26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Tarihi Tetklkler •• Setıır Üffil İ 111m Iİ =tıaberleri Askerî müzemiz «CLMHUKIYEI» ın Ietrikası: CUMHURIYB1 Iğğğğğğz KSABAHİ Yeni bir kilab daha n m u l ı n ı ı Ankaradaü « k l Bina Ata«e*l Lonls Dollot'yu, memurly«tl nra»ın*«. yakından ttnımak fınatuu bulmujtum. Sfvimll, çelfbl, «»rnünl blr ıato. Bilh»s»a külturü, müsb*t görüşlüliigü, nıüşahede ve tetklk kabillyetl, hönamlerlnılekl Isabetlllljl, hele memleketiml» hakkında be»le'dlSl ısmarlaraa değil K'tçriı SPmpatl, onu bütün muhltlerde »rvdirmiştl. tki tene kadar crvel Ankaray» dair yazdığı blr köçük kltabı türkçeye tercümf ettlgim laman, bu degerll Türk dostıınun. meml'ketlmls hakkında daha hacimU, daha etraflı blr e»»r hanrlamakt* oldnguno blliyordtım. Işte o büyük kitab, şu dakikada luasamın üstünde duruyor. I.oull Dollofnun (La Turtjule VIvante) «T»s»yan Türklye» adını verdiğl bu kltabı. blr Türk olarak kendim ovmek lstcıdlm. Fakat Fransu Akadernlsi âaası Andre Siegfried blr yabancı olarak bn 1 1 bendm daha * evvel yapmıs, kitab», bütün Türklyenin Ifrlbarla okuyaeagı gteel blr nıukaddlme yazmış oldu^u iç1n »fizü ona bırakmagı tırcih ediyorum. Slfgfrled. mukaddimesinde «öyle dlyor: «Türkiyeden bahsederken, kaçınılması gereken bir nokt» vardır kl o da, ıüphe«lı kl şanlı, fııkat devrini ytpmış roa/İTİ luzumund&n fazla hatırlamamızdır. Türklye dlyince, lıısiyakî olarak Lotryl, onun. flmdi artık efsanrnln malı olan blr Bogazl(i hakkındakl «alrane tasvlrlfrinl hatırlıyoruz. Hattâ bazı klmsrler, eskl rrjlmln alaturk^lıklan liıerlnde duruyorlar. Claude F»rr*re'in Türkiyrsi, kl bize pek daha yakındır. O bile Kemal'ln Türkiyrsl dfglldlr O dfvri ben tammıştım; Halici ilk ziyarrtim. hfmrn herorn Constanı'ın •rfirllğl zamanına rastlar. tlk lhtil.il yapılmış olmasına rağmen Abdâlhamld hrnüz lahtta Idl. O thtilâl blr dönüm noktası Idi, fakat Türklye h i l i rskl Türklye idi. tahmln «dlyorum kl 1796 srnrsl Fransaom ma>dlll Idl. On altıneı Loııls'nln Kral bulunduftu, fakat lstikballn. litri hamlrjini yapmıs bulundugn Fransaııın. Sonraları. tstanbulu. Bnnayı. Izmlrl tekrar «örtiüm. Lâkln. rskl ıaman srvyahlannın Ihmal ettlkleıi o yiiksrk Anadnlu yayiasındaki Ankarayı da tanıdım Böylrcf. blıe C"k »iiK'l t««vlr rttltinİT o yenl Tnrklve İle. mazlnin hatırasilr dopdolu fakat bundan böyle, modern dtınyanın Hütün Imkinlanna dofru çok mükPmmrl yöneltilmlf (ehirlrrinde temasa eeçmls nldum. Onun İçin, mfmlfketin fimdiki IdarKllrrlnln düffincelerinl cok lyt anliTorum. O ldarecller ki. Büyük Atatürkün lzlndedlrlPr: Türkiyevl, mukadderatı lcabı roentuba olması (erektlğlni lezdiklTİ Bıtı mci'niyetlne bajSIı blr yirminel asır drvlrtl yapmak kararmdadırlar» Slerfrled. bötfin ««IÜ «öyle bltlriyor: «Türkiy?nin hcnüz tanımadıgim kııımlannı ziyaret «mfjsi bir çok drfalar tasarlatfım. Fakst bu ^asanyı hiSlS eerçpkieştiremedlm. Blzc» tasvir ettijlrı'z o fanlı »errfll çehtrlerdrn blr eoeıınn. sitin sayenlıde tahayTü! edeblllyornm. Okarlanmı adına fize tr«ekk<ir rdrrtnı. Bu lempatik mrmlfketten. lemp^tl \\T bnhsrdtynnunuz. ne kadar haklmrm'» I u\ılj Dnllnt'rıun neiinl okurkrn grrçtktpn <\e. iosanda hasıl nlan ilk Intıba bnrtur. Dollot, Türklyryl. reTültenln dışına a?l.i çıkmartan. rflrdü»a tlhl anladıtı rlhl. duydupu Kibl tasvlr etmlf. E«rrtnl hazırlamnk lçln knll »nrtıtı çr«ldll malıcmryr, hi'l bol scmpati kanstırdıtı. battl enertnln harrında. srmpatU'i maya nlarak kullandı^ı açıkça blssodlllyor. E«ertn asıl hüyfik kıymrtl ur. mutlaka ^empatlk prflzıikmrk rndf?r«lle yazılmış olmadıfının daha 111ı «»rırlarda gozr çarpmasıdır. lyl niyeitrn mahrnm k1msel*»rln. kendi nemleketlertndr bln bir türlüıü mrvcıi. blıdeki m küçük noksanı. alablMlglne «Işlrrrrk. türlü ljtnrll rümlrlrrle haıll vesllrtl yapmaianna muknbil, Dollofnun rserlnde. dar blr ıok«»ı, yahud yük tajlyan blr mrrkrbl. Ikllme hat, mrmlrket huıuflyrtlrrlle llarllt blr zarurrt nlarak makul ve lııtaflı feklldr anlatılmış. elddt, vakıır. beşert ve srmpatlk blr dllie İzah edllmlı gSrmek, Türkiye hakkında kl yabancı lltcratür'ün ttislndrn ynnı Insana ümld veıiyor. Tfirklyeye. dünyanın «rmpatlsinl kazandırarak eıerler aneak, Dollot'nun la Turqule Vlvantr'l flbl kltnhlar olahlllr. pirtre Lotl'ye, rlaııde Farrere'e elbett» mrdyunuı Bu mlllet. kara Kİlnlrrinde kendlstne el nzaUn bu büyük lahslyetlerl klyamrte kadar unutmıyacaktır. Ama onlann edfbiyat gözile Kordükirri Türklye .artık. bundan lonrakl Garblının da ancak karyozite nlarak ne^pce^i blr fskl Türkly*. Mr t.irlb. blr pf«nr Türkiyesidlr. Moflprnlım yarı«ında Garbı ırerldr hırakmak drtflse bile ona yetlşmek azm'lr llerl atılmış İMilıınan bııgfinün Türkivnlnl. dfinyaya blr haska rillle anlatmnk frah edlyor. Muhtprem knrllerlmden blrlnln mek tubunda tarifl Keeen hlr profe<nr V*T kl. Türktyeyf. padlfahlık devrindenberl bir daha dnnmrmlf. Çflnki o devirdp. proffsör ol.imk bu zat, Galata kulesinr rıkar. koprüdrn geçen fesll Insanlan »orflncr tPllncik tarlası seyrcdlyorunı <anırmi|. Göbrkll pssnlin. saltanat arabasmı. Söfiislerd»ki nlsanlan da ppk srvcrnılş. Şîmdi bu nıanzaralardan artık pser kılmadıjh İçin. lstanbula g»lmefe liizum g^rmüyormuş. Turklyenin. artık bu türlü Türklve meftunlanna Ihtlyacı kalmadığını Loui» Dnllnt'nun Türklypyi olduftu eibl anlatan samimî IfadcH kitabı kâfi rtrrecede fsbat rdiyor. Türkiyeyl yprmpmek için, dpmek ki İyi niyet ve dojru Körüş. Tetlyormuf. Bu kltahda. eşsiı güzPlllklerile. bütün fiizel rpalitelprlle. mrmlfkptlmi, krndl gözümle görülmüf flbi buldıım! Hamdi VABOĞl.U Sg DeHeyeti.A.Ct 'MALEÎ ^r/iv SARAÇ FECİ AKIBET Işte Alice Dubois'yı mahveden, Almanların ellerine geçmesine sebeb oian bu vakiisiz neşe oldu. İki kadın iki sııur arasındaki yolda böyle gülüşe güiüşe ilerlerken daha Ho'.an da topraklarına ayak basmamışlardı ki Belçika gümrük kulübesinde vazife gören bir Alman askerî memurun bu neşe dikkst nazarını çekti, iki kadının peşisıra koşup daha onlar Felemenk arazısine girmeden kendilerine yetişti ve durdurdu. İki kadın gerisin geriye Belçika gümrük karakoluna getirildikleri vakit Louise burada büyük bir hatada bulundu, yüzüğünün içintieki tükrük kâğıdına yazılmış nesajı elçabukluğu ile a£zına götürüp yuttu. Lâkin bu hareket bir Alman gümrükçüsünün dikkat nazanm fekmış, bu yüzden kadınlann üstleri, başları daha sıkı bir aramaya tâbi tutulmuş tu tşler bu mertebeye gelince Alice Dubois'nın durumunun fecileşmemesine irr.kâ» yoktu. Evvelâ 2İ çantasmda üç ayrı isme doldurulmıış üç hüviyet varakası ele geçti, sonra bir takım adresler meydana çıkü.' Hudud karakolunda işler daha ilerlye götürülmeden iki kadını bir otomobile bindirdiler, Tournai'ye getirdiler. Burada Alice'e yuttuğu kâğıdı elde etmek için bir müshil içirdilerM de bir fayda sağlaysmadılar. El çantasında ele geçen adreslerden Mösyö de Geyter'in evi de basıldı. Burada da bir şey bulunmadı. Zaten de Geyterler ne Alice Dubois, ne de Louise de Bettignies isminde bir kadını tanıdıklarını şiddetle, ısrarla inkar ediyorlardı. Bu evde casus kadına tahsis edilmiş olup bir sürü casusluğa aid makeme ve kimy*vt maddeler bulunan gizii odanıa Alman memurlarının gözünden kaçmış oîması talihin sırf bir lutfu olmuştur. Yoksa bu odaya girilmış olsaydı gerçeğin bürün çıplakhğı ile daha o dakikada hemen sıntıvereceği yüzde yüz muhakkaktı. Görülüyor ki, talih yahud tesadüf, hcr ne derseniz deyin, bir taraitan bu vatansever casus kadını hırpalarken bir taraftan da sanki onun tertemiz, vicdanına saygı göstermek istiyormuş gibi, onun yüzüne gülmekten de kendini alamıyordu. taben limon suyile vazıîmış bir pusula kaieme aldı. Bu pusulayı, hücre arkadaşı guya sorguya vekılip CharlotteTe yüzleştiribnek uzere kendisile karfilaştığı vakit ona gizüce verecekti Louise'in pek büyük bir Uviyatsızhkla samimiyetine irıandjğı hücxe arkadaşı, Louise'in «izli mürekkehte yazılmış pusulasını Charlotte'a değil, Alman idarecilere sundu ve bu tevü kabul etmez vesika karşısında Louise artık herşeyin uitmış olduğunu anlamskta da gecikmedi: Tek bir pusula, hem kendisini, hem de can arkadaşı Charlotte"u ciaragacına sürüklemişti. Sonun başlangıa 1918 yılı martının 18 ncı günü Brükselde, bir Alman generalinin başkanlık ettiği bir askeri harb divaru toplanıyor ve bu divanın huzuruna, etraflarını süngü ikmış hir bölük Alır.an askerinin çerçeveltdiği altı sanık çıkarıliyordu. Sanıkların en ön sırasında Loi'ise de Bettignies ile Marie Leonie Vanhautte yef almışlardı. İki kadın 3rtık inkârın faydasızlığım anlamışlar, Louise'in hücresinde avkadaşı Vanhautte'ye verilmek üzere limon suyu ile yazıp kendisi gibi bir vatan fedaisi sandığı hücre arkadaşına verdiği ve bir Alman ajanından ba&ka bir şey olmıyan bu naın Fransız kadınınm bu mektubu Abnan makamlanna teslim etınesı üzerine tekrar yüzleştirilen Louise ile Vanhoutten bu sefer yapmacığı. Inkân bir tarafa bırakıp hemen birbirinin kolları arasına atılmışlar ve bir ağızdan: cYaşasm Fransa!. Yaşasın Belçika!.. diye bagırışmışlardı. öyk» ki, iki cesur kadın o gün Alman htrb divanının karşısına çıkarıldıklan vakit kendilerini bekleyen teci akıbet hakkında zerre kadar »upheleri kalmamıştı. Harb divanı başkanı Alman generali sanıkları sorguya eekmeğe bıjladı. Almanca konuşuyor, suallerini almanca soruyordu. Louise de Bettigniss almancayı ve ingilizceyi ana dili kadar iyi oildiği halde bu sorulara: «Ben fransızım, ancak yurdumun dilile cevab vereDilirim!. yolunda gururlu bir cevab verdi. Bunun üzerine heyet bu ele avuca sığmaz fedai kadını bir tercüman vasıtasile sorguya çekti. Neticede Charlotte da, Louise de ölüm cezasına çarptırıldılar. Ferdası günü Louise arkadaşı Char lotte hakkında verilmiş olan ölüm cezasının on beş yıl ağır hapis cezasına çevrilmiş olduğunu ö^reı.di. Kendisi hakkında verilmiş olan hüJtümde bir değişiklik yok'.u. Sfalnız şu cihet kendisine bildirildi ki, altında bulunmakta olan Beıçikr.mn uınumî valiliği vazifesini sjoren Alman generali von Bissing mahkurııun bu cürmü sırf yurd «evgisi işlemiş olduğu içîn hakkında verilmiş olan ölüm cezasını tasdik edip etmemek hakkını muhafaza ettiğinl açıklamıştı. Demek ki, kendi hakkında, pek zayıf olmakla beraber bir ümid ışığı hâlâ mevcuddu. Bunun üzerine Louise hemen kaleme sarıldı, umumt vali von Bissing'e hitaben bir mektub yazarak hulâsa olarak şunları söyledi: tH?kkımda verilmiş olan ölüm cezası hakhdır. Çünkü ben bu cezayı belâg3n mâbelâğ hak etmiş bulunuyorum. Bu itibarla kendi hakkımda af ve müsamaha taleb edecek değilim. Buna mukabil bütün günahı sadece bana uymaktan ibaret olan Charlotte ile diğer mahkumların sflarını istirham ederim.» Otobüslerde aktarmalı bilet bugiin başlıyor Yaxan: Haluk Y. Şehsuvaroğîu tki otobüste seyahat edilecek kıt'a yekunu ücretîn<?en 10 kuruş fark alınacak İ.E T.T.t sl otobüA yo'.eulkrına kolaylık olaıai ü«er» şlmdlki haldc tecrübe mdhlvetinıle oimak üzere bu »abahtsn ltibkren ak'«rm»:ı bl.rt usolUnü îatblk fd«ektir. AJttarma bf.et alınabllmeBl lçln, yol eunun blndtfl otobüsün, lneceğl ma. halle ç!tm«mest lcab rtm«ktedlr. Aktarm» Ocretl olarak, iki otobttate «•yahst »dllecrt kıt'a yekunn Ocretlndan 10 kuruş f*rls alınacs*. birbl rin* iltlsak: olmayan otobüılerde tk tarms yapılaraııyacâktır. Talebeler aktanna büetlndeu l»tlTaksim Florya otnbiis «erv!«l İ.E.T.T. İdares! yaz mfTslmlnln baş lanıası münasebetlle bu sabkhten iti b*ten Taksim FTor a arasında otobü» Işletmfye karar vprmiştir. (T) hat Işaretlnl tasıyan bu oto büsler. Tak'i^ien hareketle İstiklâl raddesl Tf*>«bafi Aratflrk B«l»»n Tonkapı . YfEl Sur kapiii v« Londra asîalt'.nı taklben Floryaya gtdecekier, ayrı yolu taklb»n Takslme dfineeekBu otobü»lerde bolgt tınılünt gore Ocret almacaktır. Buna eflrr Taksim Topkapı blrlncl bölee, tncirll Iklacl bolıe, Rara alanı yolu OçOncü böl ze. Florva riördüucü bölfe olarak t«»plt edllmlştlr. (T) Işarefll Takglm nory» oto. »Oslerlnde sersrıat edecek Toiffv'irdan Ta!cs*m Tonkam arası lçln 50 ku. ruj. Tükjim İnclrli Içln 00 kurus. Talc »!m Havnalanı yolu 1clo 70 kunı«. •P»k«lm . Florya lçln 80 kuruş Ocret aiınscafrtır. Bu otob"«1erde aktsnri bllt utıılO Imkân dahlllnde deîildlr. T*aplt «<1Uen târlfMe rtr« Tılrılmden Floryaya İlk otoMlı aaat 7 de. •on otohO» taat 19 dı, Floryadan İlk otobü» 8 de. »on otobü» aaat 10 da hsBu »eferl*r ön lerlnde bllhassa pazar rılacaktır. y«ı arttı lıtanbulda fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed Stetrene kilisesini Yakında ziyarete açılacak kısımda Saltan Osmandan bir silâh deposu haline koymuş ve Atatürke kadar olan askerî tarihimiz izah ve ifade olımasırlarca eski Türk silâhlarile, ganimuştur. Bu esas dahilinde ilk zamanlardan bugiine kamet olarak ele geçen yabancı milletlere aid süâhlar bu depoda topdar ordumuzda kullanılan silâhlardan nümuneler, gene lannııştı. muhtelif devirlerde ordu kıyafetlerini gösteren mankenCebehane İ5ini!e anılan eski Bizans ler, muhtelif asırlara aid sancaklarımız, zaferlerimizi taskilisesi zamanla zengin silâh kolek\âr eden tablolar, şehidlerimizin elbiselerinden siyonlarile dolmuş ve 1726 yılında müteşekkil hâtıra eşyası teşhire konulmuştur buraya Darülesliha denilmişti. A!âkalı memurlan tarafından ve muhafaza gayesile tertiblenmiş olan Da(Yenlçerilerin Mehterhanede mah dinden fazla dolmuş ve Maçka silâhrülesliha halkın ziyaretine açılmaz, fuz olan resimîerı umumun tbrr.oşa hanesi inşa edildikten sonra yeni siyalnız burayı bazı kimseler müsa nna arzolundu. Geçen gün gittik, lâhlar buraya nakledilroişti. ade ile görürlerdi. milli usullerimizdeki büyük değişikFakat Stelrene kiiisesinde eski 18. asruı tonunda Darfllealihayı zi lik ve bir kaç yüz bin nüfusun ih ve krymetli silâhlar yanında bir çok yaret edenlerden biri Baron de Tott lâkini mucib olan elbiseyi gördük. hurda malzeme ve eşya duruyor ve olmuş ve yabancı mütehassıs hâtıra Galiba vazılarında hüsnü tabiat yok burası bu halile muntazam bir depo larında burada bir çok kıymetli si imiş. İçlerinde insanın endamına ya olmaktan dahi uzak bulunuyordu. lâh ve askeri ejya gördüğünfl, uil kışır bir kıyafet bulamadım. Hele MeşTUtiyetten evvel Askerî MOzehassa Kosovada I. Muradı şehid her sınıfın başlarına giydikleri şey nin kurulması yolunda bazı te^ebbüs eden Miloş Kabloviç'in kılıcının da ler lüzumundan kat kat ziyade bü ler olmuş, II. Abdülhamıd Tah'Tjd burada muhafaza edüdiğini, Tiirk yük ve akla gehnez surette acayib Şevket Paşanın hazırladığı (Kıyafeü davnl ve köslerinin de pek dikkate görünüyor, fakat bilmem ki bu mü Askeriye) kitabından mülhem olarak şayan olduğunu, îstanbul muhasara talea sahih midir, yoksa gi» alışkan Sara>da bir (Eslihai Atika Müzesi) sında kullanılan bir mancınıkın bina lığı mı hasıl oluyor? Acaba onlar kurulmasını istemiş; ve paşanın <kü önünde sçıkta harabiyete bırakıldığı bizim kıyametunizde bir adam gör çük silâhların asılları ve ağırlarm mo nı yazmaktadır. seler beğenirler miydi, yahud göz delleri konulmak suretile hazırladığı Darüleslihada toplanmış muhtelif îerine daha mı fena görünürdü? müze projesini) muvafık görmüstü. asırlara ve milletlere aid silâhlar, Resimlerin ekserisi alçıdan, fakat beş Sarayda kurulacak <E?lihai Atika yeniçeri ocağınm kaldırılması sıra altı ssray ağaları balmumundandır. Müzesi) için Mahmud Şevket Paşasında yağmaya uğramış ve bu zen j Bu balmumular terzi dükkinlannda nın reisliğinde, ressam Zonaro, Zegin koleksiyonun bir çok kıymetli ki resimlere benziyor. her ne ise kâi Pasa, Topçu Sami. ressam Üspırçaları bu suretle elden ç Kmıştı. murad resim değil elbisedir.) (1) küdarh Ali Rıza, Ahmed Zlya, NecBuna mukabil kaldınlan ocağın efki Abdülâziz devrinde orduya alınan mi ve Hüsnü Beylerden muteşekkil silâhları ve bazı hatıraları buraya yeni silâhlar da Steİrene'e ^on^l bir he>et kurulmuş, bu heyet esligetirihniş ve bundan sonra da harb muş ve bu suretle bina istiab had hai atika ambannı, Tophane, Maçka, ganimetlerinin Darüleslihaya konulmasına devam olunmuştu. Stelrene'deki silâh deposuna muBuket • Sep«t m Çelenk » Akuarlum kabil Topkapı Sarayı Hazine dairesinde de hükümdara aid silâhlar, harb ganimetleri toplanıyor ve bu tn suretle Saray içinde de zengin bir e askerî müze teşekkül etmiş bulunu>> I yordu. Silâhlar, askerî malzeme ve harb hatırslanna gösterilen bu «lâka yanında imparatorluğun muhteltf yerlerinde ele geçen eski Roma ve Bizana eserleri de toplanmağa kaşlanş ve bunlar da Darüleslihada depo edilmlsti. Abdühnecid devrinde Tophane Müşiri Ahmed Muhtar Pasa, Avnıpadaki mânada bir müze kurmd fikrini hakikat haline getirmiş ve 1847 yılında Darüleslihadaki eserleri Eslihai Atika ve Mecmai âsari atika kısımlarına ayırtmış, binanın *arşılıklı revskları üzerine DU ısimltri yazdırtmıstı. Ahmed Fethi Paşadan sonra müıe fikri alaka görmemiş, ancak Âli P^şanın sadaretinde v«e 1859 yılında Galatasaray Sultanisi mubnssı:Vırtr an Mr. Goold. Mecmai isarl atika mü»esine müdür tayin olunmuştu. fc>ndan sonra ıırasile yabancı müdürlcrin idare ettiği âsarı atika müzemiz 1874 yılında Çinili köşke nakloiıır.'.ıuş ve o yü bizde de ilk defa âsarı atika nizamnamesi neşredilmişti. 1881 yılında müze müdürlüğüne getirilen Hamdi Beyle beraber Türk müzeclliğinde yeni ve mesud bir devir baalamıştı. Asarı atik» müzemiıin inkisaf yoluna girmesine muknhil Tl'hai Atika) müzemiz Ahmed Fethi Paşanın bıraktığı yerde kaTmış. eski silihlar yeni müzecilik zihnlyetilt tanzim ve teşhir edilip 'halka ı{6sterilememişti. Abdülâziz devrinde ilk defa olarak Mehterhanede eski yeniçeri kıyafetleri ziyarete açılmıştı. Burayı ilk gezenlerden biri olan Namık Kemal Bey Intıbelarını jöyle anlatmaktadır: Tersane silâh ambarlaruu gezer«k bulduklan kıymetli silâhlan Yıldız* naklettirmişler ve çinl fabrikası yanındaki köşkte, Berlin Viyana askeri müzeleri kataloglarım esas alarak bir (Türk Eslihai Atika) müzesi tesis etmişlerdi (2). Buna mfltenazır olarak Meşrutiyet ilânından bir kaç sene evvel Muhtar Paşa da (Avrupadaki ordu müzeleri tarzında milli ve askeri bir müzenin tesisine dair 0 vakit Tophanei Âmire Müşiri bulunan ZeH Paşaya bir lâyiha yazmıştı. Bu lâyiha Tophanei Âmire meclisinde tezekkür edildikten sonra Zeki Paşa tarafından II. Abdülhamide arzolunmuş ve bu müzenin kurulması hazırlıklarına başlanıknası, yerinin bulunmaa için Muhtar Paşayla Almanyah Topçu Ferikl Gromikof, Mülkiye Mühendis mektebi muallimlerinden Almanyah Yasmond memur demişlerdir <3ı. Yıldııdaki Eslihai Atika Müzesinden sonra II. Abdülhamid Maçka silâhhanesi önünde yeni ve büyük bir askerî müzenin kurulmasını Mahmud Şevket Paşaya emretmiş, fakat bir müddet sonra bu müzenin kurulmaandan vazgeçildiği gibi Yıldızdaki komisyon da dağıtılmıştı (4). KAKTÜS Tel: «.83731 Taksim Kristal altıl Tü rkiyenin ilk modera çiçek evi luj •3 Buket • S e p e l • Çelenk • Akuiflurp |2 Köprü KRdıköy hattmda daha fazla vapur lsletilecek U hazirın tarlhlnd« tatblk mevkilnp glrecek olan Sehlr Hatlan y « tarife«iruJe bllhassa K5pro . Kndıköy hat«ı takriye edllralş buiunmakUdır. ÖXrendlShnt» jCre. muhtellf Iskele. lere de ll»ve leferltr konıılmuştur. KSprflden Beykoza İlk vapur saat 5 40 ta. fon »apur 1» M.S0 da har*Ket edecektlr. Adalara İlk vapur 6.50 de, aon vapur K.30 da kaldırıUcaktır. Yenl tarifeye «Ore Yslmradsn aon vapunın MM da. Adalardın » 0 0 d« iralkmaıı knrartaftıriİTnıjtır. BEŞ YENİ ESER Varlık Yayınevi bu ay da size beş yeni eserini sunar: 1. Ch. d« Laclos: Tehlieli Alâkalar (roman) çeviren Ataç, 4 Llr». 2. Erskine Caldwell: Tütün yolu (roman), çeviren Z. Gülsoy, 2 Lira 3.Mahmut Makal: Hayal ve Gerçek, köy notları, 1 lira, 4. Huck Finn'in Ba$ından geçenler: (Çocuk Klâsikleri) 1 lira. 5. Binbir gece masallan: Çocuk Klâsikleri, 1 lira. Maamafih bütün bunlara rağmen Almanlar Alice'i salıvermediler, Charlotte'un mevkuf bulunduğu SaintGilles hapisanesine tıktılar. *** Hakkında girişilen tahkikatın devam ettiği beş »ylık süre içinde Matmazel Louise de Bettignies vakaraıı, metanetini. soğukkanlılıgım, ha zırcevablılığını bir saniye olsun kayYenf bîr banka kıınıhıyor betmedi: Herşeyi inkar ediyor, aleyOn mllyon lira ıennRv» n» ku\ıl. hinde ileri sürülen her idoHaya metamasına karar verüen Ticsret ve Tanet. fskat mantıkla karşı koyuyorsarruf Bankasi hanrlık komitesl dfln du. Bunu yaparken d« küçük bir ?ehr!m1z ^''c*'** Odası salonunı}», bjr zaaf eseri göstermiyor, kat'iyyen telâş etmiyor, heyecanlanmıyor, vazih ToBlnntıd» hsnrlılt ^eve^ bankanın suallere sarih cevablar veriyor, hukurulıi5tı hakkında ortaklarına genlş lâsa kendisini rayıf, nahif bünyesinlzahat verm!$tir. den umulroıyacak bir enerji ile müBir mİktar xeyrinvajı dafaa ediyordu. Suç ortaklarmın ihrac edilecek hüviyeti hakkında sorulan bir surle BugOnlerde bir mlktar leytlnyagı thtebessüm ederek: ne edllecektir. «Efendiler, ben suçlu değilim Ta»!arm dı» pfyaça Ht flat larkı ki. 5uç ortaklanm bulunsun!... Bu prlmle. de kar«ılanamadıSiP''3T?. Tarıç nasıl söz? Böyle bir sözü doğTU?u e'.mdeki yağların me\'cıid sartlarla Ih. ben sizlerin ağzınıza hiç yakıştıraracı uygım göriilmektedir. Ayrıca Amıyorum!. cevabını vermiş, sonra merlksc'an Ithal edllen yaglarm feçen sene oldııSu sibl plyasaya verllme";! huornuziarını silkip susmuştu. auıunda faallyet» gecümi'tlr. Bu yag. Louise'in tek ihtiyatsızlıği larda kııpı] yapılabünie'%1 Içtn piyaAlmanlar da artık çelimsiz yapılı sadan b!r miktar zeytlnyagı satın alıfakat çelikten iradeli kadınm ığzınnacaktır. dan bir şey alamıyacaklarım anlatnışlardı. Kendisini bir ay daha kilid Şehir Meclisi bu sabah altında tuttuktan sonra en yskm toplanıyor mesai arkadaşı Charlotte ile yüzleşBirinci Dünya Harbinde müttefikiSehlr Meclls! bu sabah saat 10 da tirdiler. tki cesur kadın MrbirleTİle miz olan Almanlar, harb süresi için Vall vt Belediye Baskanı Tahreddln karşılaşınca sanki birbirlerıni ilk de düşman propagandasınm ballan Kertm G«kayın bir konusması İle açı. I l;»caktır. Toplantıda bszı plânlar tasdlk defa görüyorlarmış gibi nareket etti I dıra ballandıra tasvir ettikleri gibi, edilecek. unnımî halalardan gellr teler. düşmanlannın eline en ufak bir g y l e barbar, ve hattâ, kan içici u mlnl hu«ıı™ gorasUlecektir. ipucu bile vermediler. | macılar olmayıp bilâkis kendi aleyhSühunet derecesi Bunun üzerine Almanlar Louise'i j lerine olsa da düşmanm vatan söyletmek için klâsik bir usule baç ! yükselecek sevgisine, yurd bağlıhğına dayanan vTirdular: Günlerden bir gün sanığın YesllkSy Meteoroloji tstaıyonımdan fedakârhklarını içten gelen bir hücresine ikinci bir yatak konuldu saygı ile karşılamayı pek iyi bilen blldlrUdijine göre, dün şehrlmlıde have guya kendisi gibi casusluktan hakik! centilmenler imişler ki, v& parçalı bulutlu »ecmlş v« auhunet BUÇIU bir kadın getlrilip hücremne Louise'in, bu fedakâr Fransız yurd|M derect olarak kaydedllmlstlr. sokuldu. Düşman bu kadın vasıta sever kızının bu ulvî fedakârlıfmı ! Havanın bugün de parçalı bulutlu sile yurdsever fedai kadını söylet da efendice, insanca karşılamayı bil geçeceğl. rtlzgarın poyrazdan eseceğl. mek istiyordu. diler ,onu da idam müfrezesinin kar «uhunet dereceslnln artacagı tahmln Ne hazin bir tecellidir ki, son de psına çıkarmadüar. 1916 yılı martının edilmektedlr. rece zeki. olaganüstü uyanık olan yirmi üçüncü günü, yani ölüme Haziran 1 Zilkade 2 umumî Louise Almanların bu basitin bastti mahkumiyetinin haftasında hilesini anlayamadı, hücresine mih vali von Bissing'in Louise hakkmda M net arkadaşı olarak ?ir?n çiie yol verilmiş olan ölüm cezasını müeb5 06 3 daşınm sözlerine inandı ve bir kaç bed hapis cezasına çevirdiğini maho a günlük tereddüd vakfesindon sonra kuma resmen tebliğ ettiler. Bu af o canciğer dost olduğu hücre yoldaşı karşısında da yurdsever kız, mutad V. j 4.311 2.12 16.1119.34j21.33 2.16 nın telkinatına kapılarak yan hüc hüzünlü tebessürnile tebessüm etti i E. ] 8.97J 4 38 8.37 11.00 1.59 6.42 , rede mevkuf bulunan Chnrlotte'e bi Meşrutiyetin birinci senesinde II. Abdülhamid. Askeri Müze meselesile tekrar alâkadar olmuş, bu müzenin mevcud binalardan birinde yahud yeni yapılacak bir binada kurulmasını istemişü. Bu maksadla Ferik Muhtar Paşa riyasetinde bir de (müze tesis komisyonu) kurulmuş ve komisyon haftada bir kaç gün toplanarak çalısmalarına başlamıştı (5). Fakat meşrutiyet devrinin birbirini takib eden hâdiseleri arasında, Askerî Müze mevzuu unutulmuş, komisyon dağılmış, bunun üzerine Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Pasa. Muhtar Paşayı (Eslihai Askeriye Müzesi> müdürlüğüne tayin ederek bu davanın tahakkukunu mümkün kılmıştı. Muhtar Paşa, davanın bir gönüllüsü olarak ise sarılmış, Stelrene kilisesinde eski silâhlarımız, bavraklanmız, bütün harb malzememiz ve yeniçeri kıyafetlerünizle pek alâka çekici bir müze kurmuştu. Ayrıca bir müze sineması yapmış ve eski mehter takımını da canlandırmıştı. Muhtar Paşanın 1923 yılına kadar devam eden müdürlügü esnasında Askeri Müze Istanbulun sayılı ziyaret yerlerinden biri olmuş ve Paşanın ayrılmasından bir müddet sonra tekrar ihmale uğramıştı. İkinci Dünya Harbinde Anadoluya götürülen müze o tarihtenberi tekrar açılamamış, eserler Istanbula getirildikten sonra Askeri Müze için münasib bir bina aranmış, muhtelif yerier üzerınde durulmuş .nihayvt Gülhane hastanesi yanındaki düzlükte yeni ve modern bir müzenin inşası kararlaşürılmışür. Bu geçerr yıllar İç4nd« Askerî Mü, ze eşyası iyi bir şekilde tasnife tİDİ tutulmuş, envanteıleri yeniden gözden geçirilmiş ve e«y*nın f»nnl usullerle muhafazası temİD olunmuş1 tur. Müzeye 1955 yılında müdür olarak tayin edilen General Hulki SaraL mesai arkadaşlarile beraber müzenin ^ikkate şayan eserlerinden bir kısmını eski Harbiye mektebinin jımnasükhanesindc tanzim ve te«hir etmiştir. . Yakında ziyarete açılacak olan Askeri Müzenin bu kısmında Sultan Osmandan, Atatürke kadar olan askerî tarihimiz izah ve ifade olunrauştur. Bu esas dahilinde ilk zamanlardan bugüne kadar ordumuzda kullanılan silâhlardan nümuneler, gene muhtelif devirlerde ordu kıyafetlerini gösteren mankenler, muhtelif asırlara aid sancaklarımız, zaferlerimizi tasvir eden tablolar, şehidlerimizin elbiselerinden lUiteşek kil hatıra eşyası teşhire konulmuştur. Müzenin son kısmı Kore harbine aid silâhlar, Kore jehidlerimizin eşyası ve Kore Birligimize verilmiş hediyelerle çok iyi oir şekilde tanzim olunmuştur (6>. Askeri Müzenn yakında ziyarete açılacak bu kısmı eski harblerimiz, ordunîuz hakkında etraflı bir fikir verebilecek mahiyettedir. Yeni müze binası yapıldıktan ve harb tarihimize aid bütün malzeme teşhire konulduktan sonra dünyanın en zen gin bir askeri müzesine sahib olacagımızda şüphe yoktur. (1) Tasviri Efkâr gatezesi 17 kânunusani 1283. (2) Bu heyete dahil olan Hüsnü Tenkizin baıılmamış hatıraları. (3.5) Sermed Muhtar, Askeri Müze Relıberi. (4) Hüsnü Tenkiz, hatıralarında komisyonun 1905 te bomba hâdisesinden sonra dagıtıldıgını /aıtnsktadır. (6> Asker! Müzede Plevne müdafaası hatıralsrından müteşekkil zengin bir koleksiyon da vardır. HAZİRAN ÇEKİLİŞİNOE HER A Y R I ŞUBE için UA K RU LİRA 4 . O O O Ç E K İ L İ Ş 3O.OOO TAKSIN GÂZİNOSU Aşağ'.daki zengin programla VARYETE BAHÇESÎ ve TERAS RESTORANINI bu akşamdan itibaren sayın halkımıza açtığmı bildirir. 1 PAMELA 2 H. BOMBASI CHELO 3 DVO FRAUENSTEDf (Akrobat> 4 BAĞDADİLEB lAkrobatı 5 CELAL ŞAHtN « YILMAZ DITRU T» NlLÜFER tlftl T VANTRİLOĞ Zalm g MİCHEL D'İZİDOaO (İtalyan şarkıları) t KARADENİZ FOLKt^OB EKtPİ 1O Sene müddetle 60.000 rAlztlz AYLIK GELİR LİRA 4O.OOO Ayrıca MESKEN KREDİSİ PARA İKRAMİYELERİ î I «CI'MHHKTYFT» tn TefHUa«ı Semiha acıyarak bakıyordu. Elliîincie görünüyordu kadın. Boyalı •an saçları vardı. Kolları, boynu aşlk acaib eibiseler giyiyordu. Ya nakları, fazla boyalıydı. Bütün bun ler Vehbi beye güzel, genç görünmek için! Kadını teselli etrneğe çalıştı. Bir gün sizin kıymetin.zi anar, bir gün evlenir sizinle. Hem ne var, madm ki berabersiniz, ka rıJvoca gibi yaşıyorsuruz! Başını sallıyordu Madam Martin. Yok, yok bir gün daha gerci, 3aha güzeli çıkarsa! Sokakîar oros?u dolu Matmazel. hele bu Parisli karılar. Kendi Fransızhihnı umıhm's ^ü Kin Pariîli kadınlan top yekun cehennemin dibine gör.deriyordu. Hep=inin Vehbi bevde gözü vardl. Bir rastla^ma olmaya görsün! Hele adamın na"!ii Mr «"no'Vâr' VP » « • türlü bir erkek oldııjhınu seT.erleT ge! Bak orası? Bu Türk erkekle ri vok mu, yatakta. hele yataVt^! Kadın omuzlarlm, başını titre jterek, ağzı pis bir gülüşle yüzünü iikiye bölerek açıkça kırıtıp gülüyordu. Siz söyleseniz? diye, sonunda maksadını açıkladı. Size saygısı var, sizi dinler. «Erkek gibi kadın, merd kadın, dişi değil!» diyor. Ay şe hanımla benim gibi erkek düşkü nü değil misiniz, anlıyamıyoruz ya! Gene pis pis gülüyordu. Semiha öfkeden kızardığını hissetti. Ayje yi bu sişko edebiz Fransaz karlsıyla bir rurmak! Rezil herif! diye düşündü. Sinsi herif! Hem de Ayşenin yüzüne ksrşı o kadar dost, candan tavırlar takmdığı halde! Bir gün onunla konuşacağım' bir gün Avsenin öcünü alacağım diye karar verdi. Ah aşk! diyordu Madam Martin, hu öyle bir şevki Matmaıel! «Senin dünyadan haberln yok, sen soSuk, erkeksiz blr kadlnsın» ttibierden üstün bir tavırla Semiha ya bakıyordu. Dışarda güriiltüleri duvdnJu zaman karvolanın ayak ucundan kalktı. Halâ yalvarıyor du: Vehbiye söylaseniz, anlatsanız? Parisin dışmda küçük bir evim var, onu da satarım, pansiyo nu devrederim. Güzel İstanbulda ktndımize bir yuva, Bosfor da! Ah Matmazel, eğer siz konujursanız! Kapı vurulmadan birden bire açı lıvermişti. Semiha yatakta doğrula rak, Ay! diye, bağırdı. Sen Wy> •abah sabah! Madam Martin hemen tepsiyi ya kalamıştı. Bonjur küçüğüm! dedi. İşte ben kaçlyorum, sizi yanlız bırakıyorum. Arkadaşmız gu güzelim yu murtayı ne yapü bakın! Müthiş bir şey, hiç yemiyor bu kız! Ve tepsiyi savurur gibi havaya kaldırarak odadan çıkıp gitti. Oh! dedi. Ayşe. Ne yoruldum amma! Karyolanm yanmdald koltu&a kendini attı Kapıya doğru bakıyordu. Ne iğrenç karı dedi. Semiha yataktan indi. Sabahlıgını, terliklerini araştıriyordu. Vehbi beyle evlenmek iatiyor! diye güldü. Evlenmek istiyorsa evvelâ adamın önünde çırılçıplak dolaşmaktan vazgeçsin. O da nesl? Adamı ateîlemek için gece gündüz soyunurmu5 önünde. Iğrenç bir vücud tabii. bütün etleri ısrkmış! Zavalh Vehbi bey Saiba anlatrruş. «Çıplak kadın demiyor musuTi. yüreğim bulanıyor!» diye. Karı böyle soyundukça öbüründe ar ıu yerine mide bulantısı baslıyor, farkında değil. Semiha dönmüş, sitemJe bakıyordu. Sen de bu adamla evlenmeml trtiyordun benim! Ayşe gülüyordu. Değerli insan Vehbl bey, ona lyiîik etmek isterim doğrusu. Sen biraz cesaret versen karıyl bırakır, bu hayattan kurtulur belki de? Allah vermestn! dedi Semiha. Hem bence bu kadınla evlenmeli Vehbi bey. Bak kadın ona piyano »Imış, nafakasını da temin ediyor, e\'lenirse büsbütün rahat eder. is tediği gibi çalısır fena mı? Onun gibi blr »anatkar! dedi Ayşe. Böyle bir kadmla deli misİTi »en! Deli değilim. Onun gibi bir sanatkâr senelerdir böyle bir kadınla olduğuna göre, gene de ohır. Hem evlenirseler kadın sakirleşir, başına belâ olmaktan vazgeçer. Vehbi be>ciğim de rahatça çalısrr, Keyfine bakar, Bunu ona söyleyeceğim. Sakın! dedi, Ayşe. Kızdınrsın Hem sana tutulmua bir hali var, arkmda değil misin? Olmasam daha iyi. Ne de mükemmel blr insandır Vehbi bey! Neresini beğenmiyorstın arılamıyonrm? kıskanıyor ve sen dünyanın farkın da değilsin şekerim!» demek istiyor du amma. hazırlık yorgunluğu. he yacanları ile bunaldığı son Paris günlerinde onu ürüp, kırmaktan çekindi. Aynsnm önünde boyanırken, Ben yalnız müzikle yasayamanv dedi. O kadar hassas değilim! Be yabııı romanla mı yas;lyorum! «MODERN VİLLA» Küçükyalıda, yeni yapılmış 2 »alon, 3 oda, büyük hol, döşeme banyo teknesi ve duvarlan cam mozaik banyo ve mutfak, 1 hizmetçi odası, 2 büyük verandalı. şömineli denize nâzır villa satılık veya kiralıktır. Müracaat: 22 67 69 Müstehzi bakıyordu Ayşe. Seninki başka. Vehbi beyi SaMusluğun önünde dişlerini oğu ible ölçebilir misin? Saib fevkalâ yordu. Semiha. Acaba kendisi için de bir insan, binde bir rastlanan arkadan söyledikkrini anlatsam bir adam.. mı? diye düşünüyordu. Sakın ben uzakta iken baçtan Akıllı, dedi Ayşe. Büyük bir çikarmaya kalkma! diye, güldü Aysanatkâr. Sen bunu anlamıyorsun. şe. Semiha cevab vermedl. «Senin Ne budalasın! için sarmaşık. diyor. Seni şu pis Arkan var kariyla bir tutuyor, Saibi senden Merkez Bank?sın!n son bültenine gftre tedsviildeVi para mtktari z.702.871.167 llradır. Bu hesaba göre emlsyonda blr hafU zarfında 13 mllyon eksilrr.e vardır. Tedavüldeki para P Bu akıamdan itibaren TAKSİM GAZİNOSUNDA A 4 rpotoru ile maruf M E L A j İ PROF. NİMBÜSün MACERALARI:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear