yenileştirme işşehrimizde ma imkânı bulacak, dolavısivle lerinden âdeta ağlamaklı oiarak Amerikalı bir profesorle on oğTurk sanatı gelışecek. hem de hal1 bah=ediyordu. Bu nevi tahribatm kın sanat terbiyesine daha geniş ( sebebi ise, sadece sanat terbiyesi renci şehrimize gelmiştir. Bunlar olçüde yardım edilecektır mp ve teknik bilşinin noksanlığı yaz tâtilinde muhtelif memleket Dış münasebetler ve sanatkâr dır. \ ler arasında tetkik seyyahati termübadelesi ışi de. Turk sanatının Sergı ve neşrnat noksanlığı ( tipleyen bir teşekküle dahildir. gelışmesini ve dışarda tanınması nı burada tekrar etmeğe lüzum Buna mukabil beş Türk talebenı sajlıyacak olan başhca âmü gormüyorum. Yılda bir defa Dev sine Amerikada 10 haftalık tetkik burs lerdendir. Memleket'.mizde >Sanat !et merkezınde acılan «Devlet Re gezisinde bulunmak üzere ve Heykel Sergisi» teşhir e verilmiştir. Tenkidcileri Cemiveti*. «Plâstik ; Sanatlar Cemiyeti». «Muzeler B r dildigi salondan tutun. her şeyi Leipzig fuarına iştirak lıği» gibi Milletlerarası cemiyet ile nnksandır. etmiyoruz Işığı. mesafesi, teşhir şekli uylerin milli komitaları k\tru1muşHaber aldığımıza gore Turkiye tur. Bu cemiyetlerin kongrelerine gun olmıvan yerlerde gösterilen şehrimiz Ticaret katılmak, tebli51er yayınlamak. sanat eşerlerinden terbiyevî bir; Odalar Birliği Odasına gönderdiği bir sirkülerde diğer milletlerin mümessiller:!e gaye dahi beklenemez. tanışarak kültür tpmaslarını geModern Türk Resim Sanatını 1960 Sonbahar Leipziz fuarına işnişletmek suretiyle Türk =anatın tanıtmak maksadı ı'.e Fransızca tirakten sarfinazar edilmiştir. dan bahsettırmek, her haîde spor ve tngihzce olarak bastmlmıs ki Diş Tabibleri Cemiyeti nin temasları kadar olsun memlekete taplardan tedarik ederek Akadeyeni idare heyeti faydalıdır miyi ve Resim Müzesini gezen yaTürk Diş Tabibleri Cemiyetinm Halbuki bu kongrelere davetli bancı ilgilılere vermek mümkün 5 " l l l k kongresinde yeni ıdao'anlar masraflannı bizzat odeme olamıyor. Bu kitaplar belki de ge re heyeti şu şekilde seçılmıştırği kabul etseler bıle dovız tcdank Mşigüzel dağıtılmı?, fakat arandıGazanfer Zembilci, Nuri Mugan, edemedikleri içın çok değerli olan ğı zaman istiyenlerin satın alması Haluk Şarman, Fahri Sekendur, düşunülmemiştir. bu fırsatlardan mahrum kahrlar. Rıdvan Alper, Osman Ozak, Necati Başka mılletler sanatcılarını ta Etkin, Lemi Belger. Guner Özeren. Çünkü Güzel Sanatlar mensiınlarma, diger bazı kurumlara tanı nıtmak içın en güzel kâğıtlara ve nan muayyen bir dovız kontenja renkli resimlerle nefıs bir şekilde Yurt dışuıa kaçmak isteyen nı yoktur. Ve Güjel sanatların basılmış kitaplan dünyanın her bir talebe vapurla geri getirildi Yurt dışına kaçmak uzere Samdiğer meslekler kadar luzumlu yanma dagıtırken, biz yurt içinve bir memleket içın hayati de de dahi sanatçılarımızı tanıtacak sun vapuruna kaçak oiarak binen Oktay Bildar adında bir öğrenciı ğerde olduğu, Atamız'.n 30 >ıl ev j Çareleri düşünemivoruz. vel yaptığı ikazlara tağmen henuzl Sanatkâr mübadelesi ışi de dün sabah Istanbul'a dönen vapurj bugünkü kanunlara göre imkân dan polise teslım edilmiştir İnanılmamıştır. Edirne, Sebil sokak 11 sayılı evVenedık. Saupolo, Parıs. T^kvo, I slzd îf B l r sanatçının, memleketinLugano gibi yerlerde muayyen za ı de harcıyacagını ve evını, davet de oturan ve Edirne Lisesinın 3. manlarda açılmakta olanMıJlttler j edilen yabancı sanatçıya terket B sınıfına devam eden 17 yasmdaarası sergilere davet edıliriz. Ayrı mesi' ve buna kârşjlık, geren sa ki Oktay Bildar, 8/7/960 günü saat ca bazı Avrupa, mfixkezLeırm.4« bir natçmın evinde veya atelyesınde 12 de Galata Rıhtımından Kuzey ıIoırk sanatı sergısı açmamuı ister yH5aması!iâ4"nt;'ibâ*ret''oîan bir sa Akdeniz seferıne çıkan Samsun valer. Fakat bu tekhflere çok defa • kir mübadelesınden memleke püruna binmiş ve vapur Mesina • müsbet sevap veremeyız Bu davet l:n ne turlü zarar göreceğini anlı Boğazını geçtiği sırada paraportsuz ve biletsiz olduğu anlaşılarak neleri red ederken, mucıp sebepler yamnoruz. zaret altına alınmıştır. gosteremedığımız içın muşkul du Bu alanda yapılması lâzım Oktay Bildar, Batı Almanya'ya rumda kahrız. Bizden çok küçuk. daha pek çpk işler vardır. Bu ageri ve daha fakır milletlerin te rada ışçilere ve bazı idare âmir çahşmak üzere vapura bindiğini halukle katıldığı bütün bu sergı Arkası Sa. 5. Sii. 1 de itıraf etmiştır. Hürriyet tahvillerine alâka arttı 1950 »eçımınden bir sene kadar evveldi. Rabmetli dostum Faik Ahmet Barut;uyu fırkada ziyarete gıtmıştim. Resim sanatına Halk Partisi tarafından yapılan yardımların kesilmesinin verdiği durgun luktan ve üzüntüden bahsettim. Maksadım eski yurd gezileriyle yapılan yardımın yeni bir jeklini aramaktı. Bana «Artık fırkaca bir şev yapamayız, dedi. Tek parti iktidarı bittı. Parti sıfatiyle âmme velâyeti üzerimizden kalktı. Mazur gor!» Yalnız yerli kültürle yetişmış. fakat Meclıs âdabını, politikavı, fırka işlerini yedi göbekten bir Ingiliz siyasetcisi gibi benimseyen adam bu sözleri hep o meşhur kahkahalarını atarak söylemişti. Sonra beni kırmamak için bir ümit kapısı açtı: cHükumetteki arkadaşlara söyleyim, belki bir çare bulurlar.» Faık Ahmet tıpkı Cevat Dursunoğlu gibı bütün bir coğrafyayı sesinde konuj.ma tarzında, hareketlerinde olduğu gibi muhafaza eden insanlardandı. Tıpkı Cevatta olduğu gibi mahallilik denen şey onda da er yüksek sevivesinde bir medeniyet ve lezzetti. O konuşurken Samsun'dan Hopa'ya kadar bütün bir peyzaj deniziyle, dalgalariyle, taka ve yelkenleriyle. güzel vadileriyle, sofra ve oyunlariyîe insanın muhayyelesinde ken diliğinden canlanıyordu. Bir gün Mecliste bir elini öbür elinin «yasına çarparak «A benim canım efendim» diye bir itirazı cevaplandırmasma şah!t olmus ve susturucu mantıgı kadar rahatlığına bayılmıştım Bu yüzden kendisine «canım efendim» derdim. îsim tut madı. Yalnız aramızda küçücük vücudunu da beraberce harekete getiren kahkahalarını kışkırtmakla kaldı. Sohbetinden hoşlandığım için ziyaretimi uzattım. Bir ara fırkanın para işlerini idare eden arkadaş içeriye girdi. Hemen herkesce tabıi addedilecek. gillügışsız bir para meselesinden bahsetti. Barutcu birden parladı: «Artık eski devirde değiliz. Bu gibi isler olamaz artık. Yarın iktidar değişir, bir müfettiş gelir. bizi ayıplar.» dedi Soara daha ciddilesti: «Bırakın bunlan Fırkayı hiç bir mese!ede izahat vermek mecburiyetine sokmıyalım.» Herkes gibi ben de böyle bir değisikliŞi çok uzak görüyordum. Kendisine sordum: «Hakikaten böyle bir şeyi tasavvur edivor musun?» Güzel kahkahalarmdan birini attı: «Elbette.. dedi. Demokrat reiimde değişme daima mümkündür.» Ve hangi mahallî tiyatrodan, yahut konuşma geleneŞinden miras olduŞunu bilmediğim o et cırpmasiyle «Olur, olur. .» dedi. Fırkasının en yüksek kademelerinrien birine çıkmış bu adamın yüzü bu sÖ7'"'i söylerken âdeta sevinç içinde idi. Belli ki demokrasinin her şeyden evvel bir spor ahlâkı olduğuna inanmıştı. Kazanmak, kaybetmek onun için avnı derecede şerefliydi. Ikisini de aynı rahatlıkla kabul etmek icap ediyordu. Barutcuya Trabzonda seçımler kaybedildiŞi zaman yeni rejimin ayak takımının kapısının önünde davul çalarak oyiad ı l 'annı işittiğım günlerden biraz sonra yolda rasfladım. Aynı neşe ve rahat içinde idi. Yine meşhur kahkahalarını attı: «Olağan şeylerdir...» dedi Ne sesinde, ne yüzünde bir acıiık vardı. Hattâ olanları tabi! buluyor, sade memleket hesabına istikbalden endişe edivordu. Bu rahatlığın nasıl bir ahlâk ve politika olgunluğu olduğunu demokrat idaresi memlekete iyice yerleştikten sonra öîtrendik. Yazan Ahmet Hamdi Tanpınar lim eder gibi haysiyet ve rahatlıkla muarızlarına tesiim etti. O ka dar ehliyetle doldurduğu. Ikinci Dunya harbinin korkunç şartları içinde zaman zaman dünya politikasının en muhim merkezlerinden biri yaptığı Çankayayı derhai terketti, mütevazi bir eve çekildi. Hiç bir arkadaşına serzeniş etmeden, ve kımseye darılmadan, kusmeden işe koyuldu ve kendi eliyle açtığı yeni hayati memlekete yerleştirmeği düsündü. Onun ahlâkını millete aşılamağa çalıştı. Bu usta satranç oyuncusu her kayıbı tebessumle knrc.ladı Her tecavüzü, her darbeyi iyi bir boksör gibi ,«of!» bile demeden kabullendi ve mukabil darbeyi indireceği ânı bekledi. Son on senelik tarihimiz sonuna kadar namuslu ve vcrdiği söze, yani kendisine sadık kalan tnönüyle. daha başından mahiyetini inkâr eden, gün geçtikçe, yani soygun sahası genişledikçe soysuzlaşan bütün bir rejimin düellosudur. Bu bitmez tükenmez maçta karşı tarafın şamatası bile Halk Partisi liderinin kazandığı puanları örtemedi. Biliyordu ki bir avuç Halk Partili mebusu Mecliste muhalefet safına ayrılan yere geçtikleri günden itibaren Türk tarihi yeni bir safhaya girmiştir. Bu ona yetiyordu. Bu onun için istediği zaferin kendisi idi. Hiç bir zaman aşırıya gitmedi, dauna hücum etti, fakat ahlâki şekilde, mutaarnz olmadı. ölçülü, kibar, hattâ müsamahah, yalnız kanun fikrinde ve prensipîerde musır, millî servetin israfında hassas kaldı. Içtiroaiyatcılar oyunun cemiyet hayatındaki yeri uzerinde daima israr ederler. Oyun bizim ilk terbiyemizdir. tçtimai hayatın esası olan mukavelelere riayete küçük yaşta onunla alışırız. Ruhumuzda bıraktığı iz, anlaşmalan kabul fikri, insan ve vatandaş terbiyesinin ilk merhalesidir. Hiç küçük bir çocuğun karşısındakine cmızıkcı!» derken yüzündeki ifadeye dikkat ettiniz mi? Esasını teşkil eden bu mukavelelere riayet fikriyle oyun yüksek mânasında bütün hayatımız boyunca devam eder. Sanat, politika hattâ harbin kendisi onun hududu içine girer. Mukaveleleri çıkarın cemiyet yoktur. Inönü bu hakikati çok iyi biliyordu. Oyunun şartlanna sonuna kadar riayet etti. Sâbık hükuqpete, artık maskesini yüzünden atıp da kendi hakikati, yani hay^ut sürüsü olduğu zaman bile daima hükumet muamelesi yaptı, elini öpmek için bir vakitler sıra bekliyenlere, mevkilerine hürmeten ayağa kalktı. hulâsa her şeyin gereği gibi olmasma çalıştı. Muarızlarına, kendi seviyesine çıkararak hitap etti; böylece kendi seviyesini muhafaza etti. Inönü'nün muhalefette sbylediği nutuklar bir gün bizim klâsik eserlerimiz arasma girecek. Ben şimdi bile her rastladığım yerde onlan okuyorum ve geçtiğimiz karanhk dehlizde getirdiği ışığa her defasında bir daha şaşıyorum. Mensup olduğu millete her ağız açısıntja yeni bir seviye getiren böyle bir esere pek az rastladım Millî meselelerdeki ıhanetine rağmen büsbütün boş bir adam o\mıyan Ali Kemalin Hürriyet ve Itilâf Fırkası Hükümeti için çok güzel bir müşahedesi vardır: «Biz iktidardayız amma. devlet değiliz. Hâlâ muhalefetteyiz.> der. tnönü aksiyonunun karşısmda da demok rat idarenin vaziyeti bu idi. Çünkü asıl hareket, fikrin necabeti, ahlâk, realiteler, hulâsa müspet olan her şey daima onun safında idi. Devlet müspeti benimsediği, ona intibak ettiği nispette devlettir. Bu, Sokrat'ın karsısında Atina sitesinin vaziyetine benzer. tnönü kuvvetli realite duygusu ve imaniyle Sokrat'ın yaptığı işi, büsbütün başka plânda yapıyordu. Onun içın gençlik başından itibaren onu hararetle tuttu. Andre Gide .Vatan bir kaç dosttan ibarettir» der. Ancak sarfedildiğı yere göre doğru olabilecek bu sözü ufak bir değiştirme ile mutlak bir hakıkat yapabiliriz; «Asıl vatan gençliktır.» Demokrat idare gençliği tutmaya çok çalıştı. Fakat bir türlü yapamadı. Gençlik sezişin en kuvvetli olduğu çağdır Gençlik ahlâk ve ıman ister. Genç adam için ölüm korkusu yoktur. O sadece insan talihinin kotu şartlarından ikrah eder. Gençlik âdeta refleksıyle duşük idareden nefret etti ve sonunda kanı bahasına onu düşürdü. * Adnan Menderes'ten sıyasi akıde, yahut da politika anlayışı olarak bir kaç cütnle kaldı Bunlar dan birisi: «Ben kendime sâbık Başvekil dedirtmem!» cümlesıdir. Halk Partisi Meclislerinde, başka milletlerin meclislerinde bu sozü söyliyen adam hemen o gün kendi safında bulunanlann tekmesiyle koğulurdu. Bizde tam aksı oldu. Demokrat parti mebusları bu cürr.lede sadece efendilerinm metanetini, azmini, ruh kuvvetıni gdrduler ve hayran oldular İşte iki anlayışın arasındaki fark HakIarı da vardı. tşi çok başka zaviyeden almışlardı. Zavallı mılletimiz ne kadar fakir olursa olsun vazife hissini ve ahlâk fikrini unutmuş bır idareci sınıf için dünyanın en ideal servet kaynağıydı. Adnan Bey bu sozden sonra «Beyefendı» rütbesini kazandı. Folklor ekipimiz yurda döndü 4. Halk Oijunlan Baqramı tngiltere'de yapılan Uluslararası Folklor Festıvali'nde birincılik ve üçunculük derecelerihi kazanmış olan Folklor ekipimiz, dün saat 18.30 da uçakla yurda dönmüslerdir. Folklor ekibi, Yesilköy Hava alanında tcrenle karşılanmıştır. Yapı malzemesi satışlan AÇIK HAVA TIYATROSÜNOA ' 2 2 31 Temmuz h P r a k ş 3 m » a t 21 de j 8ILETIER: Açık Hovo liyoCumartesi. Pazar 17 de ucuz maüneler | trOSU ve Atlas Sinemosmda HALK 0YURLARIH1 YÂŞATMA VB YMMA TESİSİ Yapı malzemesi satışında eskisine nispetle işler biraz daha canlı dır. Çekoslovakya ve Polonyadan yeniden sıhhi malzeme gelmiştir. Satışlar rtormal gitmektedir. An cak Bulgar ve Israel mallan daha ucuzdur. Fayans'a gelince evvelce piyasaya gelenler tükenmiş bulunmakta Tasavvufta eski mantıktan geldır. Böyle olmakla beraber Perşembe Pazarında seyyarlar tarafın me bir mütearife vardır: her şey dan 160 kuruşa fayans satılmakta zıddiyle maruf ve malumdur. tsdır. met Paşa mektebinin nasıl bir siyasî mektep olduğunu. ancak CeTemmuî 21 Miıharrem 26 lâl Bayar Adnan Menderes ve şürekâsı sayesinde anlıyabildik. E * c s K s 1930 de Inönü hayatınm hemen S O > O hemen yarısını Başvekil ve Reisi1 V. | 4.45 12J0 16.18|19.37|21.32 2J5 cumhur sıfatiyle geçirdiği iktidarı, hiç bir zaman sahsına ait olmaE. ] 9.08 4.43 8.42 12.00: 1.55; gj3 sını düşünmediği bir emaneti tes MBiııınniHiniHHiuıuuııuııııyı^^ ICLMHURÎİKT'in Edebi Romanı: 70 , uııımifiıujmımıiHiıım onnn için yalan Bak. dedi; o partinin adamları var ya, işte onlar beni öldiirmefe : «lışıyorlar. Perran teyıeyl bın tnrlö tehditle korknttnlar da yaptı bn işi. Yalnıı ona dpjil, hu civarda ne kadar yiyecek dükkânı varsa, hepsini elde ettiler. Mechur oldnm, etimi, sebzemi, zahi remi hep ozak uzak yerlerden almaga. Tâ nerelere gidiyordnm! Ne zaman da sekafa çıksam, arkamda birisi; hep takip ediyor. Artık tanıyomm, zaten. bir gözlüklö var, bir uzun boylu esmer. bir ablak suratlı Bazan da şnraya karşıya dikilirler. Penceremi gözetlerler. Bütün isleri benim haktumda ranor vermek.» Baktı. Yakut artık itiraz etmiyor, hayretten donmuş bir halde dinliyordn. Nihayet onu inandırdığına kanaat getirdi. Daha heyecanla ievam etti: Amma, asıl düşman evimin içindcymiş de baberim yokmnş. Gece varısı hışır hışır yahut tak tak diye sesler işitiyordum. Bir ara kesiliyor, yine tekrar. Yata*rna vattım mı, beni bir helecan alıyordu: «ha şimdî başhyacak, ha şimdi, ha şimdi ? sabab'ri khrtar uvuvamıyordnm. Mfğer Ayşe hanım yapıycrmus. Beııi korkadan öldfirmek için. Mahsus terli^ini sürtf si'te yürüyor. sonra «pat» bir ycre çarpıyor. Farkına v.'nnra i*zıma geleni söyledim. Rezil oldn.» Nerede şimdi Ayşe hanım? Tntar mıyun artık? Kovdnm tabiî! Hiç kimse yok mn yanında?» Bir haltadan beri yalnıımış. Taknt etrafına baktı: her ta raf toz içindeydi. Oda darmadağınık. Bir köşede kirli bir çecelik, bir kaç mendil yere atılmış. Tuvaletin üstünde tabaklar. bardaklar, k a n m n ş ek mfk parçalan . Sordo: Peki yemeSini kim yapıyor? Ne yiyomın? Aynuı iti>ıf etti: iki gündür ağzına bir şey koymamıştı. Daha evvel biraz sflt, ekmekle karnını d«ynr>ı^ormıış. Amma artık (ütcnden. ekmelsciden de şflphe etmeğe baştamış: Hepsi birlik, hepsi . hepsi . tşte, nihsyet becerdiler, mcHÖIarına erd'ler. mahvetti ler beni. Tavaş >aTa«, yavas vavaş vücndumu z>Tirlediler Gö|güm, karnıra, n d t n n»*ıl ağrıyor. bileme^.ın:» Aglamaga b?.şladı: Ayaklarm bn» jibi, ellerim üsByor. Kaıum çekiliyor. Ölüyorum; knrtar beni! Ne olnr . Knrtar beni!» Arkadaşı avağa kalktı : Bana itimırirt vjr mı Ay rnr? Evet, yalnız sana. öylevse «İTHIÎ bir doktor çağıracafım. Güvendiğim biı doktoro. Baksın, ll&ç versin. Ne lâzımsa yapaeağız. seni iv' leştireeejiz.» Hasta, nysal nysal : «PekU aedi. (Arkası var) * Bir gün Pariste tahsilini hur düşünce ve insan cennetinın vatanı olan o diyarlarda yapmış bir Demokrat mebusa rastladım. Lâf arasında hiç bir münasebet yokken birdenbire şu cümleyi yumurtladı: «Son zaman tarihimizde üç büÖğrenci Kaydı Başladı yuk adam yetişti. Abdülhamid Mustafa Kemal ve Adnan Bey.» Bulunduğumuz yer ne munakaşaya, ne de kavgaya müsaitti. «AtaY«ni Loıtdra Asfaltı • Bahçelievler İSTANBUL T e l : 715684 türk'ü aradan çıkartsanız iyi olur. dedim; bana böyle bir tâviz vermeğe mecbur değilsiniz.» Bu adam felsefe tahsil etmişti Tarıh bildi i f ğini zannediyordu. Fakat cibilliyeti onu temyiz dediğımiz o büyuk hassadan ve değer fikrinden mahrum etmişti. Demokrat idarenin Abdülhamıdde brnek arayıp aramadığını bılmem. Zaten çoğunluğu tarih bılmezj'. Ve zaten o fasid daireye girer girmez her bildiklerini unuttuklan muhakkaktı. Yalnız Adş^rt. Çakıçj Effien nan ve AbdüîhamicTe "ve TIitlere'TcaTa t>ir yığm örnekleri bulunduğu mu «hakkaktı.oVe hepsipe. birdet? yetişmek isterdi. Son zamanlarda da Kazıkh Voyvoda'yı taklide kalktı. Vazık ki jahsî idare dahi bir 5,5 F tonluk 95 HP ekonomık motor, takviyeli sağlam yapı takım meziyetler ister. lâstıkli olarak mahdut miktarda gelmiştir. Tediyatta kolaylık Derhal tesiim Belvacıya tablakâr lâzım Ol kSre de iktidar lâzım. SATICILARI: Evet şahsî idare de, bütün mah1 Bender Ticaret Limited Şirketl zurlanna rağmen bir idare şekliSahpazarı Han. Topbane, Istanbul. Telefon: 44 47 15 dir. Ve her şeyden evvel şahsiyet denen o büyuk çekirdeği ister. 1 Ahmet Büyükdemir Adnan Beyde bu yoktu. O sahneNöbethane Cad. 18, Sirkeci. deki rolünü benimsemis. o kıyafette sokağa fırlamış. istidatsız bir 3 Hanopar, Sanayi Çarşısı, Ankara aktördü. Hayati kaçma ile geçti. x 4 Tanrmian, Hayrabolu. tş adamınm ilk vasfı işinin yerini j 5 Bender Ticaret Limited Şirketl. benimsemektir. Sâbık Başvekil • bir türlü Başvekâlet binasını beAbidinpaşa Cad. Santral Palas altı, Adana, Telefon . 3530 :: ğenmedi ve benimsemedi. Küçük S Eskici Kollektif Şirketi. kamera, şüpheli dost muhitleri, hususi dosyalar ve şantaj: Park OSanayi Çarşısı, 2 nci Cadde, Kayseri. telde daire, bayağı eğlence, geli1 Hilmi Kulluk şi güzel tasarruf edilen devlet paIstanbul Cad. No. 78, Konya rası... ve müşterek yağma. g Akif Akman Ne garip Başvekildi ki en büyük I i; Ankara Cad. No. 20«, Izmit propagandasını biçare e&lence ka • dınlanndan dinlerdik. Türk tariij 9 Ismail ve Mustafa Hikmet Tutüncııoğln hinde erkekliğinin kuvvetiyle öBayramyeri No. 19/1, Denizli. vulen tek Başvekil. iktidar mevkiini muhafaza için Cumhuriyet Meclisine «Siz isterseniz hilâfeti de iade edersiniz!» tâvizini veren adamdır. Biçare bilmiyordu ki bir Millet Meclisinin dahi salâhiyetleri mahduttur. Anayasa denen bir şey vardır, onun da arkasında bütün müesseseleriyle bir millet bekler. Ben kendime sâbık Başvekil dedirtmem! Mustafa Reşit Paj şa beş defa sâbık Başvekil veya , Sadnâzam oldu. Galiba üçüncü de | kendi isteğiyle oldu. Ama o Mustafa Reşit Paşa idi. Işinden şerefiyle çekilmek bir devlet adamı için belki de en büyük mükâfattır. Celâl Bayar Menderes çetesi tsmet Paşada düşman yerine örnek görselerdi Türkı""e şimdi başka bir Türkiye olurdu. KÜLTÜR KOLEjİ ÜZLÜ Mogürt, Hungarian Trading Company For Motor Vehides Mamulâtı «*««v^"4^' Slâ iT £ L DİESEL KAMYONLARI Ö uncu çe IPİİIS tşte son on senelik tarihimizin iki iktidarı arasındaki fark. 100000 Liranın taınamı PARANIZIN, İŞİNİZİN, İSTİKBALİNİZİN GARANTİSİOİR MI JU III ı M M I I I I ı , ,, 11 ı ı 1,H| \\\\\ l "| 1 Kişiye CUMHURIYET Basan re yajMT Cumhdrtyet Matbaacıhk ve Gazetecillfc Turk Anıınım ŞirteO Cağaloglu Balfeevi «nkak No S943 Sahib) Yaaı uMennı fulen İdare edfn MHFUI Müdüı Hemen giyindi. Arkadaşına gitti. E\in kzpısında epey bekledi. Nihavet ^nkarıda hir pencerenın kanadı aratandı. Aynurnn başı uzandı: Anahtan atıyoram, Buniınla aç...> Efildi, anahtsn yerden aldı. İçeriye girdi. Aşağj kat bomboştu; kiınseler vok. Bütün kapılar, pencereler açıktı. Hava rüzgârlı oldn|n için dehşetli korander yapıyor. Yukanya çıkınca seslendi: Neredesin knzum? Aynur odasındaydı, yatıyordn. Onu inleyerek karşıladı: Çok hastayım!. ölmeden sana veda etmek istedim .» Taknt: Nen rar?» dije sordu. Zehirlendim. Bütün kaıum zehirlendi!» ATkadaşının geldiğine memnun olmustu. Tamndaki koltuJu gösterdi: Otıır şnrava. Ah Senin hiç bir şeyden habc'rin yok. Bil naivorsnn bana ne yaptılar . Taknt pek merak etmişti: Kira Allah aşkına? Ne oldu? Dur. dinle de gör, Aıılattı. Bir a> evveline kadar şravet iyi imiş. Hattâ çıkıyor, geziyor nııış. Derken, bir akşam Perran teyze geldi. .Zorladı, beni Çîftehavuzlara götiirdfi. O geee erada kaldıtn. Bana ikram ettiler. Güzel bir oda verdiler. Hiç aklımdan bir şey geçmlyor. Ka hat rahat uyndum. Ertesi sabah kalktım ki. bir kahvaltı sofra sı hazırlanmış; nasıl mükellef nasıl dörtbaşı nıamur tasavvar edemezsin: Envai reçeller, peynirler, kekler, pastalar.. ortada da bir fabak kaymak. Belki bir kilo. Kocaman bir tahak. Böyle şey olur m i hiç? Zaten onn jö rünce şiinh'enıîîm. «yement» dedim. Israr, kıyamet etti. Nihayet azıcık aldım. Ama bn kadarı da kâfi imiş meğer. Biraz sonra bende bir sancı, bir bulantı... «azan. Kl&KA'l KOKNAB Kaymak boznk mu imiş? Tok canım! Anlamıyor mn sun? Zehir koymuşlar içine Perran tevze koymuş. Beni ftl dürmek için! Yaknt bir kahkaha attı llâhi sen de! Alay mı ediyorsnn?! Ne alayı kuzum! Belli, aşikâre bir şey. Arkasından da zebiri do|rndan doğnıya finranla getirdi. Bana içirmek istedi. Aman AlİPh üskınaü O, güidükçe Aynnr çırpınıyor. doğrn oldnfnna yeminler ediyordu. Bir taraftan da şaşıyor, kızıyor.' ne söylese inanmıyor lar. En ynzde yüz emin bulnnduğu şeylere Avnkat Hamdi beyin ölmediğine, Perran teyzenin onu zehirlemete kalkıştıfına Halbuki mevdands, işte; şiiphe bile götürmez. Bazan bir his geliyordn icinc ganki kendisinden başka herkes kör. En basit, en kat î hakikatleri îörmeyorlar. Sonra düşündii. ArKadaşı bilmiyordn; vaziveıi bilmiyordu, t Nüshası 25 Kurnş NAZtME NADt Gazetemızu gönaerlifn tvrak vt yazı ar netredllsln edilmesln İade edilmeı darj mesolİTel kabnl •dllnvı RAHMİ BERKSOY İ I \ 27 Mayıs inkılâbında milletce «Her «şey Vatan İçin» diye and içtik. 15 Temmuzda satışa çıkarılmış olan Hürriyet Tahvilleri. sık sık bu andı tekrarlamamıza fırsat v^recektir. "^•»nmnmnmHimiü 11 ımm ırıın ı ıım ıı tmüî ıwı m t« ıım rn rı n*mnni' n t TTI I t n»fnnm FH ıtıınmiHif ıni ıı ı ıın tıı i ı ııı^ tı 111 HH M IHII ıu> rt tıt* cnıiHtıı 11 ıı ı n n rnm ıtniimııttif ıtmmıiNiıinf nif ı n rtmı n tı ıı mn Mtfinnınmmm .llıll!!1 IIII IMHIIMIIMIIMIIHIIHIIinHllllllttUIIIIIIHUII&IIUHIIİflllHlilk
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear