22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
tKl CUMHURÎYET 6 Nisan 1959 İzmirde çocuklardan ^nürekkeb bir hırsız çetesi yakalanmış. Çocukların yaşları 8 ile 14 arasmda... Gazetelerde türlü türlü resimlerini gördük. Bir defa daha yazmıştık. Biz böy. le bir hırsız çetesinin kurulusu kadar, gazetelere hırsız çocukların isimlerinin yazılmasını ve resimlerinin konmasını da esef verici bir hâdise olarak karşılarız. Amerika ve Avrupadaki bir çok memleketlerde bu bir basın suçudur. Işle. yenler ağır cezalar görürler. Sekiz yaş iyi ile kötünün ayırd edilebildiği bir yaş değildir. 8 yaşında dükkân soyan bir çocuk, terbiye edilmek şartile pekâlâ namuslu bir vatandaş olarak yetişti. rilebilir. Fakat onun gazetelere is Sefıir 1K Hayır, bu gazeteciük değil! =haberleri 1 minin yazılması ve resminin konması ile bu imkân tamamen ortadan kaldınlmış olur. Bu isimler ve fesimler silinmesi mümkün olmu yan birer leke olarak artık onları bütün hayatlarınca takib edecektir. Zaten bir çoklan bu isim ve resim konmayı millet nazarında birer kahraman mertebesine yükseltildikleri mânasına alarak içine gömüldükleri günah batakhğından çekilip kurtarılmayı kendileri de istemezler. Bir gazete resmi uğruna dört insan yavrusunu en korkunç ve en karanlık bir istikbale mahkum etmek... Bu kadar düşüncesizliği Türk basınına yakışhramıyoruz. Ö D N f Söz ayagajüşünce 4 yaşındaki bir çocuk dün yanarak öldii Şeker Bayramına Yaklaşırken Ramazan, Müslümanlar için öz«l YAZAN önemi olan .kutsal bir aydır. Nefis terbiyesi ve ruh temizliği, kulluk duygusu ve vicdan edebi, onun «mıcıdır. Orucu, yalnız mide tutmaz; ınsanın bütün uzuvları orucla kendile ! rini her türlü isteklerinden sakınır. j na gelir? Bunu söyleyen, eshabın ne çıkmış; arakiyenin üstüne bir sa. lar. Hele ağızü... Dudaklar, bütün önde gelenlerinden biri olan Selman.ı rık sarmış, göğsü bağrı açık, pejsevabların olduğu kadar günahların Farisî'nin admı da duymamıştır? Pey mürde kıyafetli, şaşı gözlü,'meczub da ocağıdır. Bizim çocakluğumuzda gamber isimlerini taşıyanlar arasında Uvırlı bir adamın koltuğuna iki kişi kötü bir şey söylememek için oruclu kötüleri, hattâ müslümanlıja göre büyüklerimiz, Ramazan aymda az kâfir sayılanları yok mudur? Bu hü girmis, «trafında eli bayraklı kırk konuşmayı ihtiyar ederlerdi. Oruc küm, düşüncesizliğe bir misal sayıl elli kadar adam toplanmış. Seyirci olarak bir çok halk da tuınlara katutanlar tecrübe etmişlerdir ki, ikin maz mı? tılıp gelmiş. Cevad Bey, bunların diden sonra, güneşin batmasına yak31 mart için bundan sonra yazaca yanına sokulmuş. Hallerini yakından laşıldıkça insenıniçînde aç durugtan hasıl olma tatlı bir his, ruhu hafifle ğım yazıya hazırlanırken okuduğum tetkik etmiş. Hoca Ali Efendi namınve orada inceleyeceğim hitırahrında daki bu adam «meyhaneler kapanten, manevi buluşlara hazır hale ge. Başkâtibi Ali Cevad malı. resim çıkarmak menolunmalı,e s k l tiren bir yumuşayış başlar. Beşere Mabe>'n Bey merhum, 1908 Me|rutiyetinin ilk İslâm kadınları sokaklara çıkmamaaczini düşündüren bu hal, her türlü kudretin toplayıcısı olan Büyük Var Ramazanı günlerinden birinde olmu{ lı» diyormuf. Ali Efendinîn koltuğundaki kırmızı yüzlü. seyrek sakalLğa karşı kulluk duygusunu gönülde bir vakayı şöyle anlatır: Sultan Hamid, kendisini çağırmn lı ve sarıklı gene adama hoca efenuyandırır. İnsan. bu azamet karşlsında küçülür. Küçülür. fakat küçü ve «Bir çok Fatih hocaları sarayın dinin ne istediğini sormus: «Kanunu lerek büyür. Kulluk, ona esaret d«. önüne gelmişler. Mutlak beni gör. Esasiyi istemiyoruz!» demiş. Dönmüş, ğil, her cins hırstan sıyırdığı için mek istiyorlarmış. Başmabeynci gel padisaha durumu anlatmış «Bu gehürriyet verir. Samimi dindar hür di, söyledi. Bir kere de sen gör!» de len, Ali lsminde bir meczub inıiş. adamdır. Çünkü korkusuzdur. Tek mij. Cevad Bey, larayın kapısı önü İçlerinde Fatih dersiâmlarına benzer korku AUahtandır. Ramazanın sonu, Bayram. Buha arabcada «tdülfıtr» derler. Terkıb hafifletilerek farsça kaidesile <ldi fıtır» denilmiştir. «Fıtr» oruc bozma demekür. Biz Türkler buna Seker Bayramı demişiz. Ne kadar mânalı bir adlandırma! Esasen «bayram» kelimesi de geniş anlamlı bir Türk sözüdür. «Bayramak» masdarından gelir. Kutlamak anlamınadır. TakdiE etmek demektir. Nitekim «bayrak» mânası kelimesinde mukaddeslik vardır. «Tatlı ye, tatlı söyle!» «U sözü, Seker Bayramının Türk ruhun. dan nasıl doğduğunu gösterir. Bu şeker töreni ne zaman baslamı^tır, bilmiyorum. Herhalde asırlardanberi Türkler, kutsal günlerinde şekeri ve şekerli yiyecekleri kıymetlendirerek kuüanmışlardır. Hattâ kurban Bayramlarında tathlı yahni pişirmek, blzim âdetlerimizdendir. R?mzanda. olmazsa Bayramda dargınlar banşır; iftar ve bayramlaşma vesilesile ahpablar birbirini görür, görüşürlerdi. Bütün göğsü imanlılar böyleydiler ve böyledirler. Fakat nedense bu hu* zuru bozan, sükun istiyen gönüllerl allak bullak eden bir takım ne idiğl belirsiz adamlar, hep Ramazanda müminlerin başına belâ olur. Bunla. rın ya hususi maksadlan vardır; Ramazanı, din duygularının uyamk bir devresi olduğu için bugünlerden istifadeye kalkıp halkı tedirgin ederek gsleyana getirmege te*ebbüs ederler; yahud gene aynı duyguların tesirile akıl freninl kaybederek ttıasum halkı etraflanna toplayıp coşkurt," tertlbslz ve mânasız har%ketlere kalkerlar. Iklncisi birineteinden daha az rahatsız edici. daha az tehlikeli değildir ve olmamıstır. Meselâ durup dururken Cengiz adındakileri dlnsizlikle fuçlandırmak, kimin aklı Cevat Fehmi BAŞKUT r azan:YÜNUSNADİ Çamaîir yıkayan bir annenin dik katsizliği 4 yaşındaki çocuğun ateşler ıçinde kalıp yanjnasına aebebiyet vermiştir. Taşlıtarlada Şen sokağı 66 nuîna. ralı evde oturan Firdevs Şen, bahçede çamaşır suyu kaynatırken biı ara eve girmiş, 4 yaşındaki oğlu din çer ateşle oynamaya b/ışlamıştır. Biı ara etekîeri tutuşan çocuk feryat ederek annesinin yanına koşmustur. Çılgına dönen ans oğlunu nyanan yerlerini söndürmüşse de Dinçer has taneye kaldırıldıktan sonra fecî şekilde ölmüştür. HASANÂLİ YÜCEL Knnservatuar bğrenci konserlerinin yeri değiştrrildi Avrupadaki tepkiler İhtilâl hareketinin Avnıpaya na«Hareket tâ bidayetindenberi halkın en nazik damarı olan şeriat sıl aksettiğinden ancak bugün mave din noktasına basarak işe baş lumat almabildi. İlk tepki Avrupa Osmanh eshammın lamış ve hoca kıyafetinde bir takıra borsalarında denîler de buna karıştırılmış ol düsmesi suretinde belirmlştir. makla hakikî ulemanın alelâde süAramızda halledilecek meseleleri kut ile bîtaraf görünmeleri müm olan Bulgaristan ise bunu kaçırılkün iken Deygamberin hakikî vâ maması lâzım gelen bir fırsat sayrisi manevîleri olan kimselerden mıştır. Nitekim yarı reımi Vrene mürekkep muhterem «Cemiyeti ilgazetesi: miyyei islâmıye» 2 nisanda ınsan«Son giinlerde vukua gelen nıillî lık tarihine altın harflerle yazılave dinî hareket, Türkiyenin iç idaeak şu beyannameyi neşretmiştir. resinin kuvvetlenmesi ve aşkıda MUHTEREM MEBLSAN HEYETİLE NECİB OSMANLI MİLLETİJJE : k « l m l » olan beynelnulel meselelerın hallolunması bakımından meşrııtiEsselâmün aleyküm, Mebusanı kiraradan bazılarının yet Idareslnin sjmdiye kadar elde hayat emniyeti endişesine dü^erek ettiği menfaatleri alt üst edeceğinistifa etmek niyetinde bulundukla den korkulabilir. rı ve ahalimizce istipdadın avdetinKezâ, hâlen akdedilmiş olan Dev den korkultnaya baslandığı hakkın leti Osmaniye Bulgaristan ltîlâfıda bazı hissiyat ve istitlâat lıâsıl ol nın son hâdiselerle akim kalması duğu anlaşıldığından mesvereti ve da muhtemeldir. Binaenaleyh Bulmeşruriyerin şer'i ,erife mın afık garistanın, istiklâli ve hayatî menolduğunda zerre kadar tereddüdü faatleri için her türlü lüzumlu tedoltnıyan ve devri istipdntta ıslâmi birleri alarak bütün ihtimallere yet kitaplarımızuı külhanlarda ya karşı kendisini koruması elzemdir. kıldığını heniiz unutmıyun <.CemiBulgar milleti bu menfaatleri muyeti ilmlyyei islâmiyyu» nin ahkâhafaza için en büyük fedakârlık«nı şer'iyyeye hitrmet edecek Meclara katlanmıya hazırdır.» list Mebusanımızın meşrutiyerl mes. Ayni tarihte Berlinden gelen mamızın muhafazası uğrunda bütün efradile son dereceye kadar telgrafnamede ise: «Berlin siyas! mahfillerinde tsgayret sarfına azmetmiş olduğu ve meşrutiyetln muhafazası için ha tanbul hâdiselerine fevkalâde eyatını feda etmeyi bir din borcu hemmiyet verilmektedir. Osmanlı bildiği cihetle bugiine kadar istifa memleketinde hükumet nüfuzunun eden veya kaçmıya »çşebbüs etmek zayıflayacağından pek riyade korsuretile istifa etmij sayılacaklar kuluyor. Bu memleket İçin kuyvetdan maada miislim ve g3yrı nıri>lira li bir hükumete ibtiyaç vardır. Anmebusanı kirama ulemanın ve bü cak böyle bir hükumet Girid, S'T»! tün milletin itimadı berkemal olup Bulgaristan ve Karadağ kıskırtmabundan sonra istifaya teşebbüs e larına cevap verebilir.» denler vatan haini sayılacakları ciDeniliyor, diğer yabancı ıremhetle cümlesinin hakkaniyet, adaleketler de hep böyle kötümserlik let ve istikamet daıresinde va?ifegösteriyordu. lerini yapmpva devam e'meleri ve *** Allahm tevfikatına mazhar olmala3 nisan cuma günü tatil olmak rı hususunda hulüsi kalb ile dergâhı ilâhîye ref'i nidayı tazarru e hasebile •hükumetten hiç cser yok. dümekte oldııeu ve Harreti Pey Kimse sokağa çıkmıyor. Ortahk gamberin ruhaniyetine miistendien tenha. Herkesin kulağı kirişte. Ara bütün millet zahîriniz bulunduğu sıra bir ilâve yaygarasıdır kopuarz ve beyan olunur. yor. Koşup alanlar padişahın, medŞanlı asker evlâtlarımızdan da reselerin ıslahı için 10 bin lira ihricamız şudur ki sükunet ve itaat j san ettiğini öğreniyorlar. Arkasınlerini muha'aza ederek ulemayı dan bir daha... Mesudiye zırhlısı şeriatin nasihatlerile hareket etsin zabitlerinden biri askerler tarafmler ki Cenabı Hak da vatanımıza dan öldürülmüş. selâmet ve dünva ve ahrette cümHerkes Babıâliden haber beklllemize saadet ihsan buyursun â yor. Haydi matbaalara. Bakalım anıin.» janslar ne haberler vermiş? 2 nisan 1325 (Arkası var) Şimdiye kadar bir gelenek halinde Tepebaşındaki Dram Tiyatrosunda verilmekte ola>n Belediye Konservatuarı öğrenci konserleri bir kararia Barbaros İlkokulu salonuna nakledilmiştir. Öğrenci velileri ve merakklar karan memnuni^etsizlikle karjılamışlar ve konserierin tekrar Dram Tiyatrosuna ahnması için alâkaüların harekete geçmesini istemiçlerdir. Kara Kııvvetleri Sağlık Başkanı Parise gitti NATO tlbbî konferanslarına iştirfik ^decek olan Kara Kuvvetlerl Sağhk Dairesi Başkanı Tümeeneral Dr. Galip Göker, dün saat 10.50 de Parise müteveccihen uçakla şehrimizden hareket etmiştir. Uçüncü Kohn tnsonlon Bontı Büyük Elçimh vaîifesi başına döndü Bir müddettenberi Türkiyede bulunan Federal Almanya nezdindtki Bonn Büyük Elçimiz Settar Ilksel dün saat 12.35 te uçakla tetanbuldan hareket etmiştir. tşçi Sigortasınm yeni hastanesi Şişli Şifa Yurdunu İşçi Sigortaları Kurumu «atın »lmağa karar vermiştir. Burası Sigorta Hastahanesi olacaktır. 11 yaşında bir çocuk iki tramvay arasında kaldı Dün ll yaşlarında bir çocuk tstiklâl Csddesinde Ik! tramvay arasında kalarsk başmdnn ysraİ8nmi|tır. Şişli istlkametine gitmekte olan tramvay» asılan l l yaîlarında Er *jğa» admdaki çocuk aksristik»^ metten gelm^kte olah dtg«r bit tramvsy arasmda kalarak bafindan agıf surette yaratanaralr1ttRt»hlney« k»l«iırılmıstır. îstanbul Üniversitesi Talebe Bir. ligi Oeriçlik Tiyatrotu her 15 gfind* bir, tiyatro ile ilgili sohbet toplantıl«rı yapmayı kararlaştırmıştır. Bu sohbet toplantılarmın ilki dün Emin önü öğrenci Lokalinde yapılmıştır. Toplantıya Rejisör ve Aktdr Avni Dillipil de iştirak etmiş ve gençlerle tiyatro kültürü konusunda konuşmuş tur. Gençlik Tiyatrosunun sohbet toplantıları Denizlinin Babadağ Nahiyesi esrafındnn merhum Hacı Ali Efendi zevresi Zahide, Şevket, ! Fhemi. Hakkı. Rıza Ashaboğtunun anneierl. Cahit. trfan. ErİPkin A'hıbogUı. NimPt Koç. Fatma Kirazoğlu ve Nermtn Tokatlınflumm Kinclrri salfhatı ÖLÜM soğuk algıniıği ve romatizmada NtSAN B G 2 •şt RAMAZAN 27 Ikindt 1 * ! i FATMA ASHABOĞLU Ranımrfendi 54.959 apzar günü Hnkkın rahmptlne kavuçmuştur. CpnazP»! m 959 panrte«i gilnü Bevazıttaki pvtnden alınarak Beyazıd Camiinde Bgle nama! ?ını mütrakıp Edirnekapı ŞehitI ligindeki aile makberine defne! dileeektir. L BAYER markasına dikkat Beklencn an V. | 5.3J 12 16 15.54İ18.38J20.13I 3.49 E. ]10.58 5.39 9.17J12.00J, 1.35! 9.12 Nuh'un Makarnasının Sofraya gcldiği andır Tugay kumandanına yazdığı teikerede bu kararını bildiriycr, mimıkünse bir sıhhiye neferi lle gerekli yardım malzemesi istiyor'iu. Bir emirleri olursa, bulımabilecekleri bölgeleri de belirtiyordu. Bedir'le Yusuf'u, oirer lstikamete gönderdi. Buluşma yeri gösterdi • jKuvvetini üce böldü. Birini dağ silI silesinin arka tarafmdan KîranıaI |na doğru; öteki takımı dağ silsij jlesinin beri tarafından Suğla gölü j ;ne doğru sevketti. Her iki müfre: ;;enin kumandanlarına da: : \ Kesin netice! 5 Emrini verdi. Üç ?ün sonra, skŞşam üzeri. C°raklı şimslindeki köp 3rü başmda bulusRCakla"lı. Pııtiın Ihedef, Molla Mehmed'di. MoHa ^Mehmed'in izi, hâ!â kıpırdarıtj duSran başkaldırma hareketinin iziydi. SO iz bulunursa, yılanm başı kopaŞrılmış olacaktı. Cumhuriyet'in edebS tefrikası: 57 YAZAM: ILHAN TABL'S çoluk çocuğu dağbaşlarında vuruşsun. Sen burada keyif çat! Fîzlı hoca doğru söylemiş. Nerede gördün hocayı? Öteygün köye geldi Je.. Yalnız mı? İşte öyle, dolanırmış Köylerde.. Asker toplarmış. Nereye gitti sonra? Çoban yontma işini bıraktı. Yusuf'a döndürdu başını: Niye sorarsın öyle »ıkı sıkı? Sana lüzumu var mı? Hiiiiç, dedi Yusuf, hocayı severim de.. İyi adam. kocak adam.. Ama velâkin bizi kandıramadı. Çfltaloluk'dan be§ on kişi götürmüş derler.. Bizim köyden de gitti iki tane ya.. kılığı, gerçekten acaiptı. İ; donuylaydı bir kere.. Pantalonunun son parçaları da bu yolculukta, çalının birine takılı kalmıştı. Ayakları çıplaktı. Çamurdan, kuru balçıktan, ayak parmaklarının beşini birbirinden ayırmak mümkün öeğildi. Ortasından göbeğine kadar yırinıscı uzamif olan kirli gömleğinln arkası koltuk hizasmdan itibaren kopmuş, sallanıp duruyordu. Göıleri, bir toz pelteainin dibinüen bakınmağa çahşıyordu. Çenesinde İ kanlı bir yara vardı. O Kadar bitBütün ova, sıra sıra mor dağlar.Ş kindi ki, bir iki dakika sonra oldtlŞ Yusuf, ova köyierinin oirini blğu yere düşüp kakırdaması pekâ üç gün üç gece tarandı. Karaman'^ Hrakıyor; ötekine dalıyordu. Btftr, dan işini bitirip dönen taburun daş lâ mümkündü. Honar evük'obalarda. yürük çadıryardımiyle, uçan kuştan hesap so1 Ş'ıklarmda barınıyor: di'enprpk i.sr Söylesene' kimsin t«n? Lfitfet ruldu. Can alınıp can verildi. El = Şmnı dovuruvor: bir kenara kîvrı'ade konuş! lerinden birbirine kalın urganlarlsğ Şrak uyuyordu. MoPa'Mehmed'i buKaymakam'ın »esiyle uyanrlı: bağlanıp kasabaya jetirılen yirmi x ğlamazsa, kendisi icin de hayat hp.k Ne tarafa gittiler? Yusuf'um ben.. Yusuf.. Yu iki kişi. son bir ibret dersi olnıakS = k) voktu gayrı.. B r M ivi îilivorriu. u> Artık ötesini bilmem.. Eyval suf... Yusuf... üzere, hükumet ıneydanmda sal = 1 = Bir akşam üstü, Bevsehir pö ün lah, ben gidiyorum.. Gün kavuşİşte nihayet genç kadının iabrı ben idam olundu. Harp Jivanı bun1 = r'en Curnra'yB su aö*''rpn tu gayrı.. tükenmiş. öne doğru eğilerek nıa ların duruşmasını iki saat içide bi = = dan birinin kıyısında di Ş Kayrtıakam tirmiş, hükmünü vermişti. Yusuf o akşam Çataloluk'u tut karaları koyvermişti. 1;i H'^ir Cfban v» w ««tı vantnq tu. Bütün gece devam etti yoluna.. da gi' vordu: Mümtaz bey. artık burudaki i«i = ; Ş^en s^nra Yusııf, rtiiç Hk Küçücük izler üzerinden yürüyor; Oğlum, anladık, Yusuf'sun. A nin bittiğine inanmıştı. Akşehir'ei ğbaş'p^ı çobanın ytizüne: Nereden geli tel çekti, kıtasiyle birlikte cephe = ama söylentllerin gittikçe büyüdü ma hangi Yusuf? 1 Sen katıtmıvor musun. ğünü, aydınlandığını farkediyordu. yorsun? Niçin beni görmek iste ye dönmesi için müsaade istedi. B u § İ Bir dağ köyünde Molla'nın izine din? Şunlan açık açık iöy'.îyiver.. arada Konya'da, ver yer parhyanâ : I°H si'âh tutmns de1 kan1ısm. Ya bastı. Bastı ya, yanında salt on seYusuf bir kadına, blr de i*Iüm ayaklanmalan idare eden birkaçŞ Şkışır mı «"a çobanhk etmek, bcy kiz. yirmi kişi varmış.. Çumra'ya taz beye baktı. Bir daha t,ezdirdi kişi yakalanmıştı. Istanbul'daki va3 İ ' e 7amanda? doğru akmışlar.. gözlerini iki çehre arasınJa.. Son zifesi hatırlanarak, bu adamlarıH I Çoban gü'dü. Çakısiyle rıind»ki Döngeri etti Çorakh'ya d^ğru.. ra başını eğdi. Çenesi tâ v'öĞ^ur.e rouhakeme etmek üzere Konya'ya^ İdeğneği yontmağa devam 5tti: Ellerinin paırn ık'arım gönderilmesinden de korkuvordu.= Dokuz *«t, bir kenara oturup ne dayandı. 5 Bize mi kalmış o Iş'er? drdi, fes almamacasına, yol kesti. Müm yelpaze gibi açtı, kapadı, :ki defa.. Uydurma ve sahte din propaean = S Ya kirae kalmış? Sen i^'amtnz beyin yanına gir.iiği sıra, Vılr Geriye doğru bir ağnadı. '/.iziiko dasınm tesiri ile, hep birbirine ben = zer karakter jtöstererek, birbiri arjf şdesil misin? MilKH'ere karsi dut öfile znmanıydı. İçerde bir k.ıHın yun tekerlendi.. =mak sevap değil mi? olduğunu görünce duraladı. Ütüne Kadm neredeyse katdacaxtı. Kış kasmdan pathyan bu utanç verici = 1 İyi.. İvi ya, kim güdecek 6i başına baktı. Kaymakam giilüyor lanın koridorları boyunca o ince vakalarda, «kla gel«büecek «n uz = du: Hvarı sonra? cik ses, çmlayıp duruyordu. Ku man kişi. ancak kendisi olabllirdi.H Ş Kim giidprsp aütRÜn. DavaErtesi gün. Akşehir yerine Anf! Merasime lüzum yok, kimsin mandan zile bastı: = rın sır=ıs] mı Ş'rnH'ıVyin.. E sen? İki bardak su! dedi. bıri y*r kara'dan ei?vap aldı: = Heye.. FT7.li hoea da 'öy!e de Tamam, dedi, korktu|umuza = Karhn. eliyle dudaklarını de yatana, biri de hanımefe ıuiye.. Edi sa ^nam'îil ra^ı olmadı. B rıyor. kahkahayı koparmamak lcin Yusuf o akşam hiç kendine gcle uğradık galibat E Nasıl razı olmatmış? Slâlemin güç tutuyordu kendinl.. Yusufun medi. Ertesi gün ikindiye kadar biç (Arkaaı var) İ gözünü açamadı. Gözünü fçtıktan sonra da bir kaç saat aptal aptal! ; düşündü. Söyliyeceklerini hir çavuşa anlattığı zaman, kıjla birbirine girdi. Yarım saat içinde kasabadt ne kadar asicer varsa ayaklan'lırılmış, harekete hazır hâle getirilmışti. Etraftan toplanan elli, altmış kadar acemi efrad da beraber gıu\yordu. En başta, çizmelerini aiz kapaklarının üstüne kadar çfV.miş, başına bir avcı kabalağı ','eç.irmiş; dürbününü, tabancasım yerli jerine asmış olduğu halde. bizzat Vtymakam Mümtaz bey! Kasabala Lir= kaç nöbetçiden başka kuvvet kalğ mıyordu. Dört jandarma ile altı| polis; onbeş. onaltı mahalle bekçisiîs yeter görülnıüştü kumandanlıkça..= Kasaba'nın parmağını kıpırdatacakş hali olmadığını biliyordu Kuman = dan. ANKARA emen hemen her güne bindi. BugiVı şu şehriıı filân camiinde. yarın öteki şehrin falan camiinde. bügı ve değercığı, icine fare düşse dı. din „... dagarcığı. içine fare düşse dıdin yahul farenin bile havsalasına sıgdıram.vacağ. için kat.la kat.la gülmekkimse >uk. Nuri Paşa kulunuzun de teı» öleceği kadar kof öteberi ile dplu diği gibi pek çok halk varsa da bun cer hocalan, hemciıısinin dc dindaInkaretteıı lar ulemadan ve talebeden olmayıp. şîuıı aklma, idrakine Ramazanı şerif vç bahusus akşam farksız. kimi yaş, kimi kuıu lâfları, üstü olması hasebile sokaklarda ou. karşısına aldığı yüzlerce kişilik ce. lunan işsiz gücsüz bir takım adam nıaate, vaız adı altında göğşünü gelardır. Beşiktaştaki aşçı ve tablakâr re gere yayıp duruyor. Son birkaç gün içiııdc. bu efenlar da bu herifin arkasına takılaıak buraya gelmişler. Zaptiye Nazırı Sa dilerin yumurtladıkları cevahir arami Paşa ve tttihad ve Terakki Cemi sında öyleleri var ki. dinlcyenlerin yeti azasından Talat Bey kulları da yüzünde. Allahevinin kudsiliğine. di buradadırlar. Bunları rrtülâvemet ve nin ulviliğine. vâızın ve cemaatin. sühuletle dağıtırlar. Efendimiz zah lciııde bulunmaları gereken ruhaıu atmosfere yakışacak ciddi ve huşuğ. met buyurmayınız Gene tekrar edelu ifade yerine. nıcdtlah dinleyen serim. içlcrinde ulemadan. hocalardan yircilerin yüzlerlndeki kahkaha çi/kimse yoktur; rica ederim. zahmet gilcrine benzer şcyler yaratıyor. buyurulmajın» demiş. Zaptiye Na ı Sinemaya gitmeıiıı kâfirlik olduzırı başından korktuğunu söyleyince ğunu. stıemaya gidenlıı gâvur sayılPadişah Mabeyn dairesine geçmiş, ınası rerektiğini: Mevlidi. Kur'andi'iı Cevad Bey pencereyi açmış. Ali E daha dikkat ve huşuğla dinlcyeniıı fendi pencerenin 8nüne gelip yük boyunca günaha girdiğini: hürriyesek scsle: «Pndisahım. çoban isteriz. jtin hayvaıılara mahsus olduğunu: na Çobansız sürü olmaz. Şeriat emredi maz kılmayan. oruç tutmayan kimyor. meyhanelpr kapanmalı. islâm ka selerle alış vcriş edıılein cehcııdınları açık saçık sokaklarda gez. ııemi boylıyacağını. böylflerinin ce. caiz memeli. tiyatroter kapanmall. Kork naze namazına bile gitmenin yığınlarla ma, tecelliyat var. Evliya perde al olmadığını. daha başka tınrian tecelli pdivor.» diye bağırmış. saçmı arasında, hep bu zevattaıı du Pîdişah. «tcab eden emir verilir. yuyoruz. Mahalle kahvesi hatipleri vardır. M ıktezayı şeriat yapılır. Müsterıh olun hoca efendi!» seklinde cevab Etraflanna lopladıkları kahve gedik vermiş ve hususi dairesine çekîlmiş. llleriııe, iç ve dış siyaset hakkında Yürürken de gülerrk Cevad Beyc oyle bilgiç bilgiç nutuklar savururlar ki. diıleyeııln parmağı ağzmda bakmış. kahr. Bu mahalle kahvesi siyasileinden neler dinleruneı ki. Yakaları işte Cevad Beyden nakledip anlat ıı bir koyuveriniz. tozu dumana ka tığım bu olay gibi gerçek müslüman. tacaklardır. Ortalıkta ne harb korların oruclarını başlarına vurduran kusu kalacaktır, ne iktisadî zorluk, vakalar. çok kere Ramazanda olmu'; ne komiinizm bırakacaklardır, ne tur. Bugün de memlekeHe irtica var sosyalizm. ııe Fraıısıza ııefes aldıra. dır. yoktur, tartışmalarına şahid o caklardır ne İıgilize. Yirmi dört sa luyoruz. İrtica hareketinin olup ol. at iktidara gelseler, ortalık gülistan madıgim elberte hükumet h=rkesten olacaktır. iyi bilir.Vatandaş olarak bizim bil Alaman Kralı İsviçre İmparatobaşlarlar; diğimiz sudur ki, her devirde oldu runa elçl yollamı», diye gu gibi bugün de yer yer bir takım söyle o enaiye. demiş otursun otur•müfteciler vardırlar. Gazetelerde hay duğu yerde, alimallah, donanmanıa retle okuduğumuz, Gaziantebin O. bir kumanda verirlm, ne kadar geğuzeli Haral köyünde oruc tutmı mUI varsa şıpınişi batınrım. bütün yanlara dayak Btmak için toplanmış müstemlekelerini elinden alırım, oııu on vatandaşın mürteci olduğundan da tahtındn.i indiririm, tapa otu. süphe edilebilir mi? tki henujeriaini rur. İsviçre İmp«ratoru, bakmış ki papuç pahalı. amana gelmiş. kusuva «Dinsizler, siz oruc tutmazsınız ,he?» bakma abiciğim, bir cahi'/^tir etdiyerek dögmeğe cüret eden on setim, demiş üstellk de kızmı Alaman kiz yaşındaki genci teşvik eden kim? Kralına vermiş. banşmışUr. SalozMescle buradadır. Uzun seneler ben lırk etmiş. hırt: ben onun yerlnde olzerine tesadüf etmediğimiz bu gibi saydun, ne yapardım, biliyor musu. olaylar. üzerinde ehemmiyetle dur. DUI? Şöyle blr yaradana sıfınjp... mağa değer mahiyettedirler. Milletçe Mahalle kahvesinde soz ayağa düve hükumetçe uyanık olmslıyız. El şünce böyle olur. Camide de »öztin altından ve açıktan mukaddes olan ayaga dilsmesl aynı .letlceyl verlyor. dini vasıta kılarak millî huzuru bo Vaıı vaızlıktan çıkıp deli laçması zucu hareketlere imkin verenler bil haline geliyor, vâiz efendi de, maale melidirler ki, bir Japon atasözünde sef, mahalle kahvesl siyaslsl kadar olduğu gibi, tapınağın kapısına ko cahillesiyor. Yanda, irvlçre, kotkovan yapan arılar, herkesten önce ke ca blr donanmaya tahlp; bu yanda şıpınişi, ben de gâvur llz de. İslâm şişi sokarlar. dininde, funun butıun akldeıinekaDönelim Şeker Bayramına... Mtts rifmaıın fodulluk olduğunu, din kis lümanlığın en üstün amacı. insanda yesine bürünüp halk huzuruna. çı. akıl melekesini korumadır. Akıl sağ kan klmselerin herkesten daha fazlığı cemiyetinin kongresini yaptığı bu la bilmesd tarttır. BUİnmesi şart sıralarda dinin. bu bakımdan bir olan belli başlı huıuslardan biri, hat ta Vn başta gelenl de, din kardeşi«akıl sa£hğı» yardımcısl olduğunu, ne küfür Isnad ermenin başh başıakla uygun olmıyanın dlne de uyna küfür olduğudur. Ruhbaniyeti ka. gun olmadığını belirtmek isterim. bul etmiyen İslâm *nl. din adamı. Bizlerden daha iyi blldiklerine şüphe na, ne günah çıkarttna hakkı tanımış olmıyan hakikî din adamlanmız, »öz. tır, ne takdis etme Mİahiyeti. İslâmlerinde ve yazılannda bilhassa bu da, din adamının elinde ne cennekonuyu ele almalıdırlar. Hayrı jer t«i anahtarı vardır. ne cehennemin. den, iyiyi kötüden ayırıcı olan akıl Ahrette, klmin nereye gideceğini, olmazsa ahlak. nerede kalır? Ahlâk bu dünyada kestirmek mümkün ololmadan da din var olabilir mi? Şe saydı, sağa sola gâyurluk çamuru ker Bayramını, akıl sultanına taygılı fırlatan vâiz efendinin, cehennemük bir duygu ile karşılayalım. Tatb yi ler kafiiesinin en baıında, Sırat köp. rüsündn gayyaya yuvarlanacağını yip tatlı konuşahm!... ben hiç tpreddütsUz, flmdiden söylivebllirdim. f önüne gclene g&vurluk beratı dağıtan, ne dedljrinl bilmez vâiz efendi, oruç yediği için yakalanıp karlı nin huzuruna çıkınca. buı hıristiva. nım kurnazlığile yakayı sıyırdıktan sonra, müslümanlığı kahul etmesi ytizö suyu hürmetine, birlikte oruç. yediği arkadaşının suçunu da bağıslatan adamın hikâyesini elbette bilir. Hiıi. kadı'nın huzurundan çıktıktan Sonra: Bak. gâvur oldum, kendimi kur lardım. müslüman oldum. seni kur. tardım. blr daha scfere aklını başına al demiş ya. işte o! İnsan, bu fıkradaki kadar kolayi lıkla ne müslüman olabilir, ne gâvur. Bunu böyle bil de. sen de ak. lını başına al. hocarfi''i. Hamdi VAROĞLU Ba^an ve yayan Cumhurıyei Maîbaatıiık ve GazHpcflik Türk Ancnim Şirkptl Cagalnelu Halkevi snkak No 3a 41 Yazı işlprlnı fi"ltn ıöar>MPF'UI MUtl'1' NÂZİME NADİ YİĞİT gönderüen evrak r yazıl»r nesredilsin ••dilmcsın ticf" >c1i!niıı. tlânlardan mesuliyet kabul r NUYAN BAY OSCAR: PROF. NİMBÜS'ün MACERALARI:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear