28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Louvre'daki araştırmalarda sa ıkarıldı I eserıer Bugün dünyanın her tarafına dağılmış olan sahte eserierin yekununu buîmak imkânsız Modern bir ilim olan kriminolojinin en enteresan şubelerir.den biri de sanat eseıleri üzerinde yapılan sahtekârhkları bulup çıkarma ğa matuf araştırmalardır. Kısaca .'sar.at hırsızlığı» denile bilecek yolsuzlukiar, bu arastırmalara mevzu teşkil etmekıe, yeni zamanın çeşidli imkânlarından faydalanarak hakıki sanat eseıinaen sahtesini ayırmaktadır. Şimdi bu, bir sürü vasıta ve araçlarile bir lâboratuar işi olmuştur. Lâboratuar mesaisi, bühassa kimya ilmini kendine vasıta kılmış, ilâçları veGinger Rogers. genç kocası Bergerak ile plâjda sairesile mütehassLSin incelemesini kolaylajtırmıştır. Röntgen şualarının bu iste gördüğü hizmeti aynca belirtmek lâzımdır. Asırlar boyunca sahtekârlık devam ettığine ve son 100 yıl içinde üstadlara aid eseıierin sayıları arttığına göre, kriminolojiye, daha fazla iş riüşmektedir. Nitekım, geçen sene Pariste a çılan bir sergı buna bir delildir. Orada tejhir edilen sahte eserler, ancak polisın ele geçirdikle rinden ibarettir ki sanat araştırıcılarını bile aldatmağa muvaffak olmuşlardır. Bir eserin oıijınal mi, yoksa kop ye mi olduğunu anlamak için yal Geçenlerde Hollywood'a dönen tı. Ginger, Bergerak. Bergerak da nız göz ve bilgi kâfi değildir. ŞüpGinger için biçilmiş kaftandı. Fa he ancak Röntgen tahlili ile gideeski ve meşhm artistlerden Ginger kat, ya Ginger yanaşmazsa!.. Zira, rilebilir. Görünmez ışınların da kim Rogers, gümrük memurlarına kenBergerak'la aralannda mühim yaş yevî incelemelere ihtiyaç duyur sini Jaoques Ber^erak olarak taduğu sahtekârlıklar vardır. f?rkı vardı. nıtmıştı. Rambrandt, bir kaç defa bu şe Bununla beraber Fath, bir defa kilde aldatılmalardan korunmustur. Ginger Rogers niçin 26 yaşmda denemeyi münasib buldu. Kimsenin Louvre'daki son tetkiklerden an genc bir Fransız delikanhsmın ishaberi olmadan yani, her ikisine de iaşıldığına göre, üstada aid bir tabmini kullanmıştı? Sebeb basit; çün haber vermeden Ginger ile Berge loda, sonradan resmeylediği zannekü iki senedenberi. bu delikanlıyla j dilen ikinci bir resim keşfedilmiç, ıak'1 birbirine tanıttı. evlidir. Ginger Rogers ve Jacques ! bunun da bir sahtekârlık olduğu Bergerak hallerinHen çok mermıun Ginger delikanhdan hemen hoş iizerinde durulmus, fakat Röntgen durlar. O kadar ki. 43 yaşındaki landı. Bergerak da onun gözüne ile yapılan tahlil, f:rça ve çizgilerrengin artist bütün tanıdıklarından girmeğe çahstı. Muvaffak da oldu 'eki iştiraki kabul ettirmiştir. Asıl kendisini «Madam Bergerak» olaRoeers, hayalinde yaşattığı erkeği resme karışan Meryem tasviri de rak ç=ığirrraİ3rını rica etmektedirbulmustu. | gene üstadın eünden çıkmıştır. Hollywoori lubr i=\ f>k?ini yapıDcrhal teşebbüse geçti. Menejeri i B Ö V l e b i r b i r i " s t ü n e yapılan tab yorlar. Kocasına «Bsy Rogers» diPaul Sinall'ı Hollywood'dan getirt \ I o l a r ? o k t u r Bunlar, ya e;er sahiyorlar. ti. Bergerak ile konuşması emrini [ verdi. Bergerak'a ingilızce öğretile ; Ginger Ppgers buna çok kızıyor: rek M G. M. hesabma bir ! «Kırkmı aştıktan sonra sevmck . filmi çevirtildi. günah mı?» diye soruyor. .Yasımız i hakkmda söylenenlere haklı olarak J Kendısi İngilterede bir film çeiçerliyorum. Jacquesa Fransada virmek üzere kuntrat yapmıştı. Ay NewYork, Birleşmis Milletler, raftladım. Birbirimizden hoşlandık. nı filmde, Bergerak'a da bir rol | verilmesini istedi. Bergerak'a da . 12 (AP) Amerikanın eski Cum Ama yaşımızı sormadık. Sonra ufak bir rol verildi. İki sevgili bal hur başkanı Harry S. Truman, B. Fransada erkekler daha çabuk ol j i Milletlerin açıhşınm 10 uncu yıldö aylannı Londrada geçirdiler. gunlaşıvorlar. Jacques, bombalar Ginger Rogers ve kocası ! nümünde konuşmak üzere yapılan arasınna vetismiş. Harb, 'nsanları | Londraya gelişlerinde, gazeteler | bir daveti kabul etmiştir. Truman, çabuk yaşlandırıyor ve olgunlaştı | Bergerak'ın Fath'dah yardım is uzun uzun onlardan bahsetti. Bu bundan evvel, San Fransisco'ya git te;ieı , , , ... , . .. rıyor.» j „ ... sıra!aıda. Gın:er Rogers de arada , . çok dedıkodular çıktı. mesi için Amerika Hükumeti tara. , bir fatha sıeınmıstı Avruoada vaDa . . Fath'a sığınmıştı Avrupada yapa Ama bu dedikodular, onlann ev fmdan yapılmış olan daveti reddet Ginger Roçers hakikatte iyice I yalnız kalmıştı. Daha evvel üç defa : lenmesine mâni olamadı. miş bulunuyordu. düşünerek ev!?nmiştir Yoksa kari evlendiği hakle. h >kikî askı yaşa2026 haziran tarihlerinde San şışina çıkan delikanlıya hemen gö 1 I Ginger genc, yakışıklı bir koc3 nül vermpmiştir. İşte. onlann nasıl mamıştı. Fransız romanlarında an bulmustu. Bergerak da zengin ve Fransisco'da yapılacak 10 uncu yılU.tıldıjrı eibi. mareısh bir aşk hadönümü merasimlerinde, teşkilâta evlendikterinin hikâyesi: ' yatı sürmek istiyordu. Geçirdiği meşhur bir kadın. dahil devletlerin başta gelen temGineer Rogtrs Pariste bulundu ' ufak tefek aşklaı onu tatmin ede j \şte, Hollywood'un menfaate da silcileri hazır bulunacaklardır. ğu snalarda elbiselerini meşhur j memişti. j yanan izdivacı... Harry S. Truman 24 haziran cuma terzi Jacmı=s Fath'a dikiiriyordu. Fathın kafasında bir simşek çakNurcihan KESİM akşamı konuşacaktır. Gidip geliıken Fsth ile çok iyi arkadaş oldular. Ginger, Bergerak'a Fath'm yanında rastladı. Bergerak hukuk tahsil ediyordu .F.kat tatbikatta bir şey bilmiyordu. Fath'ın müşterilerine hizmette bulunuyordu. Karşılığında da mükâfatını alıOdesada yapıldığı aalaşıbmştır. Gayet u«taca yapüan kopys. sekiz avda bitirilmi$, kuyumcu Rouchomowsky'den sonra bir kaç el değıştirerek yukandaki fiatla Louv re'a mal edilmiştr. Sanat es«rlerinde sahtekârlik yapanlar, lâaletUyin kimîeler seğildir. Onlar da mahir sanatkârlardır. Sanat kabılıyetlerı kadar iktidarları da vardır. Bu işi yaînız para hırsı ile yapmazlar. Bir kısmı mey dana getirdikleri « e r i e r n dikkati çekmediğini görerek sahtekârlıkla intikam hevesine kapılırîar. Diğer bir kısmı iktidarlarını bir sermaye darın emrine yatırırlar. Fakat bununîa bir cinayet işlediklerini b:lmezler. Onlarca kopya edilen eser, tektir. Kopva. asıl eseri kıyrrettsn düşünnez. Lâkin gaiil, şunu da bilmez ki, orijinal ile sahte bir zaman gelecek, birbirine karışacak tır. Bugün. dünyanm her tarafma da ğıltnif sahte eserlerin yekununu buimak ımkânsızdır Sayısı çok olduğu için bir çok müze ve sergilerde teşhir edilmektedir. Sanat ga lerilerini hakikî eserlerden başka sahte tablolar da dolduruyor. On lar hakkında ziyaretçinin kat'i bir hükmü olamaz. Seyrertiği tablo veya heykel. usta bir sahtekârm elinden mi çıkmıştır, yoksa üstaiin kendisı tarafından mı yapılmışür; bunu kestiremez. Çünkü arastırıcılar, sanat büginleri bile sırasında onlar karşısında aldanmaktadırlar. Bilhassa resim sanatında öyle eserlere rastlanmaktadır ki, «ahiblerinin elinden çıkrp çıkmadıklarına dair bizzat kendilerinde çüphe uyandırır. Ha yattaki yaratıcısı tarafınâan tanm mıyan, kopyası ile aslını ayırd ettirmiyen eserler görülmü^tür. Sonra orijinal fiat'na alınıp sstı'an sahte eserlere de ıastlanmıstır. Sah tesi yapılan bir Cranach tabloîunda olduğu gibi... T. A c S1NEMA DÜNYASINDA En dedikodulu bir izdivacın içyüzü Bir vakitler 200 bin altın franga mal olan ve yukanda resmi gonilen tarihi ojma sahte olduğu anlaşıldı binindir veya bir başkası tarafın I hiç farkı yoktur, ama her ince işdan resmedilmİ5t;r. Birinciyi ikin ı te olduğu gibi gözün aldanabilececiden tefrik ettirmiyecek usta ve ğini düşünmek şartile!. ustahklara her zaman rastlanabi Röntgen ve lâboratuar, çoğu ra!ir. Van Gogh'un fırça vuruşu ile man aldatmıyor. Gene Louvre'da onu kopye eden fırçanın zâhirde ki araştırmalar, bir vakitler 200,000 eserin S ! Truman, San co'da konuşacak r SOZ ARAM1ZDA Türk kadmları ilk ctefa müesseselerine ne vakif girdîîcr? Yazan: Ahmed Hidayet Reeî altın franga alınan bir Yunan «Tiara» suu sahfe çıkarmıçtır. Milâd dan evvel Kr^l Saitafarnes'den kal ma olduğu bilınen bu çok kıymetli tarihî oyma işinin hakikatte 1896 da bir Rus kuyumcusu taraiından Açık hava gezinHİerinde iştahımz açılır.... işte o sırada birkaç yordu Fakat, bir gün, biraz da istikbali düşünmesi gerektiğini anladı. Simdi zenein kad:n!arla dolaşıyor ve iyi para ahyordu. Ama istikbali earantiü değildi. Maceralı bir hayat sürmek*en de bıkmıştı. Fikirlerini srkadaşı Fath'a açtı. Meşhur lerzi, ona münasib bir es bulacaâına dair söz verdi. Zengin bir kadın ve bu kadın Amerikalı olacaktı. Cunıhunyet'in Edebi letrikası: 1 1 7 ınızı cjiderir, kuvvetinizi foplarsınız Julia: «Ah. baba!» diye haykırd!. | Adamcağızın içini bir keder, bir karşı gelmeğe çahştı. Ekmek isti! Baba. babacığım! Seni öyle sevi«Anlamıvor musun? Pek manasız. bikeslik kapladı Kalbi sıkışır gibi yen düenci gibi kızma elini uzat . yorum kı, baba!» ' William kolunu kızırun omuzlaşuursuz davrandığının farkmda de oldu. Sevgi sandığı şey bir hayal ü. r:na doladı. S.k. s.k, kendine doğğil misin? Gayet basit: Gerte'i is miş demek. Julia için elinden ge «Julie,» dedi. «Deneyeceğim k o l u b u z tiyorum ben. Onunla evlenmek i» leni vapmalı. onun kendisine gene bakahm. W » ™ ^ ™ H ™ u h ^ ; cansızdı. Dilenci dilendıği ekmeği tiyorum. Seviyorum onu. bsbs! tath tatlı bakmasmı sağlamalıydı. getirteceğim onu " etmişti sma. bu ekmeğin üzeKız burada birdenbire ateşlendi: Çocuklarınm bu yalancı sevgisi ol kızsın sen, Julie. Kim istemez se , Jli i ı «Doğıusunu ararsan, senin de ona madan yaşıyamazdı. Onlara kucak n ü Benim kızımsın sen. Param var ka, ona doğ ğ e mecbur etti. bir yesane şshîivettı. vırla. ama pilmişti. Olsun, aldı gene ekmeği. Oliver'in bakışlarıydı. Şimdi karşı hiç bir hıncm yok. Var mı? lcucak hediye yağdırmalı, elinde ne benim, Julie. Eğer sahiden istiyorrini anneannesıne dikmis. düşün ru gelmişti. Ursula arkalsın elini I dınlan, Bslkan h^rbinde olduğıt j Teşkilâta ben (ie dahil olmuştum. Onsuz yasıyamazdı çünkü. Kızım Var m:?» h?stat\elerde sargı vesaire Harbiye Nezaretinin Ls^azım Vsvarsa hepsini verip onları kazan s?n, önünde sonunda mühakkak ceîi düşünceli bakıyordu Sonra bi geri çekiyordu. Sonra çocugu ya a William biraz durdu. Sonra: msğa bakmalıydı. Yoksa, aç ve yok elde edersin. Gene Arnold'u ama, öptü. «Julie,» dedi. »Yavrum, yav«H3yır,» dedi. «Hiç bir hıncun sul düşer, öldürdü. yaşça senden çok büyükmüş. Chaun rucuğum benim.» yok.» Dışini tımağına takarak. koltu cey Arnold'un oğluymuş, olsun.» XI «Öyleyse. baba. niçin manasız ğunda zorla do^ruldu. Ellerini yü Nefes alırken göğsü acıyordu. «KıBelki daha başka ve daha iyi bir da v r atı ı y orsun ? » ve iç çamaşın dikme faaliyetuıe . ilk nümuneleri tesis edildi. Gaze'e zünde gezdirdi. Sonra, ağır ağır \ zlm,» dedi. «Senin için öyle büyük sebeb olabilirdi ama, Ursula o kış «Yo,» dedi, «Billy dokunmasın Annesi: <(Billy!» diye bir bağırdı. aynı tprzda Yıız verdiler. lere ilân vetijir verilmez. on bmVmiiam'ın artık: 'Kızım Eugene ona.» konuşarak: «Julie.» dedi. «Daha emellerim vardl ki, Julie!» çocuk anneannesinin kucağına bükadın kaydolmak içüı hücum Aınold'la evlenmek istiyorl» diye Fakat bu kâfi degildi. Balkan önce söyüyecektin sen bunu bana. Ama şimdi Julia onun koltuğuSık sık. Hattâ haftada iki Ursula gözlerira pencereden ayır j z ü ] d ü durgunlaştı, esnemeğe baş harbine girdik. mağlub olduk. OnEleme yapıla yapıla içlerinfalan düşündüğü yoktu. Hepsi ziholuyordu. Barbara an dı, kızile torununa baktı. Biraz sl ladı. den gercekten çalışabilecekler seninden silinmiş. sadece şu kalmış Neden kendine cefa ettin? Sâna yar nun yanıbaşma diz çökmüş. sıcacık i ^ere dan büyük şehir halkları ancak isoraya bu evi sevdiği için I nını buruşturdu, kırlaşmış Kaşları tı: Kızı ona düşman gibi bakıyor i dım etmek isteıim demez miydim körpe kollannı boynuna dolamıştı Urdula: «Saate bir sey yapmıyor tasyonlan, iskeleleri kaptayan mu . ı çildi. «Biçki Yurdu» ndan yetismiş hep? Neden güvenmedin bana? i Öpüyor, ağhyor, biraz da gülüyor | fre.l<Jiğini biİiyordu ama olsun. eene birbirine yaklaştı. du; zerre kadar değer vermiyordu. hacir akınlarile temasa gelmiş ve | mudtrelerın hocalarm rehb«li3i a du ki,» dedi. Barbara, çocuğunu seven. ama bir sevgiyle geliyordu ya. Kimbüir, bütün çocukları eibi bu kızı da o Bak. Julie. Eugene Arnold'dan ge du. YanakJannın kırmızılığı daha fcflntü duymuşlardı. Halbuki. o i tmda calışılmaga başlandı. O atolşene de sert davranmayı elcîen bı «Baba, babacığıml» derken, belki de. farkında olmadan, kendinun se\gisini geri çevirmiş, bu sev ne hoşlanmıyorum. Ama belki... yelerde gelişen işçiler. Levazırn rakmıyan bir anne halile: «Şimdi geçmemişti. Sesinde de kızmıç gibi anda Çanakkalede yapılan korkunc giyi pek aşağılık bir şey gibi gör belki de manasız davrandım. senin gözyaşları bahasmm yanaklarına ni buraya bir sığınağa aUr gibi atop düellolarınm sesleri güm güm Dairesile yapılan ar.laşma neticesi döküldü. «Ah! affet beni o sözle tıyor, eski rahat ve üzüntüsüz g»n bir yerine tokat atacağım kıpkırmı bir eda vardı. düğü için ona bu k»Har kötü ve acı dediğsı gibi.» Arfcast Sa: 7. Sü S de göğüslerimizde akis yapıyordu. Fe(Arkasi var) zı edeteEİm. o zaman doğıu durma Içinde duydufu acıya, ezintiye rımden dolayı. Pis bir kızım ben. lerine döner gibi oluyordu. sözler söyiiyebi'mişti. Ziyaeddin Fahri Frndjkoğlunun ] gömlek. iç çamaşın gibi şeyler lâket büyüktü v« urun sürecekti. Merkezî Fransada bulunan «Tatbik! psikoloji ve sosyoloji enstitü da işaret ettiği vechile Türk kadın ' alarak evlerindeki makinelerinde Köyde erkeksiı kalan Türk kadmsü Bnstitüe de psychologie et de latı yüzyıllardanberi ziraat işlerin j onları giyebilecek hale getirirler. lan nasıl tarla işlerini topyekun Sociologie apliquees» müessesesi de, halı, bez dokuma mevzularının buna karşıhk parçabaşma pek cüz î üzerierine Pİmışlarsa büyük şehirmütefekkir dostum Profesör Ziya ! atölye tarzmdaki faaliyetlerinde ça bir ücret ahrlardı. ! lerde de eli ayağı tutsn bütün eddin Fahri Fındıkoğlundan «Türk lışmış olmalarma rağmen büyük j Şurada ismini hürmetle anmsyı Hav\'a kızlarımızı seferber etmek kadınlarınm ilk defa sanayi fabri sanayi ve fabrikalarda fi'len emek bir vazife bildiğim büyük bir Türk gerekiyordu. : kalarında çalışmağa başladıkları» sarfetmeğe ancak yirminci asırda, kadını, Behire Hakkı Hamrn, ka j Hislerle fikirler eîele tutuşmuş ben sarahatle tarihini vereyim o , dınlarımızın biçki ve dikiş saha a V T U n e ^efe yürütnçk için çırpmıhakkında bir rapor istemiş. Profesör arkadaşım da bir taraftan raporunu asrm on besinci senesinde başla \ smda bu kadar az kazanan basit yjjrlardı. Lâkin. yol karanîıktı. Ahazırlarken buna aid esaslı bazı mışlardır. Fakat nasıl her inküâbın jj bir işçi halinde çalısmaya mecbur r ı 2 s h i d i Herkes ilk mpşal^'i kibş . kll k d bi ritliyecek inssm beküvordu O, noktaları «Türk Yurdu» dergisinin realite sahasına çıkmadan önce j kalmalan karşısmda di derin bir duvduğu ve aynı zamanda Balkan p a ş a n m ze vce=i Naciye Sulson çıkan sayısında umumî efkâra ! fikrî ve ruhî bir hazırlık devresi h b i dolayısile o sahada daha çok E n v e r geçirmesi tabii bir zaruret ise Türk harbi dolayil tan oldu. duyurmak arzusundan kendini alakadınmiTi büyük sanayi müessese ve daha usta elemana ihtıvac hisse , Anlatscağım bir efçane dejiî. bir mamıştır. için 1913 tarihin ı n a k i k a t t j r K a n k o c a b i r ~ e z ı n t i Raporun ne gibi etraflı malumat lerine işçi olarak girmesi meselesi bde ilk «Dikrş Ens j y a p a r ı a r k m Naciye Sultar. pejmürve tafsilâtı ihtiva ettiğini bilmiyo de böyle bir mukaddemeyi müteatarihî bir ad bıraka j d e fcjyafetlj bj r kadın grupurun ruz. biz «Türk Yurdu» nda neşro kıb tatbik sahasına intikal etmiş jcak olan «Biçki Yurdu» nu kur J değneklerle çöp vığ nellerin<jekj rulunan yazıda pek derinleştirilme tir. j °u. ' lan arasından ayırdıkları paçavraEllerinden dikiş gelen dul ve miş olan bu mühim meseleye dair O müessesede Türk hanımları l a n topladıklarını gördü: bildiklerimizi kaydetmek ve rapor muhtac kadmlar 1913 yılma kadar Avrupai metodlar üzerine biçki Paşa. dedi. ş'j marzsra yüresahibinin bir takım yeni ipucları i fabrîkalara gitmezler, fakat askerî biçmeyi, dikis dikmeyi öğrendık j ^jmi sızlattı. Niçin teşkiiât kurup ve kaynaklardan faydalanmasına i dikimhanelerden ve bazı müteahda hizmet gayesini güdüyoruz. I hidlerin ambarlanndan pamuklu, nakıslarındakı maharet.erını de üve onlann da cemiyeHnı öğrenecek vumurcak!» dedi. «ı\ usullere dayanarak inkisaf et te azamî derecede faydalı olra^larıBarbara, genclerin o sert sesıle: nı temin etmek isini düşümrfiyor«Başbelâsı arsız bir çocuk yapacak tiriyorlardı. «Çay içelim mi, anne?» dedi. Hattâ Türk şain Mehmed Emin Ursula: «Hayır, yavrum. Biraz son değilim ben onu.» «Biçki Yurdu» nun hem bu teşebBir hafta snnra Enver Paşa odara içeriz, müsaade edersen.» dedi. Ursula'nın kaşlan büsbütün ça büsünden, hem de askerlerimize sında o devrin me«hur Levüiım Kendini gene evinde buldugu için pek sevincliydi. Ne Barbara'ya tıldı. soluk yanakları biraz kızar hiç bir ücret karsüığı olmaksızın j Reisi İsmail Hakkı Paşa ile merhazırladığı pamuklular, iç çamaşın hum avukat Kocabaş Arif Beyı. abakıyordu. ne kucağ'.ndaki çocu dı. ÇocuSa elini uzattı. «Gel anneannene, yavrum,» yığmlanndan ilhsm alar?k o «Yur , vukat Salâhaddin Sırmalıvı ve diğa. Belki de kızma adamakıllı bakda» ithaf ettiği manzumesir.de, bu ( ğ e r bjj ^ z a t ] topladı. cKadınUn mak istemiyordu. Çok eskiden ah dedi. Çocuk Ursula'nın eline baktı ! y°lda göz nuru döken. el mahareti Çalıştırma Cemıveti» sdmdaki müpabları: cBarbara sana çok benzisarfeden Türk kadınlanrrm kendi essesenin ilk idare heyetini te?kil yor.» demişlerdi. Ursula: «Ne mü Sonra, basını kaldınp, bir şey sorar kendilerini şöyle teşvik ve teşçi etti. Kendisi de baçkanhgı üzerine nasebet!» diye bu bahsi kapamıştı. Bibi. annesine baktı. Barbara çocuediyor aldı. Cemiyetin umiami müdüriüO kadar apaçık görünen bir şeye Cu yere bıraktı, işlemeli önlüğiinü 1 ğüne de yukanda ifmini hürmetle yalan derken. sesinden belliydi: Bu düzeîtti. başım okşadı. • ecekler andığım Behire H=kkı H=>ni'Ti:n benzerlik hoşuna gitmiyordu. Bu «Git anneannene» diye emyetiştir! z e vci miralaylıktan mütekaid İsnun üzerine. ahpabları da bir daha retti. Sınırdaki erlere hizmet aziz bir mR\] Hskkı Bey getirildi. Bur.un bahsetmedi'.er. manas: şu idi: Emekliye aynlalıJ Billy, ad:mlartm dikkatle gtarBk, Barbara dalgm dalgm. çocuğımu dar.beri refikasile birlikte çahşan • Ursula'ya doğru sarsak ?arsak gitokşadı. Oğlan iki yaşmı doldurmak I ti. Oliver'in o yaştaki halini hatırVaktâki Birinci Cıhan Savsşmjn İsmail Hakkı Bev, karısmdan 'jh;rn üzereydi .Pek uslu. pek ağırbaşlı =tıyordu. Oliver de, vaktile, gene i tehlikeü ve heyeçsnh havsîi, bizi ' almakta de\'sm ederek bu fEalivetin bir çocuktu. Gözlerini, ter.ini Bar ::; = ^ , s ^ ; ; ^ ^ ^^^^n^».^^ ^**^?]z*>!?^ı^ ı^,s Bu Sahifcyl CLMHl Size Verecek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear