Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 Şubat 195« mnt Tarihi Bahislet* Simkeşhane Yazan: Haluk Y. Şehsüvaroğlu Fazilet'i terbiyetkâri Yaıan; Hanıdi Varoğla Mearutiyet derri nanrlarından biri, bütçeyi (fazüeti terWyetkârl)«l vardlr diye 8vmüştn. Bu ieneki kar, b*na • vedıeyi hatulatb. Meğ«r kann da tazÜeti terbiyetklrİJİ varmif. Fırsat çüanamiftl. dikkat etmemiıtım, bilmiyordum; öğrendim. tstanbullulan ıâıki"f çeviren kar, beni de iki gün iki fece, oturduğum uzakça semtte Beyazıd meydanı, Bizanîlllar za bu mescidde namaz kılarlardı. Sim dan biri mütevelliye, biri kaplcıya, manında İmparator Theodosıus'la keşhane yapıldığı zaman, eski tah biri bekçıye tahsis olunmuştu. Bu oğullarının heykelleri bulunan ve tanl mescidin yerinde mahalle haı yıllarda Simkeşhanenin bazı yerl«Forum Theodosius diye anılan ge kına, üstte de Simkeşhane sakin.e ri tamire muhtaç bir halde bulunurine olm?V uzere birer nescıd inşa yor, oda ve dükkânları tutanlarm niş bır mevdandl. bazıları da kiralannı ödiyemiyor Bu meydamn cenub cihetine rast edilmişti (4). Simkeşhane içinde büyük IU ha lardı (6). lıyan ve bugün Simkeşhanenin i|19. asnn ikinci yarmnda tstangal ettiği sahada 1928 yılında yapı zinesile bir çeşme vapılmlş ve etralan üç kapılı bir tâkızaferin kalın fma aptest almak üzere dört lüle bulda sırmake|lik san'ab bir buhtlları bulunmuştu. Kırk üç metre musluk takılmıştı. Avluda ayrıca ran geçirmis ve esnaf, bu ticareti terketmek derecelerine gelmişti. uzunluğunda ve takriben yirmi üç kuyular da bulunuyordu. Cadde üstünde bulunan sebilin ve Abdülâziz devrinde ve 1867 yılında metre vüksekliğinde olan bu kalıntıların İmparatorla oğu!Iarının hey mekteb kapıslnın üstüne bugün de sırrrakeşliğin tekrar ihyası için ted kellerinin kaide kısmlnl teşkil et mevcud olan tarih kitâbeleri ko birler alınmış. Hazineden Simkes haneye sermaye verilmiş ve burasl tiği tahminlerine karşlllk eski The nulmuştu. Simkeşhane inşa olunurKen av Hazinenin bır firma fabrikasl haliodosius meydanının girij kapısı olduğu hakkında da bazl kanaatler lunun ortasına da her Va^U dörder ne getjrilmişti (7). Ayru yıl, vükelâya, ülemaya, oroda olmak üzere üç katlı bir bina mevcuddur. İstanbulun fethinden sonra Fatih yapılmasına karar verilmij ve bu du mensublarma ve bütün diğer Sultan Mehmed, bu sahada ilk Türk nun resmi de hazırlanrr'sü Fakat rütbe ashabma Simkeşhanede yapıdarbhanesıni kurmuştu. 17. asırda temel kazılarına bîişlanınca bu sa lacak ünıformalarile, bunlara ıâıeEvliya Çelebinin gördüğü bu İlk hada Bizans devrinden kalma anıt allik apuktler, püsküller vesM.'jiin darbhanemiz (dört köşesi kale mi bakiyesinin büyük sütunları çıkma kaçar kuruşa imâl edileceği de tessal) bir bina idi ve hâlâ Bizanj dev ya başlamı^tı. (Bu surette temeı'e bit olunmuş ve her rütbe sah'bln» rinden kalma kalıntılara da tesadüf ri hazır ve taşlar ihraç olunca vS aid işaretlerin bedellerini gösteıen ki vakte muhtaç olmakla) tereddü bir de dffter neşrolunmuştu. edilmekte idi. Bu deftere göre, Sadrazama mahDarbhane, Topkapı Saraymın bi de düşülmüş, bilhassa binanan (ne rlnri avlusundaki bugünkü yerine miktar günde tamam olacağı) kes sus üniformanm imaliyesi 2320 ?ey nakledilince (1) ilk darbhanenin sa tirilememişti. Hem de (Simkeşha hülislâmlara aid olanm 2Î00. S e hasına III. Ahmedin başkadmı Um ne fıkaraları, bu odalar yapılmakla rasker paşanınki 2861, müşirlerin metullah Kadm Efendi 1707 tarihin meydan zayk vesair odalara sik 1683 kuruştu. de bir Simkeşhane binasile, mescid, let gelir, yapılmadığl evlâdır ve bu Gene 1867 senesi içinde Simkeşe?aslı bir tamir gSrmüş, bu mekteb, çeşme ve sebü inşa ettir odalardan hâsıl olacak icare dahi sair odalardan hâsıl olur, yap tamirde gıriş kapısı üstüne Abdülâmişti (2). zizin bir tuğrasile. Evkaf Nazlrla üışa kayıdlarma nazaran Simkeş diye istida) etmişlerdi. hane, dört daireden müteşekkildi. Ayrıca, bu sahada evvelce çlknrı nndan Bursalı Ali Rıza Efendl hat(Arkan Sa. 4, Sü. 5 te) Birinci daire caddeye, ikinci daire lan taşlardan daha büyük taşlarm mahalle hanelertne. tiçüncü daire ihracı ve buranın temızlen.nesi « (1) Darbhanenin bugünkü verine arkadaki yola ve eğedlere. dördiin zun sürecek ve bu suretle ın.<aat cü daire ise kuyumculara bakan kışa kadar uzıyacaktı. Bu j*heb ^^ nakli tarihi. kat'i olarak bilineme kısımlardı. le, bir ara orta yerde inşaat yapıi mektedir. (2) İlk Simkeşhane, Çorlulu Ali Bütün bu kısımlarda 29 u altta, maması istenmişti (5). 61 i ortada ve 69 u iist katlarda Ümmetullah başkadınm yaptırdığı Paşa camiinin yerinde idi. 18. asır olmak üzere 161 oda ile 21 dükkân v» vakfına bağladığı Simk^h:me bi başlarında Simkeçhane, bu^dnkO ıu kârgirden hir kal, bir helâsı, blr nul, asırlarca gümüş, altın tel çe haya yapılınca eski yerıade de Ali tar ocagı ve altınla gfimüs çekmek ken ve tjümüj işlemeciliği yappr.la Paşa camii inşa edildi. (34) Topkapı Sarayı arşivl numa için büyük bir dolab yeri vardl (3). rm çahstığı bir yp» oîarak krlnuş, Simkeşhanede, altta ve üitte ol odalar da, iş sahiblerine lıirslan ra 8851 mak üzere iki mescid bulunmakta mıştı. Buranın idare^i, zapt ve rap(5) Topkapı Sarayı arşivı nuranidi. Alt kısımdaki mescid, Fatih tına memur olan Simkeşhane Emin ra 7645 Sultan Mehmed zamanınla yapıl lerl de aynı binada otururdu. (6) Topkapı Sarayı arşivi numamıştı. Simkeşhaneye bitişık oitn 1741 yılında Simkeşhane Eminine ra 7268 ve bakla odaları denmekle maruf mahsuj yedi oda vardı. Ayrıca, bu (7) Takvımi Vakayi 29 ağustoa bulunan mahalle ahalisi, itedenberi yıllarda ilSve edilen ahşab odalar 1283 ptal çocuk değildir. Hayatta uğradığı türlü azizliklerdep tonra gözü açılmıs, . zekâsma itimadı artmıştır. İBasmdan geçen son hâdiseler onu fbüsbütün zağlamiB, tecrübesi artj mıstır. Onun için is hayatında da bir açık gözlülük, işinde çakır pençelik gelmiştir. [ Bir haftadanberi yağan kar piyasayı durdurmus olmasma rağmen odemeğe mecbur olduğu bonolann tarihleri yaklaştıkça çocuğu düsün .oe almıştı Sultanhamammda bir alacakhsı vardı. Kaç defa telefon ettiği h^lde adama şu 750 lirayı bir türlü ödeyemiyordu. Bu akşam geçerim. Diye kac defa vadetmiş. gelmemiı ve tekrar telefonla arandığı zaman va vok dedirtmiş, vahud da: T:pi devam ediyor. Gelemedim Bu fkşam inşallah! diye atlatmıstı. Bu atlatmaların ve tipinin devamm: gören bizimki havanın berbadhğma rağmen bir taksiye atlamıs, akşam üstü adamı mağazasında vp.kalamıştı. Kahve. siga'•adarı, havadan, işlerin kesadhğınian bahsetmesine rağrrven sıkıştır•nış, alelhesab 500 lira almıştı. Ne de olsa bu sırada iyi bir paraydı. Altı bucuğa doğru mağazadan cıktığı zaman muvaffakıyetinden dolsyı memnur.du. Lâkin hava o kadar berbad, vasıtalar o kadar inbir halde idi ki eve döimek icin ne yapacağını şasırdı Bir müddet kenara durup geçen doltıuşlara göz attı Bunlardan havır o'madığ>nı anladı ve Köprüye doğru vürümeğe basladı. Bahçekapr dan, îş B^nkası önürve doğru güç belâ seldi. Tipi insanı tıkayacak muhasara etti. Sabahleyin gözümü açtığım zaman, rüya göruyorum rannetUzaktan, yakından tanıdığınuz tim. Bir akşam evvel, yatağıma İstanbulda yatmıstım. Bir gece biri hakkında fikrimizi aoranlara sonra, simal kutbunda uyandım. Meğer «rüya değü, «ynile vftekseriya bir cevab veririz. Bahis ki» niiş. Pencereler baştanbaşa karla örülmüş; balkonun önünkonusu kimse için düsüncelerimizi j de adam boyu bir duvar; sokak kapısı karla kapitone. söyleriz, duygtılarımızı açıklanz. j Dıjarıda, kargalardan, serçelerden başka canlı mahluk yok. Acaba düşüncelerimiz her zaman j KarayeU savura savura etrafımıza ylğdlğı beyazlık, tajlan, topdoğru mudurlar? Vardığımız ve ver rakları, tahtaları örtmekle kalmıyor, sanki yolu üstünde »ese, diğimiz hükümler daima bir gerçek gürültüye benzer ne bulursa onları da savTuntusunun içine alıp lik ifade edebilirler mi? yere »eriyor, bastırıyor, susturuyor. Bu sorulara müsbet cevab verÖyle engin bır sessizlik içine gömülmüşüz ki, kar tanelerinin mek, evet demek çok zordur Çünyer» ayak basarken çıkardıkları pıtırb işitüiyormuj gibi geliyor. kü, insanlan oldukları gibi değerBütün bir cumartesi ve bütün bir pazar böyle geçti. Karm lendirmek, başka bir deyışle, insanfazileti terbiyetkâriiini e zaman keşfettim. ların içyüzlenni, çehrelerini bütün Bir kere, sehirie rabıtamız öylesine kesildi ki, İstanbulla çizgilerile, renklerile görmek, onlaaramızdaki mesafe, Einstein nazariyesine misal teşkil edecek n şu veya bu şekilde düşünmeğe, kadar uzadı. duymağa, hareket etmeğe zorlayan Hangi uzadı? Aşılması imkânsız derecede sonsuzlaştı. sebebleri meydana çıkarmak pek de Taksi yok, dolmuş hak getire. Otobüs derseniz, onu da kim kolay bir şey değildir. kaybetmiş ki biz bulalım. Şehre yaya inmek istiyenler oldu, Bu zorluk çeşidli sebeblerden Zincirhkuyu mezarhğımn önünde soluklan kesildi. Baktılar ki doğmaktadır Bir kere, karşımızda ahiret yolu Şisli yolundan daha yakına gelmiş, dünyada kalmaduran, fikirleri, duygulan, davrayı tercih ettiler, yürüme sevdasıadan vazgeçtıler, tersyüzü dönnıslan hakkında hükümlere var yesmın peşinde koşmaktadır. Bü lere ulasmamızı zorlaştırırlar, hatti düler. mağa çalıştığımız kimse kelım^nın tün bunlardan da anlaşılacağı gibi, imkânsız bir hale getirirler. Çüı kü, İşte kar, ilk fazilet1 terblyetkârisini böylece gosterroeğe bütün manasile bizim gördüğümüz veremle mücadele eden müessesele insan «adece aküdan ibaret bir varbaşladl. insan değildir, sadece bize göre bir re para veren bir insanm bu hare lık değildir. Onun, bütün mevcuBir kere, taksi ve dolmuş fıkdanı, iki gün, sinirlerimizi insandır. Bazan, onu, kendimizi dü ketini sadece bir sebeble izah et diyeti üzerinde sürekli olarak tesirdinlendirmemite imkân verdi. Şehre inilecek vaslta gerçi yok şümiüğum J7. duyciuC'umuz, 'ezciığı mek doğru değildir. Başkaları hak lerini gösteren bir de hisler dünama, o yok olunca pazarlık da yok, pazariık yok olunca münamis, kavradığımıı şekilde düşünür, kındaki hükümlerde özvarhktan yası vardır. İnsanın bütün düşünkaşa da yok, kavga da yok! j duyar, sezer ve kavranz Bunun ne hareket etmek temayülü insanlan celerinde, hareketlerinde daima bu Oh! Dünya varmış! ticesi olarak, biri şu veya bu şekil yanlış görüşlere sevketmektedir. Bir dünyanın sesi duyulur. KiMeaa, Otobüse gelince, onun ortalıkta gözükme! de harekete teşvik eden, zorlavan insanm herkes için aynı kimse ola insan, bu dünyaya göre değerler meai, «inirlerimizle beraber vücudümüzü ve 3~5.S) ~ sebeblerin onda da aynen veya kıs mamasınm, herkesin onun hakkın sistemine ulaşabilen. hayattnı mankulaklarımızı dinlendirdi. ^; men mevcud olduklarmı sanırız. da aynı ve benzer hükümlere va tık Slçülerile düzenleyebilen, mana İlk durakta, otobüse sapasağlam girip, ine '//> ramamasının başlıca sebeblerinden kazanan. aklmdan faydalanabilen Meselâ, kıskanclıktan mustarib oceğimiz durakta, zangırtldan. sarsmtıdan ha /y biri de budur. bir varlıktır. Bundan dolayı, sev| !an, bu duygunun tesirlerile harerab, iç âletlerimiz askılanndan kopmuş bir / ı Y f Başkalannı doğru olarak veya diklerimize kartı tamamile taralsu ket eden bir insan başkalannı kenhalde; kulaklarımız «inecek var!», «ön kadis'ne b»Ti7«>tnekt?n. r,eVj»sın ! .s doğruya yakm bir şekilde tanımak olamayız. Başka bir deyijle, sevdik• pıyı aç!», «arka kapıyı kapa!», «sıkışahm!» kanc olduğunu düfünmekten, ya güçlüjü her zaman yalnız bizden, lerimizi bütünlükleri ile, iyi ve fe' ön taraf boş!» tertibi aralıksız âvazelerle şuuraltımızdan na taraflarile göremeyiz. Onlan danmda yaşıyan!*nn davranışlannı iç dünyamızdan, uğul uğul çıktlğımız günler, neredesiniz? bu duygu ile Hpğerlendirmekten u gelmez. Burada tanımak istediği ima kutursuz görürüz veya gönnek Dünya varmış! zsk kalamaz. Gö'terişi fazU sevdıği miz kimselerin bizde meydana getir arzusunu duyarlz. Yakmhğımızl ka Bizim oraya, iki gün, ekmek geldi ile gelmedi arası bir şey! , iHn yoksullara, hayır müessesele dikleri tesirler de bazan genl| öl kazanamıyan kmselerde de umumiHani fu, ipten kazıktan kurtulmuş denilmeğe sezâ hallere yetle eksiklikler aranz. Her iki halI rine vardım eden bir kimse fıkara çüde rol oynarlar. sokulan, hamurundan kâh sicimler, kâh tahta parçalan çıkan, Çocukluğumuzda, gencliğimizde de de yanıhnz !ann vardım'na koşan, insanî gavezavallıcık ekmek var ya, işte o! lerle mevdana getirilmiş olan ku veya geçmişteki hayabmızın herBiraz daha az mikrob yuttuk, biraz daha çok perhiz tutİnsanlan gerçek hüviyetlerile deru'larl? ilgi'enrT bi;ti'n h ' s ı r" 'a hanei bir ânında tanıdığımız, konuş gerlendıremememızın diğer önsmli tuk. Bu zoraki perhiz sayesinde, belki yüksek tansiyonlularm tuğumuz kimseleri zamanla unutumakssHmı, gavelerini, temavüllerini tansivonları düştü Ama hepimizin midelerimiz dınlendi, o mupsikolojik bir sebebi de başkalar: hak arar. Bu insanların sadece kendile ruz Fakat bu insanlardan banlan kında verdiğimiz hükümlerde duyhakkak. nm havalleri şuuraltımtzda yerle| rini göstermek, övünmek ve övülKisaba et, bakkala gaz, aktara tütun, bayie gazete gelmedi. duğumuz geylerin tesirlerinden uzak mek için bu îşleri yaptıklarını söy sirler. Sosyal münasebetlerimiz, in kalamamamısdır. İçinde yasadığımız Abdürrahman Çelebi zannedip keçi yemedik, ömrümüzde sanlar hakkındaki düşüncelerimir. ler. bir gün olsun, aldanmamış olduk; elektrikler usulen kesilince, çevrelerin iyl diye tanıdığı kimseler İnsanlara «id i?lerde çeşidli se duygulanmız üzerinde tesirlerini için fena, fena dedıği kimseler için petrol lâmbasının çiğ aydınlığı yerine ispermeçet mumunun bebler rol ovnarlar. Bu sebebler gBsterirler. Bazı kimselere karsı de kolay kolav iyi diyemeyiz. Buromantik. esrarll ışığile oturduk, şairane duygularlmız kıplrarasında birbirierine vakm ve ay yakınlık. diğer bazı insanlara karsı nun başlıca sebebi hiç şüphe yok dandı: Sigara sayısını azalttık, içimizdeki nikotin zehirinin bir km olanlar bulunnr Prevantor\ru da uzaklık duymamızda rol oynarkısml gitti; gazete okumadık, kâinatı gül, gülistan tahayyül ki, her insanm yaradılısmda mevma veva sanatoryuma para veren lar Geçmişte su veya bu sebebden ett'k dolavı sevgimizi kazananlan, fikir cud iyi görünmek arzusudur. bir kimse bu işi çesidli sebeblerle Sonra, bütün bunlar, bir araya gelince, bütçenin masraf Yalnız, biraz dikkat edersek ve yapabilir Kansı. sevdiği yakınla lerile, sözlerile, duygularile, harefaslı, iki günlük tasarnıfla, bir hayli indl. nndan birisi veremden ölmüştür. ketlerile. vücud yapılan ffe andı düşünürsek burada da yanıldıjjFena mı oldu yani? Az gıda alıp sıhhatimizi, ar masraf edip Veremden korkmaktadır. Kendisini ranlan kpn''miw vn Vi'i,vt mm, daha doğrusu. vanılab'1=ce&ikecemizi koruduk. zepjgin, yapan cemivete borcunu ö Tersme olarak, yıllar önce herhangi mizi görmekte gecikmeyiz. Çünku, Buzdan kulübesine kapall Eskimo hayatı yaşayıp, fU uğul' demek, faydalı olmak istemektedir bir «iebebden dolavı bo • r • ' blr insan herkes için aynı insan detulu dünyada, felekten iki günlük sükunet çaldlk. j Kendisinden bahsedilmesini, övül miven, nefretimize hede* olan in ğildir. Ahmede iyilik ettiği için ve Uçarı erkekier, evden dışan çıkamadıklarından, 1956 senesi ] mesini arzu etmektedir. İş hayatın sanlan hatırlatanlar» ısmamavız iyiliğinde devam ettiği müddetçe içinde, kırk «ekiz saat olsun aile saadeti tattılar. 1 da bilerek veya bilmiyerek 'şlediği Bu insanlan bir türlü sevemeviz. Ahmedin nazannda iyi olan bir Sinema meraklısı hanımların gözleri ve hayalhaneleri dingünahlardan doğan kabahatlilik Oörmek arzusunu duyamayız. Bü kimse sırf Ahmede iyilik ettığmden lendi. duygusundan kurtulmak ihtivacını tün bunlar ise, bu insanlar hakkın dolayı Mehmedin hoşuna gitmiyejCarın jazileti terbiyetkârisiri. gelin de inkâr edin bakalım! duymaktadır. İnsanlığa hizmet ga da doğru görüşlere, tarafsız hüküm(Arkas\ Sa. 7, Su. 6 da) / rabanın arkasmdan iter gibi yapı Nereye gideceksinız. Tıpi deyordu. Ötekiler kapı yanından ıti vam ediyor... yorlardı, bir ara araba yürür gibi Bir telefon etsek... oldu... Şoför: Bizde telefon yok maalesef... Birini gondersek... Dayan, dayan!. diy» bağırdı. Kimsemiz yok... Hep dayandılar... Gidivor dive Kapıcı. bizimki d« dayandı... Araba bir Apartımanın kapıcısı yoktur... denbire yürüsoinee bizimki yüröko\Tm düştü. Ötekiler kapıları açıp Size bir punç daha verelım. Peki... içeri atladılar... Dördüncü punçtan sonra sızBizimki bağırdı.. dı... Yahu! Durun!. Birdenbire.. Tabiî evde telâşlandılar... Saat Şoför eevab verdi: onbire doğru trafik polisine, Em Duramam Bu namussuzu bir niyet Nobetçi Müdürlüğüne telefon daha nasıl yola getiririz.. edip Hüsnü Yusufun kaybolduğu Allah aşkma bekleyin yahu!. nu haber verdiler... Üstelik (CiÜmmeti Muhammed yok mu?. han) gazetesine telefon edip: Arkadan gelen bir kamyon hâlâ «Dün yediden sonra evine gelmek boyuna klâkson çalıyordu. Güç be üzere Sultanhamamından çıkan sev lâ yerden kalktı. Kalkarken dü gili ortak ve kardesim «Hüsnü Ynşen şapkasını bir müddet kovala sufu gören veja bulunduğu yeri dı. Kovalarken gene düştü... Niha bilen varsa kendisine 500 lira müyet kendini Kamarot sokağınm ağ kâfat verilecektir. Telefon numarazmda buldu. Çok üşümüştü. Tıka sı: (484950)» diye bir de ilân vernacak gibi idi. Sığmacak bir yer diler. aradı. Apartıman kapılanndan biHüsnü Yusuf o gece orada yattı.. rinin ipini çekip İçeri girdi. Gir Ertesi sabah... Erkenden uyandı. mesile oraya yığılması bir oldu. Başı agrıyor. Vücudü kıyım kıyım Dizleri tutmuyor, dalağı agnyordu. kıyıhyordu. O yatsğmda inlerken Hem korkak, hem sLska bir çocuk evdekiler gazeteleri okur]ular ve tu. Bir kaç defa okudn, tifledi... O ilânı gördüler... Kız hemen dışarı esnada dışandan iki kadın girdi... çıkü. Telefona yapıstı. Bunun yanına sokuldular. İhtiyan: Efendira bir ilânını" gördüm. Ne oidun ayol.. diye sordu. Bizimki nefes nefese... Amanm banâ bir... doktor... Pek fenayım... A, vahvah... Dunnraz sizi yukan alayım... Koluna girdiler, asansöre koydular .. Bir kaç kat cıktılar. Bir kapı açtılar, içeri aldılar... Sıcak apartımanda kendine gelmişti .. Kadmlardan birisi eni konu güzel, şakrak, çıtırpıtır bir şeydi.. Allaha şükretti... Size bir punç yapalım... Nedir o? Konyaklı çay. Dokunmasın.. Hayır ilişmiş gibi duruyorsu Dokunmaz... nuz da.. Belki .. Yaptılar, içti... Bir daha içti... Almıyor işte... Almıyor bu Pek iyi geldi.. diye bir daha namussuz... içti... Sonra başı dönmeğe başla Kim o namussuz... dı... Arabaya söylüyorum. Beni deniz tuttu galiba!.. di Arabanın da namusu olur mu yerek güldü... Şakalaşb... yahu? Evli misiniz. bekâr mı?. Kızî Olur bayım... Hem 5yle na Dulum... Dedi... mussuzu olur ki... Adamı böyle Ah ne kadar iyi... Ben d«... prta yerde bırakır... Hadi sızle evlenelim... Şimdi ne olacak? Ama ben sizi tanımıyorum ki. Ne olacak... Biraz dayanacak deyince aklı başına geldi... Saatisınız... Şu ilerideki düzlüğü bulun ne baktı .. Dokuza geliyor. ca.. atlar, gideriz... Aman beni evden merak ederYolculaı hep indiler. Bizimki t l«r... Ben gideyira... hemen yürüdü, elini öprü... Kız... Zarf nerede? diye seslendi... Saim zarfı uzattı. Aldıbır .. Husnü Yusuf çok heyecanlıadı: r n * YAZAN: Insanlar 1 anlayıp tanımağa çalışırken nelere dikkat etmeliyiz? Ruh Tahlilleri Hâlis ÖZGU \\w\\\\\\\\\\\\ A Şoför etendi! Al ju onlugu. Beni Cihangire atıver, derken arabanm kapısını açü, içeri atladı. Şoför parayı alırken: Beyim nasıl kayıyor bilseniz.. Vallaha eve gidecektim! Ama kıtmetmiş. Bakalım nereden gideceğit Defterdar yokusundan çıkılmi" yor mu? Ne söylüyorsun beyim. Tophaneden Boğazkesene bırakmıyorlar.. Yağ gibi kayıvor. Bakahm... Derken köprüyü geçtiler. Denizyollannın önünd«n »aptılar. Toph*neye geldiler. Hakikat hiç bir arab« Boğazkesene gitmiyordu. Tıpi devam ediyordu. Fındıklıvı saptılar... Geçtiler... Kabataş, geçtiler... Dolmabahçeye geldüer. Bir t?kım arabalann stadyomun önünden Nisant«şına giden Kadırgalar yoluna sap tığını gördüler. Bakalım, şuradan bir tutturursak, Nişantaşına çıkanz .. Ondaa ötesi «elâmet. Cihangire siremesek bile... Sıraservilere vannz. Oradan' Oradan da yaya gidersiniz. Ne vapayım bevim. Fransız mektebinin yokufundan Firuzağaya inilir mi? Kardesim lenin rinclrta yok Taksi KÜÇ belâ döndü. Dolmamu? bahçe meydanına indi. Oradaa Gü Yok!. müşsuyu yokuşuna aapb... Ama zindrsiz nasıl bırakıyor Bir tutturvrsak evel Allah çılar?. kanz. Benim arka lâstikler yeni... Ortada bu kadar zineirsiz do diye ioför gaxa basb... Gazhanenin laşıyor. Benimkini mi tutacaklar? dolambacını aönerken önündeki Ama tehlike... kamyon durdu... Tehlike ise buyurun, inin!. Hay Allah... Araba değil, les.. Yok acajıım... Ben lâf olsun diyen soför arabayı durduttu. Kam diye söyledim. Ne kadar sinirlisin yon bir müddet durduktan ve arkardesim. kasmdan itilerek harekete geldik Böyle havada adamın dama ten sonra hareket etti. Kamyon gene durdu... Taksi de durdu... Arnna basmca sinirlenmez mi ya? kadan da boyuna klâkson calıyor Ben ne dedira yahu! Uzatma bayım... Bak... Nah!. lar. Pencereyj açıp bağırdı... İşte yol tık»h... Ne ohıyorsunuz ulan... Kör Neden? müsün? Önümdeki leşi... Gitmiyor Neden olacak... Hepsinin lâ« işte... tikleri kayak. Pttinaj yapıyor. Bir Böylece dura, gide Teknik Ünikere stop etti mi, ondan sonra « versitenin yeni binasının önüne • lamaz geldikleri zaman orasını patınaj Ne olacak şimdi? yapan, yan dönen, olduğu gibi te Geri döneceğiz... Hay Allah.. kerleklerini avara kasnak gibi dön(Derken penoere açıp ileri bağırdı) düren bir çok arabalar gördüler. Geçümiyor mu? Onlar da durdular... Seslendiler... Bir takım kimseler arabalannı DönöyorliT g«riy«... G«ri kâh iterek. kâh tekerlrklere kömür Geri... tozu aerperek çdtardılar... BizimYolcu tordu: [ibi idi, cebinden onluk bir kâgıd kllerin önü açıldı. Llkin araba Ne yapacağız »imdi? çıkardı ve Yenieamiin karşısında bekledi. On dakika kadar geçtik Duymadınıı mı b«yım? Geri bir türlü almıyor. Stop etti mi gidemeı. ten sonra bir taksinin gelmekte dive bağinyorlar. .^lduğunu görödü Elindeki onlugu Alla Allah! Burada d» mı gr Biraz gaz versenlz! sallayarak durdurdu. sallayarak ri?. mı? Sen araba kullandın mı? Tipi devam ed Hayır... Alaeaktım... Arabalar g«lraez oldu... İnsal'.ah seneye bir Ingiliz araban alacağım. Aldığın raman görürsün ağa Neyi? Gaza Dasmca karda nasıl patinaj yaptıgını. Lâstiğın canına okur. E bu ne ile gidecek? Yelkenie ağabey, yelken. Derken araba yana savruldu. Ay... Şoför efendi... Dikkat et yahu! Sen beni lâfa tutmasan daha iyl olacak.. Ben ağzımı açıyor muyum? Burnunla mı konuşuyorsun? Peki sustum .. Bismıllahirrah manürrahina... Ya hafız, ya hafız, ya hafız, Ya Muîn, ya Muin, ya Muln!. îçeride üç, dört kişi olsa araba basar, belki çıkarız .. Ama boş olunca tutmuyor bu geçmisi kandüü iste... (Hart hurt!.) derken oradan geçen üç kişi işaret ettiler 5°fö'r hemen: Gelin, gelin.. dedi... Adamlar h«p birden arabaya doldular. Soförün yanmda oturan bizim ahbab: Aman kardesim, oturun da armba bassın! Oturuyoruz ya!. "~ %) Evde herkes kurbanlar adadı beyefendi, diyen Saımı optu... Evden çıkarken... Allah razı olsun. Allah ne mu radınız varsa versın. Mağazada oek lerim... Rica ederim, buyurun, . dedi.. çıktı.. arabaya birdi Mağazaya gitti .. O, bir manzara idi... Herkesle sarmaş dolaş... Ne oldu? diye sordular. . Başına geleni anlattı... Aman rica ederim. Çabuk söy Ne ise 500 lira aldım Hoşakelyin... Ne halde? yandan! diye elini cüzdaıuna attı .. Mükemmel... Bir şey yok... Yok... Nerede?... Vah vah!.. Düşürmüşüm Kar 500 lirayı kimden aJacağız. deşim, öyle fena düstüm ki .. De Buradan... di... Ben oraya gelemem... Biz gönderelim .. Kamarot sokağındaki apartunarı O halde Park pastahanesine da ana kız konuşuyordu.. birile gönderin! Size bulunduğu ye Beş yüz aldık 6S de cuzdan ri bildirelim... da varmış . Birer manto çıktı . Ha Gülbahar? Hemen Saimi bir arabaya koydu Ama, aval farkırıa varırsa .. lar. Eline beş yüz lirîyı verdiler . Dur, bemm aklıma bır şey Ulan. beği görmeden para ver geldi. Şu cüzdanı geri gönderelim.. me! diye de sıkı sıkı tenbih etti Aa! Deli... Paralar .. ler. Çocuk arabaya bindi... Taksi Ufak paralan içinde bırakırız. yi de gidişgeliş tuttular. Saim yarım saatte Park pastahaneçine geldi... Kapıda bir genç kız duruyor Ne namuslu aile imiş ağabey... Bak şimdi telefon ettiler Cüzdanı du... Taksiyi görünce yürüdü: Hüsnü Yusuf Bey için mi gel apartımanın musluğunda bulraoş lar.. getiriyorlar.. diniz? Ve öyle yaptılar... Ana kız ge Evet tirdiler. Hüsnü Yusuf birer çay ik Para nerede? ram etti. Bisküvi aldırdı . Gider Bende... ken de 4 metre ropluk hediye et Veriniz. ti.. gittiler.. Cüzdanı açtı.. Onlar o Beyi görmeden vermem... rada iken emniyetsizlik olur diye Peki... Havdi öyle ise... açmamıştı... 97,5 lira kâğıd para Yakın mı? buldu... İçini çekti... Şuracıkta... Demek ki beş yüzlük kâğıd Araba gidiş geliş... uçmuş .. Buna da şükür .. Dedi... Öyle ise binevim . Kız da Ve böylece bir tipi ona 1000 ürabindi Apartımana vardılar .. Asan dan fazlaya, 4 metre de ipekliye aörle cıktılar... Saim beyi förünce mal oldu. \MWVWvWWvVW.