29 Aralık 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MEytftl 19M «CUMHUltİYET» faı Tefrikan: İBİ KuçükAlemi Çrrfrtn: Burhan PBLEK lomillo Reslml«r: All ÜLVÎ Mukaddes işaretli yumurtalar Bu liyafetten eanı nkılmif görünen Peppone »ordu: N» lstiyor *un? Yıldırım birr. mahcub ada ıl yan gözle bakc rak Uah etti: Dün benin kanjn dövdün1 Doğrusu hak d. ettiydi. Peppone haykı dı: Bana nt ge liyorsun. Git papaza anlat! Glttim; «m~ kabul etmedı. eMademki 4 üncü madde ka'.ktı. Şim di 7 nci madde var. Artık her şey degişti. Ben senin Bünahını çıkaraYumuria sj. manı. Bolgenin jefi sıfatile günahını Peppone çıkarsın» dedi. Peppone roasanın üstıine bir yumruk vurdu, vaziyeti »lay» almağa başhyan arkadaşlarını susturduktan Sonra bağırdı: Şimdi Don Camillo'ya git! Allah belânı versin de! Peki gideyim ama sen bir kere (u benim günahımı çıkar da.. Peppone haykınp duruyordu; ısıa «Yıldırım» aldırıs etmiyordu. Sen benim günahımı çıkarmadan luradan şuraya gitmem.. eğer iki saate kadar da günahımı çıkarznazfan camı çerçeveyi indiririm. Iki yol vardı. Ya «Yıldırım» ı tepelemek, yahud istediğini yapraak. Peppone bağırdı: Çıkardım günahını... Yıldırım ısrar etti: Yook.. öyle değiL. papazın yaptğı gibi lâtince günahımı çıkaracak«ın. Başka türlüsü makbul değilmiş. Peppone'nin kanı başma çıkmıştı, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştl. Ego ti obsilvio. Kcfaretim ne olacakî Kefaret mefaret yok! ««Yıldırım» memnun bir halde palamarı çözdü ve: Şimdi papaza gidip Allah belâcını versin diyeceğim. Eğer maraza çık ırırsa çakarım. Peppone: Maraza çıkanrsa tetik dur! Yolt• işin kötüdür. a «Yıldırım»: 01 ur, dedi. t; kötü de olsa sen çak dersen çakarım, çakma der.ven çakmam... Don Camillo olan bitenlere bakarak o akşam Peppone'nin kudumiUŞ bir halde kendini ziyarete geleceğini umuyordu; ama herif görünmedi. Fakat ertesi akşam bütün avenesile bir likte geldi.. papazın evinin önüncleki tıraîjra dizüdikr ve Ur gazete haheri hakkmda konuşmağa başladılar. Don Camillo da kızıllann şu meşhur «Yıldırım» ı gibi safdil bir adam clduğundan herıılerin oyununa geldi. Kapının önüne çıktı. Elleri arkasında, ağzında purosu olduğu halde dolafirken beı ikiler ayağa kalkarak ellerile selâm verip: Galata Köprüsünde tamirat Tramvaylar yanndan itibaıen köprüden geçemiyeceğindea Sirkeciye deniz motörlerl işletilecek Geçen sene Galata Köprüsünün orta kısmı tamir edılmiş ve nakil vasıtalarının buradan geçmesi kısa bir müddet sekteye uğramıştı. Bu sene de yayakaldırımların tamiri kararlaşmıştır. Bu tamir işine bugünden itibaren baslanacuktu. Bu yüzden halk, Köprünun nakil vasıtaları sahasından yürumek zorunda kalaca ğından yarından itibaren tramvay ların Köprüden geçmeleri durduru lacaktır. Bu sebeble Bebek Ortaköy tramvayları Tophanede, Beyoğlu i istıkametinden gelen tramvay ara ba yolcuları da Karaköyde indirilecektir. Bu durum karşısında halka kolaylık olmak üzere Tophane rıh tımı ile Sirkeci ve Köprü ile Sirkeci arasında ufak vapurlar ve deniz otobüsleri işletilmesi karar altma alınmış ve gerekenlere bu yolda talimat verilmiştir. Son günleria havadisleri arasın da dikkati çeken bir tanesi var: Sıh hat Vekâleti mahrumiyet de hizmet gören doktorlar için bazı tavizler tarumağa karar vermişür.. ötedenberi genclerin Anadoluy; ragbet etmedıkleri, memurların ha> yat Etandardı düsük yerlere gitmek istemedikleri söylenir, hele genclerin memleket içlerine rağbet etme meleri büyük tenkid konusu olur, memleket sevgisi, vazife aşkı gib: hamıyet ve hamaset prensiplerinden bahisler edilir. Türkiyemiz, asırlarca güdülen kat imar poh'tikası, metodsuzluk, plânsızlık yüzünden bugüne kadar ~bütün sathında, normal ölçülerle kabule şayan olmıyacak, bir imar seviye tefavütü, bir yajama standardı tefavütü arzetmekte, hattâ bazı vilâyetler ve hemen bütün kazalar bugunün anlayışile medenl bir insan yaşayışına lüzumlu unsurları ihtiva etmemektedir. Bundan dolayı da memleketin ıydın gencleri büyük şehirlerden dıjarıya çıkmak istenıemektedir. Çünkü bir aydın genc yüksek veya lise tahsilini mutlaka büjük bir şehirde, yaşama şartları diğerlerine nazaran daha iyi şehirlerde yapmaktadır. Bu gencler içinde ilk tahsillerini kaza veya daha küçük merkezlerde yapmy olanlar da dahil, bütün gencler yüksek tahsil müddetince alıştıkları (büyük şehir) hayat standardmdan sonra küçük şehirlere dönmek ist»memekte, ne yapıp yapıp, fena maddl sartlar içinde dahi, büyük şehirlerde kalmağa çalışmaktadırlar. Bir müddet evvel (büyük jehir) i sadece Istanbul temsil ediyor, ve %ılışma hayatına atılacak gencler iıer ne pahasına olursa olsun, hattâ b r çok mah'umiyetlere rağmen dahi, îstanbulun ta;ını toprağını tercih ediyorlardı. Bugün Îstanbulun yanına Ankara da katılmıştır. Artık iş bakımından İstar.bul olmazsa Ankara onun yerini tutmaktadır. Son XHmanlarda daha bir kaç mahdud vilâyet ismi Ankaranın yanında yer ahr. Fakat işte o kadar. Bitaraf Dİr gozle ve insaf ile düşünülürse yaşama şartlan bakunlarından Istanbal, Ankara, İzmir ile bundan sonra gelen sehirler arasında bir hayli fark Mahrumiyet bölgeleri H vardır. Onun içindir ki, paranın pek büyük bir kıymet ifade etmedigi b«kârlık ve genclik çağlanndaki vatandaşları memleketin her tarafına göndermekte müşkülât çıkıyor. Filhakika insan tab'ı daima daha iyiye gitmeyı ister. «Geri» gitmeyi istemez. Bundan bir hayli zaman evvel Ankarada tesis edilmi» olan ilk mekteb öğretmeni yetiştirmek üzero kurulmuş olan yatılı «Gazi Eğitım Enstitüsüs nde, talebeye, o zamana gore, memleket normalinin üstünde yaşama imkânının sağlandığını ve fakat Enstitüyü bitiren talebenin, bu son sistem elektrikli hayat tarzından tekrar petrol lâmbası, ispermeçet mumuna döndükleri zaman büyük yndırgamalara maruz kaldıklan, bu yüzden bir çoklarının «büyük çehir» e avdet için mesleklerini dahi bıraktıklan o zaman sık sık işitiliyordu. Bu miir.1 de bizim yukanda şaret ettiğimiz (insan tab'ı gördüğünden daha kotüsüne dönmeğe meyyal değıldir) keyfiyetinl canlı ola rak iiade etmektedir... Yukarıdanberi behrttiğimiz bu ruhî haletten en ziyade sıkıntı çeken, memleketin geri kalmış bölgelerlnde memur çahştırmak zorunda olan müesseselerdir. Bunların başında da hükumet gelmektedir. Filhakika bu bölgelerdeki memuriyetlerde büyük lçüde münhaller bulunmakta ve tabiatile işler ve dolayısile halk mü:eessir olmaktadır. Hususî müesseseler ve mesell iktisadî devlet teşekkülleri ve memlekete gelen ecnebi sermayeli büyük teşebbüsler bölgelerin bu «mahrumiyet» durumlannı telifi için mes ken. okul, hastane, lokanta, gazlno kantin, einema gibi tesisler kurara münevver bir insanm yasaması, ça lışması ve nihayet verim vermes için lüzumlu olan (bedenî ve ruh ihtiyaclannı karşılama) yı laruri bulmuşlardır. Bugün, böyle müeıaeselerin bulun duğu yerlerde bir tarafta, yukand: saydığımız tesisleri bulunmıyan şe' hirler, yar.ıbajında da bu tesislerin bulunduğu müesseseler gibi muhtelı yaşama standardı sağlayan teşkilâ yaşamakta ve gene buralarda muhteliı yaşama fartlarma tâbi memurlar ve isçiler çalışmaktadırlar. Sadece bu durum memlekette «me mur rejüni» bakımından mahzurludur. Mahzurludur dedikten sonra hemen şunu ilâve edelim ki işte oian hususî müesseselerin durumudur. Gönül arzu eder ki bu fark, daha iyiye müteveccih olarak ortadan kalksm. Diğer taraftan memlekette muhtelif yaşama sartlannın cari olduğu bölge tasnifl resmen de tanınmış durumdadır. «Mahrumiyet bölgeleri» tabiri malum bir tabir olarak ifade edilmekte, meselâ ordu mensubları için (Şark hizmeti) namı altmda bir mahrumiyet bölgesi uzun zamandanberi tanındıgı gibi yazımızın başmda ifade eylediğimiz Sıhhat Vekâletinın teşebbüsü de bunu teyid etmektedir. (Mahrumiyet bölgesi) meveud olduğu böylece belli olduktan sonra yapılacak iki iş vardır: V Mahrumiyet bölgelerini ortadan kalduTnak, 2) Bunu yapıncaya kadar da (mahrumiyete katlanma) nın karjılığını ödemek. Mahrumiyet Mlgelerlnf kaldırma da ilk yapılacak adım, kanaatimizce şudur: Bir kere her vilâyet ve kaza merkezinde aydın bir insanın ilk ihi yacını giderecek tesisleri kurmak Bunlan: 1) Temiz ama hakfltt ma nasile temiz bir yatacak yer. Yani en az bir temiz ve sıcak otel; 2) Bir temiz ama hakikaten temiz bir vi yecek yer, yani en az bir lokanta 3) Bir temiz sinema: 4) Mahalle kahvesinin üstünde gazino; 5) Sıcak ve temiz bir «okuma salonu, kütübhane» veya kulüb gibi bir tesisı. saydığunız tesisler ne lükstür, ,ne de atla devedir. Gerekirse bunlar İçin hükumet yardımı da yapılmalı ve fakat bu îlk tesisler mutlaka kurulmalıdır. Bunlar aynı zamanda misa ve Snderlik vazife=ini de görecekleri için bir arada hükumet vazifesi telâkki edilebilir. fc 1 M En LEK T DA V A LA R I X, 1 ABAHTAN ABAMA... Okullarda cinsî lerbiyo ayatıınızın her şubesinde cinsî terbijenin eksikliğini hissediyoruz. Boşluğu doldurmağa1 ailelerin çoğu muvaffak olamıyorsa, an'anelerf imkân vermiyorsa, maarif teşkilâb her mtieueseden liyade miiletimiM öaderlik etmek mevkiindedir. Belki de şu anda eşref saattir. ZAra maariflmizde gunün meselesl ha» line gelen ıslahat sırasında cinsî Urbiye de ehemmlyetle ele ahnablür. İtimada lâyik bir ortaokul öğretmeni bayan, bakınız ne tavsij clerd» bulunuyor. • .t tie resını • ı.riı ın aynı idi nasınm önünden geçerken mevzuu bahis gazetede o havadis kısmının kesilip duvardaki tahtaya iliştirilmis, altına da «Seçim propagandisı için tavuklar çalışıyor. Parti disiplinine ne güzel bir nümune!» Notu ilâve edilmis. olduğunu gördü. Ertesi gün başka bir gazetede, bajka bir haber ve başka bir mucize! Elindeki gazeteyi sallayarak papazın evi önünden geçen Peppone: Olur şey değil! Milânda da ba«ka bir tavuk Ankona'dakine benzer bir yumurta yumurtlamış.. bak papaz efendi!. Don Camillo gazeteyi görmek için aşağı indi. Yazık! Fırsat kaçırdık ha! Ne dersin? Bizim partiye yumurtab tavuklar . yazsaydık, ertesi gün üzerinde orak çekiç resimli yumurta j umurtlarlardı. Rçisin yanındakiler Içlerini çektiler. Peppone tekrar söze başladı: Ama; olmaz.. çünkü onların ellerinde her işe yarayan din var, biz onlar gibi mucize yapamayız ki! Brusco: Tepeli tavuklar da oluyor. Bu tavukların işine akıl ermez. Don Camillo münakaşaya karışmadı. Selâmladı içeri girdi. Peppone ve arkadaçlırı da ellerindeki gazeteden haberi kcsip «yeni bir propaganda tavuçu» notile duvcra asmak üzere parti bina&ınn doğru seyırttiler. İsin içinden bir türlü çıkarrıyan Don Camillo mihrabda asılı olan İsaya gitti. Ey İsa! Nedir bu hikâye Allahaşkına? Senin de benim kadar malumai* '•vsr><3tent^yi ökvâan y * * ' Okudum ama bir şey anlayamadım. Garetelere herkes aklına geleni yazıyor. Bence bu mucize pek olacak rey değil! Don Camillo. Tannnın böyle bir şey yapmağa kadir olmadığım mı samvorsun! Don Camillo kararlı bir eda ile: Hayır! deji. Ben Haktealânın y urr.urtalann üzerine resimler yap mr.kla vakit kaybedeceğine kani dcğilim. İsa içini çekti: Sen inancı zayıf bir adamsın! AkşE.nlar hayrolsun papaz efen Hâşâ! Asla!. di! dedıler. Brusco konuştu: Bırak da sözümü bitkeyim.. se Papaz efendı (göslererek) münin tavuklara karşı itimadm zayıfhim haberi gdrdünüz mü? Habor, Ankona'da bir tavuğun 0 lamış demek istiyorum. Bütün bu konuşmalara ragmen Don terinde mukaddes isaretler bulunan bir yumurta yumurtladığına dairdi. Camillo müskülünü halledememişti İsanm bu sczleri üzerine teslimivet Peppone ciddiyetle: Düpedüz bir mucize! AUahın işî! isareti olarak kollannı kaldırdl. lstavroz çıkardı ve evine çekildi. dedi. Papaz da: Durun hele acele etmeyin çoErtesi sabah kahvaltıda caru taze cuklar.. işin tabü bir hâdise olup ol yumurta istedi. Hemen kümese gitti. maoığım anlamadan mucizeye kaı.u Kara tavuk sıcak sıcak bir yumurta vermeyin! yumurtlamıstı. Folluktan yumurtayı Peppone kocaman başını sallaya aldı. Mutfağa gitti. Oturdu. Yumurrak tasdik etti ve: taya dikkatle bnkınca şaşaladı. Göz Doğrudur. doğru. Zatcn bence lerıne inanmadı. Yumurta, gazetede böyle bir yumurtayı seçimler s;r,ıni çıkanın aynı idi. Yumurtanın sında yumurtlamak lâzımdı. Hidbu üstünde mukaddes hıristiyanhk işaki seçımlere daha çok vakit var. reti görülüyordu. Don Camîllo ne Brusco gübneğe başladı. dü=ünscesini sa«ırdı ve yumurtamn Sen de saf adamsın yahu! Bu iş öniinde bir saat bakakaldı. Ondan bir organizasyun meselesidir. Ejjer sonra birdenbire kdlktı. yumurtayı ı basın iyi organize edilmiş oluısa büfe.ve koydu ve ka\ yumun oğl'jnu istendiği zaman istendiği kadar yu çasırdı: murta yumurtlar. Çabuk Pcppone'ye koş! Söyle Don Camillo soğuk bir eda üe: ark;,daşlarını da ahp hemen buraya Allahaısmarladık! diyip içerı gcMn. Acele ve çok mühim bir şey girdi. söyliyeceğim. Geç kalmasm! dedi. Ertesi gün Don Canüllo parti bı I (Arkası var) Maarif VekiRnin dünldi lelkikleri Şehrlmizde buîunan Maarif Vckili Ahır.ed Örel dün Vılâyette Basbskarı Adr.an Menderesi ziyaret etmiş ve müteakıben Maarif tesislerinl gezmlştir. Haber aldıgıımza gore Vekâlet blL hassa ilkokullarda tahsilde bulunan çocuklarımızın gıda durumlarile yakından alâkadar olmaktadır. Bu iş'.e mej. gul olmak üzere Vekâlette kurulan Sag. ık Dairesi Müdürü Doktor Baha Arkan dün şehrimize gelmiş ve bu husus lwkkında Vekılden dırektif almijtır. Bu hususta UNİCEF teşkilâtile muştereken hareket edilmektedir. Bu sen« 50 bini İstanbulda olmak üzere memleket da. hilinde 100 bin çocuğa yardım edilecektir. Şimdlye kadar yardıtn yapılacak mekteblerin >er!erl tesblt edilmlştlr. Mustafa Kemal Dcrncği Başkanuıııı basın toplantısı Mustaf Kemal Derneği Başkanı Muh. ar Kumral bugün saat 14 30 da Millî Turk Talebe Federasvonu lokalınde bir basın toplantısı yapacaktır. Toplantının mevzuunu lokılâb meseleleri teşkll etmektedlr. Beykozda bir kıııluz köpeğin ısırdığı 30 kişi tedavi altına ahndı Bur.dan blrkaç gün «wel Beykozda ir köpek S k;şiyl ısırmıştır Köpegin O sırdığı çocukları. ortaokul talebesl bir gerç. adreslerüe birlikte tesbit ederek polise blldimıiş ve kopejta yok «dllmt. inı temin tmıştir. Kopeğln ısırdığı 30 şı tedavi altına ahrmıştır. Bundan bir müddet evvel Çengelköyde Havuzbajmda Klraetsı Hayrl Ayazı ıkartmdk Jçto, dukkânında kasden yangın çıkardığı İddia edilen Kadxıje Çizerin muhakemesine dün 4. Ağır Ce. * zada devam edılnıiştir. DünkU eelsede bakkal çıratı aahld larak dinlenmiş gorgu>e müstenıd bir ey bılmedigıni ioylemışıir. Dâv«, bazı ıısuslarm sonılması İçin. ba;ka gflne bırakıİTiıştır Beynelmilel dolandırıcı Jorj Kmanu?l'ın duıuşması 1. Asliye Ceza mahke. lesinde sona enr.iştir. Sahtekârlık ve loviz kaçakçılığı suçlarından 3 ay lapse, 1000 lira da para cezasına tnah:üm edilen Jorj Emanuel, mahkumiye. Jni çektiğinden. smır dışı fdilmek ü?ere emniyet makamlarına teslim edllmiştir. tlk adjm diye ifade etitğimlz bu durumun üst tarafı caten malumdur. Yani biz. şehirlerimizde ıleri hayat sartlannın icablannı, ehemmiyet derecesine gore sıralanmıj olan bir plân dairesinde. yerine getirmeliyiz. Hattâ her şehir için, bu ehemmiyet dereceleri ve tahakkufc vadeleri tesbit edilmis birer Dİân yapılması da gene buralarda mayı tejvik eden bir unsur olur. (Mahrumiyete katlanma) nın karşılığına gelince: Bu, ordu mensubları için zaten temin edilmiştir. (Şark hizmetD için hem bir tazminat, hem de tekaüdlükte bir taviz kabul edilmiştir. Sıhhat Vekâleti de bu yola gitmektedir. Bin.ienaieyh diğer devlet hizmetleri Için de aynı yola gitmek, yani evvelâ «mahrumiyet bölgtleri» ni dikkat ve hassasiyetle tesbit etmek, sonra buralarda j;alışanlaa bir munzam tahsisat veya tazminat ödemek, tekaüdlükte de hizmet senelerine muayyen bir nisbette ilâveler yapmak suretile mahrumiyetin tavizini vermek, ve hattâ, gene orduda olduğu üzere, seyyanen bir münavebe sistemini tatbik ederek bütün memurlan muayyen bu müddet için bu bölgede istihdam ermek lâzımdır. Bunlar yapılmadıkça ve Van, Bitlis, Maras, veya Diyarbakır daki muayyen memuriyetler İçin İstanbul. Ankara ve Izmlrdeki maaşarı verdikçe «memurlar bu yerlera eitmlyorlar. veya buralara memur bulamıyoruz» diye sikâyet etmeğe pek hakkımiz yoktur. Sıhhat Vekâletinin kararını bu bakımdan takdlrle karsjlamak lftzımdır. Orta dereceli devlet mekt.'lorinde yeni bir tedris sisteminin tatbikma başlsnac.ğını gazetelerde okuyoruz. Bu işleri tedvir edenlerin, tcMs sahasma getirilecek yenilikler yanınd» terbiye mevzuunda da bazı ıslahat« lüzum görecekltrini ve bu arada or« ta tahsilin muhtelit olması esasınd» ısrar edeceklerini ümid ediyoruz. Genclerimizin en büyük noksanı cinsî terbiye babındadır. Bunun sebebleıini, evvelâ aile muhitinde tamamen sılinmenüs olan haremse Umlık zihniyetinde, saniyen mekteblerimizin gencleri, kızerkek arkadaşlığma alıştıracak iklımden mahrum oluşunda aramak lâzımdır. Ilkmcktebde bır arada çahşmayı, bir arada eğlenmeyi tabıî görmeğa alışan kız ve erkek çocuklartmızı, orta tahsil çagına gelir gelmez biribirlerinden ayırmakla buyıık bır hataya düiüyorıız. Cinsî hislerin nenüz juur iıftüne çıkmr.ğa başladığı bu devrede, bu ayırma ile, çocukta kız erkek arkadaşlığmm tehlikeiı veya ayıb bir şey olduğu şüphosini uyandırmak suretile, aksine olarak onun bütün tecessüs ve dikkatini cnMyet üzerine çekiyoruz. Paydos zamanında kız mekteblerinin kapılannda kötü ni\etlerle bek» lejen delikanhların hemen hepsı ya rkek mekteblerinin talebesı, y ılıud kadmerkek münasebetlerini tek gayeye irca etmeğe alışmıg olan mu. ırtlerden yeüşmiş genclerdir. Muhtelif mekteblerde okuy»n ve aile muhitindekı genc kızlarla aı kadaşlık eden gencler arasında bu gibi hareketlere tevessül edenlere pek nadiren rastlanır. Muhtelit ortamekteblere aid mflgahedelerimizi de, böyle bir mektebin muallimi obnamız dolayısile, kaydetmek isteriz. Muhtelit mekteblerin çuğunda, bazı idarî mülâhazalarla sınıflarm ancak bir kısmı muhtelit, diğerleri yalnız erkek v« yalnız kızlardan teşkil edilir. Küfürbazlık, külhanbeylik, kız sınıf'ırın daki talebeyi iz'aç etme gibi haller hep yulnız erkek talebeden mürek keb sınıflardan sadır olur. Dortler de gevşeklik. hocaya ıtaaisıziik de keza bu sınıflarda d.ıha 'azla görülür. Muhtelit sınıflaıda İse, kiü v« rkeklerin birbirleri üzerindeki karsılıklı tesiri, mürebblnin rrtesaısinl her hususta kolaylaştırır. Bu fınıflarda ki7İar daha tabif, âsablarına daha hâkim, daha zarıf ve daha şahsiyetlidirler. Erkekler ise, daha cevval, daha dürüst, daha temiz ve daha hürmetkârdırlar. Aradaki rekabet ve bahusus izzetinefis meselesi, bu sınıflarda muvaffakıyet nisbetlnin Ş r sınıflardan daha y ü k î k olmasında mühim bir rol oynar. Fakat bu beraberlipin en büyük fayd". • "nçeri cinsî taskınlıklardnn korumasmda, onları mukabil cinse karşı her şeyden evvel anlayış ve saygı bislerile mücehhez medenî insanlar olarak hazırl">masındadır. Bilhassa bizimki gibi inkılâbların çnlkantısı içinde bulunan bir memeket için muhtelit tahsilin fa; dalarını ve aksınden dofjacak zararlan burada daha uzun olarak anlatmnğa îmkân yoktur. Fakat içinde yaşadığımız devrin şartlan kadm fle er5 giinlük hayatta omuz omuza bulunmağa zorlarken, çocuklarımın bu şartlara göre hazıriamaktan gayi caremiz olmadığı basit bir haki» kattir. Gerçi memleketimizde n.,hte!it ortamektebler ve liseler yok de?iidir, 'akat bunların mevcudiyetı muht/lît sisteme değil. hoca ve bina fıkHjnına dayanmakta ve imkân iuhur edar etmez kızlar veya erkekler ayrı Wnaya nakledilmeVtedir. Haibu'«i bia bütün resmî ortamekteb ve H«e!prin muhtelit hale getirilmesini /« buralarda kız. erkek arlcad><lıemın sistemli bir •jekilde teşvik 'diîrıesinl memle!et ahlâkı namma faydalı görmekteyiz. Bir muallim Tukandaki fiklrlerin tniinevverlet arasında çok taraftar buHcağını > m nm. «Müteassiblar ne der?» eııdi'el l akllse'lmin periçiiHe bırakmalıy Ba«Va memleVetlerde iKnllar cinsî terbiyeye bir himmct edivorlarsa bizde iki himmet lâzımdır. Zira ailedeki ve umumiyetle eemiyt'tteki y*n mutlaka okulun doldurması lâzım. (Vâ VfO •••• AHMED EDİB KUŞDEMÎROCLU Hrtisad ve Ticaret Vekâleti Müfetti^l NİLLÎ KORÜNMADA İMALÂTCINÎN EL KİTABI Sınaî maliyet esaslannı diiıenleyer K/1035 sayıb karar ve Izahı Fiat ve ücret nizamına aid Knrır ve Tebliğler Yeni Kâr hadleri karan Dağıttna Vsulleri 216 sahife Flab « lirj MİLLl KORÜNMADA TÜCCARIN EL KİTABl'nın (Fi. 5 Lira) mevcudu azaltnıştır Çcngelköyde kasden çıkanldığı iddia edilcn yangın dâvası İSMAİL AKGÜN MÜESSESELERİ Bilumum Matbaacılık ve Kitapçıhk Işleri Merkez: Caflalogiu Servilimescit S. 24 IstanbulTel. 22 09 68 Satıs yerlerij ( HAK KİTABEVİ Bdyazrt. Üntv*rsit« Cad. Utan HAK HAK KİTABEVİ (Bab>«ll) Ankara Cad. 4 Istan. i HAK KİTAB&Vİ Vamkıaraylar Soh 18 Utanbui TEŞEKKÜR Sevgill babamız Filibeli AHMED PİRtNÇCİ'nfaı enize meraslmlnde bulunmak. m*krub elgraf ve telefonla v# blzzat ev!nıl«e rek blzlerl tazlyet. teselli etmek lutfund» bBİ^naJl^tyınjtti'akrşln^float e arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekküre üyük acımız manl olduğundan gazetenizln tavassutunu rica ederiz. Kııları: Nlmet ve lanet Plrinçcl Beynebmiîel Jolandırıcı sınır dışı ediliyor Ankara Ticaret Öğretmen Okulu Müdürlüğünden: MEVLİD Lise İBRAHİM TARHAN'ın vefatının yıldönümüne tesadüf eden 28 9 956 cuma gunü oğle na. mazını müteakıb Beyazıd Camıinde seçkin hafızların Işt'raklle Mevüd okunaeaktır Arnı edenlerln tesrWl«rl rica olunur. Tarhan alletl Avukat Ekrem Atabay hakkmdaki tevkif karan kaldınldı 2OO Kf$fYE 3QQ00 URA Okulumuza, YOksek Okul. mezunları arasından testle Tlcaret Lisesi ve Burslu ve Yatılı Pğrenci alınacaktır. Testler 6 Ekim 1958 da Ankara Kıt Teknik Öğretim Okulunda yapılacaktır. Fazla malumat için Okul Müdürlügüne müracaat edilmesi. Cumartesl günü Bakırköy Asliye Hukufc mahkemeslnde. hâklmin Kkrem itabay adında bir avukatı tevkü :tti?in! blldlrmiştik. Hâkim. arkadaçlarımn rlcası flzarlne :evkif kararını lkl saat sonra kaldırmıs i'e avukat Ekrem Atabayı «erbest bırakmıSTir. Halkah Bölge Ziraat Okulu MOdürlügü, civar kaza köylülerlnln Irtlfadesi için 3 eklm çarşamba günfl bir gün levam eteıek üzere bir tavukçuluk ursu acmağa karar vermljtir. Kursa İStirak ermek istiyen k8ylüler, okul rasıtalarile kBylerlnden ahnacaktır. Kursun verlmli olması içln Teknik Ziraat MUdürlügü ile lşblrligi temln pdılrrıştir. EYLÛL 26 SAFKR 20 Ankarada MEVLÎD Kıymetll e^:m »evglli «nnemız Eren. ;öy Kız Lisesl Matematik öğretmenlerinden MÜBERRA YAZAR'ın •«fatının kırkıncı gününe musadif 28 y!ul 1956 cuma günü öğle namazını uteakıb Levend Camil Şerıfinde azlz uhuna ithaf edilmek üzere MevIIdı Nebevl kıraat ohınacaktır. Arzu buyuanların teşrıfinl rica ederiz Eşi ve Evlâdları Tavukçuluk kursu SAMANPAZARI AJANSIMIZ ı NİŞANTAŞI HİZME1INİZE GİRİYOR İLK GÜNLERDE ' Hesabınızi actırarak Temfn edeceği imkânlardan siz de faydalanınız. EKİM P AZARTESI ve KALAMIŞT» APARTIMAN Işde emniyet ve sOr'at Yüzleree müsteriye DOLGUN PARA İKRAMİYELERİ DAİRELERİ E. |11.50 6 04| 9.27|12.00[ 1.3110.10 V. J 5.51 12 0515 27jl8 01jl9.33| 4.12 ISTÂNB1IL EANK4SI lın kızı... işte o, pek sevineceği bir haber alacak yakında. Ne zamandır bizim Jem'e göl süzüp duruyordu ama, Jem, babası zengin, bana vermez, diyordu. Ama jimdi bizim oğlan ona pekâlâ lfiyık. Bir vakitler Jem seni seviyor gibi geldiydi bana ama Mary, bilmem yapabüir miydiniz? Böyle olduğu daha iyi oldu.» Mary, kendini zorla tuttu, jajırdığını ve üzüldüğünü belli ermedl. «Allah bahtiyar etsin» dedi. «Molly Gıbsor. çok güzel kızdır.» V «A, hem de çok maharetli bir kız. Geçen hafta bâna ktımaş parçalanndan yap''mış bir yorgan ver di, görsen Tjayılırsm. Dur çıkıp yukandan getireyim.» Mary, bir an için bile olsa Jane Wilson'un odadan çıknusına seriamiıti. Kadının sdzleri pek tinirİD* dokunuyordu çünkü. Belki biraz da inanmadığı için. Sonra Alice'le de konuşmak istiyordu. Halbuki Jane evin hanımı olduğu için, hep kendisile konuşulsun istiyor gibiydi. Mary: «Çok üzüldüm, doğrusu, Alice'çiğim» dedi, «kulaklarmın bu kadar sğır iîitmesine. Birdenbire oldu galiba.» Alice: «Evet, canım» dedi, «çok acı gey, bak bunu söyliyeyim. Allah sabır versin bana Bir gün Jane fena öksürüyordu, gideyim, biraz P»patya toplayayım da ktivnatıp ıçireyim, dedim Kırlars çıkınca yadırgadım, etraf öyle sessizdi ki! Bir eksiklik vardı ama, ne. Önce anlayamadım. Sonra, birdenbire farkertim: ku? sesi yokru. «Evet, kuşlar şakımıyordu artık.. ve ben bir daha kus, cıvıltısı duyamıyacaktım. Kendimi tutamadım. ağlamaya başladım. Ama, buna da şükür. Jane'ye yardıhSım dokunuyor ya, bu bana yeter. Arasıra paylayacak birini bulması bile onun için bir şey. Zavallidk! Birine çıkışmakla içinin rehrini dökmüş oluyor. Gözlerim görsün de, b?ska bir şey istemem. Konuşuhnlan aşağı yukarı kestlriyorum.» San, kırmızı parçalardan yapılrruş o harikulâde yamalı yorgan araı endam eyledi Jane Wilson yorgamn kenarlarmı, ortannı, trrsini, yflzttnfl »Örtermeden rmhat demedi. Mary bunlan «yn «yn ?örsfln de pek beğendlğlni sSylesin istiyordu. Mary de kendisinden bekleneni verine getirmekten geri kalmadı Hem de, lürumundan fazla methedici jeyler söyledi, çünkü kendini ne kad=;r zorlasa rakibinin elinden çıkma bir işi bir türlü içten beğenemezdi. Yakıız, sözü kısa kesip bir an önce kalkmaya da bakıyordu, Jemie karşılasmak istemiyordu çünkü. Evden ve o sokaktan hayli uzsk'asır uzak'aşmaz aHımlorını yavaşlattı, düsüruneve başla'lf (Arkası vnr) «CL'MHLIKİVET» in Tefrikası: £ 5 Q#ktm efa iidiin v\Hu£T ÜVLTEKİN Sonra, önlüğüne gözlerini sile kışıkll bir deükanlıydı kı! Babası rek, Mary'ye baktı: nın o zamanki hall yanında Jem « Çok iyi bir kocaydı,» dedi. hiç kalır.» «Onu kaybetmekle benim ne bü i Evet, Jane'nin George\le evlendi yük bir şev kaybettiğımi kimse bi ği zaman ne halde olduğunu Mary lemcı çünkü onu kimse benim ka ye babası anlatmıştı. dar iyi tamyamaz.» c Biliyorum,» dedi ama, raval Mary'nin içten gelme yakınlık ll kadm hayalinde gimdi o güzel duyarak dinlediğınl gbrünce ana günlere süriiklenmiştl. Hatırladıkdertli kalbini büsbütün açtı: larını, iç çekerek, gözyaşı dökerek « Ah! ah! Ne büyük şey kaybet parça parça anlatmaya başladı. tiğimi kimse biJemez. Zavallı yav « Ben hiç de ona lâyik değilnıcuklanm gittiği zaman, Cenabı dim. Daha önce oldukça yüzüne Hak, kolumu. kanadımı kırdı, be baJulıı bir kızdun ama, bir gun fab ni yere gerdi dedimdi ama, Geoıge rikada bir kaza geçirdim kendimi yi de kaybedeceğim hiç aJdıma çarka kaptırdım. Georpe'yle sözgelmediydi. Onsuz yaşavabileceği iüydük, yakmda evlenece ktik. Yü mi aklıma hiç abnazdı çünkü. HaJ züm, gözüm dağıldıktan sonra. be buki. i^te ben gene yas,ıyorum, o..» ni almaz artık diyordum. Çok ki Sözünün arkasım petiremedi, şi de övle t'iyordu. yeniden ağlamaya başladı. «Ger.e de beni aldı. Halbukı Sonra gene Mary'ye döndü: Bessy Witter ona yanlp tutuşuyor '< Benı aldığı zaman ben ne du. Şimdi Car.=on'un karısı. Çok lavallı bir in«andım, sana hiç an güzel bir kızdı. O zamssnlar farkın lattüar mı, Mary7 Hem öyle de ya da değildim ya, sourarian auladim. Bassy'nin ne güzel kız olduğunu. O zamanlar Carson da ieviyece pek ondan yüksek değildi.» Mary kıpkırmızı kesilmişti. Fer kındaydı ama, elinde değildi. Bir yandan da, sevgilisinin annesile ba bası haikmda Jane daha birçok şeyler «nlatjın ijtiyordu ama, aor mayı da göze »lamıyordu. Alice, konu^ulanları yarımyama iak anlamıştı. Bir ara, Jem'in adlnın geçtiğini duymuştu. Hep onu konuşuyorlar sandı. Lakırdıya karışarak: «Jem'in yü zünü pek gördüğümüz yok,» dedL «Bir dökümhanede mi, tâmirha nede mi ne çalışıyormuş, pek iyi bilmiyorum; oranm sahibi ustaba şx yapmı§ onu. Kimsenin işini beyenmezmiş; öyleyken, Jem'siz ede mem, diyormuş. İyi para kazanıyor şimdi. Artık evlensen, diyorum. Şöyle. hanımhanım hir kn almaü, evbark sahibi oLmalı artık.» Mary gene kıpkırmızı kesildl. Cam sıkılmıj gibi görünüyordu. Yalnız. Jem'in evlenmesi lâzım gel diğinden söz açılması üzerine, ne dense, içinde gizli bir sevinç belir mi^ti. Jem'in annesi Mary'nin yüzünde yalnız o canı sıkılmlş gibi gö rünüşü farketti. Bu da, onun ağırl na gitti. Oğlu evlensin diye öy!e pek büyük bir istek duyduğu yok tu; Jem, onun için, iyi günlerden kendlsine kalmış tek yâdigârdı; gele cek gelin kim olursa olsun, daha şımdiden kıskanıyordu... Öyleyken, gene de, Jem'in beyeneceği kızın sevinip koltuklanmn kabarmasını beklerdi. bundan dolayı ca nı fikılmif gibi görününt «lbctte ki agırına giderdl Jana Wil*on oglunun «t eok Maryyi beğendiğini de biliyordu. Kendisı ötedenberi, Mary'yi Jem'e pek lâyik görmezdi, hele onun son zamanlarda hatırını sormaya bile gelmeyişi içiîie bir ukde olmuştu. Onun için, Alice Halanın dediği o «banımhariimcık kız» ın kendisi oîabileceğine dair Mary'nin aklmda bir düşünce uyandı Ise onu bu düşünceden uzaklaştırmak mak sadile, yalan atmaya karar verdi. «A, yakmda evlenecek» dedi. Sonra, sar.ki bir sır açıyormuş gibi, hgkikatte ise görümcesi duyup da yalnnınj ortavp ci'crna'ün diye. sesfni flloplHv ^^f^llv Gib'or ^ar va. bani • • •«» ^ V! bnkVa PAZAR BRİÜIIIE BAROOT Unlııpjnı (ini> cti ılaili mechuliulJı Bejıncı ııhı/(J(
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear