25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
fKl CUMHURtYET 1 Haziran 1959 =haberleri ikinci Cihan harbile iigili dip omatik ifşaat Henüz yaymlanan 1941 yılına aid diplomatik vesikalardan anlaşıldiğına göre, Türkiye Ege adalarından bazılarını muvakkaten işgal etmek istemis Washington Mektubları ) H IT K U K I c 15 A II İ S B B U j rSABAH Hengâme boğnlarak ö!du Bir dalğıç Taceddin adındaki dalgıç batık bir nıotörün makine kısrmnı çıkarırken boğnldu Bundan bir muddet evvel Kaba taş açıklarında batan «Erdoğan» motorunün aksamını çıkartmakta olan dalgıç Taceddin Denizaltı, dün | motorun makine kısmını çıkarmak Bugünkü kanunlarin «suç» mefBirleşik Amerikamn bugüne ka BEkanlığı, bu kere bazı Yunan a için son dalışı yaptığı sırada hava humu içerışiTie almış oldutju nice dar gızii tutulmuş olan II. Cihan dalarının Lausanne andlaşması ge hortumu kopmuştur. nice fiiller vardır, ki mazide meşHarbi ile ilgılı diplomatik vesıkaia reğınce (madde 13) bu memleketın Hortumun kopmasile, dalgıç el ru addedilmiş, hattâ gerek âdet ve rının yeni yayınlanan kısımlarının ısıarı ıle ve korunması maksadile biseleri, motörün tellerine takılmış . gerekse karrun'.ar bakırmndan teşbelirttiğıne gore, 1941 ydı Nisanın gsyriaskerî bölge kabul edildıği ve Taceddin Denizaltı boğularak vik dahi olunmuştur. da Almanların, Yunanistam ışga hususuna Alman Büyük Elçiliğinın ölmüştur Kaza kurbanı dalgıçın Cezanin son asır telâkkikrine gölinden kısa bir müddet sonra Tür dikkatini çekmiş, ve (bu konuda cesedi denızden çıkartılmış, hâdise re bir çok nazariyeleri ve bir çok kiye, Lausanne andlaşmasırıın ga Yunan hükumetile istişarede bu etrafmda tahkikata başlanmıştır. ranti altına aldığı veçhıle, Türk sa lunulmadığını belirttikten sonra) Ölen dalgıç, aynı zamanda batan târifleri mevcut olmakla beraber, bu târiflerde müsterek olan nokhillerine hâkim durumda olan Ege Türkiyenin bu adaları muvakkaten | motörün sahibî bulunuyordu. taları câmi olarak cezayi, şu suadalarınm tarafsız ve gayriaskerî işgal etmesini ve umuru idareyi ele retle târif etmek mumkündür: «Cedurumlarını ıdame ettirmek maksa alarak adaların tarafsız ve gayriasdile, muvakkaten bu adaları işgal kerî durumlarını idame ettirmeği za, suç failine karşı, ceniyetm bır •tmek ve bu adalarda umuru ida tekhf etmiştir.» aksülâmelidir » Bu aksülâmel, suçlunun başkasının şahsı ve mahna •reyi üzerine almak için Almanlara Bu teklifin İngilizlerce tatmin e njüracaat etmiştir. dici mütalea olunacağına dair e Belediye Meclisi, Haziran döne karşı ika eylemiş olduğu fenalığm • Sadece 1941 yılmı kapsayan dip jnarelerin mevcud olmasına karşılık mi çalısmalarına buRÜn saat 15 ten bünyesinde mevcuttur. Ceza tarilomatik vesikalar, bu teklifin AI teklifin Almanlarca kabule şayan itiharen başlanacaktır. hinin ne kadar ilerisine gidilirse gimanlarca müspet karşılanmaması görülmesi ihtimali daha az olup Bu toplantınm eündeminde imar dilsin: SUÇIUJTJ cezalrT.dırmak içm mn muhtemel olduğunu belirtmek Türkiye ile münasebetleri yeniden taümatnamesi, Taksim Azabka gösterilen hisler ve aranılan çareler tedir. Aynca, gene vesikalardan tanzime bir vesile teşkil etmesi pı, Eminönü Beyazıd yolları ve ne olursa olsun: asıl maksadın j anlaşıldığma göre, Yunan hükume mi'tnkündür.» Beyazıd meydanının durumu bu suçluya azap çektirmek olduğu göti de, İngilizler tarafından yapüan Üçüncü telgraf ise, hiç değilse lunmaktadır. rülür Bu azap çektirrre keyfıyetin•aynı yoldaki tavgiyeyi reddetmiş 1941 yıhna aid vesikalara göre, Denîzpi'îk Bankasınin za'nlı d>, muasır medenıyetle, mazi arave Türkiyenin kendilerine danışma durumu neticeye bağlamaktadır: sındaki en esaslı fsrk, suçlunun tarifeleri yiirürliiğe girdi • dan. Almanlara müracaat ermesin «Anlaşıldığma göre, (birinci teldeğıl, Denizcilik Bankasının dış hatlara azcp çekmesini kaldırmak . den muğber olmuştur. erafta) rapor edilen tavsiye. krahn cektirilen bu azaptan çerek suçlu mehsus yeni zamh tarifesi bueün• Dış İşleri Bakanlığı tarafından bu yoldaki imâsı üzerine yapılmış den itibaren t?tbik mevk'ine ke^a ve gerekse cemiyet namına bır fai yayınlanan vesikalann 1941 yüını olmakla beraber, neticede Yunan caktır. Dış hatlarda volcu ücret'e de ibtıhsal etmektcn ıbaretur. Başkapsayanlan yedi cild doldurrnak hükumeti tarafından reddedilmiş rlne yapılan zam vuzde 15 i'.e 25 ka bır d"yım ıle, mazıdç ceza, gatadır. Bunlar arasında o sırada An tir. Aynca, Yunan hükumetinin ye olar;k. suçluya azap çektırmeyi • karada Birleşik Amerikayı temsıl Türklerin daha evvelden kendileri arasında dffeismelcted ?• ele almakta. muasır medeniyet ise, Di&er tarafta n Denizcilik Banka.etmekto olan Büyük Elçi MacMur ne malumat vermeden Almanlarla suçluya azap çektirmek hususunu ray'ın 26 Nisan 9 Mayıs arasın temasa geçmiş olmalanndan dolayı sı dış hatlards NaDoIi'den sonn>ki vasıta olarrk telâkki etmektedir. limanlara döviz ödemek suret ; le da Dış İşleri Bakanlığma gonder da son derece muğber olduğu «n Yani birisındeki gaye. suçlunun işbilet alan yolculara bilet ücretlerin^miş olduğu üç telgraf bahis konusu laşılmaktadır.» lemiş olduğu suçun azabmı behede yüzde 25 temzilât yapmaya kahâdiseyi hülâsa etmektedir. Bu telYeni yayınlanan vesikalarda Türmahal çekniesidir. Bu azap çekme tv graflarm birincisinde şöyle yazıl kiye ile iigili olan başka rapor ve rar v» "i'«*ir, keyfiyetirun şu veya bu suretle olmaktadır: telgraflar da mevcuddur. Bunları Kabaias Erkpk Lisesi masının ehemmiyjti yoktur. İkin«Buradaki İngiliz meslekdaşım, da sırasile bildiriyorum: pilâv günli cisinde ise suçlu gene. hurriyetten gizliliğe azamî riayet şartile, Ça j 14 Şubat 1941 Atinada BirleKabataş Erk«k Lisesi yıllık An'a mahrumiyet, para cezası odem«k nakkale dışmdaki bazı gayriaskeri sik Amerika Büyük Elçisi Mac nevl Pilâv Günü dün yapılmıstır. gibi sebeplerle azap çekecektir. FaYunan adalannın Almanlar tarafın Veagh'in Dış İşleri Bakanlığma tel Eski ve yeni mezunlarin bir arada kat bu azap, gaye bakımmdan, suçdan işgali, aynı şekilde Midillinin Rrafı: «Bulpar elçisi (Konstantin pilâv yiyerek geç'rdikleri bu günde luyu cemiyete yarar bir adam olave Türk sahillerine hâkim olan di Vaçoff) Brezilyah meslekdaşıma eski hât'ralar nakledilmiş ve tertip ğer adaların işgali ve birer hava üs diin Almanların memleketlerini iş edilen eğlfncelerle zevkü bir gün rak, tekrsr cemiyete iade etmek içindir. «ü haline kalbi ihtimalleri ve neti gal etmek, ya da geçid hakkı taleb ""firilmiftir. cede Türkiyenin bütün Batı bölge etmek hususunda ısrarları müva 1 İşte onun içindir ki, 19 Asra kasinin gittikçe artmakta olan Alman cehesinde Bulgaristanın bu taleble Bir çenr «Giresun» vapurundar. «rezaların infazı» diye bir ilim dan kendisini denize atfı hava kuvvetlerinin tehdidin» gir • ri reddedemiyeceğini sövlemiş. AvKTadeniz seferindcn dün lıma mevcut değildı. Çünkü böyle bir ilmesî müvacehesinde İngiliz nüku rıca. Türklerin CAnkaradaki Alman metinin Yunan hükumetine Tür Büyük Elçisi Franz von Paoenve) nımıza d^nen (.Giresun» vapuru me ihtiyaç yoktu. Suç failine yapıkiyeyi bu adalar idaresini devir a!"" taarrvıaa uçramadıklan takdirde şa ka^tini Mehmed Ali Ö7CÜ, iigili lan işkence. tazyik, hapis gibi azap e 30 Mayıs vasıtaUrînın tatbiki,"j[aj»e" iç'jn kâ4i mağa davet etmek tavsiyesinde bu •vaşrmyâca~kTan hususunda kat'i te görötü'yorcru. Halbuki<tl g . ^sırda, ' lunduğunu bildirmiştir. Bu tavsi minst veTmiş bicîüVfarından fialu tH H a u k i < t 'lg. yeye Yunan hükumetinin müspet mdVMV eOTdîŞftrde' Jbil3*ir,rnişjar,:ıf. sonra, vanura binen f f î yolculşrdan b a ? l ı ? " " ^ ü i r fefseîesii yenilikleri cevab vereceğini tahmin eden İnşi3 Mart İ941 " Gene MacVeigh. İ'ri'cnin Kncet Vöyü halkı'dan 25 sayesiide, gayenin azap değil. azap liz Büyük Elçisi, Türk makamla Türkiyeyi ziyaretten sonra Atinaya yaşmds Ali Arslan isminde bir gen neticesi suçluyu cemiyete iade olrına da müracaat ederek böyle bir geçmiş olan İngiliz Dış İşleri Ba ciiı intih^r kastıyla kendi'ini d?ni duğu anlasıhnca ij değişmiş budavet müvacehesinde azamî siiratle kanı Anthonv EdenHe yaptıgı gö ze attf'nı. gemiyi durdunjp yaptı lunmaktadır. harekete geçilmesini temenni eyle rüşmeyi Dıs İşleri Bakanlığma şöy ğı aram=lara ra&men mü^tehirin ceSuçluya cektirilen bu azap ve ısmiştir. Bu tavsiyeye herhangi bir le bildirmektedir: sedini bulamadsmı bildimiştir. tıraptan ne suretle faydalanılabileitiraz belirtisi mevcud olmamakla «Eden, Tiirkiyede görmüş olduğu Bu ihb=»r ve iddia üzerine Savcl oeği düşünülmeğe başlanmış, bunun beraber, İngiliz Büyük Elçisi. Türk hüsnü kabulden fevkalâde nıüte için bir takım yollar ve usuller lerin bahis konusu tehlikeyi göze hassis olduğunu ifade etti ve Türkaranmağa koyunulmuştu"r. İşte <tcealmak hususunda karar vermekte lerin ittifaka sadık oldukları gibi Haziran 1 Zilkade 24 zaların infazı ilmi» bu suretle doğpek geç kalmalanndan endişelen Alman tehdidini de tamamile müdmuştur. e mektedir.> rik bulunduklarını, fakat taarruzi c e İ Şu halde Ceza Hukuku ile CezaMacMurray'ın 30 Nisan tarihli i harekete geçebilmek için ne insan fc l a n n tnfazı Hukukunu yekdiğerile * kinci telgrafı, hâdisatm inkiçafını eüciine. ne de teçhizata sebeb olma ! ka:ıştırmam:k lâzimdır. Ceza Huşöyle ifade etmektedir: dıklarını belirtti. Yunanistana ta v | 4 :a 12 11 16 11 19.3 21 33 2 13 kuku, suçlunun işlemiş olduğu «İngilizlerin tavsiyesine başka bir arruz edildiği takdirde Eden, Türk1.59J 6.40 E. ] 8.56 4.38) memnu bir fiile karşı muayyen cemahiyet veren Türkiye Dış İşleri Arkası Sa. 5, Sü. 3 te Yazan: Fred J. Zusy Cezanin tarihi, beşeriyetin tarihi kadar eskidır. Ancak mücerret bir mefhum olarak ele alman «ceza» tâbirinin gerek târif ve şerekse şumulü: asır'.ara ve zamanin icaplarına gore değişmiş bulunmaktadır. Ceza, suçu işliyen kimseye çektirilen azaptır. Fakat suç mefhumunun, hilkatttenberi mevcut bulunan ve fena zan o!unan fiilleri ihatası içerisıne alan kat'i bir târifini yapTiak imkânı mevcut değildir. nfaz Hukuku Baha Arthan zayı vermekle mükelleftir. Verilmiş bulunan bu cezadan gerek suçlu ve gerekse cemiyet namına ne suretle faydalanılacağını da Cezaların İnfazı Hukuku göstermektedir. Görülüyor ki, suçlunun ceza çekmesı kendi bakımından, iki esaslı noktaya istinat etmektedir. Kendisinin cemiyete iyi bir adam olarak iadesi, aynı zamanda ışlemiş olduğu suçun azabmı çekmiş buluriTas: Buna bir üçüncü noktanin daha ilâvesi lâzimdır, ki o da suçluya cektirilen cezanin, başka suç iflemek arzusu gösterenler üzerinde korkutucu bir tesir icra etmesi keyfiyetidir. Suçlunun jahsına cektirilen cezida azap mahiyeti bulunduğu gibi, onda tekrar bir cürüm işlemek arzusunu nez'eden bir de vaki tedbir hassası meveuttur. İşte bugünkü İnfaz Hukuku bu esaslar üzerine kurulmus bulunmaktad Yalnız bu esa«l' iyi tatbik edılebilmesi icin, suçluları iki büyük gıupta toplamtk lâzım gelmektedır: Hilkî ve tesadüfi cürumler. Hilkî mucrımler hususun'l>v: ü m ; m ü nakaşalar bir asırdanberi hâlâ kat'i bır neticeye vjrmamıştır. Suçlunun hilkaten kötii r.ı<r<v H"*Hu&u ve bunun artık ıslâ'ıına imkâ'n bulunmadığı, binaenaleyh cemiyet harıcine çıknnlna':ı fıkri ıle, bu fikrın tamamen zıdrlı olan fi''r'p h^'â çarpışmaktsdır Ceza Hukuku bakımmdan bugün için müsbet olan hakikatler. İnfaz Hukukunda (.«eza' nın şahsîlestiıilmiş olması yoludur ki bu, artik ilmî bir hakikat halini almıs, bu'.unmaktadır. Cezanm 5=jhsilestirilme<:i demek. Ceza Kanunlarında yazılı iki had arasındaki oezalan, hâkiıiiin suçlunun içtimaî vazivetını. ahlâkır.ı. cemiyet icerisindeki mevküni, suçu işlediği andaki nıhî halini nazara a.arak tatbik etıne'n demektir. Eu hal, İnfaz Hukukunun ilk rrerhalesini teskil etmis bulunmaktadır. Bundan sonra cezadaki azaltıcı ve ağirİEştırıcı haller meydana gelmek tedir. Hâkim, suçlunun vaziyetini naz.Ta alarak knnunda vazılı en aşağı haddi tatbik etmekle de iktıfa, ftTjjiveeJt uat Jtanunda yazılı olduğu veçhile bazan cç*ayi .. daha jjaiifietmekte vevahut daha agırlaştırmaktadır. B/jnlarj; Ceza Hukıkunda ağ'.rlatıcl ve hafifletici sebepler denilmektedir. Cezaların şahsileştrilmesi hususunda ağırlatıcı ve hafifletici sebepler de kâfi görülmemiş, maalesef bizde henüz mevcut olmıyan, infaz Hâkimliği namile bir sınıf hâkimlik vücuda getirilmiş bulunmaktadır. İnfaz Hâkiminin vazifesi, suçlunun cezayi çekmeğe mübaşeret etmesile başlamaktadır. Asıl hüküm hâkiminin vermiş olduğu cezayi indirebilmek salâhiyetini haiz olduğu gibi bazı memleketlerde mahdut cezaların infazmı büsbütün geri de bırakabilmektedir Meşmten tahliyeye bu hâkim karar vermektedir. Bilfarz üç sene hapse mahkum edilen blr şahsin cezasını bu hâkim, bir buçuk seneye kadar indirebilmekte ve mahkumun meşruten töhliyesine karar verebilmek tedir. Bunun için de bu hâkimin vereoeği karara esas olacak vıkıaları hazırlıyan bir takım yardımcıları vardır. Hergün mahkumu en ufak hareketine kadar kontrolu altında rutan ve bu hareketleri muntazana'n not eden hapishane müstshdemlerınd^n başka ruh hekimleri bu yardımcılarm başmda gelmektedir. HSkim, büf;ir. bu yardım eılarin iancsiyle. mahkumun bir deha suç işleTÜyececme kanaat getirdiffi t'kd'He cez?vı tenzil etmekte ve mesruten tshlive kararını vermekte ve bazı mahdut fiillerin ^ezasını tecil etmektedir. Gerçi bizde de rneşruter tahlive mü?«se":es; mevcuttur Anfak înfaz HâkİTni teşkilâtı olmadığı için meşruten tahüye kararını. bükmü veren hâkim vermektedir ki. meşruten tahliveden maksut olan gaye tamamı!e husul bulmamaktadır. Cünkü İnfaz H'kiminin vazifesi, mahkumu mütemadi kontrolu altında bulundurmak. mfhkumla maddeten en yakın bir şekilde temapta bulunarp.k, edindıği kanaata göre karar vcmektedir. Halbuki bızdeki meşruten tahlive müessesesinin mekanizmasını, hapishane idaresinm vereceği rapor teşkil etmektedir. Bu rapora Köre esas hükmü veren hâkim, meşruten tahliyeye lüzum olup olmadığına, mahkumla maddi sekılde alâkadar olarak değil, evrak üzerinde tetkikat icra etmek ı T YAZAN Belediye Meclisi bngün foplanıyor suretile hükmatmektedir. Hüküm hâkimi ile iniaz hâkimi arasındaki mukayeseyi kısaca şu suretle izah etmek mumkündür : Hüküm hâkimi. suçlu hakkmdaki hükmünü verirken «suçu işlemiştir, cezasını çeksin> gayesini takip etmekte, ancak suçun işjenişini, suçlunun suç işlediği zamanki hal lerini nazara alarak kanunun hu dutlan dahilinde eezasından indirme yapabilmektedir. Halbuki infaz hâkiminin takip ettifi gaye büsbütün başkadır. Bu hâkimin vazifesi, suçu işlemij olan kimsenin elinden tutarak, onu i ne düşmüş. olduğu girdaptan kurtarmaktır. Başka bir izah şeklile; cürmön ahlâkf nizamda tevlid etmiş olduğu inikâs, hüküm hâklminin suçluya vermiş olduğu ceza temin olunmakta, faidevî nizamda vukua gelen aksülâmel ise, infaz hâkimliği müessesesinin tâyin « < ceği tarz ile husul bulmaktadır. Kanun vâzıı, suça karşı cemiyetin müsterek himavesir.i temine matuf bulunan tedbirleri kanuna koymuş, hüküm hâkimi bu tedbirleri tatbik etmek suretile «korkutucu» tesiri elrle e*mist'r İnfaz Hâkinlifi müesse^e^i i««. ıslâhı itnkâr.ı mevcut olan sucluyu ı?lâh ederek. dolaylsile gene cemiyeti himaye etmiş. bir fert kazandırmıştır. İşte bütün bu sebeplerledir H, cezavı sahsîleştirme ve rreçruten tahlive usulleri modem infaz sisteminin P'nt hatlanm teşkil etmektedir. Ancak hapish2nede mahkum, meşruten tahli'e hakkını kazanmak için ne suretle hareket edecektir? Bu hususun bütün tafsilât '•e nazariyclerini bu sütunlara sığdırna&R imkân voktur Ysl"mz Ş U kad'rmı sövliyebiliriz ki. bu neticeye erişmek icin şimdiye kadar tutulan en müh'.m yol. suclu çocuklarla, suclu büvüklerin vek di^erinden aynlm's olmp'i keyfivetidir. Bundan sonra eerek suelu çocuk l?rda. ge'ekse sucîu büy'iklerde ıslâh careleri selmektedir ki. bu da her iki srmfın kendisine mahsus hususiyetleri ve terbiyevi tesirleri gözönünde bulundurulrak suretile mahkı*"i' rı cabstınm°ktan ıbarettir M?hkumların çalıştırılmasmm fayda ve mahzurlarile. küçük suçlular hakkındaki düşüncelerimizi de gene bu sütunlarda başka yazı larımızla açıklıyacağız. ek Mplrln. ba» »|nıınx ?ıp diye keser. Bilemediniz, iki tanefl. Kalp lUçUn v«rdır, yirmi damlan, damarlan genişletır, ferahlık verir. Pek pek yırmı bes damlası. Bir bardak sognk »n, cehennem . gibi neakta, cana can katar. Tallah yallah iki bardagı. Ama aspirini on tane ynttunuz mü, lonn nereye vanr, bilinmez. Damar açm» ilâcının elli damlası, •hrete dofrn yol açabilir. Cehen nem «cafında da olsa, Bnz gıbı ınyun bir «ürahisini birden içene haıtahane gerekir. Gaıetelerde her jfin, çe?it çes1* cürumler, cinayetler, kazalar, olömler oknyornı. Hiç »üphe yok M bunlann en dehşetlilerine bile kamkıadık. Oknyop feçiyornz. Hattâ, bn gibi haberlerin daima «gereken takıba ta jeçilmiştir». yahut «dnruma mâddeiumumilikçe el konmustur» gibi klişe cfimlelerle biteceğini bil difimiz için, oknmayı yarıda bıraktığımıı bile oluyor. Şa haberlerin bir kaçım blr ara ya getirip oknyayım dedim. Tecrübeyi yaptım, fenalık geçiriyordnm Bunların yalnıı başlıktarınt oku yalım, yeter, bemen bana hak \erirıiniz. Başlıyorom, ııkt dnran: «Bir evlât babagını öldürdü». «Uvey kızın» tecavttı eden baba>. «Bir hamile kadını öldürdüler». «Tir köpek, mektep bahçesinden çocuk eesedi eıkardı». «Bir baba oglunu vurdu». «Kendisine yüz vermeyen kızı yaraladı». «Bir sağhk memurn rüş\et alırken yakalandı». «Banliyö treni üç yaşındaki kızın başını kopardı». «Bir hafta içinde on sekiı kız kaçırıldı». «Düşürdüğü çocuğo bahçeye göm dii». «Mektepte odasına erkek alan kız talebe». «Sevgilisini öldüren bir kadın intıhar etti». «Vatan caddfsindeki trafik kaza'inda bir ölü on beş yaralı var». «Bir treni taşladılar». «Bir işçi, mühendisi yara ladı». «Adanada bir günde iki cinavet oldu». «Dere>e balıklama ?i ren blr genç knma saplanıp öldü». «Haliç vapuru mavnaıa şarptı». «Ankara ekspresinde dört kişi soynldu». «Çıra ile ahıra girip yangma sebep oldu». «Haşerat ilâcivle oğlunu öldürdü». «Lüks Nermin yüzünden iki gardiyan takiha ta ngradı». «Polis müdürıı, hâdise ler belirli sekilde arttı, diyor». ı «^ PİYASAYA AkZEÖÎtÖl İLSA İstanbul P.K. 18 Teteeer! diye bagırdığınızı dnyar çibi oluynrnm, Evet, haklısınız, gerçekten de ye ter. Ama inanın kl bn kadar çok mü nasebetsiz bavadisi, pek fazla gazete okuyarak bir araya toplamadım. Tallah yallah üç günlük gazetelerden. o da, kabasını ahrcasına, derledira. Neredeyse kendim de yeter diye bafıracaîım. Ama bag.ıra'mıyörnm. Dizlerimin bağı çöziilur gibi oldu, . Diitkum tutuldu. • • ıGeçen sene mi, evVelki sene mi, iyi hatırlayamıvorum, bir lünaparkta, adını şimdi hatırlayamadıfım bir nnmara geyretmistim. Aynı nnmarayı, Ankara Gençlık parkındakl lünaparkta ba sene de gördüm, de oradan aklıma geldi. irden bire KADERINIZ değiçebilir! 8 3 8 1 2 ( X CUMHITRİYETİN TEFRtKASI: 9 a n * AMPfte Ce\/\VS^.HAMOI VAROÛL Katha, gayet ciddî, cevab ver di: ilk kar taneleri görüldü muydu, biz Wiesdorf'da, kışın geldığını anlarız. Yollar tıkanmış mıdır, demek istiyorsunuz? Katha, yatağı duzeltmiş, doğrulmuştu. Aynı şeyi bana dün sormuş olsaydınız, size «hayır» diye cevab verırdim, Madmazel. Yahud «bilmem ki» derdim. Ama bugun, emin olarak «evet, yollar tıkanmıştır. geçid vermezler! Evet, kış sahiden başladı, Wıesdorf dunyadan ayrıldı!» diyebilirım, Loraıne'm kaşları çatılmıştı. Katha, genç kıza konuşacak vaklt bırakmadan, kendi sozlerinin tabiî bır devamı ımış gıbı: Bu gece duydunuz mu? dıye sordu. Neyı"1 Duvmadım. uykumu kaçıran hıç bır şey olmadı. Tabıi. daha uzaktalar da ondan. Ama ne de olsa. ilk defa olarak sesleri duyuldu. Bu çece kurdlar uludu. Madmazel. Kurdların sesi bir kere duyuldu muydu, artık «atodan dışarı hıç kimse çıkamaz. Guzel yaz günlerinin bittığıni haber veriyor bu ulumalar. Kış. soğuklar duvar gibi orülen karlar, fırtınaiar başladı, diye haber verir. Kış artık etrafı sarmıştır. Nısan ayma kadar sürecektır... Yahud Mayıs ayına kadar Loraıne: Aman ne zevklı şey! dedi Fakat, hemen arkasından gulum^edı Ihtıyar hızmetçı kadı,nın safsatalarıria kulak asmak mânasız değil mıydi? Umarım kı aidanıvorsunuz, Katha, Kont Dozıa belkı benım le daha başka tıirlü konuşacak tır Her haMe şurası muhakkak kı hpnım ormanda ge7en yabawhavvanlarriımttorhıtmrrrir tur, tuf?k kulianmasını da hılirım. Surü ıle kurd karşıma çıksa beni yolumdan alıkovamaz. Ama Kont bana yol arkadaşlığı etmek istemezse... Katha. genç kızın sozünü yarıda kesti. Onu demek istemiyorum. Bızim efendi kadar ormandan korkmayan ınsan yoktur. Bütün omru ormanda geçer. Ama orman geçid vermeli ki, ana yollara çıkılabılsin.. Ben onu demek istıyorum. Kathanın yüzü, hafif bir gülumsemeden sonra, yine eski cıddihğine bürünınuştu. Loraine dondü, sigarasını tablada söndüruyordu, tekrar pencere onune geldi. Uzüntü ile: Hâlâ kar yağıyor, dedı, Gerçekten de bulutlar alçalmı>, karanhk gokten, kar taneleri dokulmeğe başlamıştı. Durum kötuye gidiyordu. Loraıne, karların aheste dökuluşunu, bır kaç dakıka sessızce sevrettı. Ansızın. bır karar vermışçesıne, hızmetçı kadına doğru döndü: Benı Kontun yanına goturur musunz, Katha? dedi. Kadın, hayretle onun yuzüne baktı. Kont sizi saat altıda bekhyor, Madmazel. Olsun! Bir kaç dakika erken gitmiş olurum. Eğer efendiniz şatoda ise ricamı reddetmez sanırım. Hava büsbütün berbadlaşmadan yola çıkmak istiyorum. Katha, gözlerini yere ındırdi, bir muddet kararsız kaldı Fakat Loraıne pencerenin önunden ayrıimıştı! Oyle azımlı gozüküyordu ki hizmetgı kadin. son bir tereddudden sonra: Pekı .sotureyım Madmazel, dedı. Yoida bana yaslamn, çunkü merdıven epey dıktır, bacağınız da... Genç kız, bu sefer gülumseyerek: • Bacağım iyileşti, dedi. Hem de sızın sayenizde... Katha, teşekkürlerj kı>a keımek ıçın yürddu, kapıyı açtı. O önde, Loraine arkada, odadan çıktılar. Wıesdorf şatosunun birinci kat galerısinde iiıler. Genç kız, ne de olsa, sol bacağında bir ağırlık hissediyordu. Taş basamaklardan inerken epey sıkıntı çekti. Zemin kata vardıkları zaman Katha, merdıvenın sağında bulunan buyuk bir kapıyı itti. Genç kız, Othon Dozıa'nın gerçek ulkesıne gireceği o anda, âdeta geriler gibi bır hareket yaptı. Şimdi, önlerinde uzun bir dehliz vardı. Acayip gorunüşlü, hattâ ilk bakışta korkunç bır dehlızdı bu. Yuksek pencereler den ışık alan bu dehliz, aydınlanacağı yerde âdeta kararıyordu. Pencerelerin eski zaman işı renkli camlarından süzüîen ışık o kadar olgundü. Bu koyu mavi, ko'vu kırmızı, mor ve gul rengı huzmeler altında, dolgun hay\anlar, gayet ıri boy ayılar ve kurdlar, tahta kaıdeler ustüne oturtulmuş, canlı ımışler gibi, insanm üstune atılmağa hazırlanıyorlarmış gibi, duvar boyunca dizili duruyorlardı. Katha, bu korkunç manzaraya alışık olduğu için, kılı kıpırdamadan, dehlızı baştanbaşa ceu'ı bır takım kapalı kapıların en nıhayetindekıni tıkırdattı. Sert bir «girinız!» emrinden sonra kapıyı itti, Loraine'i orada birakıp, içeri girdi. Fakat kanadı açık bırakmıştı. Genç kız, hizmetçi kadının, efendısine kendisini haber verdığını ışıttı. Loraine, Bozia'n n cevabı yerıne yalnız, itilen bir iskemlenin takırtısını duydu. Sonra kendisine doğru yaklaşan ayak sesleri ışıtildı. Kont, kapı eşıgınde gozuktu. Telâsla: Gırınız, Madmazel. dedı. Loraıne: Wıe5dorf'da gorduâum buyuk ihtımaralar sayesinde, sıh diye cevab verdı. Biraz da Katha'yı ovmek için böyle diyordu. Fakat o, çekılip gitmişti bile. Genç kız bu sefer yalnız Dozıa'ya hitab etti: Evet, sıze teşekkürden daha fazla bır sey borçluyum, efendim. Ama minnettarhğım o kadar büyuk, o kadar ölçusuz ki kelimelerle ifadesine imkân yok. Kontun her zamanki arkadaşları olan o iki koca köpek, genç kız içeri girer girmez, yattıkları yerden kalkmı.slardı. Kont, ser} bir el hareketiyle onları uzaklaştırdı. Tekrar şömınenin önündeki yerlerine dönüp uzandılar. Othon, genç kızın söylediklerini dinlemiyor gibiydi. Fakat huzur kaçırıcı bir sabıt nazarla onun yüzune bakıyor, o zamana kadar yarım yamalak görebildiğı genç kızı, paha . biçercesine seyrediyordu. Bununla beraber, Loraine'in sozlerıni takip eden bir kaç saniyelık sukut içınde, Dozıa ken dini topladı. Döndu, şöminenin onüne bir koltuk surdu: \Vıesdorf'un misafırperverlıği hakkmda pek kotu hüküm vereceksinız, Madmazel, dedi Yaralarınız henuz tamamen iyileşmediği halde sizi ayakta tut muş, hiç de hak etmediğim medıhlerimızi dınliyorum Loraine başını iki yana salladı, tamamiyle şifa bulduğunu ifade etmek istedi. Ama solgun yuzune bır goz atmak, durumun tam aksi olduğunu anla mağa yeterdi. Nitekim. Othon'un sürdüğü koltuğa memnuniyetle oturuşu da bunu gosteriyordu. Genç kız, gösterilen yere otur duktan sonra, etrafına goz gezdirdi. Kontun tercih ettiği oturma odası olduğu anlaşılan bu yer pek geniş değildı. Olçüsu odanın enıne bo\una uyma\ an. geni?, rierın bir çominesi vardı. ??ncerenın karşısma gelen duvarda, içi tufeklerle, av bıçaklarıyîe tıklım tıklım dolu büvuk bır vitrm vardı. Oteki duvarlara, sus olarak, Loraıne'in dehliado gördulclennefeen^ zer yabanı hayvan ba^ları asılmıştı. (Arkası var) 'hatim gayet yerinde, »»«»» Siz de bilirsiniz ya, koıkocaman, fıçı gibi bir alet var. Büyüüük. de riiin, geniiiş bir şey. Içine altı tane adam koyuyorlar, bu adamları, | muayyen fasıla ile yan yana dilivorlar. Bu kocaman fıçı dönmeğe başlıyor. Adamlar da beraber. Sürat gitgide artı>or, yıldırıma yakınlaşıvor. Fıçıdaki adamlar, dö nüvoriar mi, duruyorlar mı. be'H olmayacak hale geliyor. Fışı do1 nüyor, tabii. Ama içindekiler, san ' trifüj kuvvetin tesiriyle dnvarlara yanışıvorlar, >avaf yavaş, fıçının eidarına yapısık, yükseliyorlar, yan yatıyorlar, eğriliyorlar, kendi lerinden geçiyorlar, bir henjâmedir gidijor. Şo arka arkaya sıraladıgım cemiyft ttzahürleri karşısmda ben kendimi, o fıçının tepeden bakan seyircileri arasında aöriir çıbi oldum. Fıçının içindeki hengâmeyi o gün, ynkandan seyrederken nasıl başım döndü ise, nasıl sersem oldumsa, şimdi gene öyle oldum, ye ter demeğe takatim kalmadı. Dönrn fıçıvı seyrederken. elimi bonı gibi yapıp, içindekilere, «ye ter» diye bafırmak istemistim. Tıpkı onun sribi. şimdi de gene avnrlarımı biriestirip aftzıma gö7 törmek. toplum dediîim' daha bü ' vük fıcıya do*ru, ci*er!erimin o' lanca knvvetivle«Yeteeer» di\e havkırmak isti ijrum. Hajır yeter defil «imdaaat:» Hamdi VAROGLU Son para yatırmo günü 6 HAZİRAN Çekiüşlere iştirak için vadesiı 2OO, vadeli 1OO liralık hesop oçtırmok . kâfidir Vadel! her'5O, vadesiz her İOO liraya bir kur'a numarosı. CUMHUHİYET Nüshası 25 Kurustur ABONE ŞARTLARI Turklje Harlcl U r a Kr Lıid K I Senelık ff ayiık 3 aylık 75 00 ı.Mifm «0 no 8H < 0 22 00 »4 00 Basan ve ydyan Cumhurıyet MathaacıUls vt GazPtecılık Turk Annnım Sırk<*tl Cagalnğlu Hslkfvı s<'kak No 3 41 H Sahıbı GARANTIBANKASI PARANIZIN, İŞİNİZİN, İSTİKBALİNİZİN Yazı ıslerını tı'lfn NÂZİME NADİ Mcs'ul Müduı IUHTI cden GARANTİSİDİR PROF. NİMBÜS'ün MACE RALARI: &/*İ2I*:JA*J 3 Gazetemıze gondenlen evrak ^re vazılar ntşndılsuı edilmeFin ıade edıtmtı. flânlardan mesuliyet kabul pdılmeı. NUYAN YİĞİT 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear