26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 Hazdran 1955 CCJMHUBtYBT TECESSUSLER Insanların hayvanlara yâptıkları ezîvetler malum fakat hayvanların neler yaptıklarını biliyor musunuz? Ztvallı ağzı dili olmıyan hayvanlann ehrmzden neler çektiğinl hiç düşündünüz mü? Ha>vancıklar |ayet çok mütehammil olmaâalardı insanlarm onlara hor muamele etmeainden dolayı. çoktan yeryüztinden s'linip gıderlerdi. Sık sık evimizdeki kedıvi tekmeleriz, çpcukla rımıı sokaktakı köpekleri taş'af; ar» bacı, dünyanin yüküyle yokuştan çıkamıyan atını oldürmek isterc»sme kamçılar. Hayvanları Korum» Cemivetinirı Amerikadaki bir azası jdy'.e "i'ycr: «Benim icin en büyük rıüksfat ölümden kurtardığım hayv^nın kar şısmda sevinçle kuyruğunu sallama sıdır » İnsanlann çoğu bilmeden ve farkında olmadan hayvaniara zulüm eder. Sonra, daha mühimmi, hay vanlar da olmıyacak şeyler yapar lar. Me^elâ, bir tnuddet önce, AmMİkan Hayvanları koruma ':emıyetıne bir muracaat yapıldı. Cemıyet başkanı Mınton, yanına yardımcılannı f da alarak derhal cankur aranla vak'a mahalline koştu. Fakat. havvanı görduğü zaman, çok «aşırdı Doğrusunu isterseniz, çok tuhaf bir durumla karş.ı!aş.mıs,tı. Ağaça tırma nan bir inek, govdenin ıkiye ayrıl dığı çatalda asıhp kalmıştı!. Çataun yerden yükseklığı bir metıeyı geçıyordu. Aşağıya lneceğine akb Kesmiyen ınek, her dışının >aptığı glbi, acı acı bdğurüyordu. Hayvanları kurtarma cemiyetinin üyelerıni hir düşüncedir aldı. U'un münakaşalar edıldi. Neticede. hayvanın vinçle ağaçtan ındirilmes ne karar verıldl Fakat bu takdırde hayvan havada tepelenecekti. Başkan Minton. bu işin altından çıkamı yacaklarını anladı ve itfaiyeyt tele fon ederek yardım istedi. Itfaiye geldıği zaman. hava çoktan kararmıştı. Üstehk de bahçe he yecanlt Iır meraklı kitlesı ile hıncahınç dolmu;tu. Hususî lâmbalar yakıldı. Hayvanın arka kısmı bir ha latla bağlanarak, itfaiye arabasına tutturuldu Fakat gene favdasız, hay vanı oradan indirebilmek meseleydl. Halkın bağrıştığı »ırada Minton'un aklına bir şey geldi ve itfaivecinin elinden kaptığı baltayla, ağacın çatalını kesti. Çatala bağlanan halatı çeken ıtfaiyıciler, ineği yavaş yavaş indirdtler. Sağ salim vere inen inek çik, teşekkür makamında bir kaç defa böğürdü ve kuyruğunu salladı Bu hldisenin ara^ından bir hafta gtçmemişti ki, hayvanları koruma cemivetinin telefonu acı acı çaldı Bir kadın. sabahlevin kalkıp da vatak odasının penceresni açtığı zaman, simsiyah bir mavmunla karşı laştı. Korkudan hızla camı kapatmış ve telefona sarılmıştı. Derhal vak'â yerine koşan memur | lar. biraz evvel nr>a\munun tırmandığı ağaçlara elektrık dıreklerine inıp çıkarak oğlevi ettiler. Maymu nu yola getirmek ıçın, dünyantn mu zunu harcadılar. Ama gene bir fay dası olmadı. Maymun, muzlara dönüp de bakmıyordu bıle. Polis işe müdahale etmek zorunda kaldı. Bir ara pol s miiciürunün aklma. maymunlarla meşgul olan bir kız arkadeşı geldi Hemen haıni"hı III H YEN! ICADLAR Motosiklet üzerinde konuşmayı sağlıyan âlet, avcılara seyyar gözetleme kuleleri ve kırılıp bozulmıyan otomobil numara levhalan Tam sayısı bilinmez ama kuvVetli ihtimal Avrupada motosiklet adedi otomobil adedini aşmaktadır. Bu vasıtanın gürültüsü de ona göre oldujundan şehirliyi b;zar etmektedir. Uzun yolculuklarda binldsinin kulaklanm «ağırlaştırmasma rağmen pratık ve ucuz bineklerden olusu revaç bulmasına âmil olmaktadır. Gürültüsü ne kadar boğulursa boğulsun değü mi ki gahası dardır, eksozu kısadır; gene patırtılı se«ler çıkaracaktır. Bu gürültüler arasında iki kişinin bindiJH bir motosiklet seyahati kontışmasıı geçer. Çünkü öndeki ardmdakine sesıni duyuramaz. Duyursa bile derdini anlatamaz. Keza arkaya oturanın sesi boğuntuya gider. SözU anlaşılmaz. Halbuki ardı ardına ikl klîinln icabmda karşı karşıya gelen ıkl kişi gıbi konuşması lâzım değil mıdir? Birbirlerine sdylevecek sözleri her halde vardır. Ağız açmadan yolculuk çekibr mi? Üstelik yolda konuşmayı icab ettıren ihtiyaclar da çlkarsa!... Işte bu imkinjızlıja bir çare bulunmuşrur. «Motofon» denilen bir alet, motosiklet blnicilerinin gürültüye rağmen konuşmalanna medar olmaktadır. Çoktanberi hıssedilen bir ihtiyacı karşılaması, alete motosiklet «ahibleri nezdinde kıymet verdirmiftir Sonra bu aletin ikinci bir hususiyeti d»h» vardır ki aftızbk ve kulaklıgından başka, başta başlık, yüzde koruyucu «Iper olmaktadır. Yani arka arkaya iki klşiyi birbirine bajlndıftı gibi onlan kaza hallerınde başa gelen öldürücü darbelerden de korumaktadır. Onunla iki kişi rahat rahat konusabilmekte, yüz maskeli oldugu için de «üratini husule geUrdigi rüz gârdan muhafaza • etmektedir. Kam çılayıcı soffupa karşı da Motofon bır siper vaz'fesıni görmektedır. Düçme ve çarpma esnasmda onunla mücehhez baş yafilmıyor, yüz kan revan içinde kalmıyor. Konuşma vasıtası olarak arad •kı kabloyu uzdttınıı mı mukemmel bır sahra telefonu oluyor. O halde kırda ikı avn verde bulunan kimsenın haberleşmesini sağlıyor. Bundan bir müddet evvel Almanyada açılan bır sanayi sergisınde teşhir eclilelikten sonra yollarda görülmeye başlanmıştır. Tabiî yola çıkan motosiklet yolcularının yüzlerinde'.., Gene ayru bahai alâkadar eden diğer bır kolaylık av meraklıhrını motosiklet ardmda direğe çıkarıyor. Tufeğı elinde avcı, vasıtaya bağlı, açılıp kapanabılen bu direkten nişanını alıjor, avmı yerinde ve zamanmda avlıyor. Dıreğm ust kısmında oturarak tüfeğini boşalttıktan sonra vurduğu hayvanı tnoto«ikletile «lmağ» gıdiyor. İçiçe geçme bir kaç madenî borudan ıbaret dırek 2 metre 80 santıme kadar yukselebılıyor. Aynı zamanda vasıtaya da asıl kaıdeyi gağlamlaştırıcı üç ayaklı sehpasile desteklık ediyor. Motosikletle ava çıkacaklara tavsiye edilen yeni buluş seyyar bir gözetleme yeri haliode... Av ıııını Motosiklette konuşmavı tenıin er>n âîtt Bütun schir arandıktan «onra nihayet evinin tavan arasında bulunan kedl ber gondererek onu çağırttı Kız, di reğın tepesındekı maymunu gdrduğu zarr.an çabuk ekmekle reçel getırmelerıni soyledi. Komşulardan odünç reçelle ekmek istendi. Genç kız. büyuk bir zıyafet hazırlıyormuş gıbi, ekmeğe reçeli stirerken. maymun gözlerlni ona diktı ve nıhayet dayanamıyarak dırekten ındi. Hajvanları koruma cemiyetinin belirtüğine gore, bajı sıkılan havvanların ekserisini kediler teşkıl eder. Bacadan Indirılen kedıleıın sa yısı blnı aşar. Hele, bazı kediler eiektrik tellerine bile tırmamr. Çamaşır makinalarına ve buz dolabına gıren kediler de epeycedir. San Fransısko korfezıne ddkülen nehir üzerinde kdpru vardır Arada bir gemılerın serbeetçe geçebümesı iç n bu kdpru ortaaan açıhr Kopruye bakan memur, bir gun, geçecek gc ıriye yol vermek uzere koprüvu aç mak istedi Koprunun yarısı havaya kalkarken dığer yarısında bir oyuk mevdana gelıyordu. Kopımu kapat mak uzereydi ki, memurun gozune »çılan oyuğa atlıvan bir ana kedi ve 3 yavrusu çarptı Hemen makıneyı durdurdu. Göz göre gore hayvanların olmesine râzı olamazdı Fakat. isjek bir köprünün battal olması ne demektir? Otomobiller kornalarını çalmağa başladı. Arabalardan ınen iş adamları sövlendiler. Bu sırada hayvanları koruma cemiyeti üyeleri irr.dada yetiştı Fakat, hayvanların bu ovuktan çıkması bir meselevdı Halat sarkıtıldı. ana kedı halata tu tundu İp vavaş vavas çekilmeie baş landı Kedıcik yavruların orada kal dığını gorünce. tekrar oyuğa atladı Nihayet, bir insan oyuğa kadar indı ve keoiyi yavrularıvla b'rhkte çı karttı Butun bu ışlerın olmaı ıki ' saat surmuştü. I gün deli gibı kedisini anyan kadın, ertesi gunu hayvanları koruma ceml yetinden yardım istedi. Kedıleri çok ıyi tanıyan memurlar hayvanın evin de saklandığını tahmin ettiler. Hu susı âletlerle evi dmledıler. Hakikaten, kedi ikinci katın tavan araitna girmiş, ve orada kalmı?tı. Şimdi ked.yı nasıl çıkaracaklardı? Fikri de zengin kadın verdl, taban tahtalarını keserek çıkarmalarını soyledi Bıraz sonra, kedi sahibinin kol ları arasındaydı. BEYNELMİLEL PORTRELER Hayvanları koruma cemiyetinin kurtardığı hayvanlar araımda kedilerden sonra köpek gelir. Bir gun, on dort yasındaki bir çocuk kdpeği ni de alarak bir gezintıye çıkmıştı. Sarp bir dağın eteğine vardığı zaman caru kayalara tırmanmak iste di. O önde, köpeği arkasında tırmanmağa başladılar. Fakat, bir kaç dakıka sonra çocuk arkasına baktığı zaman köpeğini bulamadı. Bir de baktı ki, hayvaneık, kayalartn bir oyuğunda kalakalmış ne yukarı çı kablliyor ne de aşağıya inebiliyor. Uzun uzun çağırdığı halde, köpegl inaıremedığinl goren çocuk, derhal hayvanları koruma cemiyetine telefon etti Ekipler geldi Daha yüksek bir kayadan bir halatın ucunda aş» ğıya doğru sarkan hayvanları koruma cemiyeti başkanı Minton, kope§i kurtarmağa muvaifak olamadı. Çün ku, otuz metrelik halat kâfi gelme ml;ti. Bunun üzer.ne, dağcılar ku lubOne telpfon edilerek vardım igten di G"nç bir daftcı. kavalardan sark tı. Fakat, başına bir tas çarptı ve delikanlı bayıldı. Delikann .ernal hastahaneye kpldırılırken ıkı daccı birden haUtla sşağıya indi ve heye canlı dakikalardan sonrn 'c'ıpok kur San Fransiskolu zengin ve dul bir tarıldı. Kurtulduğunu anlıyan kö kadının kıymetli bir Siyam kecısı pek. kurtanclannın cüerinı valar,ı = vardı. Dul kadın, her gün kedısıni £a başlamıştı. yanına alarak gezıntiye çıkardı. Ge ne bo\le bir gez ntı snasında, motor İste bunlar da havvanlırın in«anbısıklet iesinden urken kedı. sahi lara yaptısı .. bınin yanından kacıp gıttı. Butun Nurcuhan Kesim Eisenhower, çok meshur bir balık avcısıdır Müsaid şartlar altında dahi. St. Louıs deresindc balık avlamak koKulübenin bulunduğu mahal, lay değildir. Başkan çok ugraştığı Başkanın en çok levdifi bir yer halde çoğu zaman gunde 10 dan dir. Başkan, Koloradoya geldigi za fazla balık yakplayamamaktadır man kendisinden on ya§ küçük, Başkac, boş bir heves uğruna Aksel Nielsen isimli bir arkadasile balık avma gıtmez. Canı balık birlikte ava çıkar. Başkana. balık tutmak istediği zaman her şeyi, tutma zevkıni aşılayan, yuvarlak mevıimi. havayı. «aati nazarı 'tiyüzlü. 54 yasındaki bu bankerd a akr.Bu J'itoien.deutji(d4jaçok balık 'avlanabıîeceğınf "g«Dce, Traserde bulunduğu sırâlarda sabahın saat 6 sında kalkar. yet iyi bilır. Kahvaltıdan sonra, ya bır kaç saat ike, suya girer gırmez. derenin yukarısına doğru ılerlemeğe başlar Çünkü, bahkların akıntıya doğru ilerlediklerini bilir Balık. lârın arkasından ilerlediği için de hayvanları Urkütmek tehlikesi vr dır. Başkan nıçın sahilden değil de, suyun ıçinden gıttığıni şu şekılde izah etmektedir. Balıklan ürküten tek sey, sahılde yapılan gürültüdür. Çünkü onlar, suyun içinde düşmanlan olabileceğinden taa Umumiyetle Başkan dereye ka şüphelenmezler. Derenin ıçindeki dar yayan gider. Fakat bazı gün ayak sesini yuvarlanan bir taşın er jeepine atlar. Bütün bunlar fiz« gürültüaü sanırlar. Bazı bahkçılar, av esnasında pek basit gibi görünebilir. Ama. ko ca bir Devlet Başkanı için vaziy«t nısmayı tercih eder. Başkan aksibrmbaşksdır. Federal Büro me ne, Aksel'le durmadan konuşur. Tamurlan derhal harekete geçerler. bil siyasî mevzularda değil Zira, Ekaeriyetle, Başkan, kulübesine Başkan Koloradoya geldiği zaman çekildiği zamanlar sayıları 13 fl »iyaseti, hattâ RiSisicumhur oldubulan memurlar. civardaki kampa ğunu dahı unutur. ycrleşir. Bazan bu miktar 32 y« Aksel'in belirttiğine göre, başkakadar yükselir Dört memur her nın av sırasında en çok hoşlandığı an vazife başında olmak üzere, husus, çok balık yakalamak değil, nobetleşe nöbetleşe. Başkanın pe balıklan gafil avlamak ve oltajınşınden gider. Hele İke, dereye jeep da oynatmaktır. ilp gittiği zamanlar, hemen onlar da arabaya atlar ve Başkandan daha önce orada bulunurlar. Başkanın avlandığı dere pek soğuktur. Aksel Kolorado'nun en soğuk deresının o olduğunu söylemektedir. Derenin sulan. on beş sactira resım yapmakla vakit eeçirir, ya mutfeğa giderek yemek pışirir, veyahud da 22 lik kalibre tabancasil» bır nısangâha atış yapar. Bazan bunların üçünü ds yapmadan pencere^inden şöyle bir dereye bakar. Eğer, canı istediyse, hemen uzun çızmelerıni giyer. teçhızatını yüklendıkten sonra, ırmağin yolunu tutar. Çoğu defa, Aksel'i orada bulur. Kolorado «yaletinin Fraser kasabaıı ile Washington arası 3000 kilometredir. Kasabada, odundan yapılmış ufak bir kulübe vardır. Bu kulubenın üzerinde sahibinin Wa•hıngton adreaı yazılıdır: Dwight D Eisenhower Cumhur Başkanı 43 milyon Amerıkalıyı saran bu hastalık, Beyaz Saraya da tirayet etmlştlr. Başkan, üç aenedir de. vamlı olarak tatilını geçırdığı ufak kulübeyi hiç bir zaman aklından çıkarmaz ve ilk fırsatta oraya koşar. yük*«klikt«dir. Yanl, alabalık avı ıçın en ideal yer burasıdır. Geçen yıl Kolorado Sporcular Kulübü, Başkana iyi niyet jesti olsun diye dereyi balık deposu haline getirmıştı Sporcuiar bu işı yaparkeo, İke'ı memnun edeceklerini sanmışlardı. Fakat balıklar çok büyük olduğu için, derenin dibınde Ölü gibi yatakalmışlsrdı. Eisenho* wer, onlan harekete getirınceye kadar akla karayı seçmıştı. Kınlnuyan ve booulmıyan otomobil levhalan cıyı uzun uzun beklemelerden, a recğini atmıyor. En şiddedı temaju îaç diplerine sinmeden, sînekli lardan bile çiziklik, çatlama, yanlmır.takalann bekçüığui yapıp s t ma peyda ermiyor. Maddenin esma almak vsya soğuktan tırtir tıt nekliği sayesinde levhayı ıki bükreyerek eve soğukalğmlığı ile don lüm edebıhyoırunuz, kırılmıyor. rr.ekten kurtanyor. Aynı hassaları haiz sayüarı veya Bir de her türlü vasıtanın nu harflerı bır defa üzerine yapıştırmara levhalanna silinmezhk, ol dınıı mı koparamıyorrunuı. Yamezhk veren kullanışh bir buluş piftırıcı madde d» çözülmez, kop* tan bah*«dılıyor. Perlonun ana mtz cinstendır. Otomobil hurdahaş oluncaya kamaddesl Pclyamiddcn yapıldığı bıldirilen levhalarla, o levhaların üs dar levhasınria en ufak bir yıpma tune kondurulacak harf ve sayılar olmuyor. Onun ıçın yeni arabanıza kat'ıyen bozulmuyor. Havaya, su aynı levhayı takabilıyorsunuz. ya karşı çok mukavim olduğu İçin T. A. Ağaca çıkan intk larda çok basit bir hayat sürer. Zira, kulübede eşya olarak eski bir dıvanla, ıkı sandalye, kuçük bır masa ve ıki kisilık bir yauk vardır. İke, kendınin olduğu kadar yanındakılenn de eglenmesını ısteyen bir künse olduğu için, yarduncılarını Sık *ık dereye götürerek onlara nasıl balık avlanacağını ögnetir. Zira Başkan. balık tutma mütehassısıdır. Pensılva^nya eyaleti Ünlvenııt» j Başkanın hoşlandığı diğer bir husus da, tuttuğu balıklan bizzat smde bahkçılık dersi veren George pişirmektir. Eisenhovver'in yemek Harvey isimli bir profesSr bakın pişırme merakını hemen hemen ne diyor::: «Başkan mukemmel biimiyen yok gibidir. Başkan bu bahkçıdır. Çok iyi balıkçılarla ava sıradi mutfağa kimsenin aırmesıni çıktım. fakat İke gibiaini p«k az gördüm.» istemez. Kendi kendisine eğlenir. Nurrihan KESIM Başkan, Vulübede kaldığı sıraçacak ama» dedi, «senden HT sey istiyorum. baba. «Sana güveniyorum, Oliver» dediğıni senin ağzından işitaıek istiyonom.» •^illiam'ın eli aşağı doğru sarktı. «Bunu benden çok kişi istemiştir diyebilirim. Oliver.» Oliver, ıçinden, acı acı: «Ont ne şuphe'» diyordu. Sesine lâkayd bır eda vermeye çalışarak: «E ben de istiyorum iste» dedi. «Yalruz bir fark var belki: Bana sahiden güvenebilirsin > William önce hiç bir şey söylemeden ona tuhaf tuhaf bir baktı. Sonra: «Ne var, Oliver? Niye istiyorsun o sözü söylememi?> diye sordu Oliver: «Bir şey yok» dedi. «Ağzından o sozü işitmek hoşuma gidecek de ondan.» William omuz silkti: «Pekâlâ, Bunu sorman biraz tuhaf ama. madem sordun, aoyliyeyim. Benım güvenimin belkı bır değeri yoktur ama, doğrusunu ıstersen, sana guvenmediğım hiç olmamışür Evet, Oliver, güveniyorum sana > Koltuğufldâ doğruldu. «Barbie ile Billy de buradalar mı?» diye sordu. Olıver: «Buradalar» dedi. «Ben raahsus yalnız geldim, çalıştığım müesseseye ortak olduğumu haber vermeye Onlar da, annem de sızi bekliyorlar. Çağırayım mı?» Cumhunvetln Edebi TefrUiMi:ia3 Çevıren VAHDE1 UÜLTEKİN Olıver, kendısuıi evlâd ed nen Eİmdı de kaynatası olan bu »t!,tm» se\gıjle ve acıyaıak baktı. Gözlen keskinleşti Içinden "Seni mah vetmek ıstıyorlar ben buna n ânj oVcağım'n dedi. «Mâni oiacağım!» Yuzü gerildi, haşin bir baJ îidı O sırada VV.lham kımıiaadı. t^özleıılj açtı Olıver'i gordü. Olâ pt* lo»*u ama. gene de onun vüzutıdeki h»n sezmıştı ?dyle biraz doğruiHj «Vav Gene!» dedı. Oüver gidıp duvariardan ftırLfldrkı lâmbaları açtı. Sonra iooiıp gelaı Wıllıam jimdi koıtuğund» d mdık oturmuf, gözlerıni klrpiftıra kırpıştıra bakıyordu. Delikanlı, sakin bir halle: cB«n Olner» dedi. «Merhaba, baDa.i Willıam ona sankı korkmnş gibı bakıyoıdu. Konuşamıyordu. Oüver gidip onun yanına oturdu, ama pek de vanıbasma değil. Er. sonunda VVilliıım alçık ve kaba bir sesle: '«Ben senı Gtne ssr O;m* decı. «AyaKta dururken... G»ne'e öyle benziyorduo Vi'» Öksürüü. Olıver: «Uyuyordunuz» deüı «Ben uyandırdımı Gülümsemcğe çalıştı. "Gene'i mi b*kliyordunuz?» Wılliam ellerını gözlerine kapadı, yüzünden aşağı çekti. Aklma gelen bir şeyi ıınutmak i'ter gib' başını silkti. Kendini zorlıycrak: «Evet» dedi. «Genei bçkliyordum. Juha'yla beraber Bir yere gideceklerdi de. Gitmlştüidir her halde, benı uyandırmak istsroemi?lerdir.» Sesı gittikçe kıaıhp sondü Gene başını çevirıp Oüver e «ankı baymlet görüyormm gibi, ürkek ürkek biktı. Alçak sesle: «Scnoe biı hal vardı . Belkı de rüzündcAS ifa'en lertı «Gcne'e benzettını.» Gorîerinı başka bir yana çevırenuyoıd.ı Büyülenmiş gibi, öy.e, bakyordu Gazlerinl kıstı. Kendi ktnıiine ko' uşuı gibi: «İlk defa ?5rüyorf!tıiB bunu» dedi. «Ama. ne be.vze"ijiı'ı> Oliver: «Hayır» dedi. «Gene'i bek hjordunuz da ondan öyle geımiîlır v Telâşlaiımıştı. Willıaai bir şey sov lerredi Kanşık ve fırtmal, kafau dC»üucelerle kavruluyordu '^aygularını eşelemek âdeli değildi aıns ştandi hafıften hafifa içınde bır ku^ku belirmişti: Olivcr e soğiik'c'« duymağa başlamssı acaba onun, daha çocukken bile, Eugene Arnold'u andırmaaından ileri gelmemi« miydl? Oliver, kendi hesabına, onu incitecek bir şey yapmanıi|tı kı. Ama, WilHam onu cok meltmişti. Oliver. nbabasının» kafasındaki o korktınç ayak direyişi oiltiia için, telâşı gittikçe artıyordu Çabuk çabuk konuşarak: «Size bır şey haber vertneğe geldinm dedi .'Daha kimseye, Barbie'ye bile söylemed:m. Bızimkiler beni de ortak «1dılar. Mflesseaenln adı şlmdi Scot, «Bağışla beni, ne yaptığımı bilmiyordum. Bunca yıldır yaptıklanmı ho? gör!» Nasıl derdı? Oliver: «Eksik olma, baba» dedi •Biliyordum hoşuna gıdeceğini > Biraz durdu. sonra anlatmafia baş.ariı: «Bizim ihtiyarlar, Washington'da Yargıtayda gdsterdiğım başarıyı pek beğenmişler de bunun jzerıne ortak japtılar beni.» Wılliam, acı duyar gibi bir aalle: «Tuttuğun ışi her zaman başî'ireın »en, Oliver» dedi. Oliver gene: «Eksik olma baba» Meredith, Ov.ens ve Prescott oldu. dedl. Hoşuna gider diye söylüyoraır, ba «Seninle... seninle göğsüm ':aba.» barıyor.» William: «Ne?» diye mırıldaidı. Oliver bir şey söyliyebilecek hal«Affedersin, anlamadım, Oliver.» de değildi. Oliver söylediklerini bu sefer daWiUiam içini çekti, bu iç çekiş ha yüksek sesle ve tane tane. oir bır homuıtu gıbi çıktı. daha soyledi Vv'ılham da jimdı ba• «Sana pek bır şey bırakamışını uzatmış, kulak kesılmiş, dinli yacağım, Oliver» dedi. «Nem varsa yordu. hepsmi çocuklanm adına vakıf yap Oliver, ne dıyecek diye, bekledi tım. Bir ikı bin dolar kalıyor ki William dirseğini pek halsız bir ta sana ancak onu verebilırım, Yanvırla koltuğunun kenanna koydu hş yaptım. çok kalbsiz davrandım yanağını avcuna dayadı. Böylece ama, şimdi anlıyorum. O zaman hiç yikünü Oliver'den saklamı$ oluyor aklıma gelmediydı. Bana öyle gelidu. yor ki pek düşünmeden yaptım «Oözün aydın, Oliver» cUdi bunu.j Sesi titriyordu. «Sen daha fsula»lOliver hemen atıldı: na da lâyıksındır. Scott, Meredith. «Sizin bana ettiğiniz iyilikleri Owens ve Prescott Kulağa pek anlatamam* dedı «Bin yıl yaşayaho^ geliyor Oliver!» bilsem ve bütün ömrümü size ver«Kulağa hoş geliyor!» VV.'îlisrr. setn gene de ödeyemem. Dünyads bunu bir de içınden soyledi Heye unutamam.» Bıraz duraladı. Sonra. candan, gozleri kararır gibı cldu ne olursa olsun söylemeye karar Bu kadanm söyliyebümı^ti ama: vermi» gibi: «Belki biraz tuhaf ka Mototikletli avcılara poıtatif gözetleme kulesi Gülhane parkına otobüs ve tramvay seferleri İnşaat yerlerinden deaıir çubuk çalan 6 kişi yaka^andı muhtellt yerlermdei ı inşaatBahar ve Çiçek Bayramı münaıebetile Gulhanc parkı, jecenin geç vakıt lardan geceîeri demir cubus ça'aiak lerıne kadar şehrın muhtelj semtlerıne Ak«aravd» gizli bir yere depo eden' Mustfa Vöysu, Necati Horasan. k?^al tramvay v« otobus seferlerıle bağlan Genç. Ibfahım Kocabis. Taceda.,» uumıştır. ı man ve Kerım G 1.^5 adlsnnda 6 hırSaat 24 20 de Aksaraydan Ortakdye sız ç?idık'arı den'i^eri Unkapanında 24 30 da Fatihten Beşıktaşa 1 de Bah1 «starlarken süçüsfü y>ka'annii;!3raır. ç«k»pı*tn Tepkspı, fidirnekpı ve Ife j Çahnan demırlerden bir kısmı rrmsadkuleye eene saat 1 de Fatıh ve I dere #dılmı*Ur. Tahkıkata devam olunAkssraydan Sışlıye tr«nviy »eferlerl | mak'adır Areli antna • toplantısı vardır Sast 24 30 da parkın gırif kaEskı De\Iet Şurası Başka^ı ve Konpısı onunden Taksıme. saat 1 de Sş»er*âttı»ı MudürU r^hmetîı Ssdeddin \ lıye otobu=!er tahrık edılmelrtediT Areli anmjk için dun Istânöul Oğreflci Löltalınde bır toren yapılmıştır. tsmaü • 70 yasında bir kadın odasında Hâmi DanİEmend. Ord. Prof Salih • ölü bulundu Murad Uzdilek, Doktor Osman Şevkl '• Karagtimrükte Muhtesıblskender ma Uludağ. Eraln Değermen, hukuk âll * mi oldugu kadar buyük bir musıki ua • lıailesinde Nakkaşnecml sokagında 18 tadı olan ır.erhuınun kıymetinden ve ' numa'alı evae oruran Emine Hacerer I «"•erlerin.îen s.tayışle bahsetmişlerdir. üminde 70 yasında bir kadın dün odaIleri Turk Musiklsı Könservatuar sında oiü olarak bulunmuştur. Cesedı Dernefi kunıcusu ve ba$kanı olan mua;*ne aden Adalet doktonı Mcaga mernumun eserlerindcn seçme parçakaldırılmasına lüzum gö«t«rmı». t»h ları okıunak ve çalmak nıretıle töreni ln^iltii (Arkası var) kik«ta baslanmiftır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear