Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
* Aftustos 1955 ( BEŞ ŞEHR1N HİKÂYESt Kayseriveuıuıtulmaz güzelliği, hususiyetleri Röporiajı yapan: Yaşar Kemal 1 Kümbetleri. kervansaraylan, camileri. mescidlerile Kayseri eiki bir şehirdir. Sokaklan, caddeleri de öyle. Kayseriye girince yedi yüz i vıl öteve gidiyorsun elinde olmadan. Selcuk devrine. tâ Bizans dev rine gidiyorsun. Bizans o kadar j degil de Selçuğun havası öylesine I sinmiş ki Kayseriye daha aairîar geçse de ;ıkmıyacağa benziyor. Şu dört yıl. içinde Kayseri bambaska bir Kay*eri oldu. Evler. apartıman I lar, hanlar. oteller yapıldı. Caddeler acıldı, Şoyle uzaktan bakmca ; e?ki Kayseriyi tanıyamaz gibisin... l Bütün bunlara ragmen. derinlne ınince Kayseri gene eski, Selçuklu Kayseri... Bana öyle gellr ki Kayseriyi tüm yıksalar da yeniden kur »alar. bu hava, bu Selçuklu hava Kavseriden gitmiyecek. Belki dünyadaki daSlann en güzeli, en nazlısı Erciye». Öyle ne heybeti. ne haemetl var. Gökyüzüne çakılmış gibi, »üt beyaz, ışıltılı. bazı dumana batmış, bazı mor, bazı sizara kâftıdı incelitinde. bazı «afakts bir yani kızarrniş. a h r zaman da başında dumanı... Pare pare bir bulut. Erclyetin batuına dogru. tam dibinde bir göl, daha dojrusu bir sazlık vardır. VangvanR gölü diyorlar adına. Adı da ne güzel yakıçmış. Gerçekten ıpıssız bir göl. Boş su kabağı gibi rüz«ârda ötüyor. Erciyeş. e!le yapılmış da oraya. Kpyserinin tepesine öyle yerleştirilmiş «ibi. Belki bu Selcuk havası Erciyesten seliyor. Brlki de Erciyesi Selçuklular yapıp orays. Kay«eri âbidesi diye dikmişlerdir. Bir Selçuklu usta oturmui Erciyesin başına. yıllar yılı çekici ile. keskilerile Ereiyeşi bir kayadan yontmus, oraya götürüp. şan olsun diye dikmiştir Erciyeşin resmini Halicî Doral yapar. türküîünü Talaslılar, Haeılarlılar çağınr. Halid Doral. Kayseri Müzesinin Mtidüriidiir. Akademiden çıkmış bir res?amdır. Yıllardanberi Kayserilidir. Yıllardanberi de hep Erciyeş "esmi yapar. Türlü türlü... Erciyeşin tadı, tuzu Halid Doralın resimlerindedir. Halid Doral, yıllar yılı o kadar çok Erciyeş resmi yaptnıştır ki. kendlsl de sayısını unutmuş tur DP5»IH bir ressam arkadasım derdi ki, «Halid Doral üstüne ErCİVPŞ çizen. bolki de bir daha geimez.» Şu Halid Doral. bir Erciyeş »ereisi aç?a da cürr.le âlem görse hünerini. rinden ahp başka yerlere götürürlermiş. Sonra yerine getirip geri korlarmış. Kerem ile Aslı hikâyesi rivayete göre Kayseride son bulur. Ker«m hikiyesini hemen hemen bilmiyen yok gibi. Aslı bir keşiş kızı Kerem bir Türk beyinin oğlu... Birbirlerine âşıklar. Keşiş kızı vermemek için bir g.sce evini barkını yükler, düşer yollara. Kerem de arkasından... Sora sora... Dağlara, agaçlara, kuşlara, yolculara sora Sora düşer yoliara. Arada kıza rastlar kaçırır... En sonunda duyar ki. Keşiş gelmiş Kayseride mekân tutmuş. Karısı dişçilik ya" pıyor, hayatlarını böylece kazanr yorlar. Kerem nasıl girîcek evlerine? En iyi usul diş »grısı bahanesi Bunun üstüne kerem başını, gözünü sarar, oturdukları evi ıo~ rar, bulur. Varır eve. Diş çektireceğini »öyler. Onlar Keremi tanımazlar. Ana. Keremin dişini çekmek için kerpeteni ağzına sokar. Diş sağlam diş, çtkmaz. Yardım için kızını çağırır Kız Keremin oaşıru tutar, dlzlerine kor. Bdylt* likle an* ilk dişi çeker. Fakat Keremin başı sevgilisinin dizinde. ayrılamaz. Bir dişini daha ç«ktirir. O da bîter.. Çekip gitmeei gerek' Ur. Ama başı sevgilisinin dizinde... Valâhü hayran yüzüne bakar. Uçüncü dişini de çektirir. Böyle böyle otuz iki dişini çektirir. Ağzı kan içinde. dişsiz zorla sevgilisinin yanmdan ayrıhr. Bu ev daha ayakta. Şimdi içinde oturuluyor. Arkadaşlar gotürdüler. gördümHey gidi günler, hey gidi kocn dünya! dedim. Aşkın da ne yamanı olurmuş! Ama dahaıı var. Talasın öte yanındt bir tepe var. Küçücük. İşte Kerem otuz iki dişini çektlrdikten «onra, ne yapıp yapmış, sevgtlisüıi keşiş babası i nın elinden ahp kaçmıç. Bu tepenin oraya gelmışier. Muradlarına erecekler ama olmuyor, Kerem kızın fistanımn düğmelerini bir ucdan açıyor, düğmel*r bir ucdan geri kapanıyorlar. Kerem habire açıyor. onlar hııbire kapanıyor. Keşiş baba sihir yapmış. Kerem sabırsızlanıyor. Bir aaaaah! çekiyor bunun ü?tüne. Ağzından alevler çıkıyor. Ateş alev ortasında yanmağa başlıyor Aslı da üstüne sti" lıyor, saçlarından tutuşuyor. ora J J Dünyanm en lüks ve pahalı oteli Amerikada inşa edildi Otel 150 nilyon Hraya mal oldu, bir odanın tek gecelik kirası200dolar, bu para diğer masra(larla400 doları buluyor Dünyanın efı büyük v« en pahalı Oteli Amerikada Florida sahillerinde yapılmıştır. Bundan bir kaç hafta evvel tamamlanan inşaât hak kınds şu malumât verilmektedir: Bütün tesiglerile berab#r bin» 100 milyon liraya çıkmıs, ayrıca her türlü konforu için büyuk bir israftîn kaçınılmamıştır. 50 mil j yonluk tefriş mâsrafı ile birlikte ! heyetı mecmuası 150 milyona mal ; olan otelde 565 oda, 285 kabine, üç j yüzme havuzu. 50 kaylkhk, küçük j bir limn. müteaddid teriis kordları, golf sahalan vardır. Gayet genis bir bahçenin orta?ında inşa edilmiş olan yapının ıiu»Usiyetlerine dair de şu tamârnlayicı bilgiye rastlanmaktadır: Büyük balo «elonu 1200 kişiliktir. Gece kulübüne ayrılan yerde 5^0 kı»i toplanab lmektedir. Zemınc^n i aşağı yer altı geçidi üzerınde 24 I mağaza, bir postane ve bir öe dans 1 stüdyosu olmak üz«re hutusl bir ' çarıısı vardır. Odaları birbirine baelıyan t»lefon idedi 2000 den fazladır. Iıık tertibatı o dcrecc aydınla".cıdır ki gene 2000 aded bakır ç«rç#veli ayna vas'.tasile geceyi gündüze çevirmektedir. Bu aynalar avnı zamanda husogi i»çilği dolayisile s»ion vc kabinflerin nadidc tülünü tı | kil etmektedir. Y?ı kış havasının pek bariî fark Urla aynlmadıŞl Florida «ahıl'pri da, ikisi bir arada yanıp kiil olu» yorlar. tşte bu küçük tepe Keremin tu" tuşup yandığı yer Her yıl Keremin yandıgının gecesi bu tepe ateş aleve kesermij. BütÜa tepe kor haline gelirmiş. Bu da Yunana, Biranıa, SelçuJf luya has... Atejtepe Selçuktan bu yana sürüp gelebilir. Ktyserinin Bede»t*ni biltün Anadoluda ünlüydü. Türkülerde, masallarda meçer, Bir aklı tivri vali gelmi) Kayseriy«. ilerilik, mc* deniyet uğruna o canım kapahç»rşının çoğunu yıktırmış. N# dersin. Ute böyle. Kayserinin havası böyle. Selçuklu. Üstünden yüıyıllar da geçse Kayseri bu havayı. bu Selçuklu havasını yitirm*yece^e benzer. Yeni otelin sahllden görünüşü sinde bu iki havuzdan gayri ;oDünyanın en pahalı otellerinln cuklara mahsus bir diğer havuz da bulunduğu M:ami'de «Cullins Avehs bulunmakt'dır. Yukarıdan ba nue> danilen caddeye oteller cadkınca kuyruğu üzerine oturmuç de&i demek yanlış olmsz. Zira bubir kediyı »ndıran küçük havuz ÇO rası bir ka; mıl uzunluğunda gecuklu müfterilerin toplanü yeridir. nif ve gayet muntszam bir yol üAnneler, küçük çocuklarını bura zerinde otel öizilerinden ibarettir. da güneşietmekte veya yüzdürmek Sahil boyunca devam eden caddenin tedir. Orası da reklâmın tesirinden iki tarafı oteldir ama oteller arajı kurtulamamış, moda evlerınin mo bir hapishanenin mevcudiyetım pek dellerinc gösteri yeri olmuatur. Ço az kimse b;lir. Bu hapishanft gene cuklu kadınların ifine yarıyın ba Amerikaya truhsus bir tâblrle dünkım esyasından çocuk kılık kıyaic yanın en yüksek hapishânesldir. tine kadar gösterilen her şey muh Yüksek bir binârlın en üst kâtuu telif fırmaların çocuk mületini de işgal etmektedir. Sivri bir kule ile dikkatten uzak tutmadiğını anlat biten bina, mabJtrfllârm kaçmamaktadır. sını zorlaştırmsktâdlr. Çünkü penOteldeki dans salonu, güney A cereden atlayıp kaçfnak, kemiklerin merikanın en yeni icadlarını görüp kırılmâsı demektir ki 30 kâtb bir öjrenmeğe maheusrur. Her gece bu binarun en üst kâtındafl böyle fcir radan tyrılanlar yeni mariietltrini muhâtaraya ğirlîmenirı eesaretsizük tatbık için büyük salona koşmakta aşılıyacagı aşikârdır. O hrlde kâfa dırlar. Yeni yeni danslar, merâklı göz çıkarmâdan kaçrhanın imkanı müıterinln ejlencesine hoplayıp »ıp burada yok edilmiîtir. Fakat hâp slama nisbetlnde y»rdım etmekte ve hanenin denize açılan manzansl, onu dans modasının yeni silâhlarile orada urufl müddet yaşamayı ko* teçhiz ederek ertesi günün akşa laylijtjrniftktadır. mına hazırlamaktadır. T. A. Amrrikalı bir çocuk bacagından sa katUnıp (cdavl güren köpeği ile Âmerikada köpekler çocuklardan daha iyi besleniyorlar Bu yüzden köpeklerde tabiî ömür müddeti hayli uzadı Bir gün mutfağa girip de küçük ojlunun köpegin yiyeceginden yedi ğini gören bir Amerikalı anne a" vazı çıktıgı kadar haykırmııu. Amerikalı annenin bu telâşının sebebi. çocuğunun köpeğin tasınd«n y?mesinden ziyade. kendisi için lüzumlu gıdayı alamadığı enriişesiydi. Halbuki, bu düşüncesi tamamen yersizdi. Zira, modern tıb, Amerikarı köpeklerinin yaşa* ma standardını oylesine yükseit" miştir ki, çok defa evin köpeği. evin cğlundan daha iyi 'oeslenmektedir. Bu yüzden. hususî surette yapı'.an köpek bisküvilerine ortak olan çocuk çoktur. Meselâ, köpek bisküvilerinin çocuk dıçlerini sağlamlaitrrdıgı artık kabul edilmiş bir hakikattir!New York üniversitesi profe" sörierinden Dr. Clive McCay bakın r.e diyor: • Muhakka's olan bir şey varsa, AmeriK^n köpekleri çocuk'.arımızdan daha iyi gıda almaktadır. Son yirmi sene içerisinde. köpek gıdaları ka'Jtesinde çok mühim bir yüksMme kaydedilmiştir. Bu sayede köpekbrın yaşams müddeti hisser'iiir derectde uzsmıs.tır. Amerikan krjpeklerinin ömıii 22 ssnedir. Kaliteli yiyecekler, do* ğscak yavrunun mhhatli olmBsını temm edecek şekilde hazırlanmış' tır. Az çck farklarla aynı yiyecekler in.onlar için de aynı neticeleri verir. Fakat insanlar zaten canlannın istedikierini, dolsyısile murr tac olduklannı yiyebilirler. Bu b»kımdan, ağzı dili olmıyan hayvancıkiann bu gıdalardan saglsdıfti föyda. insanın saglayacağ:ndan çok daha fazladır. AmerikaHa bir de Hayvan Kanser Kliniji vsrdır. Bu kliiik. Amerikan Saghk Vekâleti Milli Kanser Enstiüisüne bağiı olarak faaliyet görmektedir. KHnisin vazifesi. diğer klinik" terde insanlara yapılan muameleyi hayvanlara yapmaktır. Yani, kanser olmasından şüphelenilen hayvaniar burada sıkı muayeneden gcçirilir. Kanser olması ihtimali bu'unan hayvanlara gerekli sıhhî müdahaleler yapılır. Kanser haatalafında iyi neticeler veren tıbbî tesirler köpekler üz?rinde de aynı şekilde müsbet netice veımektedir. ' İnsan ve fcö'pek ya'kınfıf ının se" bcbi, bu olsa gerek. Bununla beraber bazı farkiar da vardır: Meselâ. insan için pek fazia gelecek bir ilâcı köpek tehlikeslzce alabilmektedir. Viicud ısısı köpekte daha yüksektir. Normal olarak. muh tac olduğu bütÜTi C vitaminini köpegin vücudü kendi kendlne yapar. Yiycc?^i, vücud ağırlığına oranlanacdk o'.ursa. köpeğin insan" dan çok daha obur olduğu anlaşi" lır. Henüz bir yaşındayken, doğ' duğu zamanki ağırlığının 60 mi«line çıkar. bilindiği üzere Amerikalı milyonerlerin »ayfiye yeri ve bu araln mcs hur Mıamı Beachın en lüks oınlen mc ve eğlenme yerlerindendir «Fontainbieau» adındaki yeni otel teaisleri Ue bundan evvelkrı«nn {evkinde bir lüks ve ihtifam gö«termektedir. Tabiftile pahalılıgı da on« göredir. Orada bir gece ıtal»bilm«k için sadece yatak maaraCı olarak 200 dolar alındıfiını söyle>ck yemek v» bakım masrâflarile oırl/k te günlük ücret bunun iki mulini bulmaktcdır. Yuzme havuzlarına felince, rtlU hasta bunlardan birl dikkate değer bir ustalıkla ytpılmiş, cllerinl alta. yüzücülerini >se almıştır. Yani havuzda y yukarıda, Seyircilcr .şagıda kalmaktadır. Su seviyesinden asagıdA bulunan bir kaç bardan havazda kaynaşanları görmek, onların h a ı c ketlerini, «uya rçılan büyük p.'n cerelerden takib etmek müm.iü.ıdür. Filhakika suya dallp ÇISÇ'JIların veya IU içinde m?rifet gö«terenlerin seyirc leri bir taratı^n viskilerini içerken dıŞer tarafı<n râhat koltuklarında bir nevi d*lq.'. kabinelerinde oturur gibi oturmaktadırlar. ' Su altt manıaraları heıa a»^»leri yanan lambaların laıgıiKİa gerek yüzüculerin ve «t«r»k*« «nİfrın oyna»ma«ı ile fevkalad* göz oksavıcıdırlar. Güzel kızlar, «yrıca bu havuzlara bir peri diyarının l.ü.ynlı manzarasını vermektedr. Pur!ar daha ziy»de mayo reklimı vnpan fenc kızlardır ki «ece aci'iüı yi havuıdi yüzerken veya pıkj kumları Uzerinde men*ub oıl ıV;>rı firmalann mallannı teıhir fçin ^ü» rünmektedirler. Bundan baıka, otel meruubları olarfk müşterilerin yardımına koşan gene ve güzel kızlara da «ık sık ractlanmaktadır EkserUi msyo ile dolaaan. gün«t altında geniı kenarli haaır sapkalarU görUnen bu süzellerin muhtesem dekor İçinde bir »üı, bir ziynet olduklarıru söylerreje hacet yok... Banyo, yüzme, güneşleme ve nihayet müşter:ler arasındaki kayna?maya genclerin fıört veyi arkad;slı|ını da eklemek lazımd;r ki çok para harcıyarak dinlenmek vt eğlenmek istiyenin böyl« bir yeri seçmeai için en aşağı milyoner olması gerekmektedir. Yüzme havuzlarından biri yüzme oiimpiyadlsrının yapılabileceği kacar büyük ve geniş tesislidir. Denizden 20 metre uzakts, beynelmilel müsabakalara elveri|li, ka labalık seyircileri barındırabilecek tribünlerı ihtiva etmektedir. Geceleri üstünü kapattıktan sonra dans pisti olarak kullanılmakta, etr*fındaki kanapelerde oturup müzikli hayhuyun seyrıne imkân vermsktedir. «Fontainbleau» oteiınin bahçe Selçukîu Kayserlnin sanst âbideleri daha övle güzelcene duruyor. Oya gibi işlenmiş Döner Küm'oet duruvor, Horlat Hatun türbesi, ?amii öyle, hele türbe daha dünkü gibi duruyor. Ve Kayserili, şehri i!e övünüyor. Kayseriye her gidişimde döner kümbeti görmege glderim. $öyi« dur bak DÖnere. Parmağın agzında ka'.sın. Yapan ne usta yapmış! Dönerin de, her güzel şey gibi, eser. yer. toprak gibi güzel hikâyeleri, efsaneleri var. Ne kadar etsane yoparlarsa vapsınlar, yakışır Döner Kümbete. Dör.er Kümbet, haftanm yedinci «ünü. gece sabaha kadar dönermış. Bunvınla beraber, köpek de in Ksyseri de hemen hemen herkes sanlar gibi, türlü hast;;l:k'.aıa va" görmüş gibi bu Hönmeyi. Döner, kalanır. Böbreğindc taş birikebi* »la safakta olriugu gibi dururmuş. lir. guatrıya tutulsbilir, hattâ. a Sonra. söylediklerine bakılırsa, ispandisit ve şeker hastası olabilir. tedikleıinde Döner Kümbeti vetlâclann inssnlar üzerindeki veakgiyonları, köpekler üzcrinde maktadır. Damdrdan yapılan iğneyapt;ğı reaksiyonlara yakın oldu' lerle onlar da bayıhılmaktadır. ,u cihetıe, tıb sahasında mühim Köpeklerin de insanlar gibi aılerlemeler Kavdediltnistir Maama' kıllarından hasta olduklannı işif fih, köpek ideal bir tecrübe hay tiğiniz zaman muhakkak ki çok vaiı de|ildir Şemp2nze ve goriller şaşıracaksınız. Fakat. hakikat b'jdaha iyidir. Fakat. onların pahalı dur. Amerikalı veterirtsrler bu çeolması, köpeği birinci p'.sna getir fid hastalıklarla fazlt aUkadar mektedir, oluyorlar. Kppeklerde ahnan neticci?t gene Bir veterinerin, ağzı dili olmıköpck'ere "bu scfer kenrtl iyiHkleri ; yan. daha doğrusu Bunlar olduğu için tatblk edilmekteHlr. Çek*T ! halde konuşamıyan köpeği nasıl h?5tası köppklerin insülinle tedavi ı muayene ettiğini, herhalde merak edilmpsi gibi edersiniz. Fakat bakın bir veteri" Köpek hastalıklarını teşhis et ner ne diyor: mek için de. e!?ktrokardioğrafi Biz muhakkak ki, meslekdaş" gibi modern vnsıtsîardan istifade larımız doktorlardan daha talihliedilmekteüir. Antibiotik ilâclar, yiz. Zıra, hiç olmazsa hastalarımız köpeklerde de aynı şekilde muci konuşup da biz; yalanlarile *ldat zevî tesirlsr yapmaktadır. Köpek mağa çahşmıyor! ler dc kan muayenesine tâbi rutul" Doğru söze ne denir?. ( D Ü N YA HÂDİSELERI YELKEN MODAS1 İngilterede elbise ve japka modagı gibi şimdi de yelken modası çıkmı$tır İngiliz sahillerinde sezen velkenlller kısa zamanda rengârenk bir çiçek tarlasını andırmaktadır. Yukardaki resımde «on model yelkenlerden biri görülmektedir. «l|te onu söyliyemem, Ne de ' olsa dostuı.a karşı saygı göstermeliyim. değil mı ya? Yalnız, nnadem bu kadar merak ediyorsun. kendisine sorsana? Neler olduğunu o anlatsın. Margaret: «A. sorarım elbette» dedi. «Sorarım. Hepsini olduğu gibi anlatır bana. Eminim.» Annegi, alaylı bir tavırla: «Anlatır elbette» dedi. «Yalnıg, onun anlattıklarına inanmah mı, inaflmamalı mı,,. bur>u da ionraden kenrii kenrline sormallsıfl.» Margaret mantosunu, şapka»ım kaptığı gibi dışarı, bahçeye fırladı. Temiz bir hava almak için can atıyordu. Leila onu görmüştü. Pencereden seslendi: «Nereye gidiyorsun?» Margaret: «Ben de bîlmlyorum nereye gittiğimi» diye cevab verdi. O zaman kardeşi, bilgiç bir h»l takınarak: «Öyleyıe. ben aöyleylm sana» dedi. «İttasyont, ıenin o 3ay Lovell'i karfilama|a gidiyorsun!» Fena fikir değildi bu. Evet, istasyona gidip Philip'i karşılar, bu işi onunla biran önce konuşurdu. *** Tren gelip Phillp cıkmca Margaret hemen ona doğru koştu. O anda birdenbife fcn* oldu; içi Herın bir acı il« burkuldu: Babtaım hatırladı. Sahiden Philip o kadar benziyor • Ci:.MHl;Kİ\ET» in Tefrikası: H Yalnız. Hhılip'kı Biıminghaın dan döneceği »kşam, pek soğuk bir halle, kızına döndü: «Darrent söyledi, Philip bu ak aın geliyoımuş. öyle mi?» uEvet. inne.» • uSeviniyorsun sanırım?» oEvet.» «Ne yapmağa geliyor?» cMakinesi, alâtıedevati, taslakları falatı hep burada.» cK»nd«i aelmefe cle biz göndersek olmaz mi sanki?» Marearet: cOlur ama.» dedl. cko nusacsfiımız şeyler de var.» Annesi: «Babanın verdiği sözü biz tutmak zorunda değılizdir» deji. «Bunu o da vnlar sanırım.» uüeııce de bunu düşünmiij,ür.» «E, öyle ise ne geliyor, anlamıyoıoıml» «Söyledim ya. anne; Konuşacağınıız şeyler var.» yım» Margarefin annesi koltuğunda öne doğıu uzandı. Biraz duıdu Sanra devam etti: «Senin o Philip Lovell denen dostunla karşılaştı da ondan.» Margaret şaşırmıştı. Koyu elâ gözlerini iri iri açtı: «Phiüp'le mi karşılaştı? E, peki, ne olmııs, anlayamıyorum.» ıtOlsn şu: Konuştular, Ben penceıenn önünde oruruyordum. Yagmurun jgnltısı, gök gürültiisü arasmda, ne konuştuMerını pekâlâ itittim. Kulaklarım iyi ciuyor. bilirBn. Fıensham alaylı alayh: nAr.nKim» tıensham da kızardı... sin, ama, yüksek sesle konuşuyorladınv> dedi, «makinesine dair ko cfer şimdi burada olsaydl. lardı zaten Philip anlatmadı mı Msrgaret içinden: «Leila gelse sana babrıT.la konuştuklannı?» nuşacaksınız galiba.o »Evet . Htm o, hem de daha bnr!5 diyordu. «Gelse de bu kavga Margaret cevab vermedi. Demek sona erse.» başka şeyler.» ki anlatmamıjtı. Philip'e dair kimse ile konuşmak «O, ba^ka şeyler dediğin leni Bunun iızerine. annesi: «Anlatdaha çok ilgilendiriyor sanınrn.» istemiyordu... Hele annesile, hiç. mıyacağını biliyordum ben zaten> AT.nesi, biraz durduktan sonra: dedi. «O kadar açık konuşacak aMargaret gene o serbest hali ile: «Babanın neden öldüğünü doktor dam değil o.» «Evet» diye cevab verdi. Ar.nesi: «Demek hâlâ ona var Fergusson söyledi mi sana, Mar oBırak şimdi bunları da anne, garet?" dıye sordu. mak niyelinde<ıin?» diye sordu. anlat ne oldu.» ctBeynine inme mmlş de ondan Margaıet aene: "Evet dedi. «Phi «Bildiklerim çok değil ama. lip'le ev'.pnmeme babamın ölümü ölmüş. Ovle söyledi.» anlstayınn. Baban ınutfak kapısın «Peki, neden inme inmiş aca dan içerl girlyordu. Yanında PhlHp niçin engel olsun, anlamıyorum.» Annesi gülümsedi ve yüzünü ko ba? Ne dersin?» de vardı Daha önce karşılaçtıklan «Gene doktorun dedigine go belliydl. lonyaya bulanmış mendili ile sakNe konuştuklannı iyice re, yolda voğmura, (ırtınaya tutul anlaynmadım ama, kavga ettikleri ladı. Odanın bütün pencerelerl kapal? masından Arabayı hızlı sürmüş. açıkça görülüyordu Kavgaları da. idi, lçeıinin havası tUrlü çefid ko I Hpyecanlanmıı.» senin yüzlindendi ku Ue dolmu^tu: Lâvantaçiçeği, o I «Heyerandan Bak bunu o da Margaret eene şaşırmıştı: kKİİptüs. mİT.e kokusu birbirine ka açıkça söylemU demek.» «Benim yüzümden mi?a «Evet, öyle dedi.» . rışıyordu. Margaret'in dayanamıya «Ne o? Sahi şâşırdm mı? «Peki babar, neden heyecancağı bir şevdi bu; temiz havayı pek «Söyle anne, söyle: Ne diye landı, bunu da sana ben söyliye kevga ediyorlardı? severdi çünkü. du ki babasına! Yüz bakımından da. halitavr: bakımından da onu çok andırıyordu. Sonra, babası en küçük bir sey karşısında büe büyük heyecan duyardı. Philip'te de vardı bu. Ufak bir çanta ile gelmişti. Margaret: «Hani tar'.alar arasmdan g*çen kestirme bir yol var y*, oradgn gidelim mi?» dedi. Phi'ip hemen: uolur» dedi. Önce. ora dan, buradan konuştur: Birmingham'dan, havadan, jüney Afıikada olup bitenlerden. Margaıet'e sankı bir yabancı ile koııuşuyormuş gibi geliyordu. Philip'te, biraz sıkılır, çekinir gibi bir hal vardı. Margaret bunu görünce söylemeyi düşündüklerini açmağa korktu. Kendi kendine: «Bu can sıkıcı bahsi hiç açmasam olmaz mı sanki? n diyordu. Pekâlâ olurdu O zaman gene h?r şey eskisi gibi devam eder. Bu meseie de çözülmemif bir muamm» ffibi kalndı, Margaret böyle düfünüyordu âma, öyle olmıdı. Kasabanın son ışıkları da arkada kalmııü. Delikanlı ona sarıldı, öpmek iatedi. tşte o zaman Margaret söylemeden edemeöÜ. Geri geri çekildi: cSana bir şey soracağım, Philip « dedi. »Cevab vereceksin ama, bak?» (Arkası rar) mus,! Ne bırakmışlar? Ağlamsk için gözleri ve b;r de Dior'un (Y1 modasmı!» Bu tngiliz moda muharriri devamla diyor ki: « Christian Dior'un yeni kadını nasıl mı? Saçlar siyah. siyah bir şâpkâ, bu şapkaya bir de siyah bir tül eklenmış. siyah bir rob ve siyah bir rnanto Bir sopa gibi dimdlk, ne girintiai, ne çıkintısı var! Velhâsıl bir terzlnin yaraubileceğl (kadın aleyhtarO en çirkiri ffloda, en eirkin elbiseler!» Franiu gateıeleri. tngillz gazetedlerinin sert tenkidl&rlni alaylı bir şekilde ksrşılamışlardır. Bunlar, Dior'un bundan evvelki buluşlarınm da İngilterede âynı şekılde karşılandıgını hahrlstmâktadîrlar. Yal nız bu defaki İngiliz tenkidleri çok daha ağırdır. Daily Expr«ss «szetesinin moda muharriri diyor ki: « Bu defilede, Dior'un sonunu fonir gibi oldum. Bütün bu siyah elbiseler bu siyah renk «ona ereft meslek hayatının sanki matemini tutuyor!» Gene Londra gazetelerinden New« Chronicle'de yazan moda rr.uharriri Jean Soward da diyor ki: • Bâyan Y neye menziyor? Bir sopa üzerine yerleştirlmiş bir küllük! Nft kalçs, ne gögüs. ne beden! Sanki bir boru!» Chrlftiâft Dior tarafından hazırlanmış kunduralar da alay mevzuu olmu|tur. Evening News gazetesinin moda muharriri bunlar hak*** Fransız terz lerinin bu mevsim modasında yenilikleri şu şekilde sırâllyorlar: 1 Kadınlsr tekrar şapkaya ka vu»m»kudırlar. Sabah. öğle. akşam Dlor'un ¥ nodân ve gece kaduılann başlarmda şap1955 yıU (Şapka yıli) mı ftlacakî ka bulunacakür. Bu »*pk*l»n haParisli terzilerin defilelerine glden nrlıyanlar sıde modeller üzeriede ler bu suali sormaktsdırlar. 1955 2 yılında bu terzilerin kadın şapka Kürkler yeniden modâ ollarma geniş ehemmiyet vermeieri maktadır, astrağan ve vlzon ön hayret uyandırmıstır. Bilhassa plândadır. Chıistian Dior, bundan böyle kadm 3 Geceleri kadm elbiselerinde roblanna şapkanın da behemehal hâkim olan renk, yüzde yüz fiİEbeeklenmesi icab edeceğini ileri sür tinde sijahtır! Gündüzleri ise şu mektedır. renklere raftlanmaktadır: Mavi, kırî Dior defilesinde hazır bulunan mızı, yeşil. Amerikalı bir gazeteci yazdığı ma4 Etekler gündüzleri biraz u kalesinde diyor ki: zundur. Bütün t?r«leri bu mevsirn <t Öyle şapkalar v»r ki, bunları etekleri uzatmışlardır. Christian alamıyan kadınların ağlamaları iş Dior şeceleri için eteklsri kifîltten değill» mıstır. Fakat bafka tMziler ve bu Dior oliun, Fath olsun yeni ka arad* Desse*. geceleri de eteklerin dın şapkalarmda şarkın teıiri altın uzaması lâzım Etldigl kanaâtı ile da kalmışlardır. Türbanlar vaziyete hazırlanmljlardır. hâkimdir. . ^ «** • ** Christian Dior'a bakılâCâk clursa Yeni Paris modasının (Y) olduğu bu yenilikler kadının kedınlığıaı belırtıliyor. İngiliz gazetelerinden hiraz daha arttıracaktır. Fakat mObirinin muharriri şunları yazmış da muharrirleri arasında âyru fitır: kirde olraıyanlar çok: Bu defa di« Christian Dior defilesrnden yorlar. Pariıli terziler İyi «ot al»» gcliyorum. Kalçalar kaybolnuş! Be m«dii«r. den kaybolrrluj! Gbğüsler kaybolHâmi S. Parisli terziler moda âletninde gene kıyamet kopmasına sebeb oldular