26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İKI CUMHURİYET 30 Haziran 1957 Her evde aynı mevzu, her allede aynı derd, her »na . babada aynı endife: Mekteb imtihanlarının neticesi Bir lisenin mezuniyet imtihanlarında 42 kişilik sınıfta 3 kişi muvaffak olrnuı. Üniversite Hukuk Fakültesinde mezuniyet nisbeti yüzd» üçe düşmüş. Ah bu çocuklanmız, ah bu hay1 z. bu âvâre, bu Utikbali düşünmıyen çocuklanmız... Haydi siz de söyleyin, içinizi boşaltın, rahat edersiniz. Hep linema ile maç değil mi? Ver para lokak. ver para gezme... Hep çalışmanın bugünden yarına ,bu aydan gelecek aya bırakılıa.1... Bunlar şimdiye kadar çok yazıldı, bilen, bilmiyen söyledi, bu mevzuda aşağı yukarı ortaya atıhbilecek yeni bir fikir kalmadı, dlyorsunuz. Affedin, bize bir nokta, pek mühim bir nokta unutuldu ve unutuluyor gibi geliyor. Mekteblerimizin bu verim düşüklüğünde kabahatll yalnız çoeuklar mı? Bu sınıfta kalarak hayatlarından Imtihanlann Neticesi bir yılı kaybeden gencler ordusundan yalnız çoeuklarımızı mı iorumlu tutacağız? Bugünkü mekteblerimizin, tedris sistemimizin, bu sistemin sakatlığının bu işde rolü yok mu? Niçin garbdaki bir lisede, bir ünivereitede randıman bu kadar düşük obnuyor da bu hal yalnız bizim başımıza geliyor? Sonra camm, tedris tistemini de bir kenara bırakın, bu çocuklsrı biz Afrikadan, Asya steplerinden getirtmedik ya, bunlar bizim çoeuklanm* Haylaz iseter, Sv&re iseler suçlu onlar de4il biziz. Onlan müsamahamız, terbiye verişirnizdeki lâübaliliğimiz, lakaydlmlzle besleyerek kiz yetistirlp bu boya ve bu hale letirdik. (Ah bu çocuklanmız) derken hakim önttnde ctirmtl bafkasına yüklemek içln yaygara koparan dttzenbaz tuçluya ne kadar da benziyoruı. Ekilen arpanın dan olarak çıkman yalnız sokak türkülerinin füftelerinde görClür. Cevat rVhml rt\SKl'1 =haberleri Etrafımızda neler geçiyor? Tavuk kovalama uıııııı ııı ı tmııııııı ıııııııııniHiHnıııııııuııumtııuinıu Şehir ııtıiNnınmıımmımrnııniHiKUinııniıınnnııiTnnım Güniin Mevzuları fiSABAH Bir cahil aranıyor nsikimuin derbederllğinden hep şikâyeteiyizdir. Dinüyenler kadar, çelanlar da; çalanlar kadar okuyanlar da, güfteciler kadar, besteciler de, Ama topyekun haksızız. Çıinkl musikimiz durup dururken derbeeler olmuş değlldir; onu derbeder ysıan biziz. Biz. yani güfteciler kadar, l'esteciler, çalanlar kadar. okuyanlar; okuyanlar kadar. dinüyenler. Şlirden, vezinden ve kafiyeJcn ..ncak, beylt düzen keten belvncı kadaı anhyanlar vardır: kendilerinde bit Füzulî kabiliyeti vehmedericr, saıkı güfte«i yazmağa kalkışırlar. Kaiemi ellprine alır, vezinden mahrum, knfiyeden âzâde, mânadan naslbsiz laflan sıraya dizerler. bu diziyi. güfte diye piyasaya siirerler. Musiki bilgileri. dcstan satıcısmın şarkıcılığını gecmiyen d.ıha lıaşka •füzulî» ler vardır, bu şaheseri ellerine alırlar, giifto kânna lâyık bestekâr olduklannı ispata ufraıırcasına. bu sefer nofalı bir şaheser de onlar çıkanrlar. Çalanlar, okuyanlar vardır, parmaklanııdaki ve nefeslerindeki üstün kabiliyeti, bir metellk kıymeti olmıyan boyle herzelere harcayıp yaıık ederler. Sahnede, ayakta duramıyacak kadar kof bir tiyatro eserini diri lutmağa çalııan iyi nlyetll aktörler. o eseri beğendirmek için nasıl ölesiye gayretlcrle çalifirlarsa, saz ve ses sanatkârları da, canla başla uğrnşarak, bu söziım ona musiki Mcrıni tuttunnağa çalışırlar. Akst gibi, lutar da. Çünki halk, okuyanı da, çalam da bir kere tutmuştur. Bu, musikimizin derbeder hale gclmesindeki âmillerden biridir. Ikiııci ârajl de, musiki ile yakından, uzaktan ilarili olanların, eski, yani bilhassa güftekârlan ve bestekârlan hayatta olroadıkları icin eski . eserleri, iklde bir, hak hukuk tanımadan, pervasızca değiştirip kendi zevklerine, kendi anlayıçlarıııa nyrun şekilde, kendi tâbirlerile düzeltmelerl», benim kanaatlmce «berbad etmelerl> dir. Aliniıı kolcndan yakalayıp. Volinin, yakasına yapısjp safa «ola (ekialirdikieri güftcler ve besteler ııiepıî, böyleee, bir eurcuna haline gelmişlir; ne alaıı bellidir, ne >atan. <.iiftelerin eoğunda, kelimeler «eklllerini kavbetmiştir. Sarsmtı sırasında yer değiştirmiştlr. bir evvelkl kelime. bir sonraklnin yerini almiştır. Birinci mısra, bazan iklnci mısra i'.e yer değiştirmiştir; bazan de bir evvelki kelime, bir sonrakini makamından kovııp oraya kendisi yerleşmlştir. Bütün bu ke;mekeş arasında da, rrvâna. ba<ını alıp khnbilir nerelere »avuşmuştur. Bütün bu facialardan sonra da, kabahat gene musikidedir, derbeder gene odur, onu şamar oğlanına döndürcn asıl derbeder ruhlulann hiç snçu yoktur. Ba vurabalıyı usulünün öyle gülünç neticeleri vardır kl. insan, katıla katıla gülsün mü, hüngiır hün gur ağîasın mı, karar veremez. Aklıma hemen geliveren bir misali zikıedeceiJm. Radyeda nk nk Ifitilün. «Şerhedemem haliml «cananı • ma miEraı •$ehredemem> baş!ah£icı ile okunur, ceketini tersine fcjymiş hokkabaza döner. Bu şarkı böyleee | okunur, çalınır. dinienlr de, ne ralanlar tınar, ne dinliyenlerden lnr ıkaz yüksclir, ne de jarkıyı oK'imaktan zlyade «arkınm canına okuyf... kendini topariar. Giiftelerin kelimcleri arasıııdjki zoraki yer değiştirme iınıeklcrinin saheserlerinden birini de şu sııda l:atırlayıverdim. «Neyleyinı takdlre tcılWr uymuyor» mısraını •Neylejim tedbire takdir uymuyor» tarznıda j takdimli tehlrli dinlemekten kulnk • ' Unnın zanna artık ispazmozlar f d di. Bunu böyle okumakta ısrar cıirn ' muhterem ses sanatkânna sorar>n ız belki Ha Ali hooa, ha hoca Ali di « ' , yecektlr. Doğru. Ama, sarığııu ayaklanna, çedlk pabuclarını basma geçirmij bir hoca Ali! Üe gün evvel. tstanbul Radyosu faz ve ses sanatkârları arasında, hlı şaıkının bir krlimesi üzerinde münnka;a geçralş. Saz sanatkârlanndan biri, «Yoktur emelim aşkın o parlak sehcrinde» diye başlıyan şarUınm ik'ncl kelimesi «emelim. değil «.lemim» olacaktır, .emelim» yamı$Mr diye tutturmus. Sonra. bu iddiasmı, fı'ne kendi tcfsirile tevsik etmis. «Şair, demi'i. parlak seherin karşısında. artık lıi<: elemi kalmadıfcım s'i'lc nek isriyor.» Bu paılak buluşa diger sanatkarlar itiraz cimişler. O zanıan. eoş muş: Böyle »cy olmaz «|eıı<lim, di.se haykırniif. Bunu kim »dyledîyse. çok cahil arîanun biriymlş! Saııatkârı fazla mera^ta lıırakmac mak iciıı hemen if a ediyo""". Aıadığınız cahill buldum. O cahil. bendenlzlm eendim. Hep o fuzoli raüdahaleler. ukalaca beste \e güfte tashihlerinden dolayı .lı carpmısa dönen zavallı mısr.i.'a şair şunu demek i=tiyor gibi bir zehaba kapıldım: A?kın o parlak Feherinde artık eroo'iı» yoUt.ır. Çunkl ar7in o sol^un kamerinde fcaşka hayat vat: şebııemleri. sünbülleri. bulbiillerl hep eski yerinde». nüzpltilmesini uzun Taroan bekledikten sonra ümidimi kesip. bundan İki veya üc sene evvel. bu hatayı gö*<ererek Radyo >îüdürlügiinü ıkaz etmi«tlm. tı!are başında bulunanlar, elem» I hemen .emel» e çevirmişierdi. Zalir, bütün musiki ve dil bilginlerine vağmen onlar da benim kadar cahiltüler ki fikrimi kabul ediverdiler. Ama o (rün bugün, sarkı hakiki çehresinl buldu. Aman, lutfedin, bunca sei'e sonra, sizin ilminize kurban gidip bir kere daha apukurya maskaras'na donmesin! tnanm ki sanatınızın »neftunn> um. Yayınızda müsJakbel bir üstad ell seziüyor. Fakat, lutfen dili rte bize bırakın. Bakın. ben sizln sazını/a kanşıp. geçlş taksimine Karcığar yerine Beyatlarabnndan girdin haz'et, hi/aya gel, diyor muyum? Demem, çünki mt'siki âlenıintn parlak seherinde emelim ,'oktıır ıelemim değil) benim kendi sönük edeMyat âlemim bana yetlyor, ctirkl sünbülleri. bülbülleri, şebnemleri hep eski yerinde! Şalr de, Işte buna yakın bir şey söylemek istemiş, eferdim. Hamdi VAROĞIÜ yiiziinden bir ocuk öldürüldii Dün akşam Beykozda h!ç yü?ünden Wr cinayet işlenmi». 18 ya«ında bir genc, 16 yasmdakl komıu çoCTi|unu öldurmUstlir. Beykozda Ortaçeşmed» Yu»a ye\v uzcrlndekl (ecekondulard* oturan 18 yaşında Sallh Erzurum İle. aynı iemtte oturan 18 yasında Mehıtıed Reçel ismind* b!r çocuk. dün ak»am Kftt 18.S0 lulsrında tavuk kovılama yüıün den kavga etmiflerdlr. Sallh Errurum. U»ıdıt> 8 »antim uzunlutundakl bıçağı «ekcrek M«hmedl Mİ nnemefl üıerinden yaraUmiftır. Yarmlı, Beykoz Be. ledlye heklml tarafından tedavl edllirken ölmüjtür. Küçük ktlll yakalanmış. hâdise «trafında Btykoz uvcılıiı toh. kikıta KORLER = Aleminden Geliyorum «noutoifiımıuuuKiuaııuımıuıımuuuıınııiMnıııunıniıııııuııuiRiuııınııiiHiııınııınnınıtııiHiutııııııı, DUn bazı jazetelerde armatör Nâzım Kalkavanın hilell vergl suçundan «türü ttç ay hapte mahkum oldugu »eklinde bir haber yayınlanmı«tır. Galatsda Rıhtım caddeslnde Arzu hamrıda oturan ^ e «Rııa kaptani • tankeri sahibi ve donatanı Armatör Nâzım Kalkavan ile kayfiyetin hiçbir aiakan yoktur Herhangi bir iltibasa meydan vermernek için bu açıklamayı yapıyoruz Nazim Kalkavan ile ilgiü bir habere dair açıklama Kör olduğum renmem icab yınca yemek bir kere zaman en basit hareketleri yeniden öğetmiştir. Şimd i de tekrar görmeğe başlayemek, yiirü mek, tanımak gibi şeyleri daha ögrenmem lâzım geliyordu Yeni kurulan E?n?f ve Kredi B.<nkası yarın hlzmpte girecektir. Küçük esnafın kredi işlerile de uğraşacnk olan B.ınkanın sermayesl 5 milyon liradır. Aynca bir esnııf slgorta «irketinln df Viırulm^sı karariaşmışttr. Esnaf ve Kredi Banaksı yann hizmete giriyor zanne'in tablolarını canlandırıyordu Gümrükten çekilen mallar sanki. Kısacası, görebildiğim her şey Dun gümrkikl^rdrn 10 ton kauçak Kör olduğum zaman en basit ha • başkalarmın alelâde bulacağı, ba 8 ton vprnik. 230 ton ram 4.5 to> reketleri yeniden öğrenmem icab et kıp da belki gönneden geçecegi her naylon ipllk, 16 ton rlektrod. I ton mistir. Şimdi d« tekrar görmeğe ba» şey benim için bir sanat muciae fluorrsan lâmbnsı ve 41 ton pors«lt'n layınea: Yemek yemek, jrürümek, ta sinden, eşsiz bir şaheserden (aık «ckilmiftir. Ayrıci Türkiye Filmcller ve Slnenımak gibi şeyleri bir kere daha ög sızdı. macılar Kooperatifi yüz binlerorrenmem lâzım geliyordu. Kör olduğum zaman an basit ha tnetr» »Inema filmi getirmi'; ve alâkTEvet: On sene körlükten sonra y« reketleri yeniden öğrenmem icab et, niden goıebilme imkânını kazanmış. mifti. Şimdi de, tekrar görebılraeğe lılarq tMvzi ftrpirtir. Çekoslovakyadan diin 5 tıra. Bu benim üzerimde o derece boşlayınca, yemek yemek, yürümek, büyük bir sok testri yapmıstı kl. I tanımak gibi şeyleri bir kere daha otobüs geldi Dallas'da Carmes> manastırına tevdı ' öğrenmem lâzım geliyordu. Bu araTramvay ve Elektrik Idareıinirı edılen sanki ben değil. canh bir kül ı da, günün birinde, aynada kendi yü Cekoclovakyaya yeniden 200 otobüs çeden ibaretü. zume hiç bakmamıs olduğumu ha sipariş cttiğini j'azmıştık. Bu otobüfNihayet kendime geldığun zaman tırladım ve derhal bir aynaya koş lordfn bP=i dün şehrlmiıe gelmiştir. . günlerden pazar olduğunu ve dort tum. Gördüğüm, hiç tanımadığım bir Denizde bir cesed bulundu gun kenduni biimeden yam:ıs olJu insandı. Demek bu saçları aklaşmaEvvelki gün Sar;ıyburnu onlerınde ğumu sonradan öğrendim ba|ucun> ğa başlamış. yüzüne senelerin meşak hüviyetı tesbit edllemiyen 25 yaşla: da uzunca boylU, sakaUı b jini du ; kati işlenmiı adam bendim. Bir in rında bîr erkek cesedi bulunmuştur rur gördum ve derhal bu wkin, ha sanın on senede bu kadar değişebi Üzerinde yeşil bir gömlek. fiyah yazreketsiı yabancı ile konuşmak iste , leceğine, yemin etseler gene de inan lık pcntalon ve ayagında siyah ayakkabı olan cesed, olüm sebebinin v« d.m. Cevab alamadım. Israr ettlm, mazdım. hüviyetlnln tesbltl içln Morga kaldıbeni yormamak için midir, edir, yaManastırda bilârdo derül nlmi"». tihkiknta baîlnnmıçtır. bancı adam da cevab vermemekte ııGorüfümii, mesafe tayin kabiliyı; Hububat ve bakliyat islihsali rar etti. timi ilerletebilmek için bilârdo cy lstati?tik l'ıtıura MüdUrlüğtlnun Evvelâ halimden endiselendim, *on nıyarak ekzersiz yapmamı tavsıye ra bu kadar ısrar karşısında dahı ko ettüer. Daha sonra hareketlerimı f,ör .verdlği rskatrlara göre 1955 de 6.9 [ milyon ton b"Jd:,y lstihsal edilmişken nu^n.ak istememenin mânasını anla düklerimle telif edebilmemi sağUnıak bu rak.'im 1956 da 6.4 milyona düşmıyarak, belkj dlkizdir düsüncesile, için doktorum pingpong oynaına müştür. Umumlyetle hububat da 13.43 hiç değilse dostluğu teyid aksadıle mı aöylodi. Jlk zamaoJar küçük be nıiiyan tondan 11.81 • milyona düsehmi uzattım v«... karıımdakinin bir yaz top, mütemadiyen elimdeki râ mUçtür. âsa tutan elınin alçıdan olduğunu an ketten kaçmanın yolunu bulan muBakiiyat rekoltesi fazladır. 1955 te ladım. Sonradan öğrendiguııe göre, zib bir lekeden farl:si7dı. O kaça, 465 hin ton iken 1956 da 476 bin to".ı muhatabım, Hazreü Yusufun heyke ben kovalaya, ıjihayet yakalayıp ddi g'çmıştir. Bu arada fasulye 111 bin lınden başka bir ş.ey değildi. beyi indirdlğim zaman nasıl çocuk tondan 1?2 bin tona çıktığı h>' 'p Çok de£a benden tekrar gim rş.ğı gibi sevinmiş olduğumu tasavvur e fiatlann neden bu derece yilkseldijl anlaşılamamaktadır. na kavuşan bir insanuı hisleriai an demezBİniz. Oene 1936 da bir mllyar 165 milvon latmamı, geçirdiği tebeddülü «arif etHer şey bir yenilikti beninı için. yumıırta elde edilmiştir. Adam baçımemi istediler. Benim körlükten, Her jeyi yer.i baştan keşfediyordum. na 45 5 adPd vumurtı dj=mekt~^ir karanhklar aleminden, görmeğe, ay Bu yüzden de o kadar yoruluyordum dınlık aleme geçisim hiç de .anıldı ki daha öğle olmadan, hiç bir şeyt Kavga ile biten bir içki âlemi Evvflki gece y3nsı Fatiht" hıT ğı gibi ânj olmadı. Tam tersine, ya el süremiyecek dereeede bitab düfüiçkl âlemt kanla neticelenmiştir. Sivaş yavaş, sabırla, tahminimce yeni yordum. nr.naga mahTİletlnde Şebnem sokadcğan bir cocuğun etrafım görüp i«Bir sabah. şehre götürmek flzere. .Sırdi T numaralı evde otursn Meh7 iıyabilmesi gibi uzun bir ıstih.üe ile rahib Augustin beni otomGbüine al med Kambur. kiracm Erryn Erae, oldu. Tıpkj körlüğe alış,ı$ım gibi. dı. Alelâde bir banîiyöden geçtik. Mesrure Erşe ve Mesud Erşe ile gece İlk rehberlerün klâsik ressamlardı Halbuki ben harikullde, sihirli bir ynriRina kadar içki içlp eğknlrlerL Başlangıçta görebilme hassamdcn âleme ulaşmış gibiydim. Bu betondan lcen. »ralarmdi mdnakaja ç! :rn'.«tır faydalanmak sıkıcı, âdeta yorucu ol:îün>kaşa sırasında Mehmed Kambur ve camdan yapılar karıısında hayretdu. Görebildiğim hiç bir şey, hafıler duyuyordııra. Ya bu mucize di | bıçaSını çpkerek Oç kardoçi yaralaI mıçtır Mı hmed daha »onra tahancnzamdaki manzaraya uymadı. Kapüayarı saraylan içinde ygşıyanlar: on jsını çpkmiise d*. kavgaya müdahale nn, pencerelerin hele hesabda ol lar da herhalde masal kahramanla I eden Ibrahim i«minde bin tarnfından mıyan heykellerin hiç de tahayyül rmdan farksız olmalıydılar. Bir da Iflindeki tabanca ahnmıştır. Bu tıraettiğim yerleri işgal etmediği bir âha göıemiyeceğime âdeta inandığım ; da Emin Ene de Mehmedi bıçak ve lemde utikamet ve mefafe tayin ebu rüyflar âlemini doya doya sev | taşla rnu.htelif yerlerlnden yarMimifdebilmem hayli güç, âdeta imkânsi7 reHebilmek için rahibden daha aSır Itır. Yaralılar tedavi altına alınmn, oluyordu. Maamafih, yavaş yavaş ttitmesini rica ettim. Soknkiarda gör hidi^e etrafında tahkikata başlanher şey intizama girdi, daha doğrusu düöüm insanların kılık kıyafetini rrıçtır. etrafımdaki nizamsızlık birez daha dahi peri masalları diyarlarının gi azaldı. yinisinden farksız görüyordum. HeU KISA HABERLER Rahibler. bana sanat albümleri ver kadmlar? Hepsi de o kadar güzel, r mişlerdi. Tıpkı alfabeyi sökmeğe ça kadar güzeldi ki, yanımdakinin bir * Yl'NANİSTANIN Ankara yeni lışen çoeuklar gibi ben de bu re rahib olduftunu unutarak dürttüm Eeçlsi Eiçfsi yîrın <«nkara» vapuru simli kitablardan, bu saheserler koleksiyonundan yeni bajtan görmeği • Bak! Bak! Nefl» parcaya bak!> de ile şehrirrlze gelecektir. • MEMURI.4RIN rraas ve ikramjöğrendim. Bu yolda hocalarun Mi mekten kcndfmi alamadım. yclerl yann verflecektlr. Alle ocafında ilk gtet chelAnge'ler, Raphael'ler, Rem • VAKIFLAH îdareei VanikOy CaNihayet evime dönmek müsaadesi brandt'lar, Leonard de Vinciler olmiini tamlr ettirecektir. du. O ilk günlerden sonraki uzun çıktı. Bahçe kapısını a«ar a^mza «•bir zaman boyunca istesem de, is nsm bir oglan çocuju bacaklanma Haziran 30 Zilhicce 2 temesem de gördüğüm her şeye sanlıp yukarı t'rmannnRa çaliftı: bir tabloya bakar gibi baktıra. San Arktuı S« 5 Sü 3 te ki etrafırr.daki rahibler Fra Angelico'nun, yahud Greis'nin tablolarm dan çıkıp eanlanıvermij gibiydiler. r»nceremden dışarı baktığım zaman. V. ] «T2]1Î.İ7|18.18|1».45'21 48 a 11 ırerslar, buğday tarlaları, hayvan E. | 8 47 4 33 8.33|12.flO| J.03| 6 2S sürüleri Berghem'in. yahud C£ vm Urlatıyordu. En sonra Boğaza girmesi kabul edilen tonajın fevkinde bir |a>j>T iiçüncü dünya harbine Rus saffı harb gemisrain 2 destroyer refakatinde Boğazdan geçmeleri İnU götürmediyse, b u n u n s e giüzler tarafından da kabul edildi bebini sağduyuların galebesine d e ve Montreux mukavelesi me>'dana ğil, çabuk bir zafer elde e d e m e m e Boğazlardan geçen irili ufaklı Rus harb gemileri, bun~ çıktı. Işte bu defa geçen Rus büyük nin nelere mal olacağı düjüncesinin ların kısmen SUveyşl de geçerek Akabe körfezini gemisi Montreux'de kabul edilmis doğurduğu endişede aramak lâzımdır. murakabe eder bir vaziyete girmiş bulunmaları, Arab olan ve hükme miisteniden ve geçişi Buna rağmen Rusların batıyı aşınmemleketlerinde hasıl olan kargaşahklar. Krallar arakorekt bir sur»tte Türkiye hükumedırmak içln girismiş o l d u k l a n haretir» haber vererek vukua gelmişsında mevzutı gîzli tutulan göriişmeler, Ürdündeki kıketler soğuk harb namı altmda batir. Ahkâmı ahdiye tamamdır, yalzan e n tehlikeli vaziyetlerin tahadyam teşebbüsleri, Nuri Said Pasanın Irak BaşvekiIHğin nız 20 senedenberi hlç tatbik edilmedOsttne sebeb olmaktan Hâli kalmaden çekilnıesi, Rusların Mısıra denizaltı ve Yemene harb miş olan bu hükmün bugün tatbimif ve bu fekil m ü c a d e l e y e n i yeni teçhizatı vermeleri mazidekilerden de tehlikeli bir sokına baslanması, dünyanm bu dukisveler altmda, sıklet merkezini derumu içinde ve Orta Doğu meseleğuk harbin başladığını gösteren işaretlerdir ğİ4rtire değiştipe dünyada y a n n a itllerinin gitgide hâd sekiller abnakta mad hissini âdeta orta dan kaldırmıjolduğu bu tırsda insanı dflşfinceye tır. ' rahhasa reisi Dr. Tevfik Rüştü Aras sevketmekten hâli kabnamaktadır. Soğuk harb tezahürleri hâd şekil müttefUclerimizin tedbirleri kâh sakâh noksandır. Boğazlar Ruslan iknaa ve ben de İngılizleri Evvelki bir makalemde Karasi nelere girdikleri yerlerin hususiyetle kat, saffı harb biraz daha uysal olmağa sevketmeğe ticelerini tahlil ederken, Bağdad Pakrine göre, e h e m m i y e t t e mütehavvil dan, biri büyük bir uğrasıyorduk. Neücede meydana çı tınm Arnerikanm askeri komi'eye abnuslardır. Bazı vaziyetlerde d ü ı gemisi olmak üzere 56 destroyerin kan hal sekli. Boğazlar mmtak^ır.m katılmasından sonra Orta Doğu mem manın gerflerr.esi uzun sürmüş. v e geçmeleri, esaanda Ruslann shden emniyeti davası ile bir taraftan Inçi leketlerine bir cazibe noktası olabilesoğuk harb şimdiye kadar devasını haiz olduklan bir salâhiyeti kullanlizlerin eşitlik iddialarına ve diğer cesini söylemiştim. ancak m ü z m i n l e ş m e d e bulabilmistir. malarından ibarettir. Montreux müzakerelerini yaptığımız zamanı batır taraftan da Rusların kendi gemileri < Bu hayırlı neticenbı tahakkuk eBu devayı getiren, tecavüze maruz yanında nln tonaj tahdidinl kabul etmemele ' debîlme?i bir sart^ı bağhdır. Bunu da hür memleketlerin aralarında tesa lanm. Karadeniz emniyeti rine müncer oldu. Günlerce de bu o zpman Amerjkamn askerî komiteye n ü d ü arttırmalandır. Kore m e s e l e s i Bir de Boğazlar dahilî mıntakanın mevzuubahis oluyordu. dava ile uğraştık. Dr. Aras, Rus id , girmesinden sonra cümlesile ihsas ni, Berlin köprüsündeki tehlikeli emniyeti diasınm Boğazların dahill emniyeti : etenUtim. Bu gart aradaki tesanüdün durumu blrer misal olarak zikrede Daha doğrusu Montreux'nün astl güçlükleri geçid serbestisi nazariye ne tsalluk ermek itibarile âdeta muhafaz^sı ve hüttâ arttırılma'îidır. bilirim. £ini müdafaa eden tngilizlerle Kara Türkiye emniyetinin ihlâli manasma Kral Suud, Aznerikalılarla gorüsRuslar gtrlştflcleri yolda muvaffadenizi garb devletlerine kapalı tut. gelebileceğini ve çünki İngilizlerin, tÜEÜ zaman Ei°enhower Doktrinini kıyetsizlik âmilinin bilhassa *ıür Ruflann tâbi olmadığı bir tonaj reddetmcmi^ti. Kendifi koyu bir komak gayesini güden Ruslar arasınmemleketler arasındaki tesanüd oldaki mübayenetin zaman zaman u tahdidine Boğaz mıntaka^ında razı münizm dü^manı olduğuna göre. kod u ğ u n u bildikleri için Stalin'in ölüfukta beliren inkıta heyulâsina mâni olamıyacsklannı ileri sürüvor ve münist sırıntılannm meml»ket kapımflnden sonra muhtelif seklllerde obnakta mündemiç bulunuyordu. Sovret Haricive Nazın Litvinofa, a larına yaklaştınlmaması birinci deg e v s e t m e hareketlerine teşebbüs e t . Belki her gün, her gece heyeti mu ramızdaki dostluğun icablarmı ha rece bir emelidir. Yalnız o lngilizmisler ve kaleyl içinden vurmak pren lerin ve Frînsızlann müstemlekecisipinJ takib e t m e ğ e baçlamışlardır. , liklerini yıkmağa uğraşır ve bu itiMalenkof idaresile başlayan ve e s a Doç. Dr. Sahir ERMAN barla on^rı sivaseten takviye etmek sında sırf şekle münha^ır olan bu istemez. Evvelâ Bağdada ve bilâhare gevsetme îesebbüsleri. itiraf etmeli | Ammana götürdüğü kompromi. tahdlr ki. Stalin metodundan daha İyi min edilebilir ki, Amerikan yardıneticeVîr vermis v e Rus siyaseünin mını kabul etmek komünizme karşı bu zehirli m e t o d u güderek dev?m müsaadckârlık göstermemek ve buetmesi İ5tihs3İ edilen b a ş s n l a n 9ti ">. nci bası 544 sa hife Fiatı 10 lira nun yanında da İngiltere ve Franiçln ü m l d verici o l m a l a n n d a n doğsaya karfi hemen hemen bütün Amuştur. rab ileminde mevcud olan husumet Kemal AYKAÇ Bujrün k a n T t i m c e . mazidekilerden cephesinden ayrılmamak esasma müs de tehlikeli bir soğuk harb m u v a c e tenid olsa gerektir. Yani, kısaca hesinde bulunuyoruz. Son zampnlarIfade etmek lâzım gelirse, Orta Dodaki siyasî haberler, faaliyet merkeJuyu komünİ7Tne kapatmaV için büzi sıkletinin Orta Doihıva intikal ettün Arab âleminin ve Türkiyenin tiğinl gösteriyor. Boğazlardan geçen Amerikalılaıla birükte cephe almairili ufaklı Rus harb gemileri v e b u n lan ve fakat İngilizlerin elinde bir 2 nci bası 246 sa hife Fiatı 5 lira l a n n kısmen Süveyşi de eeçerek Aka slyarl va*ıta olan Biğdad Paktının be körfezini murakabe e(J?r bir vazi ' değil. yeni bir Orta Doğu misakınm İSMAİL AKGÜN M 0 E S S E S E L E R İ yete girmi? bulunmaları. Arab m e m l e meydana çıkarılması... II arb sonrasında galibler P araandaki ayrılık bir Yazan: Numan Menemencioğlu Sahtekarhk Cürümleri Şerh ve İzahlı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun / MAK KİTASCVI B*v«Zft. ünl».r.rt. c«d. Istan M *« KITABEVI <B.b.«ı» Ank.™ cm. • ı.t«n. | HAN KİTASCVİ V.n.hMrayOr «oh IS Utanbıri ketlerinde hasıl o b n kargaşahklar, j krallar arasınrta mevzuu gizli tutulan görüçmeler, Ürdündeki kıvam tesebbüsleri. Nuri Said Pasanın Irak Başvekillifinden çekilmesi, R u s l a n n Mısıra modern denizaltılar v e Yemene h s r b Techİ7stı vermeleri ves?ire hep bu fojfrık h°rbin tezahürleric'ir v e Orta Dojhıda emnivetln münselib olmssına bir *<=k mııhBrrik gösterilebilir: Sovyet Rus>a.. B u hSdlseleri a y n ayrı m u h a k e m e edecek deSilim. Holkımızın kendi etrafındaki hâdiselere alâkası, isabetli görüşleri b u g ü n artık her tarafta münakaşayı şu veya bu şekilde hep bu olaylarm ü s t ü n e topl^rr.ış b u l u nuyor. Görüşlerde belki teknik hatalar vardw. Fakat d'vanm esacı herkes için m?lumdur? So»ıfk h'îrb zehirli fa?liyetini çok tehlikeli bir Jfkilde. çok tehlikeli bir mırtgk^va intikal ettirmis olarak yapmak azminde görünüyor ve buna karfi Bilumum Matbaaeılık ve Kitapçılık Işlerl Merkez: Cagalogiu Servilimescit S. 24 IstanbulTel. 22 09 88 Sıtıs yerleri{ Güzelliği, Temizliği, Rahatını seven aüeler için 1 Temmuzdan itibaren Kücük Modada plâj üstü Kalamış ve Adalara nâzır TURİSTİK H ü Z UR Otel Pansıyonu Tel: 36 16 72 emrinizdedir. K. Köy Moda Mekteb sok. 46 AĞUSTOS'TA 4 APARTMAN DAİRESİt 150.000 LİRA PARA İKRAMİYESİ C GELİN TACI SON PARA YATIRMA GUNU Kral Suud, böyle bir plânla hareket cdiyorsa, bunda hem İngiltere, hem Amerikaya karşı vaziyet alarak netice elde etmek imkânsız olduğunu pekâlâ bilir. O halde Eisenhower Doktrinini kabul etmek ve antikomünist cephede yer almak için Amerikayı bu plârw kâfi siddetle muhaüf görmemiş olması lâzımdır. Amerika Rusları Orta Doğuya sokmamak için icrb eden cepheyi kurmuş ve mıntakanın müdafaası mesuliyetinl üzerine aunı? oluyor ve böyleee Orta Doğunun sükunet bulmasını Ingiliz liderliğinin sona ermesinde görmekten çok uzak bulunmuyor de•nektir. Amerffianın bu ise glriştigl veya 9İr!"rme TnüsHadesini Kral Suuda ver. diği simdilık vârid addedilemez. Ancr.k Nuri Said Paşanm Başvekillikten çekilmesi. Kral Suud ile Kral Faysal arasında cereyan eden görüşmelerle alâkadarsa, bunda Irakın da diğer Arab memleketlerüe beraber yürflmek yolunda bulunduğu tehmin oîunsbilir. Herhalde İngiltere Amerika tessnüdü tam değildir ve tam olmadıkça da Orta Doğuvu korumak mümkün olamaz. Biz bütün bu davanın içindeyiz. Es3S mesele, Rufîarın cenuba doğru akamamalirıdır. Bu gayeyi ÎU veya bu liderin yardımı ile kuvvetli bir tesekkül haline gotirmek eğer mümkün olsa bizi de tatmin edebilir. Fkat maslesef hakikatler böyle basit değildirler, Orta Doğu bir takım humsivetler tapyan bir bölgedir, •• haîisinin mizacı menfa^tlerine ve hi=lerine göre degişir. Eisenhower Doktrini bu havali için mükemmel bir yardımcı teşekküldür. Fakat asıl pratik neticeyi verecek olan Bağdad misakı gibi sağlam bir ittifak muahedssidir. Onu zayıflatnr>k Amerikalılann Orta Doğuda ümid ettiklpri sükun ve istikrarı zedeler ve Eisenhower Dotrini onun yerine kaim olamaz. Amerikalıların bu kakiksti snla maları ve kendi tertiblerini Bagdad Paktına inzimam edecek bir tesekkül halinde tutmaları, dünya sulhu içtn lüzumludur. Bizim vazifemiz de pek iyi tanıdığımız bu havalinin lıususiyetlerini gene pek iyi tanıdığı mız Rus oyunlarınm muhteznel cereyan tafiar'nı dostumuz ve mii'tefikrimiz Amerikaya iyice anhtmakve Ortadoğuda lngi1iz Aır.erikan iş birliğinin kuvvetli temellere daynnması büyük dâva için zarurî oldu ğunu kendilerine bir dost ve bir müttefik gibi samimiyetle soylemektir. ..CUMHURİYET» in Tefrikası ]5 KEMAL BİLBAŞÂR Kâh>a kahvesiBi aldı, Fatma Ba cıya yaltaklandı: Scnden korkarım ben Fatma Baci... Üstün« vsrmam... dedi, kahvesini höpürdetti, Hâni bizdpn söyiemesi... Ağa senin oğlanm elinden tutmak istiyo'... d« anlayl ve' gayri... Bir daha höpürdet ti, Errjne gene siz bilirsiniz, nasl' istîrseniz öyle ossun... N, Fatma Bacj iskemleye oturdu: Ha söyle. imaT.a gel a'cık... diye güldü, içi şakaya bogdu, Senı de Hüse'n ağavı da severim... Baş:mız sıkışırsa ilk çateeağımiz ka pı, ağamızın kapısıdır helbet... Aga ya selâm et... Ehtiyacı o'.unca Mu rad'mı çagırsm. iki el' kanda olss k:ar, ffeür. Kâhyanm fincam çalksyarak son yu'lumu içmeüi üzerine Fatma Bacı koştu finccnı aldı: Aflyet bal olsun... dedi. Kâhva: Ömrune bereket. allab baskn mürüvvetlerini d» gösterıjn oğlunun. dedi Âmin!.. Kâhya kalktl: F'ncanın dibi soğumada va. a din olursa kaçayim ben gayri... İşlerimiz çok... Pek az oldu bu Kadir Ef... Bunu saymam... Kâhya kapıya yöneldî: Gene gelirim Fatma Bacı... dedi, kapıya giderken durdu: Az daha unutacaktım... Hüse'n ağa, 1 Tohtur bey geçerkene bi uğrasm da bizim kızı görsün, dedivdi... He.. Hüsn'yeyi... Yemelerden içrae lerden kesildi çoktandır. Bögründe bi' sancı peydahlandı fskirin... Fatma Bacı: G«çerkeni neymi»? dedi Şinci gitsin bEksm... Niye okuttu1onu... Kâhya doktora baktı: Bilmem... Taha dün e&*\ de. . A'cık dhılenir, hemen iş tutmaz sandıydım... Zahmet olmazsa birlik gidem Tohtur Bey... Mrııurad çantasını aldı: Ne zahmeti... Buyurun gidelim... dedi. Doktorla Kâhya kapıdan cıkarlar ken Fatma Bacı; Hüsniyenın şifası inşEaHah oğ lumun elindedir Kadir Ef. dedi. Inşaallah Fatma Bacı... 9 Hüsey'n ağa kcpıdan karsılidı Muradı: Bujur ge' baka'm delikanlı Tohturumuz. dedi H05 geldir. hanemize... Köyümüz sennen iftihar ediyo' maşaallah.. Murad bu iltifattan mahçuplaştı, yürümesini şaşırdı âdeta... Kâhya •ırtındEn tutup yüriittü: Buyur Tohtur Bey... Hüseyin ağa Kâhya yı hafif itip doktoru kolunun h'mayesine alarak içeri götürdü, sedirin baş köşesin€ oturttu, Murad kalkıp o yeri ağaya terk etmek istedi. Hüseym ağa zor Udi: Otur allahasen dedi Ora benden çok sana yakısır... Az dir sek çüriitmedin... İlminle, irfanm la bizden büyük sayılırsın... Sana saygı göstermek b ! ze düser... Murad sedirin üstOnde ate*te otu » u gibi rahatsızdı, ağanın bu ilti •r l ^tına nasıl karşılık vereceğini bi emiyor, terliyordu: Sadece: Estağfirullah... deyip duru yordu. Hüseyin ağa kaşlBrmı hayreîle hâtırladı, lâf kar»|tı araya... De Hüseyin ağa: Seni de, ananı da herkeşler diğim gibi paraya pula bi' ehüya kaldırdı; reddedilmekten hiddetlerı mi| bir hall vardı: j den çok sever takd'r «derim. di cın varsa çekinme, iste... Ne düşmanlığımız var ki? Bi' ve devam etti. tuttuğunuz işi ko i Murad: parırsınız... Beni Erranin, buban ; Eksik olma ağam dedi acı gayfemi de içroeyon? ckdi bil... Zati kucağımızda büyüdün... Şimdilik hiç bir jey<i ihtiyacım yok. Hüseyin ağanın gayfoei içilme' Başıiî sıkıldı mı, bi' müşkülün ol ' Hüseyia ağa, siğarasmdan hırslı mi? du mu heç çekinmeden gel bana... . bir nefes çekti, savurdu: Murad üzüntüyle ellerkıi oğuştur KenrJirp üstesinden gelerrez«em ş€ 1 Şanına yakışır bir muayeneha du: herde eşi*n:z, dostumuz çoktur, bi' nen olmalı, diye düşündüydüm... Eatahırulkh, ne düşmanlığıkolaymı buiunız. Murad afanın sözünü kesti: : mız olaeak dedi Size her zaman Evet, Kâhya Kadir efendi söy hürmetim vardır. Ahşkm değilim Murad ezil'p büzülerek: ledi. Çok teşekkür ederim. Ama kahve içmeğe de... Sağ ol ağam. dedi. Hüsehin 'ağa Kâhyasına sigara tut anam, baba ocağından başka yerde Hüseyin ağanm yüzü eski h^lini çallşmama taraftar değil. Anamın aldı: masmı Uaret etti: istemiyorum Tohturlukta taha yenisin... Pa hâtırını da kırmak O başka dedi tabiat ba raya pula ehtiyacm ohır. Ne ka ağa. Hoseyin ağa gülümsedi, faraUa ya. Eh bi' jekerimizi, bi' lokumumu dan istersen veririrn.. Rahmetll bu zu yi' bali kâhyaya döndü: banla hukukumuz vardır. KâhKadir efendi şeher tut Murad bey yaom verdiği s'garavı Muradın al Anaîiın hakkı var. diye oğlumuza. dedi madığmı gördü, Allahasen al Mu onayladı. Ernrne ne n m a n is ! Başüetüne ağam. radım... Yak bi' dene... terserı 'çarşıdaki evim emrindedir. Kâhya tepsiyle jekerliği getirdi, Sıkılma... Mehtapta alısmı$sın Döfemek ilâzımsa döşeriz de... tutu. Murad, en küçüğünden bir ta dır... Biz de orda alıştık... Ayakyo Murad bu konuşmanın daha faz | lunda tüttürüydük... D e yak al la uzamasma engel oltrıak istermiş ne aldı, ağzına attı. Kâhya £ğaya da seker tuttu. Hüseyin ağa lokulahasen... Aramızda tekHf yok... gibi: mun en büyüğüsıü seçti, bepsini bir Murad özür diledi: Hastaniz nerde Hüseyin ağa? den ağzına soktu. Boğuk bpğuk Sigara içmiyorum ağa... de diye sordu. konuşarak: Hüseyin ağa gücenmij gibi baktı: di Teşekkür ederlm. Dün gelirkene, Dereboyunda, A c e k n ne Tohtur bey de Hüseyin ağa kendisi aldı bir siOsman ağanın kızını boğulmakUn gara, Kâhyanın çakmağiTidan yak di Hele bi' gayfemlıi iç, bi' je kurtarmışsın, deyi söylediler. kerünizi yi' kâhyasma döndü. tı: Murad, raendiliyle alıunı kurula Kâhya! Git söyle! Güzel bi' Bunu da takdir ettim. de dı: gayfe pişirsinler Tohtururnuza. di Herkeş nefsine hakim olamaz. Evet efendim, küçük bir ka Murad elini uzattı: Keşke ben de alışmasaydim. Her Çok tejekkür ederim, kahve za atiattı. dedi. tanrmın günü pangonotlan sigara (Arkası vari savurunız. Teklifini de içmiyorum. Tlcart mehsfl'.de rr.emnunlvetle söylendieine gâre, Ferld Nazmi Gürmon. Dotubtnk Munbhas azkhgma seçllmtştlr. BanSac.lıt »£hasmda uzun leneler vazife gdr.Tiüş olan Ferld Nazmi Gttratıen, Doğubank Uır.um Mıidürttlk lş lerlcl yarından itibaren tedvtr edeceStir N. Gürman Doğubank Mnrahhas âzası oldu GELİN TACI VEF AT Babık Anadolu Slgorta Şlrketl reı. nedarı M. haziran cumarıesi gUnQ Allahın rahmetlne karu^Tiuştur. Cenazeai Kadıköy Acıbadem T«k!c Sok Ko. 76 da kl evlnde n alınarak, Kadıkoy Osman ağa Camılnde lkindi namazını müteakıb Karacaahrr.ed mezarlığına defne dilfcektlr. Çeleni getlrtlmemesi riea olunur. ; ALt OCAK MEVLtD e«lm re babaraız Olü.nünün kırkıccı gunüne mUsadlt bir temmuz pazart&îl günü liindl namazını aıütea&ıb Kadıkoy Osmanağa Camlinde Mevlidl Şerif Kıraat oluna cağmdan akraba, dost re arzu edeo'erln teşrlTUrlnl ric» ederlz. BaşîT EaSdeş. Dalbaşarlar YUSUF ZtYA BAŞAR'ın GELİN TACI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear