Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
IW CUMHHKIVET in TEfKİKASI: CUMHUKİYKT 22 Mart 1356 AnUtan Kuçtü Kotoa* Yazcn: ÎAŞAR K£MAL Sait Paşaya 03nın Hesken mevzu> aBeni Efeye götürün,» dedi. Gö «ürdülçr. «Efem, efera! Sait Paşa, Sait Paşa var ya, işte o Sait paşa, tüm or dusunu almış geliyor. Yer göğ askere kesmiş geliyor. Kara Sait P: şa.. Işt» o. Önüne geleni döğüyor. Dogü yor ha, döğüyor.» Çakıroh neseliydi, gülümsedi Ba |iyla bir anladım işareti yaptı. Hacı Mustafaya gelince onda şafak fitmıştı. Bir ordu geliyordu. Bütün kjni, yaralanmış gururu, gençliğiyle, kcskocaman ordusuyla üstIerine bir Osmanh Paşası geliyordu. Bir orduya üç beş kisi. Delilik.. Tek çare kacıp tutulmamak. Ama kaçnı yorlardı. Burada, bu evin içinde kur şun onlan delik deşik edecek. Hem Eylesine ki, Kıyma gibi kıyüacakkr kurşundan. mişti Büyük olaylarda, büyük karaT anlannda Çakırcah konuşmazdı. Şimdi başka türlüydu. Ölümü kabul etmiş gibiydi. Ölümle alay eder gibiydi. Vakit gece yarısını geçiyordu. Efe blrden arkaya döndü. Haaya doğru yürüdü. Yüzündeki eski hal uçup gitmiş, yüıü ciddilesmis, gene bir kaya parçası gibi cansız bir hal almıştı. =haberleri unda Tiirkiyeye yardım Şehir 1 ABAHTAN ABAHA... İki Türk hikâyesi ve Amerikalı iktisadeı azeteci arkadaşlanmis, Tiirkiyeye tekrar gelen iktisadeı Thornburg'a, 1916 dan bu yana iktisa dımızın nlce olduğunu sormuşlar. O da, on sene evvel •kötü», şimdi ise «halliee» olduğuııu bildirmis. Aksini tasavvur etmek feci olurdu esasen .. Sulh ve sükun içinde yaşıyan, üstelik velev az dış yardımlar gören yurdumuzda, meselıı bir «teraküm» olmasaydı, mantığımız isyan ederdl. Mübarek topraklarunua yağmurlar yağmış, göklerimlzde mu(edil UUlm güneşi dolaşnuştır. Ziraatte, «anaylde, zenaatte kol işçileri almteri, fıkir Işçilcri göznuru dökmüştür. Doğnr • gan Türk analan nüfusumuzu çoğaltmıştır. Buna rağmen tnilli gelir maazallah artmamış olsaydı. «vah halinüze, eyvah istikbalimize!» derdik. Ancak, Nasraddin Hecanın bir hikâyesi akla geliyor: Tepsi İle baklava götüren blrlnl rahmetliye göstermişler: Gördün mü? Diye sormuşlar. Bana ne? Demiş. Ama o baklava sizin eve hedlye gldiyor! Diye nıüjdelemiîler. Sana ne? Demiş. Bu «bana ne?» «Sana ne?» meselesi, millî gelirin taksimiııde de çok ehemmiyctlidir. Zaten, hele son asırlann, hele son senelerin medeniyet tarihinde kızılca kıyametler. hep bu biri yer, biri bakardan kopuyor. berliyen tcknik, her yerde istlhsaü arttırmaktadır. Iktisad bizde «kötü» den «halllce» ye geliştiyse, dünyanın başka yerlerinde de durum üç eksik diyemijcceğim üç fazla gelişmiştir. Can alarak dava; baklava tepsisi kimin evine gidiyor? Yirminci asırlmın beş kıt'ada zihnini iççal eden başhca soru budnr. Milletler arasındaki ve milletler icindeki çckİ5melerin püf noktası budur. Ne yazık: Bizde, mülî gelir, hiç de içtimai adaletli. iktUaden mantıklı ve insaflı bir taksime ve fiiit'siz. zlyansız âmme tesislerine giremonıi tir. Orta sınıf [ıkaraiaşmış, fakirler efkarı fıkara olmuştur. Sişmanlar yalnız sıhhatlerini değil, ai'.e ve mlllet ahlâkını, maneriyatını bnzarak şekllde yağ bal bağlamıştır. Toramanlaştıkça iştihalan artmış, aşın kârla doymayıp ille ihtikâr ister olmuşlardır. Sefaletle sefahatiıı arasında tehlikeli uçurum açılmıştır. Başka millctlerln tarihinde sermsyo teraküm ederken müstemîekeler, yahud komşn milletler jağmaya uğratılmıştı; bizde İse sermaye. yerli çogvnlnğun malşetinden hesabsız, kontrolsiiz, insafsız, nıerhamet«iz, diııslz, lmansız, idealsiz yağma vc garetlerle teraküm eyicmejl şu son senelerde fcna huy edinmlştlr. Âmme namına yapıian teıHsleri soraraanız, plânsızlıklar, füit'ler bir yanda. ÇBzptpIere iKSfrtrn VP îsn t bakkı olmad'ih İçin edcmiyen türlii suiistlmaller öbür yanda, millî gellrin mii''im bir kısmmı heba, heder Rerhalde Ameriknlı Ikrl'iad Bzınanı bu gidişe bakıyor da. arkadaslartmınn şa suaMni, acağıdaki fekilde mânldar revahlandırıynr: Sual: Türk mllletinin hayat standardını yfikseltmek ki" ne l&zımdtr? Cevab: Daha ve daha lyl hUkftmptlere sahib otmak. Evet efendim. hütiin bunlan dftşünen blr hlkmet1 hökıimpt eerektir. btihsall arttırmakla iktlsnd davasıntn nncak bir hölümü halledilir. Asıl me^ele. baklava lepsicinln hanpi eve ırittiğidlr. Aksi durum. harem ajasının: Bidm efendl bn çeee hlr ka daha aldı! diye ö'vünmesfnc b#nxer. (VâNu) «Ev s^hibini çağırm.» Alt kattan bir ses geldi: cBurdayun Efe.» tGel! On tane çnral bull Var mı? Yoksa muhakkak bul.» «Var Efe, var» «Hacı, fki kızanı dısan gotıder, yakınlardrn taş toplasınlar.» «Olur Efem.» Hacınm karanhk, olürnlu1, klnli yü Bir kaç kere Efenin 5nün» vardı Aırdu. Bir şeyler söylemek, şu Efe zü azıcık ışıdı. Tâ uzaktan olsa da yi fikrinden caydırmak gerekti. Ama bir umut ışığı belirdi. «Çuvallara hep taf doldurmaEfe hep gülümsüyor gibiydi. Yüzün de alaycı bir h'l vardı'Hacı, bir jey yabm Efem. Yînsına taş, yarısıns da yün, yorgan, döşek, başka şeyler •Sylemeğe cesaret «demedi. Bir haberci daha geldl. «Köye gir koyahm ki, suya düşerken sesi insan düşmesl sesi çıkarsın» H gireeek asker.» Biraz sonra on tane taşla, yCnle, yorgan dösekle ağzııu kadar dolu çuval yan yana sıralanmif, bekliyordu. Efe: «İlk çtrvah atmadan, peneereden dereye doğru, atılanı korur gibl Mustafa kendi k«mdine: tBirim de silâhının dereye, derenin luyuna tevcih edeceksiniz.» •onumuz buymuş», dedi. «Olacck Silâhlar hep birden dereye, «kar olur.» suya çevrildi. Yanlardan.yönlerden Derken, aVşam i'.e ikinclnin erası çmrpışma başladı. llk kursunu Ça bir zaman Çakırcalının kurşunlan kvcalı, onlar uzakta iken atmı», yt akar suya döndü. Sait Paşa.zabitieri bunu duydular. Kendi k?ndüerini belli etmişti. rine tbu adam delirmlş,» # diler. Ama bu ne k.dar •skera'i bSyle! Askere kurşun aimaz da, akar suya Bu kadar insanı böyle bir araya ca at.r.» Ama az sonra bunun sebebi •1 getirmislerdi Asker bekliyordu, arlaşıl(?ı. Pencereden bir eisim suya hekliyordu ama, bu kadarını da bek atladı. Sait Paşa askerlerinin tümü İBniyordu Bir an eaşırdı, sonra ken akar suya döndü. Derken penceredlni topl:dı. Çare yoktu. Kaçmak ge den bir daha.. Düsen cismt belki rektl. Hacı Mustafa haklıydı. Ama bin tane isabet oluyordu. Heryanm easıl kaçtnalıydı? Askerden, iğne at saatte bir çuval atılıyor, atılırken ba «an yere düsmeyecek Asker çepeçev zan bir yandım sesi duyuluyor, stıre kuşatmış. Kaçılamas, dsn bir pıtırtı geliyordu. Bej çuval Kurşun kum gibi kaynıyor. Kare atmışîardı ki, Sait Pasa fskerlerinin Sait Paşamn askerleri ateş ysğdırı tümü derenin •trafına gelmişler, er yorlsr evln üstüne. Ve Çakırcalının kayı sçık bırakmışlardı. Biraz ara birkaç kişisi, Kara Sait Paşrnın as ile beş çuval d? atıldı. Her çuval atı kerlerini olduklan ycre mıhlamışlar. lışta, dereye binlerce kurşun yağıBir adım attırmıyorlaryor, çuval <3elik defik oluyorduAçık kelan değ tarafmdan, ÇakırÜç, d'âvt bin kişilik bir asker yeh ve avâneai, yağdan kıl ceker gi rinden kıpırdayamıyor. Bu belki dün yada, bu kdar denk olraayan kuv bi, Sait Paşanm kulağı bile duymavetlerin, birbirleriyle ilk defa denk dan çekjld^gitti. Yanlanna yatakhçesine, belki azlığın birac da ustün n olan adamı da almışlardi. Sait Pa Ş2 bir şey yapmasın diye. sjjvastığı iik savaştırÇakırcah ve ac'amlan kan tete bst JBiştı. Delicesine, durmadan kurşun karanhğmda akf.r suya, akar suda«kıyorlar, habire kızan tüfekleriaj degiştiriyorlardj. ; ' > *»F '" ' Mustafa gene dolandı. Araa gene ağzını açamadı. Biliyordu ki dudaimı kıpırdctsa kurnınu yiyecektiÇakıreahnın yüzünün böyle alayn bir hal ahnası, hüyük işlere karar vermesi, zalimîiğinln son haddipe varması demekti. Kara Sait Paşa Çakrrcalıyı hem de gerçek Çakırcalıyı pençesine alinıştı. Pençesini bir sıkıverse, Çakır calı avucunda can vereeekti Hemen 9 gec» tzmire, tstanbul. bilcürale ilgüi yerler* telgraflar çekildi. Ç.kır ealsnın kuşat'ldığı haberi dört bir yena yayıHı. Mağrur Osmanlı Paşam memnundu. Dsğ kıralı en sonunda yakryı ele vermiştl. Çakırcalı çemberi yaramazdı. Bu mümkün değildi Askerler sıra sıra, dirsek dirseğe evin etrafına halka cimu?!ardı, Belki elli halka... Ve Sa h Pcşa halkalar «kı ını diye, ölümü göze a!ar3k kontr«l ediyordu. İnano bütüsdü. Bu çenverdea kurtuhtnmazdı. Haeı Mu«t»famrj elrkfn, eopur yüzu sittikçe karanyor, çirkinleşiyordtı. O!gün gaz lâmbası ışığında yüzü »or bir öîüm rengine çahyorduAma durmuyordu. S ğa sola kurşun yetiştiriyordu. İçerdeküer sanki bir kaç eşkiy» değil, Kara Sait Paşanın askerine karjı koyan bir taburdu «nklSsit Paşa da. Çakırcalı da biîiyor4u ki, çete dayansa dayansa bir gün daha dayanır. Sonra? Sonrası malum, ya intihrr eder, ya teslim olur. Sait Paşa heyecanla Çakırca!mm akıbettei bekliyordu. Hacj Musta£a Çakırcalının kararuu bekliyordu. Ç:kırcalının yüzünde hâlâ o aca, »layb, ralim hava vardı. ÇTarpışma l>aşlad;Jhndan bu yana, Çakjrcaü »gzmı îçıp da tek mi, çift mi demeSabah açıldı. Sait Paşa sovinçle kurbanlarıatn ysnma koştu Baktı ki suyun kıyısında birkaç çuval yatıyor. Gerisi de suyun derinliklorine gömülmüş. Deliye döndü. Bu kaçıncı ildatmasıydı Çakırcalının!..• B:badağına geçen ÇaJiir^all, dinlendikten sonra: «Şimdi Sait Paşaya bir torlu mektup istor.o d«di. Kâğıdı, diviti çekti, başladı. Meşhur Kslkaadelenli Kara Sait Psca Hazretlerine: Evvelâ mahsusan seîâm cdip yük sck hstırlarım soranm. Söylemek isterira ki insan bir kere düşer, lâtıdevletiniz yüz kere düştü Bazı yer lerde, benim aleyhime olmadık söı ler ediyormussun. Bu yakışmaz. Be nimle o k;rşı!aşamaz, diyormuşsun. Bu kaçıncı? İgte karşılsştık. Gene de karşılaşırıs icab ecince. Onun için merak etmeyin. Seni severim Paça. Ben Babadağdayım. Orada, öyle çuval beklemeyin. Ben seni buraia bekliyeceğim. Bir de Pa şam, senden rieam vtr, Çakıreab di ye öyU fıkara tütün kaçskçılarını, çalıkaklcl eşkiyaları öldürmeyesini. Ağırıma gidiyor. Tekrar tekrar telâm ederlm Paşa. Çakırcalı Mehmet Efe PEŞB mektubu okuyunca sivanadao Çiktı. Ne yapacağmt bilmiyordu. Mektubu getireni »ordu. Zavallı bir çobandı. Ve her şeyden hab«rsizdi(Arkaa n t ) zukluklar deri sathında ifadeler bulRuhî faaliyetleri tabii olan her in^Yazan: Prof. maktadır. Bunlar adali afijrlıklar, sanın dış dünyasmdaki olaylarla Uhararet ve soğuk hisleri, karmcalangilenmesi gibi, iç âlemini teşkil eden ma ve uyuşmalar, kramplar gibi bir organlar hayatı ile de ilgilenmesi tatakım müphem subjektif duygularbiidir. Bu alâka yalnız felsefi madan ibarettir. Bunlar sıkıntılanm hiyette değildir. Dış muhitten gelilgililere hakkı ile anlatamadıklarını me çeşitli tenbihler insanı bir taBirleşmiş MHletler mesken biat filozofu yapmadan önce kam tnoral bir çöküntü göstermeleri de tasına bir kalb ilâcını veren ve der* sandıklan için bir takım cinaslar, tabiidir. Bunların bir kısmında vü hal korkutucu kalb muayeneleri Yalçılarlar ve komitesioden bir heyet dün tIBinaenaleyh iç duygular yaratırlar. cudun mulıtelif yerlerinde romatizma yaptıran hekim bazen mevcut olrnt» semboller ile ifadeye çalısırlar. lehçe nız başağnsını vasıflandıran soğuk ve sıcak, karanlık ve aydmlık, havanın kimyevi terkibi ' intibaını veren müphem ağrılar,, bir yan bir kalb hastalığı endisesini bile çok zengindir. şehrimize geldi ve elektriği, kozmik şua gibi âmıl ; kısmında boğaza ve gırtlağa ait sıkın yaratmaktadır. Bilhassa çok heyeİç organlanmızm fonksionlan hakmüteessir ! t l l a r ' d i 2 e r b i r kısmında da bilhas canlı ve hassas olan insanlarda bu kmda sahip olduğumuz genel duyçu Nafia Vekâleti tarafmdan davot , lerle insan organizması r a edilen Birleşroiş Milletler Avrup^ I olur ve hasta da olabiUr. İç organ ! gSğÜse ait ve kalb şüphesini veren his çabuk yerleşir. Bunun gibi za bazı insanlarda çok bozulabilir. Bu Ekonomi Komisyonu Mesken Komi ı lardan ve guddelerden, kan gibi su i ağrılar hâkimdir. İç organ duygula j man zaman gazetelerde (bir kalb şahıslardan biri sövle bir şikâyelte tesi âzalanndan 6 kişilik bir beyet lardan gelme tenbihler de mevcut n araanda bilhassa hazım cihazına krizi) bir âşınanın ölüm haberi de bulunun (Gördüğüm ve ellediğim dün uçakia şehrimize gelmiştir. Ho I tur. Bunların kaynaçma, parçalan ait olanları da çoktur. Nitekim bun hastalığın dosuşunda bir rol oynar. \ bacak bana ait olduğunu anhyorum landa Plân Komisyonu Reisi Van ; ma, çarpışma, şiddetli hararet lardan bazıları mide çıbanı teşhisini Nitekim bu ilânlann okunduğu gün i ılra vüeudumun mütebaki kısmı ile der Meer başkanlığındakı heyette i gibl elektrikli ve kimyevi mu bile almaktadır. Bu hislerin yer de birçok kuruntu hastalan hayall ] temadi etmektedir. Halbuki diğer baBelçikah Mr. Paguet, Fransız Bo | adeleleri dış âlera tenbihleri gibi almasında ve^a çoğalmasında bâzı ağrılarını ve uyuçmalan göfüslerin cagım gibi onu hissetmiyorum. sannome, ttalyan Fcrri, Ingilis Both ve duyulmaz. İç organizmanm hâri acele ve menfi doktor telkinleri de şiddetle hissetmeye başlarlar. ki bir tahta parçasıdır.). tşte bu vüAlman Friebcl adh mütehassıslar kalarla dolu biyoloji lâboratuvann nin de rolü olduğu muhakkaktır. Kuruntu hastalanmn bir çogunda cut şemasma alt hiss! blr bozuklukbulunmaktadır. da gıdalar parçalanıp kimyevi cev Göğsünde bir ağrı hisseden bir has genel iç organ hassasiyetine ait bo tur. îruan bir şahıs olduğunu ve gerçekten yaşadığım sneak İç or30 Marta kadar memleketimizde herlere dönerken insan Carkında deganîanna ait şuurlu duygu ile ankalacak olan heyet, devlet daireleıi gildir. lar. İşte bu genel duygu şiddeti ve mizde ve Istanbul, Ankara, Izmir, İnsan dış ve iç tenbihlerin yaratsüresi itibarile bazı hlpokondriak Sakarya ve Bolu belediyelerinde tct tığı ihsasların ahengi nıspetınde hastalnrda bozulabilir ve bu bir orkiklerde bulunacaktır. Mütehassıslar kendinı sağlam ve mes'ut hisseder. gan, bir kol veya bacak veva Dütün aynca, mesken mevzuunda memle Her insanda vücudu ile meşgul olbeden için elabilir. Buna göre m?vketimizde yapılması dü?ünülen mil ma temayülü vardır; ve sağlık ilgisi zii veya genel bir şahsiyet kaybı letlerarası yardım imkânlan üzerin de buna bağlıdır. Ancak olağan sıolur. Nitekim bunlar orsanlannda de de hükumet makamlarıyla görü kıntılar tabiî ârızalar mülâhazaa ile veya bevinlerinde tarifl mümkün olflBLSlİâ] şeceklerdir. endişe yaratmadan kısa bir zamayan bir taktm hisler duyarlar ve manda geçer. Baş ağrısı, yorgunhattâ bozen orffanlarmı veya bötün luk, kaçıntı, nezle gibi bellrtilere viipu*l^nnı fnkSr ederler. Hürriyet Partlsi Fatih çok kere günlük sebcbler bulu>or Hayalt hastalar düşüneelerln! ve ve müsbct telkinle bunlan yatıstırıteşkilâtı kuruldu ufraslarmı vücııdlarma veya bir Hürriyet Partisinin Fatih kazası mü yoruz. Daha büyük sıkıntıları bıie hastali*a dSndnrürîer ve bundan sa? teşebbls heyftl kuruîmuştur. Bei&liğe şikâyet etmeden ayakta geçiren inlık felfiketi hükmünü çıkanrlar; ve t r Mazhar Pamlr. lkincl reisliğe sanlar az değıldir. Bu bir yapı menr<rmal insanlarda her vesile Pe olaavukat Suın tkizler, kâtibüğe tüccar selesi. müsbet bir hayat felsefesinin bilen ufak tefek İç organsel ihsaslaMuzaffer Toktürk, muhaslbliğe tüccar ifadesi olan lyi bir sağlık terbiyeAhmed Denizerl, üyetiklere müteatıhld sidir. Birçok tedavilerden süratle n vahim bir hastalıŞın geli'îmesi mâMuammer Türen. yüksek mühendis faydalananın hikmoti de budur. Banasma aiırlar. Bazıları meçhul bir Suad Ulugay, doktor Hasan Başak gehasfalık tevehhüm ederler ve radyozı insanlar tabiatın güzel manzaralatlrilmişlerdir. grafinin, mide urareıH ve kan muan ve nimetlerinden faydalanarak yeneierinln menfî neticeler >ermesi CÜ.P. Kadıköy eski ilçe 7evkler ve ilhamlar alacaklanna akne raSmen bu havalt hastnlıklarnıa ıs sine iç ort;an hayatlanna dönerkr: başkanı vefat etü rarla sıSmırlar. Bunlar, bir ıastalık C.H.P. Kad:koy eski ilçe başkanı ve ve daha ziyade bunların faaliyetkorkusunun baskısı altında endişsli 11 haysıyet divanı uye&i Naci Âü Mo lerini muhayyileleri ile biiyüterek ve kederli olarak daima muhitten ralı vefat etmijflr. endise ederler, Bunlarda mübalâsahastalıklarmı takviye edid maheme Partiye büyuk bjzmetlerl dokunan h bir (vücut kompleksi') bahsi koalırlor. Hastalıklsn trajedik bir seMoraiının kaybı Ucssur uyandırmıştır. nusudur. Hayal fakülleleri bun'Jn küde anlntan tıbbl broşürleri okıırMaHye Vekili Ankaraya gitti tefsiri ile uÇrasmakta, heyeeanlan Jar. hastalık haberlerini ve 81«'iml«»ri Bir müddetten bert sehrimlzde tet bununla örülmekte ve bunun neticesarınhlart Razetelerde ararlar. BaTRn kllt v» teraasiar yapan Mallye Veklll Fİ olarak derin bir sıkınü ve enb*lir'i hastalık korknsu •nahfyjtîri Nedim ökmen dun akşamkl ekspresle dişe ile hep hastalık ve bunun kötü deJiistirir ve okunan bir habere p5Aukaraya gltmlştlr. nkibetleri beklpnmektedir. Bu kompre. m*Pİâ kalb hastnlığı kansers i iD.P. müfettişkri Tlcaret Odasını lcksin hafif derccel?ri Eerçi insana n«>r. Biîhg»sa kStil bir haberle »eya korunma tedbirleri aîdınr. Fakit ııyaret ettiler telklnle artan idd»tlnl gıkmtı snhiasm derece?i ak=ine devamlı haslssinda kemirlci blr üzflntü ile derhal Demokrat Pax1! müfettişlerinden Hui i lıul Koymen, Hayreddin Erkmen ve lık ve öîüm korkusıına sririiklor. tsHaysit hastnlık veya tıbM !sm! Pe Osman Kapani dün saat 15 te Ticaret te bu !Ü7umundan fa?!a hsçsas oîan 01%nnchondriei Kençlerde ve er^nler Odasını ılyaret ederek idare hoyeti insanlara rah tababeti Oıipokonde çeddli seknirHİp en çok föriüen toplantıtjnda hazır bulımmuşlardır. drinkl i^minl vermektedir. Molier'in Ögrendiğimlze gore toplantı esnasın 'Havalî Ha<rta) tivatro eserindeki kııbir nevrozdur. Bu hastalarla kar*ı!ada memlekeıin Jktisadj durumu gözden rrntu ha";'osı bunun bir 5rne2idir ran rfn!rtor!ann psikolo'ik dıtrumlan geçirilm'« v« müfetüf!ere bu hıuusta Snemli bir rol ovnar. Mu»yene!err!e Havai! ha?*n'ık iTydurmn hsstalık Utedlklerl maîiunat verilmiçtlr. ve te^avi'erde de ruM Fartlar pcas drmek deSiMir: ancak Rerçek orsan•ır. Zira, hn psiknnevror.. ya fikrt enThornburg, Valiyi ziyaret etti spl bir hoT.i'.icluk nlmadıŞı haMe kuvdi?e uyan^ıran oîagan blr hastaV.k Tapınm:ş lktlsadçı TSornburg dün v?tîi bir taba"vül ve Hk'nle bir mııavpnpsine vr>va bımn bpnzpr has«aat !1 de Vall Gökayı Elyaret ederek hastplık vehmidir ve çok defa ola5an ka ra^s^ ai'i bir ha^talıŞm y^km^sn kendisi'e bir saat kadar gbrtışmüglur. hastrlıklanndan daha sovrine ve gftSv^t yeri olın iç oreaİ yetiae 5 bin otomobiJ nm veyn vflnjdfln semDa*'V h a ^ c j . yeti ile berabrr bilhsssn eTmahv^rî,!^ lâsÜği tahsis cdildi îi liSL OünlOk hayat sohbetleHr.de bile duy^umı, r?a?ılık kompleV^i. cinsol « I t g z e çpşMU boycia te^ bin bu tîptekl va'anrta'slara daim<» r8st«^iclük pihi rt'M travmakrr< dav>nr. taSsü edllsnlştlr. ^^> Bunların kendilerine 7?nffin ifi^pi? slnrMar, niTiovet hım Dağıtım çekUne göre once tateller, lamakf^\nz. vardır. sonra halic otobüslcri l:a:nyou ve kam pöre zengin tıbhi ifadplcri 'imı semHrıliV )fo.^pi>r;^ir. Ruhî Hnyonetler ve hususi oıomoblller Ustltc G=ncl olnrsk viifut sağlışı ve büKins'vono ve hevecan ^nirlerinin •a«!<m alacaktır. 1* i ' lüfu h"';k'.nda menfi hükümler Oduncular darlık yaratıyorlar verdlren i'i^kop^iriak fikirlorin bir nıh! ş«hlrde odyn y baş gö»termlg kısmı nisbeten ba;it bazı sıhlıat n kııruntulanndan ibarettir: Lâkin tlr. fıastîinn h"run kirusti'rm'ie ve ci Oduncular eoSuklsr.n devamı sebe bazı ruh hastahklannda olduŞu gibi !,r a g o < ! V ? ı irt;*,ak!ar sağlamak müm blle eüerlndekl stoius tükeadlğlnl Ue bu'bir heıevan mshiyetini de plnhrkOn olmaktadır. rl Eilrmektedir'.er. lir. Kunıntu bT^alsrı dnima ümitHâ'.en Ee!ecHyea!n Unztm tatlşı ma Jiz gcrülpn, telkirlere tabi hallerlnde bol mlktarda cc;WU ctns ?ık «ik t'^ktor deiHştiren mahrutat buiunmaktadır. lsrdır. Bunl?r anormal ritıvjular Or. NaiH Çolpan etrafıncla d:kkntlerinl toplarî^r ve Ayert »e Mustafa Irezin blr Bir seneden terl Etlectlye Rc'.s Mu cok de'f» çorııkifinnın ha.«*^l'k'nnna ogullan dünyar» gelmlçtlr. Tav etinll*ini veS&leten )fa etmekte olen i karşı bile sağır kalırlar. Bu uğraruya uzun ötnOrier dltertı. Dr. Kaili Çolpan, gdsterdlgl başarı ÜZP [ şm tesiri altında hemen daima çökrine, bu vazlfsye terflan TO asa'.eten tg»»nbul 20. mtrt. §55 i kün ve sıkıntılı gcrünürler. Kalb, tftyin eüllmlştlr. ' mide. baöırsak, akciğer, böbrek uiikişer dairell Amerikah profesörün kenferansı I bi organbra ait çeşitli ve daim3 dptstsnbuı Teknlk Onlversltesl Elekt | Şi^en şiluyetleri mevcuttur. Bunua öğrebnen Vedia Öztrak İle rlk Fakülte3lnln dâvetllsl olarak çeh j içindir ki çok defa kendilerini orrlmlzde bulunan, Aır.ertka Blrleşllt l gansel bir hastalığm müptelâsı olaBnb. Beyazıd Biter DeTletlcrl İlllnois Ünlverslteslnden Ord. Prof. L. F. Audrieth'in dün Teknlk | rak görürler. Bu iç organ hassasinişanlandılar. tfnlvcreiteda vernılş o'dııiu rHldrazın j yetinde sempatik sinir sistemin'n Klmyaeı ve Teknlktekl tatblkatn mev ! büyük bir rol oynadığı muhakkakÇor!u, 21.3.1956 zuuadakî konferau» hszır bulunınlar j tır. Bu sinir cümlesinin konusu kıstarafmdan p'lka İle taklb edllm!?ı'r. j men ahengini kaybettiği için has*aBu pür.de İstanbul Onlversitesl Fen Fakttlteslni» t?sebbüsü tlrerlr.s, ümj | larda görülen bclirtiler aşağı yuml Klmva En>tltü£ü dcrshaaeslnde i kan vücutta yer alan bir takıra 1 »aat 17.00 de .Fosfat ve Pollfosfat Klm duygutarın bir dereceye kadar manBeTglll babamız, ırerbum yftsı» raeyzuunda bir konferan» »erile tıkî reaksiyonlandır. Ancak bütün cektlr. HALİL DOSTALan gün bunların tahlilleri ile meşgul azlz ruhuna lthaf edllmek üzere 2S. olduklan cihetle şiddetli bir iç «ımart. 1958 paıar günü llfladl naraa| kîntısınm tesiri altında kabrlar. BuMART Zl ŞABAN 9 zını müteakıb Yeşilköy camünde oku ! na rağmen muhakemeleri ve şuvırnncak olan Mevlldl Şerlfe bütün akralan sağlamdır. Ancak iradeleri bu ba, dojt ve arzu eden Tataudaşların kumntuîarını zihinlerinden atamıteşrinerlnl aaygUe rlca ederlz. yacak derecede zayıftır. Genel olaTren Sirkeckîen 15.10 da Salkar Çocuklan, eşl Te kardeşleri mk sos>'al vazifelerine devam eden V. | 6.00 12.21115.48 [18.23:19.54' 4.20 bu vatandasîarda çalı«maya ait haparanızın.^ (stikbalinizin emniyeti E. |11.38[ 5^81 923JU.O0I l j l ! 9X7 yat hamleleri gevşektir; Bu ltibarla Hayalî Istıraplar Dr. Rasim Adasal 1956 YILINDA İSâS f 55! jrj 553 1353 D O G UM Kesme şeker w»r bıılunnyor Blr müldettenberi piyatada kesme şeker zor bulunm^ktadır. Bazı kahvecller bu yüzden toz şeker kullanroak mecburiyetincJe kalmışlardır. Dün bu hususta görüştü^ümuz llgllller k?mpar.ya zarr>3nırda fazla kesrra fcker snrf'yatı c'1'.'?und3n bu nevi şeker stnklsrının 200 tom dü«tü5iinü. bıına mukabil toz Bekerin mebzu! bulundu/unu b:!dlrm=!erdlr. Kenne şeker daha ziyade kahveei'ere d'ŞıtıHcHÎ.Sır. Yepl kaT.'janya zamarına kadpr kp«m» îekerln böylellk'.e Idare edtlecegi ai!aşı!m=!ktadır. lOflpartman M EVL I D Bomonfi Blra Fabrikasmda bir kaza Bomontl Bıra Fabrikası ld're ve emnlyet âmlrl Mehmed Alper, mueseeseyt kontrol ııras'.nda merC.lvenden dü;erek bacak kemlğlnı kırmıştır. Mehmed Alper, tedavi edilmek üzere Oureba hastaneslne kaldırılmıştır. I TÜRKİYE S^ BANKASI »CUMHURtYET» in Tefrikası: fırlamı^a benziyordu. Yabar.cı gözkr karşısında yaînız bir kombinezoTila bulanduğunu bile unutmuştu. Dehşet içinde bakıyor. Cemil Eren, ona doğru cojkunlukla iki adım atmışken, duraladl. Onun da hayali, aynada sabitleşti. :fadesi donuklaştjGözlerini igip. YazanUn Nihal Karamağarab ve VâNu Affedersin Güler... Güler HaGEÇEN K1SM1N HÜLÂSASI: ra, bütün dünya erkekleri hepi llyor... Soîuk soluğa... Büsbütün nım!... Odanızda olduğunuzu bilbunalmıs... Dans eder gibi, vücudü Nişanlısı Adnandan aynlan ve nize güle gülel» miyordum! dedi. O adamın bursya Şezlongta yavaşça doğrulup yaa iki yana gidip g«liyor. füzel bir Türk gazeteciH olan girdiğini zannettim... Bir mel'an.et O anda odada bir havalanma olBayan Gultr, fip$irin zenci dadı çantasını kucağma, kalemi eline alpeşic.de ise suçüstü yakalayayım, m Anberbu kalja ile beraber, dı. Köportajını yaımağa koyuldu. duğunu farketti. Balkon kapısını dedim... Bakmıyorum size... GiyiŞamda lukt bir oteldedirler. Hacı Aradan ne kadar zaman geçti? örten perdelerin dalgalandığmı nin! namzedlerile birlikte Hieaza gi Dadl neden hâlâ odaya gelmedi? sezdi. Halbuki rüzgâr da yok. decekler. Yolcular arasındaki Anlaşılan, Emirin cazibesinden kur «Bnkmıyorum» demesine rağBaşıru elbisenin yakasından niArab Emiri dadıya hürmet edi tulamıyor Anberbu... hayet kurtarmca endam aynasının men bakmak, «giyinin!» demesine yor. Cemil Eren isimli bir zengin Güler, bir an, balkoada pıtirdı içinde havsalaya sığmaz bir man rağmen, genç kızı kendi eliîe giyçenç de Giilerle ilgileitivor. Dadiımek zevkindKi nefsini alıkoyaişitir gibi oldu. Kulak kabarttl zarayla karşılaştl: d\, bunlan evlendirmek ittiyor. mamış olanak ki. şezlongun üzerinSonra omuz silkti: Vehimdir, Yeşil balkon perdelerinin önünGüler bu fikre fimdiUk ya>uf> Son cümlelerini tamamlamağa de Cemil Eren duruyor. Beyaz de duran bnü boydan boya düğmıyor. Akh hâlâ Adnandadtr. koyuldu. spor gömleği ve beyaz pantalonu meli bevaz pike elbiseyi aldı. Robdöşambr giydirir gibi tuttu. Çam'da gazete için çok malzeme Yazısının altına imzasını »ttı. ile... Perçemi, kaşmın üstüne sarkmış. Güler. bu emri vakii de çaresiz topladı ama, cümleler haline ge Kâğıdı katlayıp zarfa yerleştirdi. Kurşunî gözleri iki namlu gibi kabullendi. Elindeki ipek elbiseyi tirip yazması müşkil... Şu anda Yazdı adresL Pulu yapıştırdl. içinde bir kargaşalık var. Her valize bırakıp utançtaa ve heyecan Ve ancak o zaman, sofraya iner bakıyor. seyden evvel hislerinin durulması ken giydiği dar ipek elbUe içinde Bu hareketleri ölçülü, bu vakur, dan titıeyerek, geçirdi kollarını gerekiyor Peki, neden çapraştı bunaldığmı hissetti. Seyahat için bu hürmetle karışık korku telkirı nike elbiseye... Sonra erkek, omuz hisjeri bu kadar? Neden zibr.i zaten kıyafet değistimesi gereki eden erkeğin böyle damdan düşer lanndan kavravarak onu kendine bulandıT Halledilmedi mi bu dâva? yordu. cesine balkondan dalışı Güleri o çevirdi ve kendine çekmek istedi. İşte kendi Hicaz'a gidiyor, Cenaıl Valizini açıp beyaz pike bir el kadar şaşırttı ki,'bir elinde sırtın Fakat şahlanmıs nefsini Emirin deTahran'a... bise seçti. Endam aynasmın önün dan çıkardığı elb^e, hiç bir hare min bahsettiği o dillere destan ütt Bana da gül« güle. size de de durdu. Sırtına yapışan ipek 'ket yapmağa muvaffak olamıyarak. na kabiliyeti i!e dizginleneğe çafüle güle Cemil bey!... ömür bo elbiseyi eteklerinden kavrayıp, ba jöylece dondu kaldı. Bir Fransız lıştığı kurşunf gözlerindea belli güle güle... Adnandan son ;ına doğru çekü, jıkarmağa I moda mecmuasmin kapağujdan oldu. Her haltje büyük bir ırade kuvveti sarfelmiş olacsk ki, bütün Cemil, bu çocuksu hareketi, gükanı yüzünden çekildi; yansğındaki lümsiyerek seyrediyor. kılıç izi beyaz bir çizgi halini aMı, O r,e biçim tarayış öyle?. GüBir an başı dönmüş gibi gözlerir.i nah değil mi ipek saçlarına... Usul kapattı. usul tara... Aferin... Öyle tara.. Dur, düğmelerini ilikleyeyim. Karyolar.m ayak ucundaki kolMersi... Ben iliklerim, Cemil tuğu kevfince çevirip kendi odaBey^..» sma yerlesircesine, öyle bir rahatFakat, Gülerin kerıdi sesi kula hkla oturdu. Bacak bacak üstüııe ğına geîmedi... Demek bu cümlsyi attı. ŞERİFE ULUSOY Hannn yrlnız düşündü, diîe eetiremedi. Irtlhal etmlştlr. Bu gece odamda yatmıyacağına Cenazesl 22 mart 1958 perşem Cemil, düğmeleri ilikleyor: aöre, sigara içmemde mahzur yok be gunü Haydarpaşa Nümune Çok raahcubum... Seni kor dedi. hastanesinden taat 11 de alınarak, cenaze namazı Kısıklı cakuttum, küçük... Hâlâ titriyorsun... Bir Amerikan sigarasını itina ile mll şerlflnde öğla namazmı mü Buraya girdiği.e göre, nereye git ağızhğma yerleştiriyor, Gülere bateakıb eda olunduktan eonra Ça ti o teres? karaktan... kaldağmdakl aUe kabristanına defnedlleoektlr. Mevlâ gariki rah Güler. kemerini süklüm püklüm Güler, bu kaçıncı emri vakii de met eylesln. bağlamaya ugraşırken korkusun kabullendi. Dalgın hareketlerle, dan. utancmdan birdenbire silkiııip ipek eîbisesini askıya geçirip valize merakla sordu: asarken arasıra gözucile erkeğe ba »•••••••••«•»••••••••••• Kimden bshsediyorsıınuz c kıyor. fesndim? Bu adam mutlaka biz faniler gi O mühtedi... Hâdi Efendi de bi topraktan yuğrulmamı?. Şeytan ateşten yuğrulmuş; bu klmbilir dikîeri... Benim odama girmesi ihtirnali nedea yuğrulmuş... Bu ne mene insandır böyle?... Yedi belâ gibi nereden aklınıza çelit? Cemil bu suaü işitmedi b:le. . bu... Bir tabiat belâsı gibi bu... Hayran bakışlarile gene kızı süzü Tedbirle önlenmesi mümkün olmıyan bir belâ bu... Tufan gibl, zelyordu: Saçlann da dağMmış... Nerede zele gibi, tayfun gibi... Üstelik: oBelâsın! Savul!» da denmez bufırçan. tar?fm? Ver bana... TÜRKİYEDE Ben düzeitirim efendim saç na... İptidaî dinlerin llâhlan gibi, GÖRÜLMEMlŞ larımı... Nerede tarağım... Çan hürmet de borclu insan buna... «Balkondan nasıl girersin. efendi tamda olacak tarsğım .. BİR MECMUA benim odama?» denemez buna... Buldu tarağım. Hıncını saçlenndan almak Ister(Arkasj •••••••••••••••••^•••* cesine, çekiştire çekiştlre tarayor. Merhum Mucur Kaymakamı Yusul Zlya beyln hareaıl, lklnci ordu vetertoer relsl Tümgeneral Zlya üiusoyun ablası, Izmit Eu kuk İşleri Müdürü Ali Müclp İlban'm yenşes!, B T.T. Kadıkö\ mıntakası doktoru DaHillye MütelıassiBi Orhan faban İle Rükean hban'ın sevglll valldelerl, Üsküdar Kısıklı Umranlye llk osulu öğretmenl, İlban ve Ulusoy aüelerinln büyüğü Salihatı r.isvandan: ÖLÜM