23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKt CUMHURİYET 19 Ekim 1960 TARİHÎ BAHİSLER | lllll llllllll » Millî mücadeleye karşı (i) Yazan: Haluk Y. Sehsuvaroğlu • ••••IIIIIIIIIIIIIMIIIMIIIIIIIIIIIMIIIMMIll Mütarekeden sonra Ferit Pa j atınız çok mu? »a gelmese idi müşkülât bu ana Mektebi Sultanî müdürü kadar zail olurdu. Kabinede tz Salih Bey kulunuzun himmet ve zet Paşa ve Arif. Hikmet Paşa delâleti ile ahiren dört duvar okulları gibi namuslu zatlar var. larak teslim edildi. Bedeli icar Inşallah muvaffak olurlar. Şerif ve tahribat ve eşyayı zayia ve Paşa kulunuzun da bulunması saire için tazminit ramına bir Köpek dâvasını hosuna gitmıyeY A Z A N arzu oulunuyordu. Şüphe yok, şey talep etmiyecegmıze dair tâkip elmek için cek bir havadisi yanlışlıkla \ cr o iş başına gelmese idi. İşler senet tanzim ett'ler Devletin Yassıadaya gidibüsbütün başka olurdu. O ber Sevr muahedesinı ı.ı.za etmesi giyorum. Bu, okudik diye, bütün bat etti. îzzet Paşa iyi adamsa bi kemali teessür \f maalmecduğum ve seyretyazı işîeri miida o da zayıftır. Arif Hikmet buriye imza ettik. Irez? edilmetiğim dramların dürlerini paias Paşa muhterem zattır. Şerif Pa se dört duvar da yok olacak. Ku; en büyüğü. Perde benim içimde adam düşerken de büyüktür. AI pandıras buzuruna çağırdı; ve şaya galiba telefonla bir neza lunuzun yüzüklı^nn. saatlerim.i açılıyor, dram benim içimde oy maıı flozofu Hegel Napolyon i sırtını bize dönerek: ret teklif olunmuş. Ahvali sıhhi mücevheratım yok. Fakat pek «Bir daha böyle müıjasebetsizAvrupa prodüktivite teşkilâtı nanıyor. Benliğimi saran hayal çin şöyle seslenir «Sen dengine vesi müsait değilmiş. Bir de ev kıymetli kitaplarım, kâğıtlarım na mensup iki uzman dün akşam , kınklığı bir bezginlik şeklinde rastlamadığın için, boşluğa çar likleri yazarsanız hepinizi delivelce kabinede mebusanm ihta vardı. saat 19 da uçakla Yeşilköye gel ! beynimi uyuştunıyor. Neler ol parak yıkıldın..» Sezar'a kendi ' ğe tıkar ve gazetenizi kapatınm, riyle çekildiğinden şimdi kabij muştu Taıırım şu oıı yıl içinde. sini öldüreceklerini söyledikleri çıkın!» diye bizi uşak gibi huzu (Gülerek) Erbabı marifette mişlerdir. neye girerse itilâf teşebbüsünde rundan kovdu. tşte senin övdüMütehassıslar bugün Ticaret Düşüncemde çeşitli sahneler bir zaman: öyle olur. bulunduğu bir sırada belki hoş birini takip ediyor. Rus, Fransız ğün o.hürriyet kahramanı...» Bir oda dolusu mücellet, gay Odasını. yaş meyve ve ^ebze k j | Îngiliz, tspanyol, bütün okudu«Neee! Sezar ölürse, pençeleol.naz fikrinde bulunmuş olsa Kendisine. o yıllarla bugünler zlı gökleri de Romanın ri müceliet gazete kolleksiyon ! operatifini ve Ihracatçı Birlikle' ğam romanların kahramanları gerek. O âkil. fazıldır. arasında büyük farklar olduğuları ve anbarlar, sandıklar do rini ziyaret ederek ilgililerle te çevremi doldurnıuş: yanımda ba üstüne yıkar diye cevap verir... n u Ihtiyar adam, bir kâbustan silanlattım. Halk kitleleri ara Ahvali sıhhiyesinde bir şey Ju?u kitap ve kâğıt vardı. Bir maslarda bulunacaklardır. bacan tavrivle Balzaç. onun yayok. Cenabı Hak Efendimize öm kısmını satmışlar, bir kısmını kinir gibi hâkimin öııünde ifade s ı n d a k ö v k ö > . kasaba kasaba Uzmanlar yarın Bursa'ya harerü âfiyet ihsan buyursun. Hem yakmışlar, bir kısmını da hâşâ ketle Gemlikte yapılmasına karar nında pos bıyıklı Flaubert ve veriyor. Hâkimin tok sesi salo dolasan Bayar'ın halkın sevgi ve şirei Seniyeleri Sultan Efendi minelhuzur münasebetsiz mahal verilmiş olan meyva ve sebze kon ] top sakallı Zola oturuyor. Flau nu dolduruyor. «Bu köpek satışı S u v e n coşkunluğu ile dolup taş1 11 rıin irtihalinden dolayı hâlâ mü I lerde kullanmışlar. serve fabrikasmda tatkiklerde ^ bert dalgın, Zola şaşkın sahne olmasaydı sen bu parayı Hayva * * ". >epyeni bir ruha kavuştuteellimdir. Her görüştükçe te (Kemali teessüıle, müker bulunacaklardır. yc bakıyorlar; belli ki salonun '• nat bahçesi bütçesinden isteye $ u n u so.vledım. Insanları biraz «elli etmekteyiz. Geçenlerde da reren) Vah vah vah... Niçin bu ortasında, bir köpek satışı su bilir miydin?» • d a ™miy<* yaratır, dedim; inan; vet etmişti, gitmiştim. Teklifi va kıy/nettar âsarı kaldırmadınız? çundan mahkeme edilen siyah , , madı ve sadece «?<irüniz» demek t kii kabul etmeyişi, itilâfa imkân Ne için kaldıramadığımı anlatelbiseli ihtiyar adama romanlaîht.yar suçlu duşuk Comhnr , e v f t l n • e görmediğinden ileri geldiği anla tım. Şiiphesiz N böyle m a l u mve gönül göz rıııda bir yer arıyorlar. Yüzlerin uzaklara,Celal Bayar... Gözlerim başkanı çok kayıyor? şılıyor. Dogrusu mütedeyyin, na Öyle ise niçin bana ha'ner muslu, fazıl bir bendenizdir. Sü vermediniz? % Hepsini nakl vc rı» diyen bir ifade okunuyor. | Zigana dağlarına tırmanıvor. dar derin bir hayal kırıklığına leyman Nazif Bey kullarının hüsnü muhafaza ederdim. Insaıı ruhunu kendi kuyusu i I Dağlar yol vermiyor. Kan ter, «Son Nefesimle Hasbihalim» uğratmamıştır. O, ikbalin en yük Efendimizi, böyle şeyler için çinde yakalıyan Mujik yapılı içinde... Arkasında; Bizansın şeh ı.Tianzumesi manzuru hümayun nasıl tasdi edebilirdim. Allah sek noktasında .îalıi, küçük bir Dostoyveski, gür sakalını sıvaz • vet ve Saltanat uğtıltusu. Ne güi ları oldu mu? komiteci olmaktan kurtulama > ömrü hümayununuzu müzdat bulıyarak ikide bir hâkimin önün zel kadınlar, ne Bizans saraylan' mış; ve sonunda; bu küçük ko, ; Okudum, hattâ ağladım. j'ursun. Bir müddet, evvel mezuniyet de ifade veren telâşlı ihtiyara onun genç ve ateşli ihtirasını Inşallah kurtarılır. Iptidayi Meşrutiyetten bu a verilen şehrimız Ticaret Odası j süzgüıı gözlerle bakıyor, insan ; durdurabilivor. O, bir emrin, bir miteci, en feci oyunu bizzat kendisine oynamıs ve başına bir kö Nazif dilinin belâsına uğraUmumî Kâtibi Hayri Celâl Ata i kaderine hâkim olan çetin tradı. Manzumesinde Cenabı Hakka nu arattını, bir türlü bulduram» | mer, Oda Meclisinin karariyle jediyi ve korkunç ihtirası düşü j vasiyetin elçisi.. Trabzoıı kale pek dâvası musallat etmiştir. 't sini almak, oraya Türkün bayra.Mahkemede Bayar: bile dil uzatıyor. «Rabbi mesa dım. Sizin kolleksiyonlan bura i tekrar işe bâşlamı.ştır. nüyor. Dickens, omuzlariyle ba ğını çekmek; işte gördüğü tek «Böyle âdi bir suçla huzurunuib» diyor. ya nakl ve hıfzetseydik hem ben I Odanın bu kararı piyasada çok şını saklar gibi sırtını sahneye rüya, duyduğn tek ihtiras bu za çıkarılmış olmam benim için (Gülerek) Evet. öyle diyor. istifade ederdim, hem de böyle j iyi tesir yaratmıştır. dönmüş.. Gözlerim Kemal Tahi Ellerinde kardeş, vezir kanı, yükj en büyük ceza olmuştur» dedi. Sonra tövbe ediyor. Biçare ziyaa uğramazdı. Vah vah!.. Sanayi Odası Umumî Kâtibi Rı ri aradı; ve sonra bir hacalet sek ihtiras içinde, uzaktan bir j Doğru.. Belki o, ilk defa hayaye yazık oldu. Inşallah sayei se Pederi.n merhum kulunuz za Ormancı da tekrar işe başla kâbusu içinde çırpınan suçluya bayrak gibi görünüyor. tında en nsamimî. en doğru ve! niyelerinde kurtulur. Sait Halim erbabı ilimden idi, bir çoklarını mış bulunmaktadır. takıldı. «Kader öç almak ister Tok bir ses rüyamı dağıtıyor: en yalansız sözü söylemiştir. ve Abbas Paşalar kullarımza da o toplamış. Kulunuz da topladım. se, insanın peşine bir köpek taProf. Kubalı Amerika'ya «Celâl Bayar, ayağa kalk.. thAma bu ona verilen ceza deyazık oldu. Sait Paşa hakkında Çâkerhane de darülilim gibiydi. kar diye düşündüm. Sahnede tiyar adam; perişanlığını belli ğildi. Koca bir milleti hayal kıFerit Paşanın «Asıldığını gör Erbabı marifet gelir, kitaplargidiyor olanlan görmemek için gözleri etmemek için doğruluyor. lçimi rıklığına uğratan bir insana karmezsem gözüm açık giderim» de dan, gazetelerden müstefit olurİstanbul Üniversitesi Anayasa bir eza kaplıyor. Kendi kendi şı toprağın bedduası idi. diği işitilmişti. Maksadına nail du. Yaldızlı dolaplar, cesim kü Kürsüsü Profesörlerinden Dr. Hü mi kapadım. Toprağın bedduası, Tanrının «Ben beşerî ıstırapların haşme me: oldu. tüphaneler. eski Fransız sobala seyin Nail Kubalı Harvart Üni«tnsan küçük de olsa, ba ka lânetini gölgeledi. Neticede ka Evet Sait Paşaya, hele Ab rı, daha bir çok eşyadan bir hab versittsinin dâvetlisi olarak ya tini severim», der onun peşine öyle bir köpek Diyen stoik Vigny'den mısra dar küçültülmemeli» diyorum. bas Paşaya yazık oldu. Sait Pa be kalmadı, yok ettiler. Bunlara rın Amerikaya müteveccihen ular okuyarak uzaklara daldım. Yüksek mahkemenin üstünde; musallat etti kî, bu köpek sadaşa ile Ferit Paşanın araları iyi o kadar teellüm etmiyorum. Fa çakla şehrimizden ayrılacaktır. değildi. Mahmut Paşa (Çürük kat kitaplar, kolleksiyonlar kuMümtaz misafir Profesör adı al Sahnedeki ihtiras külçesinin ka kabartma portresinin içinden sa kat tanrısı Hera'nın öküz şeklisulu) ile de Âyanda çarpışırlar lunuzu mustarip ediyor. Kulu tında Amerikaya dâvet edilen derini düşündüm. Kimdi ba a lonu seyreden Atatürk, zihııim' ne soktuğu tyo'yu kovalıyan atdı. Anı da teb'it ettirdi. nuz erbabı servetten olmadığım Prof. Kubalı seyahati ile ilgili dam? O; «Ittihat ve Terakki nin den geçenleri anlamış gibi. hayal ı sinegiydi; arkasında haşre kadar Cenap Şahabettin Bey ku halde Sahaflarda, bedestende. olarak gazetecilere şunları söyle küçük komitecisi, Millî Mücade kınklığı ifade eden bir sesie,' uluyacak ve kendisine azap velenin Galip Hocası, Atatürk'ün sanki bana: | recek... lunuza teessüf ettim. Kıyafeti meselâ Âli Paşanın hattiyle tej miştir: Salonu terkettim... son Başvekili idi. Yumuşak yü«tnsanlar küçültülemezler... rıin intizamına dair geçende yaz sadüf ettiğim bir lâyihasına üç « Belki büiyorsunuz, iki sene Şu ölümlü dünya böyle bir hadığı bir makalede hiç münasebet beş lira verip almışi'jıdır. Böyle den beri yabancı Üniversitelerin zünün, zarif ifadesinin gerisinde Kimse kendisini, kendisi kadar caletle, böyle bir azaba değer yokken «Sait Halimi kıyafetinin nice nefais vardı. Otuz beş se hakkjmda müteaddit dâvet teşeb bir ihtiras kenetlenmişti. Bu, ik küçültemez,» diyor. miydi?... intizaı.niyle Babıâlide gördüm de nelik mesaii ilmiyemin mahvo büsleri olmuş, fakat bu teşebbüs tidarda kalmak ihtirası idi. tkSadrâzam zannettim» demiş. Sait luşu. ömrümün yansını aldı, gö ler düşük Hükümet tarafından tidarda kalmak, kitlelere hükPaşa anın dediği gibi değildir. E türdü. Hattâ buna çehrem de de akamete uğratılmıştır. metmek gerçekten müthiş ve Zihnimi, köpek dâvasiyle tar157 Kota sıra fendimiz daha iyi bilirsiniz ken lâlet eder ki, hayatımın nısfı sönSon olarak Harvart Üniversite büyük bir ihtirastır; insanı bü taklanan ihtiyardan uzaklara çe84.51 ve 84.52 disini görünce tevbih edeceğim. müştür. si tarafından 28 nisan faciasını he yültür de, küçültür de. Napolyon viriyorum. Onu mutlu, bizi ngümrük tarife istatistik nuNefsini müdafaaya muktedir ol Vah vah... Ne ise bir kere men takip eden günlerde dâvet böylesine bir ihtirasa sahipti. mutlu kılan yıllara bakıyorum. maralı tahsisleri bulunanmıyan bir adam hakkında söz olmuş. Cenabı Hak labır ver edildim. Bu nâzik dâveti o zaman Entrika, dalavere, kalleşlik hep ! 14 mayısın rüyası içindeyim. îlann söylemek hüner değildir. Hüner, sin. sini yaptı. Fakat bunlar onnn ik j "çirhBe saf bir fikrin coşkunluğu kabul ettim.» o adam makamı ikbalde iken Kubalı, Amerikada bir yıl» ya tidar ihtirasının fidi âletleri idi. var. Memlekette bir bayram ha } 44 15 61 44 97 13 Maksadı çâkeranem bunları doğruyu söylemektir. Sait Paşaarz ile Efendimizi rahatsız etmek kın bir zaman kalacağını, bu dev tnsan bu âletlerin zebunu olma vası esiyor. Çetin bir mücadelenumaralara müracaatleri nın ne güzel sözleri vardır. değildi. Sait Paşanın bazı sözle re içinde Anayas» müesseseleri malı, altına düşmemeli... Insan yi maharetle idare eden Celâl rica olunur. Eserleri mühimdir. üzerinde etütler yapacağını söyle Iarın büyüklüğü çıkışlariyle de Bayarın kalabalıklarla sanlmış rini arzetimekti. ğil düşüşleriyle ölçülür. Büyük yüzü gözümün önüne geliyor. Ka «Gâvurda medeniyet ol'Tiaz, Estağfurullah. Rahatsız ol miştir. leme sanlıvor, onu övmek için medeniyet müslimdedir» derdı. madım, teessüfler ettin. Nüfus sayımı pazar giinü Çâkerhanenin Fransız tarafından kelime bulamıyorum. Yazımı Sait Paşanın bir sözü de şuyapılıyor işgal ve bütün eşya ile beraber dur: «Abdülmecit evlâdı aç göz«Yeni Sabah» a götürüyorum. O SEVİN BERK Nüshası 25 Kıuuş tahrip olunması bu sözün şahi lü, vehham, dessas oluyor. Ab; Pazar gunü yapılacak genel nü zaman «Yeni Sabah» da rahnıetBasan ve Yayan ile fus sayımı hazırlıkları Belediyeli Reşat Feyzi Yüzüncü yazı işledidir. dülâziz evlâdı âlicenap, keremCumhuriyet Matbaacılık ve ce tamamlanmıştır. Sayım günü İnsaat Yüksek Mühendisi ri müdürü.. tçimdeki sevinci Gazetecilik Türk Anonim ŞirkeU Ev tahliye olundu mu, zayı kâr oluyor. Hattâ çehreleri, hal sayım sonuna kadar sokağa çıkıl cümlelerde takip ediyor. Bir nok Çağaloğlu Halkevl Sokak No. 3341 ÖZHAN İNCE ve tavırları da kendilerinin pamıyacaktır. Sayımın saat 7 de baş ! Basıldıgı yer : dişah evlâdı olduğunu gösterir». Nişanlandılar ş tada birden durdu; masasmın ü; hyacağı ve en geç saat 18 de bite TJdruk Matbaacılık Sanayll zerinde duran kalm kırmızı kaTEŞEKKÜR Hakikat da öyledir. (Kemali iti16 Ekim 1960 g lemi alarak Celâl Bayarın adı A. Ş. Basımevl ceği bildirilmektedir. Diğer taraf na ile dinledi, sükut etti). Uzun zamandan beri çekSahibı tan Belediye sayımla ilgili tedbir Orduevi Manisa $ geçen cümlenin üzerine götürdü. mekte olduğum apandisitiDaha başka sözler oldu. Müleri de almıştır. Fırınların cumar NÂZİME NADt Görülmesini istemiyormuş 'gibi mi teşhis ve hazakati ile saade istedim. Kıyam etti. Pek ] Yazı ışlennı fiilen İdare eden tesi günü fazla miktarda ekmek iyice karaladı; sonra bana döııbertaraf eden Haydarpaşa memnun olduğunu söyledi. Mu. Mesul Müdüı çıkarmaları hususunda ilgililere I dü: 70.05 gümrük tarife Nümune Hastahanesi Üçünhaverenin mebdeine avdet makı gerekli tebligatı yapmıştır. Ayn j VECDİ KIZILDEMİR Seni çok severim; coşkunlunumaralı cü Hariciye Şefi, Paris Tıp sadiyle «Kulunuz geldim. Fakat Gazetemıze gönderilen evrak ve ca fırınların faaliyetleri de kon i ğuna takdir ederim. Sonradan .yazılar neçredilsin ed/lmesüı lade Fakültesi Agrejie Profesöhâkipayı hümayununuza yüz sü, trol teşkilâh tarafından daimî pişman olacağm bir cümleyi yaz | edilmez. rii Operatör Dr. remedinu dedim. Gülerek «Ben, llânlardan mesullyet bir kontrol altında mahsus söyledim. Geldiğinizi bi j mana müsaade edemem, dedi. kabul edilmez HAYRİ SEYLÂN * liyorum, teşekkür ederim> dedi. Gözünün önüne kötü bir sahııe için 4 üncü kotadan lisans ave kıymetli muavini OperaAbone ve llân lşlert İçin, tarfın «Efendimiz, hem marifetin, hem gelmiş gibi heyecanlı: lanlara en ucuz fiat, en sütör Dr. Ömer Sami Akpu! üstüne «Abone» veya «llân Servisi» memleketin hükümdarısımz, Al Ekim 1 9 Rebiülâhır 28 ratli teslimat. Mezkur mallat, anestezist Dr. Evrenos Senin hürriyet kahramanı | kaydmın konması lâzımdır. lah ömrü Maliyeti seniyenizi müz lar için mutemetlik kabul diye alkışladığın bu Bayar yok Toptop, Sör Luiz'e hemşire * dat buyursun» dedim. «Estağfumu? Müstebidin tâ kendisidir. Bü GAZETE edilir. Kadriye Kaya ve PastöP> S BASIN AHLAK rullah, teşekkür ederim» dedi. a Onu biz tanırız. Bir gün, Başba YASASINA UYMAY1 TAAHHÜT Hastahanesi hemşire ve S VİTALİ ve tSAK M O İltifat etti. Çıktım ki, sohbet kırk kanlığı zamanında, hüküraetin ETMIŞTIK. müstahdeminine ayrı «yrı ' • AMRAM dakika devam etti.» ' teşekkür ve minnetimi arzeV. ] 6.16 11.59 15.01 17.2! 118.56 4.37 îstanbul. Kurukahveci Han, derim. No. 25 26 , Tel: 22 36 41 (1) Makalenin başı 12 ekioı E. ]12.5 ' 6.35 9.3" 12.0C 1.31 11.12 Suna Tuğrul 1960 tarihli Cumhuriyet'tedir. =haberleri Prodüktivite Teşkilâtına mensup iki uzman geldi Yassıadadan Portreler HEM O J î Bayar CAHÎT TANYOL NALINA M1HINA Orman mesetesi Ticaret ve Sanayi Odatarınm Umumî kâtıpleri iekrar vazifeye baştodılar rmanlarımızı tahrip edenlerin, ceza yerine teşvik gördükleri dün denilec ek kadar yakın günlerde, keçi otlatma dışında isliyen kaatil baltanın ve ateşin hedefi, ağacın yerini tarlaya vermekti. Memleketi ormanından ahlâkına varıncaya kadar yakıp yıkan zihniyeti süpürmek, köklü bir temizlik işine girişmek gibi yaygın ve derin bir hizmete el atıldığı şu günlerde, orman bahsinde ne biliyorsak söylemek faydalı hattâ şarttır. Bir okurum, ormanlanmıza musallat eller arasında, kendi gözü ile gördüğü bir sömürücü elin tahriplerini aniatan mektubu ile, bu memleket dâ vasına el konulmasını istiyor. Mektubnndan, çok dikkatle okunmağa değer bulduğum, mektubun özünü teşkil eden satırlan alıyürum. Kaçakcılıkla suiistimalin birbirine karıştığı olaylarla dolu bir orman tahrip usulünü, Tarsus'lu olduğunu söyliyen okurum şöyle anlatıyor: «Yaz aylarında Çukurovanın yakıcı sıcağından kurtulmak için, Toroslar üzerinde kurulrnuş bir yaylaya çıkarız. Nantrun yaylâsı, misk gibi kokusu nu, serin havasını ve buz gibi suyunu, içinde ve çevresindeki çınar, lâdin ve bilhassa çam ağaçlarına borçludur. Yazııı yirmi otuz bin nüfuslu oluveren Namrun'un hemen bütün evleri yazlık tip ve keresteden yapılmıştır. tşte size bahsettiğim suüstimaller buradan doğuyor. O güzelim yayiâda, bağ, bahçe arasındaki yollardan vürürken ııe görürsünüz birden, tahmin edebilir misiniz? B,ir veya bir kaç katırı, veya bir at ve katır kervanını ipinden acele acele çekerek götüren, yeni yontulmuş yaş kerestelerle yüklü bu hayvanları çekerken etrafına kuşkulu kuşkulu bakan bir kaçakçı!» Okurun mektubu uzun Ama bu satırlar derdin ne kadar büyük olduğunu anlatmağa yetiyor. Bu çok büyük derdin ne kadar güç tedavi edilebileceğini aniatan satırlardan da, asıl kabahatin halkta olduğunu anlıyoruz. Yine okurumun anlattığına göre, yaş kereste daha sağlam ve daha ucuz olduğu kanaatiyle, bir çok kimse ler, kaçakçıyı teşvik etmekte, ağar kestirip kereste getirmesi ni kolaylaştırmaktadır. Mektun sahibinin ba konadaki satırlarından da bir kaçını buray»ı alıyorum: • «Ba kaçakçılann ekserisi p araya muhtaç dağ köylüleridir. Fırsatı ganimet bilip bal tayı omuzladıkları gibi dalıyorlar o güzelim fidanların arasına. Büyük ağaçtan ziyade genç fidandadır gözleri. Sebebi aşikâr, o taze fidanlar, iki balta darbesiyle yıkıhveriyor. Aynı zamanda, düzelmesi de kolay oluyor..» Okurumun yürekler acısı bir ağaç taianını, fidaıun kesiIişinden insaat kerestesi olarak kullanılacağı safhaya kadar teferrüatiyle aniatan mektubu, sonra bir başka acıklı safhaya geçivor, ve insaat sırasında, şimdi burada etrafiyle anlatmayı pek yerinde bulmadığım bir takım resmî tehditlerden, haber yollamalardan, haraç taleplerinden, anlaşmalardan bah sediyor. Her safhası, baştan başa öğurtü verici bir iş. Görülüyor ki memleketimizde nerede orman varsa, nerede ağaç varsa, nerede yeşillik varsa orada, cehaletin önderliğini yaptığı bir ağaca kast hareketi var. Bu hareket bölgesine göre, saik ve hedef değiştiriyor. Eğitim dâvamız kadar dailı budaklı bir başka dâvamız da bu. Yine görülüyor ki orman ve ağaç dâvasında da, önce zihniyetle savaşmamız gerekiyor. Bu çetrefil dâvayı ele alanlara şimdi den, gazanız mübarek olsun demeğe hazırlanalım. Çünkü orman derdinden bu memleketi kurtaranlar, düşman. istilâsından kurtarmış kadar büyük sevap işlemiş olacaklar. Hamdl VAROGLU 1 SAYIN DOKTOR ve ECZACILARA: A. MENARI • FIRENZE İTALYA YENİ İTHAL ANEMİ VE ASTENİLERDE CROMATON CORTEX «M fUL Karaciğer HOIasası + Bıı + Kortikosürrtnal. CUMHURİYET HER TÜRLO TÜBERKÜLOZOA C l i t i z i n a rA8tEr İMnicotinylhydrazone • furyl 2 • methyl ketona PİYASAYA ARZEDİLMİŞTİR Türkiye Mümessili : AKİŞ İLÂÇ KONTUARI Aırefendı Caddesi Kısmet Han K.t 4 Tal : 22 95 59 İSTANBUL BANKASI Sene sonu ikramiye çekilişine Pencere camı KALAMIŞ'ta İKİ Apartman dairesi Akşam Güneş Ikindi I ^^M l l l l l l l l l l i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l t l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l f l l l l l l l l l l f i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l f l l l l l l l l l l l l l l l l f l l f l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l r/^ = CUMHTJRtYET'in edebî tefrikası: M CottduM'den, CeStmı Belki de bunda da uzaktan görülen dağla yakından görülen dağ örneğini ele alabiiiriz. Belki sadece bir şörüş meselesi, bir hayal işi. Kimi «Bu yıl hasat iyi değilmiş» der, ahali yarınına güvenini kaybeder. Yani, para da elle tutulmaz bir şeydir.» Satuart'ın suratı asıldı: «Sen gene başladın cevahir yumurtlamaya. Bırak şu elle tutulmaz dağla pacayı da durumu olduğu gibi gözden geçirelim.» Sam'ın yüzündf beliren kırışıklıklar kafasından birtakım düşünçclerin geçtiğini gösteriyordu. «Ben de senin bunu açmanı bekliyordum» dedi. «Şimdi felsefeyi bırakıp açık konuşacağım. Nakit kaç paran var senin?» Stuart kızardı. Dudağını ısırdı. öfkeyle: «Onbin dolarım var» dedi. Sinirlendiği belliydi. Elinden kadehini bıraktı, yeniden aldı. Sam gözlerini ona dikmiş, alaylı alaylı bakıyordu. «Borcunu da ben söylıyeyira» dedi. «Yüzbin doları geçiyor. Bu durumda, ne yapman lâzım, biliyor musun, Stu öarlıtst artçığım? Elindeki malları çabuk paraya çevirip borçlanm kapatmak. Çünkü, piyasada durgnnluk başlavınca, ortadan para çekiliıice bütün alacakhlar tepene üşüşecekler. Mahkemeye gidip iflâs ettin mi seninle beraber ben de jıderim.» Stuart utançla öfke arasında çırpımyordu. «Ne demek istiyorsun yani?» diye haykırdı. «Yoksa, borçlarıma karşılık elimdeki malları sen mi almak istiyorsun? Beni def etmek niyetinde misin? Açık söyle!» Sam güldü. Ba seferki gülüşü hiç de alaylı değildi. İnsan tarafı ortaya vurmuş gibiydi. «öyle bir şey düşünmedim» dedi. «Yalnız, zorda kalırsan malların başkasıns gidecek yerde, hiç olmazsa, eski arka. da.şına geçmesi daha iyi değil mi? Buna sen de daha uygun bulnrsun sanırım.» Stuart cevap vermedi. Dıan azan düşündü. Sonrs, kadebin den bir yudum alarak, kendi Kendine konuşur gibi, anlatma ya başladı: «Ben küçükken hiç te fena bir çocuk değildim... Ufacık bir köpek vavrusu gibiydim: Uerkesle abbap olmıya hazır dım. Biri benimle tatlı dille konustu mu, onu hemen sevi\erir3im. Dünya bana baştan başa iyilikle, sevgiyle dola bir yer gibi görünürdü. «Yirmi yaşıma kadar bu böyle sürdü. Sonra, insanların yalan söylediklerini öğrendim. Ben de yalan söyiemiye başladım. Zararsız yalanlardı bunJanie, sandık odasında, otur = ; lar ama, ne de olsa gene yamuş, eski elbiselerini gözden = , lan.» geçiriyor, beğenmediklerini ab = çı kadının kızı için ayınyordu. ^ Stuart gözlerini ocaktaki ateşe dikmiş, daha alçak sesle Kimisinde önce bir dnralıyor, = konuşmaya başlamıştı. sonra ona da yanındaki yığına E «Artık yalanı kötü bir şey atıveriyordu. Bunlar sözde es = olarak gönnüyordum. Yalanın ki esvaplardı ama, gözden cı E niye söylendiğini biliyordum. kardıklan bile harikulade şey = Hayatın tnzn biberiydi yalan. lerdi. = Herkes de benim gibi zararYaz gelmişti artık. Kozey |Ş sız cinsinden yalan söylüyor ellerinin taptaze hava dolu =: sanıyordnm. Şaka gibi bir şeydi bu. Inanılsın diye söylenmiılık yazı. Açık pencereden içe E yorda ki. ri tatlı bir esintiyie knşlann E «Biraz daha büyüyünce, an cıvıltısı doluyordo. Ağaçlar = ladım ki kötü maksatla söyledalga dalga yeşil dolup taşı = nen yalanlsr da var bn dünyayor, çimenler yeşil bir ateş E da. Once inanmadım. Sonra deryası gibi ışıldıyordn. Gül ^ öğrendim ki dünyayı dolduran ler boy atmış, pencerelerden ^ yalanlann çoğu ba cinsten. içeri girmek ister gibi uza = Bnnn da olağan bir şey olarak mıştı. Bahçenin ortasındaki ~ karşılamaya başladım.» Sam birşey söylemek ister salkımsöğüt yemyeşil bîr fıs E gibi yaptı ama, Stuart görkiyc gibi etrafa hışırtılı biı ^ medi, devam etti: serinlik saçıyorda. 3 «Gene de bilmediğim, öfre (Arkası varl Ş neceğim birşey kalmış. Meğer«e ba dünyada nefret, düşman lık, hırs denilen şeyler de varmış. Sonra sonra artık iyice kanaat getirdim: Ba dünya baştan başa nefret, düş. manlık, hırs dolu. Insanlar biribirlerinin boynuna atılmıya hazır, bekleşiyorlar. Artık hiç birşeye inanmı = yorum.» ~ Sam, dostça bir gülümseyişle E arkadaşının omzunu okşadı: «Pek okadar da umudunu = kesme, azizim» dedi. «Bu dün = yada iyilik de var. Senin işine ^ gelince, kimbilir, belki İyi bir ~ çıkar yol buluruz. Merak et. ş me.» İSTANBUL BANKASI BAY OSCAR : PARA I K R A M I Y E L E R I % 6V 2 A KADAR FAIZ AZ ŞUBE BÜYÜK ŞANS Siz de yeni seneye sevinç ve neşe ile giriniz 2h 5 • • PROF. NİMBÜS'ün MACERALARI ^^iııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııızııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınihS^*
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear