26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1» 19» CUMHURÎYET Bevnelmilel Portreler I! Tam 140 dii bilen adam BunUrdan 60 ı Avrupn, 30 u Aıya, 10 u Amerika, 30 u Afrika ve geri kalan 10 u da Yaktndoğu dilUridir. Farzımuhal bir gün "Telugu» dilinde yazılmış bir mektub alsanız, yahud dı Eskimoların yazdığı bir yazıya rastlas.nız, garib işaretleri çözmek için her halde aranıp taramrsınız Çünkü böylesinı anlıyana aşkolsun!... Yeryüzünde öyle diller vardır ki çözüm işi ihtısas ister. Ya$ıyan dillerle ölü diller, ya ni bir u m ı n l i r konuşulmuş da •onradan kayıblara kanşmış dillerin yekununu bir araya getirseniz 4000 nin üstünde bir rakarn bulursunuz. Çinli ile Japonun dili ne kadar »yrı U« benzerligine rağmen y»7i»ı da «yndır. Bunun gibı. Paıifik adalarında y» $lvan dillerin e»»idi de aynı mmtakanın d i | görünüsile mâkuen mütenasibMr Sanır rmsınız ki ttk dille konuşan Amerikahyl İngüiz tasv b »trnektedir. İngilizce, «amerikancavm döneliberi bir dilden iki avrı dilin çıkmakta oldujjuna hükmedebilirııinu. Onun için konferans v«rdirmek rrsksadile Amerikay» davet edilen Bernard Shavr'ın verdiâi cevjb bölünmeğe m sal tej kil etmektedir. Hâdi»»leri başka gözle görmepe •lı*anl>rın ve onu ifnde ediş tarzlarında alıgılmarnışı belirtenlerin piri o!=>n Shaw bu daveti şöyl« kar •ıiamıvtı: Dilinizi bilmiyorum! Bir dt yeryüzünde cari ağız de8»ik!ifiini (divalekti) hesab edin; içinden (ikamauınız. Şive farkı de mek olan bu çeşidli ayrılık lisan bahsinç büyük bir lâbirent manzar««ı vermektedir. İki ü« dil bilip de parmakla eö«terdiğlnte kişi, b«« •Itı dil n uıtası yanında parmak ifırtıcı olamaz. Ama böyleleri bilf n?dirattandır. Dil bilmek bir meziyettir Lâkin dilkr bilmek. bir Allah verpisinin işlenmiş cevherleri aranndadır. Dr. Tassilo Schulth*'*» işte bu vereinln taeidarıdır. Onu tarif etmekt* güçlük çıkaeak Zira hangl üe. hangi be« dil! Ad»m, t»m tayı lle 140 dil konusuyor. yazıyor okiıvor Yani 140 çestd aŞizla m«ramını anlatıyor, meram edileni •nlıyo;! .. Bir gün 82 yas^ndaki dil bilsinine hâklm ihtiras, dünyada mevçud rtilleri ögrern.^n ve araştır/iuaktır. Milletlerin birl*?me gayret leri hakkındakl noktal nazarı iıc birbirlerinin diUnrien anlıyanların M'birlerindım nefr*t etmiyecejine da'rdir. Filhakikı Dr. Tassilo, lil birİMtiricl. blrlik yapıcı u*urdar. diyor. Sanskritce ile «rabeayı öfrendlSı zaman daha bunun •Kemmiyetinl müdrik dcftildi. Sınıf arkadaılarl araıında öfrrsnme kabiliyeti ıle temavüz etmiıti. Babajl Polonyaya naklHildikten »onra L*h dilini kıK zamanria öğrendi vt o vasıta ile Slâv dillerinin mekanizmasını k»rradı. Filoloji talebes; iken dil ilminden b;|ka bir »eyle uğra«madı Dah* o vakit tamamile hâkim olduğu dilîerin .ayuı 40 • çıkmıştı. Diplom» imtihanına girdiği zaman bilsşi dağarcığında bir kaç dil daha vardı Proiesörlerinin hayranlığını o dereceye çıkprdı kı diplorra alacak yeH» rinVtfirasını aldl. 1930 dı iyiden iyiye dtkkati çcO Yalanıdoğrudanayıran âlet, yalan mı söylii j or? Araerikada pek çok kuilanıian bu âletin hakikaü anlamağa yardım etmediği iddia olıumyer Canilere doğruyu söyleten bu âlet, kendisi mi yalan kaydecîiyor? Fantastik ve oldukça tehlikeli bir âlet. bugün Amerikanın hemen her tarafıng yayılmı? ve en knvvetü deli! mertebesine yük.«e!mîş bulunmaktadır. Suçlulara cürmünü itlraf ettiren bu âlet, «Doğruyu söyletme makinesi» dir. Son günlerde bir Amerikan mecmuasının yazdığına göre, bu makinenin doânılufun'lan şüphe edilmekterfir. Hakikatte, doğruyu söyletme Sletlerinin arkasmda iki kath bir skanrial glzlidir: 1 Doâruyu sbylemeğe çalıçan bu âletin kendisinin yalan kaydettiği anlaşılmakta Hir. 2 Hâkimin suçJuyu şaşırtması UMiiden olmartığına göre. böyle bir âletin delil teçkil etmesi muteber sayılmamalıdır. Böyle olduğu halde onun verd.ği hüküm kesin çavılmaktadtr. Bu kadsr tehlikeli olduŞu halde doğfruyu söyletme âletlerinin giinden gune daha çok kullanılması, ?kandalı büsbütün büvütmekteHir. Haler» Amerikada henrün 1000 *an« sözde doğnıyu söyleten âlet, ma«um'.arın canını yakmaktadır. Doğruvu söyletme âletinin esası pek basittir. Yalan »öylemenin, »ık sık nefes alma, ses titremesi gibi bir takım tepkiler yaptığı ma'umdur. İşte. heyecanları kaydeden bu ?let, vnlan sövliyen insanm heyecanlana rn5ı ve küHıandaki zikzaklsnn haddinden fazla çıkıp İBeceği prensiplre d»yanmaktadır. Simdiki halde »adece polis kuvv#tleri dejil, hususi teşebbüs rahibleri de doğruyu söylotme makinesinden istifade etmektetlirltr. Emniyet kuvvetleri için bu âlst, uzun araştırm=)lan önliven bir vasttadır. Onun sayesinde polisin işi kolaylasmaktadır Simdi piyasaia, vüz!"rce çeşi'i doğruyu söyletme makir.esi satılmaktadır. Fakat <n ? çok kuüanılan cinsi, 1949 da Leonard» Kccler isimli bir profesörün imal ettiâi makinedir ki. ona «Doyruyu sövletme âletinin babası» dert mcktedir. Bu âletin diğer bir adı da potigraftır. En iyi dojruyu söyletme âletinin fiatı 3600 T. L. dir. Fakat. çok ucuı ları da vardır 100 T L. na kadar Amerikahlarm. hususi teaebbüalcrd» dt aynı makineden istifade etmek istemeleri yüzünden. cürümle a!âka«ı olmıvan binlerce ki«i, her Sün meslek hayatUrında «doâıuvu sövleme» imt'hanmdan geçmsktedir. $ikago, âîetin en fazla kuManıldıgı yerrlir, ondan sonra sVılnston eelir. da bütün bsnkalar. avukit ve hâkimlerin ekserisi. bir cck ma5i»za)»r ve muhteüf oteller bu âletl kullanıyorlar. O kadar ki, bazı erkeklerin. knrılarının ev masrafndan par» aşırıp a»ırmadı^ını anlamak için dogruyu sövletme cihmı ku'landığı bile oluyormuş! ! Fakat. her leye rağmen makinenin ne derece^e doeru neticeler verdiği bilinmemektedir. Amprî'nrı Federal Polisi direktörü Mr. Hoower eazetecilere şu beyanatı vermiştir: Âletin kaydettiğl şrafikleri nihal kiVnıl etm'mek lâzımdır. Oak Ridee'dekl atom tesislerlnde çalnacak 18000 l»çi ttker teker dojnıvu söyletm» UetinHen aecırllmiş ve bu iş 1 milyon T. L. na mııl olmuıtur. Bu sayede, muhtemel 'jir fnhotsiın önüne geçilmi»tir. Fakat, makinenin doğru netioe vermesi vüzde 10 msk'Tiert^n 'tendisine, yüzde 90 da, onu kullsnan adama bağlmır, Meselâ. hinlerce makine olduğu halde yapılan bir istatistikte 400 mütehassısın bu işi hakkile yap?bileceği belirtilmişir. Doârusunu söylemek icab ederse, salâhiyeli bir netice alahilecek rniiteh««»ıslann sayın, knca Amer'kada 40 tır Bu. 400 ü mütehassıs diye gösterilen operatörlerden S60 m:n bir işe yaramadıŞmı ispat eder. Kullanrnasını bilmiven kimselerin elinde doğnıyu söyletme âletl?ri | faydadan cok zarar getirir. Böyle 1 durumlarda makinenin blzzat yabn söylediği tesbit edi'mi§tir. Aletir du bu? Yani, ikinci, üçüncü defa oldu mu?» «Hem o kadar ki »onunda oralı bile olmamağa ba|ladım.» "Ama, ne kötü jey! Herkes öğrenmiştir... ) "A. evet. Londrada bümiyen kalmadı Ama, ben bilmiyorum santyordu o. Kavga çıkarmazdım çün kii. Kavgadan. gürültüden hoşianmam. Her seferinde kendisni gene kollarımı açarak k?r$ılıyacağıma emin bulunurdu. Ah! Severdim ki!» Margaret'in içint UtU bir hİB yayıldı: «Ben de çok «everdim, fcak bunu inkâr edemera» dedi "Senin sevgin onun hoşun ' piderdi, gayet tabiî. Senden sevgı gördükçe sevin;rdi. Ama, benim sevgim öyl* dcğil. Adeta tedirgin olurdu. Bundan dolayı da, benden ıız?k dururdu ve sözde benim uzak durduğuma kendini inandırmağa çahşırdı. Derken. bemm t)u ha^talığım çıktı; onun üzerın1?, her k n onü hak vermeğe baıladı.n Margaret, ı<aman IUI, anne« Dayanamlvacağım!» diye haykırjı. Annesi: «Ama bilmen lâzımdı» de di. «İşin doğrunu bu. Öyle bir adam. kendini suçlu görmeden. neler vapebilir; hunu bilmeni .stıyorum. «Baban kendini hiç »uçiu «örmezdi Çok cok, kendini çapkui bir mekteb talebe*i §ay?rdı: tC'uurun» bakmıyacakıın, bütün yaptıkıarını hoş göreceksin. «Elbett», başkaları onun « u u r larını hoş görürierdi, onlar < ia k.~laydı bu. Belki de hepsi: «Öyla bjr kadınla evlenen erkeğin sonj budur» diyorlardı. Hiç biri îllmı,ordu ki ilk öğrencıiğim zaman ü/erime bir sinlr nöbeti geldi, bugünkü halime 0 yüzden cjştüm» Margsret: «Anneciğ:m!» diye inledi. Bn. Frensham durgun bir ha:'e devam ediyordu: «Ama, babanın aklı b*şka yerlerdeydi. göklerds uçuv)"*iu.. öyle ki, zavalhcık haıtahğımın nedan ileri geldiğini bir türlü an'ı» yamıyordu." Margaret: ••Pommy biliyor ınuydu bunları?» diye sordu. Annesi: «Ah evet. biliyordu» dedi. «Yalnız, ben snlatmaHım ona>< «O da kimbilir ne acı çekmiştir!» «Her halde o da benim gibi düşünmüs.. «evlüik kötü şey' demijtir Babanın düşüp kaiktığı kadınlar benden çok mesud olmuşlardır. Evülik çok şey beklemiyen bir kadın için fena bir hayat değildir. Ama, s»nln g bl, benim «ibi ka'îınlar...» Mar"nret'in ennesi burada blra» durdu. Sor.ra: .'Sakın evlenme »en» dedi c Evlilik hayatından çok şey beklyorsun çünkü.•> Margaret: "Evet sma, içidışı bir erkekler de var» dedi. «Philip'i mi düşünüyorsun bunu »öyieriten?» oEvet, onu dü|ünüyorum» Margaret'in birdenbire gözleri "Sen de öyle düşünüyorsun, değil mi, anne?» diye devam etti. ciBiliyorum, Philip'ten peK hoş'.anmazsm sen. Ama. 6 ençe de, aldıkUrı kadımn üzerine başkasını şçvecek erkeklerden değiidir 0, öyle değil mi?» Anne»i birat durdu. Senra: vŞeni almaı Q" dedi. Margaret şaşkınlık ve kark.uylauNeden?» diye haykırdıAnnesi acı aeı gülüm&edi; «Seni sevmiyor da ondan, Mu garet. Biraz tutkun belki. O da, blraz. onu baçtan çık: rmak için *en elinder geleni yaptın, o yüzion; biraz da akşamları yapacak ba^ka işi ,yük db ondan. «Onu en çok çeken şey, işi; büti'r gücünü kuvvetini buna veriyor. Senden ancak herhangi bir kacıiıuir hoşlanır gibi hoşlamyor, o Kgdar Bir bakıma, babanl hatu'.stıvnr bana.» Maıgaret jabuk çabuk konuij^ CAS.; ' Evet, evet, bir bakımau deaj "Onu miliyorum. Ama, bu oakıırdan değil! A. içten konuşuyi»! u ,U'if eminim. Kendisine öyıe 'T.arryoı ve güv^nivorum ki! DunytJ1» K'tohiye kargı duym»dım bu güven;'s şulmıyan (yişıyan ve ölü diller olsrak) dillerin Dr. Tasilo iaıahndan öğrenilenleri »ayı hesabüe jöyWdir: 80 tan« Avrupa dili. 30 çejiıi Aıya dili. 10 aded Amerika r.il . 30 türlü Airika dili ile 10 «eiid K«fkaı. Y: kındoğu dili. Hepslni toplayınca 140 eder 140 dil, bir tek adamın ağzında ve ka,. I». ,ı. Alman otomobil sanayii yeni rekorlar kırmaktadır. fasıncadır. Bu yüzden Dr TBS'İİO , ya "lisan dehasi" denmiştir KitaV Blf MllVOHUnCU UlOmODll Volkswagen fabrikalan geçenlerde (bir milyonuncu) otovığınlarından baş kaldır^cak vakt mobili çıkarmıslardır. Bu münas«betle bir lören yapılmıs ve yukarıdaki resimd« de görüldüğü voktur. Rahatsız edilmevi istemez. gibi renkli otomobiljerle Almanca (bir müyorO kelimesi yazılmıştır. azdır. Dr Tassllo bu kadar dili na«ıl öŞrendi?... Brbirine akraba dilleri öğrenrnelc ne de olsa kolaydır an a kökleri tsmamil» ayrı, keüme hazineleri farklı dıller nasıl öğrenilebilir?... Kendİ5İnin anlattığına göre öğrenm* i|inde İncilden çok taydaianmıştır. Mukarldcı kitabın çe|id!i dillerdeki nüshaiannı karşı.aştırmi|, her dilin hususiyetine o vasıta ile girmişt r Başka ba;ka dil Türk F i l m c i l ıgıi n d e iğ B ır Yıl an Hikâyesi YAZAN: ŞAKİR SIRMALI duğunu, kararlaştlrılrr.!; fiata /üzde yirmi zam yapılmazsa füm'eri sahiblerine veremiyeceğiri bildirdl. Taraflar iht lâfa düjtüler. Ankar»ya mümessiller yollandı. İthalâtçı firma. yii'de yirmi kârdan çok, film !eri kendi dağıtmak hakkını istiyordu. Bazı film şirketleri de. 'ik hamlede boş filme tslrb o'.muşken. onradan siparlslerinin bedel!ni Ce miyetin gösterdiği bankaya pe«in yatırmamış. hakiar'nı kaybetmişier di. Bunlar, filmi ne Cerr.iyet. ne de ithalâtçınin değil, hükumetin dağltması gerektiğ! tezini ileri sürdüler. Kavaa bir sona bael ns:n diye filmcimiz tam üç ay bek'.eci. Nihayet yirmi gUn önce Bakanlıktan emir çıktı: İlk formüle uyulacak. ham film, bankaya para yatırmak suretile iyi niyetini gösteren orodüktore Cemyet elile d ğıtılaca^tı. Ankarada çıkan bu emir. ,r:ıdan yirmi gün geçtiği halde, İstanhulsı hâlâ varamamıstır. Bıı virrr.ı ^ürlük gecikmeyse, prodüktöre veni bir sürpriz hazırladı: Piyasavı ferahlatmak amacile getirtilen ham filmler. artık ithnlâtçı firrtrının oeposunda değildirler. Ş mdi mlaı. ya^ sebzeciier kooperatifinın artlıyesinde, domatesler, pntlican nria yanyanadır. Çünkü ithalâtçı y.rk't. mEİın bedelini sebzeciier kooperjtifin* ödetmiş. malı ona iK'annıştır Sebzeciier kooperRtifi, bu 15e para yatırdığı için. yüzde yirmi kâr almadan, ham fümi prodüktörp dev retmeğe razı olmuyormuş. Ovsa. tktuiad Bakanlığının kabul ettiğ' formüle uyarak m;hn bedeüni beç ay önce bankaya yatıran prodüktörümüzün parası bankada hâlâ biokedir. Sebzecilerin filmciliğne kars'lık. filmciler, sebzecilik etmeğe ka!'<ış maz, gene fılm çevirmekte ayak \ diretirlerse, öyie görülüyor ki, bu i c SERBEST SÜTUN 1 J Sinerracı oljun. yahud olmısın, her kim isterie, memleketimize bir yıbancı film ithal edebilir. Yabancı film liberasyon listesinde olduŞu için döviz hzırdır. Buna kar şılık, kendi sinema endüstrim^zi çalı^tıracak olan bam filme. dört yıldanbcri döviz verilmemekUdir. Prodüktörlerimiz muhtac oldukları filıni karpborsadan sağlamakudıriar. Sinemamızı gert bırak<n sebcblerden birı de işte budur. Çünkü prodüktörümüz, (ılm ba«ın* karaborsaya ödemekte olüuğu on sekiz. yirm; bin liralık fazla parayı scı.aryocunun, rejisörün, artuti», l)r. Tassilo tckniayenln ücretinden, bir filmi gü lerd» 84 nüsha İncil, bütün deyım z»ie«tiıecek oian bazı müteferrik ve tâbirlerilc hatmedilmi;, bu Kitambsrafiı rdan kısmaktaciır. bın t i mogolcası dahi araftırma ve karşılıştırm* mevzuıı olmuMuı. Ke Dcldurulmus filmin ithaline izin za Cava dllıle yızılı İncilden qerıe veru ham f Ime vermemck, yabank»rs;l»5tırma luretile me*elâ çin cı jır.ema endüstrileri uyarına biıim cwi sökün #tmi?tir. «ı.'nrır endüstrlslni felce ujralmak Şimd! biraz da yaçıyan diller hak ccn'tktir. (Yerli Film Yapanlar C* kında mslnmat vrrelim: En yeni a ıriyeti) bu acavıb durumu •'• «raştırmalara pöre halen dünyada laralv geçen yıl İktia d Bakanl.§>n» 2796 yaşıyan dil vardır. Bunhrdan bi:;:vı,rdu. Yabancı fllme ıkıp ?ıdîn 89<! sı önemli ver rulmaktadır. 896 nuıv< nlardan h ç olmazsa küçük bir nın 84 ü Avrupadadır. 153 ü Asya kıfnvnm ham filme tahsisini irıe da konuşulmakla. Afrikaya 118 düş JI. y;pılacak ithalâtın kdraberiay* iç;n, mektedir Kuzey ve Güney Amerl i'jf,i!K>eceğini g.rantilemek kanın mecmu dil sayısı ümid edil lıııri n<ırninl!eşineeve kariar 'ntbir diğinden fazladır: 424. Okyanuslar bik edllrr'ek üzere, Baksnlığa ds 117. Içinde hiç küfür veya bed ut türRÜI sundu: Karaboren o.'aduaii olmıyan dil de Eskimo dili ü,m kalkıncaya kadar ruıın fum Cen ıyetm elüe dağıtılacek, K« pr» dır. düktöre muayyen bir mtKtar'iin Tolun ALPTEKİN fazla verilmiyecek, siparisieı;n ut reti peşin ahnacak sioarı?ı*r fiımalara blrden teslım edllmiyerek fiimleri t. mamlauikları nisDelte pey derpey sunulacak, istekli hrma'ardan bir taahhüdname alınnrnıc, taahhüdname dışında harektt edip karaborsacılığa özenen firınların için umuml mümessill k fi'rr.ine Cemiyet el koya'uih'cektt verilecektir. Baken, sayın Sukı Yırralı, lıs^! Photocopier nıakinelcri filmin dağıtımı bu formül !c nrfe yapı'mak çartile. yılda bir nııl/oı: (AşfaCopyrapid ve imtiyazlı lirahk ithslâta razı oldu. ^iyısfyı Gewakopy) karaborsadan kurtarıp ferar.U'nnk Yazıhane levnzıml Branşınds için ilk eld^ riövİ7İn ıRrıın'^n çoy r«.ı. P".r.v:>>(. Nn»r.ptinin •>• • i«> ivi münasebeti bulunan müesğu bninci parti mjls avrıHı. me ve tercümanlık işlerine b^ktı seseler için mühim kârlar teYerli filmr ler icin bu v>ir ne} . >.ı. m n imkânları. Tekliflerin kafesti, Ham filme ihtivscı olanlar bil ise Ingilizre veya Frangızsehebler vardı. Zira 3040 tercükendilerine tahftts edilen miktarda oa |U «dre»e grinderilmesi: manın BÖrdüğÜ İ»İ yalnız hasma malın bedelini Cemiyetin gösterdiBüroGerat* AG Zürich Bab IHiei ölü Hiüer arasında Bâbilceği bir bankaya yatırdılar. Cemıvet, 294 (Suinsc) den tııtun da Sümtr, Aktt, Asuri ithalâtçı b r firma lle anlaştı. piyadilleri de vardır. Y»|iyanlard»n Av ısyı ferahlatacak olfn ham filmler rurja dill»nnı ««ymağa haeet vok... geçen nisan ayının haftasında mem A«va rlillprinin coeu onun hâkimileketimize geldi, ithalâtçı firrranın yeti altınriadır. Japonca çınce. ital deposuna istif edildi. yanca hindc», mal'Vca. siyamca fprsca Hulâsa eski ve yeni ne kaBir karaborsacının elinde olsa, d»r A»va diü var?a onun bilgi tebir çırpıda, bir milyon liralık safî ra7 ?ipr!pn eecmiş, ögrenmeğe vakit kfzanc getirebüecek olan bu malı bulHuğu nisbette vukul kefesini deposunda ıstif edilmiı bulunca. it. halâtçı firma, Yerli Film Yapan'.ar Cemiyetine baçvurarak, ziyanda olKıtaUrda konuşulan veya konu yılın prodülısiyonları geç«n ydlarınkinden dfha kötü olacak. Ham film depodan depoya aktarıladur»un, mevsim üerlemektedir. Karaborsadan mı sağb.yacak. İkt'sad 'lakanlığının emri tstanbula varacak da hakkı olan filmi mi aiarak, prudüktörümüz dört, hattâ altı aydır (tejebbü* altı ayuktır) bekletnıekte olduğu »enaryosunu tabiat <nnlan ajırlaamadan çevirmek torunciadır. Tabiat şartları bir yan^. Dir çok filmcimiz acele edip »ermayasıni kurtarmak durumu kar;ısında bulunuyor. Bilhassa küçük sermayeli prodüktör için dö^t avlık zaman «3im, az bir şey des Idir Dört \ylık boşuna bekleyiş bu. BevıŞlunun pahah standardı ile ddenen yazıhan* kiralan. per=onel aylıkları. aile yükünün masrafları var bu l'pk leyişte. Beklenen ise, acaha tilni hükumet mi daŞ'tacrk, Crmivpt mi. voksa ithalâtçı firma mı? Buna karaı verilmesi. Filmcimiz, bugünkü durumunda. filmler, herhanRİ bir elirı dagıtmnsma, hattâ kenâisinden haksız vere istenen yüzde yirmiyi ödemeöe razı Yeter ki karaborsanın mez kuvveti. piyas.yl ferahlatmaî; amacile getirtilen ham fiitre el atmak fırsatım bulamasm. Teşebhüsünün daha ilk adımında karaHo>aya yenilmek üzere olan Yerli Film YapanUr Cemiyetı, şimdı bütün hızıyla, tktisad BakanhŞının An karadan verdigi emre İ«t«nbul .n>rlarmı aştırmak çarelerini araştımaktadır. Oylf «anıyoru* ki, domatesler, pi tlicanlarla ham filmi birbırıne harmnr eden karısıklısa hir lon ver rrvsk faydah olur. Yebnncı filmt aösterdiğimiı kolaylığı yerli fılmien esirgem?me!iylz. Bvınlardan Dİrincis' döviz kaybıdır. Oyss Ikincısi. beslenirw. ^ir döviz kaynağı olabilır Hindistan. Mısır hükumetleri böyle yapmıjtırlar. i>akir Sırmnlı Amerikah gazeteci Dnight Mac Don»ld âleti aldatırken doğruluk derecesini ölçmek *çtn I Doğruyu söyletme makmasrna yapılan tecrübede, Amerikanm «.al yalan soyletmek işten değildir! Bu burüstü Razetecüerinden Dwight nun için de azıh katil olmağa lüM?pdonald. tam iki kere âleti atlat j zum yok. Kalp ve ciğer hastaları, mıştır. Doğum tarihi olarak saylığı ; alkollü içkilere alışık kimseler pek aldatabilirler. üo Jarihten, makine yankş olanıaı koiayca maJcinayı do*ru ışibi eöstermiştir. Tecrübe 11Hattâ. muayeneden önce ahTian rasında üzerinde koyu renk bir eî bir a*pirin ve sâkinleştirici bir ilâç bise olduğu halde. makine koyu dahi, neticeyi yanhş yola sürük'er, renk elbise giydiğini yalanlamıı'ar. Bu gün doğruyu söyletne âletiBu iki tecrübe, doğru söyletme âle nin adını bilmiyen Amerikah yoktinin bir işe yaramadığını ispata lcâ tur. Fakat, bu âletin hata yapaçağ? fidir. nı pek az Kimse biliyor. I |DÜNYA I HÂDİSELERİ j I Fransszlar J? müyona bh baraj ve 2,5 miîyona 9ttun filmini yapıycdas* (Ausıoiş Barajı) iki buçuk mil son Türk lir««ına mıl olaoak! Bu, Fransada 1951 yılında temel atma töroni yapılmı? olan baraj.n inşa masrafı değildir. Hayır. Fakat Fransız rejisörlerinden biri barejcılan «günün adamn» haline getirmiş ve bu mevzu ile alâkah oiarak b:r film hazırlamıştır. İate bu film 2 buçuk milyon Türk lirasma mal oUcak. Earajın esas f:stı Ue takrlben 13 milyon Türk lirası! böyle bir hareketin çalışma temposunu yavaşlatscağını kendüerine anlattığmdan bunhr da 30 kadar iıaııi almnlar ve vazifelendirmişlerdir. Bunlar barajda figüran rolünü oynamaktadıriar. Böyle olmasına rağmen filrn makıneler nin bartj iahaîina girmesi derhal tesirini göstermiştir. Başmühendis yana yakıla |öyle demiştir: « Deha şimdiden ça» hşma temposu yüzde 30 düştü!» PHCORAPİD ' •*• ln TefHkMi:18 • *• •* JAMK ••• .•• . Y A Z A N HiLTON VAHDET GüLTEKiN ÇEVIREN / £vet, Hayatın ne demek olduBu 5DiU oaanın içınde aâiu Ü ' iı Annennflen daıma gelen 8 Wo Junu daha yeni anlamağa b?şhlnnva koku.«una. flevlerin ışlitısın» yorsun.» Margaret yavaş yavaş açıhyor, tozların oynjtştığı «üne» ji içini dükmeğe yanaşıyordu: o dü kanşmıı gıb.ydi. «Hayat buysa... hep boyle şey Mar?aret kendıri p,ek voıgıın v« bitkin hisspdivnrdu. Bir an, *•• di lerle doluysa» dedi, «acıba ölmek kendine: ..Havat vaşsmağs d»it' daha iyi deği' mi. diyorum.» mi ^anki? dedi. Kafasından böyle "Yanl, doğruyu öğrenmektenbir nıuLince ilk deic olaıa& 4* ;e ölmek daha iyi, dyorsun ha?» çiyopfiu. Margaret içinı çekti: Ocpf »nnesi konuştu: «Bunun (izerinde konuşacak «Hiç beklenrezdin her '»»W* hald.» bile değilim» dedi. «Şu ands bitna bu kadar ağır geliyor... P«k s«§!imiî=!ndır.» O lamın Mftigaret «İır ^g.r ea kimbilir sen ylllarca ne çektln!» Annesi acı acı gülümsedl: linı kaldırarık anneıin» Saktı: «A. hiç üzülme, kızım. AI15^ BDü«ünritikçe f*na HH.I'II'I, annp» dt>d<. "Pshi mi biit'Jn hur« tım lxn. Ylrmı yıldır hcpsine alışUr? Vnkn» riiya mı? 3in» hfilf tım.» Margaret şafirrr.ıjti: rüys 'ibî gtlivor.» < Havır. kızım, Büy» görmüyor uYirmi yıl mı?« dedi. "Ben • 1un Rüvadan daha yeni y«ni u doğduâumdanberi? » «Ondan da önce gallba Hasyanıvortun!» talıktı bu onun için.» «Sahi mi söylüyorsun?» "Hastalık mı?» "Evet. Kar'mlardan uiEk durmamak hastalığı. Ama, bilir mifin, pek görülmerr.iş bir hastalık değildir bu. Evet, ho? bir adamdı baban... Kibaffdı, cömerddl... Herkese karşı iyi davranırdı... Bir, karıaıns. karşı iyi davranmazdı, o kadar.» Margaret gittikçe daha fena oluyordu: «Ah! Kimbilir ne acı çekrnijsin'iı, anne!» diye haykırdı. «Başlangıçta, belki. Amı, sonra çekmedim. Bir erkek in»an:, bu bakımdan. ancak bir kere yaralar. Hoş görmczsln... «Hoş gördüm.> desen bile. goremezsin Ondan sonra aynı şeyı hep beklersin artık. İktnei bir defa daha olunca ek.«eıiya olur da o zaman bakarsın ki «rtık aldırmıyorsun.» Marearet merakia «ordu: KBabamda da... Böyle mi ol (Arkaıı vır) Bu filmin hazırlanması muazzam Baraicıları günün ır.evzuu halibir hadise olmu|tur, Baraj baımühendisi, filmcilerin kendileri ile m > ne getiren bu filmin rejisörlüğünü. <§ gul oimalarına ton derece levİTtdi yapan Yves Allergret neden bu ğini açıklamıg fakct film çekiimeâi mevzu üzernde durduğu kendisiile ça'r.jrra temposunun yavajlema ne eorulduğu zarran demiştir ki: " Hfkikatlerle yar.yana yaşjyan sma kat'iven mü.=aade edemiyntebir film hazırlıyacağım. Gayet t a ğine de işarette bulunmustur. 1951 yılında başiamıj olan hu sit sanılıyor. Barajcılar da kanrabarajm 1956 yıhnın temmuz ayının man, fedakâr! İlerisi, istikbal ıein birinci günü bitirilmesi için eıHen daha İyi bir hayatın temellerini atgelen her şey yapılmaktadır. Hemen mıyorhr mı?» Bu Fransız filminde baş roiü hemen her gün 530 metrern:kâb be ton dökülmektedir. Barajda 400 KI gene arfstlerden Gerard Philippe şi çalışmaktadır ki bunların 353 i oynamaktadır. 2078 metre irtıfjişçidir. Bunların da 140 ı kuzey Af daki bu barajın ilk tema! taşıru rikalı, 130 u ttalyan, 80 l Fran.ız, da o atmıştır ve bütün emeli de 10 u İspanyol. gerl kalfnı da r*u bu barajı tamamlamak, onu pıegoslav, Portekizü ve Polonyalıoır! aeniyete tesljm etmşktir B raj inBu grup içir.de Fransız l»çi?' laatının teşkil ettiğj nice tehh'tenin azınhkta oiduğu hayretle go ler arasında geee gür.düz çalıçan bu adannların hayatı küçük bir aşk rülmektedir. Burada .şçiîere verilen yevm'.ye sahnesi ile de canlanciınlmıştır. Fransız gazetelerir.e bakılacîk ode şöyledir: lursa. kuru gibi görünen bu Mm tşçi: saat ba?ına 110.90 frank, Kaliflve işçi: 115 frank, 123 frak ve barajeılar bu mevEİm Fransanm yaptığı en iyi filmlerden biri olave 133 frank, Usta işçi: Sfat başına 141 frank. rak görülecektir. Eâmi S. Bu yevmiyelere ilâve olarak şu şekilde prirr.ler verilmektedir: 1 Randirnan primi (eğer .ıvda dökülen beton 11000 metremikâbı aşarsa prim eîas yevmiyenin yüzde kırkını bulur.) 2 Devam pr:mi (haftada 40 saatten yukarı yevmiyenin yüzde »ekiz nisbetindedir.) 3 İrüfa primi (barsj, Franşanın en yük^ek barajlarından biri olaeaktır. Yukarılarda çalısan ljçilere saat başma prim 7 frank 50 dir. Betoncular ayrı prim almakta. | Ragıp KUTMAN'ı İzmir Nofazla mesai de buna eklenmei.ii 1 terliğinin 26'8/P54 tarihli ve dir. Böyleükle bütün bu primlerle ' 7822 sayıh azifcamesile veâdi b:r İşçi ayda 60.000 ilâ Ü5.U0Û I kâletimden azletmiş olduğufrank kazar.abilmektedir. l mu vc kendisile b:r guna alâ (Resmî kurda 100 frank seksen } kam buluTmsdığ'nı gördükuruştur. Serbeît piysısda ise 200 ğürr. lüzum üzenne teyikurujtur!) den ilân ederim. Dağ başlarında fedakârlık edeEakişehir Fil Kiremit ve rek, başkaları için istikbalde üaha Tuğja Fabrikaü sahibi iyi bir hayat hazırlamağa çaİLşan. Murat Atılgan ların filmi! Fransız rejişpr iki buçuk rr.ilyon Türk ürası s: rfederek hazırlamakta olduğu filmi ijte bu şekilde anlatmıştır. Barsjda vazifeli olan 400 kişinin hayatmı canlar.ıhrabilmek için 30 artist ve 50 film teknisveni çalismnkt; dırlar. Baraj miihendiileri, film çekilirken calışan i^çilerden iıt fade etmelerına müıaade etmediğınden ve Vekâlelfcn Azil
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear